ÇEVRE - 10 Ocak 2025 Cuma 10:29

Büyükakın’dan İBB’ye: "Arıtma tesislerini yapın"

A
A
A
Büyükakın’dan İBB’ye: "Arıtma tesislerini yapın"

Müsilaj ile mücadelede tüm belediyelerin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini hatırlatan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, "Kocaeli’de, Bursa’da arıtmaların tamamı çalışıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de arıtma tesisi yapması lazım" dedi.


Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, katıldığı bir televizyon programında Marmara Denizi’ni tehdit eden müsilaj ile ilgili açıklamalarda bulundu. Büyükakın, "Müsilaja neden olan mikroorganizmalar var. Bunu bilim adamları söylüyor. Ne olduğunu biliyoruz, nasıl olduğunu da biliyoruz. Nasıl oluyor? Bu canlı azot ve fosforla besleniyor. Azot ve fosforun kaynaklarını Marmara Denizi’ne veren kaynak sebepler var. Bunlardan bir tanesi evsel atıklar. Yani kanalizasyon. Siz Marmara Denizi’ni kanalizasyon olarak, fosseptik çukur olarak kullanırsanız bu kanalizasyonun içindeki azot ve fosfor bu canlının beslenme kaynağı olur. Uygun sıcaklık ortamında da bu canlının popülasyonu çok artar ve bütün denizi kaplar. Siz Marmara Denizi’ne günde 4,5 milyon metreküp evsel atıksuyu, yani kanalizasyonu deşarj ediyorsunuz. Bunun yüzde 53’ü ön arıtma ile gidiyor. Ön arıtma nedir, kaba pisliği tutarsınız geri kalan pisliği denize bırakırsınız. Görüntüde bir pislik olmaz ama aslında azot ve fosfor o ortama verilir. 4,5 milyon metreküplük evsel atığın, kanalizasyonun yüzde 53’ü hiç arıtma yapılmadan, yani ön arıtma yapılarak Marmara Denizi’ne deşarj ediliyor. Bu yüzde 53’ün, yani yaklaşık 2 milyon metreküpün yüzde 97’si İstanbul’dan kaynaklanıyor" dedi.



"İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin arıtma tesisi yapması lazım"


Konunun parti meselesi olmadığının altını çizen Başkan Büyükakın, "Bakın bu bir partiye ait belediye konusu da değil. Bursa CHP belediyesinde. Mevzu CHP-AK Parti mevzusu da değil. Bursa Büyükşehir Belediyesi işini yapıyor, tebrik ediyoruz ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin arıtma tesisi yapması lazım. Biz bu konuları gündeme getirdiğimizde ’Biz şu kadar içme suyu hattı yaptık’ deniliyor ama ne kadar arıtma tesisi yaptın? Arıtma tesisi yapmadın. Tam tersini arıtma tesisinin temel atmama törenini yaptın. Sorun burada. Bu Marmara sadece İstanbul’un değil ki. Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ Hepimizin burası. Yalova da var. Siz tek başınıza bir noktada çözüm ürettiğinizde diğerleri bu çözüme ortak olmadığında Marmara’nın kurtulma şansı yok" diye konuştu.



