SAĞLIK - 09 Nisan 2025 Çarşamba 11:26

İnternetteki ’yasak’ları değil, doktorunuzu dinleyin

A
A
A
İnternetteki ’yasak’ları değil, doktorunuzu dinleyin

Medicana International İzmir Hastanesi, 1-7 Nisan Kanser Haftası kapsamında onkoloji hastaları için özel söyleşide konuşan Prof. Dr. Ahmet Dirican, özellikle internet ortamında çok miktarda yanıltıcı bilgi olduğuna dikkat çekti. Dirican; "Mesela onkoloji hastalarının şeker tüketmesi yasak diye biliniyor. Oysa şekerin kanser hücrelerini beslendiğine dair bilimsel bir veri yok. Tedavi sürecinde doktorunuzu dinleyin" dedi.


1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası kapsamında Medicana International İzmir Hastanesi, "Kanserle Mücadele Mutfakta" adlı söyleşiye ev sahipliği yaptı. Onkoloji hastaları, sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri ve sigorta acentelerinin yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte, kanser tedavisi gören bireyler için sağlıklı ve besleyici yemeklerin önemi tartışıldı. Medicana International İzmir Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Dirican, yaşam tarzının kanser üzerindeki etkisini anlatırken, Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Mısra Aydın da onkoloji hastalarının mutfakta dikkat etmesi gereken noktalara dikkat çekti.



Akdeniz tipi diyet bilimsel olarak kanıtlanmıştır


Kanserin tek tip bir hastalık olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ahmet Dirican, "Mesela mide kanseri olan 100 kişinin 100’ünün de ayrı ayrı özelliklerine sahip olduğunu görülmektedir. Böyle olunca kanserin tedavisinde tek bir pencereden bakarsanız, o savaşı kaybedersiniz. O yüzden her yönüyle bakmamız lazım. Tıpkı tedavi gibi beslenme programı da kişiye özel hazırlanmalı" dedi. Özellikle sosyal medyada çok fazla yanlış bilginin dolaştığını kaydeden Prof. Dr. Ahmet Dirican, "Bu yanlış bilgiler, ‘Aralıklı oruç yapmamız gerekiyor’, ‘Mutlaka glutensiz beslenmeliyiz’, ‘Ketojenik diyet yapmalıyız’ gibi algılara neden olabilmektedir. Elimizdeki bilimsel olarak sağlıklı olduğu kanıtlanmış tek diyet; Akdeniz tipi diyettir. Ancak Akdenik tipi diyeti bile sağlıklı bir kişinin kendi başına uygulaması doğru değildir. Çünkü her vücudun, her hastalığın tedavi sürecinde ihtiyacı olan şey farklıdır" diye konuştu.



Glukoz, kanserli hücreleri beslemez


Kanser hastalarının arasında ‘Şeker ve karbonhidrat kanserli hücreleri besliyor, mutlaka uzak durmalıyız’ şeklinde yanlış bir inanışın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahmet Dirican, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şeker ya da karbonhidratın, halk arasında bilindiği gibi kanser hücresini besleme durumu yok. Siz ne kadar sıfırlarsanız sıfırlayın, vücut o şekeri yine üretir. Yani bizim bunu sıfırlama şansımız yok. Kanserin glukozdan yani şekerden beslendiğine dair bilimsel bir veri de yok. Ancak eğer hastada obezite varsa, karbonhidrat ağırlıklı beslendiğinde metabolik bozukluklar oluşacaktır. Bu metabolik bozukluklar, kanserin oluşumunda da, oluşmuş kanserin de daha kötü gidişinde etkili olabilmektedir. Bu yüzden kanser hastalarının beslenme programı oluşturulurken, mutlaka onkoloji uzmanı ile diyalog halinde olunması gerekmektedir. Kalın bağırsak kanseri hastasıyla, meme kanseri hastasına aynı diyeti veremezsiniz. Hastaların sosyal medyada görüp, çevresinden duyup uyguladığı diyetler, yararlı olmadığı gibi hastalıkla mücadeleye zarar da verebilir. Diğer önemli konu ise destek ürünleri. Vücudun ihtiyacı olup olmadığına bakılmaksızın vitamin takviyesi alınıyor. Ancak düzenli E vitamini alan erkeklerde prostat kanseri riski artıyor. Sigara içen kişilerde sürekli A vitamini takviyesi akciğer kanseri ve cilt kanseri riskini artırabiliyor. Kısacası düzenli vitamin kullanmak aslında faydadan çok zarar verebiliyor."



