ASAYİŞ - 16 Nisan 2025 Çarşamba 10:48

İstanbul’da ‘yatırım danışmayım’ yalanıyla 1 milyon dolarlık vurgun

A
A
A
İstanbul’da ‘yatırım danışmayım’ yalanıyla 1 milyon dolarlık vurgun

İstanbul merkezli 4 ilde telefonla aradıkları kişilere yatırım danışmanlığı hizmeti verdiklerini söyleyerek yaklaşık 1 milyon dolar dolandırıcılık yapan şebekeye operasyon düzenlendi. Operasyonda gözaltına alınan 7 şüpheliden 5’i sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı.


İstanbul’da yaşayan B.K.Ş. (32), polise başvurarak telefonla kendisini arayan kişiler tarafından dolandırıldığı ihbarında bulundu. Yaklaşık 1 milyon dolarını kaybettiğini söyleyen B.K.Ş., ifadesinde, "Yatırım danışmanı olduklarını söylediler, kısa sürede yüksek kazanç vadettiler. Söylediklerine inandım ve farklı tarihlerde farklı banka hesaplarına toplamda 1 milyon dolar gönderdim. Ancak sonrasında dolandırıldığımı fark ettim" diyerek şikayetçi oldu.


7 şüpheli gözaltına alındı


Dolandırıcılık Büro Amirliği ekiplerinin yürüttüğü soruşturma kapsamında ilk olarak şüpheliler F.C.A. (32), İ.C.A. (25) ve O.Ö.Ö. (26) İstanbul’da yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin para transferlerinde kullandığı banka hesaplarının sahiplerinden elde edilen bilgiler doğrultusunda Tekirdağ’da B.Ü. (25), Antalya’da H.D. (28) ve E.Ö. (48), Rize’de ise M.K. (41) yakalandı. Toplam gözaltı sayısı 7’ye yükseldi.


