TEKNOLOJİ
27 Aralık 2024 Cuma - 11:49 Yapay zekâ teknolojisi 2025’te kaosa neden olabilir Teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak her geçen gün geliştirilen yapay zekâ teknolojisi, yeni yılda da çok daha fazla yenilikle kullanımda olacak. Yapay zekâ teknolojisinin ilerleyeceği nokta ve 2025’te insanlığı bekleyen sorunlara ilişkin açıklama yapan Doç. Dr. Sefer Darıcı, Dolandırıcılık olaylarının artabileceğini ifade ederek “Önümüzdeki 2 boyunca buna ilişkin çok daha büyük problemlerle karşılaşacağız” dedi. 2023 yılında kullanıma sunulan ve kullanım amacına göre fayda veya zarar sağlayabilen yapay zekâ teknolojisi, her geçen gün yenileniyor. İnsanların gündelik hayatta kullanmaya başladığı yapay zekâ teknolojisi, bazı durumlarda hayatı kolaylaştırırken bazı durumlarda ise kaosa neden olabiliyor. Bilgi kirliliğinin yanı sıra dezenformasyon gibi durumlara da neden olabilen yapay zeka, 2025 yılında farklı yeniliklerle kullanımda olacak. 2023 yılında açıklama yaparak Yapay zekanın 2024 yılında birçok yeniliği beraberinde getireceğini ifade eden Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sefer Darıcı, 2025 yılına ilişkin tahminlerde bulundu. Kuantum bilgisayarlar, devlet sırlarını açığa çıkarabilir Normal bilgisayar ile 300 yılda çözülen şifrelerin kuantum bilgisayarlar ile 10 saniyede çözüleceğini ifade eden Doç. Dr. Sefer Darıcı, “2023 yılında yapay zekâ ile alakalı 2024 yılına ilişkin yapmış olduğumuz tahminlerde yeni ses teknolojilerinin ortaya çıkacağı, ticaret ve finansal piyasalarda farklı yapay zekâ algoritmalarının etkinleşeceği, sanatçılar ve gazeteciler ile alakalı çeşitli değerlendirmelerde bulunmuştuk. 2025 yılı için ise yapay zekâ da ki gelişmeleri göz önünde bulundurursak çok daha öte bir noktaya taşıyabiliriz. 2025 yılı için bilim insanlarının Q Günü olarak ifade ettiği durum çok büyük bir önem taşımaktadır. ‘Q Günü’ şu anda şifreleme mekanizmalarının kuantum bilgisayarlar sayesinde çok kısa bir süre içerisinde çözülebileceği ve birçok şifre yapısının eskisi kadar koruma sağlamayacağından kaynaklı kamunun, finanslar piyasaların ve birçok özel kurumunda etkileneceği ifade eden bir kavramdır. Kuantum bilgisayarlar, normal bir bilgisayarın şifreleme mekanizmasını çözebilmesi için gerekli 300 yıllık süreyi 10 saniyeye kadar indirebiliyor. Kamu için çok kritik bir noktaya sahip olan özellikle savunma sanayi ve kamusal alt yapıların şifreleme mekanizmalarının çok kısa bir süre içerisinde Kuantum bilgisayarlar sayesinde çözülebilir. Kötü amaçlı saldırılarında gerçekleşebileceğini ifade etmektedir. Bu durumun en büyük tehlikeleri gizli projeler, kamusal alanda harcama yapılan işlerin ortaya çıkması veya kamuda yetkili kişilerin şifrelerinin çok kısa bir sürede kırılabilmesi anlamına geliyor” dedi. “Yapay zekâ ile dolandırıcılık olayları artacak” Yapay zekâ ile gerçekçi videoların üretilmeye başlandığını ifade ederek bu videoların dezenformasyona sebep olabildiğini kaydeden Doç. Dr. Sefer Darıcı, “2025 yılı itibariyle bizler birçok sanatçının sesinden ve görüntüsünden aslında onların hiç söylemedikleri şarkıları hiç bulunmadıkları videoları izleyeceğiz. DeepFake teknolojinin çok daha ileri bir noktaya gelmesiyle beraber habercilerin çok büyük zorluklar yaşayacağını da söyleyebiliriz. Çünkü aslında var olmayan görüntüler ve bilgiler habercilere gerçeğinden ayrılmayacak bir şekilde iletildiği zaman haber olarak servis edilme riski de söz konusu. Bu gerçeğinden ayırt edilemeyecek görüntüler habercilerin belki de en büyük problemlerinden bir tanesi olacak. Bu nedenle kaynak kim olursa olsun nereden gelirse gelsin herhangi bir içerik mutlaka ve mutlaka kendi öz denetiminizden, Reality Checker gibi uygulamalarla bunların kontrol edilmesi gerekiyor. 2025’te buna ilişkin sıkıntıların çok daha ileri bir noktaya geleceğini var sayıyoruz. Önümüzdeki 2 boyunca buna ilişkin çok daha büyük problemlerle karşılaşacağız. Özellikle dolandırıcılık amacıyla kullananlarda çok fazla olacaktır. Sosyal medyadan gördüğünüz kişilerin gerçek görüntüsünden ve sesinden ayırt edemeyeceğiniz akademisyenler, bürokratların ve siyasilerin sanki demeç vermiş gibi, gerçek bir görüntüymüş gibi kullanıldığını ve hatta bundan birçok kişinin etkilendiğini, finansal piyasaların dahi etkilenebileceği bir döneme de girmeye başlıyoruz. Hızlı olunması gereken durumlarda da Reality Checker yine gibi uygulamalar kullanılarak bu en azından bir ön onay alınabilir” şeklinde konuştu. Müzik ve sinema sektörlerine yapay zekâ dokunuşu Yapay zekâ teknolojisinin birçok sektörde boy göstereceğini dile getiren Darıcı, “2025 yılı için özellikle Hollywood benzeri ve Hollywood’a adeta taş çıkartan sinema filmlerinin karşımızda olduğunu göreceğiz. Yapay zekâ tarafından üretilmiş ve gerçeğinden ayırt edemeyeceğiniz film sahnelerinin çok daha kısa sürelerde, çok daha az maliyetle üretildiğini ve sinema sektörünün de bundan çok farklı şekilde etkileneceği bir döneme de giriş yapmış olacağız. Bu tarzda sinema filmleri artık kendisinden bahsettirmeye başlayacak. Yapay zekâ tarafından aslında gerçek olmayan üretilmiş sinema oyuncularının meşhur olacağı bir döneme de girmeye başlıyoruz. Ses sanatçıları da bundan ciddi anlamda etkilenecekler. Yapay zekâ aslında birçok seslendirmeyi kendisi yapabiliyor. Yapay zekânın yapmış olduğu seslendirmelerle ilgili gerçeğinden ayırt edilmesi noktasında teknik anlamda çok daha uğraştığınız zaman bu gerçeğinden ayırt edilemiyor. Vefat etmiş bir sinema sanatçısının herhangi bir görüntüsünün yeni bir filmde oynatıldığına da şahit olabiliriz. Bu nedenle özellikle görsel teknolojideki ses teknolojilerindeki bu kopyalama ve DeepFake benzeri yapılar önümüzdeki süreç içerisinde bizleri gerçekten rahatsız eden ve problemler oluşturan bir noktaya getirebilecek” diye konuştu.
