SAĞLIK - 18 Kasım 2024 Pazartesi 10:13

Yılda yaklaşık iki bin kişi organ nakli beklerken hayatını kaybediyor

A
A
A
Yılda yaklaşık iki bin kişi organ nakli beklerken hayatını kaybediyor

EÜ Organ Nakli Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Hemşire Sinem Aras, 2023 yılındaki istatistiğe göre organ nakli bekleyen hasta sayısının 32 binlerde olduğuna dikkat çekerek, "Biz canlı da olsa kadavra da olsa organ bulmaya çalışsak bile bu oranı maalesef kapatamıyoruz. Yılda yaklaşık iki bin kişiyi organ nakli beklerken kaybediyoruz. Bekleme listelerindeki sayılar artarken biz bunun sadece yaklaşık yüzde 18’ine kadar organ bulabiliyoruz." dedi.


Ege Üniversitesi(EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı tarafından “Organ Nakli ve Kalp Destek Cihazları Paneli” düzenlendi. Moderatörlüğünü EÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Konsultasyon Liyezon Psikiyatrisi (KLP) Birimi Sorumlusu Prof. Dr. Nazlı Burcu Özbaran’ın üstlendiği etkinlik, EÜTF Çocuk Hastanesi Cahide Aydın Dersliği’nde gerçekleşti.


Panele konuşmacı olarak EÜ Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ümit Kahraman, EÜ Organ Nakli Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Hemşire Sinem Aras, EÜ Kalp Destek Cihazı ve Kalp Nakil Polikliniği Koordinatörü Hemşire Derya Kayıhan katıldı. Etkinlikte; “Son Dönem Kalp Yetersizliğinde Ventriküler Destek Cihazları”, “Kalp Nakli, Kalp Destek Cihazları ve Nakil Koordinasyonu” ve “Organ Nakline Genel Bakış” başlıklı konularda katılımcılar, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Cocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı KLP Birimi kapsamında, organ nakli ve kalp destek cihazı uygulama sürecinde psikiyatrik konsultasyon desteği veren asistan hekimleri bilgilendirdi.


“Son Dönem Kalp Yetersizliğinde Ventriküler Destek Cihazları” başlıklı sunumunu gerçekleştiren EÜ Kalp Damar Cerrahisi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ümit Kahraman, “Kalp yetmezliği görülme oranları ülkeden ülkeye değişiyor. Yetişkinlerde daha çok koroner arter hastalığı olarak ya da hipertansiyon gibi nedenlerle görülürken çocuklarda konjestif kalp hastalıkları daha ağırlıkta. Bizim amacımız; hastayı hayatta tutmak, hastaneye yatışı azaltmak ve hastanın yaşam kalitesini artırmak” dedi.


Süreçte en son çözümün kalp nakli olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Kahraman, “Bu süreçte nihai çözüm kalp nakli. Fakat yeterli donör sayısı hem yetişkinlerde hem de çocuklarda oldukça az. Kalp nakli bekleme listeleri çocuklarda yetişkinlere göre yaklaşık iki, iki buçuk kat daha fazla. Tedavi için kullanılabilecek en iyi yöntemlerden biri ‘Ventriküler Destek Cihazları’. Bu nedenle ventriküler destek cihazlarını kullanmamız gerekiyor. Ventriküler destek cihazlarının farklı çeşitlerde ve farklı boyutlarda olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.



“Çocuklar kalp destek cihazlarını üzerlerinde taşıyabiliyor, hastaneye bağlı kalmadan yaşamlarını sürdürebiliyor, okullarına gidebiliyor”


Kalp destek cihazı implantasyonu ve kalp nakli klinik deneyimlerinden bahseden EÜ Kalp Destek Cihazı ve Kalp Nakil Polikliniği Koordinatörü Hemşire Derya Kayıhan, “Kliniğimizde 1998 yılından itibaren 300’ü bulan kalp nakil sayımız var. Bunların 34’ünü çocuk hastalarımız oluşturmakta. Kalp nakil bekleme sürecinde de toplamda 706 hastaya kalp destek cihazlarını implante etmiştik, bunların 42’sini yine çocuk hastalar oluşturuyor. Bu süreç hala devam ediyor. İleri evre kalp yetmezliğinin en etkin tedavisi kalp nakli ancak donör azlığı, bazı hastaların donör olamamaları gibi nedenlerden dolayı kalp destek cihazlarının kullanımı oldukça artmıştır. Geçmişte implante edilen kalp destek cihazları oldukça büyük mekanik aparatlara sahipken yeni nesilde artık çocuklar; üzerlerinde taşıyabiliyor, taburcu olabiliyor, okula gidebiliyor, günlük işlerini gerçekleştirebiliyorlar. Kalp yetmezliği hastaları multidisipliner bir yaklaşımla değerlendiriyorlar; ilk olarak kardiyologlar tarafından tanılandıktan sonra göğüs hastalıkları gibi pek çok branş tarafından değerlendirildikten sonra kalp akciğer nakil konseyine hazırlanıyor. Bu noktada da yetişkin ve çocuk bölümünde psikiyatri hekimlerin değerlendirmesine geçildikten sonra konseye çıkarılıyorlar. Konseyde çıkacak kararlar ile ilgili de aileyi ve çocuğu bilgilendiriyoruz” diye konuştu.


Organ naklini geniş bir çerçeveden anlatan EÜ Organ Nakli Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Hemşire Sinem Aras, “Organ bağışı, toplumda başlayıp toplumda biten kompleks bir yapı. Organ bağışını, yalnızca tıp olarak düşünemiyoruz; etiği, dini, sosyolojiyi de kapsayan bir yapı bu. Organ bağışında kişi, hayattayken kendi serbest iradesiyle organ bağışlama formu doldurursa bir nevi bunu vasiyet etmiş oluyor. Ailelerin organlarını bağışlamak istediklerini bilmeleri çok önemli çünkü aile, beyin ölümü gerçekleştiğinde bu konudaki karar merci oluyor” dedi.



