ASAYİŞ - 10 Ocak 2025 Cuma 16:33

Manisa’da PTT çalışanlarından düdüklü protesto

A
A
A
Manisa’da PTT çalışanlarından düdüklü protesto

Memur-Sen’e bağlık Birlik Haber-Sen Manisa Şubesi, geçtiğimiz günlerde Rize’de iki PTT çalışanının menfur saldırısı sonucu öldürülmesine tepki gösterdi. Sendika üyeleri, PTT Manisa Başmüdürlüğü önünde Türk bayrakları açıp düdükleriyle yaşanan olaya tepki gösterdi.


Eğitim Bir Sen Manisa 1 Nolu Şube Başkanı ve Memur Sen Manisa İl Temsilcisi Ahmet Yasav’ın da katıldığı basın açıklamasında konuşan Birlik Haber-Sen Manisa Şube Başkanı Mahmut Yılmaz, “Yakın coğrafyamızda süregelen savaşlarda masum insanların katledildiği, terörle mücadelede verdiğimiz şehitlerin haberleriyle millet olarak yüreğimizin dağlandığı, zor ve acı dolu bir süreçten geçerken, ne yazık ki, kamu çalışanlarımıza yönelik şiddet haberleriyle de her gün sarsılıyoruz. Daha 3 gün önce Rize PTT Başmüdürlüğüne bağlı Rize Dağıtım Müdürlüğümüze gelen ve usulsüz bir işlem yapılmasını talep eden H.K. adlı şahıs talebinin karşılanmadığı gerekçesi ile çok kıymetli mesai arkadaşlarımız Selim Okumuş Ve Ömer Beyazıt, adı geçen cani tarafından şehit edildi. Yaşanan bu vahim olay, hepimizin yüreğini derinden yaralamış ve kamu çalışanlarına yönelik şiddet sorununu bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Öncelikle, bu hain saldırıda hayatını kaybeden kıymetli arkadaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine, camiamıza ve tüm milletimize başsağlığı diliyoruz. Bu insanlık dışı ve kabul edilemez saldırıyı en güçlü şekilde kınıyoruz. Masum insanlara yönelik bu tür kalleşçe eylemler son bulmadıkça sadece mesai arkadaşlarımız değil, tüm toplum derinden yaralanacaktır. Faillerinin en kısa sürede adalet önüne çıkartılması ve bu tür eylemlerin tekrarını önleyecek en ağır cezaların uygulanması için yetkililerin harekete geçmediğini bu olayda net olarak görüyoruz. Bakın, bu katil birçok sabıkası olmasına, daha 2 yıl önce başka bir kamu çalışanını yaralamış olmasına rağmen dışarda nasıl gezebiliyor! Buna anlam veremiyoruz! Birlik Haber-Sen olarak bu sürecin yakın takipçisi olacağımızı ve gereken tüm desteği sunacağımızı belirtiyoruz. Bu elim olay sadece camiamızın değil, bütün bir toplumun kanayan yarasıdır. Kamu hizmetine yönelik her türlü saldırı, vatandaşın yaşam hakkına ve hizmet alma hakkına saldırıdır. Kamu çalışanları görevlerini yaparken, can güvenliklerinden endişe duymak zorunda bırakılmamalıdır. Gün geçmiyor ki bir öğretmene, bir sağlık çalışanına, bir basın mensubuna, bir PTT çalışanına şiddet haberi duyulmasın. Yeter artık! Bıktık” diye konuştu.