"Bu durum müsilaja yol açar"


Büyükakın, konuşmasına şöyle devam etti:


"Bu mikroorganizmanın besin kaynağı azot ve fosfor olduğu için biz arıtma tesislerinde, özellikle biyolojik arıtma tesislerinde, azotu alırız. İleri biyolojik arıtma tesislerinde ise buna ek olarak fosfor da alınır. Eğer azot ve fosforu hiç arıtmadan denize bırakırsanız, bu durum müsilaja yol açar. Arıtma tesislerinde azot ve fosfor ortamdan uzaklaştırılır. Bu sayede müsilaja sebep olan mikroorganizmanın besin kaynağı ortadan kaldırılmış olur. Eğer besin kaynağını ortadan kaldırmazsanız, bu mikroorganizma beslenirken bir yandan da denizdeki oksijeni tüketir. Bu, aslında şaşırılacak bir durum değil; bilim insanları bunu zaten söylüyor"



Büyükakın’dan İBB’ye: "Arıtma tesislerini yapın"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Protokolden Kayseri Yeşilay Uyuşturucuyla Mücadele Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret etti Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar ve Kayseri Valisi Gökmen Çiçek birlikte Kayseri Yeşilay Uyuşturucuyla Mücadele Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Kayseri Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB), Kayseri Büyükşehir Belediyesi, İncesu Belediyesi ve Türk Yeşilay Cemiyeti arasında imzalanan Kayseri Yeşilay Rehabilitasyon Merkezi Yapım ve İşletim İş Birliği Protokolü kapsamında hayata geçirilen Kayseri Yeşilay Uyuşturucuyla Mücadele Rehabilitasyon Merkezi’nde hummalı çalışmalar sürüyor. Hayırseverlerin de desteğiyle İncesu ilçesinde yapımında sona yaklaşılan Türkiye’nin en büyük ve en önemli rehabilitasyon merkezlerinden biri olacak Kayseri Yeşilay Uyuşturucuyla Mücadele Rehabilitasyon Merkezi’ni Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı, AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, Vali Gökmen Çiçek, Milletvekili Bayar Özsoy ve AK Parti İl Başkanı Fatih Üzüm ile birlikte ziyaret etti. İnşaat sahasında incelemelerde bulunan protokol, Kayseri Yeşilay Şube Başkanı Mehmet Çifçi’den son durum hakkında bilgiler aldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Türkiye’nin en büyük ve en önemli rehabilitasyon merkezlerinden birisi olacak bir yatırımın daha kente kazandırılacağını söyledi. Uyuşturucu ile mücadelede eğitim ve tedavi noktasında her türlü desteği verdiklerini kaydeden Başkan Büyükkılıç, “Bu konuda üzerimize düşeni yapma yönünde Büyükşehir Belediyesi olarak katkı sağlamaya devam ediyoruz”
İstanbul Bakan Fidan: "Parçalanmış bir Suriye kesinlikle görmek istemiyoruz" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına ilişkin, “İki devletli çözüm perspektifine gidilmeden hedefine ulaşılmadan bölgede kalıcı barışın mümkün olmayacağının altını çiziyoruz. Bizim görmek istediğimiz ateşkesin bir an önce sağlanıp zulmün gözyaşının ve kanın durmasıdır" dedi. Suriye ile ilgili konuşan Bakan Fidan, "Yabancı, Suriye dışından gelen aktörlerin Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan ve Avrupa’dan gelmiş PKK’lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz. Geri kalanların Suriye’nin yeni ortamına entegre olmasını destekliyoruz. Suriye’nin milli güvenliği, birliği, bütünlüğü önemli. Parçalanmış bir Suriye gerek siyasal açıdan gerek toprak açısından kesinlikle görmek istemiyoruz” dedi. Taksim’de bir otelde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yerli ve yabancı basın kuruluşları temsilcileri ile bir araya geldi. Bakan Fidan konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İsrail hükümetinin görevlendirdiği Nagel Komitesi’nin, Türkiye ile muhtemel bir savaş öngördüğünü belirten bir gazetecinin Türkiye’nin İsrail ile yakın tarihte bir çatışma öngörüp görmediğine yönelik bir soru üzerine Bakan Fidan, “İsrail’in bölgedeki yayılmacı, çatışmacı politikaları sadece bölge ülkelerinin değil, uluslararası toplumun, uluslararası adaletin bir sorunu haline gelmiştir. Bu sorun tek başına Türkiye’nin sorunu değildir. İsrail’in ortaya koyduğu küresel ve bölgesel çaptaki problemi bölge müttefikleriyle, küresel aktörlerle, ortaklarımızla hep beraber karşılayacağız ve üstesinden geleceğiz” dedi. Yunanistan’la kıta sahanlığı meselesi ve Kıbrıs konusu üzerine konuşan Bakan Fidan, “Türkiye Yunanistan arasındaki olumlu ilişki özellikle liderler düzeyinde başlatılan olumlu ilişki bizim yakın ve uzakta dönemde aldığımız sorunları çözmede gerçekten iyi ortam sağlıyor. Ve bunu da devam ettirmeye çalışıyoruz. Sorunun iki tabiatı bulunmakta birincisi sorunun kendisi. İç politik dış politik herhangi bir etkinin olmadığı bir yerde iki rasyonel akıl bir araya geldiğinde Ege’deki soruna ve diğer konulara Batı Trakya’daki konulara nasıl bakar meselesi mevcut. Burada yoğunlaşmalarımız var. Diğer taraftan kuşatıcı çevresel faktörler başta iç politika alanları devreye girdiği zaman ortaya çıkan tablo. Yunanistan tarafından iç politik baskının mevcut sorunları yönetmede daha farklı bir zemin oluşturduğunu görüyoruz. İç politik baskı sadece menfaati esas alan bir noktada olsa aynı Türkiye’de olduğu gibi daha rasyonel bir zeminin bulunarak iletileceğini düşünüyorum. Bu çerçevede muhataplarımızın içinde bulunduğu durumu da anlıyoruz. Bu hayatın bir gerçeği. Biz odağımızı yetirmediğimiz sürece kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz. Önemli olan lider cesaretidir. Bu konuda kamuoylarının kendilerine verdiği siyasal desteği ve onayı büyük bir liderlikle sorun çözmede kim gösterecek. İnşallah iki ülke de seçim menziline girmeden önemli adımlar atar diye düşünüyorum” diye konuştu. "Bir terörist örgütü hapiste tutmak için başka bir terörist örgütü kullanma politikası yanlış" Amerika Birleşik Devletlerinin terör örgütü PKK/YPG’ye destek verdiğine yönelik bir soru üzerine Bakan Fidan, “Bir terörist örgütü hapiste tutmak için başka bir terörist örgütü kullanma politikasının yanlış olduğunu söyledik. Kendileri de biliyor. Kendilerinden önce başlatılan bir süreç. Müttefiklik ruhunu öldürdüğünü söyledik. Her türlü dayanışma ruhunu aykırı olduğunu söyledik. Amerikalı ortaklarımız biz askeri operasyon düzenlediğimiz zaman yani kendilerini hedef almadığımız sürece bir sıkıntımız olmadı. Bundan sonra da olacağını düşünmüyorum” dedi. Bakan Fidan ABD ile ilişkilerin olumlu olduğunu, Amerika ile Türkiye birbirine ihtiyaç duyan iki ülke olduğunu belirterek yeni ABD yönetimiyle yapıcı ve açık diyaloğa devam edeceklerini ifade etti. "Amerika’nın gücünü kullanarak onun arkasına saklanarak kendi menfaatleri için söz söyleyen ülkeleri açıkçası dikkate almıyoruz" ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın Fransa’ya düzenlediği ziyaret ve terör örgütü YPG’nin Fransa’ya asker çağrısı üzerine bir soru üzerine Bakan Fidan, “Terörle mücadele Suriye’nin birliği ve bütünlüğüyle ilgili konular karşısında duruşumuz net. Avrupa’daki bazı küçük ülkelerin Amerika’nın şemsiyesi altında belirli operasyonlara