GÜNDEM - 15 Nisan 2025 Salı 12:46

Galatasaray Üniversitesi'nde ‘'Naciye Aylin Ataay Saybaşılı" sessizliği

A
A
A
Galatasaray Üniversitesi'nde ‘'Naciye Aylin Ataay Saybaşılı" sessizliği

İstanbul Üniversitesi’nin diplomasını iptal ettiği isimlerden Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşılı’nın görevine devam ettiği öğrenilirken Galatasaray Üniversitesi konuya ilişkin sessizliğini koruyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İBB başkanlığı görevinden uzaklaştırılan ve tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasının sahte olduğuna ilişkin iddialar üzerine başlatılan soruşturma çerçevesinde İmamoğlu’nun ’resmi belgede sahtecilik’ suçundan ‘şüpheli’ sıfatıyla ifadesi alınmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne 2 kez yazı yazılması sonrası ise İstanbul Üniversitesi, İmamoğlu ile birlikte 28 kişinin diplomalarının ’yokluk’ ve ’açık hata’ gerekçeleriyle iptal edildiğini açıklamıştı.

Galatasaray Üniversitesi'nde ‘'Naciye Aylin Ataay Saybaşılı

İşletme bölümü başkanının adının yer alacağı alan boş kaldı

O isimlerden biri olan Galatasaray Lisesi’nden mezun olduğu öğrenilen, Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşılı’nın hakkındaki diploma iptali kararı sonrasında görevini sürdürdüğü, Galatasaray Üniversitesi’nin nihai kararı beklediği öğrenildi. Üniversite sessizliğini korurken Prof. Dr. Saybaşılı’nın ismi üniversitenin akademik kadro bölümünde yer aldığı, işletme bölümü başkan ve yardımcısı bölümlerinde isim olmadığı görüldü. Saybaşılı’nın 50 yayını olduğu, öte yandan babası Prof. Dr. İsmail Durak Ataay’ın da İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev aldığı öğrenilmişti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti’de "Teşkilat Akademisi" başlıyor AK Parti, 2025 yılıyla birlikte parti teşkilatlarını güçlendirmeye yönelik en kapsamlı eğitim programlarından birini hayata geçiriyor. "Bu Senin Hikayen" sloganıyla duyurulan Teşkilat Akademisi, 81 il ve 973 ilçeden yaklaşık 100 bini aşkın parti yöneticisini kapsayacak. Parti tarihinin en geniş katılımlı iç eğitim ve motivasyon projesi olan bu akademi, aynı zamanda dünya genelinde siyasi partiler arasında benzeri az görülür bir organizasyon olma niteliği taşıyor. AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen hazırlık toplantısına il teşkilat başkanları ile ana kademe, kadın ve gençlik kollarının ar-ge ve eğitim başkanları katıldı. Toplantıda programın yol haritası, içerik başlıkları ve uygulanacak metodoloji detaylı şekilde ele alındı. 10 haftada 12 başlık, 93 bin katılımcı Teşkilat Akademisi kapsamında katılımcılar, 10 hafta süresince toplam 12 ana başlıkta eğitim alacak. Eğitim içerikleri; siyasal iletişim, liderlik, toplumsal etkileşim, kriz yönetimi, medya okuryazarlığı, kamu politikaları, teşkilat yönetimi gibi farklı disiplinlerden oluşturuldu. Eğitim ihtiyaçları ise yaklaşık 67 bin kişinin katılımıyla yapılan kapsamlı bir analiz sonucunda belirlendi. Eğitimler; il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri, kadın ve gençlik kolları yöneticileri dâhil olmak üzere partinin tüm kademelerinden yöneticileri kapsıyor. Böylece eğitim süreci yalnızca merkez teşkilatla sınırlı kalmayacak, en uç birimlere kadar yayılacak. 