EKONOMİ - 25 Aralık 2025 Perşembe 15:50

Başkan Gülsoy: "Kayseri’nin üretim gücünü bölgesel bir kalkınma modeline dönüştüreceğiz"

A
A
A
Başkan Gülsoy: "Kayseri’nin üretim gücünü bölgesel bir kalkınma modeline dönüştüreceğiz"

Kayseri Ticaret Odası (KTO) tarafından düzenlenen ‘Türkiye Ekonomisi’nin Nabzı 2025 Analizi ve 2026’ya Bakış’ panelinde konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, "Kayseri’nin üretim gücünü bölgesel bir kalkınma modeline dönüştüreceğiz" dedi.


KTO Konferans Salonu’nda düzenlenen panele KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, yönetim kurulu üyeleri, sektör temsilcileri ve iş insanları katıldı. Konuşmasında devlete olan güvenlerinin tam olduğunu söyleyen KTO Yönetim Kurulu Başkanı Gülsoy, "Dünya ekonomisinde öngörülebilirliğin azaldığı, jeopolitik risklerin ticareti zorlaştırdığı ve ’korumacı politikaların’ yükseldiği fırtınalı bir 2025 yılını geride bırakıyoruz. Bizler, reel sektörün temsilcileri olarak bu süreçte büyük sınavlar verdik. Ancak biz her zaman şunu söylüyoruz; Bizim devletimize olan güvenimiz tamdır. Enseyi karartmadan; çalışmaya, üretmeye, istihdam sağlamaya ve ihracat yapmaya devam edeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki, iş dünyasının en büyük düşmanı belirsizliktir ve bu belirsizliği aşmanın yolu, doğru bilgiyle strateji geliştirmekten geçer. Peki, 2026’da bizi ne bekliyor? 2026 yılına dair beklentilerimiz net. Biz artık sadece ‘üretmek’ yetmiyor diyoruz. Dünya artık sadece üretmekle kalmıyor, ’akıllı’ üretiyor ve ’dijital’ satıyor." Artık geleneksel yöntemlerle rekabet etme şansımız kalmadı. Yapay zekayı, robotik süreçleri ve e-ticareti artık bir lüks değil, rekabetçiliğimizin can damarı olarak görmeliyiz. Kayseri Ticaret Odası olarak 2026 vizyonumuzu bu yüzden; teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge eksenine oturttuk. Bu vizyonla Teknoloji ve İnovasyon Kampüsü Projemizin temellerini atıyoruz. Kayseri TEKMER ile bu dönüşümün öncüsü olmaya kararlıyız" dedi. Gülsoy, Kayseri’ye değer katan her projeye destek vermeye hazır olduklarını söyleyerek; "Şehrimizin ihracatını artırmak adına da çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz. Bu kapsamda da odamızın koordinatörlüğünde yürütülen Üretim ve İhracatta Dönüşüm programımız 2026 yılında çalışmalarımızın merkezinde yer alacak. Bu kapsamda 500’ün üzerinde firmamızı sahada ziyaret ederek; üretim altyapılarından ihracat kabiliyetlerine, kurumsallaşma düzeylerinden insan kaynağı yapılarına, dijital ve yeşil dönüşüm adaptasyonlarından finansmana erişim imkânlarına kadar çok boyutlu analizler gerçekleştireceğiz. Bu saha çalışmalarının çıktısı olarak Kayseri Üretim ve İhracat Stratejik Eylem Planı’nı hazırlayacak; İl İhracatı Geliştirme Üst ve Alt Kurullarımızla birlikte bu planın sahada karşılık bulmasını sağlayacağız. Kayseri’de ve ülkemizde katma değer oluşturacak her projeye, Kayseri’nin en büyük sivil toplum örgütü olarak maddi ve manevi destek vermeyi sürdüreceğiz. Bu kapsamda şehrimizi, hinterlandıyla birlikte ’Orta Anadolu Üretim Havzası’nın merkezi haline getirecek adımları atacak; Kayseri’nin üretim gücünü bölgesel bir kalkınma modeline dönüştüreceğiz. Hükümetimizin enflasyonla mücadeledeki kararlı duruşunu destekliyoruz ancak iş dünyası olarak beklentimiz de nettir. 