katılıp oradan söz söylemeye dönük politikalarının ne bölgeye ne de kendilerine hiçbir katkısı olduğunu düşünmüyorum. Amerika’nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip askeri güç bulundurabiliyorlarsa görelim. Ama bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika’nın gücünü kullanarak onun arkasına saklanarak kendi menfaatleri için söz söyleyen ülkeleri açıkçası dikkate almıyoruz. Bizim muhatabımız ABD’dir. Diğerlerini muhatap almıyoruz. Fransa’nın yapacağı bir şey varsa, Anayasa ile kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp kendi ülkesine getirip kendi hapishanesine koyup kendi mahkemesinde yargılamasıdır. Orda onu YPG’liye başka bir teröriste hapishane hizmetleri verdirip daha sonra ben onu destekleyeceğim demek değildir. Sen kendi tutuklunu kabul etmeyip bunu hapiste tutan teröristi destekliyorsun. Bunun izahı yok” diye konuştu. Şam’da artık halkın sahiplendiği bir yönetim olduğunu söyleyen Bakan Fidan, “Bu yönetim Suriye’nin tamamını kucaklayan halkın çektiği sıkıntılara zulme son veren bir yönetim olacak. Yönetimin kendi milli bütünlüğünü, birliği ve beraberliğini, siyasal bütünlüğünü, toprak bütünlüğü sağlamak için atacağı adımlarda YPG’nin bölgede oluşturduğu işgali ve terörü son erdirecek bir ajanda olduğunu görüyoruz. Bunu hayata geçirmeleri için kendilerine fırsat verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunu bekliyoruz şu anda” diye konuştu. “Filistin’de görmek istediğimiz ateşkesin bir an önce sağlanıp zulmün gözyaşının ve kanın durmasıdır” İsrail’in Filistin’de uyguladığı katliama ilişkin bir soru üzerine ise Bakan Fidan, “İki devletli çözüm perspektifine gidilmeden hedefine ulaşılmadan bölgede kalıcı barışın mümkün olmayacağının altını çiziyoruz. Bu realitenin bu gerçekliğin bir ifadesi. Şu anda ateşkesle ilgili devam eden arabuluculuk faaliyetleri var. Ciddi telkinlerde ve tavsiyelerde bulunmaktayız. Günün sonunda bizim görmek istediğimiz ateşkesin bir an önce sağlanıp zulmün gözyaşının ve kanın durmasıdır. Şu ana kadar bu mümkün olmadı. Bunun belki ayrıca tartışılması gerekir. Bir takım uluslararası aktörlerin aslında anlaşmayı sağlamaktan ziyade İsrail’e zaman kazandırmak için diplomatik süreç işlettiğini de biz bu süreçte gördük” ifadelerini kullandı. "Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını yeniden gözden geçirmek düşünmek durumundayız" Bir gazetecinin yeni dönemde Türkiye’nin Suriye’deki askeri birliklerini tutma konusundaki fikrinin ne olduğunu sorması üzerine Bakan Fidan, “Yeni gerçeklik ışığında biz de oradaki varlığımızı yeniden gözden geçirmek düşünmek durumundayız. Bu şuanda yapılıyor. Yeni hükümetin attığı adımlara paralel olarak Türkiye de Suriye olan ilişkilerini gözden geçiriyor. Şu anda geldiğim noktada temel önceliğimiz Suriye’nin muhaliflerin kontrolü altında yaşayan bölgelerdeki yaklaşık 5 milyon Suriyeli kardeşimizin hayatını sürdürmesini sağlayacak temel hizmetlerin verilmesi. Şimdi bu Suriye’nin tamamı için temel bir sorumluluk haline geldi. Sadece bizim değil o bölge devletleri için. Çok yeni bir süreçteyiz. Daha bir ay oldu. Bunu gözden geçiriyoruz. Oradaki varlığımızın artık farklı bir boyuta evrilmesi gerekecek. Her şey yolunda giderse” dedi. Avrupa Birliği ile ilişkiler sorusu üzerine ise Bakan Fidan, "Biz tarihsel yolculuğumuzda da tam üyelik perspektifine destek verildi. AB tarafında biz bunu maalesef göremedik. Zaman zaman yaptığımız