EKONOMİ - 23 Mart 2025 Pazar 11:12

Tutumlu çocuktan, tüketen çocuğa

A
A
A
Tutumlu çocuktan, tüketen çocuğa

Yapılan bir araştırmada 1928’den 2020 yılına kadar çocuk dergilerindeki reklamlar incelendi, Cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle banka reklamları aracılığıyla tutumlu örnek bir küçük vatandaş olmaya özendirilen çocukların son 30 yıllık dönemde tüketen ve tükettiren çocuğa evrildiği belirtildi.


Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi doktora öğrencisi Pınar Ayşe Tuncer, çocukların, günümüzde kitle iletişim araçlarının gelişim ve yaygınlaşmasıyla tüketim öznesine dönüştüğünü söyledi. Danışmanlığını Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ürün Yıldıran Önk’ün üstlendiği tez çalışmasında; Pınar Ayşe Tuncer, 92 yıllık zaman diliminde yayınlanan 36 farklı dergi ve 112 reklamı inceledi. Tuncer, Cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle banka reklamları aracılığıyla tutumlu, örnek bir küçük vatandaş olmaya özendirilen çocukların, son 30 yıllık dönemde tüketen ve tükettiren çocuğa evrildiğini belirtti. Yürüttükleri araştırma ile ilgili bilgi veren Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi doktora öğrencisi Pınar Ayşe Tuncer şunları söyledi: "Çalışmanın amacı çocuk dergilerinde yayınlanan reklamlar üzerinden çocuğun tüketim öznesi konumuna gelme sürecini araştırmaktı. Şimdiye kadar daha çok televizyon reklamlarına yönelik çalışmalar yapılmıştı. Dergilerin son yıllarda sayısal olarak artmış olması ve bu konuda bir çalışma olmaması nedeniyle dergilere odaklandım. 1928’den 2020 yılına kadar dergileri taradım. Bu tez ilk kez bu kadar geniş bir zaman aralığında yayımlanmış ulaşılabilen tüm çocuk dergilerinin listesini de kapsayan bir akademik çalışma oldu. Çocuk dergilerindeki reklamlarda çocukların tüketici olarak nasıl konumlandırıldığını inceledim. Elde ettiğim veriler aynı zamanda Türkiye’de yaşanan toplumsal dönüşümleri ve değişen çocukluk kavramını da ortaya koyuyordu."



"Örnek küçük vatandaş"


Çok iyi bir arşiv çalışması sonucunda her 10 yıllık dönemden 4’er dergi incelediğini anlatan Tuncer, "Toplam 112 reklam tespit ettik. Bunların genelini banka reklamları oluşturuyor. Banka reklamlarında yıllar içinde ortaya çıkan değişim dikkatimizi çekti. İlk başta kumbara reklamlarıyla tasarrufa yönlendirilen çocuk daha sonraları gerek aktiviteler, gerekse kredi kartı reklamlarıyla tüketime yönlendirilmeye başlamış. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki reklamlarda çocuklar iyi birer küçük vatandaş olarak konumlandırılmış. 1990’lı yıllarda ise ciddi bir değişim var. Örnek küçük vatandaş, sağlıklı gürbüz bir çocuk yerine her şeyi alan, tadan her hizmetten yararlanan bir çocuk konumuna gelmiş" dedi.


Benzer biçimde gıda reklamlarının da öznesinin çocuklar olduğunu belirten Pınar Ayşe Tuncer, "Reklamlarda çocukların bahsi geçen yiyeceği tükettiklerinde daha sağlıklı, güçlü başarılı olacakları şeklinde yönlendirmeler vardı. İlk başlarda reklamlarda yer alan gürbüz sağlıklı Türk çocuğu imajı yerini çeşitli atıştırmalıklar tüketen çocuğa bırakıyor. Son yıllarda ise daha çok teknoloji ürünlerinin reklamlarında bir artış söz konusu" diye konuştu.