İstanbul, Tekirdağ, Antalya ve Rize’de emniyetteki tamamlanan işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden İ.C.A., O.Ö.Ö., B.Ü., E.Ö. ve M.K. tutuklandı. 2 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüphelilerin ifadelerinde suçlamaları kabul etmedikleri öğrenildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Büyükşehir ipek böceği yetiştiriciliğini yaygınlaştırıyor Antalya Büyükşehir Belediyesi Alanya Sapadere İpek Evi Üretim Merkezi’nde başlattığı ipek böceği yetiştiriciliğini yaygınlaştırıyor. Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz bölgesinde ipek böceği yetiştiriciliğinin gelişimini sağlayarak üretimi yeniden canlandırmayı amaçlıyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı, Kozabirlik işbirliği ile Antalya’da unutulmaya yüz tutmuş ipek böceği yetiştiriciliğini "İpek Evi Projesi" ile yeniden canlandırıyor. Bu çerçevede Antalya genelinde ipek böceği yetiştiriciliğinin geliştirilmesi için eğitimler sürüyor. Alanya’nın ardından Akseki’de de Akdeniz Bölgesi Koza Tarım Satış Kooperatifi Satış Müdürü Mehmet Sönmez ve Büyükşehir Belediyesi Sapadere İpek Evi Sorumlusu Ayşenur Özdoğan Gülmez tarafından ilk eğitimler verildi. Aksekililerin yoğun ilgi gösterdiği eğitimde ipek böceği yetiştiriciliğinin tüm evresi görseller kullanılarak detaylı bir şekilde anlatıldı. Dut ağacı ve ipek böceği yetiştiriciliğinin aşamaları, koza üretimi, iklim şartları ve dikkat edilmesi gereken konu başlıklarında eğitim alan kursiyerlere eğitim sonu katılım belgeleri verildi. Akseki’de ipekböcekçiliğine ilgi yoğun Antalya’da ipek böceği yetiştiriciliğinin gelişmesi adına önemli adımlar atıldığını belirten Kooperatif Satış Müdürü Mehmet Sönmez, Antalya’da ipek böceği yetiştiriciliği alanında Büyükşehir Belediyesi’nin önemli adımlar attığını belirterek, "Muhittin Böcek Başkanımızın 2019 yılında göreve gelmesiyle ilk fidan dağıtımlarımıza başladık. Antalya’nın neresi olursa olsun, talep olan her yere dut ağacı fidanlarımızı dağıtıyoruz. Fidanların dağıtıldığı yerlere bizler de giderek eğitimlerimizi veriyoruz. Akseki’de 250 adet dut fidanı dikildi. Rakım olarak çok uygun, bakir ve ilaçlamadan uzak bir alan. İpek böceği yetiştiriciliği için ideal bir yer. Üretime teşvik edilen kadınlar aile ekonomilerine destek sunma imkânı bulabiliyor. İlk dikilen dut fidanlarımızdan üretimler başladı. Bu ilgide bizleri son derece memnun ediyor. Alanya ve Gazipaşa’nın ardından artık batı ilçelerimize doğru genişleyeceğiz" dedi. "Hedef ipekböcekçiliğini Antalya geneline yaymak" Eğitimlerle ilgili bilgi veren Büyükşehir Belediyesi Sapadere İpek Evi Sorumlusu Ayşenur Özdoğan Gülmez ise "İpek böceği yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Akseki ilçemize bir ay önce 250 adet dut fidanlarımızı getirerek dikimini gerçekleştirmiştik. Bugün de ipek böceği yetiştiriciliği ile ilgili eğitim almak isteyen vatandaşlarımıza ilk eğitimlerini verdik. Amacımız bölgemizde zaman içerinde üretimi bırakılan, unutulan kozacılığın, ipek böceği yetiştiriciliğinin bütün Antalya genelinde yeniden canlanıp yaygınlaşması" diye konuştu. "Ülkemize değer katmak istiyoruz" Akseki’de yaşayan kursiyerlerden Ahmet Arslan, "Eğitimimi dışarda tamamladıktan sonra yeniden Akseki’ye dönüş yaptım. Organik tarımla ilgileniyorum. Bu tarz eğitimleri çok önemli buluyorum. İpek böceği yetiştiriciliğini çok merak ediyordum. Çok eğitici ve öğretici oldu" dedi.
Bursa Gemlik Asım Kocabıyık MYO’ya"kalitede süreklilik" ödülü Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Gemlik Asım Kocabıyık Meslek Yüksekokulu, kalite yönetimi alanındaki istikrarlı çalışmalarıyla önemli bir başarıya imza attı. Gemlik Asım Kocabıyık MYO, Kalite Derneği (KalDer) Bursa Şubesi tarafından düzenlenen 22. Kalite ve Başarı Sempozyumu kapsamında verilen Bursa Kalitede Süreklilik Ödülüne layık görülerek bu ödülü alan ilk meslek yüksekokulu olma unvanını da elde etti. Ödül törenine BUÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cafer Çiftci, Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Yahya Işık, Gemlik Kampüs Koordinatörü Serdar Özkaleli, Koordinatör Prof. Dr. Abdurrahim Korukçu, BUÜ Kalite Koordinatörü Öğr. Gör. Yasemin Özdemir ile akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Başarı serisi devam ediyor Elde edilen başarıya dair açıklama yapan MYO Müdürü Prof. Dr. Yahya Işık, uluslararası düzeyde tanınan EFQM (European Foundation forQuality Management) Mükemmellik Modeli ile2009 yılından bu yana çalışmalarını yürüttüklerini ve kalite odaklı yönetim anlayışını kararlılıkla sürdürdüklerini aktardı. 2012 yılında "Jüri Teşvik Ödülü", 2013 yılında "Başarı Ödülü", 2014 yılında "Bursa Kalite Büyük Ödülü" ve 2016 yılında da "Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü" gibi prestijli ödülleri almayı hak kazandıklarını vurgulayan Prof. Dr. Yahya Işık; "Son olarak Eylül 2024’te başvurusu yapılan Kalitede Süreklilik Ödülünün kazanılmasıyla birlikte, Gemlik Asım Kocabıyık Meslek Yüksekokulu olarak sürdürülebilir kalite anlayışını bir kez daha tescilledik. Başarıda emeği bulunan üniversitemiz yönetimimiz, akademik ve idari personelimiz ile bizlere değer katan herkese gönülden teşekkür ediyoruz" dedi.