2026 yılının, dezenflasyon sürecinin meyvelerini verdiği, öngörülebilirliğin arttığı ve yatırımın önünü açacak finansal kolaylıkların sağlandığı bir yıl olmasını arzuluyoruz" ifadelerini kullandı. Kayseri’nin tarihi hakkında bilgiler veren Gülsoy; "Kayseri; 6 bin yıllık tarihi, 4 bin 500 yıllık ticari geçmişi ve 100 yılı aşkın sanayi tecrübesiyle Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan, tüm kavimlerin dikkatini çekmiş cazibe merkezi olan üstelik Anadolu’nun omurgasını oluşturan İç Anadolu Bölgesi’nin tam ortasındadır. Kayseri, hayırsever ve girişimcilerin bol olduğu kadim bir şehirdir. Bugün de 5 üniversitesi, 4 Organize Sanayi Bölgesi, 1 Serbest Bölgesi, 1 Tarıma Dayalı Sera İhtisas Organize Tarım Bölgesi olan hem üreten hem de ürettikleri ile Türkiye ekonomisine yaklaşık 4 milyar dolar ihracatı, Yaklaşık 1,6 milyar dolar ithalatı ile ciddi katkılar sağlayan modern bir ildir. Bu anlamda Anasının ak sütü gibi cari fazla veren bir şehiriz. Kayseri aynı zamanda ilklerin olduğu bir şehirdir. 819 yıl önce Dünyadaki ilk tıp okulu olan Gevher Nesibe Tıp Medresesi ve Darüşşifası, Anadolu Selçuklu Döneminde şehrimizde kurulmuştur. Anadolu’da tıbbın doğuşu olarak kabul edilmiştir. İlk ticari yazışmaların, senetlerin, aile anayasasının kurumsallaşma ve ortaklık yapısının, ilk kadın girişimcinin olduğu Kültepe-Kaniş Karum’da yapılan kazılarda ortaya çıkan tabletlerle anlaşılmaktadır. Bunu ben değil ilim ve bilim söylüyor. Ayrıca İlk uluslararası fuar Yabanlu Pazarı adı altında bugünkü Pazarören yakınlarında gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet tarihimizde de 1926 yılında da ilk tayyare fabrikası şehrimizde kurulmuştur. Yine 1926’lar da Bünyan ilçemiz de ilk elektrik üretim santrali, 1936’lar da Sümer Bez Fabrikası ve sonrasında da ülkenin önemli ölçüde giyim ihtiyacını karşılayan Dikimevi, Uluslararası uçak bakım ve onarım fabrikası kuran şehre zanattkar kazandıran Hava İkmal Bakım Merkezi ve sonra da yine uluslararası düzeyde tank bakım ve onarım fabrikası Anatamir, 1954’lerde şeker ihtiyacımızı karşılamak için Şeker Fabrikası, 1980’lerde şerefli ordumuzun ihtiyacı olan askeri pil ihtiyacını karşılamak üzere askeri pil sanayi, yani ASPİLSAN’ı kuran bir şehrin tüccarlarıyız. Kısacası, milattan önce 1950-1650 yıllarında Anadolu topraklarına ticaret yapmak için gelen Asurlu tüccarların yerleştiği ve tarihte bilinen çivi tabletlere yazılmış senetlerin kullanıldığı Kaniş Karum Merkezini yurt edinen tüccarlarız. Girişimcilik ve ticaret ruhumuz bizim geçmişten gelen genlerimizde var. Bugün de Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu içerisinde şehrimizden 13 firma, İkinci 500 sanayi kuruluşunda ise 10 firmamız yer alıyor. Türkiye’de ilk 1000 İhracatçı firmalarının içerisinde ise 18 firmamız yer almaktadır. 2 bin 318 ihracatçımızla, dünyanın 183 ülkesine ihracat gerçekleştirmekteyiz. Ayrıca Şehrimiz, turizm açısından da zengin bir hazineye sahiptir. Kayseri’de sadece deniz ve kum yok. Onun dışında tarih, kültür, gastronomi ve kış turizmiyle turizmin her rengine sahibiz" dedi.


