ÇEVRE - 21 Eylül 2024 Cumartesi 10:29

Selçuk Kent Belleği’nin gündeminde deprem söyleşisi

A
A
A
Selçuk Kent Belleği’nin gündeminde deprem söyleşisi

Selçuk Kent Belleği’nde düzenlenen Ayasuluk Söyleşileri’nin ikinci gününde “Selçuk ve Çevresinin Deprem Tehlikesi ve Alınması Gereken Önlemler” başlıklı söyleşisiyle Prof. Dr. Hasan Sözbilir konuk oldu. Söyleşide Prof. Dr. Hasan Sözbilir katılımcılara, Türkiye’nin deprem tehlike kaynakları, deprem zararlarının ana nedenleri ve alınması gereken tedbirler, Selçuk ve çevresinde deprem tehlikesini oluşturan kaynaklar ve bu kaynakların gelecekteki deprem potansiyeli ile Antik Kenti’nde bulunan deprem izleri üzerine yapılan araştırmalar ve İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı hakkında bilgiler verdi.


Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Selçuk Kent Belleği’nde düzenlenen Ayasuluk Söyleşileri’nin ikinci gününde “Selçuk ve Çevresinin Deprem Tehlikesi ve Alınması Gereken Önlemler” başlıklı söyleşisinde önemli açıklamalarda bulundu. 6 Şubat depreminden sonra deprem gerçeğini anlamaya ve önlem almaya yönelik çalışmaların arttığına değinen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Özellikle 6 Şubat depreminden sonra Türkiye ölçeğindeki depremlerle ilgili durumlar daha ön plana çıktı. Depremi anlamaya ve önlem almaya yönelik çok fazla çalışma başlatıldı. Bu çalışmalar kapsamında Selçuk özelinde ve İzmir özelinde ‘hangi noktada olduğumuz ve nasıl bir deprem riskine sahip olduğumuz, bundan sonra neler yapmalıyız’ konularında çalışmalarımızı daha da arttırdık. Biz her depremden sonra bazı dersler çıkartıyoruz. ‘Neden bu kadar zarar gördük, neden bu kadar insan can verdi’ araştırmaları yaptıkça, geldiğimiz noktada şu anki teknolojiyle deprem olmadan önce yerin nasıl sarsılacağını ölçebiliyoruz. Ölçtüğümüz veriye göre statik projeyi çizip bina yaparsak deprem kaynaklı can kaybı yaşanmıyor. Bu elbette ki inşaatlar yapılırken kusursuz bir bina ve işçilikle, kullanılan malzemeler ile de mümkün. Aynı zamanda yangın ile ilgili günümüzde erken uyarı sistemleri geliştirildi. Binalarımızda bu sistem varsa deprem olduğunda sensör binadaki elektriği kestiği için deprem sonrasında yangın çıkmasını engelliyor. Bu da bize depremden sonra gelişen diğer felaketlerle ilgili önlem alma şansı tanıyor” dedi.



"Tarihimizin en büyük kara depremi"


6 Şubat 2023’te 10 ilde yıkıma ve binlerce can kaybına sebep olan depremin tarihimizin en büyük kara depremi olduğuna değinen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “6 Şubat depremi günümüze kadar olan en büyük kara depremi olarak değerlendiriliyor. Dünyada çok ender görülecek şekilde 9 saat arayla iki şiddetli deprem oldu. Çok fazla fayın birleşip kırılmasıyla oluşan bir depremin ardından 9 saat sonra fayların tekrar enerji üreterek şiddetli bir depremin daha olmasına sebep oluyor. Deprem mekanizması anlamında ender gözlenebilir bir durum ve bu Türkiye’de gerçekleşmiş oldu” dedi.