Kocaeli Uzmanı uyardı: "Her bel fıtığında ameliyat şart değil" Her bel fıtığı hastasının ameliyat olmaması gerektiğini belirten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Nehir Barut, "Sadece yüzde 5 civarında hastada ameliyat gerekli olur. Yatak istirahati, ağrı kesici medikal tedaviler ve bazen fizik tedavi ile rahatlama sağlanabilir. Hastaların büyük çoğunluğunda bu yöntemlerle şikayetler gerilemektedir. Dirençli ağrı, kuvvet kaybı, idrar kaçırma gibi şikayetler varsa cerrahi tedavi kaçınılmazdır. Cerrahinin gecikmesi, felç gibi geri dönüşü olmayan nörolojik komplikasyonlara yol açabilir" dedi. VM Medical Park Gebze Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Nehir Barut, bel fıtığı ve tedavi yolları hakkında açıklamalarda bulundu. Bel fıtığının tanımını yapan Op. Dr. Barut, "Bel fıtığı, bel omurgaları arasındaki disk adı verilen kıkırdak yastıkların zaman içinde zorlanma ve yıpranma nedeniyle yırtılması, kopması ve yerinden kayması sonucu oluşan sinir köklerinin sıkışmasıdır" diye konuştu. "35-40 yaşlarında sık gözüküyor" Bel fıtığına neden olan durumlardan bahseden Op. Dr. Barut, "Bel fıtıkları genel olarak ağır kaldırma sonucuyla tetiklenir. Bununla birlikte aşırı kilo (obezite), ani hareketler, yaşlılık, uzun süre aynı pozisyonda oturmak, genetik faktörler ve sigara tüketimi de bel fıtığına neden olan faktörler arasında gösterebilir. Sıklıkla 30-50 yaşları arasında görülür. Özellikle 35-40 yaşlarında pik yapar" şeklinde konuştu. "Bacaklara yayılan şiddetli ağrı, uyuşma görülebilir" Belirtilere de değinen Barut, "Bel hareketlerinde kısıtlanma kasların gerilmesi ve spazmı sonucu görülür. Yürüme ve oturma sırasında zorlanma fıtığın sinirleri etkilemesiyle ortaya çıkar. Ayak ve bacak kaslarında güçsüzlük omurgadaki sinirlerin zarar görmesi sonucu gelişir. Bacaklara yayılan şiddetli ağrı, uyuşma, karıncalanma ve kas güçsüzlüğü olabilir. Manyetik rezonans görüntüleme (MRI), bel fıtığı tanısında en yaygın kullanılan yöntemdir. Omurganın kemik yapısının incelenmesinde röntgen ve bilgisayarlı tomografi istenebilir. Ayrıca, bazı özel durumlarda sinir iletim hızları, sinir hasarı ve kas zayıflığının tespiti için EMG (Elektromiyografi) tetkiki istenebilir" ifadelerini kullandı. "Sıcak veya soğuk kompres uygulaması iyi gelebilir" Bel fıtığına iyi gelen önerilerde bulunan Op. Dr. Barut, "Sıcak veya soğuk kompres uygulaması, fizik tedavi, istirahat ve kasları çalıştırmak ve ağrı kesiciler bel fıtığı sonucu yaşanan ağrıyı dindirmeye yardım edebilir. Ağrı kesici ilaçlar ve anti-enflamatuar ilaçlar kullanılır. Bel bölgesi, vücudun ağırlık merkezidir ve gün içinde yaptığımız tüm hareketlerden etkilenmektedir. Düzenli yürüyüşler, kan dolaşımını artırarak bel bölgesine daha fazla oksijen gitmesine yardımcı olabilir. Bel fıtığı olanlar için karın kaslarını güçlendirmek önemlidir. Pelvik tilt, kedi-inek pozisyonu, köprü egzersizi, çocuk pozu ve diz göğse çekme egzersizleri ile bel ve karın kaslarını güçlendirir, omurga esnekliğini artırır ve ağrıyı hafifletir. Ağır kaldırmamak önemlidir. Ani hareketlerden kaçınılmalıdır. Sağlıklı bir kiloya sahip olunmalıdır. Düzenli egzersiz yapılmalıdır. İyi bir duruş pozisyonu edinilmelidir. Sigara bırakılmalıdır" açıklamasında bulundu. "Bazen fizik tedavi ile rahatlama sağlanabilir" Tedavi yollarına dikkat çeken Op. Dr. Barut, "Yatak istirahati, ağrı kesici medikal tedaviler ve bazen fizik tedavi ile rahatlama sağlanabilir. Hastaların büyük çoğunluğunda bu yöntemlerle şikayetler gerilemektedir. Dirençli ağrı, kuvvet kaybı, idrar kaçırma gibi şikayetler varsa cerrahi tedavi kaçınılmazdır" diye konuştu. "Sadece yüzde 5 civarında hastada ameliyat gerekli olur" Her bel fıtığı hastasının ameliyat olmaması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Barut, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece yüzde 5 civarında hastada ameliyat gerekli olur. Acil ameliyat gerektiren durumlar da vardır. İlerleyici güç kaybı, örneğin hastanın bacak-ayak kaslarında ilerleyici güç kaybı