“İzmir organ bağışı konusunda ülke ortalamasının üzerinde”


Organ nakli bekleyen hasta sayıları ile ilgili bilgilendirme yapan Aras, “2023 yılındaki istatistiğe göre organ nakli bekleyen hasta sayıları 32 binlerde. Biz canlı da olsa kadavra da olsa organ bulmaya çalışsak bile bu oranı maalesef kapatamıyoruz. Yılda yaklaşık iki bin kişiyi organ nakli beklerken kaybediyoruz. Bekleme listelerindeki sayılar artarken biz bunun sadece yaklaşık yüzde 18’ine kadar organ bulabiliyoruz. Genel olarak Avrupa’da kadavra donör oranında biz 52’nci sıradayız, kadavra donörlerin kullanımı konusunda da organları çeşitli nedenlerle kullanamadığımız oluyor. Sadece kadavradan nakil yapılacağında sayılar aşağılardayken toplam nakil oranlarında daha iyi sayılara ulaşıyoruz. Bu açığı canlı donörlerle kapatıyoruz. İzmir sayılarına bakıldığında da bağış oranları Türkiye genelinde beşte bir olurken İzmir’de üçte bir oranında oluyor. İzmir bu konuda Türkiye oranına göre her zaman daha iyi konumda” diye konuştu.



Yılda yaklaşık iki bin kişi organ nakli beklerken hayatını kaybediyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Otoyoldaki feci kazada acı detay: Ailesi tarafından kayıp olarak aranıyormuş Anadolu Otoyolu Sakarya geçişinde iki gün önce gece saatlerinde parçalanmış cesedi bulunan ve kıyafet ile beden parçalarından erkek olduğu değerlendirilen kişinin kimliği belli oldu. Otoyolda otomobilin çarpması neticesinde hayatını kaybeden şahsın 84 yaşındaki Abdi Güner olduğu ve aynı gün ailesi tarafından kayıp olarak arandığı öğrenildi. Feci kaza, 18 Ocak Cumartesi günü gece saatlerinde Anadolu Otoyolu Arifiye geçişinde meydana geldi. İstanbul istikametinde otoyolda bir kişinin parçalanmış halde cesedi bulundu. Olayın ardından bölgeye Otoyol Jandarma Komutanlığı’na bağlı çok sayıda ekip sevk edildi. Bölgede geniş çaplı güvenlik önlemi alan ekipler, yola savrulan parçalanmış cesedi otopsi için Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Korucuk Kampüsündeki Otopsi Merkezi’ne kaldırdı. Cesedin kayıp olarak aranan 84 yaşındaki adama ait olduğu ortaya çıktı Öte yandan, Y.K. (71) kontrolündeki 05 ABT 850 plakalı otomobilin bir kişiye çarptığı öğrenildi. Sürücü Y.K. gözaltına alınırken, kazanın oluşumunda karayolları trafik kanununu ihlal ettiği belirlenen yayanın, kıyafet ve beden parçalarından erkek olduğu değerlendirildi. Jandarma ekipleri, tanınmayacak haldeki cesedin kimliğini belirlemek için bölgedeki güvenlik kameraları üzerindeki incelemelerde bulundu. Olay Yeri İnceleme timi tarafından parmak izi çalışmasında kaza neticesinde hayatını kaybeden şahsın, 84 yaşındaki Abdi Güner olduğu ve ailesi tarafından kayıp olarak arandığı ortaya çıktı. Cenaze, işlemlerin ardından aileye teslim edilecek.
Elazığ Elazığ’da avcılar bir kangalı telef edip birini de yaraladı Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde avcılar tarafından silahla ateş edilen bir kangal köpeği telef olurken biri de ayağından yaralandı. Olay Karakoçan ilçesi Koçyiğitler köyü Dal mezrasında meydana geldi. İzin ile bölgede avcılık yapan yabancı uyruklu ve yerli avcılar tarafından bir köpek öldürüldü bir köpek de iki ön bacaklarından vurularak yaralandı. Olay hakkında konuşan Songül Hasdemir, ‘’Ben ailem ile birlikte Elazığ’ın Karakoçan ilçesi Koçyiğitler köyü Dal mezrasında ikamet etmekteyim. Bizim geçim kaynağımız çiftçilik koyun besiciliği yapmaktayız yaklaşık 210 tane koyunumuz var. Kırsal alanda olduğumuz için evimizi ve koyunlarımızı koruyan 3 tane Kangal cinsi köpeğimiz var. Akşam saat 16.00 civarlarında köye avlanmaya (domuz avına) gelen avcılar tarafından 2 tane Sivas kangal cinsi köpeğimizi vurdular. Bir köpeğimiz öldü. Biri de iki ön ayaklarından yaralandı. Yaralı köpeğimizi Bingöl’de hayvan hastanesine götürüp tedavisini kendimiz yaptırdık. Bu olay ailemiz için çok büyük kayıp, dağlık alanda sürü hayvancılığının verimli bir şeklide yapılabilmesi için Çoban köpeklerinin önemi çok büyüktür. Hayvancılık yapılan bölgede kurt gibi yaban hayvanları tehlikesi olması sebebiyle iyi çoban köpeklerine ihtiyaç duyulmaktadır. Hem maddi hem de manevi zararlarımız vardır. Ailemiz için çok değerli olan iki tane kangal köpeğimize zarar veren öldüren ve yaralayan avcılardan şikayetçiyiz’’ dedi. Hasdemir ailesi avcılar hakkında Karakoçan Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulundu.