SAĞLIK - 25 Ağustos 2024 Pazar 12:20

Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı

A
A
A
Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bölümüne; karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle başvuran ve yapılan tetkikler sonucunda yaklaşık 15 kilo ve 28 santimetrelik dev kitle tespit edilen hasta, gerçekleştirilen başarılı ameliyatla sağlığına kavuştu.


İzmir’de yaşayan 68 yaşındaki Selma Coşkun, karnında ağrı, şişlik ve nefes darlığı şikayetleriyle İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Burada yapılan tetkikler sonucu yaşlı kadının karnında yaklaşık 15 kilogram ağırlığında, 28 santim boyunda nadir görülen kitle olduğu teşhisi konuldu. O an ilk şoku yaşayan ve Mart ayı için kendisine ameliyat tarihi verilen talihsiz kadın, ameliyata gitmedi. Coşkun, ilerleyen süreçte kitlenin büyümesi ve şikayetlerinin artması üzerine yaklaşık 3 ay sonra tekrar hastanenin yolunu tuttu ve bu sefer ameliyat olmayı kabul etti. Dev kitle, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Bağcı ve ekibinin birlikte girdiği operasyonla başarılı bir şekilde çıkartıldı.



“Kitlenin kesin olmamakla beraber yumurtalıklarla ilgili olduğu söylenildi”


Yapılan ameliyata ilişkin genel bilgiler veren Opr. Dr. Mustafa Bağcı, “Hastamız karın ağrısı, karında şişlik, nefes darlığı, halsizlik gibi şikayetlerle hastanemize başvurdu. Yaptığımız muayene ve tetkikler sonunda hastanın karnında dev bir kitle olduğunu tespit ettik. Hastamızın 25 yıl önce rahim ve yumurtalıkların alındığını tespit ettik. Yumurtalıklar alındığı için yumurtalıklarla ilgili bir şüphe ortadan kalktı ama yine de biz onu değerlendirdik. Ameliyatı gerçekleştirdik ve yaklaşık 15 kilo ağırlığında, 28 santim çapında yumurtalıklarla ilgisi olduğunu düşündüğümüz dev bir kitle çıkardık. Kitleyi de patolojiye gönderdik. Kitlenin kesin tanı verememekle beraber yumurtalığa ait olduğu söylenildi. Hastamızın şu an herhangi bir sıkıntısı yok, durumu gayet iyi. Patoloji sonucunu göre de gerekli tedavilere devam edeceğiz” diye konuştu.



“Hastalar doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyor”


Bu tarz kitlelerin vücutta geç fark edilebildiğine işaret eden Opr. Dr. Bağcı, şunları kaydetti:


“Kitle 5-10 kiloya kadar belli olmayabiliyor. Bazen de hastanın ihmali söz konusu oluyor. Hastalar kitleleri hissettiği halde doktordan korktuğu için hastaneye gelmiyorlar. Bizim hastamıza mayıs ayına ameliyat günü vermiştik. Mayıs ayında ameliyat gününden korktuğu için kaçtığını beyan etti. Daha sonra şikayetlerinin artması, kitlenin büyümesi üzerine hasta tekrar gelmek zorunda kaldı ve ameliyatını yapmak zorunda kaldık.”



“Hasta oturarak uyuyordu”


Opr. Dr. Bağcı, hastadaki kitle çok büyük olduğu için anestezinin hastaya, ‘ameliyat olması çok risklidir’ ibaresi verdiğini belirtti. Sözlerini sürdüren Bağcı, hastanın akciğerlerinden kalbine kadar büyük bir baskının olduğunu ve hastanın o süreçte oturarak uyuduğunu söyledi.



“Korktum, kaçtım ama çok pişmanım”


Korktuğunu ve bu yüzden hastaneden kaçtığını ifade eden Selma Coşkun da “Kaçtığım için çok pişman oldum. Eğilemiyordum, nefes alamıyordum. Çok şikayetim vardı. Şu an çok iyiyim. Bütün hocalarım çok güzel ilgilendi” cümlelerine yer verdi.



