ASAYİŞ - 29 Ocak 2025 Çarşamba 08:25

Eğitim sırasında yaralanan 2 asker hastaneye kaldırıldı

A
A
A
Eğitim sırasında yaralanan 2 asker hastaneye kaldırıldı

Manisa’nın Kırkağaç Jandarma Komando Eğitim Merkez Komutanlığında eğitim faaliyeti sırasında yaralanan 2 askeri personel hastaneye kaldırıldı.


Olay, Manisa’daki Kırkağaç Jandarma Komando Eğitim Merkez Komutanlığında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, eğitim faaliyeti esnasında Jandarma Uzman Onbaşı Mustafa Güngör ve Uzman Çavuş Arif Güzel yaralandı. Yaralı askerlerden Uzman Onbaşı Mustafa Güngör Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesine, Uzman Çavuş Arif Güzel ise Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesine kaldırıldı. Askerlerin tedavisine devam edildiği bildirildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Tarihin kayıp hazinesi Türkiye’ye dönüyor Amerika Birleşik Devletleri’nin Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonunda bulunan Marcus Aurelius heykeli, uzun süren bilimsel ve hukuki çalışmaların ardından Türkiye’ye iade ediliyor. Antik çağın en nadide bronz eserlerinden biri olarak kabul edilen bu heykel, Roma İmparatoru Marcus Aurelius’u bir filozof olarak tasvir etmesiyle dikkat çekiyor. Burdur’daki Boubon Antik Kenti’nde 1960’lı yıllarda yapılan kaçak kazılarla yurt dışına kaçırılan heykel, milattan sonra 2’inci ve 3’üncü yüzyıllara tarihlendiriliyor. Antik Roma Dönemi’nin önemli bir kült yapısı olan Sebasteion’da bulunan eser bu yıl içerisinde doğduğu topraklarla yeniden buluşacak. Türkiye’den Kaçırıldı, Yıllarca El Değiştirdi Anadolu tarihinin kayıp hazinelerinden biri olan Boubon Antik Kenti kökenli bronz heykel, 1960’lı yıllarda kaçak kazılarla yurt dışına kaçırılarak yıllarca el değiştirdi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Ohio eyaletinde bulunan Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonuna dahil edilen heykel, Türkiye’nin 65 yılı aşkın bir süredir peşinde olduğu eserlerden biriydi. Boubon Antik Kenti’nden kaçırılan eserler, Prof. Dr. Jale İnan öncülüğündeki araştırmalarla gündeme getirilmiş ancak Marcus Aurelius heykelinin Türkiye’ye iadesi bugüne kadar mümkün olmamıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile New York Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi arasında 2021’de başlayan iş birliği sayesinde, Lucius Verus, Septimius Severus ve İmparator Caracalla’ya ait heykeller de dahil olmak üzere birçok Boubon kökenli nadide eser anavatanına döndü. Bilimsel Kanıtlar ve Hukuki Süreç Heykelin Kökenini Açığa Çıkardı Kültür ve Turizm Bakanlığının uzun yıllardır süren çalışmaları ve önceki yıllarda toplanan bilimsel veriler, Marcus Aurelius heykelinin Boubon Antik Kenti’ndeki Sebasteion yapısına ait olduğunu kanıtladı. Bakanlığın arşiv belgeleri, akademik araştırmalar ve antik kentteki kazı çalışmaları heykelin orijinal yerini açıkça ortaya koydu. Antik kentte yapılan yoğun kaçak kazılar hakkında bilgi sahibi olan görgü tanıklarının ifadeleri, bilimsel verileri destekleyince Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi (HSI), Türkiye’nin iade talebini haklı bularak Cleveland Sanat Müzesi’ndeki heykele el konulmasına karar verdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ABD New York Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturmaları Biriminin iş birliğiyle Cleveland Sanat Müzesi’nde sergilenen Marcus Aurelius heykeline resmen el konuldu. Müzenin İtirazı Sonuç Vermedi! Eser Türkiye’ye Dönüyor Cleveland Sanat Müzesi, el koyma kararına karşı Ekim 2023’te mahkemeye başvurarak heykelin kökeninin kesin olmadığı yönünde itirazda bulundu. Ancak, Türkiye’nin sunduğu bilimsel veriler ve titiz analizler, müzenin bu itirazını çürüttü. Kültür ve Turizm Bakanlığı güçlü kanıtlara rağmen uzlaşmacı bir yaklaşım göstererek Cleveland Sanat Müzesinin bilimsel analiz çalışmaları yapılması talebini olumlu karşıladı. Bakanlık uzmanlarının gözetiminde 2024 yılının Mayıs ayında heykelin müzede silikon ayak kalıbı alınarak Boubon Antik Kenti’ndeki bronz heykel kaideleriyle birebir uyumlu olduğu tespit edildi. Cleveland Müzesi tarafından yetkilendirilen arkeometri uzmanı Prof. Dr. Ernst Pernicka ve Bakanlığın uzman konservatörleri, Boubon Antik Kenti ile Burdur Müzesi’nde bulunan Boubon kökenli Valerianus heykeli ve Marcus Aurelius heykelinden kurşun izotop, taş ve toprak analizleri için numuneler aldı. Ayrıca, Almanya’daki Curt Engelhorn Arkeometri Merkezi laboratuvarlarında yapılan tarafsız analizler, heykelin Boubon’da uzun yıllar gömülü kaldığını kesin olarak kanıtladı. Bu güçlü bilimsel bulguların ardından Cleveland Sanat Müzesi, Marcus Aurelius heykelinin Türkiye’ye iadesini kabul etti ve bu karar Manhattan Bölge Savcılığı tarafından Türkiye’ye resmen bildirildi. Kültürel Mirasın Korunmasında Tarihi Başarı! Türkiye, bu zaferle yalnızca kendi kültürel mirasını koruma yolunda önemli bir adım atmanın yanı sıra tarihî eser kaçakçılığına karşı yürütülen uluslararası mücadelede de büyük bir başarıya imza attı. Yurt dışına kaçırılan eserleri diplomatik, hukuki ve bilimsel yollarla geri getirmek üzere çalışmalarını kararlılıkla sürdüren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Marcus Aurelius heykelinin dönüşünü bu mücadelenin en önemli dönüm noktalarından biri olarak kayıtlara geçirdi.