"Selçuk tehlikesi yüksek bir bölgede"


Türkiye Deprem Haritası ve Selçuk’ta geçmişte olan depremleri inceleyerek neticeler yapan Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Türkiye Deprem Tehlike Haritasına bakarsak Selçuk Bölgesi deprem tehlikesi yüksek olan bir bölge. 6 Şubat depreminden sonra bu harita tekrar güncellendi. Selçuk bölgesi ve İzmir bölgesi kapsamında baktığımızda her tarafımızda denizler var. Denizlerimiz de de yüksek ölçekli fay hatları var. Jeoloji Biliminde ‘Gelecekte yıkıcı bir deprem olacak mı?’ sorusuna cevap vermek için geçmişte olan depremlere bakarız. Geçmişte yıkıcı bir deprem olduysa gelecekte de olacaktır. Selçuk Fayı ilgili de çalışmalarımız oldu bazı sonuçların gelmesini bekliyoruz. ’Son depremi ne zaman yapmış, fay kaç yılda bir kırılmış?’ gibi bilgileri yakın bir zamanlar sizlerle de paylaşacağız” dedi.



"Çok Disiplinli Bilimsel Araştırma Projesi’ne başladık"


Antik Kentlerde de deprem ile ilgili çalışmalar yapmak için farklı alanlarda çalışan bilim insanlarıyla bir araya geldiklerini ve Çok Disiplinli Bilimsel Araştırma Projesi’ne başladıklarını aktaran Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Biz Çok Disiplinli Bilimsel Araştırma Projesi başlattık. Antik kentlerin çoğunlukla fayların üzerine yerleştiğini görüyoruz. Aslında hayati alanda faydan çok uzakta yaşayamayız çünkü sular, maden kaynakları, dağ ve ova sınırı fay dediğimiz yerde vardır. Bir şekilde faylara yakın yaşamak zorundayız. Burada önemli olan şey nasıl yaşamamız gerektiğini bilip anlamamız. Fayın izin verdiği ölçüde yapılaşma olursa hiçbir canı kaybetmeyiz. Biz bu proje kapsamında deprem zamanında gelişmiş postseismis etkilere bakacağız. Yani bir insanın yapamadığı, doğanın kendisinin yaptığına inandığımız, antik kentlerdeki bazı görsel verilerden yola çıkarak deprem izlerine bakacağız. İncelediğimiz antik ketlerde günümüzün teknolojisinin ışığında yaptığımız çalışmalarla depremin ne zaman olduğunu anlayabileceğiz. Antik kentlerdeki deprem izine ait olduğunu düşündüğümüz her türlü veriyi topluyoruz ve o dönemin depremlerini yaşlandırmaya çalışıyoruz. Bu da bize bu bölgelerin kaç yılda bir deprem gördüğünü gösterecek. Bu çok önemli çünkü deprem olma sıklığını alansal ölçekte anlarsak deprem üretme sıklığını görebiliriz” dedi.



"Tüm Türkiye için afet risk azaltma planı var"


Tüm Türkiye özelinde il ve ilçe bazında afet kaynaklarını belirlemek ve bu kaynakların tehlike ve risk analizlerini yapmak için plan oluşturulduğunu aktaran Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Özellikle 2021 yılında tüm Türkiye için Afet Risk Azaltma Planları yapıldı. Bu İzmir bazında her ilçe için yapıldı. Belli masalar oluşturulup çalıştaylar yapıldı. Selçuk’un sadece deprem değil doğal afet tehlikesi anlamında hangi riskleri olduğunu, sel riski, heyelan riski gibi konuların hepsi günlerce çalışılarak ortaya kondu ve artık İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı var. Burada da Selçuk ile ilgili yapılması gereken birçok eylem planı var. Neyi nasıl yapacağız sorusu artık yok hepsi planlanmış ve yazılmış durumda” dedi.



Selçuk Kent Belleği’nin gündeminde deprem söyleşisi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Narin Güran cinayetinde tutuklu Nevzat Bahtiyar’dan itiraf: "Salim bana, ’Yüksel’le birlikte olduğumuzu kız gördüğü için bu kızı ben öldürdüm. Artık sen de benim suç ortağımsın. Bu olaya tanık olduğun için bu cesedi yok edeceksin’ dedi" Diyarbakır’da öldürülen Narin Güran’ın cansız bedenin dereye taşıdığını daha önce itiraf eden ve soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Nevzat Bahtiyar, yeniden verdiği ifadede de, “Salim bana, ‘Yüksel’le birlikte olduğumuzu kız gördüğü için bu kızı ben öldürdüm. Artık sen de benim suç ortağımsın. Bu olaya tanık olduğun için bu cesedi yok edeceksin. Yoksa senin oğlunu gittiği futbol okulundan aldırır, kafasına sıktırırım. Bunu yok et ve sonrasında da sana 200 bin lira vereceğim’ dedi" iddialarında bulundu. Merkez Bağlar ilçesindeki Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolan, 8 Eylül günü cansız bedeni mahalleye 2 kilometre uzaklıktaki Eğertutmaz Deresi’nde bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin soruşturma sürüyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına yürütülen soruşturma kapsamında tutuklu 12 kişi arasında yer alan ve daha önce verdiği ifadede Narin’in cansız bedenini dereye taşıdığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar, tutuklu bulunduğu cezaevine yazdığı dilekçe adliyede ifade vermek istediğini bildirdi. Yoğun güvenlik önlemleri altında Diyarbakır Adliyesi’ne dün akşam saatlerinde getirilen Nevzat Bahtiyar, Narin’in cinayetini yürüten savcılar tarafından 4 saat sorgulandı. Nevzat Bahtiyar’ın savcılığa verdiği ifadede, amca Salim Güran’ın, Narin’in annesi olan Yüksel Güran ile cinsel ilişki yaşadığını Narin’in görmesinden dolayı öldürdüğünü ileri sürdü. Bahtiyar, daha önce verdiği ifadelere ilişkin, bazı olayları olayın sıcaklığı ve Salim Güran’ın tehditlerinden dolayı farklı anlattığını öne sürerek 21 Ağustos günü yaşananları anlattı. Narin’in öldürüldüğü 21 Ağustos günü saat 15.08’de Salim Güran’ı su meselesi yüzünden aradığını aktaran Bahtiyar, daha sonra Salim’in de kendisini ağabeyi Arif Güran’ın evinin bulunduğu tepeden seslenerek yanına çağırdığını söyledi. Salim ile Arif Güran’ın evine girdiklerini ileri süren Bahtiyar, şunları söyledi: “Bir oda hariç tüm odaların kapıları kapalıydı. Evin içinde anne Yüksel ile Enes, Eren ve Muhammed Güran dahil hiç kimseyi görmedim. Herhangi bir ses de duymadığım için odalarda olup olmadıklarını da bilmiyorum. Salim beni solda bulunan odalardan birine götürdüğünde Narin’in yerde hareketsiz yatar vaziyette olduğunu gördüm. Hatırladığım kadarıyla Narin’in ağzında köpük şeklinde bir sıvı vardı. Salim bana, ‘Yüksel’le birlikte olduğumuzu kız gördüğü için bu kızı ben öldürdüm. Artık sen de benim suç ortağımsın. Bu olaya tanık olduğun için bu cesedi yok edeceksin. Yoksa senin oğlunu gittiği futbol okulundan aldırır, kafasına sıktırırım. Bunu yok et ve sonrasında da sana 200 bin lira vereceğim’ dedi." Salim’in, Narin’in cesedini battaniyenin içine bıraktığı öne süren Bahtiyar, cesedi kucağına aldıktan sonra evden ayrıldığını söyledi. Kapı önünde Narin’in terlikleri olduğunu söyleyen