Ameliyattan korkup kaçtı, vücudundan 15 kiloluk dev kitle çıktı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Dünyanın gözü önünde bir milletin varlığının hiçe sayıldığı çağa tanıklık etmekten hicap duyuyoruz” Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Dünyanın gözü önünde bir milletin varlığının, özgürlüğünün hiçe sayıldığı kadın, çocuk, yaşlı demeden korkunç bir soykırıma uğradığı, hatta hayvanların dahi hunharca katledildiği bir çağa tanıklık etmekten hicap duyuyoruz” dedi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Mevlid-i Nebi Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı Seyir ve Sahne Ekibi tarafından 15 Temmuz Milli İrade Şehit Ali Alıtkan Konferans Salonu’nda sahnelenen “Şahsiyetli Bir Direniş: Kudüs” tiyatro oyununun temsiline katıldı. Programda Mescid-i Aksa’nın da içinde bulunduğu Kudüs’ü andıklarını belirten Erbaş, “Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın, Filistin’in, Gazze’nin özgürlüğünden bahsediyoruz. Yıllardan beri çeşitli vesilelerle hep bahsettik ama şimdi sanatımızla, sanat eserlerimizle ve sanatkarlarımızla bundan bahsedeceğiz. Kudüs ve onun mübarek çevresinde yaşanan insanlık dramı hususunda toplumsal bilinci ve duyarlılığı artırmayı amaçlayan bu programın hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı. “Bu soykırımı görüp de insanlığından utanmayanlar artık onlar için diyecek bir şey yok” Erbaş, bu yıl Mevlid-i Nebi Haftası temasını “Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası” olarak belirlediklerine işaret ederek, şöyle konuştu: “Alemlere rahmet olarak gönderilen Allah Resulünün (s.a.s.) örnekliğinde şahsiyetli bir duruşa bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Maalesef Müslümanların dağılmışlıkları sebebiyle İslam coğrafyası son birkaç asırdır ardı arkası kesilmez işgallere, savaşlara, katliamlara soykırımlara sahne olmaktadır. Kör ve sağır olan dünyanın, insanlığın gözü önünde hemen şurada burnumuzun dibinde Filistin’de, Gazze’de binlerce, on binlerce masum, bebek, kadın, zalim, işgalci siyonistlerin bombardımanı altında can vermektedir, şehit olmaktadır. İnsanlık adına ne acı, utanç verici. Bu soykırımı görüp de insanlığından utanmayanlar artık onlar için diyecek bir şey yok ama biz yine de hala insan olduğunu kabul edenlere seslenmeye devam edeceğiz. Sesimizle, sözümüzle, sanatımızla, yardımlarımızla, boykotlarımızla bu farkındalığı oluşturmaya devam edeceğiz. Ta ki bu katliam, bu soykırım, bu zulüm son buluncaya kadar. Ayet-i kerimede Rabbimiz; ‘Gevşemeyin, üzülmeyin. İnanmışsanız en üstün sizsiniz’ buyurmaktadır. Madem ki inanan bir toplumuz, o zaman en üstün olduğumuza ve bu zulmün son bulacağına olan inancımız da tam olmalı. Zalimler önce Müslümanların dağınıklığından, sonra da insanlığın kör ve sağırlığından cesaret alarak bu soykırımı yapıyor, katliamı gerçekleştiriyor.” “Gazze, tüm insanlık için bir ahlak ve vicdan meselesidir” Bir asra yakındır devam eden işgal neticesinde yürekleri dağlayan olaylar, hadiseler yaşandığına dikkati çeken Erbaş, “Bir millet görülmemiş bir zulümle topyekun yok edilmeye çalışılmaktadır. Filistin’de yaşananlar bütün insanlığın vicdanını yaralamaktadır. Gazze, Filistin, Kudüs sadece Filistinlilerin meselesi değildir, tüm insanlık için bir ahlak ve vicdan meselesidir” diye konuştu. “Dünyanın gözü önünde bir milletin varlığının hiçe sayıldığı çağa tanıklık etmekten hicap duyuyoruz” Erbaş, sözlerine şöyle devam etti: “Mazlumun, soykırıma uğrayanın inancına, mezhebine, ırkına bakılmaz, zalimin de inancına, ırkına bakılmaz. Bizim inancımız her hal ve şartta mazlumun yanında yer almayı zalimin karşısında durmayı emretmektedir. Dolayısıyla mazlumlar Müslüman, zalimler Yahudi diye bakmamak lazım. Mazlum Müslüman olmasa bile Müslümanlar olarak, bütün insanlık olarak mazlumun yanında yer almamız lazım. Dünya