27 Aralık 2024 Cuma - 11:12 Yenilenebilir enerji ve akıllı şebeke teknolojilerine odaklanıldı Elektrik dağıtım şirketi OEDAŞ, 4. Sürdürülebilirlik Raporunu yayımladı. 2023 yılındaki çalışmalarını kapsayan raporu değerlendiren OEDAŞ Genel Müdürü Fuat Celepci, “Özellikle yenilenebilir enerji ve akıllı şebeke teknolojilerine yaptığımız yatırımlarla sürdürülebilirlik hedeflerimize ulaşmaya odaklandık.” dedi. OEDAŞ bu dönemde gerçekleştirdiği akıllı şebeke dönüşümleri ile 16,48 ton karbondioksit eş değerinde emisyon azaltımı sağlarken yaklaşık 10 bin ton atığı da ekonomiye kazandırdı. Şirket ayrıca raporun kapsadığı dönemde bakım yaptığı hat uzunluğunu bir önceki döneme göre yüzde 113 artırarak plansız elektrik kesintilerini yüzde 15 azalttı. Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak’ta elektrik dağıtım hizmeti sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ), 2023 yılındaki ekonomik, çevresel ve sosyal performansını kapsayan 4. Sürdürülebilirlik Raporunu yayımladı. OEDAŞ’ın kurum değerlerini ve sürdürülebilirlik vizyonunu içeren rapor, şirketin bu alandaki çalışmalarını ve hedeflerini kapsıyor. Fuat Celepci: “Çevresel sorumluluk ve yenilikçiliği önceliğimiz olarak görüyoruz” Sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını değerlendiren OEDAŞ Genel Müdürü Fuat Celepci, “Ülkemizdeki elektrik dağıtım sektöründe önemli bir oyuncu olarak, güvenilir enerji sağlama görevimizi yerine getirirken çevresel sorumluluğu ve yenilikçiliği de temel önceliklerimiz arasında görüyoruz. Bu kapsamda 2023 yılında özellikle yenilenebilir enerji ve akıllı şebeke teknolojilerine yaptığımız yatırımlarla sürdürülebilirlik hedeflerimize ulaşmaya odaklandık. Bölgemizde geçmişten bugüne yaptığımız şebeke modernizasyonları ile dağıtım kayıp oranlarını EPDK hedeflerinin altında tutmayı başardık. Öte yandan faaliyet bölgemizde kritik habitat haritalama, biyoçeşitlilik değerlendirmeleri, iklim değişikliği kırılganlık ve yangın riski analizleri yaparak biyoçeşitlilik ve iklim değişikliği konularına odaklandık. Bu girişimler, 2030 yılına kadar operasyonlarımızda net sıfır emisyon ve 2040 yılına kadar tüm değer zincirimizde net sıfır emisyon hedefimize ulaşma yolunda kritik rol üstleniyor. 2020 yılından bu yana olduğu gibi bundan sonra da tüm bu süreci, şeffaflık ilkemiz doğrultusunda her yıl yayımladığımız sürdürülebilirlik raporumuzla kamuoyuna ve tüm paydaşlarımıza açıklamayı sürdüreceğiz.” dedi. Celepci ayrıca sokak hayvanlarını ve göçmen kuşları kapsayan ‘Can Dostlar’ ve enerji sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden ‘Enerjimiz Eşit’ gibi projeler ile ana faaliyet alanlarının yanı sıra sosyal değer oluşturmaya önem verdiklerini de dile getirdi. 2019 yılında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi’ni başlatan OEDAŞ, 2023 yıl sonu itibarıyla kadın çalışan oranını beyaz yakada yüzde 35, yönetici kadrosunda yüzde 19’a yükseltti. Altyapının modernizasyonu yapıldı Rapora göre OEDAŞ 2023 yılında beş ildeki toplam 2 milyon 50 bin abonesine 53 bin 598 km faal dağıtım hattı ile 6.731 GWh net enerji dağıtımı gerçekleştirdi. Elektrik dağıtım altyapısını modernize etmek, genişletmek ve bakım-onarım çalışmalarını yürütmek için 831 milyon TL değerinde yatırım yapan OEDAŞ, Ar-Ge projelerine de 19,7 milyon TL bütçe ayırdı. Bu dönemde bakım yapılan hat uzunluğu bir önceki döneme göre yüzde 113 artırılarak plansız elektrik kesintileri yüzde 15 oranında azaltıldı. Yaklaşık 10 bin ton atık ekonomiye kazandırıldı Sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını aralıksız sürdüren OEDAŞ, 2023 yılında da ‘İklim Değişikliği Kırılganlık Değerlendirilmesi ve Dayanıklılık Stratejileri’, ‘Habitat Değerlendirme ve Haritalama Projesi’, ‘Biyoçeşitlilik Yönetim ve İzleme Planı’ ve ‘Biyoçeşitlilik Eylem Planı’ gibi çalışmalara imza attı. Türkiye’de CDP (Carbon Disclosure Project) aracılığıyla sera gazı emisyonları ve iklim değişikliği stratejilerini açıklayan ilk elektrik dağıtım şirketi olan OEDAŞ bu dönemde gerçekleştirdiği akıllı şebeke dönüşümleri ile 16,48 ton karbondioksit eş değerinde emisyon azaltımı sağladı. Sıfır Atık Projesi kapsamında da döngüsel ekonomi ve kaynak verimliliğini dikkate alan şirket, 2023 yılı boyunca 2.504 kg cam, 4.333 kg kağıt, 68 kg metal, 1.553 kg plastik, 1.452 kg karışık atık ve 23 kg atık pil olmak üzere toplam 9.933 kg değerlendirilebilir nitelikli atığı ekonomiye kazandırdı.
27 Aralık 2024 Cuma - 10:36 İsrail’in Filistin’deki saldırılarının yol açtığı tahribatı uydudan görüntülediler ZonguldakBülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Geomatik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, radar uyduları aracılığıyla geliştirdikleri yer izleme sistemi ile birlikte İsrail’in son bir yıldır Filistin’e yönelik saldırılarının yol açtığı tahribatı uydudan görüntüledi. Kutoğlu, radar uyduları aracılığıyla geliştirdiği Küresel Yer İzleme Sistemi ile İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarının son bir yıllık yapısal değişimini inceledi. Özellikle Gazze’nin üst ve altyapısının tahrip edildiğini, saldırılar sebebiyle yapıların yıkıldığını bu tahribatın zaman içindeki değişiminin sistem aracılığıyla görüntülenebildiğini ifade eden Kutoğlu, yapıların yüzde 90’ına yakınının tahribata uğradığına dikkat çekti. İsrail’in geçen yıl Ekim ayından bu yana Filistin’e yönelik saldırılarının meydana getirdiği tahribatı; geliştirdikleri yazılım ile inceleyen Kutoğlu, "Radar uydu verilerinden yararlanarak dünya çapında yeryüzündeki küresel değişimleri izleyebiliyoruz. Geliştirdiğimiz uygulamanın adına küresel yer izleme sistemi adını verdik. Bu anlamda dünyanın neresinde olursa olsun geçmişe dönük olarak değişimleri izleyebiliyoruz. Yaklaşık bir seneden beri Gazze’de yoğun bir saldırı var. Adil olmayan bir savaş yürütülüyor. Gazze bölgesi yerleşim sivil alanları bombardımana uğruyor. Biz de ’Acaba burada tahribatın boyutları nedir’ diyerek geliştirdiğimiz uygulamayla incelemek istedik. Baktığımızda geçtiğimiz sene Ekim ayından bu yana gelişen süreçte Gazze’nin bütün bir alt ve üst yapısının hemen hemen yüzde 90’ına yakınının hasar aldığını gördük. Burada değerlendirmeye baktığımız zaman mavi ile işaretlenmiş alanlar daha önce orada var olan kütlelerin artık yok olduğunu gösteriyor. Kırmızı alanlar da daha önceden var olmayan kütlelerin yeri oluştuğunu gösteriyor" dedi. İsrail tarafını incelediklerinde kentsel alanlarda değişim gözlemlenmediğini; tarımsal faaliyetler nedeniyle kütlesel değişimlerin olduğunu gözlemlediklerini ifade eden Kutoğlu, "Mavi renk ile görüyoruz. Tarımsal faaliyetler var. Kırmızı alanlarda da yeni bitkiler büyümüş. Yeni mahsuller oluşmuş. Ama Gazze şeridine geldiğimiz zaman tam tersi kentsel alanlarda büyük yıkım ve kütle kayıpları görüyoruz. Bunlar mavi alanlar ağır hasar almış yada yıkılmış binalar. Kıyı bölgesine baktığımız zaman ciddi yeni kütlelerin varlığını görüyoruz. Bu da büyük ihtimalle kentsel bölgede savaştan kaçan insanların oluşturdukları yeni çadır kentler veya başka türlü yapılar oluşturdularsa barınmak için onlar olduğunu düşündürüyor bize" şeklinde konuştu.