görüşmelerde dile getiriyoruz. Türkiye 2008-2009-2010 yıllarında AB’ye üye olsaydı bugün nasıl bir jeostratejik manzarayla karşı karşıya kalırdı. Tarih bu şekilde devam etmedi. Bundan ders çıkarılır mı ? Bence ders çıkartılmalı. Siyasimizi dilimizi bu yönde günceleyebilecek miyiz? Türkiye bunun mücadelesini 20 yılda verdi. Tarihin hazin bir tecellisi ki Avrupa Birliği’nde de tam tersi bir mücadele oldu. Türkiye olmasın diye. Bu da onların meşru siyasal hakları. Bu siyasal denklem değişmediği sürece bizim daha farklı işbirliği modellerini mevcut halinden daha da ileri götürme şansımızın olmadığı gözüküyor. Sorduğunuz vize işbirliği meselesi bu siyasal bir bütünleşme gerektirmeyen bir konu olduğu için biraz daha teknik bir konu. Bunun çok rahat hayata geçmesi mümkün olabilir. 27 ülkeli bir Avrupa Birliği’nde belli Türkiye ile ilgili konuların rehin alındığını görüyoruz. Bu Avrupa Birliği’ndeki çeşitli mekanizmaların işletilmemesinden dolayı teknik sebeplerle büyük stratejik hedeflere ulaşılmadığını görüyoruz. Türkiye, AB üyeliğinde ortaya koyulan dar başlılıkla, kaybedilen stratejik kazanç neyse bugün üyelik dışı yapılacak işbirliği alanlarında da ortaya çıkartılan küçük engellemelerin aslında yine büyük stratejik çıkarları ve menfaatleri engellediğini görmek gerekiyor. Problem, bunu ne görecek? Ne anlayacak? Ne analiz edecek? İnsan yok ortalıkta. Böyle bir siyasal körlük içerisindeyiz. En büyük sorun bence Avrupa’da bu” ifadelerini kullandı. “Böyle bir tehditle yaşama şansımız yok” Suriye yönetiminin Amerika’ya rağmen terör örgütü YPG’ye operasyon yapması hakkında konuşan Bakan Fidan, “Böyle bir tehditle yaşama şansımız yok. Ya başkası açacak ya da biz açacağız” diye konuştu. “Maalesef savaş durmadı” Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki sorunların giderilmesi için Türkiye’nin adımları hakkında Bakan Fidan, “Birleşik Arap Emirliklerine geçtiğimiz hafta yaptığımız ziyarette Birleşik Arap Emirlikleri devlet başkanı Sayın Muhammed bin Zayid ile bir araya geldik. Bölgesel konuları derinlemesine ele alma imkanımız oldu. Bunlardan biri de Sudan’daki durum ve çatışmaların durdurulmasına ilişkin hususlar. Özellikle çatışan taraflardan olan Sudan tarafında Abdülfettah Abdurrahman el-Burhan ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki sıkıntının giderilmesi konusu da masaya yatırıldı. Bu Birleşik Arap Emirlikleri ile Sudan’daki tarafların arasında bir arabuluculuğa tabii ihtiyaç duyulmakta. Suudi Arabistan ve Amerika’nın işlettiği mekanizmalar var. Çeşitli çabalar oldu. Maalesef savaş durmadı. Bölgemizdeki diğer savaşlar gibi Sudan’daki savaşta çok sayıda can kaybına sebep olmaktadır. Uluslararası toplum olarak Sudan’ı yakın mercekte ele almak gerekiyor” dedi. “İnşallah gelecek nesillere büyük bir sorun yumağı bırakmayız” Yunanistan – Türkiye arasındaki ilişki hakkında Bakan Fidan, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaptığım basın toplantısında da ifade ettim; benim görmek istediğim Kıbrıs’taki hem Rum kesiminin hem de Türk kesiminin Yunanistan’ın, Türkiye’nin hep beraber sorunlarını çözdüğü Ege’yi ve Akdeniz’i bir barış, kalınma ve refah bölgesi haline getirdiği dünyayı görmek istiyorum. Bunun olmaması için hiçbir sebep yok. Şu anda aslında var olan hayatlarımızı, duruşlarımızı değiştirmeden, hiçbir şey kaybetmeden biraz cesaretle bu işleri çözebileceğimize ben yürekten inanıyorum. Geçmişten taşıdığımız tarihsel