duysun diye her vesileyle bunu dile getiriyorum; İnsanlık bu çağrımıza kör ve sağır olmasın diye bunu söylüyorum. Filistin’de yaşananlar işte bunun için bütün insanlığın derdi olmalı. Nasıl olur da insanlık değerleri bu kadar aşağılanabilir, nasıl olur da bu denli bir soykırım tüm dünyanın gözü önünde alenen gerçekleştirilebilir, bu akıllara ziyan şiddete karşı uluslararası bir sessizlik nasıl mümkün olabilir, insanlığın kalbine açılmış bu ölümcül yara nasıl görmezden gelinebilir? Dünyanın gözü önünde bir milletin varlığının, özgürlüğünün hiçe sayıldığı kadın, çocuk, yaşlı demeden korkunç bir soykırıma uğradığı, hatta hayvanların dahi hunharca katledildiği bir çağa tanıklık etmekten hicap duyuyoruz.” “Kudüs özgür oluncaya kadar hiçbir çalışma yeterli değildir” Kudüs’ün bugün insanlık adına Müslümanları vahdete çağırdığına vurgu yapan Erbaş, “Kudüs, bütün Müslümanları dünyanın başına musallat olan bu organize kötülük karşısında birlikte hareket etmeye davet ediyor. Bugün Peygamberler emaneti Kudüs’te, yetimler yurdu anları bir araya getiremeyecekse daha hangi değer bizi birleştirecek. Bilmeliyiz ki Kudüs özgür oluncaya kadar hiçbir çalışma yeterli değildir. Dolayısıyla Kudüs bilincini en güçlü hale getirmek ve bütün mümin yürekleri birleştirecek çalışmalara hız vermek zorundayız” ifadelerini kullandı. “Sanat bir mesajı muhataba en hızlı ve en etkili şekilde ulaştıran güçlü bir vasıtadır” Erbaş, mazlumun, mağdurun ve haklının yanında yer almaya devam edeceklerine işaret ederek, “Kötülüklerle mücadelenin pek çok yolu vardır, bunlardan biri de sanattır. Zira sanat bir mesajı muhataba en hızlı ve en etkili şekilde ulaştıran güçlü bir vasıtadır. Özellikle herhangi bir konuda toplumsal duyarlılığın artırılması noktasında sanatın önemli rolü ve etkisi vardır” şeklinde konuştu. “Filistinli mücahit kardeşlerime Rabbimden zaferler niyaz ediyorum” Oyunda ve sergide emeği geçenlere teşekkür eden Erbaş, “İnsanlık tarihinin en acımasız zulmü ve soykırımı karşısında son derece onurlu bir duruş sergileyen, izzetli bir direniş gösteren ve tüm dünyaya insanlık dersi veren Filistinli kardeşlerimizi hürmetle, saygıyla ve muhabbetle buradan selamlıyorum. İnancı, vatanı ve mukaddesatı uğruna fedai can eden bütün kardeşlerimize, şehitlerimize sonsuz rahmet ve mağfiret diliyorum. Yaralı, gazi olan kardeşlerimize Allah’tan acil şifalar diliyorum. Vatanını, yurdunu, yuvasını, evini, barkını, zalim işgalcilerden korumak, kollamak için canla başla mücadele eden Filistinli mücahit kardeşlerime de Rabbimden zaferler niyaz ediyorum ve buradan onları selamlıyorum” diye konuştu. Oyunun sonunda sahneye davet edilen Erbaş, oyunun sanat yönetmeni Necip Karakaya ve senaristleri Sümeyye Özgen, Zeynep Onar ve oyuncuları tebrik ederek başarılar diledi. Oyunu Erbaş’ın eşi Seher Erbaş’ın yanı sıra Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Huriye Martı, Doç. Dr. Selim Argun, Doç. Dr. Burhan İşliyen, Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı, Kadir Dinç, Dini Yayınlar Genel Müdürü Cafer Tayyar Doymaz, Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Şaban Kondi, Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Sedide Akbulut, Rehberlik ve Teftiş Başkanı Hasan Güçlü ile Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Bünyamin Kahraman da izledi Erbaş, “Özgür Kudüs Sergisi”ni açtı Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, ayrıca 15 Temmuz Milli İrade Şehit Ali Alıtkan Konferans Salonu fuaye alanında sergilenen “Özgür Kudüs Sergisi”nin de açılışını gerçekleştirdi. Sergide emeği geçenlere teşekkür eden Erbaş, serginin hayırlara vesile olmasını temenni etti. Sergide Kudüs ve Filistin davasını eserlerine işleyen beşi din görevlisi olmak üzere toplam 20 sanatkarın hüs-ni hat, tezhib, ebru, minyatür, çini, kat’ı gibi sanat dallarında 27 eseri yer alıyor.
