ASAYİŞ - 13 Ocak 2025 Pazartesi 08:17

Kız arkadaşının patronuna kızıp iş yerine molotofkokteyli attı

A
A
A
Kız arkadaşının patronuna kızıp iş yerine molotofkokteyli attı

Konya’da, “Bana burada kötü davranıyorlar” diye mesaj atan kız arkadaşının patronuna kızan bir kişi, arkadaşıyla birlikte alkol aldıktan sonra içki şişesi ile molotofkokteyli hazırlayarak iş yerine attı. Güvenlik kameralarına yansıyan olayın ardından yakalanan şüphelinin, “Sevdiğim için yaptım, bir daha olsa bir daha yaparım” demesi pes dedirtti.


Olay, geçtiğimiz pazar gecesi saat 01.00 sıralarında merkez Karatay ilçesi Doğuş Mahallesi Alaaddin Kap Caddesi üzerinde bulunan bir iş yerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, cadde üzerindeki bir iş yerine molotofkokteyli atıldığı ihbarı üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. İş yerinde ekiplerin incelemesi sonrası molotofkokteyli yanıcı madde atıldığı tespit edildi. İş yerindeki güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen Karatay İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliği ekipleri, yüzleri kapalı 2 şahsın iş yeri önünde bir süre dolaşdıktan sonra hazırladıkları molotofkokteylini attıklarını belirledi.



Molotofkokteyli attı, yakalanınca “Sevdiğim için yaptım pişman değilim” dedi


Karatay İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin titiz çalışması sonucu şahısların 19 yaşındaki Cem T. ile arkadaşı 23 yaşındaki Muammer K. olduğu belirlendi. Şahısların Karatay ilçesinde bulunduğu adrese baskın yapan ekipler, molotofkokteyli atan şüphelileri yakalayarak gözaltına aldı. Sağlık kontrolü için Konya Numune Hastanesine getirilen şüphelilerden Cem T.’nin, kendisini görüntüleyen gazetecilerin ‘neden yaptın’ sorusuna “Sevdiğim için yaptım. Pişman değilim, tekrar olursa tekrar yaparım” diye cevap vermesi ise pes dedirtti.



Kız arkadaşına kötü davrandıkları iddiasıyla saldırıyı gerçekleştirmiş


İfadeleri alınmak üzere İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürülen şahıslardan Cem T.’nin ilk ifadesinde, “E.T. isimli kız arkadaşım olay günü sabah saatlerinde ‘bana burada kötü davranıyorlar’ diye mesaj attı. Bunun üzerine ben de sinirlenerek arkadaşım Muammer K.’yi arayarak durumu anlattım, sonra akşam buluşmak için randevulaşarak telefonu kapattım. Akşam saatlerinde buluştuk. Arkadaşımın aracıyla önce alkol aldık daha sonra petrolden benzin aldık ve alkol aldığımız şişelere molotofkokteylini hazırladık. Ben hazırladığımız molotofkokteylini iş yerine attım ve olay yerinden kaçtık” dediği öğrenildi.


İki şüpheli emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilecek.