Yeni tablet VIA L50 ve VIA S50 satışa sunuldu
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:58 Yeni tablet VIA L50 ve VIA S50 satışa sunuldu Türkiye’nin teknoloji markası Casper, donanım ve estetik açısından yeni özelliklere sahip iki yeni tabletini kılıf hediyesiyle satışa sundu. Casper VIA ailesinin iki yeni üyesi olan Casper VIA L50 ve VIA S50 tabletler; yapay zeka destekli kameraları, 11” FHD+ ekranı, güçlü işlemcileri ve uzun pil ömrü ile günlük kullanımdan eğlenceye kadar her alanda verimlilik sağlıyor. Casper VIA ailesinin iki yeni üyesi VIA L50 ve VIA S50 tabletler, kullanıcıların hayatını kolaylaştıracak yenilikçi özellikleriyle dikkat çekiyor. Geniş 11 inç FHD+ ekrana, güçlü işlemcilere ve uzun pil ömrüne sahip yeni tabletler, hayatın yoğun temposuna karşı kullanıcılara üst düzey bir performans sunuyor. Yapay zeka destekli, çift arka kamerasıyla her şartta çekim kalitesi yüksek ve net çekimlere imkan tanıyan tabletler, 128GB geniş hafıza kapasitesi ve 512GB SD kart desteğiyle de tüm verileri rahatlıkla saklayabiliyor. Hem iş hem eğitim için ideal tablet: Casper VIA L50 MediaTek’in 4.5G’yi destekleyen işlemcisi MTK Helio G99 ile donatılmış olan Casper VIA L50, 2,5 GHz hızıyla yüksek performanslı uygulamaları sorunsuz bir şekilde çalıştırıyor. 8 GB RAM ve ek 8 GB VRAM ile yoğun yükler altında bile akıcı bir deneyim sunuyor. 128 GB dahili depolama alanı ve 512 GB SD kart desteği sunan VIA L50, kullanıcıların işlem gücünü artırırken daha fazla veriyi depolamasına imkan tanıyor. Android 14 ile donatılan cihaz, en son sürüm uygulamaları tam performansta çalıştırmayı mümkün kılıyor. LTE özelliğiyle de kesintisiz internet deneyimi ve yüksek bağlantı hızı sunan VIA L50, iş ve günlük hayatın tüm ihtiyaçlarına destek sağlıyor. Hem iş hem eğlence için: Casper VIA S50 Özellikle giriş seviyesi veya eski tabletlerde kullanılan işlemciler, modern uygulamaların ihtiyaç duyduğu hız ve performansı karşılamakta yetersiz kalıyor. Bu durum, cihazın uygulamalar arasında gecikme veya donma yaşamasına ve ısı derecesinin artarak donanımsal parçaların bozulmasına neden oluyor. Tüm bu sorunları ortadan kaldıran, iş insanlarının ve öğrencilerin tüm beklentilerini karşılayan Casper VIA S50, Mediatek’in güçlü Helio G85 işlemcisi ve 8 çekirdekli 2.0Ghz hızıyla optimum performans ve üstün bir oyun deneyimi sunuyor. 11” FHD+ ekranının sunduğu doğal renk tonlarıyla dizi, film ve mobil oyunlar daha canlı ve etkileyici hale geliyor. 4GB RAM ve 4GB VRAM ile toplamda 8GB’a kadar kapasite sunan VIA S50, hem günlük işler hem de yüksek performans gerektiren görevler için ideal performansı sağlıyor. Android 14 işletim sistemiyle de geleceğin teknolojisini kullanıcılarıyla buluşturan VIA S50, geniş 128 GB hafıza kapasitesi ve 512GB SD kart desteği ile bolca depolama alanı sunarak, tüm ihtiyaçlara cevap veriyor. Her detayı yakalayan net ve kaliteli çekim teknolojisi Genellikle akıllı telefonlardan daha az çözünürlük sunan tablet kameraları, düşük kaliteli sensörler ve yetersiz lensler nedeniyle kullanıcılar tarafından olumsuz eleştirilere maruz kalıyor. Kullanıcıların beklentilerini trend teknolojilerle karşılayan Casper VIA L50 ve VIA S50, AI teknolojisiyle desteklenen iki güçlü 13MP ana, 2MP makro kamerası ve 8 MP ön kamerasıyla her bir detayı en ince ayrıntısına kadar yakalıyor. Eğlence dolu anları ölümsüzleştirmek isteyen fotoğraf tutkunlarını memnun edecek tabletler, doğal renk tonlarını birebir yansıtarak gerçekçi ve canlı fotoğraflar sunuyor. Aynı zamanda estetik bir bütünlük yakalayan şık silver kamera deko dizaynı ve zarif metal tasarımı, tabletlerin modern bir görünüme sahip olmasını sağlayarak, kullanıcılara hem görsel hem de kalite açısından premium bir deneyim sunuyor. Zamanı akıllı yöneten gelişmiş batarya Casper VIA L50 ve VIA S50, 8000 mAh kapasiteli bataryasıyla uzun süreli bir kullanım sunuyor. Gelişmiş batarya teknolojisine sahip tabletler film izleme, oyun oynama, tasarım oluşturma veya iş yönetimi gibi günlük görevleri kesintisiz bir şekilde başarıyla gerçekleştiriyor. Üstelik 18W şarj özelliğiyle de 160 dakika içinde tam dolum gerçekleştirerek, kullanıcılarına zamanı daha hızlı ve verimli yönetme ayrıcalığı sunuyor. Çift Dolby hoparlörlerle sesin her detayını yakalayın Kullanıcıların hoparlörlerde aradığı en önemli nokta, kaliteli ve temiz bir ses çıkışı. Casper VIA L50 ve VIA S50, içerisindeki Dolby destekli çift hoparlör ile zengin ve etkileyici ses deneyimi sunuyor. Her tür multimedya deneyiminde yüksek kaliteli surround ses ve üstün bir audio performansı sergileyen tabletler, kullanıcıları sesin her detayıyla büyülüyor. Sağladığı temiz ve güçlü ses çıkışı, her ortamda netlik ve derinlik sunarak sesin gücünü zirveye taşıyor. Ayrıca, enerji dostu tasarımı sayesinde çevreye duyarlı bir kullanım sunan tabletler, kullanıcıların hem ses kalitesinden hem de çevresel etkilerden ödün vermeden etkileyici bir deneyim yaşamalarını sağlıyor.