Sakarya Yaşlı çiftin öldüğü kazada acı detay: Kaza kız isteme dönüşü meydana gelmiş 650 karayolunda dün gece karı-kocanın hayatını kaybettiği kazaya ilişkin acı bir detay ortaya çıktı. Hayatını kaybeden çiftin kız isteme merasiminden döndükleri esnada kazaya karıştıkları öğrenildi. Son yolculuklarına uğurlanan yaşlı çift, yan yana toprağa verildi. Kaza, dün gece saatlerinde Sakarya-Bilecik D-650 karayolu Hayrettin Mahallesi mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Sakarya istikametinde ilerlemekte olan ve yol yapımı sebebi ile araç kuyruğunun oluştuğu bölgede Salim Kaba (75) idaresindeki 54 RA 250 plakalı otomobil, önündeki 03 BB 288 plakalı otomobile çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan 03 BB 288 plakalı otomobil de önünde bulunan 06 DBG 559 plakalı araca çarptı. LPG’li olduğu öğrenilen 54 RA 250 plakalı otomobil alev topuna döndü. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye çok sayıda sağlık, polis, itfaiye ve jandarma ekibi sevk edildi. Feci kazada Saadet Kaba (73) yanan otomobilde, eşi Salim Kaba ise ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Karı-koca yan yana defnedildi Kazada hayatını kaybeden yaşlı çift, Pamukova Elperek Mahallesi Camii’nde ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Merkez Yukarı Mezarlığı’nda yan yana toprağa verildi. Öte yandan, kazaya ilişkin acı bir detay ortaya çıktı. Dört çocuk sahibi olan çiftin Salim Kaba’nın yeğenine kız isteme merasimi için Konya’ya gittikleri ve dönüşte kazaya karıştıkları öğrenildi.
İstanbul Polis memuru Şeyda Yılmaz’ı şehit eden şüpheli tutuklandı Polis memuru Şeyda Yılmaz, İstanbul Ümraniye’de görevi başında silahlı saldırıda şehit düşmüştü. Savcılıktaki ifade işlemlerinin ardından hakimliğe sevk edilen şüpheli Yunus Emre Geçti, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü Dudullu Polis Merkezi Amirliği ekipleri dün akşam saatlerinde "motosiklet hırsızlığı" suçundan aranan ve firar eden şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışma başlattı. Aranan şahıs 26 suç kaydı bulunan 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti Ihlamurkuyu Mahallesi’nde polis tarafından yakalanmak istendi. Yakalama sırasında çıkan arbedede şüpheli, polis memurunun silahını alarak etrafa ve polis memurlarına ateş açtı. Kadın polis memuru Şeyda Yılmaz (27), şüpheliye karşılık verdi ancak açılan ateşte ağır yaralandı. Şüpheli Yunus Emre Geçti annesi P.G. (43) ve polis memuru Kürşat Hakkı Sarıtepe de olayda yaralandı. Yaralılar ilk müdahalelerinin ardından hastaneye kaldırıldı. Ancak polis memuru Şeyda Yılmaz, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Çöp poşeti giydirildi, Hayvan Durum İzleme aracına bindirildi Polis ekipleri tarafından olaydan kısa bir süre sonra yakalanan Yunus Emre Geçti hakkında “kasten öldürme" ve "kasten yaralama" suçlarından soruşturma başlatıldı. Şüpheli, Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğindeki tamamlanan işlemlerinin ardından siyah çöp poşeti geçirilmiş halde kadın polis memurları tarafından Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Büro Amirliği’nin aracına bindirilerek Anadolu Adliyesi’ne getirildi. Tutuklandı Şüpheli Yunus Emre Geçti, savcılıktaki ifade işlemlerinin ardından tutuklama talebiyle Nöbetçi 1.Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Hakimlik, şüphelinin “Kamu görevlisini görevinden dolayı kasten öldürme” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Trabzon Başkan Kaya çöp dökme tartışmasına açıklık getirdi Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, ilçe belediyesi olarak görevlerinin çöpleri toplamak ve aktarma istasyonuna götürmek olduğunu belirterek “Çöpleri atık tesisine taşıma görevi bize değil, Büyükşehir Belediyesi’ne aittir" dedi. Başkan Ahmet Kaya, Deliklitaş Çöp Aktarma İstasyonu önünde bugün basın açıklaması düzenledi. “Bugün arkamızda gördüğünüz çöpler nedeniyle ulusal basında gündem olduk" diyen Kaya "Bu noktaya nasıl geldik? Bundan birkaç gün önce, Trabzon’umuzun doğu ilçelerinde şiddetli yağışlar oldu, özellikle Sürmene, Araklı, Arsin ve Yomra ilçelerimiz bu selden çok etkilendi ve orada bir takım tahribatlar oldu. Bu tahribatlardan bir tanesi de bizim TRABRİKAB’ın katı atık yakma tesisine Arsin’den geçişi sağlayan köprüde meydana geldi. Bizim Trabzon’dan topladığımız çöpleri alıp oradaki tesislere taşıyan araçların üzerinden geçtiği köprü selde zarar gördü, dolayısıyla bu zarar sonrasında büyük araçlar, yani TIR’lar o köprüden geçemez oldu” diye konuştu. Kaya, çöpü taşıma görevinin ilçe belediyesi olarak kendi görevleri olmadığını ifade ederek "Bizim görevimiz Trabzon’un 87 mahallesinden çöpleri toplamak, buradaki bertaraf istasyonuna getirip teslim etmek. Bu çöpleri buradan alıp Araklı’ya, tesise getirme görevi Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin görevidir. 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu, ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesinin görev ve sorumluluklarını belirtiliyor. Burada büyükşehre çöpleri taşıma görevi veriliyor, aynı kanunda bize de ‘büyükşehir atık yönetim planına uygun olarak katı atıkları toplamak ve aktarma istasyonuna taşımak zorundasınız’ diyor. Benim görevim, ilçe belediyesi olarak çöpleri toplamak ve buraya taşımak, Buradan da bu çöpleri alıp Araklı’daki tesise getirme görevi büyükşehir belediyesinin görevi, benim değil” şeklinde konuştu. “Çözüm üretmek adına gayret gösterdik" Trabzon’un doğu ilçelerinde yaşanan sel nedeniyle olağanüstü bir durumun oluştuğunu ve büyük araçların geçiş yaptığı köprünün yıkıldığını hatırlatan Başkan Kaya, bunun üzerine çözüme yardımcı olmak adına Ortahisar Belediyesinin araçlarının atık tesisine yönlendirildiğini kaydederek şöyle konuştu: “Köprü yıkılınca büyükşehrin araçları buradan çöpleri alıp oraya taşıyamadılar. Ne dediler? Temizlik İşleri Müdürümüz buradadır, benim bilgim dışında ama benim bilgim olsa, ben de aynı yönde karar verirdim, onu da söyleyeyim. Dediler ki ’Madem bu köprü yıkıldı büyük araçlar geçemiyor, bu çöpleri ancak küçük arabalarla taşıyabiliriz. Ortahisar Belediyesinin araçları, topladığı çöpleri getirsin, direkt buraya teslim etsin, döksün.’ Çünkü arkadaşlar çöp toplayabilmek için dolan araçlarını boşaltmak zorundalar. Şimdi çöpü topladılar, arabalar çöp doldu, benim bu çöpü bir yere dökebilmem lazım ki çalışabileyim, çöp toplayabileyim. Dolayısıyla arkadaşlar da buradan gidiş geliş 2 saatlik yol, iyi niyet gösterdiler, görevimiz olmamasına rağmen çözüme katkı vermek adına araçlarımızı oraya yönlendirdiler. Bizim 14 tane çöp toplama aracımız, 47 personelimiz buradan topladıkları çöpleri oraya getirdiler. Giderken yolda araçlarımızın önünü kesildi. Araçlarımız orada resmen alıkonuldu. Bakın bir hukuk devletinden bahsediyorum, bir garabetten bahsediyorum, bir acziyetten bahsediyorum. Benim 14 tane çok toplama aracım, 47 tane personelim orada bir-iki saat değil, 11 saat boyunca alıkonuldu! Bu ülkenin kolluk kuvvetleri, bu şehrin valisi neredeydi? Bunu soruyorum. Şimdi görevimiz olmamasına rağmen sırf şehrin çöpü toplandı, dökülecek yer yok, araçlar taşıyamıyor diye, yardım edelim düşüncesi ile araçlarımızı oraya yönlendirdik, benim araçlarımın başına bir şey gelse, personelimin burnu kanasındaydı, bunun hesabını kim verecekti? 