Bazı besinler ilaçların etkisini azaltabilir


Uzm. Dyt. Mısra Aydın ise kanser tedavisinde beslenmenin önemine dikkat çekerek, "Hastalarımız onkoloji biriminden diyet polikliniğine yönlendirildiğinde bazen ‘Acaba diyet mi yapacağım? Kilo mu kaybetmem gerekiyor’ şeklinde düşünebiliyor. Ancak burada amacımız kanser tedavisini destekleyecek beslenme programını oluşturmak. Her hastamızın beslenmesini bireye özel olarak düzenliyoruz. Çünkü kanser türleri farklı, kullanılan ilaçlar farklı. Bazı ilaçlarla birlikte bazı besinleri tüketmememiz gerekebiliyor. Çünkü bu besinler bu ilaçların etkinliğini düşürebiliyor. Bu yüzden kemoterapi alan bir hasta ile immünoterapi alan bir hastanın beslenme yasakları aynı değil. Öte yandan özellikle kemoterapi sırasında iştahsızlık problemiyle karşılaşılabiliyor. O zaman da hastada oluşan yan etkiye göre beslenmesi revize ediliyor. Onkoloji tedavisi sürecinde glutensiz diyet ya da ketojenik diyet gibi diyet yaklaşımlarından ziyade sağlıklı beslenmeye ve her besin grubunu içeren bir beslenmeye yönlendirme yapılmaktadır" ifadelerini kullandı.



Basit karbonhidrat yerine kompleks


Hastaların karbonhidratla ilgili yaygın yanlış düşünceleri olduğuna dikkat çeken Uzm. Dyt. Mısra Aydın, şöyle konuştu: "Karbonhidrat tamamen kesildiğinde kas kayıplarına neden olabiliyor. Vücut direncini de düşürebiliyor. Basit karbonhidrat barındıran paketli ürünler ya da kek, poğaça tarzı ürünler, ev yapımı tatlılar, kurabiyeler yerine kompleks karbonhidrat içeren tam buğday, bulgur, çavdar gibi ürünler tercih edilmeli. Bunun dışında yine bitkisel protein ve aynı zamanda karbonhidrat içeren kuru baklagiller de bizim için çok kıymetli bir besin grubu. Protein alımında ise kişinin kilosuna, vücut analizine göre yeterli protein alması, vücut direncinin korunması aşısından çok önemli. Yağ olarak da özellikle Akdeniz diyetinin de olmazsa olmazı zeytinyağı önerilmektedir. Genel olarak kanser tedavisi sırasında hastalara sağlıklı beslenmeyi öğretmek, tedavinin etkinliğini artırmak ve tedavi bittikten sonra da yaşamlarına sağlıklı beslenmeyi yerleştirmek amaçlanmaktadır.