duygular var. O bugüne de etki ediyor. Bugün başka bir gerçeklik oluşmuş durumda. Bu durumlarda siyasal liderliklere ihtiyaç var. Ben iki ülke liderliğinin de şu anda bunu yapmak istediğini görüyorum. İnşallah gelecek nesillere büyük bir sorun yumağı bırakmayız. Biz nasıl sorunu geçmiş nesillerden devraldık, biz onu çözeriz ve gelecek nesle kalmaz. Çalışamaya devam etmek gerekiyor” şeklinde konuştu. “Türkiye’nin koordinasyonu ve çabalarıyla devam eden bir insani yardım faaliyeti var” Suriye’nin tekrar kurulmasında Türkiye’nin izleyeceği rol hakkında bilgi veren Bakan Fidan, “Özellikle kurumlar arası bir koordinasyon mekanizması kurduk. Türkiye’deki bakanlıklarımızın, devlet kurumlarının organize bir şekilde Suriye’deki altyapı sorunlarına ilişkin neler yapılabilir çalışmalarımız son sürat devam ediyor. Diğer taraftan uluslararası partnerlerimiz ve bölgesel partnerlerimiz bunun ön çalışmaları başladı. Şu anda Türkiye’nin koordinasyonu ve çabalarıyla devam eden bir insani yardım faaliyeti var. Özellikle Suriye’nin mahrum kalmış bölgelerinde gıda sorunu yaşayan yerlere belli bir miktar gıdanın iletilmesi konusunda devam eden trafik var. Kalkınmayla ilgili sorunların başında gelen elektrikle ilgili devam eden çalışmalar var. Katar’ın gündem de tuttuğu bazı projeler var. Türkiye’nin bu konuda verdiği destek var. Ürdün’ün bu konu da fikirleri var. Bunlar şu anda bir araya getiriliyorlar. Önümüzdeki günlerde bazı bölgesel toplantılar olacak. Toplantılarda da ana konunun mutlaka bu yardımların bir an önce uyumlaştırılması ve hızlandırılması konusu olacak. Bu bizim için kalıcı bir uğraşı konusu. Körfez İşbirliği Teşkilatı’nın bu konuda bir karar aldığını öğrendik. Diğer taraftan Avrupa Birliği’nin kurumsal çalışmaları başlattığını gördük. Bütün ulus aktörlerin ve uluslararası kurumların bu konuda koordineli bir şekilde çalışmaya başlaması, bu meseleyi kendilerine bir dert edinmesi gerçekten sevindirici bir konu. Suriye’deki yeni yönetimin bu işbirliğini tabii hakkıyla yönetebilmesi, en azından niyet bazında işbirliğine sıcak bakması fevkalade önemli. İnşallah kurumsal kapasiteleri de kendilerine sunulan yardım tekliflerini, işbirliği alanlarını ilerletme konusunda yeterli olur. Bu konuda da gerekli telkinleri yapıyoruz. Kurumsal kapasitenin geliştirilmesi önemli. Finansal araçların tekrar gündeme alınması önemli. Başta Merkez Bankası’nın işleyişi olmak üzere ki içerdeki piyasa işlemeye başlasın” ifadelerini kullandı. “Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan ve Avrupa’dan gelmiş PKK’lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz” Suriye’deki Türkiye’deki duruşu hakkında ve terörist başı Abdullah Öcalan için Hakan Fidan, “Yeni yönetim Şam’da bizim daha önce ifade ettiğimiz milli güvenlik hedeflerimize uygun olarak onlarında ifadeleri aynı. Biz yabancı, Suriye dışından gelen aktörlerin Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan ve Avrupa’dan gelmiş PKK’lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz. İflah olmaz PKK’lı kadrolar var. Geri kalanların Suriye’nin yeni ortamına entegre olmasını destekliyoruz. Suriye’nin milli güvenliği, birliği, bütünlüğü önemli. Parçalanmış bir Suriye gerek siyasal açıdan gerek toprak açısından kesinlikle görmek istemiyoruz. Bu parçalanmışlık hem bölgesel kötü aktörler tarafından kullanılabiliyor ve maalesef bölgemize istikrarsızlık kazandıran uluslararası aktörler için bir müdahale zemini oluşturuyor. Diğer konuda söz konusu şahısla alakalı herhangi bir değişiklik yok. İmralı’da devam ediyor” dedi. “Tarihi bir fırsat penceresi var” Karabağ işgalinin son bulmasıyla ilgili Bakan Fidan, “Karabağ işgalinin son bulması gerçekten bölgedeki kalıcı barışın sağlanması için inanılmaz bir aşamaydı. Bu konuda emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Şehit olanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Burada artık bölgesel barışın kalıcı hale getirilmesi, kurumsallaştırılması gerekmekte. Kafkasların son 100 yıldır gerçekten istikrarsızlık alanı olması hiçbirimizin lehine olmadı. Bunu daha da ileri taşımak mümkün, tarihi bir fırsat penceresi var. Sayın Aliyev’in bu konuda kararlı liderliğini takdir ediyoruz. Hem bölgeyi hem Azerbaycan’ı kalkındırma konusunda atmak istediği adımlar önemli. Sayın Paşinyan’ın da bu konuda olumlu, cesur tavırları var. Onu da Türkiye olarak biz yakından takip ediyoruz. Kalıcı barışın artık imzaların atılması için geri kalan bazı birkaç maddenin de tamamlanması gerekiyor. Umut ediyoruz ki 2025 yılında bu tamamlanır” dedi. "Rusya esas itibariyle, çok rasyonel bir karar almıştır" Suriye’ye önceki rejimin talebi üzerine Rusya’nın askeri olarak destek verdiğini hatırlatan Bakan Fidan, "Ancak 2017’den itibaren özellikle Cumhurbaşkanımız ile Putin arasındaki ilişkinin ortaya koyduğu bir ivmeyle de bizler Astana sürecini işletme konusunda önemli adımlar attık. Bu süreç devam ederken Rusya’nın bölgede neyi ne kadar hedeflediği neler yaptığını görme imkanımız da oldu. Günün sonunda Rusya esas itibariyle, çok rasyonel bir karar almıştır. Beşşar Esad’a artık desteklenmesinin ne bölgeye ne Rusya’ya herhangi bir fayda getirmediğini neticesine varmıştır. Ve beni tahmin onlar bu kanaati çok önceden görmüşlerdi. Ama son Halep’in ele geçirilmesinden sonraki süreç bunu biraz daha tetikledi diye düşünüyorum. Yoksa Rusların askeri kabiliyeti vardı. Bu askeri kabiliyeti kullanabilirlerdi. Ama kullanmayı tercih ettiler. Çünkü burada rasyonel akıl modeliyle davrandılar açıkçası. Rus üslerinin Suriye’deki geleceği meselesi, Suriye’deki yeni yönetim ile yapacakları müzakereye bağlı olarak evrileceğini düşünüyorum. Ruslar Şam’ın düşüşü sırasında yapılan mutabakat gereği duruma müdahale etmediler devrimciler de Rus birliklerinin güvenli bir şekilde kendi üslerine geri dönmesini temin ettiler ve bu mutabakat ile Rus üslerine saldırmadılar” ifadelerini kullandı. "Bizim beklentimiz Trump ve ekibiyle kalıcı barış konularının beraber çalışılarak ilerletilmesi" Amerika Birleşik Devletleri’nde Trump döneminde Filistin konusunun nasıl şekilleneceğini yönelik bir soru üzerine ise Bakan Fidan, "Şu anda ateşkes görüşmelerinde belirli bir mesafe kat edildiğini de görüyoruz. İfade ettiğim gibi bir an önce ateşkesin olması. Sayın Trump’ın ateşkes arzunu destekliyoruz. Olumlu buluyoruz. Bizim beklentimiz kendisiyle ve ekibiyle başta Türkiye ve Amerika ilişkileri olmak üzere İsrail -Filistin meselesi Rusya Ukrayna barışı Ortadoğu’daki kalıcı barış konularının Balkanlardaki barış konularının en iyi şekilde beraber çalışılarak ilerletilmesi. Pozisyonumuz bir şekilde değişmiyor. Gizli bir gündemimiz de yok. Gayet açık ve şeffafız. Sadece kendi çıkarlarını önceleyen bir durumda da değiliz. Partnerlerimizin çıkarlarını da hesaba katan politikaları ortaya koyuyoruz. Bizim beklentimiz bu yöndeki çalışmaların devam etmesi” diye konuştu.
Ağrı Ağrı’da su deposu buzla kaplandı Ağrı’da etkili olan Sibirya soğukları, kenti adeta dondurdu. Gece saatlerinde hava sıcaklığının sıfırın altında 19 dereceye kadar düştüğü kentte, 20 metre yüksekliğindeki su deposunda metrelerce uzunlukta buz sarkıtları oluştu. Yaklaşık 15 metre uzunluğa ulaşan buz sarkıtları, kartpostallık manzaralar ortaya çıkardı. Doğu Anadolu Bölgesi’nde gece en düşük hava sıcaklığı sıfırın altında 19 dereceyle Ağrı’da ölçüldü. Sert soğukların etkisiyle kent genelinde yaşam olumsuz etkilendi. Sabah saatlerinde kent merkezinde kırağı oluşurdu. Kazım Karabekir Mahallesi’nde bulunan ve yaklaşık 20 metre yüksekliğe sahip su deposunda, soğuk havanın etkisiyle metrelerce uzunluğunda buz sarkıtları meydana geldi. Yaklaşık 15 metre uzunluğa ulaşan bu buz sarkıtları, çevreye eşsiz bir manzara sundu. Su deposunun yanı sıra kent merkezinde de soğuk havanın etkisiyle buz kütleleri görüldü. Vatandaşlar, araçlarını battaniye ve branda ile örterek dondurucu soğuklardan korumaya çalıştı. Ağaçların kırağıyla kaplandığı şehirde, nehir ve dere yüzeyleri tamamen buz tuttu. Soğuk hava nedeniyle yaban hayvanları yiyecek bulmakta güçlük çekerken, yoğun sis ulaşımı olumsuz etkiledi. Sabah saatlerinde etkili olan sis, görüş mesafesini düşürdü ve kara yollarında sürücülere zor anlar yaşattı. Kentte ev ve iş yerlerinin camları buz tuttu, günlük yaşamda aksaklıklar meydana geldi. Vatandaşlar, dondurucu soğukların yanı sıra sis ve buzlanmaya karşı tedbir alarak hayatlarını sürdürüyor.
Erzurum Atatürk Üniversitesi ile TOGG arasında önemli iş birliği Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin yerli otomobil projesi TOGG ile önemli bir iş birliğine imza attı. Kocaeli Gebze Bilişim Vadisinde düzenlenen törende, TOGG Trugo kesintisiz ve yüksek performanslı şarj istasyonlarının Atatürk Üniversitesi kampüsüne kazandırılmasını içeren protokol imzalandı. Protokol, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve TOGG Trugo Lideri İbrahim Halil Karaca tarafından imzalanırken, bu anlaşma ile üniversitenin farklı noktalarına şarj istasyonları kurulması kararlaştırıldı. Ayrıca, TOGG-Trugo tarafından geliştirilen yeniliklerin öncelikli olarak Atatürk Üniversitesi ile paylaşılması da iş birliğinin önemli bir parçası olarak öne çıktı. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu: “Atatürk Üniversitesi olarak geleceğin teknolojilerini kampüsümüze taşımaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu iş birliği, yalnızca üniversitemiz için değil, bölge ve ülkemiz için de sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunma adına önemli bir adım. TOGG ile hayata geçirdiğimiz bu ortaklık, teknolojik yeniliklerin üniversitemizde uygulanmasına öncülük edecek” ifadelerini kullandı. TOGG ile yapılan bu protokolün, Atatürk Üniversitesinin sürdürülebilir enerji alanında da fark oluşturacak projelere ev sahipliği yapmasını sağlayacağı belirtildi.