"Çocuklar hedefte"


Banka reklamlarının araştırmada önemli bir done olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Ürün Yıldıran Önk de, "İlk reklamlarda çocuklara kumbara ile para biriktirin mesajı var. Son yıllarda ise tutumluluğun yerini tüketim vurgusu alıyor. ’Çocuğa ayrı hesap açalım, kredi kartı verelim’ yönlendirmeleri söz konusu. Çocuklar çok özel bir hedef kitle. Çocuk dergileri de sadece çocuklara değil, ailelere de hitap ediyor. Bir yandan geleceğin tüketicisi çocuklara yatırım yaparken, bir yandan da ailelere de ulaşmış oluyorlar" dedi.



Tutumlu çocuktan, tüketen çocuğa

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Çiftçi ailelere gıda muhafazası, hijyen ve etiket okuryazarlığı eğitimi Samsun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik personeli tarafından çiftçi ailelere gıda muhafazası, hijyen ve etiket okuryazarlığı eğitimi verildi. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik personeli tarafından, 19 Mayıs ilçesinde faaliyet gösteren kooperatif üyeleri, çiftçiler ve üreticilere yönelik kapsamı geniş bir eğitim programı gerçekleştirildi. Aileleriyle birlikte katılım sağlayan çiftçilere, gıda muhafazası, hijyen kuralları ve etiket okuryazarlığı konularında bilgilendirme yapıldı konuyla ilgili sertifikaları verildi. Müdürlük, "Aile Yılı" çalışmaları kapsamında önemli faaliyetlerde bulunacak. Bu kapsamda, özellikle kırsal alanda hayvancılık ve tarımla uğraşan ailelere teknik bilgi ve beceri kazandırılması hedeflenerek tarımsal dijital okuryazarlığı destekleyici kurs programları ve eğitimler düzenlenecek. Ayrıca ailelere yatırım destekleri sunularak kırsal kalkınma desteklenecek. Samsun Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından "Aile Çiftçiler Yarışıyor" gibi etkinlikler düzenlenecek, aile temelli faaliyetler, geziler, kurslar ve organizasyonlar gerçekleştirilecek. Ayni ve nakdi desteklerle çiftçi ailelerinin ekonomik refah düzeyleri yükseltilerek tarımsal alanda süreklilik sağlanacak. Ayrıca bireysel su verimliliği ve iklim dostu tarım teknikleriyle üretim konusunda çiftçiler bilgilendirilecek, çevreye duyarlı tarım uygulamalarının yaygınlaşması sağlanacak. Samsun Tarım ve Orman Müdürlüğü, "Ailemiz Geleceğimizdir" ilkesiyle 2025 yılı boyunca ailelerin tarımda daha güçlü bir konuma gelmesi için çalışmalar sürdüreceğini de belirtti.
Antalya Antalya Defterdarlığından kira geliri elde eden mükelleflere kolaylık Antalya Defterdarlığı, 2024 yılına ilişkin kira geliri beyannamelerinin kolaylıkla verilebilmesi amacıyla üç AVM’de stant açtı. Beyanname verme süresi 2 Nisan’da sona erecek. Hesaplanan gelir vergisinin ilk taksiti ile damga vergisinin de aynı tarihe kadar ödenmesi gerekiyor. Antalya Defterdarlığı, 2024 yılında kira geliri (Gayrimenkul Sermaye İradı), ücret geliri, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratları dolayısıyla gelir vergisi beyannamesi verecek mükellefler için kentteki üç büyük alışveriş merkezinde beyanname kabul stantları kurdu. Mükellefler, 3 Mart’tan itibaren Terracity, 5M Migros ve Özdilek AVM’lerde açılan stantlardan hafta içi her gün 10.00-18.00 saatleri arasında beyanname işlemlerini yapabiliyor. Stantlar, 2 Nisan 2025 tarihine kadar hizmet vermeye devam edecek. 