SAĞLIK - 16 Aralık 2025 Salı 12:26

‘Kanser tedavisinde kişiselleştirilmiş yaklaşımlar öne çıkıyor’

A
A
A
‘Kanser tedavisinde kişiselleştirilmiş yaklaşımlar öne çıkıyor’

Kanser tedavisinde modern yaklaşımların giderek güçlendiğini belirten Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Serkan Enki, "Günümüzde klasik kemoterapi anlayışı yerini daha seçici, daha etkin ve daha kişiselleştirilmiş tedavilere bırakıyor. Artık kanseri tek bir hastalık olarak değil, genetik ve biyolojik açıdan farklı alt gruplardan oluşan kompleks bir yapı olarak değerlendiriyoruz" dedi.


Medical Park Ordu Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Serkan Enki, kanser tedavisinde son yıllarda yaşanan bilimsel ilerlemelerin hastalık odaklı yaklaşımdan kişiye özel tedavi protokollerine geçişi hızlandırdığını söyledi. Uzm. Dr. Enki, genetik analizler, immünoterapi ve hedefe yönelik tedavilerin başarı oranlarını belirgin şekilde artırdığını vurguladı.


Uzm. Dr. Serkan Enki, kanser tedavisinde modern yaklaşımların giderek güçlendiğini belirterek, klasik kemoterapi anlayışının yerini daha seçici, daha etkin ve daha kişiselleştirilmiş tedavilere bıraktığını ifade etti. Uzm. Dr. Enki, "Artık kanseri tek bir hastalık olarak değil, genetik ve biyolojik açıdan farklı alt gruplardan oluşan kompleks bir yapı olarak değerlendiriyoruz" diye konuştu.



"Genetik analiz tedavi sürecini değiştiriyor"


Güncel onkolojik tedavilerin merkezinde NGS (Next-Generation Sequencing), moleküler profilleme ve biyobelirteç analizlerinin bulunduğunu aktaran Uzm. Dr. Enki, şu değerlendirmede bulundu:


"Bir hastanın tümöründe bulunan mutasyonları, bağışıklık sistemi yanıtını ve tümör mikrosistemini detaylı biçimde analiz ediyoruz. Bu sayede tedaviyi hastaya özel planlıyor, hem başarı oranını yükseltiyor hem de gereksiz yan etkilerin önüne geçiyoruz."


Özellikle EGFR, ALK, ROS1, BRCA, PDL-1 gibi biyobelirteçlerin tedavi seçiminde kritik önem taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Enki, bu verilerin hastanın tedaviye vereceği yanıtı öngörmede anahtar rol oynadığını kaydetti.



"İmmünoterapi kanserle mücadelede çığır açtı"


İmmünoterapinin çağdaş onkolojinin en büyük inovasyon alanlarından biri olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Enki, "İmmünoterapi, bağışıklık sistemini kanserle savaşabilecek güçlü bir yapıya dönüştürüyor. Özellikle akciğer kanseri, melanom ve böbrek kanserlerinde sağkalımı anlamlı derecede artıran sonuçlar elde ediyoruz. Bu tedaviler ileri evre hastalarda yaşam süresi ve yaşam kalitesini önemli ölçüde yükseltir" diye konuştu.



"Tedavide multidisipliner yaklaşım şart"


Kanserin yalnızca tıbbi bir durum değil, aynı zamanda koordinasyon gerektiren bir süreç olduğunu belirten Uzm. Dr. Enki, tedaviye tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi, cerrahi branşlar, patoloji, radyoloji ve genetik danışmanlığın birlikte yön verdiğini ifade etti. Uzm. Dr. Enki, "Her hastayı ilgili tüm disiplinlerle birlikte değerlendirerek en doğru tedavi algoritmasını oluşturuyoruz. Bu yaklaşım erken evrede kür şansını artırırken, ileri evrede yaşam süresini uzatıyor" ifadelerine yer verdi.



