GÜNDEM - 18 Kasım 2024 Pazartesi 11:12

Siverek’te imece usulüyle ekin zamanı

A
A
A
Siverek’te imece usulüyle ekin zamanı

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinin Karadibek köyünde, sonbahar mevsimiyle ekin zamanı başladı. Köylüler, başlayan ekin zamanında asırlardır sürdürülen geleneği devam ettirerek imece usulüyle tarlalarını hep birlikte sürüyor.


Siverek ilçesine bağlı Karadibek köylüleri asırlardır atalarından kendilerine kalan imece usulü yardımlaşma ve dayanışma geleneğini sürdürüyor. Panayır havasında geçen yardımlaşma örneğinde onlarca traktör bir araya gelerek, kısa sürede yüzlerce dönümlük arazileri sürüyor. Sırayla yapılan bu yardımlaşmayı atalarından miras alan köylüler, bu geleneği geleceğe taşımak istiyor.



"Atalarımızın öküzlerle başlattığı geleneği biz traktörlerle devam ettiriyoruz"


Köyün ileri gelenlerinden 65 yaşındaki Ahmet Avur, bu gelenek hakkında yaptığı açıklamada, "Atalarımız daha önce bu yardımlaşmayı öküzlerle başlatmıştı. Herkesin öküzleri toplanır, sırayla bir kişinin tarlasını sürerdi. Bugünse traktörler bu geleneği sürdürüyor. Yüzlerce dönümlük alanlar, onlarca traktörle kısa sürede sürülür. Bu uygulama sayesinde birlik ve beraberliğimiz daha da güçleniyor" dedi.



"Köydeki dayanışma ve dostluk pekişiyor"