Bahtiyar, Salim’in söylemesi üzerine onları da alıp battaniyenin içine koyduktan sonra aracına bırakmak için evime doğru gittiğini, ilk önce kendisine ait ahıra pencereden cesedi bıraktığını dile getirdi. Ardından ahırdaki çuvalı aceleyle cesedin başından geçirdiğini anlatan Bahtiyar, çuvalı bağlamadan, cesedi kendi aracının arka koltuk paspasına bıraktığını ve battaniyeyi de arkadan aracıyla gelen Salim’e verdiğini öne sürdü. İfadesinde, “Salim battaniyeyi kendi aracına bıraktı. Bana da, ‘Cesedi gerekirse parçala, sonra da Eğertutmaz Deresi’ne at’ dedi" diyen Bahtiyar, “Bu sırada yukarı doğru yani Arif Güran’ın evine doğru baktığımda Narin’in annesi Yüksel’in yüzünü ellerinin arasına alarak ağlayarak baktığını gördüm. Cesedi Eğertutmaz Deresi’ne götürdüm ve daha önce yer gösterme yaptığım yere bıraktım. Üzerine de dikkat çekmemesi için büyük bir taş bıraktım” diye konuştu. Narin’in bir ayağı çuvalın dışında kaldığını söyleyen Bahtiyar, telaşlı olduğu için olay yerinden hemen uzaklaştığını öne sürdü. Olaydan sonra Salim’le yüz yüze veya telefonla görüşmediğini anlatan Bahtiyar, birkaç gün sonra yolda karşılaşınca kendisiyle kaş göz işareti yaparak selamlaştığını söyledi. Narin’in cansız bedenini bıraktığı yeri Salim’in görüp görmediğini bilmediğini ifade eden Bahtiyar, ancak Eğertutmaz Deresi köyün yüksek yerlerinden açıkça görüldüğüne dikkat çekti. Salim’in kendisini arkadan izleyerek cesedi nereye bıraktığını görmüş olabileceğini söyleyen Bahtiyar, olayın tamamen bu şekilde yaşandığın, Narin’i kesinlikle öldürmediğini, sadece Salim’in cesedi kendisine teslim etmesi nedeniyle Eğertutmaz Deresi’ne bıraktığını öne sürdü. Nevzat Bahtiyar ifadesinin ardından tekrar tutuklu bulunduğu cezaevine gönderildi.
Manisa Manisa CBÜ’den engelleri aşan proje: ‘Sensiz AS’la’ Manisa Celal Bayar Üniversitesi ev sahipliğinde, TÜBİTAK 4008 Destek Projeleri kapsamında hayata geçen “Çocuklarda Angelman Sendromu: Sensiz AS’la” projesi açılış toplantısı gerçekleştirildi. TÜBİTAK 4008 "Özel Gereksinimli Bireylere Yönelik Kapsayıcı Toplum Uygulamaları Destekleme Programı" kapsamında, Angelman Sendromlu (AS) çocuklar ve ailelerine yönelik kapsamlı proje; Manisa Celal Bayar, Tekirdağ Namık Kemal ve Sağlık Bilimleri Üniversiteleri, Yunusemre İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Ankara Etlik Şehir Hastanesi, Angelman Türkiye Topluluğu ve Angelman Sendromu Derneği paydaşlığında başladı. TÜBİTAK 4008 “Özel Gereksinimli Bireylere Yönelik Kapsayıcı Toplum Uygulamaları Destekleme Programı” kapsamında hayata geçirilen yeni proje ile nadir görülen genetik bir hastalık olan Angelman Sendromu (AS) taşıyan çocukların ve bu çocuklara hizmet veren bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması hedefleniyor. Angelman Sendromu, gelişimsel gecikme, konuşma bozukluğu, hareket ve denge problemleri ile bazen nöbetlerle karakterize edilen genetik bir bozukluk olarak tanımlanıyor. Nadir görülen bu hastalık, çoğu insan tarafından bilinmiyor. Projenin temel amaçları arasında AS’li bireylerin, sosyal, görsel ve motor becerilerini geliştirecek özgün yöntemler, materyaller ve içerikler sunmak yer alırken AS’libireylerin ebeveynlerine ve onlara hizmet veren kişilere yönelik bilimsel destek de sağlanacak. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilecek ve 7 gün sürecek program kapsamında AS’li bireylerin bağımsız ve aktif yaşamını destekleyen, fiziksel ve sosyal ortamlara katılımlarını kolaylaştıran eğitimler düzenlenecek. Eğitimler, nöroloji, genetik, özel eğitim, psikiyatri, beslenme, spor ve fizyoterapi gibi alanlarda uzman kişiler tarafından verilecek. Katılımcılar, Angelman Sendromu ile ilgili en güncel araştırmalar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi sahibi olacak ve AS’li bireylere yönelik stratejiler geliştirme konusunda farkındalık kazanacaklar. Proje, AS’ye dair bilinç oluşturmayı ve bu bireylere sunulan destekleri artırmayı amaçlıyor. Projenin açılış töreninde konuşan Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, “Angelman Sendromu, çocukları ve ailelerini etkileyen önemli bir nörolojik rahatsızlık. Bu özel çocuklarımızın hayatlarını kolaylaştırmak, onların potansiyellerini en üst düzeyde ortaya çıkarmalarına yardımcı olmak, hepimizin ortak sorumluluğu. İşte bu sorumluluk bilinciyle yola çıkarak başlattığımız ‘Çocuklarda Angelman Sendromu: Sensiz AS’la’ projesi bu alanda önemli bir boşluğu dolduracak. Projemiz kapsamında, hem bu hastalığın teşhisi ve tedavisine yönelik bilimsel çalışmalar yapılacak hem de çocuklarımızın ve ailelerinin yaşam kalitelerini artırmaya yönelik sosyal projeler hayata geçirilecek.” ifadelerini kaydederek “Engel tanımayan bir geleceğe doğru emin adımlarla ilerlerken, hayatın her alanında eşitlik ve kapsayıcılık ilkesini benimseyen üniversitemiz, yeni projelere imza atmaya devam edecek” dedi.
İstanbul Tevfik Yamantürk: “Yol kazası yapmazsak şampiyon oluruz" Beşiktaş Divan Kurulu Başkanı Tevfik Yamantürk, ezeli rakiplere göre daha kaliteli bir ekibe sahip olduklarını vurgulayarak, “Yol kazası yapmazsak şampiyon oluruz" dedi. Beşiktaş Divan Kurulu 2024 yılı 2. olağan toplantısı, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı-Anadolu Oditoryumu’nda yapılıyor. Toplantıda konuşan Beşiktaş Divan Kurulu Başkanı Tevfik Yamantürk, "Takımımız keyif veriyor. Değerli rakiplerimizi de izliyorum. Üslubumu bağışlayın; motor gaz yemiyor, yürümüyorlar. Yol kazası yapmazsak şampiyon oluruz" diye konuştu. “Bu paraların peşine düşmeniz lazım” Geçmiş yönetimin mali açıdan kulübe verdiği zararlardan bahseden Yamantürk, "Okul takımında oynatmayacağımız adamları o performanslarla Beşiktaş’a milyon euro’larla aldılar. Ondan sonra çekip gittiler. Ama faturayı camia ödüyor. İstanbulspor’dan alınan genç bir futbolcu vardı, ismini bile hatırlamıyorum. Valerien Ismael döneminde Alanyaspor maçında 35-40 metreden faul yaptı. ’Eyvah bu gol olursa maç gider’ dedim. Gol oldu, atıldı. Maç gitti. Koskoca Beşiktaş takımının antrenörü Ismael, hakeme bitir diye işaret yapıyor. Hepsini geçtim futbolcu ortada yok ama futbolcuya 2.5 milyon euro ödediler, yüzde ellisine. Kendi paranızla neden ödemiyorsunuz, Beşiktaş’ın parasıyla ödüyorsunuz. Böyle bir hakkınız yok. Ondan sonra da çekip gidiyorsunuz. Buna kimsenin hakkı yok. Var mı böyle bir yeryüzü düzeni. Başkanımıza da söyledim, bu paraların peşine düşmeniz lazım diye" açıklamalarında bulundu.