Üçüncü Uluslararası KBRN Kongresi başladı
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:52 Üçüncü Uluslararası KBRN Kongresi başladı Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) alanlarda çalışan paydaşları bir araya getirerek güncel tehditlere karşı yeni yaklaşımların tartışılması amacıyla düzenlenen Üçüncü Uluslararası KBRN Kongresi başladı. KBRN alanındaki tehdit ve tehlikelerin yanı sıra güncel teknolojik gelişmeler ve bilimsel çalışmalar hakkında oturumların yer aldığı kongrede; akademik çalışmalara da yer verildi. AFAD Başkanı Okay Memiş KBRN alanlarında çalışan paydaşları kongre sayesinde bir araya getirdiklerini kaydederek, “Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) alanlarda çalışan paydaşları bir araya getiriyor. Organizasyonumuz güncel tehditlere karşı yeni yaklaşımların tartışılması için bir platform işlemi görecek. KBRN tehditlerine ilişkin yeni yaklaşımların önemini dünyamızın güncel durumuna baktığımızda görebiliyoruz. Yaşanan güncel, siyasi ve askeri gelişmeler KBRN yayılım önlemlerinin ve müdahale kapasitesinin kıymetini bir kez daha hatırlatıyor. Güncel dönem dışına çıkıp dünyanın son 100 yılına baktığımızda KBRN olaylarının birçok kez gerçekleştiğini görüyoruz. Öyle ki son 100 yılda insanlığa en büyük acıları yaşatan olaylar arasında KBRN önemli bir yer tutuyor” ifadelerini kullandı. Programa, BM, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü gibi uluslararası örgütler, uzmanlar, akademisyenler ve özel sektör temsilcileri katıldı.
Üçüncü Uluslararası KBRN Kongresi başladı
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:49 Üçüncü Uluslararası KBRN Kongresi başladı Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer (KBRN) alanlarda çalışan paydaşları bir araya getirerek güncel tehditlere karşı yeni yaklaşımların tartışılması amacıyla düzenlenen Üçüncü Uluslararası KBRN Kongresi başladı. KBRN alanındaki tehdit ve tehlikelerin yanı sıra güncel teknolojik gelişmeler ve bilimsel çalışmalar hakkında oturumların yer aldığı kongrede; akademik çalışmalara da yer verildi. İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, yaptığı konuşmasında, kongrenin gelişen KBRN tehditlerine karşı sürekli ilerleme ve yenilikçi çözümler mottosu çerçevesinde bilgi paylaşımı ve iş birliğinin güçlendirmesini temenni ettiğini söyledi. KBRN tehditlerine Karşı AFAD bünyesinde bütüncül ve yenilikçi yaklaşımla çalışmaların sürdüğünü dile getiren Karaloğlu, “Bu yıl Üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz kongremiz, geçmişte elde ettiğimiz tecrübeler üzerine yenilerini eklemek ve ülkemizin bu alandaki kapasitesini daha da ileriye taşıma açısından büyük bir önem arz etmektedir. KBRN tehditlerinin sürekli değişen ve gelişen doğası karşısında ulusal sınırları aşan iş birliği hayatı önem taşımaktadır. Bu kongre, dünya genelinde artan KBRN risklerine karşı ortak bir bakış açısı geliştirmemize olanak sağlayacaktır” dedi. AFAD Başkanı Okay Memiş ise KBRN alanlarında çalışan paydaşları kongre sayesinde bir araya getirdiklerini kaydederek, “Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) alanlarda çalışan paydaşları bir araya getiriyor. Organizasyonumuz güncel tehditlere karşı yeni yaklaşımların tartışılması için bir platform işlemi görecek. KBRN tehditlerine ilişkin yeni yaklaşımların önemini dünyamızın güncel durumuna baktığımızda görebiliyoruz. Yaşanan güncel, siyasi ve askeri gelişmeler KBRN yayılım önlemlerinin ve müdahale kapasitesinin kıymetini bir kez daha hatırlatıyor. Güncel dönem dışına çıkıp dünyanın son 100 yılına baktığımızda KBRN olaylarının birçok kez gerçekleştiğini görüyoruz. Öyle ki son 100 yılda insanlığa en büyük acıları yaşatan olaylar arasında KBRN önemli bir yer tutuyor” ifadelerini kullandı. Programa, BM, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü gibi uluslararası örgütler, uzmanlar, akademisyenler ve özel sektör temsilcileri katıldı.
BUÜ’lü gençlerden yapay zeka zirvesi
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:01 BUÜ’lü gençlerden yapay zeka zirvesi Bursa Uludağ Üniversitesi’nin (BUÜ) aktif öğrenci toplulukları arasında yer alan Yapay Zeka Topluluğu, özel bir organizasyona daha imza attı. HSD Uludağ University işbirliğinde Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde yapılan Yapay Zeka Zirvesi’24, teknoloji ve inovasyon takipçilerinden büyük ilgi gördü. Moderatörlüğünü Türkiye’nin ilk insansı robotu TOMYRİS’in üstlendiği etkinliğin açılış törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, akademik ve idari personel, farklı sektörlerden temsilciler ile yüzlerce öğrenci katıldı. Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, üniversitede aktif 170’e yakın öğrenci topluluğu bulunduğuna işaret etti. Gençlerin araştırma ve proje geliştirme kültürü üzerine nitelikli bir eğitim aldıklarını vurgulayan Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, “Teknoloji çağında yaşıyoruz. Öğrencilerimiz bu anlamda çok şanslı. Bilgiye ulaşmak eskiye nazaran çok daha kolay. Araştırma yapmak, yenilikçi teknolojileri anlamak ve proje üretmek açısından yeni neslin çok daha istekli olduğunu görüyoruz. Bu bizi çok mutlu ediyor. Proje üreten tüm topluluklarımıza elimizden gelen desteği vermeye hazırız. Böylesine kıymetli bir organizasyonu düzenleyen gençleri görünce, gelecek adına umudumuz daha da artıyor. Araştırma Üniversitesi misyonu taşıyan Bursa Uludağ Üniversitesi’nin öğrencilerine de böylesi özel projelere imza atmak yakışıyor. Programda emeği geçen herkese gönülden teşekkür ediyoruz” dedi. Yapay Zeka Topluluğu Başkanı Muhammed Hüseyin Karazeybek’in de topluluğun misyonu, hedefleri ve projeleri hakkında bilgilendirme yaptığı program, konuk konuşmacıların sunumlarının ardından sona erdi.