Gülsoy, Erciyes’in şehrin vitrini olduğunu söyleyerek; "Şehrimizin bu devasa sanayi gücünü, turizmin parlayan yıldızıyla birleştirmek zorundayız. Sanayimiz Kayseri’nin ’kas gücü’ ise, Erciyes de bu şehrin ’vitrini ve ruhudur’. Burada özellikle Erciyes Dağımıza özel bir vurgu yapmak istiyorum. Son günlerde şehrimizin ve ülkemizin ortak bir değeri olan Erciyesimiz hakkında bir takım tartışmalar yaşanıyor. Söz konusu olan, Kayseri’nin sembolü, Türkiye’nin gururu, dünyanın en karizmatik dağı olan Erciyes’tir. Bu kürsüden şunu açıkça ifade ediyorum; Biz, dünyanın en yakışıklı dağına sahibiz. Bir şehirde yaşamak, o şehrin ekmeğini yemek yetmez; özellikle makam ve mevki sahibi olanlar, o şehrin değerlerine her şartta sahip çıkmak zorundadır. Bizler kendi değerimize sahip çıkmaz, ona destek vermezsek; maalesef bazı vizyonsuz açıklamalar gelir, bizim bin bir emekle kurduğumuz ekonomimizi, ticaretimizi ve turizmimizi haksız yere eleştiri konusu yapar. Erciyes’in polemik malzemesi yapılması, sadece bir dağı eleştirmek değildir; Kayseri’nin emeğine, üyelerimizin yatırımına ve ülkemizin turizm kazanımlarına yapılmış büyük bir haksızlıktır. Erciyes sadece bir ‘tatil’ yeri değildir. 2024 yılında 2 milyon 750 bin yerli ve yabancı turisti ağırlayan bu yılda 3 milyon turist ağırlamayı hedefleye bu dağ, ekonomimize can suyu veren devasa bir bacasız fabrikadır. Kayseri ekonomisine de yıllık katkısı bu sene yaklaşık 250 milyon Euro civarında beklenmektedir. Turizmle doğrudan ilgisi olsun ya da olmasın; Erciyes, pastırma-sucuk satan işletmelerimizden otobüsçü esnafımıza, otelde çalışan kardeşimizden dağda satış yapan köylü teyzemize kadar, özellikle dar gelirli vatandaşlarımız için bir ekmek kapısıdır. Bugün Erciyes; teknolojik altyapısı ve güvenli tesisleriyle dünyadaki dev kayak merkezleriyle yarışıyor. Bu yıl, dünyanın en iyi kış turizmi merkezleri arasında ilk 25 içinde yer alan Türkiye’deki tek merkez olması, Erciyes’in hangi seviyeye ulaştığının en net kanıtıdır. Bu başarının arkasında büyük bir emek ve vizyon var. Bu vesileyle, Erciyes’e değer katan Sayın Özhaseki Bakanımızdan Sayın Valimize, Milletvekillerimize, Büyükşehir ve ilçe Belediye Başkanlarımıza ve tüm hemşehrilerimize teşekkür ediyorum. Kayseri olarak bu kadar zenginliğimizin içerisinde; 6 bin yıllık ticari hafızamızın simgesi Kültepe Kaniş-Karum’u nasıl savunuyorsak, Erciyesimizi de öyle savunacağız. Bu güzellikleri herkesin görmesini isteyeceğiz. Buradan; oksijeni bol, heybeti yerinde olan Türkiye’nin bu en önemli kış turizm merkezini yerinde görmeye; başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, tüm siyasi partilerimizin liderlerini özellikle davet etmek istiyorum. Gelsinler, bir şehrin yazısının bir dağla nasıl değiştiğini, bu vizyonun Kayseri’yi nereye taşıdığını bizzat müşahede etsinler. Özellikle altını çizmek isterim ki; Erciyes bir polemik sahası değil, bir iftihar vesilesidir. Bizler bu eşsiz dağımızı övmeye, kazanımlarımızı korumaya ve bu eşsiz emaneti tüm dünyaya tanıtmaya azimle devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.