11 saat alıkonulmadan bahsediyorum. Bir saat, iki saat değil, 11 saat boyunca 47 personelimin, 14 aracımın orada alıkonulduğundan bahsediyorum. Hiçbir yetkiliden ses çıkmadı. Sayın Valimizi aradım durumu izah ettim, ’Bir şey olmaz başkanım görüşülüyor çözülür’ dedi" açıklamasında bulundu. "Önümüzde 2 şık vardı" Çöplerin boşaltılamaması dolayısıyla Ortahisar’da 11 sat boyunca çöp toplanamadığını söyleyen Başkan Kaya, “Bu süreçte ne oldu? 11 saat boyunca 87 mahallede çöp toplaması gereken araçlarımız, çöp toplayamadı ve dün basına ’Ortahisar’da ne oluyor, çöpler toplanmıyor’ diye haberler geldi. Peki bu durumda biz ne yapmalıydık? Önümüzdeki 2 şık vardı; biri Trabzon’daki çöp toplamayı bırakacaktık, araçlarımızı yine oraya gönderip 11 saat, 25 saat, 30 saat yine orada rehin alınmayı bekleyecektik ya da çöpleri getirip görevi olana, ’Al benim görevim toplamak, senin görevin de çöpleri taşımak” diyerek sahibine teslim etmekti. Biz de onu yaptık, getirdik, dedik ki; Bizim görevimiz olmamasına rağmen, sırf çözüme katkı vermek için çöpleri kendi araçlarımızla oraya taşıdık fakat gördük ki sahip çıkan yok.” ifadelerini kullandı. "Araklı’da çöp göndermeme kararı aldım" Yaşanan olaylar üzerine Araklı’ya çöp göndermeme kararı aldığını aktaran Başkan Kaya, “Arkadaşlara da dedim ki;’Niye göndereyim, çöpleri taşıma görevi benim görevim olmamasına rağmen bir çözüm üretme gayreti içindeyim, personelimi araçlarımı riske atıp oraya gönderiyorum ama sahipsiz bırakılıyorum. Hem de 11 saat boyunca. Olacak iş midir bu? Hangi vicdan bunu kabul eder? Akşam da Ahmet Metin Genç başkan aradı beni, o da çözüm arayışında. Konuştuk, durumu anlattım. ’Zor şartlardayız, birbirimize destek olalım’ dedi. Elbette başkanım, destek olmak için biz vazifemiz olmamasına rağmen araçlarımızı oraya önderdik çöpü taşıma görevi sizindir, bizim görevimiz çöpleri toplamaktır. Bize yer göstereceksiniz, çöpe oraya dökeceğiz. Oradan da kim alıp taşıyacaksa taşıyacak” diye konuştu. “Geçici bir tedbir olarak çöpleri bu alana döktük" Çöplerin Deliklitaş’taki alana geçici bir tedbir olarak döküldüğünün altını çizen Başkan Kaya, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dün 11 saat boyunca çöp toplayamadık, çöpler yığıldı, dolayısıyla o arabaları bir yere boşaltmam lazımdı. Geldik, boşaltacağız ama almadılar. Ne yapacağım? Ben de işte buraya dökmek zorunda kaldım, ki en uygun alan burası ve buraya çöp dökme uygulaması sadece bugüne özgü bir şey değil, geçmişte de yapılan bir uygulama. Araçların taşımasıyla ilgili bir sıkıntı olduğu zaman çöpler buraya dökülüyor, ki burada dereye su sızma riski yok, halk sağlığını tehdit eden hiçbir şey yok. Mecburiyet karşısında oradaki tesisten çöpleri alıp taşıyamadıkları için geçici olarak bir iki günlük tedbir olarak bunu yaptık.” Yaşanan olay üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, hiçbir uyarı yapmadan Ortahisar Belediyesine ceza yazdığını ifade eden Başkan Kaya, “Acı olan şu, bu ülkede nasıl adaletsizlik ve ayrımcılık olduğunu net olarak ortaya koyacak bir olaya tanık olduk. Bakın bize haksızlık yapıldı, araçlarımız, personelimiz alıkonuldu, bütün bunlar bir tarafa. Bakıyorum Çevre Şehircilik Bakanlığından, İl Müdürlüğünden değil, direkt bakanlığın sitesinden ’150 ton evsel çöpü yol kenarına döktüğü, hali hazırda dökmeye devam ettiği ve halk sağlığını tehdit ettiği’ gerekçesiyle, bize 2 milyon 598 bin lira ceza kesmişler. Ve bize tebliğ yok. Belediye olarak biz kamu kurumuyuz ve Devletin bir kurumu bize hiç tebligat uyarı yapmadan direkt Ankara’dan ceza yazıyor” diye konuştu.