KBÜ yerli ve milli üretime katkı için yenilikçi üretim teknikleri geliştiriyor
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:28 KBÜ yerli ve milli üretime katkı için yenilikçi üretim teknikleri geliştiriyor Karabük Üniversitesi’nde görevli akademisyenin "Alüminyum Matrisli Nano Kompozitlerin Üretilmesi ve Alaşımın Yüksek Sıcaklık Performanslarının Geliştirilmesi" başlıklı projesi TÜBİTAK 1002 Hızlı Destek Modülü bünyesinde destek almaya hak kazandı. Eskipazar Meslek Yüksekokulu Motorlu Araçlar ve Ulaştırma Teknolojileri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Emre Turan, "Alüminyum Matrisli Nano Kompozitlerin Üretilmesi ve Alaşımın Yüksek Sıcaklık Performanslarının Geliştirilmesi" projesini hazırladı. Proje çerçevesinde, alüminyum matrisli nano kompozitlerin ileri üretim teknikleriyle geliştirilmesi ve bu kompozitlerin yüksek sıcaklık şartlarında gösterdiği performansların artırılmasına yönelik yenilikçi yaklaşımlar ele alınacak. Çalışma, özellikle otomotiv, havacılık ve savunma sanayi gibi yüksek sıcaklık dayanımı gerektiren sektörlerde kullanılan malzemelerin geliştirilmesine önemli katkılar sağlayacak. TÜBİTAK 1002 Hızlı Destek Programı bünyesinde kabul edilen bu proje, malzeme bilimi ve mühendisliği alanında yenilikçi yaklaşımlar sunarak yerli ve milli üretim süreçlerine destek olmayı amaçlıyor. Projenin başarıyla tamamlanması halinde, ilgili sektörlerde rekabet avantajı sağlayacak ileri teknoloji malzemelerin geliştirilmesi mümkün olacak. Projenin iki temel hedefi olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Muhammet Emre Turan, “Bunlardan birincisi, homojen iç yapıya sahip, kusursuz, nano takviyelerin dahil edilerek alüminyum matrisli kompozitlerin üretilmesi. Bir diğer hedefimiz ise mevcut ticari alüminyum alaşımlarının yüksek sıcaklık dayanımlarının kompozit haline getirilerek geliştirilmesiydi. Birinci hedefimiz çerçevesinde inovatif bir yaklaşımla kendi üretim yöntemimizi geliştirdik. Literatürde ilk kez denenecek olan bu üretim yöntemiyle hem düşük oranlarda hem yüksek oranlarda nano takviyeli kompozit malzemelerin üretimi mümkün olacaktır. Aslında bu yöntem hem toz metalürjisi hem de infiltrasyon döküm sisteminin kombinasyonundan oluşmaktadır" dedi. Projenin ikinci hedefinin ise ticari alüminyum alaşımlarının yüksek sıcaklık dayanımının artırılması olduğunu belirten Turan, bu gelişmenin otomotiv ve havacılık gibi sektörlerde büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayarak, “Hafif malzemelerin kullanımı, düşük yoğunluklu malzemelerin tercih edilmesi hem düşük yakıt tüketimi hem düşük enerji tüketimi ve düşük karbon emisyonu anlamını taşımaktadır. Biz de projemiz kapsamında, çeliğin üçte bir yoğunluğa sahip olan alüminyum alaşımlarını normal şartlarda çeliğe göre bazı noktalarda avantajlı olsa da özellikle yüksek sıcaklıklardaki kararsız yapıları ve performanslarının yetersiz oluşu birtakım sınırlamalar ortaya koyuyordu. Biz de bu sınırlamaları ortadan kaldırarak farklı türden nano takviyeler ve farklı oranlarda nano takviyelerin eklenmesiyle kompozit malzeme geliştireceğiz" diye konuştu Doç. Dr. Turan, projeyle sanayi odaklı ticari üretime yönelik önemli adımlar atılacağını belirterek, şunları kaydetti: “Bu projenin kısa vadede hayata geçmesi, ilk kez deneyeceğimiz bu üretim sisteminin başarılı olunması durumunda, bizim orta vadedeki hedeflerimize bir ışık tutacaktır. Proje bitimini takiben, direkt sanayiye odaklı ticari kompozit üretimi gerçekleştireceğiz. Bununla ilgili de ön çalışmalarımızı ve ön tasarımlarımızı gerçekleştirdik. Elektronik sektöründe ısı soğutucuları gibi malzemeleri direkt kompozit olarak üretebilir hale geleceğiz. Uzun vadede baktığımızda ise sistem üzerinde yapacağımız küçük dokunuşlar ve birtakım modifikasyonlarla otomotiv sektöründe örneğin fren diskleri, havacılık sektöründe uçak iniş takımları ve motor parçaları gibi birçok spesifik ürünü Karabük Üniversitesi olarak üretebilir hale geleceğiz.” Proje, hafif ve dayanıklı kompozit malzemelerin geliştirilmesi yoluyla enerji verimliliğini artırmayı ve sanayiye katma değer sağlamayı hedefliyor.
KBÜ yerli ve milli üretime katkı için yenilikçi üretim teknikleri geliştiriyor
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:23 KBÜ yerli ve milli üretime katkı için yenilikçi üretim teknikleri geliştiriyor Karabük Üniversitesi’nde görevli akademisyenin "Alüminyum Matrisli Nano Kompozitlerin Üretilmesi ve Alaşımın Yüksek Sıcaklık Performanslarının Geliştirilmesi" başlıklı projesi TÜBİTAK 1002 Hızlı Destek Modülü bünyesinde destek almaya hak kazandı. Eskipazar Meslek Yüksekokulu Motorlu Araçlar ve Ulaştırma Teknolojileri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Emre Turan, "Alüminyum Matrisli Nano Kompozitlerin Üretilmesi ve Alaşımın Yüksek Sıcaklık Performanslarının Geliştirilmesi" projesini hazırladı. Proje çerçevesinde, alüminyum matrisli nano kompozitlerin ileri üretim teknikleriyle geliştirilmesi ve bu kompozitlerin yüksek sıcaklık koşullarında gösterdiği performansların artırılmasına yönelik yenilikçi yaklaşımlar ele alınacak. Çalışma, özellikle otomotiv, havacılık ve savunma sanayi gibi yüksek sıcaklık dayanımı gerektiren sektörlerde kullanılan malzemelerin geliştirilmesine önemli katkılar sağlayacak. TÜBİTAK 1002 Hızlı Destek Programı bünyesinde kabul edilen bu proje, malzeme bilimi ve mühendisliği alanında yenilikçi yaklaşımlar sunarak yerli ve milli üretim süreçlerine destek olmayı amaçlıyor. Projenin başarıyla tamamlanması halinde, ilgili sektörlerde