Kız arkadaşının patronuna kızıp iş yerine molotofkokteyli attı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cari denge Kasım ayında 2,87 milyar dolar açık verdi Cari İşlemler Hesabı Kasım ayında cari işlemler hesabı 2 milyar 871 milyon ABD doları açık kaydetti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2024 yılı Kasım ayı Ödemeler Dengesi İstatistikleri’ni açıkladı. Buna göre Cari İşlemler Hesabı Kasım ayında cari işlemler hesabı 2 milyar 871 milyon ABD doları açık kaydetti. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 3 milyar 443 milyon ABD doları fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5 milyar 235 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Yıllıklandırılmış verilere göre, Kasım ayında cari açık 7,4 milyar ABD doları olurken, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret dengesi de 54,6 milyar ABD doları açık verdi. Aynı dönemde hizmetler dengesi ile ikincil gelir dengesi sırasıyla 60,9 milyar ABD doları ve 565 milyon ABD doları fazla verirken, birincil gelir dengesi 14,3 milyar ABD doları açık verdi. Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler bu ay 3 milyar 725 milyon ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında taşımacılık hizmetleri ve seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler sırasıyla 1 milyar 338 milyon ABD doları ve 2 milyar 630 milyon ABD doları oldu. Birincil gelir dengesi kalemi ise 1 milyar 442 milyon ABD doları net çıkış kaydetti. Finans hesabı 2024 yılı Kasım ayı yıllıklandırılmış cari açığın finansmanına net doğrudan yatırımlar 4,2 milyar ABD doları, net portföy yatırımları 14,1 milyar ABD doları ve krediler 24,6 milyar ABD doları katkı verirken; net efektif ve mevduatlar 8,0 milyar ABD doları, ticari krediler 4,9 milyar ABD doları negatif yönlü etki etti. Merkez Bankası net rezerv artışı 4,0 milyar ABD doları oldu. Kasım ayında doğrudan yatırımlar kaynaklı net girişler 582 milyon ABD doları olarak kaydedildi. Yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’ye toplam doğrudan yatırımları 1 milyar 139 milyon ABD doları artarken, yurt içi yerleşiklerin yurt dışındaki doğrudan yatırımları 557 milyon ABD doları arttı. Gayrimenkul yatırımları incelendiğinde, yurt içi yerleşiklerin yurt dışında 196 milyon ABD doları gayrimenkul alımı ve yurt dışı yerleşiklerin ise Türkiye’de 194 milyon ABD doları net gayrimenkul alımı yaptığı görüldü. Portföy yatırımları Kasım ayında 1 milyar 229 milyon ABD doları tutarında net giriş kaydetti. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 39 milyon ABD doları ve DİBS piyasasında 1 milyar 645 milyon ABD doları net alış yaptığı görüldü. Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak; Genel Hükümet 402 milyon ABD doları net geri ödeme gerçekleştirmişken, bankalar ve diğer sektörler sırasıyla 585 milyon ABD doları ve 430 milyon ABD doları net borçlanma gerçekleştirdi. Yurt dışından kredi kullanımlarında bu ay diğer sektörler 146 milyon ABD doları net geri ödeme gerçekleştirmişken, bankalar ve Genel Hükümet sırasıyla 3 milyar 226 milyon ABD doları ve 174 milyon ABD doları net kullanım gerçekleştirdi. Bankaların kredi kullanımlarındaki artış, 2 milyar 389 milyon ABD doları tutarındaki kısa vadeli kredilerden ve 837 milyon ABD doları tutarındaki uzun vadeli kredilerden kaynaklandı. Diğer yatırımlar altında, yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 736 milyon ABD doları net artış ve Türk lirası cinsinden 476 milyon ABD doları net azalış olmak üzere toplam 260 milyon ABD doları net artış kaydetti. Resmi rezervlerde bu ay 1 milyar 327 milyon ABD doları net artış oldu.