2025 sonuna kadar yayılacak eğitim süreci Eğitimlerin ilk aşaması 2025 yılı bahar döneminde başlayacak ve güz dönemine kadar devam edecek. Ancak bu sadece başlangıç. Akademi çalışmaları, il ve ilçelerde 2026, 2027, 2028 yılları boyunca devam edecek şekilde planlandı. Bu sayede eğitimlerin kalıcı bir öğrenme sürecine dönüşmesi ve tüm teşkilatlarda yaygın bir uygulama haline gelmesi hedefleniyor. 2028 Seçimlerine hazırlık, kolektif bilinç ve motivasyon odaklı Akademinin ana hedefleriyle ilgi konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve AR-GE ve Eğitim Başkanı Mustafa Şen, "Amacımız, teşkilatlarımızı 2028 seçimlerine en güçlü şekilde hazırlamak. Algı operasyonlarına karşı motivasyonu ve direnci artırmak, partimizin icraatlarını ve duruşunu tüm teşkilat mensuplarına doğru şekilde aktarmak istiyoruz. Ayrıca kamuoyunun doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlayacak donanımlı bir teşkilat yapısı inşa etmeyi hedefliyoruz" ifadelerini kullandı. Şen, muhalefetin "gayrinizami harp" yöntemleriyle yürüttüğü söylem savaşlarına karşı teşkilat üyelerinin daha hazırlıklı hale gelmesinin önemine de vurgu yaptı. Şen, sadece siyasi söylem değil, psikolojik dayanıklılık ve stratejik iletişim konularında da özel içerikler hazırlandığını belirtti. "AK Parti zaten bir siyaset akademisidir" Şen, AK Parti’nin kuruluşundan bu yana teşkilat eğitimine verdiği önemi hatırlatarak, "AK Parti teşkilatları, sahada doğal bir siyaset akademisi gibi çalışıyor. Ancak biz bu süreci daha da profesyonelleştirmek, sistematikleştirmek ve derinleştirmek istiyoruz. Öğrenmeye açık, gelişmeye istekli, donanımlı bir yapı oluşturmak her zaman önceliğimiz oldu" ifadelerini kullandı. Şen, bu büyük eğitim hamlesinin parti mensuplarına özgüven kazandıracağını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu 2053 ve 2071 vizyonlarının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacağını da sözlerine ekledi. Şen, bu büyüklükte ve yaygınlıkta bir siyasi teşkilat eğitimi, dünya çapında bulunmadığını, yalnızca yönetici kadrolar değil, partinin gönüllü tabanı için de ilerleyen dönemde benzer programların hazırlanabileceğini ifade etti.
İstanbul İBB soruşturmasında 30 kişi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik "yolsuzluk" ve "rüşvet" soruşturması çerçevesinde düzenlenen 2. dalga operasyonda gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen 48 şüpheliden 18’i adli kontrol şartıyla serbest bırakılması, 30 kişi ise tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İBB’ye yönelik yürütülen "suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme ve kurulan örgüte üye olma", "ihaleye fesat karıştırma", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık" suçlarından yürütülen soruşturma dahilinde; Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Cumartesi günü yeni bir operasyon düzenlenmiş, ikinci dalgada 53 kişi hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı. Gözaltı kararı verilen 53 şüphelinin yakalanması için İstanbul, Ankara ve Tekirdağ illerinde düzenlenen eş zamanlı operasyonda 52 kişi gözaltına alınmıştı. 52 şüphelinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemleri tamamlandı. Şüpheliler ardından Bayrampaşa Devlet Hastanesi’ne getirildi. 52 şüpheli sağlık kontrollerinden sonra İstanbul Adalet Sarayına adliyeye sevk edildi. Adliyeye sevk edilen 4 şüpheli ifade işlemlerinin ardından adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Savcılıkta ifade işlemleri tamamlanan 48 şüpheliden 18’i adli kontrol şartıyla serbest bırakılması talebiyle, 30 kişi ise tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi.