Önlem alınmasını istedi


Alınması gereken önlemlerden de bahseden Yılmaz, “Toplu sözleşme masasından, Kurum İdari Kurulu Toplantılarına, Kamu Personel Danışma Kurulu toplantıları başta olmak üzere her platformda söylediğimiz sadece kınama mesajları yayımlayarak veya tekil güvenlik tedbirleriyle çözülemeyeceğini ifade ettiğimiz, sorunların kök nedenlerine inilerek, şu önlemler mutlaka hayata geçirilmelidir: 1. PTT şubelerinde en az iki personelle çalışacak şekilde personel istihdamı yapılmalıdır. 2. Tüm PTT iş yerlerinde güvenlik görevlisi bulundurmak zorunlu olmalıdır. 3. Kamu çalışanlarına yapılan şiddet olayları, katalog suçlar kapsamına alınarak en ağır cezaların verilmesi sağlanmalıdır. 4. Vatandaşın bilinçlendirilmesi için şiddetle ilgili kamu spotları yaygınlaştırılmalıdır. 5. Ruhsatsız silah edinme ile ilgili caydırıcı cezalar devreye sokulmalıdır.6. Kamuda şiddet nedeniyle hayatını kaybeden çalışanlarımız, şehit statüsüne alınmalıdır. Birlik Haber-Sen olarak, şiddet mağduru meslektaşlarımızın hakkını savunmaya, hukuki süreçlerin yakın takipçisi olmaya, gerekli düzenlemelerin yapılmasına, suçluların en ağır şekilde cezalandırılmasına ilişkin tüm girişimlerde bulunacak, tek bir can daha yanmasın, tek bir yuva daha yıkılmasın diye haklı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Can güvenliğinden tasarruf olmayacağını birçok kez söyledik. Yetkililer, kamu çalışanlarını koruyacak kapsamlı yasal ve fiziki düzenlemeleri ne zaman hayata geçirecek! Kaç can daha feda edilecek! Yetmez mi? Toplum olarak şiddetin her türlüsünü lanetlemeli, birlik ve dayanışma içinde bu sorunla mücadele etmeliyiz. Kamu çalışanlarımıza yönelik şiddet eylemlerinin bir daha asla yaşanmaması için elimizden geleni yapacağız. Bu vesileyle, hayatını kaybeden arkadaşlarımıza tekrar Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve metanet diliyoruz. Aziz milletimizin başı sağ olsun” dedi.



Manisa’da PTT çalışanlarından düdüklü protesto

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da dijital sektörlerde NEET’lerin istihdamının arttırılması projesi sona erdi Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Bilim Eğitim Vakfı tarafından yürütülen "Dijital Sektörlerde NEET’lerin İstihdamının Arttırılması Projesi"nin kapanış etkinliği, yerel kurumlar, STK’lar ve gençlerin katılımıyla gerçekleştirildi. Etkinlikte konuşan DTSO Bilim Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, kent ekonomisinin geleceği olarak gördükleri genç nüfusa daha iyi eğitim verilemediğini ve istihdama katılımda zorlanıldığını belirtti. Kaya, “Gençlerimiz iş aramaktan vazgeçiyor, işletmeler ise nitelikli iş gücüne ulaşamıyor. Bu sorunu çözmemiz gerekiyor. Hele ki gittikçe dijitalleştiğimiz, yeni nesil işlerin geliştiği günümüzde gençlerin ekonomiye katılımı çok önemli. Bunun için yerelde yeni modeller çalışmalıyız ve özel politikalar geliştirilmesi için de girişimlerde bulunmalıyız” şeklinde konuştu. DTSO Proje Birimi Uzmanı Lezgin Yalçın ise, Karacadağ Kalkınma Ajansı ve Gençlik ve Değişim Derneği ortaklığında, Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü ve Diyarbakır İşkur İl Müdürlüğü işbirliğiyle yürütülen projede 1.200 gence ulaşıldığını, bunlardan 177’sine uzun süreli eğitimler ve iş arama destekleri verildiğini belirtti. Yalçın, eğitim programlarının yanı sıra yarışmalar ve eşleştirme çalışmalarının da yapıldığını ifade etti. Saha çalışmasının sonuçlarını da DTSO Genel Sekreter Yardımcısı Meryem Özdemir Ok tarafından paylaşıldı. 18-29 yaş arasındaki 627 genç ile yapılan görüşmelerde, gençlerin iş bulmada zorluk çektikleri, eğitim aldıkları alanların iş bulmalarını kolaylaştırmadığı ve ekonomik sorunlar nedeniyle eğitim ve sosyal etkinliklere katılamadıkları ifade edildi. Ayrıca, gençlerin büyük bir kısmının mesleki yeterliliğe sahip olmadığı vurgulandı. Etkinlik, yerel kurumlar, belediyeler, STK’lar ve gençlerin değerlendirme konuşmalarıyla sona erdi.