Eskişehir Ahşap sanatçısından rekor: 154 farklı ağaçla yapılan ilk tespih Eskişehir’de 35 yıldır ahşap sanatları ile ilgilenen Kaan Köse, eşsiz bir esere imza attı. Kültür Bakanlığı Naht Sanatçısı olan Köse, 20 ila 25 yıllık bir koleksiyonun ürünü olan tespihi, 154 farklı ağaç türünden üretti. Kaan Köse’nin uzun bir yapım sürecinden sonra ortaya çıkardığı 33’lük ve 99’luk tespihler toplamda 154 farklı ağaçtan yapıldı. Nadir parçalardan yapılan tespih dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor. Kaan Köse, bu tespihi para için yapmadığına değinerek, eserin kıymetini bilecek birine gitmesini istediğini dile getirdi. Yaklaşık 5 buçuk senedir tespih yapımı ile ilgilenen Köse, farklı türleri arka arkaya işlemenin zorluğuna dikkat çekerek her bir parçayı özenle işlediğini belirtti. Her ağacın farklı özelliklere sahip olması nedeniyle, bir tespihin yapımı 1 ila 1 buçuk ay sürüyor. "Topladığım parçalar 2 günde toplanabilecek malzemeler değildir" Yılların emeği olan ahşap koleksiyonuna pandemi döneminde 70 ila 80 yeni tür ağaç eklemesiyle koleksiyonunu genişlettiğini söyleyen Köse, "Bu tespihte 154 farklı parça olmasının anlamı; 33’lük ve 99’luk tespihte olması gereken belirli parçalar vardır. 99’luk tespihte imame ve hitame haricinde farklı parçalar da mevcuttur. 99’luk tespihte müezzinler dahil toplamda 112 parçadan meydana gelir. 33’lük tespihte ise toplamda 42 parça ağaç gerekmektedir. Tespihler bu parçalar dahilinde toplam 154 farklı ağaçtan yapıldı. Bütün parçalar farklı ağaçlardan yapıldığı için bu tespih farklıdır. Bugüne kadar bu kadar farklı çeşitten yapılmış bir 33’lük ve 99’luk tespih yok. Bu tespih 20 ila 25 yıllık bir çabanın sonucudur. Topladığım parçalar 2 günde toplanabilecek malzemeler değildir. Pandemi döneminde yapmış olduğum ahşap koleksiyonumun da buna çok büyük bir faydası oldu. Yurt dışından yaklaşık 70 ila 80 çeşit ağaç teminim olmuştu" dedi. "Tespihleri tekrar yap deseler yapmam çünkü çok zahmetli bir iş" Tespihin yapım sürecinde kullandığı bazı malzemelerin devamı olmadığını vurgulayan Köse, "Malzemeleri topladıktan sonra tek tespihi yapmam yaklaşık 1 ila 1 buçuk aya yakın sürüyor. Uzun sürmesinin sebebi kullanılan her ağacın özelliğinin farklı olmasından kaynaklanıyor. Kullanılan türe göre ağacın sertliği ve özgül ağırlığı değişiyor ve bunları tek tek yapmanız gerekiyor. Farklı türleri arka arkaya işlediğiniz zaman sert ağaçta sorun olmuyor ama yumuşak ağaçta ağacın kendisine zarar verebiliyorsunuz. Bu malzemelerin bazıları devamı olmayan malzemelerdir. Tespihin nadirliğinin önemli olduğunu düşünüyorum ve kıymet bulacağına inandığım birine gitmesini istiyorum. Bu eserin devamı yok, bir daha da yapılma ihtimali de yok. Ben bu tespihi para için yapmadığım için tekrar yap deseler yapmam çünkü çok zahmetli bir iş" diye konuştu.