rekabet avantajı sağlayacak ileri teknoloji malzemelerin geliştirilmesi mümkün olacak. Projenin iki temel hedefi olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Muhammet Emre Turan, “Bunlardan birincisi, homojen iç yapıya sahip, kusursuz, nano takviyelerin dahil edilerek alüminyum matrisli kompozitlerin üretilmesi. Bir diğer hedefimiz ise mevcut ticari alüminyum alaşımlarının yüksek sıcaklık dayanımlarının kompozit haline getirilerek geliştirilmesiydi. Birinci hedefimiz çerçevesinde inovatif bir yaklaşımla kendi üretim yöntemimizi geliştirdik. Literatürde ilk kez denenecek olan bu üretim yöntemiyle hem düşük oranlarda hem yüksek oranlarda nano takviyeli kompozit malzemelerin üretimi mümkün olacaktır. Aslında bu yöntem hem toz metalürjisi hem de infiltrasyon döküm sisteminin kombinasyonundan oluşmaktadır" dedi. Projenin ikinci hedefinin ise ticari alüminyum alaşımlarının yüksek sıcaklık dayanımının artırılması olduğunu belirten Turan, bu gelişmenin otomotiv ve havacılık gibi sektörlerde büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayarak, “Hafif malzemelerin kullanımı, düşük yoğunluklu malzemelerin tercih edilmesi hem düşük yakıt tüketimi hem düşük enerji tüketimi ve düşük karbon emisyonu anlamını taşımaktadır. Biz de projemiz kapsamında, çeliğin üçte bir yoğunluğa sahip olan alüminyum alaşımlarını normal şartlarda çeliğe göre bazı noktalarda avantajlı olsa da özellikle yüksek sıcaklıklardaki kararsız yapıları ve performanslarının yetersiz oluşu birtakım sınırlamalar ortaya koyuyordu. Biz de bu sınırlamaları ortadan kaldırarak farklı türden nano takviyeler ve farklı oranlarda nano takviyelerin eklenmesiyle kompozit malzeme geliştireceğiz" diye konuştu Doç. Dr. Turan, projeyle sanayi odaklı ticari üretime yönelik önemli adımlar atılacağını belirterek, şunları kaydetti: “Bu projenin kısa vadede hayata geçmesi, ilk kez deneyeceğimiz bu üretim sisteminin başarılı olunması durumunda, bizim orta vadedeki hedeflerimize bir ışık tutacaktır. Proje bitimini takiben, direkt sanayiye odaklı ticari kompozit üretimi gerçekleştireceğiz. Bununla ilgili de ön çalışmalarımızı ve ön tasarımlarımızı gerçekleştirdik. Elektronik sektöründe ısı soğutucuları gibi malzemeleri direkt kompozit olarak üretebilir hale geleceğiz. Uzun vadede baktığımızda ise sistem üzerinde yapacağımız küçük dokunuşlar ve birtakım modifikasyonlarla otomotiv sektöründe örneğin fren diskleri, havacılık sektöründe uçak iniş takımları ve motor parçaları gibi birçok spesifik ürünü Karabük Üniversitesi olarak üretebilir hale geleceğiz.” Proje, hafif ve dayanıklı kompozit malzemelerin geliştirilmesi yoluyla enerji verimliliğini artırmayı ve sanayiye katma değer sağlamayı hedefliyor.
Camları da artık robotlar silecek
20 Kasım 2024 Çarşamba - 13:56 Camları da artık robotlar silecek Teknoloji temizlik alışkanlıklarını da değiştiriyor. NASA’nın Mars incelemeleri için geliştirdiği araştırma robotlarından ilhamla geliştirilen robot süpürgeler ile başlayan ev temizliğindeki akıllı ev aletleri ürünlerini ve işlerini arttırmaya devam ediyor. Yüzey süpürme ile başlayan süreç silme ile devam ediyor. Yüzeyleri silen robot süpürgelerin yanına cam silme robotları eklendi. NASA’nın Mars incelemeleri için geliştirdiği araştırma robotlarını örnek alarak geliştirilen robot süpürgeler ile başlayan ev temizliğindeki akıllı ev aletleri sektörü gelişmeye devam ediyor. Teknolojik gelişmelerin gündelik hayata girişi ile ev işlerini kolaylaşması hem zaman hem enerji tasarrufu hem de daha fazla güvenlik sunuyor. Ev temizliğinin belki de en tehlikeli işlerinden biri olan cam silme de artık robot temizleyicilere emanet edilecek. HUSSA Akıllı Cihazlar Grup Direktörü Engin Yılmaz, teknolojiyi herkes için erişilebilir kılmanın önemli olduğunu belirterek, "Akıllı ev teknolojileriyle ev aletleri kullanıcısı için bir asistana dönüşüyor" dedi. "Aradığın Teknoloji" sloganıyla pazara giren HUSSA’nın tanıttığı ilk ürünün cam silme robotu olduğunu belirten Yılmaz, "Önümüzdeki dönemde her biri tasarımıyla öne çıkan ve yüksek standartları kullanıcılarla buluşturan robot süpürge ve giyilebilir teknoloji kategorisindeki ürünlerle portföyümüzü zenginleştirmeyi hedefliyoruz" şeklinde konuştu. Minimalist tasarımıyla öne çıkan W BOT GT1 robotunun güçlü performansı ve gelişmiş güvenlik özellikleriyle cam temizliğini daha hızlı, güvenli ve zahmetsiz hale getirdiğini belirten Yılmaz, cihazın özelliklerini de açıkladı: "2800Pa emiş gücü, 30 ml kapasiteli çift hazneli su deposu ve 500mAh dahili pili ile pratik ve etkili bir temizlik deneyimi sunuyor. Dahili pili, cihaz güç kaybı yaşadığı anlarda 25 dakika boyunca yüzeyde sabit kalmasını sağlıyor. Bunun yanında, güvenlik halatı sayesinde istenen noktaya bağlanması sayesinde düşme riskini tamamen ortadan kaldırıyor. Üç farklı temizlik modu, otomatik sınır algılama teknolojisi ve uzaktan kumanda özelliğiyle W BOT GT1, kullanıcıların temizlik sürecini tamamen kontrol altında tutmalarını sağlıyor. Ürün, sessiz çalışma özelliği ve kompakt tasarımıyla yaşam alanlarının konforunu artırıyor." Yılmaz, “‘Aradığın Teknoloji’ sloganıyla çıktığımız bu heyecan verici yolda, teknolojiyi herkes için erişilebilir kılmayı hedefliyoruz. Ürün portföyümüzü hayatı kolaylaştıran ürünlerle zenginleştirerek, tüketicileri yaşam alanlarını güzelleştiren akıllı ürünlerle tanıştıracağız. Satış sonrası hizmetlerde yurt genelinde etkin güçlü iş ortaklarımız ile hareket ediyoruz. Teknolojiyi hayatın doğal bir uzantısı haline getirerek, sadelikle sunacağız" dedi.