Gülsoy, terörsüz Türkiye’nin üretimde ve ticarette de istikrarın teminatı olacağını söyleyerek, “Şunu unutmamalıyız ki; ekonomik kalkınmanın, ticaretin ve turizmin en güçlü dayanağı, sarsılmaz bir güven ortamı ve toplumsal huzurdur. Bu noktada; Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin ortaya koyduğu ‘Terörsüz Türkiye’ söylemiyle ülkemizde tam bir huzur ikliminin oluşması en büyük dileğimizdir. Sayın Bahçeli’nin bu kararlı duruşu ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde terörün gölgesinden tamamen arınmış bir Türkiye; sadece güvenliğin değil, aynı zamanda üretimde şahlanışın, ticarette bereketin ve her alanda istikrarın teminatı olacaktır. Şehirlerimizin enerjisini polemiklere değil, üretime ve ihracata yönlendirdiği bu huzur iklimi, inanıyorum ki ülkemizi çok daha aydınlık yarınlara taşıyacaktır” dedi.


Başkan Gülsoy’un açılış konuşmasının ardından Türkiye Ekonomisi’nin Nabzı 2025 Analizi ve 2026’ya Bakış paneline geçildi.



Başkan Gülsoy: "Kayseri’nin üretim gücünü bölgesel bir kalkınma modeline dönüştüreceğiz"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Mudanya Belediyesi’nin taşınmaz satış ilanına AK Parti’den tepki AK Parti Mudanya İlçe Başkanı Arif Bayrak, Mudanya Belediyesi’nin bazı taşınmazları satışa çıkarmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bayrak, belediyenin daha önce yaptığı açıklamalarda taşınmaz satışına yönelik iddiaları yalanladığını hatırlatarak, bugün gelinen noktada satış ihalesinin resmen ilan edildiğini söyledi. Arif Bayrak, Mudanya Belediyesi’nin resmî sosyal medya hesapları üzerinden 9 Ekim 2025 tarihinde yapılan açıklamada, taşınmaz satışlarına yönelik iddiaların ’yalan ve asılsız’ olarak nitelendirildiğini ifade etti. Ancak Mudanya Belediyesi’nin resmî internet sitesinde yayımlanan ilana göre Çayönü, Yörükyenicesi, Balabancık, Dereköy ve Tirilye mahallelerinde bulunan toplam 8 adet taşınmazın, 5 Ocak 2026 tarihinde satış ihalesine çıkarılacağının duyurulduğunu belirtti. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 35. maddesi kapsamında kapalı teklif usulüyle yapılacağı açıklanan ihalede, toplam 328 bin 588 metrekare büyüklüğündeki taşınmazların satışa sunulacağının bildirildiğini, ilan edilen muhammen bedellerin milyonlarca lirayı bulduğunu kaydeden Bayrak, söz konusu satışların kamuoyundan gizlenemeyecek bir noktaya geldiğini söyledi. Bayrak açıklamasında, "Daha düne kadar yalan denilen iddialar, bugün belediyenin kendi ilanlarıyla doğrulanmıştır. Mudanya’nın değerli arazileri, bütçe açıklarını kapatmak amacıyla satışa çıkarılmaktadır. Ancak bu satışların karşılığında vatandaşın yaşamına doğrudan dokunan somut bir hizmet ortaya konmamıştır" ifadelerini kullandı. Satış kararlarının şeffaflıktan uzak alındığını savunan Bayrak, vatandaşların görüşlerinin dikkate alınmadığını öne sürdü. Söz konusu satışların yalnızca bir taşınmaz devri olmadığını belirten Bayrak, "Bu süreç Mudanya’nın geleceğinin ipotek altına alınması anlamına gelmektedir" dedi. AK Parti olarak sürecin takipçisi olacaklarını dile getiren Bayrak, taşınmaz satış ihalelerinin iptal edilmesi çağrısında bulundu.