Bursa Mevsim normallerinin 4 katı sıcaklık meyve ağaçlarını çiçek açtırdı Bursa’da ocak ayı mevsim normallerinin yaklaşık 4 katına ulaşan hava sıcaklığı nedeniyle bazı meyve ağaçları çiçeklendi. Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, Bursa’nın uzun yıllar ocak ayı sıcaklık ortalaması, kayıtlarda 5,4 derece olarak yer alıyor. Ancak iklim değişikliği ve kurak bir dönemden geçilmesi nedeniyle Bursa’da ocak ayının ilk 2 haftası bahar günlerini aratmadı. Mustafakemalpaşa’da hafta içinde hava sıcaklığı 21,1 dereceye kadar ulaşırken, Nilüfer ve Gemlik’te 20, Osmangazi, Gürsu, Karacabey, İznik, Harmancık’ta 19 derece olarak ölçüldü. Basın ilan kurumu müdürü erken açan çiçeği fotoğrafladı Eski bir gazeteci olan, çektiği doğa fotoğraflarını instagram hesabında yayınlayan Basın İlan Kurumu Bursa Bölge Müdürü Osman Başeğmez, erikte açan çiçeği takipçileri ile paylaştı. Paylaşımı görenlerin, "fotoğrafın arşiv mi, yeni mi" sorularına çok sık maruz kaldığını söyleyen doğa fotoğrafçısı Başeğmez, "Erik ağacında açan çiçeği 12 Ocak 2025 günü fotoğrafladım" açıklamasını yaptı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak ise Meteoroloji verilerine göre uzun yıllar ocak ayı yağış ortalamasının 88,5 mm olduğunu vurguladı. Yağışta mevsim normallerinin çok altında, sıcaklıkta ise çok yukarılarda olunduğuna dikkati çeken Çakmak, "Maalesef durum kötü. Yağış yok, sıcak var. Meyve ağaçları geçen haftaki 20 derecelere aldanıp çiçek açtı. İlk soğukta hepsi ölecek. Ne yazık ki tarım iklim değişikliğinden en fazla etkilenen sektör" dedi.
Antalya Hiçbir neden yokken kalbiniz farklı atıyorsa ‘aritmi’ olabilirsiniz Kardiyoloji Uz. Dr. Nuri Cömert, aritmiye neden olan risk faktörlerinden bahsetti. Cömert, “Koşarken, merdiven çıkarken, heyecanlandığımızda ya da duygusal stres altındayken kalp atışımızdaki hızlanmayı normal bir şekilde fark ederiz. Ancak kişi hiçbir neden yokken kalp atışlarında bir farklılık hissediyorsa, bu durum kalpte ritim bozukluğu olduğu anlamına gelebilir” dedi. Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Nuri Cömert, aritmiler ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Aritmiler genel olarak düzensiz veya farklı kalp atımları olarak tanımlanır ve genel olarak normal kalp atımını sağlayan elektrik ileti sistemi bozukluklarında meydana geldiğini belirten Cömert, “Kalp çok hızlı veya çok yavaş atabilir veya kalp atışları düzensiz olabilir. Aritmi farklı atım, hızlı atım, yavaş atım şeklinde hissedilebilir. Genellikle aritmilerin birçoğu zararsızdır ancak bazıları yaşamı tehdit eden durumlara neden olabilir. Bu nedenle kalp atışlarında yaşam tarzını etkileyen farklılıklar olduğunu düşünenlerin zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmaları önemlidir” dedi. “Stres aritmiye neden olabilir” Stresin aritmiye neden olan etkenlerden biri olduğuna işaret eden Cömert, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sağlıklı erişkinlerde kalp dakikada 60-100 kez atar ve bu vuruşlar belirli bir düzen içinde gerçekleşir. Kişinin normalde kendi kalp vuruşlarını rahatsız edici bir şekilde hissetmesine “aritmi” denir. Örneğin koşarken, merdiven çıkarken, heyecanlandığımızda ya da duygusal stres altındayken kalp atışımızdaki hızlanmayı normal bir şekilde fark ederiz. Ancak kişi hiçbir neden yokken kalp atışlarında bir farklılık hissediyorsa, bu durum kalpte ritim bozukluğu olduğu anlamına gelebilir.” "Aritmiye neden olan faktörler" Uz. Dr. Cömert, koroner arter hastalığı, kalp kapak hastalıkları, geçirilmiş kalp damar veya kapak operasyonları sonrası, yüksek tansiyon, doğumsal kalp hastalıkları(kalp delikleri, kapak problemleri), tiroid bezi hastalıkları, obstrüktif uyku apnesi, böbrek fonksiyon bozukluğu (Elektrolit dengesizliği), bazı ilaçlar ve takviyeler, kafein, nikotin veya uyuşturucu benzeri madde tüketimini aritmiye neden olan faktörler olarak sıraladı. “Aritmiye neden olan uygunsuz uyarı odakları “radyofrekans ablasyonu” uygulanarak yok edilebilir” diyen Cömert, şöyle devam etti: “Kalpteki yavaşlamalar ileti sisteminde blok göstergesi olabilir ve bunun tedavisi bloğun seviyesine bağlı olarak çoğu kez ilaç tedavisi ve takip ile tedavi edilirken, ileri derecede kalp bloklarında kalıcı kalp pili tedavisi uygulanabilir. Kalp ritminin normal olmayan bir şekilde aniden hızlanması ve kişide bayıla yazma olması durumunda aritmiye neden olan uygunsuz uyarı odakları “radyofrekans ablasyonu” uygulanarak yok