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Değişim süreçlerini iyi okuyarak ve yöneterek bunu ülkemiz için fırsata dönüştüreceğiz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Dünya büyük bir değişimin sürecinden geçiyor. Tarife savaşlarından teknolojik dönüşümlere büyük bir değişim süreci içindeyiz. Ya bu değişimin etkilerine maruz kalacağız, bedelini ödeyeceğiz veya bu değişim süreçlerini iyi okuyarak ve değişim süreçlerini iyi yöneterek bunu ülkemiz için, insanımız için fırsata dönüştüreceğiz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen ’1 Mayıs Emek Ödülleri Töreni’ne katıldı. Yılmaz, Türkiye iş gücü piyasasının yeşil ve dijital dönüşümüne uyumunun desteklenmesini amaçlayan projelerini hayata geçmesinden çok büyük bir memnuniyet duyduklarını belirtti. Etkinlik kapsamında çalışma hayatındaki emekleri, fedakarlıkları, üretime katkıları ve örnek kişilikleriyle ödüle layık görülen tüm emekçileri tebrik eden Yılmaz, Söz konusu ödülleri yalnızca bireysel başarılar olarak değil ülkemizin üretim gücüne katkıda bulunan milyonlarca emekçinin, milyonlarca çalışanın ortak emeğinin temsili olarak değerlendiriyorum" ifadelerini kullandı. Çalışma hayatı, teknolojik gelişmeler, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda köklü bir dönüşüm sürecinden geçtiğine dikkat çeken Yılmaz, "Özellikle ikiz dönüşüm dediğimiz yeşil ve dijital dönüşüm üretimden hizmet sektörlerine kadar iş yapma biçimlerini yeniden tanımlamakta yeni beceri ve yetkinliklere duyulan ihtiyacı her geçen gün arttırmaktadır. Uluslararası çalışma örgütünün İLO’nun raporuna göre 2030 yılına kadar dünya genelinde yaklaşık 24 milyon yeni iş imkanı oluşabileceği öngörülmektedir. Öte yanda yapay zeka, otomasyon ve dijitalleşmenin etkisiyle mevcut mesleklerin yaklaşık yüzde 14’ünün tamamen ortadan kalkabileceği ve çalışanların en az yüzde 40’ının yeni beceriler edinmek zorunda kalacağı öngörülmektedir. Bir taraftan yeni teknoloji, yeni teknolojilerle bazı meslekler kalkacak ama bunun yerine yeni meslekler, yeni iş alanları oluşacak ama en az bunun kadar önemli olan mevcut meslekleri icra etme yöntemimiz, biçimimiz dönüşüm geçirecek" ifadelerini kullandı. Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, sürdürülebilir ulaşım ve döngüsel ekonomi gibi alanlarda iş gücü talebi artarken özellikle fosil yakıt sektörlerinde bir miktar iş kaybı yaşanması beklediğini söyleyen Yılmaz, "Bölgesel düzeyde Asya ve Pasifik bölgesinde 14 milyon, Amerika kıtasında 3 milyon ve Avrupa’da 2 milyon net istihdam artışı öngörülmektedir. Ayrıca döngüsel ekonomi uygulamalarının geri dönüşüm gibi, yeniden kullanım gibi, onarım gibi döngüsel ekonomi uygulamalarının küresel ölçekte yaklaşık 6 milyon ek iş fırsatı oluşturabileceği değerlendirilmektedir. Ancak bu potansiyelin gerçekleştirilebilmesi için mevcut çalışanların becerilerini dönüştürmeleri ve yeni yetkinlikler kazanmaları büyük önem taşımaktadır" şeklinde konuştu. Çalışma hayatı alanında ülkemizde sendikal örgütlenmenin güçlendirilmesinden iş sağlığı ve güvenli standartlarının yükseltilmesine kayıt dışı istihdamla mücadele eden kadınların çalışma hayatına katılımının arttırılmasına kadar pek çok alanda geçtiğimiz dönemlerde önemli mesafeler kaydetmiş durumda olduklarını vurgulayan Yılmaz, "Bu süreçte Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde işçilerimizin, çalışanlarımızın yıllarca çözüm bekleyen birçok meselesi halledilmiştir, gündemden çıkarılmıştır. Asgari ücret artışları, asgari ücrete kadar tüm gelirlerin vergi dışı tutulması, salgın döneminde istihdamın korunması için alınan tedbirler ve sosyal koruma alanındaki