Sinop Kalkınma ajanslarından önemli çalışma: Karadeniz’in ekonomik potansiyeli masaya yatırıldı Karadeniz’deki su ürünlerinin değerlendirilmesi amacıyla Karadeniz’e kıyısı bulunan kalkınma ajanslarının bir araya geldiği Karadeniz Masası Su Ürünleri Değerlendirme Çalıştayı başladı. Çalıştayda konuşan Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Serkan Genç, “Toplam deniz ürünleri avcılığının yüzde 70-80’i Karadeniz’den sağlanmaktadır” dedi. Sinop’ta başlayan Karadeniz Masası Su Ürünleri Değerlendirme Çalıştayı’na Karadeniz’e kıyısı bulunan Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı, İstanbul Kalkınma Ajansı, Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı ve Trakya Kalkınma Ajansı katılım sağlıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü öncülüğünde kurulan Karadeniz Masası’nda Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı ev sahipliğinde kalkınma ajanslarının katılımıyla ve Sinop Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirilecek olan çalıştayda 2 gün boyunca su ürünleri sektöründe güncel bilgiler paylaşılarak, sektör paydaşları ile etkileşim artırılacak ve ortak gündem oluşturulacak. Karadenizin ekonomik potansiyeli masaya yatırıldı Çalıştay, Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli’nde açılış konuşmaları ile başladı. 2 gün sürecek çalıştaya kalkınma ajansları temsilcileri, su ürünleri alanında önde gelen akademisyenler ve sektör temsilcileri katıldı. Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen panellerde su ürünleri yetiştiriciliği ve su ürünleri işleme ve değerlendirme konuları ele alındı. Tamamlanacak panellerin ardından katılımcılar, Sinop’ta faaliyet gösteren su ürünleri işleme tesislerine gezi düzenleyerek incelemelerde bulunacak. Çalıştayın ikinci gününde ise Karadeniz’e kıyısı bulunan yedi kalkınma ajansı, ortak oturumda “Proje Geliştirme ve Su Ürünleri Sektör Değerlendirmesi” konu başlığında su ürünleri sektörünü masaya yatıracak. “Toplam deniz ürünleri avcılığının yüzde 70-80’i Karadeniz’den sağlanmaktadır” Çalıştayın açılışında konuşan Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç, düzenlenen çalıştayın önemine değinerek, ”Ülkemizin önemli bir bölgesi olan Karadeniz’de yer alan kalkınma ajanslarımız ve kalkınma idarelerimizle Karadeniz’in ekonomik potansiyelini daha iyi değerlendirilebilmek amacıyla Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğümüz yönlendirmeleri ile Karadeniz Masası kurulmuştur. Karadeniz masasın genel olarak Karadeniz’de sürdürülebilir bir mavi ekonomiyi hedefliyor. Deniz kaynaklarına ilişkin potansiyeli açığa çıkaran mavi ekonomi kavramı balıkçılık, enerji, ulaşım, turizm, çevre gibi birçok başlığı kapsıyor. Karadeniz masasının ilk çalışma konusunu ise mavi ekonominin merkezinde yer alan sürdürülebilir balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği olarak planladık. Karadeniz su ürünleri sektöründe ülkemizde önemli bir yere sahiptir. Avcılıkla elde edilen ürünün yüzde 90’ı denizlerden elde edilmekte ve ülkemizde avcılığı en fazla yapılan balıklar hamsi, sardalya, istavrit, palamut, lüfer, çaça, mezgit, beyaz kum midyesi ve deniz salyangozu üretiminin sardalya hariç olmak üzere bazı türlerde tamamı, bazılarında ise büyük kısmı Karadeniz’de avlanmaktadır. Toplam deniz ürünleri avcılığının yüzde 70-80’i Karadeniz’den sağlanmaktadır. Önceden ülke içerisinde daha çok iç sularda yetiştiricilik yapılırken son yıllarda denizlerde ağ kafesler ile yapılan yetiştiricilik hızlı bir artış göstermiştir. İç sularda alabalık, denizlerde levrek ve çipura üretimi öne çıkmaktayken son yıllarda Türk Somonu ön plana çıkmaya başlamıştır. Su ürünleri yetiştiriciliğinde Ege Bölgesi illeri ile beraber son yıllarda Sinop, Samsun, Ordu, Trabzon ve Artvin gibi illerimizin açıklarında yapılan kafes balıkçılığı önemli bir kapasiteye ulaşmıştır” dedi. “KOBİ Destek Merkezi oluşturulması faaliyetleri devam etmektedir” Sinop Organize Sanayi Bölgesi’nde inşa edilen su ürünleri işleme, şoklama ve depolama tesisi ile ilgili bilgi veren Genç, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı olarak faaliyet bölgemizde sektöre yönelik faaliyetleri bütüncül bir anlayışla etkili bir şekilde yürütmek adına Temel Sektörlerde Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Sonuç Odaklı Programı tasarlamış ve su