5M Migros AVM’de 2. katta, Özdilek AVM’de giriş katında, Terracity AVM’de ise -1. katta kurulan stantlarda Defterdarlık personeli mükelleflere yardımcı oluyor. Beyanname verme süresi 2 Nisan’da sona eriyor Kira geliri elde eden mülk sahiplerinin gelir vergisi beyannamelerini 1 Mart - 2 Nisan tarihleri arasında vermeleri gerekiyor. 31 Mart ve 1 Nisan tarihlerinin resmi tatile denk gelmesi nedeniyle beyan süresi 2 Nisan’a uzatıldı. 2024 takvim yılı için konuttan yıllık 33 bin liranın, iş yerinden ise 230 bin liranın üzerinde kira geliri elde eden gayrimenkul sahiplerinin beyanname vermesi zorunlu. Bu sınırların altında kalan mükellefler ise beyanname vermek zorunda değil. Beyanname vermek isteyenler, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın https://gib.gov.tr adresinde yer alan Hazır Beyan Sistemi üzerinden ya da doğrudan hazirbeyan.gib.gov.tr adresinden işlemlerini online olarak da gerçekleştirebiliyor. Ayrıca Dijital Vergi Dairesi üzerinden de sisteme giriş yapılabiliyor. Ödemeler iki taksitle yapılabilecek Beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinin birinci taksiti ve damga vergisi 2 Nisan 2025 tarihine kadar, ikinci taksiti ise 31 Temmuz 2025’e kadar ödenebilecek. Öte yandan ticari, zirai ve serbest meslek faaliyetlerinden gelir elde eden mükelleflerin de yıllık gelir vergisi beyannamelerini aynı tarihe kadar vermeleri gerektiği hatırlatıldı. Antalya Defterdarlığı, gelirlerin tam ve doğru şekilde beyan edilmesinin büyük önem taşıdığını vurgularken, riskli görülen mükelleflerin denetime tabi tutulacağını duyurdu.
Aydın Nazillili yazarlardan ’terörist’ benzetmesine cevap: "Efeler devleti korumaya, teröristler ise yıkmaya çalışanlardır" Aydın’ın Nazilli ilçesinde araştırmacı yazarlar basın toplantısı düzenleyerek DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in bir televizyon kanalında ’Efelik’ kültürünü teröristlerle aynı kefeye koymasını şiddetle kınadı. Nazilli’de yaşayan araştırmacı-tarihçi yazarlar İbrahim Kiraz, Osman Girgin, Sabahattin Burhan, Abdullah Kırkık, Nazilli Gazeteciler Cemiyetinde basın toplantısı düzenleyerek geçtiğimiz günlerde özel bir televizyon kanalında ’Efelik’ kültürünü teröristlerle aynı kefeye koyan DEM Parti İstanbul Milletvekili, TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’i kınadı. İlçede görev yapan yerel ve ulusal basın mensuplarına açıklama yapan yazarlar, devleti yaşatmaya, korumaya çalışan ’Efelik kültürü’ ile devleti yıkmaya çalışan teröristlerin aynı kefeye konulmasının büyük bir hata olduğunu ifade ettiler. Milletvekili Önder’in kullanmış olduğu ’Ege’nin teröristleri’ ifadesi ile devleti yıkma amacı güden terör örgütlerini legalleştirme çabasında olduğunu belirten yazarlar benzetmeye tepki gösterdi. Atatürk’ten Demirci Mehmet Efe’ye övgü dolu mektup Nazilli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ümit