GÜNDEM - 08 Ocak 2025 Çarşamba 19:10

Başkan Palancıoğlu’ndan ‘dolandırıcı’ uyarısı

A
A
A
Başkan Palancıoğlu’ndan ‘dolandırıcı’ uyarısı

Melikgazi Belediye Başkanı Mustafa Palancıoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım ile vatandaşları dolandırıcılara karşı uyardı.


Başkan Palancıoğlu, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:


“Melikgazi Belediyemizin adını kullanarak, belediyemize yapılan iş başvuruları için para yatırıldığı takdirde kişiye öncelik sağlanacağına dair vatandaşlarımızı arayarak para istendiği yönünde asılsız ihbarlar almaktayız. Bu tür aramaların Melikgazi Belediyemizle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Lütfen bu tür yalanlara ve dolandırıcılara itibar etmeyiniz.”



Başkan Palancıoğlu’ndan ‘dolandırıcı’ uyarısı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Denizli’de suyun geleceği ve kuraklıkla mücadele konuşuldu Denizli Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen Sürdürülebilir Su Yönetimi ve Kuraklıkla Mücadele toplantısında kentin su geleceği ele alındı. Toplantıda konuşan Başkan Çavuşoğlu, “Dünya bize babamızdan miras değil, çocuklarımızın emanetidir” dedi. Denizli Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen Sürdürülebilir Su Yönetimi ve Kuraklıkla Mücadele toplantısı, su kaynaklarının geleceğini korumak adına kritik çözüm önerilerinin münazara edilmesine sahne oldu. Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıya Denizli Büyükşehir Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Genel Sekreter Bülent Bozbaş, DESKİ Genel Müdürü Egemen Emre Beşli, ilçe belediye başkanları, su yönetimi konusunda çalışan kurumların temsilcileri ve akademisyenler katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan DESKİ Genel Müdürü Egemen Emre Beşli, iklim değişikliği ve kuraklık sonucu tüm dünya ve Türkiye’nin yanı sıra, Denizli’nin de bu durumdan ciddi bir şekilde etkilendiğini söyledi. Beşli, “DESKİ olarak geçtiğimiz yaz suyun yönetimiyle ilgili şunu fark ettik. Su yönetimi denilince sadece DESKİ’nin sorumlu olmadığı tüm paydaşların, odaların, muhtarlıkların, kurum ve kuruluşların, üniversitenin ve aslında hepimizin sorumlu olduğunu gördük. Yaşam kaynağı olan suyun sürdürülebilirliğinin çözümünde el birliğiyle hareket etmemiz inancıyla bu toplantıyı organize ettik. Güzel sonuçların ortaya çıkacağı bir toplantı olmasını diliyor, hepinize katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum” dedi. Başkan Çavuşoğlu geçtiğimiz yaz yaşanan su krizine dikkati çekti Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu ise, ikim değişikliği ve kuraklık tehlikesinin farkında olduklarını ve sürdürülebilir su yönetimi sürecinin birlikte yönetilmesinin çok kıymetli olduğunu ifade ederek, tüm katılımcılara teşekkür etti. Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu, “Göreve geldiğimizden bu yana su konusunda hassasiyet gösteriyoruz. Geçen sene yaz sonuna doğru barajımızdaki suyu kullanamaz hale geldik. Aynı zamanda tarımsal sulama nedeniyle de Honaz’da büyük bir sıkıntının içine düştük. O dönemde başta çiftçilerimizin fedakarca gayretleri ile Honaz Belediye Başkanımız ve DESKİ Genel Müdürümüzün çabalarıyla bu sorunu kangren haline gelmeden çözdük” diye konuştu. Kurakçıl peyzaj dönemi başladı Suyu doğru yönetmek için özel bir çaba gösterilmesi gerektiğine dikkati çeken Başkan Çavuşoğlu, “Özellikle peyzaj konusunda bir yol aldık. Yolda giderken görüyorsunuz orta refüjlerden başlayarak daha az su isteyen ve belli bir süre sonra su istemeyen bitki dönemine başladık, kurak peyzaj dönemine geçtik. Kentin pek çok noktasında yer alan yamaçlarımızda aşırı su tüketimine yol açan çimlik alanlarımızda yapay çime geçiyoruz. Şehri tasarrufa davet ediyoruz. Sondaj konusunda hassasiyet gösteriyoruz. Aşırı tüketimin önüne geçmek için bazı uygulamalar başlattık” dedi. Başkan Çavuşoğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Sizlerin öneri ve fikirleri bizim için çok değerli. Daha doğru, daha düzgün ve geleceğe bırakabileceğimiz su politikasının olmasını çok önemsiyoruz. Bu dünya bizim babamızın mirası değil, çocuklarımızın emaneti olduğunu biliyoruz. Ortak, güzel bir çalışmayı başaracağımıza inanıyorum, katkı ve görüşleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. İlk oturumda iklim değişikliği ele alındı Toplantının ilk oturumu, moderatörlüğünü Prof. Dr. Halil Kumsar’ın üstlendiği "İklim Değişikliğinin Su Kaynakları Üzerindeki Etkisi ve Sürdürülebilir Su Yönetimi" başlığı altında gerçekleştirildi. Oturumda, DESKİ İçme Suyu ve Kanalizasyon Dairesi Başkanı Tuncay Koca, Denizli’nin mevcut su yönetimi üzerine detaylı bir sunum yaptı. Mevcut durum üzerine yapılan tartışmalar, uzmanların görüş ve önerileri ile zenginleşti. Çözüm önerileri masaya yatırıldı Programın ikinci oturumunda ise kuraklıkla mücadele yöntemleri ve su yönetimi üzerine çözüm önerileri konuşuldu. Kuraklığın su kaynaklarına etkisi konusunda yeni yöntemler ve yenilikçi uygulamalar değerlendirildi. Son bölümde, Denizli için sürdürülebilir su yönetimi kapsamında alternatif çözüm önerileri masaya yatırıldı. Katılımcılar, uzun vadede Denizli’nin su kaynaklarını koruma ve kullanma stratejileri üzerine önemli fikirler sundu.
Erzurum Erzurumlu Nene Hatun’un savaş sonrası hayatı, fakirlik ve çaresizlikle geçti Osmanlı tarihinin önemli savaşlarından "93 Harbi" diye adlandırılan, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlıkla simge haline gelen Erzurumlu Nene Hatun’un savaş sonrası yaşadığı fakirlik ve çaresizlik yılları, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye yazdığı dilekçedeki ifadelerle bir kez daha gün yüzüne çıktı. Nene Hatun 1857 yılında Erzurum’da doğdu. 93 Harbi’nde (8 Kasım 1877) Aziziye Tabyası’nın savunulmasında yer aldı. Şubat 1955 tarihinde Türk Kadınlar Birliği tarafından yılın annesi seçildi ve 22 Mayıs 1955 tarihinde de zatürreden vefat etti. Nene Hatun, Türk tarihinin kadın kahramanları içerisinde yer almasına rağmen hayatının önemli bölümünü sosyal ve ekonomik sorunlar içinde geçirdi. Bu durum hem kendi ifadelerinde hem de devletin arşivlerinde bulunan belgelerle ortaya konuldu. Tarih araştırmacıları da 93 Harbi’nin kahramanları içerisinde yer alan Nene Hatun’un içler acısı halini ortaya koyan tespitlerde bulundu. 19. baskısı yapılan “Efsane Kadın Nene Hatun” romanının yazarı M. Talat Uzunyaylalı, “Her ne kadar ahir ömründe kıymeti bilinmiş de olsa Nene Hatun’un ömrü fakirlik ve çaresizlikle geçmiştir. Nitekim dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye dilekçe yazarak içinde bulunduğu fakirlikten kurtulmak için yardım istediğiyle ilgili bir belge de ortaya çıkmıştır. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivinde yer alan ve 18.08.1943 tarihli dilekçede; Nene Hatun, kendisi gibi savaş gazisi olan Name Hanım ile birlikte içinde bulundukları durumu dile getiriyor ve yardım istiyor" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı İnönü’ye yazılan ve yürekleri sızlatan dilekçe "Reis-i Cumhurumuz Milli Şef İsmet İnönü’nün Yüksek Huzuruna Dileğimizdir" diyerek başlayan dilekçede Nene Hatun, "Bizler, 93 Osmanlı-Rus harbinin Erzurum civarında Aziziye Tabyası’nda vuku bulan meşhur savaşın kahramanıyız. O tarihi günde Türk kahramanlık ve hamasetinin sembolü olan bizler, bu çok eski düşmanımızı vatanın harimi ismetinden sökerek atmış ve göklere kadar çıkan zafer destanı yapmıştık. Bu ulu güne lâyık derecede kıymet ve ehemmiyet verildiği halde, maalesef biz canlı timsallerine gereken kadirşinaslık gösterilmiyor. Aziziye zaferi, tarihin pek az kaydettiği bir mucizedir. Bu