destekler her dönemde emekçilerimizin yanında olduğumuzu gösteren önemli örneklerdir. Nitelikli istihdama erişimde yaşanan güçlükler ve iş gücü piyasasında arz talep dengesinin sağlanması ihtiyacı beceri uyumu politikalarının ülkemizde daha sistematik şekilde ele alınmasını gerekli kılmıştır. Bir taraftan bir talep var, yeni becerilere talep var. Bir taraftan bu becerileri oluşturan eğitim sistemimiz veya daha kısa dönemli beceri geliştirici faaliyetlerimiz, kurslarımız var. Bu ikisini örtüştürmek çok çok önemli. Aksi takdirde eğitim amacına ulaşmayacaktır. İş gücü piyasaları da ihtiyaç duyduğu becerilere kavuşamayacaktır. Dolayısıyla bu ikisini mutlaka örtüştürmek durumundayız" dedi. 12. Kalkınma Planı kapsamında iş gücü piyasasında arz ve talep dengesinin güçlendirilmesi, beceri uyumsuzluklarının azaltılması ve ikiz dönüşümün gerektirdiği mesleki yetkinliklerin kazandırılması amacıyla stratejik hedefler belirlendiğini anımsatan Yılmaz, "Ardından ilk temel politika alanı iş gücü piyasalarında yeşil ve dijital dönüşüm ile beceri uyumunun geliştirilmesi olan 2025- 2028 ulusal istihdam stratejisi ve eylem planı uygulamaya alınmıştır. 2024 yılı iş gücü istatistikleri bu çabaların somut sonuçlarını ortaya koymaktadır. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı bir önceki yıla kıyasla 0,7 puan azalarak yüzde 8,7 gerilemiş ve böylece son 12 yılın en düşük seviyesine ulaşılmıştır. İstihdam edilen kişi sayısı geçtiğimiz yıl yaklaşık 1 milyon 988 bin artışla 32 milyon 620 bine iş gücüne katılan kişi sayısı ise 35 milyon 733 bine yükselmiştir. İstihdam oranı yüzde 49,5’e iş gücüne katılım oranı yüzde 54,2 çıkarak tarihi zirveleri görmüştür. Nitekim bugün açıklanan 2025 yılı Mart ayı iş gücü istatistiklerine de bakıldığında işsizlik oranımızın yüzde 7,9 oranıyla yeni istatistiklerimizin yayınlanmaya başladığı ilk yıl olan 2005 yılından bugüne en düşük seviyesini gördüğünü ifade edebiliriz" açıklamalarında bulundu. Türkiye’nin iş gücü piyasasının ikiz dönüşüm süreçlerine uyum sağlaması için kapsamlı bir planını hayata geçirdiklerinin altını çizen Yılmaz, "Eğitim sistemimizi bu dönüşüme hazırlamak adına müfredatlarımızı güncelliyor. Eğitim kadrolarımızı yeni becerilerle donatıyoruz. Sadece bugünün değil geleceğin ihtiyaçlarını esas alıyoruz. Bunun üzerinde gerçekten çok durmamız lazım. Değişen şartlar içindeyiz. Sadece bugünkü piyasanın ihtiyaçlarına bakıp müfredatımızı buna göre yaparsak eksik yapmış oluruz. Bir taraftan bugünün ihtiyaçlarına bakacağız elbette. Ama diğer taraftan geleceğin ihtiyaçlarını şimdiden ön görüp eğitim sistemimizi buna dönük olarak hazırlamak durumundayız. Bu anlayışla hareket ediyoruz. İkiz dönüşümün iş gücü üzerindeki etkilerini sektörel ve bölgesel düzeyde analiz ediyor. Bu analizlere dayanarak adil geçiş stratejileri geliştiriyoruz" diye konuştu. Kadın istihdamı son derece kıymetli olduğuna dikkat çeken Yılmaz şu ifadelerin kullandı: "Bir toplumun yarısı erkek, yarısı kadın. Kalkınma dediğimiz süreci hızlı bir şekilde sürdüreceksek toplumun tüm enerjisini harekete geçirmek durumundayız. Kadınıyla erkeği ile. Dolayısıyla kadınların iş gücü piyasalarına daha fazla katılmaları sadece çalışan olarak değil, girişimci olarak da çok daha aktif bir konuma yükselmeleri genel kalkınma stratejilerimiz bakımından da son derece kıymetlidir ve bunu da destekleyici her türlü politikayı sürdürüyoruz. Bir taraftan da ama nüfus politikalarımızı da dikkate alarak başka bireysel tercihleri de dikkate alarak kadınların iş gücüyle ev hayatı arasında tercih yapmaya zorlanmadıkları yeni çalışma modellerini, ikisini bir arada sürdürmelerini