Erzincan Terzibaba Camii’nde miniklerin "üç aylar" coşkusu Erzincan’ın sembol ibadethanelerinden Terzibaba Camii, anlamlı bir şenliğe ev sahipliği yaptı. 4-6 yaş arası çocuklar için düzenlenen "Üç Aylar Çocuk Şenliği" ile minikler, mübarek günleri neşe içerisinde karşıladı. Erzincan İl Müftülüğü tarafından organize edilen ve Terzibaba Camii’nde gerçekleştirilen "Üç Aylar Çocuk Şenliği", renkli görüntülere sahne oldu. Programa İl Müftü Vekili Medet Şahin, İl Müftü Yardımcısı Semiha Keleş, din hizmetleri uzmanları, Kur’an kursu öğreticileri ve çok sayıda veli katıldı. Kur’an tilaveti ve manevi mesajlar Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda, çocukların manevi dünyasına yönelik önemli mesajlar verildi. İl Müftü Yardımcısı Semiha Keleş, çocukluk dönemindeki manevi gelişimin önemine dikkat çekerek, ailelere bu değerleri çocuklarıyla birlikte yaşama ve paylaşma çağrısında bulundu. "Sevgi ve kardeşlik duyguları aşılanıyor" İl Müftü Vekili Medet Şahin ise çocuklara ve ailelerine hitap ederek mübarek üç ayların ve kandillerin önemini anlattı. Şahin, "Çocuklarımıza bu yaşlarda sevgi ve kardeşlik duygularını aşılamak en büyük görevimiz. Bu tür etkinlikler, yavrularımızın cami ve ibadet bilincini sevgiyle pekiştirmelerine vesile oluyor" diyerek emeği geçen hocalara teşekkür etti. Hediyeler ve balonlarla renkli final Şenlik kapsamında; Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Kadın Kolları, Aile ve Dini Rehberlik Bürosu ile Kur’an kursu hocaları tarafından özenle hazırlanan hediyeler çocuklara takdim edildi. Programın sonunda dağıtılan renkli balonlarla cami avlusu adeta bir bayram yerine döndü. Miniklerin neşesiyle son bulan etkinlik, velilerden de takdir topladı.
Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde akademik tören gururu Akdeniz Üniversitesi öğretim üyelerinin gurur günü olan akademik tören, yoğun katılım ve büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi. Törende konuşan Rektör Özkan, kongre merkezinden yeni otoparka 2026 yılında hayata geçirilecek yeni projelerin müjdesini verdi. Akdeniz Üniversitesi’nde 2025 yılında akademik ünvan alan, ünvanı yükseltilen ve kadroya atanan öğretim üyeleri için "Akdeniz Üniversitesi Akademik Töreni" gerçekleştirildi. Müzik dinletisiyle başlayan törende Akdeniz Üniversitesinde bir yılda gerçekleştirilen çalışmaların yer aldığı video izlenildi. Rektör Özkan’ın açılış konuşmasını yaptığı törende 111 akademisyen binişini giydi. "Önemli bir vasiyeti yerine getiriyoruz" Akademik ünvan alarak biniş giyen tüm öğretim üyelerini tebrik eden Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, "111 akademisyenimiz bugün emeğin, sabrın, nitelikli üretimin ve akademik sorumluluğun bir nişanesi olarak cübbelerini giyecek. Ancak bu cübbeler, omuzlarımıza bir ünvanın ağırlığı kadar, aynı zamanda tarihi bir mirası da yüklemektedir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, uygar düşüncelerin yayılmasını ve çağdaş ilerlemeyi bilim insanları için ‘namus ödevi’ olarak tanımlamıştı. İşte bu yüzden bizler için bu görev, bir meslek olmanın ötesinde bu topraklara, bu halka ve geleceğe karşı ödenmesi gereken en temel borcun adıdır. Ve bugün sınıflarımızda yankılanan her fikir, laboratuvarlarımızda dökülen her damla alın teri, aslında bu kutsal vasiyeti yerine getirme kararlılığımızın birer yansımasıdır" dedi. "İkinci otopark hayata geçirilecek" 2025 yılında hayata geçirilen 900 yataklı Yeni Hastane Binası, Nöroloji Polikliniği, üniversiteler