İnternetteki ’yasak’ları değil, doktorunuzu dinleyin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Cezaevi firarisi derede ölü bulundu Kırklareli’deki açıl cezaevinden Denizli cezaevine nakil edilen ve aldığı 10 günlük iznin sona ermesine rağmen cezaevine teslim olmayınca firari duruma düşen hükümlü, bir çoban tarafından dere yatağında ölü olarak bulundu. Olay, Honaz ilçesine bağlı Kocabaş Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bölgede hayvan otlatan çoban, Kocabaş Cezaevi Kampüsü yakınında bulunan dere yatağında hareketsiz halde yatan bir kişi gördü. Çoban, durumu 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarda bulundu. İhbar üzerine bölgeye sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri yaptığı incelemelerde şahısın uzun süre önce hayatını kaybettiğini belirledi. Üzerinden kimlik belgesi çıkmayan cesedin kimliğini belirlemek amacıyla jandarma ekipleri yoğun çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda cesedin Kırklareli Cezaevi’nden, Denizli Kocabaş Açık Cezaevi’ne nakledilen Yılmaz Kayık’a (35) ait olduğu belirlendi. Kayık, 21 Nisan tarihinde Kırklareli Açık Cezaevi’nden 10 günlük izine çıkıp, 1 Mayıs tarihinde Denizli Kocabaş Açık Cezaevi’ne teslim olması gerekirken cezaevine gelmemesi üzerine 3 Mayıs tarihinde firari sayıldı. Jandarma tarafından yapılan detaylı çalışmalarda Kayık’ın 30 Nisan tarihinde Denizli’ye geldiği belirlendi. 30 Nisan tarihinde Denizli’ye gelen mahkumun cansız bedeni Kocabaş Cezaevi yakınlarındaki derede bulundu. Baraj kapaklarının kapatılması üzerine dereden akan suların kesilmesiyle Kayık’ın cansız bedeni ortaya çıktı. Bulunan ceset üzerinde olay yeri inceleme ekipleri inceleme yaptı. İncelemenin ardından Kayık’ın cenazesi ölüm nedeninin belirlemek amacıyla adli tıp kurumu morguna sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Aksaray Film sahnelerini aratmayan kovalamaca nefesleri kesti Aksaray’da 1 yılda 4 kez polisin "dur" ihtarına uymayıp kaçan ve kovalamaca sonucu yakalanınca her seferinde polise direnip güçlük çıkaran, gözaltına alınınca da "Türk Polisi’nden kaçılmaz" diyen o sürücünün kullandığı araç dün gece yine polisi alarma geçirdi. 5. kez "dur" ihtarına uymayan aracın sürücüsü ön ve arkadan sıkıştırıldığı yolda tam yakalandı derken aracını polisin üzerine sürdü. Aracı durdurmak isteyen polis memurunu da sürükleyerek engebeleri geçen sürücü bu kez polisleri yaralama pahasına kaçtı. Yürekleri ağza getiren o anlar kamerada. Olay, Tacin Mahallesi Recep Tayip Erdoğan Bulvarı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, bölgede rutin denetim yapan İl Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Şubesi ekipleri, yolda zikzak çizerek seyreden ve trafiği tehlikeye düşüren 68 ADF 842 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Frene basıp durmak yerine gaza basıp kaçan sürücü ile polis arasında kovalamaca başladı. Bulvardan E-90 Karayoluna çıkıp Konya istikametine kaçan sürücü defalarca yapılan ihtara uymayarak kaçmaya devam etti. Peşindeki polis ekiplerini atlatmak için hatalı sollama yapıp emniyet şeridine girerek trafikteki herkesin canını tehlikeye atan araç telsiz anonsu ile diğer ekiplere de bildirilerek kaçış istikametine yönelik depolama yapıldı. Otogar ışıklı kavşağa geldiğinde yapılan depolama sonucu araçlardan geçiş bulamayan sürücü emniyet şeridinden kaçmak istedi. Bu sırada polis aracı hemen aracın önüne geçerek emniyet şeridini de kapattı. Önünde polis aracı, arkasında bir başka araç olduğu için olduğu yerde sıkışan sürücü kaçamayacağını anlayınca aracını yolun kenarında bulunan araziye sürdü. Araçtan inerek sürücüye müdahale etmek isteyen polis memurları aracı durdurmaya çalışırken, araziden kaçmak isteyen sürücü polis memurlarını hiçe sayarak gaza basmayı sürdürdü. Polis memuru aracı durdurmak için cama yapışırken, engebeli arazide büyük taşların bile üzerinden geçen sürücü adeta polis memurlarını yaralama pahasına gaza basmaya devam etti. Araziden aracı çıkarınca yine emniyet şeridinden kaçan sürücü önüne çıkan polis memurlarının da üzerine araç sürerek kaçışını sürdürdü. Araç otogar ışıklı kavşaktan toptancılar ve galericiler sitesi istikametine kaçarak kısa sürede kayıplara karıştı. Yaşanan tüm kovalamaca ve polis memurlarının azimli mücadelesi anbean kameralara yansıdı.