Özmen ve cemiyet üyesi basın mensuplarının sorularını cevaplayan Demirci Mehmet Efe kitabının yazarı İbrahim Kiraz, "Demirci Mehmet Efe kitabının yazarıyım. Arkadaşlar; efeler hiçbir zaman terörist olmamıştır. Efeler Milli Mücadele içerisinde ülkemizin kurtarılması için savaşmış olan milli kahramanlardır. Atatürk; milli kahramanları şu şekilde anlatıyor: ’Böylece 1919 yılı Haziran ortalarında Aydın Cephesi kuruldu. Bu bölgede bulunan 57. Tümen Komutanı Albay Mehmet Şefik Bey ve Tümen Topçu Komutanı Binbaşı Hakkı Bey idi. Ulusal Kuvvetlerin başında da Yürük Ali Efe ve Demirci Mehmet Efe vardı. Sonunda Demirci Mehmet Efe üstünlük sağlayarak Aydın Cephe Komutanlığı’nın tamamını eline aldı. Daha önce yeri geldiğinde bildirmiştim ki sonradan oraya gönderdiğim Albay Refet Bey de Demirci Mehmet Efe’nin komutanlığını kabul eylemiştir.’ Görüyorsunuz, ülkemiz işgal altında. Bu işgali ortadan kaldırmak için Demirci Mehmet Efeler, Yürük Ali Efeler, diğer efe gruplarının hepsi dağdan inerek Kurtuluş Savaşı’na katılıyorlar ve ülkemizin kurtarılması için ellerinden gelen her türlü çabayı gösteriyorlar. Anadolu’nun içlerinde çok sayıda isyanlar çıkıyor. Bu isyanların bastırılmasında efelerin görevlendirilmesi kararlaştırılıyor. Ve bunlar gidiyorlar, o isyanları bastırıyorlar. Mesela o isyanları bastırdıktan sonra Atatürk onlara, Demirci Mehmet’e şu mektubu yazıyor; ’Umum Kumandan Demirci Mehmet Efe kardeşime. Kahraman Efelerinizi size gönderiyorum Aydın’ın doğru, özlü ve fedakar evlatları. Bolu ve Düzce havalisinde memleketimizdeki gavurların esaretine düşürmeye çalışan hainleri ve kahramanca ve fedakarca yok ettiler. Vatanımıza büyük hizmet ifa ettiler. Allah iki cihanda aziz etsin kendilerini ve umum kumandanları olan zatı alinize. Büyük Millet Meclisi’nin kalbi ve samimi teşekküratımı takdim eder, gözlerinizden öperim. Kardeşim efendim. Mustafa Kemal Büyük Millet Meclisi Vekili. 11.06.1920.’" "Vatanın kurtuluşu için savaşan kişiler terörist olabilir mi?" Konuşmasını sürdüren Kiraz, "Yine Demirci Mehmet Efe ve diğer efelerin asker toplamaları var. Bunlar kim için asker topluyorlar, vatanın kurtarılması için. Vatanın kurtuluşu için savaşan kişiler terörist olabilir mi? Eğer vatanın kurtarılması için bunlar teröristse ben de teröristim! Bu ülkenin o günkü sıkıntılarını ortadan kaldırmak için efelerin silahlarına sarılıp düşmanın üzerine gitmesi ve düşmanı bu topraklardan atmalarıydı" dedi. "Efeler, halkın ırzına, namusuna dokunmaz" Efelerin, kesinlikle halkın ırzına, namusuna dokunmadığını ifade eden Kiraz, şunları kaydetti: "Efeler, kimsesizi korur, yoksula yardım eder, elinden geldiği kadar haksızlığı, adaletsizliği ortadan kaldırır. Fakat bazı kişiler vardır, efelerin giysilerini giyerek dağa çıkarlar, onu-bunu soyarlar, onun-bunun ırzına geçerler. Bunlara efelik kültürüne göre ‘çalıkakıcı’ derler. Bu bölgede o dönemde bir sürü çalıkakıcı türüyor. O çalıkakıcıların ortadan kaldırılması için Demirci Mehmet Efe, bu bölgede hafiye grubu oluşturuyor. Ve o dönemde