arasındaki en büyük kapasiteli Güneş Enerji Santrali, Antalya’yı tarımın ve inovasyonun üssü hale getirecek Tarım Teknokentinden bahseden Rektör Özkan, 2026 yılında yeni hayata geçirilecek projelerin de müjdesini verdi. Halkın hizmetine açılan yeni otoparka ilave olarak ikinci bir otoparkı daha üniversiteye kazandıracaklarının müjdesini veren Rektör Özkan, yaklaşık 600 araçlık ikinci otoparkı da çok kısa bir süre içinde 2026 yılında bağış sayesinde hayata geçireceklerini söyledi. Kongre merkezi müjdesi Üniversitenin büyük ihtiyaçlarından olan yeni bir kongre merkezinin de müjdesini veren Rektör Özkan, "Çok uzun zamandan beri Akdeniz Üniversitesi’nin bir kongre merkezine ihtiyacı vardı. Bu salonlara sığmıyoruz. Hatta bazen törenlerimizi başka yerlerde yapıyorduk. Bu anlamda 2026 yılı içinde de 3 bin kişilik şahane bir kongre merkezimizi inşallah hayata geçireceğiz. Çok estetik, belki Antalya’nın simgesi olacak kadar estetik bir kongre merkezini bir hayırseverimizle beraber hayata geçireceğiz. Hakikaten üniversitemiz için çok önemli bir kazanım olacak" diye konuştu. "Lazerle göz tedavisi başlıyor" Sağlık yatırımlarını ve alt yapısını sürekli olarak geliştirdiklerini ifade eden Rektör Özkan, "Gelecek hafta itibarıyla da göz polikliniğimizde lazerle göz tedavisi yapmaya başlayacağız. Sağlık altyapımızı daha da güçlendirerek yatırımlarınızı kararlılıkla sürdürüyoruz" dediğ. "Büyük hayaller Türkiye’yi kurtaracak" Bazı buluşların insanlık tarihinde dönüm noktası olduğunu ifade eden Rektör Özkan,"Johannes Gutenberg’in matbaası sadece bir baskı makinesi değil, bilginin demokratikleşmesi oldu. Alexander Fleming’in penisilini milyonlarca insanın hayatını kurtardı. Tim Berners-Lee’nin World Wide Web’i insanlığı dijital bir köye dönüştürdü. Bu buluşlar sadece icat eden bireyleri değil, onları destekleyen ekosistemleri, üniversiteleri ve ait oldukları milletleri tarihin öncü sahnesine taşıdı. Peki biz, bu coğrafyada, insanlığın ortak iyiliği için hangi dönüm noktası buluşlara imza atmayı hayal ediyoruz? Kendi adıma Ömer Özkan hocayla uzun zamandır nakillerle uğraşıyoruz. Dünyanın ilk rahim naklini gerçekleştirdik. 15 yıldır bu alanda hizmet veriyoruz. Hâlâ çok büyük hayalimiz var umuyorum gerçekleşir. Gerçekleşirse çok büyük bir çığır açacak o proje de. Büyük hayaller Türkiye’yi, insanlığı kurtaracak. Lütfen büyük hayal kurmaktan vazgeçmeyin. Yaptığımız bilim çok güçlü bir enstrüman. Bunun farkında olalım" ifadelerini kullandı. "Dönüşüm, insan ve doğa merkezli olmak zorunda" Teknolojiyi geliştirmek kadar ahlak, etik ve çevresel sorumluluğun da bu sürecin ayrılmaz parçası olması gerektiğinin altını çizen Rektör Özkan, "Her devrim bir öncekinden daha hızlı geliyor. Sanayi devrimine toplum uyum sağladı, bilgisayar devrimi geldi, ardından dijital çağ. Şimdi ise yapay zekâ çağındayız. Teknolojinin hızına eğitim yetişemezse, geride kalırız. Ama şunu da unutmamalıyız. Bu dönüşüm yalnızca teknoloji merkezli olamaz. İnsan ve doğa merkezli olmak zorunda. Ahlak, etik ve çevresel sorumluluk bu sürecin ayrılmaz parçası olmalı. Şuan su krizi kapımızda. Su olmadan tarım olmaz, su olmadan sağlık olmaz, su olmadan teknoloji de olmaz. Medeniyetin temelinde su vardır. Biz bu bilinçle, öğrencilerimizi yetkin bir meslek sahibi olmanın yanı sıra toplumsal sorumluluk bilinciyle donatmak zorundayız" dedi. "Geleceği inşa etme sorumluluğumuz var" Giyilen cübbelerin büyük bir sorumluluğu da beraberinde getirdiğini vurgulayan Rektör Özkan "Tarih bize şu gerçeği tüm açıklığıyla gösteriyor. Bilimde ön almayan, teknolojide bağımsız üretemeyen, inovasyonda söz sahibi olmayan milletler, siyasi bağımsızlıklarını korusalar dahi, ekonomik ve stratejik bağımlılık girdabından kurtulamazlar. Bugün giydiğimiz bu cübbeler, bize sadece akademik bir statü değil, aynı zamanda milletimizin geleceğini inşa etme sorumluluğu yüklemektedir. Bizim görevimiz, ulusal sınırlar içinde başarılı olmak kadar, insanlığın ortak sorunlarına evrensel ölçekte çözüm üretmektir. İklim krizi, salgın hastalıklar, enerji darboğazı, yapay zeka etiği, su ve gıda güvenliği gibi küresel meydan okumalar, bizim neslimizin ödevidir" diye konuştu. "Üniversitelerin değişen evrensel rolünü iyi okumamız gerekiyor" Rektör Özkan sözlerini şöyle sürdürdü: "Yüzyıllar boyunca üniversiteler, yüksek duvarlar ardında bilginin üretildiği kapalı kalelerdi. Ancak devir değişti. Bilgi artık sadece kampüslerde üretilmiyor; dijital platformlarda, teknoparklarda ve hayatın her alanında yeniden var ediliyor. Bu nedenle Akdeniz Üniversitesi olarak biz, kapalı bir bilgi kalesi olmayı reddediyoruz. Bizim vizyonumuz sanayiyle, kamuyla ve şehirle iç içe geçen, duvarları olmayan bir açık inovasyon merkezi olmaktır." Konuşmaların ardından 111 akademisyene binişleri giydirildi. Tören, Gastronomi Topluluğu tarafından yapılan pastanın kesimi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu’nda düzenlenen törene Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Orhan Özdemir, Eski Antalya Milletvekili Gökçen Özdoğan Enç, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Gülbin Arıcı, Prof. Dr. Cengiz Toker, Prof. Dr. Şükrü Özen, Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürü Yavuz Gürhan, Genel Sekreter Dr. Ali Evren İmre, dekanlar, müdürler, akademisyenler ve aileleri katıldı.
Malatya Malatya’da 78 kişinin öldüğü Hakimbey Apartmanı davasında 4 sanığa hapis cezası Malatya’da 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Hakimbey Apartmanı davasında karar çıktı. 2 sanık 17 yıl 6 ay, 2 sanık ise 10 yıl hapis cezasına çarptırılrken, 2 sanık hakkında da beraat kararı verildi. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde, Malatya’nın Battalgazi ilçesi Zafer Mahallesi’nde bulunan ve 2. Ordu Karargahı karşısındaki Hakimbey Apartmanı yıkılmış, enkaz altında kalan 78 kişi hayatını kaybetmişti. Apartmanın yıkılmasına ilişkin açılan davada, projede ve yapım sürecinde görev aldıkları belirtilen teknik sorumlular ile belediye personelleri "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçlamasıyla yargılandı. Davanın karar duruşması Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada bazı sanıklar SEGBİS aracılığıyla hazır bulunurken, depremde hayatını kaybedenlerin yakınları ile taraf avukatları salonda yer aldı. Mağdur yakınları, binanın Elazığ depremi sonrası hasarlı olduğuna dair dilekçelerin dikkate alınmadığını, ilgili kurum yetkilileri hakkında soruşturma yapılmamasının eksik yargılama olduğunu ileri sürdü. Sanık avukatları ise binanın Elazığ depreminde hasar gördüğünü, buna rağmen gerekli incelemelerin yapılmadığını ve ilgili kurumların mahkemeye yeterli belge sunmadığını savundu. Mahkeme heyeti, yapılan yargılama sonunda sanıklardan B.Y. ve A.Y.’ye 17 yıl 6 ay, M.B. ve A.Ö.’ye ise 10 yıl hapis cezası verdi. Diğer iki sanık hakkında ise beraat kararı verildi. Mahkeme, ceza alan sanıklar hakkında tutuksuz yargılama şartlarının devamına adli kontrol ve yurt dışı çıkış yasağı uygulanmasına da hükmetti.