Avur, "Köylüler, tarlalarını sürerken bir araya geldiklerinde adeta bir panayır havası yaşanıyor. Traktörlerin arasında gülüşmeler, sohbetler ve yardımlaşma ile geçen bu süreç, sadece toprağa değil, köy halkının birbirine olan bağlılığına da can katıyor. Herkesin el birliğiyle çalıştığı bu dönem, köydeki dayanışmanın ve dostluğun pekiştiği, köklerinden beslenen güçlü bir sosyal bağın simgesi haline geliyor.” diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Turkcell sürdürülebilirlik vizyonunu COP29’da dünya ile paylaştı Bakü’de gerçekleşen 2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP29’a katılan Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, Dünya Bankası ile Türkiye pavilyonlarında düzenlenen iki ayrı oturumda, şirketin sürdürülebilirlik yatırımlarını ve vizyonunu paylaştı. Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, 2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP29 bünyesinde katıldığı oturumlarda, Turkcell’in sürdürülebilirlik vizyonunu ve bu alanda yürüttüğü projeleri aktardı. Azerbeycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen konferans kapsamında global teknoloji ekosisteminin ve farklı sektörlerin temsilcileriyle bir araya gelerek bilgi alışverişinde bulunan Dr. Ali Taha Koç, ilk olarak Dünya Bankası pavilyonundaki “Gelecek İçin Dijital Çözümler” başlıklı oturumda konuşmacı olarak yer aldı. Dünya Bankası Dijital Dönüşüm Başkan Yardımcısı Sangbu Kim de konuşmacı olduğu oturumda Turkcell’in rüzgâr ve güneş enerjisi santrali yatırımlarına vurgu yapan Dr. Ali Taha Koç, şunları söyledi: “Turkcell olarak insana hizmet ederken, yaşadığımız ekosisteme ve tüm canlılara da aynı hassasiyetle yaklaşıyor, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda sürdürülebilirliği, stratejik odak alanlarımızdan biri olarak belirledik. Sürdürülebilirlik ekibini 5 yıl önce kurup bu alanda kısa, orta ve uzun vade planlarını yapmış bir şirket olarak önceliğimiz, enerji verimliliğine odaklanarak tükettiğimiz enerjiyi azaltmak ve yenilenebilir enerji yatırımlarına hız vermek. Sanayi Devrimi ile birlikte büyüyen iklim krizini ‘teknoloji devrimi’ ile yenmeye kararlıyız.” Oturumda, yapay zekâ temelli sürdürülebilirlik çalışmaları ile şirketin rüzgâr ve güneş enerjisi santrali (GES) yatırımları hakkında da bilgi veren Koç, 2026 sonuna kadar GES yatırımlarının toplam 240 milyon doları bulacağına işaret etti. “Önceliğimiz, dijital dönüşüm ve iklim krizi” Koç, aynı gün Türkiye pavilyonunda düzenlenen oturumda da dijitalleşmenin sürdürülebilir kalkınmadaki rolünü ve Turkcell’in bu başlık altındaki çalışmalarını aktardı. Dr. Ali Taha Koç şunları söyledi: “Turkcell olarak dijital dönüşümün iklim değişikliği ile mücadelede oynadığı rolün bilincindeyiz. İmza attığımız inovasyonlar sayesinde gerek operasyonlarımızda gerekse de müşterilerimize sunduğumuz ürün ve hizmetlerde enerji verimliliği sağlayacak çözümler geliştiriyoruz. Hedefimiz 2050’de net sıfır bir şirket olmak. Bu doğrultuda elektrik ihtiyacımızın yüzde 100’ünü yenilenebilir enerji sertifikalı kaynaklardan karşılıyoruz. Bilim Temelli Hedefler Girişimi’nin (Science Based Targets Initiative - SBTi) kıstaslarına uygun olarak 2030 sera gazı azaltım hedeflerimizi oluşturduk ve SBTi tarafından da onay aldık. Türkiye’de telekomünikasyon ve teknoloji sektöründe SBTi hedefi onaylanan tek şirketiz. Bunun yanı sıra tüm dünyadan 21 bin şirketin sürdürülebilirlik çalışmalarının ve sonuçlarının değerlendirildiği CDP (Carbon Disclosure Project/Karbon Saydamlık Projesi) İklim Değişikliği raporlamasında ‘A’ listesine girerek sektörümüzde bu alanda lider olduk. Elektronik atıkların yol açtığı sorunların da farkındayız. Bunun için 2019’dan bu yana sürdürdüğümüz ‘Eğitime Dönüştür’ projesi ile tonlarca tekno atık toplayarak geri dönüşüme kazandırdık. Buradan elde edilen gelir ile yüzlerce çocuğumuza nitelikli eğitim desteği sağladık. Sürdürülebilirlik taahhüdümüzle bu konuda çözüm üretmek için var gücümüzle çalışıyoruz.” Turkcell’den “Greeen Digital Action” deklarasyonuna destek Şirket, COP29 bünyesinde imzalanan “Green Digital Action” deklarasyonunun da destekçisi oldu. 16 Kasım’da, bir COP zirvesinde ilk kez gerçekleştirilen Dijitalleşme Günü’nde nihai belge olarak kabul edilen deklarasyon, dijital teknolojilerin iklim değişikliğiyle mücadeledeki kritik rolüne vurgu yaparak, dijitalleşmenin çevresel etkilerini azaltmak için tüm paydaşların iş birliği yapmasının önemini vurguluyor.