"Düzenli tarama programları hayat kurtarır"


Kanserde erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Enki, "Özellikle meme, kolon, akciğer ve prostat kanserlerinde tarama programlarına katılım hastalığın seyrini belirleyen en kritik adımlardan biridir. Erken evrede yakalanan kanserlerin önemli bir kısmı tamamen tedavi edilebilir. Hastaların düzenli taramalarını aksatmaması yaşam şansını doğrudan etkiler" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yumaklı: "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" dedi. Bakan Yumaklı, TBMM Genel Kurulu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılına ilişkin faaliyetleri ve 2026 yılı bütçe teklifine ilişkin sunum yaptı. Suyun her alanda etkin kullanımı ve su verimliliği bilincinin artırılması için su verimliliği seferberliği’ni hayata geçirdiklerini dile getiren Yumaklı, "Diğer yandan, 2025-2035 dönemini kapsayan Ulusal Su Planı’nı hazırladık. Bu planın uygulanmasıyla; su kaynaklarımızın korunmasını, verimli kullanımını ve sürdürülebilir yönetimini amaçlıyoruz. Sulama sistemlerinin modernizasyonu, Ürün deseni değişikliği, yeraltı suyu kontrolü ve havzalar arası su transferleri gibi tedbirler konusunda çalışıyoruz. Kuraklık riski altındaki göllerimizi kurtarmak için de eylem planları hazırladık. Eğirdir Gölü Su Eylem Planı’nı kamuoyuyla paylaştık. Akşehir, Eber, Bafa, Beyşehir, Burdur, İznik, Seyfe ve Sapanca gölleri için de benzer eylem planlarını 2026 yılında uygulamaya başlayacağız. Kuraklık tahmini ve erken uyarı sistemi kapsamında, sektörel su tahsis modelini önümüzdeki yıl kuracağız. Ayrıca Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nı hayata geçirdik. Kurakçıl peyzaj uygulama alanlarını da belirledik. Bu yöntemle yüzde 80’e varan oranda su tasarrufu sağlayacağız" şeklinde konuştu. "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" Üreticiyi korumak ve üretimde öngörülebilirliği sağlamak amacıyla üretim planlaması ve yeni destekleme modelini hayata geçirdiklerini ifade eden Yumaklı, "Ayrıca tarımsal kredileri, hibe programlarını, tarım sigortalarını ve kırsal kalkınma desteklerini üretim planlamasına entegre ettik. Bitkisel üretim planlamasını, 2024 yılının Eylül ayında, 13 stratejik ürün ve yem bitkilerinde uygulamaya başladık.Planlamanın kapsamını genişleterek, üçer yıllık dönemler halinde güncelleyeceğiz. Üretim planlamasıyla uyumlu yeni destekleme modeliyle de temel, planlama ve üretimi geliştirme destekleri veriyoruz. Bu kapsamda, üreticilerimize mazot maliyetinin ortalama yüzde 50’si, gübre maliyetinin ise ortalama yüzde 25’i kadar temel destek veriyoruz. Planlama kapsamındaki ürünlerde, mazot maliyetinin tamamını, gübre maliyetinin yarısını; su kısıtı olan ilçelerde ise mazot ve gübre maliyetinin tamamını karşılıyoruz. Su ihtiyacı yüksek ürünleri, su sıkıntısı yaşayan havzalardan, daha elverişli bölgelere, ilave desteklerle yönlendiriyoruz. Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik. Hedefimiz bu sayıyı 500’e çıkarmak" diye konuştu. "Genç ve kadın üreticilerimize 3,3 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirdik" Şubat 2024’te 5 yıllık hayvancılık yol haritasını açıkladıklarını hatırlatan Yumaklı, "Üretim, kalite ve verimliliği artırmayı hedeflediğimiz bu haritamızı adım adım uyguluyoruz. Meyvelerini de almaya başladık. Su potansiyeli, mera varlığı, işletme kapasiteleri ve hastalık riskleri gibi kriterleri dikkate alarak, hayvansal üretim planlamasını hayata geçirdik. Besi, süt ve kanatlı yetiştiriciliği bölgelerini belirledik. Hayvancılıkta sağladığımız destekleri, hayvansal üretim planlamasıyla uyumlu bir çerçevede yeniden düzenledik. Yetiştiricilerimize temel, yönlendirici ve verimlilik destekleri veriyoruz. Kadın ve genç üreticilerimize ek destekler sağlıyoruz. Hayvansal üretimde ilk defa aile işletmelerine, genç ve kadın üreticilerimize 3,3 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirdik. Verimlilik kriterlerine göre de 2,8 milyar lira destek verdik.Kırmızı et üretimini artırmak, aynı zamanda kırsaldaki aile işletmelerini güçlendirmek için Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek Projesini başlattık. Tarımda üreticilerin yaş ortalaması dünyada 60 sınırına dayandı. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nde 58, Avrupa Birliği’nde ve ülkemizde ise 57’dir. Bu nedenle gençleri ve kadınları tarımsal üretime yönlendiriyor ve kırsal kalkınmayı güçlendirecek politikalar uyguluyoruz" dedi. "41’i Bakanlığımıza ait olmak üzere toplam 138 gıda kontrol laboratuvarında yılda 22 milyon analiz yapılıyor" Gıda işletmelerine yıllık ortalama 1.3 milyon denetim gerçekleştirdiklerini söyleyen Yumaklı, "Denetim, kontrol ve analiz faaliyetlerimizi, uluslararası kabul görmüş metotlarla yürütüyoruz. Bu amaçla, 41’i Bakanlığımıza ait olmak üzere toplam 138 gıda kontrol laboratuvarında yılda 22 milyon analiz yapılıyor. Buradan bir kez daha altını çizerek söylüyorum. Gıda güvenilirliği bizim kırmızı çizgimizdir. Sağlığı riske atan gıdaları üreten ve satanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyor, gerekli yaptırımları uyguluyoruz. Kurallara uymayanlara bu yıl 2,3 milyar lira para cezası uyguladık. Vatandaşımızın sağlığıyla oynayanları; taklit veya tağşişe konu ürün ve işletmeleri, hiçbir taviz vermeden ifşa ediyoruz. Ayrıca, gıda satış noktaları ve toplu tüketim yerlerine, en son ne zaman denetim yapıldığı bilgisine vatandaşlarımızın kolayca ulaşabilmeleri için Karekod Uygulamasını zorunlu hale getirdik. Hasat öncesinde bağ, bahçe, tarla, sera gibi üretim alanlarında; hasat sonrasında ise toptan ve perakende satış noktalarında pestisit kalıntı denetimleri gerçekleştiriyoruz. Yasaklı pestisit kullanımının tespit edilmesi durumunda ürünleri imha ediyoruz. 2025 yılında 2,5 milyon ton taze meyve ve sebze ihracatı gerçekleşmiş ve bunun binde biri gibi bir miktarı geri dönmüştür. Geri dönen ürünler mevzuata uygun değilse, ülkemize girişine izin vermiyoruz" ifadelerini kullandı. "Üreticilerimize zirai don ve kuraklık kaynaklı zararlar için 49 milyar lira ödeme yaptık" Türkiye’nin tarımsal üretim alanı bakımından, 74 milyar dolarlık hasılayla, Avrupa’nın birinci, dünyanın 7’nci büyük tarım ekonomisi olduğunun bilgisini veren Yumaklı, "Tarım sektörümüz, son 22 yılın 18’inde büyüme kaydetmiştir. 2024 yılında ise yüzde 5,1’lik büyümeyle ülke ekonomisinin üzerinde bir performans sergilemiştir. 2025 yılının üçüncü çeyreğinde ise, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılık faaliyetlerinde büyüme yaşanmıştır. Ancak sektörde baskın bir paya sahip olan bitkisel üretimin, olağanüstü iklim koşullarından etkilenmesi nedeniyle, genel tarım sektörü dönemsel olarak daralmıştır. Bu durum, sektörün yapısal kapasitesinden kaynaklı olmayıp, iklimsel olağanüstü koşulların etkisiyle oluşmuştur. 2025 yılı üretim sezonunu bir önceki yılla kıyasladığımızda; üretici sayımızda yüzde 2 artış, ekilen arazilerde ise yüzde 3 artış yaşanmıştır. Girdi miktarlarında herhangi bir azalış olmamıştır. Dolayısıyla bu konu sadece bitkisel üretimde ve ârızîdir. Üreticilerimize zirai don ve kuraklık kaynaklı zararlar için 49 milyar lira ödeme yaptık. Türkiye tarım sektörü, güçlü üretim altyapısı, geniş ürün deseni ve sağlam tedarik zinciri sayesinde, söz konusu dönemsel kayıpları hızla telafi edecek güçtedir. Diğer taraftan tarım ve gıda ürünleri ticaretimizi, küresel ekonomik ve jeopolitik zorluklara rağmen geliştirmeye devam ediyoruz" dedi.