meydana geliyorsa, bu ciddi bir sinir sıkışmasının işareti olabilir. Düşük ayak (foot drop), hastanın ayak bileğini yer çekimine karşı yukarı kaldırmakta zorlanması veya bunu hiç yapamaması durumudur. Bu durumda ameliyat aciliyet kazanır. İdrar ve büyük abdest kontrol kaybı, sfinkter kaslarında güçsüzlük sonucu hastanın idrarını veya büyük abdestini tutamaması durumunda hızlı müdahale gereklidir. Bu, omurilik üzerindeki ciddi baskının göstergesidir ve ameliyat gecikirse sinir hasarı kalıcı hale gelebilir. Hastanın başvuru sırasında belirgin nörolojik kayıpları varsa (örneğin, bacakta hissizlik ve felç durumu), sinir üzerindeki basının hızla ortadan kaldırılması için cerrahi müdahale şarttır. Cerrahinin gecikmesi, felç gibi geri dönüşü olmayan nörolojik komplikasyonlara yol açabilir. Bu yüzden yukarıda belirtiler ortaya çıktığında zaman kaybetmeden bir omurga cerrahisi uzmanına başvurmak hayati önem taşır."
Sivas Uzmanı uyardı, yanlış beden algısı ölüme götürebiliyor Bireylerin sosyal medyadaki insanlardan etkilenerek kilo vermeye başladıklarını belirten Uzman Psikolog Kerime Begüm Özkaya, bu durumun ilerleyen süreçte ölüme kadar götürebileceğini söyledi. Anoreksiya Nervoza, kişinin gerçekte zayıf olmasına rağmen kendisini kilolu hissetmesi sonucu ortaya çıkan psikolojik kökenli bir yeme bozukluğu olarak biliniyor. Anoreksiya, fiziksel ve psikolojik açıdan ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Genellikle ergenlik döneminde başlayan anoreksiya, en sık 12-20 yaş arası genç kızlarda görülüyor. Erkeklere göre kızlarda yedi kat daha fazla rastlanan hastalık, sosyal medya ve çevresel baskılarla daha da yaygın hale geliyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Medicana Sivas Hastanesinde görevli Uzman Psikolog Kerime Begüm Özkaya, kişinin kendini şişman olarak algılayıp sürekli bir kilo verme eğilimi içerisinde olması olduğunu ifade ederek, insanların bu rahatsızlığı psikolojik bir takıntı haline getirdiğini vurguladı. "İnsan sağlığın etkiliyor" Begüm Özkaya, bireylerin çevredeki insanlar tarafından aşırı kilo verdiği anlaşılana kadar kilo verme sürecinin devam ettiğini belirterek, "Anoreksiya Nervoza’nın kelime anlamı sinirsel iştah kaybıdır. Anoreksiya hastalığının en belirgin özelliği kişinin kendini şişman olarak algılayıp sürekli bir kilo verme eğilimi içerisinde olmasıdır. Kişi aynanın karşısında kendisine baktığında ne kadar zayıf olup fit görünse de, kilolu olduğu düşüncesine kapılır. Kişi bu durumu psikolojik olarak takıntı haline getirir. Devamlı olarak kilo verme eğilimi içerisindedir. Yeme bozukluğu alanına giren anoreksiya, hem fiziksel hem de psikolojik olarak insan sağlığını etkilemektedir. Fiziksel olarak kişi uyku problemleri yaşadığı için enerji kaybı yaşar ve hareket etmekte zorlanır. Psikolojik olarak obsesif kompulsif bozukluğu, depresyon ve anksiyete şeklinde çeşitli psikolojik rahatsızlıklarla karşımıza çıkar. Anoreksiya hastalığı olan insanlar mükemmeliyetçi insanlardır. Hırslı oldukları için sürekli kilo verme ve fit görünme eğilimi içeresindedir. Kişi, hayatından karbonhidrat ve şekerli gibi besinleri çıkarıp kalori hesabı yapmaya başlar. Çevredeki insanlar tarafından aşırı kilo verdiği anlaşılana kadar kilo verme süreci devam eder. Daha sonra zararlı olan ilaç, kahve ve çay gibi takviyelere başlar" dedi. "Tedavi edilmesi gerekiyor" Bazı hastaların yatarak tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen Özkaya, "Anoreksiya genellikle ergenlik dönemi geçiren 12-20 yaş aralığındaki kız çocuklarında daha çok görülür. Erkeklere göre kızlarda 7 kat daha fazla görülür. Nadir bir durum olsa da yetişkinlerde de anoreksiya hastalığı ortaya çıkmaktadır. Sosyal medyanın etkisi ile genç kızlarda, manken gibi görünme düşüncesi oluşuyor. İnternetteki kızlar gibi görünmem, zayıf olmam lazım gibi düşüncelere kapılıp kişi kilo vermeye başlıyor. Biyolojik olarak genetik faktörler de karşımıza çıkıyor. Hastanın ailesinin geçmişine bakıp, yeme bozukluğu veya çeşitli psikolojik rahatsızlıkların aktarımı olup olmadığına bakıyoruz. Tedavi olunmadığında kişinin yaşamını olumsuz şekilde etkileyecek boyuta gelmektedir. Tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Kişinin diyetisyen, psikolog ve psikiyatri eşliğinde komplike bir tedavi görmesi gerekir. Kişi vücut ağırlığının yüzde 30’unu kaybetmişse ayakta değil, yatarak tedavisine devam edilmesi büyük önem arz etmektedir. Dikkat edilmediği takdirde sonuçları kişinin yaşamsal ve bedensel vücut ağırlığını etkilediği için yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyip ölüme kadar götürmektedir" diye konuştu.