Erzurum Prof. Dr. Yıldırım, İran’dan aldığı ödülü Rektör Hacımüftüoğlu ile paylaştı Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nimet Yıldırım, İran İslam Cumhuriyeti tarafından her yıl düzenlenen ve sosyal bilimler alanında en büyük ve prestijli bilimsel ödüllerden biri olan "Farabi Ödülleri" kapsamında büyük bir başarıya imza attı. 15. Uluslararası Farabi Festivalinde "Seçkin ve Öncü Bilim Adamı ve Araştırmacı" kategorisinde ödüle layık görülen Prof. Dr. Yıldırım, ödülünü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Mesud Pizişkiyan’ın elinden aldı. Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Mesud Pizişkiyan, Prof. Dr. Yıldırım’a ödül takdim ederken, onun uluslararası bilimsel araştırmaları, kıymetli eserleri ve Anadolu’da Fars Dili ve Edebiyatı alanında yaptığı öncü çalışmalar dolayısıyla büyük bir takdir kazandığını vurguladı. Pizişkiyan, takdirname metninde şu ifadelere yer verdi: "Uluslararası bilimsel araştırmalarınız ve samimi çalışmalarınız; kıymetli ve seçkin eserleriniz, üstün gayretleriniz, Anadolu’da Farsça ve Farsça edebiyat konulu çalışmaların öncüsü olmanız bizim için çok önemli olarak değerlendirilmektedir. Çabalarınızı çok değerli görüyorum." Ödül, İran İslam Cumhuriyeti Bilim Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı ile Unesco İran Milli Komisyonu tarafından verildi. Prof. Dr. Nimet Yıldırım, bu kapsamda "Bilim dünyasına seçkin eserler sunma" başarısıyla "Seçkin Bilim Adamı ve Araştırmacı" unvanına layık görülerek ödülünü, İran Bilim Araştırma ve Teknoloji Bakanı Prof. Dr. Hüseyin Simayi’den aldı. Yıldırım, aynı zamanda Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Vahid Şalçi ve Unesco İran Milli Komisyonu Sekreteri Prof. Dr. Hasan Fartusi’ye kendisini bu ödüle layık gördükleri için şükranlarını sundu. "Kazanılan Bu Ödül, Üniversitenin Küresel Bilim Arenasındaki Yerini Bir Kez Daha Gözler Önüne Sermiştir" Prof. Dr. Nimet Yıldırım, kazandığı bu anlamlı ödülü Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nu ziyaret ederek kendisiyle paylaştı. Ziyarette, Atatürk Üniversitesinin uluslararası akademik başarılarına katkı sunan bu ödülün önemine vurgu yapılırken, Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu da Prof. Dr. Yıldırım’ı tebrik ederek şu ifadeleri kullandı: "Atatürk Üniversitesinin, akademik kadrosunun uluslararası alandaki etkinliğini ve bilimsel çalışmalarını taçlandıran bu ödül, üniversitenin küresel bilim arenasındaki yerini bir kez daha gözler önüne serdi. Prof. Dr. Nimet Yıldırım’ın bu başarısı, hem Türkiye’de hem de uluslararası akademik çevrelerde büyük bir takdir topladı. Elde ettiği bu üstün başarıdan dolayı kendisini kutluyor, başarılarının devamını diliyorum." Ziyaret, iyi niyet temennilerinin ardından sona erdi.
Bursa Osmangazi Belediyesi’nden sevgilileri buluşturan konser Osmangazi Belediyesi, 14 Şubat Sevgililer Günü’ne özel düzenlediği konserde, sevenleri bir araya getirerek sevgi dolu bir gece yaşattı. Düzenlediği kültür, sanat etkinlikleriyle toplumun her kesimine dokunan Osmangazi Belediyesi, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde sevgilileri unutmadı. Panorama 1326 Fetih Müzesi’nin ev sahipliğindeSevgililer Günü’ne özel düzenlenen gecede, Konservatuvar Mezunları Derneği ve KKTC Çağdaş Müzik Derneği üyelerinden oluşan koro, Türk Sanat Müziği konseri verdi. Konsere katılan müzik severler, konsere bilet yerine kitap bağışı yaparak katıldı. Toplanan kitaplar, İsmail Hakkı Tonguç Bağış ve Şiir Kütüphanesi’ne bağışlandı. Sunuculuğunu Elif Neslihan Hanoğlu’nun yaptığı konserin Koro Şefliğini ise KKTC Çağdaş Müzik Derneği Başkanı Ersin Tünay yaptı. Kemal Alevli’nin konuk sanatçı olarak sahne aldığı gecede, 11 solist birbirinden güzel 26 Türk Sanat Müziği eseri seslendirdi. Konsere katılan sanat severler, söylenen şarkılara hep bir ağızdan eşlik ederek Sevgililer Günü’nü kutladı. 14 Şubat Sevgililer Günü’nü muhteşem bir konser ile kutlayan Osmangazili sanat severler, kendilerine bu güzel geceyi yaşatan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür etti. Konserin sonunda Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, dernek başkanlarına ve koro şeflerine gecenin anısına teşekkür plaketi takdim etti.