BEBKA’nın desteklediği 21 teknoloji girişimi, Helsinki’de dünya sahnesinde
20 Kasım 2024 Çarşamba - 12:44 BEBKA’nın desteklediği 21 teknoloji girişimi, Helsinki’de dünya sahnesinde Dünyanın en prestijli girişimcilik etkinliklerinden Slush, BEBKA’nın da desteklediği teknoloji girişimlerine ev sahipliği yapıyor. 21 seçkin girişim, Helsinki’de teknolojik ve inovatif çalışmalarını sergileme fırsatı buluyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın koordinasyonunda çalışan 5 kalkınma ajansının iş birliği ile gerçekleştirilen etkinlikle 2024 ve 2025’te global pazarlara açılmayı hedefleyen 100’ü aşkın Türk teknoloji girişimleri Lizbon, Helsinki, Las Vegas ve Doha’da düzenlenen küresel etkinliklere katılma fırsatı yakalıyor. Helsinki’de düzenlenen Slush 2024 organizasyonuna BEBKA önderliğinde 21 teknoloji girişimimiz katılım sağlayacak. Türk girişimciler, Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de 20-21 Kasım arasında Slush 2024 organizasyonu kapsamında yapay zekâ, robotik, çevre ve iklim, dijital sağlık, spor, oyun teknolojileri, yazılım, eğitim ve finans gibi birçok alanda öncü teknolojilerini tanıtacak. 13 binden fazla kişinin katılacağı ve 300’den fazla etkinliğin düzenlendiği organizasyonda 5 bin 500 girişimci, 3 bin 300 yatırımcı ve 250 medya temsilcisi bir araya geliyor. Ücretsiz giriş imkânı sunulan etkinlikte Türk teknoloji girişimleri, yabancı yatırımcılarla buluşarak gelecekteki iş ortakları ve potansiyel müşterilerle tanışma şansı elde edecek. Slush 2024, Türk teknoloji girişimlerine uluslararası alanda görünürlük kazandırarak, Türk teknoloji ekosistemini küresel bir çerçevede temsil etme fırsatı sunuyor. Türk teknoloji girişimlerinin uluslararası alandaki başarılarına dikkati çeken BEBKA Genel Sekreter Vekili Sabri Bayram, Slush 2024’ün Türkiye’nin teknoloji ekosistemine katkı sağlayacağını belirterek, “Dünyanın en prestijli girişimcilik etkinliklerinden biri olan Slush 2024, Türk teknoloji girişimlerinin uluslararası alanda ses getirmesine imkan tanıyan büyük bir fırsat. BEBKA olarak, Türk girişimcilerimizin teknolojik potansiyelini dünya ile buluşturmanın gururunu yaşıyoruz. Bu etkinlik, milli teknoloji hamlesini gerçekleştirecek Türk teknolojisini küresel arenada temsil etmek ve yeni iş birlikleri kurmak adına önemli bir adım olacaktır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda beş kalkınma ajansı olarak desteklediğimiz girişimcilerimizin Helsinki’de kuracağı yatırım ve müşteri bağlantılarını takip edeceğiz. Girişimcilik ekosistemimizin gelişmesi adına her türlü desteği sağlamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. ‘Küresel Girişimcilik Etkinliklerine Katılım Çağrısı’ çerçevesinde başarılı olan girişimciler; 20-21 Kasım 2024 tarihleri arasında Finlandiya’nın Helsinki kentinde gerçekleştirilen Slush etkinliğine katılacaklar. Küresel Etkinliklere Katılım Çağrısı kapsamında, 7-10 Ocak 2025 tarihleri arasında ABD’nin Las Vegas şehrinde düzenlenecek dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı Consumer Electronics Show(CES)’a ,23-26 Şubat 2025 tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenecek Web Summit Qatar’a, teknoloji girişimcilerinin katılması sağlanacak. Start-up’lara her etkinlik için farklı kapsamlarda destek sağlanacak. Slush 2024’te Yer Alacak Türk Teknoloji Girişimleri: "APRA Engineering, Archi’s Academy, Bilbordia, From Your Eyes, Hardal, Hiwell, Invamar, Kfobi, Kimola, MIRAI, MOVE ON, Pardon, SmartIR, STAGE, Techsign, Tedaarik, Theclio, Tiplay, Wastespresso, Yuppy Games, Newky."
Hayvan türlerinde ‘Blastocystis’in Varlığı’ araştırılacak
20 Kasım 2024 Çarşamba - 11:14 Hayvan türlerinde ‘Blastocystis’in Varlığı’ araştırılacak Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) yürütücülüğünde, insanlarla yakın temasta olan hayvan türlerinde Blastocystis’in (Sindirim sistemi paraziti) varlığını araştıracak olan proje, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu tarafından desteklenmeye hak kazandı. Yürütücülüğünü Milas Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Neslihan Sürsal Şimşek’in yaptığı ‘Farklı Hayvan Türlerini Enfekte Eden Blastocystis İzolatlarının Tam (Full-length) SSU rRNA Gen Sekansı Temelinde Alt Tiplerinin (ST) Belirlenmesi ve Miks ST Kaynaklı Enfeksiyonların Ortaya Çıkarılması’ başlıklı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 3501 projesi, desteklenmeye hak kazandı. Araştırmacı olarak Milas Veteriner Fakültesi Su Ürünleri Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Şimşek’in de yer aldığı ekipte, Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Su Ürünleri Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Satıcıoğlu da araştırmacı ve Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Veteriner Parazitoloji doktora öğrencisi Irmak Çakmak bursiyer olarak yer alıyor. Proje hakkında Sindirim sistemi parazitleri, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki insanlarda sıkça görülen sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Bu parazitlerin arasında yer alan Blastocystis’in dünya genelinde bir milyardan fazla insana bulaştığı tahmin edilmektedir. Bulaşma genellikle parazit ile bulaşık yiyecek veya suyun tüketilmesiyle meydana gelmektedir. Bu parazit insanlarda karın ağrısı, ishal, şişkinlik ve mide bulantısı gibi sindirim sistemi belirtilerine sebep olabilmektedir. “Blastocystis” memeliler, kuşlar, sürüngenler ve böcekler dahil olmak üzere hem vahşi hem de evcil hayvanlarda geniş bir yelpazede tespit edilmiştir. Bu da parazitin hayvanlardan insanlara bulaşabileceğini göstermektedir. Bu nedenle, Blastocystis’in hızlı ve doğru bir şekilde teşhis edilmesi ve bulaşma dinamiklerinin anlaşılması kritik öneme sahiptir. Bu projede, özellikle insanlarla yakın temasta olan hayvan türlerinde Blastocystis’in varlığı araştırılacak, tespit edilecek parazitlerin genetik yapıları ileri teknolojiler kullanılarak belirlenecek ve farklı coğrafyalardan bildirilen Blastocystis örnekleri ile karşılaştırılacak. Bu çalışmaların neticesinde, parazitin hangi hayvanlarda yaygın bulunduğunun ve halk sağlığı için ne kadar risk teşkil ettiğinin ortaya çıkarılmasını hedeflenmektedir.