edilebilir. Aritmiler kimi zaman herhangi bir belirtiye neden olmayabilir. Düzensiz kalp atışları başka bir nedenler muayeneye giden kişilerde tesadüfen de tespit edilebilir:” Aritminin belirtilerinden bahseden Cömert, “Farklı atım hissi, hızlı kalp atışı (Taşikardi), yavaş kalp atışı (Bradikardi), göğüs ağrısı, nefes darlığı olabilir. Ayrıca, kaygı, aşırı yorgun hissetme, baş dönmesi veya sersemlik hissi, terleme, bayılma ve bayılayazma belirtileri de eşlik edebilir. Kişi kalbinde bu tür değişiklikler hissettiği anda hemen en yakın sağlık kuruluşuna giderek kalp elektrosu (EKG) çektirmelidir. Bu sayede çarpıntı anında çekilen EKG ile aritminin türü belirlenebilir ve en uygun tedavi yöntemi seçilebilir. Ancak çarpıntı sırasında EKG çekilemediyse, belirli bir zaman dilimindeki kalp ritmini kaydeden ritim holter tetkiki ile aritmi araştırması yapılır” ifadelerine yer vardı. Cömert, astım ve soğuk algınlığı tedavisinde kullanılan bazı ilaçların, aşırı çay, kahve tüketimi ve stresin aritmiye yatkınlığı olan bireylerde tetikleyici etki gösterebileceğine de işaret ederek, “Ailesinde ani ölüm öyküsü olan kişilerde aritmi açısından taramaya girmelidirler. İleri dönem kalp yetmezliği ve kalp damar hastalıkları ile birlikte seyreden aritmiler daha ciddi sonuçlara yol açabilir” diye konuştu. “Aritmiden farklı tedavi seçenekleriyle kurtulabilirsiniz” Cömert son olarak aritmi tedavisi hakkında, “Ritim probleminin ciddiyetine göre ilaç tedavisi, kalp pili takılması veya ablasyon yapılması gibi tedavi yöntemlerini içerir. Tedavinin hedefi yaşam kalitesini artırmak, hayati riskleri ortadan kaldırmaktır. Kalp sağlığına uygun bir yaşam tarzı, diyet ve düzenli yürüyüşler aritmileri tetikleyebilen sebepleri önlemede faydalı olabilir. İlaç tedavisi ile başarılı olunamayan ve genelde kalp kulakçık ve karıncıklarından kaynaklanabilen aritmiler de “radyo frekans yöntemiyle, aritmiye neden olan odak dondurularak veya yakılarak yok edilebilir. Bu yöntemin başarı oranı ritim probleminin türüne göre yüzde 70’den yüzde 99’lara kadar değişmektedir. Özetle, doğru ve bütünleyici bir yaklaşımla aritmiler tespit edilerek tedavileri başarı ile yapılabilmektedir” açıklamasında bulundu.
İstanbul Baş ağrınızın kaynağı gömülü yirmilik dişleriniz olabilir Gömülü yirmi yaş dişlerindeki enfeksiyonlar, baş ağrısından organ yetmezliğine kadar uzanan ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Dr. Öğr. Üyesi Mobin Nesiri zamanında tedavi edilmeyen yirmi yaş dişlerinin risklerine dikkat çekti. Yirmi yaş dişleri, çene yapısında yeterli yer olmadığı veya gömülü kaldığı durumlarda ciddi sağlık problemlerine sebep olabiliyor. Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Diş Hastanesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mobin Nesiri, zamanında tedavi edilmediğinde baş ağrısı, kulak ağrısı ve diş hassasiyeti gibi şikayetlerin yanı sıra ölümcül enfeksiyon risklerine yol açabileceği uyarısı yaptı. Toplamda 32 tane olması gereken yetişkin dişlerinin 28’i çocukluk ve erken ergenlik döneminde, yirmi yaş dişi olarak bilinen dördü ise gençlik döneminde çıkıyor. Çenemizin en gerisinde çıkan bu dişler bazı durumlarda önemli sağlık sorunlarına sebep oluyor. Ağız, Diş ve Çene Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mobin Nesiri, yirmilik dişlerin çene yapısına uyum sağlamaması, diş etlerinde yeterli alan bulamaması veya gömülü kalması durumunda ağrı, apse ve rahatsızlık oluşturabildiğine dikkat çekti. Nesiri yirmilik dişlerin, diğer dişlere baskı yaparak apse ve enfeksiyonlara neden olabileceğini belirterek, özellikle enfeksiyon ilerlediğinde, vücudun bağışıklık sistemini etkileyerek sepsis gibi ciddi komplikasyonlara yol açabileceğini söyledi. Baş ağrısının nedeni olabilir Diş etlerinde yeterli alan bulabilen ve olması gerektiği gibi çıkan yirmilik dişlerin herhangi bir rahatsızlık meydana getirmeyeceğini söyleyen Nesiri, bu alanın yeterli olmaması ya da dişin gömülü kalması durumunda sorunların baş gösterdiğini belirtti. Nesiri, bu sorunların komşu diş ve diş