ürünleri sektörüne yönelik politika oluşturma, program ve proje geliştirme süreçlerini su ürünleri ekosisteminin geliştirilmesi özel amacı çerçevesinde yürütmeye başlamıştır. Bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz önemli faaliyetlerden biri Ajansımız öncülüğünde ve yerel paydaşların iş birliği ile Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti desteğiyle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında uygulanan Sinop’ta Temel Sektörlerin Rekabetçiliğinin Artırılması Projesi olmuştur. Proje ile Sinop Organize Sanayi Bölgesi’nde inşa edilen 3 bin ton/yıl kapasiteli su ürünlerinin işleme, şoklama ve depolama tesisi yakın bir zamanda tamamlanmıştır. Sinop başta olmak üzere Karadeniz Bölgesi’nde faaliyet gösteren işletmelerin ve balıkçılık kooperatiflerinin bu tesisten yaralanması planlanmıştır. Bahsi geçen proje kapsamında su ürünleri ve turizm işletmelerinin iş geliştirme ve girişimcilik faaliyetlerini desteklenmesi, üretim ve hizmet kapasitelerinin iyileştirilmesi amacıyla KOBİ Destek Merkezi oluşturulması faaliyetleri devam etmektedir” diye konuştu. “Amacımız kamu ve özel sektör paydaşlarıyla yakın bir etkileşim oluşturulması" Su ürünleri sektöründeki birlik ve kooperatifler ile işbirliği içerisinde olduklarını belirten Genç, “Sinop Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği ile hayata geçirdiğimiz proje ile balıkçıların elde ettikleri ürünü hızlı bir şekilde gerek pazara sunması, gerekse depolama alanlarına taşıyabilmesi için nakliye araçlarının alımı ve balık muhafaza alanlarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere güneş enerjisi kurulumu gerçekleştirilmiştir. Benzer bir projeyi de Kastamonu’da bir ilçemizde daha uyguladık. Önümüzdeki dönemde de ekosistem yaklaşımı çerçevesinde katma değerli ürünlerin üretilmesine yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz. Karadeniz’deki kalkınma ajanslarımız da benzer şekilde bölgelerin su ürünlerini geliştirmeye yönelik çalışmalar yürütüyor. Karadeniz masası ile amacımız bu ortak gündem çerçevesinde ajanslar, kamu ve özel sektör paydaşlarıyla yakın bir etkileşim oluşturulması, Kalkınma Ajanslarının sektöre ilişkin mevcut çalışmaları ışığında ortak gündem konuların müzakere edilmesi, ajanslar arasında işbirliği ve sektöre katma değer katacak proje ve faaliyet başlıklarının belirlenmesidir” şeklinde konuştu. “Ülkemiz su ürünleri yetiştiriciliği ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1’inci” Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şakir Taşdemir ise, “Dünya nüfusu artarken protein ihtiyacını karşılamada hayvansal ürünlerle birlikte su ürünleri üretimine olan talep de artış göstermektedir. Ülkemizde su ürünleri üretiminde avcılığın katkısı yıllar içerisinde dalgalı bir seyir izleyip azalma eğilimi gösterirken, su ürünleri yetiştiriciliğinde teknolojik gelişmeler ile modern üretim metotlarının yaygın kullanımı, su ürünleri fakültelerinin Ar-Ge çalışmaları ve mühendis mezun katkıları ile her yıl önemli artışlar göstermektedir. Bu gelişim ile ülkemizde 2023 yılında su ürünleri yetiştiriciliği üretimi 552 bin tona, toplam su ürünleri üretimi içindeki payı da yüzde 58’e ulaşmıştır. Ülkemiz toplam su ürünleri yetiştiriciliği ile Avrupa Birliği üyeleri arasında 1., dünyada ise 17. sıraya yükselmiş bulunmaktadır. Karadeniz’de ise Türk somonu yetiştiriciliği markalaşarak, 2023 yılında yaklaşık 65 bin tona ulaşmıştır. Bu üretim sahip olduğu yüksek kalite ve oluşturulmaya çalışılan standartlar ile dünya pazarında yerini almaktadır. Bu kapsamda bugün paneller ile başlayıp yarında çalıştay masaları ile devam edecek olan Karadeniz Masası Su Ürünleri Sektörü Değerlendirme Çalıştayının düzenlenmesinde katkıları ve emeği olan herkese ve katılımları ile bizleri şereflendirilen tüm katılımcılara teşekkür ederiyorum” ifadelerini kullandı. Temsilciler düzenlenen panelin ardından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) öncülüğünde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında Sinop’ta Temel Sektörlerin Rekabetçiliğinin Artırılması Projesi ile hayata geçirilen Sinop Su Ürünleri İşleme, Şoklama ve Depolama Tesisi’nde incelemelerde bulundu. Katılımcılara bilgi aktaran yetkililer, tesisin inşaat çalışmalarının sona erdiğini, ay sonu itibari ile hizmete alınmasının hedeflendiğini belirtti.