Demirci Mehmet Efendi’nin 459 tane karakolu var. Bu ülkenin kurtarılması ve o bölgedeki insanların rahat bir şekilde hareket etmesi, eşkıyalardan korunması için o bölgelere çok sayıda hafiye gönderiyor. Mesela bu hafiyenin başında da o dönemde ’Keklik Fadime’ isminde bir tane bayan efe var. Keklik Fadime, Karacasuludur. Karıncalı Dağı’nda yetişmiştir. Demirci Mehmet Efe’ye katılır. Ona silah eğitimi verirler. O da ‘kızan’ olarak devam eder. Daha sonra kendi Efe Grubu’nu oluşturur. 567 tane kadınlardan oluşan kızanları var. Bu Efe Buharkent-Çubuk Dağı eteklerindeki savaşın esas yönlendirici ve yöneticisidir. Yani çalıkakıcıyla efeleri ayırt etmek lazım. Çalıkakıcı dediğimiz kişiler toplumda eşkıyadır. İnsanları soyar, onun bunun ırzında gözleri vardır. Ama efelerin öyle bir şeyi yok. Efeler dürüsttür. 57. Tümen Komutanı Albay Şefik’in sözleri ile efeler; ’Özellikle Demirci, namusluydu, dürüsttü. Her şeyden önce yapacağı şeyi bizimle konuşurdu. Vatanını seven bir vatanseverdi. Ben bunlarda gördüğüm terbiyeyi başka bir gruplarda görmedim’ diyor." "Birisi yıkmaya, diğeri yapmaya çalışıyor" Araştırmacı-Yazar Osman Girgin de konuşmasında, "Birilerinin kendilerini efelerle kıyaslaması kendilerini suçsuz ilan etme gibi oluyor. Ama eşkıya anlamında düşünürsek memleketin her tarafında eşkıya var ve bu eşkıyalar kendilerine göre beraberse onlar zaten eşkıyalık yapıyorlar ve eşkıyadır. Ama efelik ve efeler farklı bir olay. Bu bir kültür meselesi. Yani Ege Bölgesi’ndeki buradaki efelik, devletin olmadığı bir zaman da adaleti tahsis etmek için kurulmuş. Milletin canını, malını, namusunu kurtarmak için kurulmuş. Şimdi bununla birileri kıyaslamaya kalkarsa bunları zemzem suyu ile yıkansalar yine olmaz. Çünkü devleti tekrar ayağa kaldırmaya çalışan bir Efelik Teşkilatı Ege Bölgesi’nde, devleti yıkmaya çalışan bir teşkilat veya mevcut devleti hiçe sayan bir teşkilat, konuştukları teşkilat. Zaten konuşmaya bile gerek yok. Çünkü o zaman onlar kendilerine göre resmiyet kazanmış olacaklar. Aradaki fark çok büyük. Çünkü birisi yıkmaya çalışıyor, birisi yapmaya çalışıyor. Ve efelik kültürü dememizin içinde yaşanmışlıkların tamamı var. Bu milletin töresi var, milli ve manevi değerler var. Çünkü zaten milli ve manevi değerler olmadan efelik ayakta kalamayacağına göre çünkü halkın kendisi ve efeye katılan, efeliğe katılan, kızanlığa katılan binlerce insan var. Onun için birbirleri ile kıyaslanacak şeyler değil. Ve kendilerini hiç aklamaya çalışmasınlar. Buradan onlara ekmek çıkmaz" dedi. "Bunları kesinlikle ve kesinlikle kınıyorum" Son olarak Yazar Kiraz, "Efelerin yapmış olduğu çok büyük hizmetler var. Anlatmakla bitmez. Efeleri diline dolayarak, efeleri kötülemeye çalışan hainleri kınıyorum. Efe, bu ülkenin göz bebeğidir. Bu ülkenin kurtarılması için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Böylesine milli kahramanları kötüleyen insanlar toplumun içerisinde yüzü olmayan insanlar. Ben onların yüzsüz olduğunu düşünüyorum. Bunları kesinlikle ve kesinlikle kınıyorum" ifadelerine yer verdi.