Tunceli CHP’li Erol’dan korkutan deprem uyarısı: "Bingöl’de muhtemel 7.4’lük deprem Tunceli’de 10 büyüklüğünde hissedilecek" CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol başkanlığında 23 milletvekilinden oluşan heyet, deprem konusunda inceleme ve görüşmeler yapmak için Tunceli’ye geldi. Milletvekili Erol, deprem bilimci Naci Görür’ün kendilerine yaptığı sunumda Bingöl’de meydana gelebilecek 7.4 büyüklüğündeki depremin Tunceli merkezin bazı mahallelerinde 10 büyüklüğünde hissedilebileceğini söylediğini ifade etti. CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol başkanlığında 23 milletvekilinden oluşan çalışma grubu, Elazığ ve Tunceli’de muhtemel depreme hazırlık raporu oluşturmak için temaslarda bulunuyor. Elazığ ziyaretinin ardından Tunceli’ye gelen heyet, Vali Bülent Tekbıyıkoğlu’nu ziyaret ettikten sonra Moğultay Mahallesi’nde bulunan Hüseyin Güntaş Kültür Merkezinde sivil toplum örgütü temsilcileri ve vatandaşlarla bir araya geldi. CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, yaptığı konuşmada, "Buraya gelmeden önce Naci Görür hocayı Ankara’ya davet ettik. Kendisi heyetimizi muhtemel Bingöl depremi hakkında bilgilendirdi. Çok detayına girmek istemem ama yaptığı sunumda tüylerimiz diken diken oldu. Yani dört fay hattının arasındayız. Muhtemel bir depremin Tunceli’nin bazı bölgelerine yansıması çok daha şiddetli olacak. Yani Bingöl depremi eğer 7.4 olursa Tunceli merkezin bir çok mahallesinde bu on büyüklüğünde hissedilecek. Ve böyle bir depremde taş üstünde taş kalmama riski var. Zeminin kötü, sulu oluğu bölgede çok büyük risk var. Ama biz Tunceli’yi bu süreçte sahipsiz bırakmayacağız. Tunceli ile ilgili heyet olarak bakanlıklar ve bürokratlarla gerekirse sayın Cumhurbaşkanı ile görüşeceğiz. Tunceli’de, ölümleri, enkazları engelleyeceğiz. Yani deprem olduktan sonra geçmiş olsun demek için gelmeyin, Tunceli’ye hizmet getirin diyeceğiz" dedi. Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu ile Ankara’da kentin depreme hazırlanması konusunda bir dizi görüşmeler gerçekleştirdiklerini kaydeden Erol, "Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanına gittik. Belediye ile ilgili çöp araçları, ödemeler, arsa takasları, yeni belediye binası yapımı, kentsel dönüşüm konusundaki talepler iletildi. Bakan bu konuda talimat verdi. İlk aşamada 375 köy konutunun ihale talimatı verildi. Buradaki köy konutları prefabrik değil iklim koşullarından dolayı betonarme yapılacak. Kentsel dönüşüm kapsamında 280 dairenin hemen yapılması talimatı verildi. Yeni belediye binası, rezerv alanı, şehir meydanı gibi çalışmalar da ardından gelecek. Yani hem depreme yönelik sağlamlaştırma hem de şehri yeni bir vizyon katma anlamında çalışmalar yapılacak" diye konuştu. Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu’nun depreme hazırlık konusunda önemli çalışmalar yaptığını hatırlatan Milletvekili Gürsel Erol, CHP grubu olarak kendilerinin de depremin faciaya dönüşmemesi ve deprem dirençli kent haline getirilmesi konusunda ellerini taşın altına koyduklarını kaydetti. Konuşmaların ardından heyet üyeleri, sivil toplum ve meslek kuruluşu temsilcileri ile vatandaşlardan gelen soruları yanıtladı.