mucizenin yarattığı varlık sayesindendir ki, vatanımızın en mühim parçası ve Şarkın müstesna bir kilidi mesabesinde bulunan güzel Erzurum’un müstekreh düşmanın mülevves çizmesiyle çiğnenmesinden kurtarmış ve ahlâfa ebedî bir yadigâr bırakmıştır. Bu ölmez zaferin yadigârı bizler, her birerlerimiz doksanar yüzer yaşındayız. Hiçbir sığınacak yerimiz ve tutunacak hiçbir desteğimiz yoktur. Belediyenin ayda 4 lira maaştan başka bir şey görmüyoruz. Geçen sene birer meccanî ekmek veriyorlardı, bu sene o ekmeğimizi de kestiler. Şimdi aç ve muhtaç bir vaziyetteyiz ve dileniyoruz. Bizlere icab eden naktî ve fiilî yardımın yapılarak bu çetin ve acıklı vaziyetten kurtarılmaklığımızı yüksek ve derin saygılarımızla diler ve arz ederiz" dedi. "İnsaf edin, 4 lira ile ben ne yapabilirim?" Bu arada Akın Aktaş’ın, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi’nde yayınlanan ve “Sosyal Yardımlar Bağlamında ’Nene Hatun-Kara Fatma’ Analizi” başlığıyla yaptığı araştırmada, 1943 tarihli Nene ve Name Hanım tarafından Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye yazılan dilekçeden bahsedilerek, "Nene ve Name Hanım’ın gönderdiği bu dilekçe neticesinde herhangi bir sonuç alınamamıştır. Nene Hatun ve Name Hanım’ın çaresizlikleri kendisiyle yapılan röportajlarda açıkça ortaya çıkmıştır. Bahsi geçen yazının üzerinden yıllar geçmesine rağmen Nene Hatun ve Name Hanım’a çok ciddi bir yardım olmamıştı. Maaş bağlanması hususunun araştırılması için gönderilen mülkiye müfettişinin olumsuz görüş bildirmesi ise Nene Hatun’u büsbütün zora sokmuştu. Gazete muhabirlerine ’İnsaf edin, 4 lira ile ben ne yapabilirim?’ deyince almış olduğu 4 liralık yardım kesilmişti. Yapılan itirazlar ve yaşanan gelişmeler neticesinde öncelikle Nene Hatun’un bakım evine alınarak bakımının üstlenilmesi düşüncesi Erzurum Belediyesi Meclisi’nde görüşülmüş fakat Nene Hatun evinden ayrılmayı kabul etmemiştir. Kendisine yapılacak yardımların evinde yapılmasını istemiştir. Böylelikle Nene Hatun’un kesilen maaşı Erzurum Belediyesi tarafından 25 liraya çıkarılmış ve sürekli hale getirilmiştir” ifadeleri kullanıldı. "Siyasi konjonktürün etkisi yadsınamaz" Akın Aktaş, araştırmasının sonuç kısmında tarihi karakterlerin dilenecek vaziyete gelmelerinin yaşadıkları toplum için bir utanç kaynağı olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: "Bakıma muhtaç iki kadının yardım çığlıklarını görmezden gelen devlet yapısı, tarihin unutulmaz hafızasına kaydedilmiştir. Nene Hatun ve Kara Fatma, Türk Tarihi’nin kadın kahramanları içerisinde yer almasına rağmen hayatlarının büyük bölümünü sosyal ve ekonomik sorunlar ile geçirmişlerdir. Bahsi geçen iki Türk kadının maaş sorunları başta olmak üzere sorunlarının çözülmesinin arkasında siyasi konjonktürün etkisi, yadsınamaz bir gerçektir." Bir kahramanlık timsali ve Türk kadını Nene Hatun Erzurum kent merkezine 25 kilometre mesafede yer alan Çeperli köyünde doğan Nene Hatun, 16 yaşındayken Erzurumlu Mehmed Efendi ile evlenerek Erzurum Taşmescit Mahallesi’ne gelin gitti. Nene Hatun, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına 22 yaşında gencecik bir anne olmasına rağmen "Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar" diyerek bebeğini beşikte bırakıp Erzurum halkıyla cepheye koştu. Genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlıkla gönüllerde taht kuran ve Türk kadınının kahramanlığının simgesi olan Nene Hatun’un bugün de dillerden düşmeyen bu cesareti nesilden nesle aktarılıyor. Cumhuriyet döneminde "Kırkgöz" soyadını alan Nene Hatun’un 4’ü erkek, 2’si kız 6 çocuğu dünyaya geldi. İlk çocuğu Nazım’ı ve sonradan doğan iki oğlunu 1. Dünya Savaşı’nda şehit veren Nene Hatun, yakalandığı soğuk algınlığı ve zatürre nedeniyle kaldırıldığı Numune Hastanesinde 22 Mayıs 1955’te vefat etti.