etlerinde ağrı, diş hassasiyeti, lenf bezlerinde şişkinlik, ağızda kötü koku, ağız açma kısıklığı, kulağa vuran ağrı ya da baş ağrısı şeklinde ortaya çıkabildiğini belirtti. Ölümcül risk de barındırabilir Gömülü diş sorunlarının özellikle 17-25 yaş aralığında kendisini gösterdiğini, sorun fark edilince mutlaka diş hekimine başvurmak gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Mobin Nesiri yirmi yaş dişlerindeki sıkıntıların, enfeksiyon durumunda hayati tehlike oluşturabileceğini vurguladı. Dişte görülen enfeksiyonun diş ve diş köklerinden sonra dişlere destek sağlayan kemiklere ilerleyebileceğini, hatta kana karışabileceğini söyleyen Nesiri, “Diş apsesinde ikincil meydana gelen komplikasyonlar ölümcül olabilir. Sepsis, her türlü enfeksiyona bağlı olarak gelişebilir. Yaşamı tehdit eden bu durumun tedavisine ne kadar erken başlanırsa organ hasarlarının önlenebilmesi olasığılı o kadar yüksektir” dedi. Cerrahi müdahale hayat kurtarabilir Dr. Nesiri, erken müdahalenin hayati önem taşıdığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Yirmilik dişler, çene kemiğinde gömülü kaldığında genellikle cerrahi operasyonla alınır. Dişin röntgen görüntüleri dikkate alınarak kesi yapılır ve diş, parçalara ayrılarak çıkarılır. Operasyon sonrasında bölge dikişlerle kapatılır ve iyileşme süreci yakından takip edilir.”
İstanbul Modern çağın gizli takıntısı: Mutluluk korkusu Mutluluk, modern insanın en çok peşinden koştuğu hedeflerden biri. Ancak birçok kişi, mutlu olduğu anlarda bile içten içe bir tedirginlik yaşıyor. Bu durum bilimsel literatürde “mutluluk korkusu” ya da “çerofobi” olarak adlandırılıyor. Klinik Psikolog İrem Uyar’a göre bu korkunun arkasında, geçmişteki olumsuz deneyimler ve toplumsal inanışlar var. İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Klinik Psikolog İrem Uyar, birçok kişinin mutluluğun ardından kötü bir olay yaşanacağından korktuğunu belirtiyor: “Mutluluk geçici bir duygu olarak görülüyor. İnsanlar, bu güzel anların hemen ardından olumsuz bir durumla karşılaşacaklarına inanıyor ve bu düşünce mutluluğu tam anlamıyla yaşamalarını engelliyor.” Geçmiş deneyimler korkunun temelini atıyor Mutluluk korkusunun kökeni genellikle çocukluk dönemine dayanıyor. Klinik Psikolog İrem Uyar’a göre, çocuklukta duygusal ihtiyaçları karşılanmayan ya da cezalandırıcı tutumlarla büyüyen bireyler, mutluluğu tehdit altında hissediyor. “Çocukken mutlu bir anın hemen ardından cezalandırılan bireyler, yetişkinlikte de mutluluğun ardından kötü bir şey geleceğini düşünmeye başlıyor. Bu yüzden mutluluğu suçluluk veya kaygıyla ilişkilendiriyorlar” diyen Uyar, “Bu kişiler, pozitif duyguların ardından bir tehlike geleceğini varsayarak, mutlu olmaktan veya bunu çevreleriyle paylaşmaktan kaçınıyor” ifadelerini kullandı. Kültürel inançlar da rol oynuyor Mutluluk korkusu sadece kişisel deneyimlerden değil, toplumsal inanışlardan da besleniyor. Türkiye’de sıkça kullanılan “Çok gülen çok ağlar” ve “Nazar değer” gibi atasözleri, bireylerin mutluluklarını saklama ihtiyacı hissetmelerine yol açıyor. Uyar, bu tür inançların bireylerin mutlu olmaktan korkmasına sebep olduğunu vurguluyor: “İnsanlar, mutluluklarını paylaşmaktan çekiniyor. Nazar değeceği ya da mutlu oldukları için bir bedel ödeyecekleri korkusu bireylerin mutluluklarını bastırmasına neden oluyor.” Mutluluk korkusunun üstesinden gelmek için bireyin bu kaygıların farkına varması ve geçmiş deneyimlerle yüzleşmesi gerektiğini belirten Klinik Psikolog İrem Uyar, mutluluğun diğer tüm duygular gibi doğal bir süreç olduğunun ve insanın kendisini bu duygudan mahrum bırakmaması gerektiğinin altını çizdi. Klinik Psikolog İrem Uyar, “Mutluluğun bir bedeli olmadığı fikrini benimsemek, bu korkunun aşılmasında kilit rol oynuyor. Mutluluğu keyifle yaşamak ve bunu paylaşmak, bireyin ruh sağlığı üzerinde de olumlu etkilere neden oluyor” dedi. Uzmanlara göre, bireylerin mutluluğu gizlemek yerine bu duyguyu cesurca yaşamayı öğrenmesi ve toplumsal inanışların değişmesi, mutluluk korkusunun önüne geçebilir.