İzmir CHP Genel Başkanı Özel: “İzmir ile helalleşme olacak” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “İthal vekil konusunda teminat benim. İmkan olsa İzmir’de seçimi komple yenilesek. Kontenjan vekil olur ama olacaksa bile İzmir ile bağı olan konmalı. Bizim İzmir’e borcumuz var. İzmir ile helalleşme olacak” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir programı kapsamında Ege Belediyeler Birliği ev sahipliğinde düzenlenen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü programına katıldı. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirilen programda basın mensuplarıyla bir araya gelen Özel, gazetecilerin gününü kutladı. Burada konuşan Özel, “İzmir benim için çok kıymetli. Hem komşu kentimiz, 20 dakika yolla Bornova Osman Kibar Meydanı’nda olabilecek kadar İzmir’in içindeyim. Genel başkan sıfatıyla da İzmir’in siyasetini İzmir’e borcu olan siyasetçilerin İzmir’e hizmet etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu noktada da adım atmak hepimizin boynunun borcu” diye konuştu. “Terör bitecekse her şeyi yaparım” Tuvaletleri işleten bir şirkette çalışan insanların, belediyede işe alınmadıkları için protesto etiklerini belirten Özel, şunları kaydetti: “Gelir protesto eder, hak bu. Bizi engellemedikten sonra istediği pankartı açar, istediği sloganı atar. Ama Türkiye’de işler böyle yürümüyor. Kollukla iş birliği içinde olması gereken basın, kolluğun yanlışını yazınca dava açılabiliyor. Dezenformasyon yasası diye bir şey var, liderler bunu Putin’den öğrendi. AK Parti’nin Genel Başkan Yardımcıları ‘Öyle şey olmayacak’ dedi. Ama şimdi gazetecilerin başına ne gelirse bu dezenformasyon yasasından geliyor. Biz 31 Mart seçimlerinden sonra özeleştirilerde hep şunu gördük; ‘Bu bize yakışmaz, öyle bir şey yok. Onların demesiyle terörist mi olacağız’ dendi. Ama öyle bir medya gücü, sosyal medyada harcanan milyarlar ve görevini yapması gerekenlerin elinin armut topladığı dönemde gerçek olmayan bilgiyi alenen yayma suçu yoktu. Devlet eliyle CHP’nin terör örgütü yakını olduğu yayıldı. Kimse bir şey yapmadı. Seçimden sonra montaj dendi. Gerçeği söyleyenlere şu anda en kolay yoldan terörist damgası vuruyorlar. CHP el sıkınca ‘DEM’lenmek, el sıkan Devlet Bey olunca ‘barış eli uzatıldı’ Tayyip Bey de ‘barış elini taktir etti’ oluyor. Bir anda kürsüye Abdullah Öcalan gelsin, çağrı yapsın. Bir yanda ‘Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır’ dedi. Ben bir şehit az gelecekse, üzerine bin görev düşüyorsa hepsini yaparım. Terör bitecekse her şeyi yaparım. Ama başkasının siyasi oyununun parçası olmam.” “İktidar partisinin Genel Başkanı olarak geleceğim” “Bir daha kimsenin yandaşlaştıramayacağı, tamamına hâkim olamayacağı Gazetecilik Kanunu, Medya Kanunu için çalışacağız” diyen Özel, sözlerine şunları da ekledi: “Örneğin birden fazla gazete sahibi olmanın yasaklanabilir. Beş ve on yıl sonra kamu ihalesiyle meşgul olanların gazete sahibi olamadığı, sarı basın kartının sadece gazetecilik meslek örgütü tarafından dağıtılacak. Basın İlan Kurumu’nun gazeteci meslek örgütü tarafından denetlendiği, siyasi saiklerle ilanların dağıtılmadığı bir düzen istiyoruz. Türkgün ilan alırken Sözcü, Evrensel, Birgün, Korkusuz ilan alamıyor. Ne kadar iktidara yakınsan o kadar ilan alıyorsun. Basının bir daha ele geçirilememesini istiyoruz. Eğer basın zapt edilemeseydi Türkiye bu kadar zapt edilemezdi. İzmir’de birçok sıfatla geldim. Umarım birkaç seneye İzmir’e iktidar partisinin genel başkanı olarak geleceğim.” “İthal vekil konusunda teminat benim” İthal vekil konusunda teminatın kendisi olduğunun altını çizen Özel, “En ağır fatura İzmir’e çıktı. Bazı arkadaşlarımız kendi istekleri dışında geldi. İki genel başkan