Kayseri Pastırmacılara ‘milli’ doping UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup 5. maçında A Milli Takım ile Galler karşılaşmasının Kayseri’de olması pastırmacı esnafına can suyu oldu. 20 yıldır pastırmacılık yapan Bülent Evci, “Maç dolayısıyla Kayseri’de her yer doldu taştı” dedi. UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup 5. maçında A Milli Takım ile Galler, 16 Kasım Cumartesi günü Kayseri’de karşılaştı. Karşılaşmayı izlemeye Türkiye’nin her yerinden ve Galler’den gelen yaklaşık 33 bin seyirci, kentte pastırmacılık yapan esnafa da can suyu oldu. Hafta sonu iş yoğunluğundan dolayı bazen müşterilere yetişemediklerini söyleyen pastırmacı Bülent Evci, gelen misafirlere sıcaklıklarından dolayı teşekkür ederek, esnaf olarak bu tür organizasyonların daha sık yapılmasını istediklerini söyledi. “Milli maç esnafa da Kayseri’ye de doping oldu” Hafta sonu yoğunluğunun hem esnafa hem de Kayseri’ye doping olduğunu söyleyen Bülent Evci, “Hafta sonu çok güzel geçti. Galler maçından dolayı şehrimizde bayağı bir yabancılar vardı. İşlere yetişemedik, çok kalabalıktı. Gayet güzel bir heyecan vardı. Cuma ve Cumartesi günü bayağı bir yoğunluk vardı çarşımızda. Cirolarımızda olsun, işlerimizde olsun bayağı bir güzel oldu. Güzel geçti, kalabalıktı zaten. Vatandaşlarımızın devamlı gelmelerini istiyoruz. Her zaman gelsinler, her zaman burada milli maç olsun. Gelen misafirlerimize de teşekkür ediyoruz. Çok sıcaktı. Çok cana yakın insanlardı. Galler’in taraftarları da geldi. Bayağı bir yoğunluk vardı. Güzel geçti. Zaten durağan bir dönem yaşıyorduk. Milli maçın da olmasıyla Cuma, Cumartesi günleri bayağı bir yoğunluk oldu Kayseri’de. Tabii sırf bizim işimiz için değil, oteller olsun, pansiyonlar olsun her taraf doldu taştı. Milli maç esnafa da Kayseri’ye de milli bir doping oldu bence” dedi.
Kayseri Kayserispor - Fenerbahçe maç biletleri satışa çıkıyor Süper Lig’in 13. haftasında oynanacak Kayserispor-Fenerbahçe maçı biletleri bugün satışa sunulacak. Ligin 13. haftasında Fenerbahçe’yi ağırlayacak olan Kayserispor’da maçın hazırlıkları sürerken, maç biletleri de bugün itibariyle satışa sunulacak. Kayserispor’dan ’Şehri kalbinde buluşuyoruz’ başlığıyla yapılan açıklamada; Bellona Kayserispor’umuzun Süper Lig 2024-2025 Sezonu 13. haftasında 23 Kasım Cumartesi günü saat 16.00’da Fenerbahçe ile RHG Enertürk Enerji Stadyumu’nda oynayacağı karşılaşmanın biletleri bugün saat 15.00’de Passolig tarafından satışa sunulacak. PFDK’nın almış olduğu karar gereği; Adana Demirspor karşılaşmasında KUZEY ALT C BLOKTA yer alan taraftarlarımızın Fenerbahçe maçına girişlerinin engellenmesine karar verilmiştir. Kayseri İl Güvenlik Kurulu kararı gereğince son 24 saat dahil tüm ev sahibi ve misafir takım biletleri ile 2024/2025 sezonu Kayserispor kombineleri transfere kapalı olacaktır. Maça gidemeyecek taraftarlarımız, kombinelerini kulübümüze devir edebilir. Devir edilen kombinenin kulübümüz tarafından satılmasının ardından bilet ücretinin %20’si parapuan olarak Passo Hesabınız aktarılacaktır. Biriken parapuanlar bir sonraki sezon kombine yenilenmesinde indirim avantajı sağlayacaktır. Kayseri İl Güvenlik Kurulu kararı gereğince son 90 gün içersinde Fenerbahçe logolu Passolig kartını iptal eden kişiler ev sahibi tribünlerden bilet/transfer alamayacaklardır. Ev Sahibi takım biletleri, Fenerbahçe logolu Passolig Kartlar hariç tüm Passolig kartlar ile satın alabilecektir. Fenerbahçe logolu kartlar sadece misafir takım tribünden bilet satın alabileceklerdir. Fenerbahçe misafir tribün biletleri daha sonra satışa sunulacaktır" ifadelerine yer verildi. Bilet fiyatları ise şu şekilde; Güney Alt 1000 TL, Kuzey Üst 1000 TL, Doğu Üst 1250 TL, Doğu Alt 1500 TL, Batı Üst 1350 TL, Batı Alt 1900 TL, Batı Balkon 2250 TL, Misafir 1300 TL.
Ankara İletişim Başkanı Altun: “Herkes sessiz kalsa da biz her platformda Ahıska Türklerinin davasını savunmaktan geri durmayacağız” Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Tıpkı bugün, burada da olduğu gibi; Herkes sessiz kalsa da biz her platformda Ahıska Türklerinin davasını savunmaktan geri durmayacağız” dedi. Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı’nın öncülüğünde, Dünya Ahıska Türkleri Birliği ve Kültürlerarası Ağ Derneği iş birliğiyle ortaklaşa düzenlenen “II. Uluslararası Ahıska Türklerinin Hukuki ve Sosyal Sorunları Sempozyumu” İletişim Başkanlığında düzenlendi. Sempozyumda Ahıska Türklerinin sorunları ve çözümleri ele alındı. İletişim Başkanı Fahrettin Altun da sempozyuma videolu mesaj yoluyla katıldı. Sempozyuma videolu mesaj yoluyla katılan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun mesajında, “Bugün, burada Ahıska Türklerinin sorunlarının akademik bir zeminde; Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Rusya, Ukrayna ve Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen uzmanlarca incelenecek olması gerçekten çok anlamlıdır, değerlidir. Dahası bu önemli meselenin uluslararası ilişkiler