Biyolojik yaş tükürük örnekleriyle tespit edilecek
20 Kasım 2024 Çarşamba - 09:33 Biyolojik yaş tükürük örnekleriyle tespit edilecek Karabük Üniversitesi’nde görevli akademisyenler biyolojik yaşın tükürük örneklerinden kolaylıkla tespit edilmesini sağlayacak proje hazırladı. Karabük Üniversitesi yenilikçi projeleriyle öne çıkmaya devam ediyor. Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacı Mehmet Kayılı ve Doç. Dr. Hakan Yılmaz tarafından "Tükürükten Biyolojik Yaş Tespiti İçin IgG N-Glikomu Kullanılarak Makine Öğrenmesi Temelli Bir Modelin Geliştirilmesi ve Serum IgG N-Glikozilasyon Profillerine Bağlı Olarak Validasyonu" başlıklı TÜBİTAK COST projesi hazırlandı. Akademisyenler proje çerçevesinde insan sağlığına ilişkin önemli biyobelirteçlerden biri olan IgG glikozilasyon profillerinin incelenmesiyle biyolojik yaşın tespiti için bir model geliştirecek. Bu modelin özellikle tükürük örnekleri kullanılarak geliştirilmesi yaş tespitinin mümkün hale gelmesini sağlayacak. Ayrıca, serum örnekleri üzerinden yapılacak doğrulama çalışmaları, modelin güvenilirliğini ve geçerliliğini artıracak. Tükürükteki IgG N-glikozilasyon profillerinin analizinde makine öğrenmesi algoritmalarını kullanacak olan modelle geleneksel analizlere kıyasla daha hızlı ve kesin sonuçlar sunmak hedefleniyor. Geliştirilecek model, biyolojik yaş ile kronolojik yaş arasındaki farkları tespit ederek bireylerin sağlık durumlarına dair önemli veriler sunacak. Hazırladıkları projeyle tükürükten biyolojik yaş tespitine yönelik analitik bir yöntem geliştirmeyi ve bu yöntemi kan örneklerinden elde edilen verilerle kıyaslamayı hedeflediklerini belirten Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi ve proje yürütücüsü Doç. Dr. Hacı Mehmet Kayılı, “Bu projenin temel amacı, kişilerin yaşlanma durumu hakkında bilgi vermek, yaşlanmasının ne düzeyde olduğunu kişilere göstermek ve böylelikle kişilerin yaşlanma dereceleri hakkında fikir sahibi olmasını sağlamaktır. Bu projede, ilk olarak sağlıklı bireylerden kan ve tükürük örnekleri alıyoruz. Çok küçük miktar hacimde kan örneği bizim için yeterli oluyor. Vücudumuzda bulunan antikorlara bakarak, antikorlardaki modifikasyonlarını takip ederek, özellikle yaşlanmayla alakalı biyobelirteç seyrini Türkiye popülasyonuna özgü olarak inceliyoruz" dedi. Proje bünyesinde sağlıklı bireylerden kan ve tükürük örnekleri toplandığını ifade eden Kayılı, “Bu sayede, kişilerden bir biyolojik bir damla kan veya tükürük örneği alarak, kişilerin biyolojik yaşının, normal yaşlarından ileride olup olmadığını tespit edeceğiz. Biliyorsunuz ki insanların bir yaşı var. Kronolojik yaş diyoruz bu yaşa. Bu, doğumdan itibaren geçen bir süreç. Bir de vücudumuzun çevresel etkilerden ne kadar etkilendiğini gösteren biyolojik yaşımız var. Biz, bu biyolojik yaşımızı, moleküler düzeyde analizlerle gerçekleştiriyoruz. Moleküler düzeyde yaptığımız analizlerde, hücrelerinizin yaşlanma derecesini söyleyerek sizin yaşlanmanızı ve dolayısıyla hastalıklara olan yatkınlığınızı ne düzeyde olduğunu belirtiyoruz. Eğer biyolojik yaşınız yüksek çıkarsa, siz kendinizi ve hayat tarzınızı ona göre değiştirerek örneğin diyet yaparak veya spor aktivitelerinizi artırarak yaşlanma düzeyinizi geriletebilirsiniz. Böylelikle de hastalıklara daha geç maruz kalabilirsiniz” diye konuştu. Kayılı, projede iki bursiyerin ve iki araştırmacı hocanın görev aldığını ve projenin TÜBİTAK tarafından desteklendiğini aktararak bu yenilikçi çalışmanın, sağlıklı bir yaşlanma sürecine katkıda bulunmayı ve hastalıkların erken teşhisine yönelik önemli bir adım atmayı amaçladığını vurguladı. Proje Araştırmacısı Doç. Dr. Hakan Yılmaz, makine öğrenmesinin sağlık alanındaki etkinliğine vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı: “Makine öğrenmesi, artık günümüzde oldukça popüler, girmediği alan yok diyebiliriz. Bu alanların en başında sağlık geliyor. Biz de makine öğrenmesi yöntemlerini sağlıkta etkin ve efektif olarak kullanmaya çalışıyoruz. Burada da kişinin normal demografik yaşı ile kronolojik ve biyolojik yaşı arasındaki bağıntıyı ortaya koyarak bir yaş tahmini yapmaya çalışıyoruz. Özellikle sağlık alanında ön tanı çalışmalarında, makine öğrenmesi uygulamalarını oldukça fazla kullanıyoruz. Farklı projelerde de yine bu yöntemleri kullanmaya devam ediyoruz.” Projenin iki temel aşamadan oluştuğunu anlatan Yılmaz, “Bu proje aslında iki tane aşamadan oluşuyor: Birinci aşamada örneklerin toplanması, ikinci aşamada ise bu örneklerin analiz edilmesi ve makine öğrenmesi teknikleriyle aradaki bağlantının ortaya koyulması. İlk etaptaki sonuçlarımız umut vaat edici. Tabi şu an net bir rakam veremiyoruz. Özellikle sağlıkta belirli bir aşamaya ulaşmadan rakam vermek çok doğru olmuyor ama burada da güzel sonuçlar elde edeceğimizi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Çorum’un iletişim altyapısı güçleniyor: Role istasyonunda sona yaklaşıldı
20 Kasım 2024 Çarşamba - 09:13 Çorum’un iletişim altyapısı güçleniyor: Role istasyonunda sona yaklaşıldı Çorum Belediyesi, Kösedağı Role İstasyonu çalışmalarında sona yaklaştı. Telsiz ve radyo verici istasyonları ile sinyal kalitesi ve iletişim gücü artmış olacak. Çorum Belediyesi tarafından Kösedağı’ndaki yürütülen çalışmalar çerçevesinde, 30 metre ve 15 metre yüksekliğinde iki ayrı anten kulesi inşa ediliyor. Bu kuleler, telsiz ve radyo yayınlarının daha geniş bir alana ulaşmasını sağlayacak. Ayrıca, bu anten kulelerinin yanında 16 odalı ve 10 odalı olmak üzere iki adet kontrol binası yapılıyor. Bu binalar, kulelerin operasyonel süreçlerini takip etmek ve teknik ekiplerin çalışmalarını yürütmek için kullanılacak. Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, Vali Ali Çalgan ile birlikte Kösedağı role istasyonu çalışmalarını inceledi. Çorum Belediyesi’ne bağlı ekipler tarafından yürütülen proje ile şehrin iletişim altyapısının modernize edileceğini söyleyen Belediye Başkanı Aşgın, “Kösedağı’nda kurduğumuz telsiz ve radyo verici istasyonları, afet ve acil durumlarda, olağanüstü hallerde iletişim sorununu ortadan kaldıracak. Aynı zamanda, yerel radyo kuruluşlarının daha geniş bölgeye ulaşmalarına ve kamu güvenlik birimlerinin kesintisiz iletişim kurabilmesine imkan sağlayacak” dedi. Kösedağı’ndaki istasyonun Artvin’den Ankara’ya kadar devam eden APRS sistemine de köprü olacağını kaydeden Başkan Aşgın, “Afet ve acil durumlarda sadece Çorum’un değil Karadeniz’den Ankara’ya kadar tüm bölgenin kesintisiz iletişimi sağlanmış olacak” diye konuştu. Kösedağı role istasyonunu 112, AFAD, Emniyet Müdürlüğü, Belediyenin itfaiye ve abıta birimleri, kamu kurumları, amatör telsizciler ve radyo yayıncılarının kullanabileceğini belirten Başkan Aşgın, “Kuracağımız sistemle ayrıca güç kaynaklarımız sayesinde elektrik kesintisi yaşansa bile bir hafta boyunca iletişim kesintisiz devam edebilecek. Bu sayede ihtimal afet durumlarında telsiz iletişiminde aksaklık yaşanmamış olacak” şeklinde konuştu.