yardımcımız iki bölgede de birinci sırada oldu. Bir partinin genel başkan yardımcısı, doğal olarak burada performans gösteremiyor. İzmir’de yük birkaç arkadaşımızın sırtında. Keşke imkan olsa İzmir’de seçimi komple yenilesek. Elbette kontenjan vekil olur ama olacaksa bile İzmir ile bağı olan konmalı. Hatta bizim İzmir’e borcumuz var. İzmir ile helalleşme olacak. Belediye başkanlığında gördünüz. Kadın dedik kadın koyduk, genç dedik genç koyduk” ifadelerini kullandı. "Ekonomik darbe girişimi" İzmir’deki 31 ilçenin 31’ni neredeyse alacaklarını, Menemen’de genel seçimde oylarının çok önde olduğunu ifade eden Özel, “Bizim İzmir’e borcumuz büyük. İlk yılın zorluklarını yaşadık. Finansal bir toplanma için İzmir’e 1,7 milyarlık saldırıda bulundular. Bu yapılanı askeri yolla yapsalar askeri darbe olurdu. Yaptıkları mali darbe. Belediyeye maaş ödettirmemeye çalışıyorlar. Otobüs çalışmasın, çöp toplanmasın, oradan siyaset yapacak. Bu ekonomik darbe girişimi. Askeri darbe gibi anayasal suçu olmasa da vicdanen bence şiddete bulaşmamakla birlikte zihniyet olarak aynı kötücül aklın ürünü” diye sözlerine ekledi. "Basın şehitlerimizi saygıyla anıyorum" Ege Belediyeler Birliği Başkanı ve Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek ise “Bugün buraya sadece basın toplantısı için değil demokrasimizin can damarını oluşturan basın özgürlüğünü savunma mücadelesine destek vermek için geldik. Gazetecilerin çalışanı çalışmayanı olmaz. Ama 10 Ocak Gazeteciler günü, basın tarihinde çetin bir mücadelenin günüdür. 1961 yılında yürürlüğe giren 212 sayılı kanunla, çalışma şartlarını iyileştiren, yasal zemine oturtan gazetecilerin ülkemize örnek direnişin günüdür. Tüm basın şehitlerini saygı ve minnetle anıyorum. Basın susturulmak ve mahkûm edilmek isteniyor ancak basın ulusun sesidir. Basın özgürlüğü, sadece basın emekçilerinin meselesi değildir. Tarafsız ve korkusuz basın demokratik bir toplumun teminatıdır. Basın özgürlüğüne sahip çıkmak, demokrasiye sıkı sıkı sarılmaktır. Özgür bir basın olmadan demokratik bir toplum inşa edilemez. Basını susturmak halkı susturmaktır. Sansüre hayır diyenlerin göreve gelmesi zorunluluktur. Basın hürdür, asla sansür edilemez. Halkın çıkarlarını savunmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Biz basın özgürlüğünü sadece hak değil ulusal bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Türkiye’nin geleceği gazetecilerimizin kalemiyle, mikrofonuyla ve cesaretiyle şekillenecektir. Hep birlikte özgürlüklerin genişletildiği adaletin sağlandığı bir Türkiye’yi inşa edeceğimizden şüphem yoktur” açıklamalarına yer verdi. "İzmir basınının yanındayız" Hem CHP’liler olarak hem de İzmirlilerin sorumluluk verdiği yerel yöneticileri olarak, namusla ahlakıyla, toplumun vicdanına ses olmak için gecesini gündüzüne katan gazetecilerin her zaman yanında olduklarını anlatan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, şöyle konuştu: "İzmir’imizin yerel basının güçlenmesi için her zaman yanında olacağız. Bunu İzmir’de gazetecilik yapan değerli arkadaşlarımız biliyor. Gazetecilik ne kadar özgür yapılıyorsa o ülkede demokrasi o kadar iyi işler. Halkın bilinçli olması da o derece sağlanır. İçinde yaşadığımız dönem maalesef yandaş olmayan herkesin baskı altında olduğu bir dönem. Burada yandaş olarak tabir edilen kötü örnekler bir yerde gazeteciliği kirletiyor. Bunlardan kendimizi korumak için tarafsız bir şekilde görevini yapan basın emekçilerinin her zaman yanındayız. Biz İzmir olarak bu duruşu göstermeye devam edeceğiz. Umuyorum, önümüzdeki yıllarda CHP iktidarıyla gazetecilerimiz çok daha özgür bir şekilde görevlerini yerine getirdiği, işsiz olmadıkları, güvencesiz olmadıkları bir ortamı hep beraber sağlayacağız.”