bağlamında; hukukçular, göç araştırmacıları, sosyologlar, demografi uzmanları ve hatta istatistikçiler tarafından kapsamlı olarak ele alınacak olması gerçekten tarihi de bir adımdır. Her ne kadar şu an aranızda bulunamıyor olsam da bu vesile ile geride kalan 80 yıl zarfında defalarca tehcire maruz kalan soydaşlarımıza karşı tarihi sorumluluk bilinciyle bir araya gelen siz değerli katılımcılara sonsuz şükranlarımı, muhabbetlerimi iletiyorum” ifadelerini kullandı. Altun konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bildiğiniz üzere toplumlar ancak ve ancak birlik ve beraberlik içinde oldukları ölçüde güçlüdürler. Milli şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’un ‘Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez’ mısralarını bugün bir kez daha hatırlamamızda büyük fayda var. Unutmayalım ki aramızda soy bağı olan bizler, atadan akraba ‘tek bir’ milletiz! Akif’in de dediği gibi yüreklerimiz bir vurdukça, top da gelse, tüfek de gelse sinmeyiz, sindirilmeyiz! İşte tam da bu bilinçle, bizler Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da defalarca ifade ettiği gibi Herkes sessiz kalsa da her platformda Ahıska Türklerinin davasını savunmaktan geri durmadık, durmuyoruz, durmayacağız.” Ahıska Türklerinin ana yurdundan koparıldığına dikkati çeken Altun, “Malumunuz olduğu üzere, 100 bin Ahıska Türk’ü, bundan tam 80 yıl önce yine böyle soğuk bir Kasım günü 14 Kasım 1944’te, devrin en acımasız diktatörü tarafından tek bir gecede ana yurtlarından koparılıp ölüme sürgün edilmişti. 1944’te sürgüne mecbur edilen bu kardeşlerimiz, o günden bu yana anayurtlarından uzakta, dünyanın 9 farklı ülkesinde zorlu şartlar altında yaşamak zorunda kaldı. Ancak, kardeşlerimiz yine de, asırlara bedel acılarla geçen bu 80 yılda tüm işkencelere rağmen kimliklerini korudu, kültürlerini -geleneklerini- ananelerini yeni nesillere aktarmayı başardı. Bu bile başlı başına tarihi bir başarıdır” şeklinde konuştu. Türkiye’nin Ahıska’nın tarihinden kültürüne pek çok projesine destek verdiğine dikkati çeken Altun, “Şunun iyi bilinmesini isterim ki Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; tehcire, soykırıma, acıya ve yoksulluğa rağmen gerektiğinde göğsünü siper edip bu büyük başarıyı sağlayanlara da, bu başarının üzerine daha büyük başarıları ekleme çabası içinde olanlara da sonsuz destek vermek için üzerine düşeni yapmaya kararlıdır. Bu çerçevede Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve TİKA’nın Ahıska’nın tarihine, sanatına, kültürüne ve mirasına sahip çıkmak üzere yürüttüğü projeleri yakından takip ediyor, destekliyoruz” ifadelerine yer verdi. Altun konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak isterim ki, Türkiye Cumhuriyeti Ahıska Türklerinin huzurunu, esenliğini kendi vatandaşlarından ayrı görmemektedir. İçişleri Bakanlığımızın kıymetli destekleri ve Büyükelçiliklerimizin yoğun çabaları sayesinde Ahıska Türklerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazanması yolunda en önemli adımlar son 22 yılda atılmıştır. 1992 - 2002 yılları arasında sadece 4 bin 480 Ahıskalı soydaşımız Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığına hak elde etmişken, 2002 sonrası dönemde bu sayı 15 kata yakın artmış 70 bini geçmiştir. Bu kapsamda Rusya - Ukrayna savaşının patlak vermesiyle zor duruma düşen 6 binden fazla Ahıskalı kardeşimiz de bugün Erzincan ve Ahlat’ta kendilerine tahsis edilen konutlarda, günde 5 vakit ezan sesi işitmenin huzuru ile yaşamaktadır. Ancak ne acıdır ki; halen 500 binin üzerinde Ahıskalı kardeşimiz yurtlarından uzaktadır. Şu çok iyi bilinmelidir ki; Türkiye öz vatanlarına geri dönmek için çabalayan Ahıskalı kardeşlerimizin 80 yıllık yaralarının kapanması için büyük diplomatik çabalar verdi, vermeye devam ediyor, ve sonuna kadar da bu kararlı mücadelesini sürdürecek.” Dünyanın çeşitli noktalarındaki zulümlere dikkati çeken Altun, “Dünyanın tıpkı Ahıska’da, tıpkı Hocalı’da, tıpkı Bosna’da say say bitmez coğrafyalarda ve bugün Gazze’de yaşanan tehcirlere, soykırımlara karşı oynadığı sessizlik oynadığı 3 maymun tavrı artık herkesin malumudur. Lafa gelince insan haklarının en yılmaz savunucusu olan bir takım ‘zıpçıktı uygarlıklar’ söz konusu Müslümanların canı, kanı olunca dillerini yutuveriyorlar. Ama varsınlar; sussunlar! Varsınlar; duymadık, görmedik demeye devam etsinler! Şurası net ki; tarihin azabından da, Allah’ın gazabından da kurtulamayacaklar. Sözlerimi, konuşmamın hemen başında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın cümlelerine yaptığım vurguyu yineleyerek noktalamak istiyorum. Tıpkı bugün, burada da olduğu gibi; Herkes sessiz kalsa da biz her platformda Ahıska Türklerinin davasını savunmaktan geri durmayacağız” ifadelerini kullandı.