sağlayan yeni çalışma modellerini de destekliyoruz." Yılmaz, istihdam stratejisi ve orta vadeli program hedeflerimiz doğrultusunda önümüzdeki dönemde de istihdamı güçlendirmeye, iş gücü piyasamızı yeşil ve dijital ekonomiyi hazırlamaya ve işsizlik oranını daha da aşağılara düşürmeye kararlı olduklarını söyledi. Kapsayıcı büyüme ile ilgili konuşan Yılmaz, "Sadece büyümek değil tüm bölgeleri içine alan kadınıyla erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla tüm kesimlerin içine alan büyük işletmeleriyle, küçük işletmeleriyle değişik işletmeleri kapsayan büyümeye kapsayıcı büyüme diyoruz" dedi. "Bir büyük değişim sürecinden geçiyor dünya" Dünyanın büyük bir değişim sürecinden geçtiğinin bildiren Yılmaz, "Bir büyük değişim sürecinden geçiyor dünya. Tarife savaşlarından teknolojik dönüşümlere büyük bir değişim süreci içindeyiz. Ya bu değişimin etkilerine maruz kalacağız, bedelini ödeyeceğiz veya bu değişim süreçlerini iyi okuyarak ve değişim süreçlerini iyi yöneterek bunu ülkemiz için, insanımız için fırsata dönüştüreceğiz. Biz elbette ikincisini arzu ediyoruz" ifadelerini kullandı. Çalışma hayatında daha adil, daha eşitlikçi ve daha kapsayıcı bir yapının hakim olması için sendikalarla ve tüm sosyal taraflarla sürekli istişare içinde olduklarını ve bunu sürdüreceklerinin altını çizen Yılmaz, "Hükümet işçi ve işveren taraflarının birlikte geliştirdiği diyalog ve iş birliği anlayışı hem çalışma hayatımızın sağlıklı işleyişi hem de ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınması bakımından temel bir değerdir. Önümüzdeki dönemde de insan onuruna yaraşır iş koşullarını güçlendirmek, çalışma hayatımızı daha güvenli, daha verimli ve daha kapsayıcı bir yapıya kavuşturmak için gayretlerimizi sürdüreceğiz" açıklamalarında bulundu. Yılmaz, ödüle layık görülen tüm işçileri, tüm emekçileri gönülden tebrik etti. Yılmaz, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü vesilesiyle emeğiyle Türkiye’yi büyüten, üreten, güçlendiren işçilerin bayramını kutladı. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü çerçevesinde emeğin önemine vurgu yapılan programda, işçilere toplam 11 ödül verildi.
Antalya Düden alarmı masada: İl Koordinasyon Kurulu 147 milyarlık proje gündemiyle toplandı Antalya’da sürdürülebilir kalkınma, çevresel hassasiyet, ulaşım yatırımları ve 24 yıl sonra gerçekleşecek tarım sayımı aynı masada buluştu. 2025 yılı itibarıyla 460 projenin sürdüğü kentte, su kaynaklarının korunmasından yat limanlarına, genel tarım sayımından kıyı erozyonu mücadelesine kadar geniş bir çerçevede çözüm odaklı gündem öne çıktı. Düden Çayı’nda yıllardır süregelen kirlilik riskinin yeniden gündeme taşındığı toplantıda Prof. Dr. Bülent Topkaya, "Bugün atacağımız adımlar, gelecekte Antalya’nın su güvenliğini belirleyecektir" diyerek acil önlem çağrısında bulundu. Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda, ilk aşamada düden sahalarındaki vahşi atıkların 1 ay içinde kaldırılması ve kirletici kaynakların izlenmesi planlanıyor. Antalya’da yılın ikinci İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı, Vali Hulusi Şahin başkanlığında Milli Eğitim Müdürlüğü’nde gerçekleştirildi. Yatırımların seyri, çevresel sorunlar, ulaşım altyapısı ve gıda güvenliği gibi başlıklarda yapılan sunumlarda, şehrin geleceğine yön verecek kritik değerlendirmeler ve projeksiyonlar masaya yatırıldı. Toplantıda Antalya Valiliği, bilim kurulu ve ilgili kamu kurumlarının sahadaki duruma dair güncel verileri paylaşıldı. Antalya’da 460 proje üzerinde çalışılıyor Vali Hulusi Şahin, Antalya İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, il genelindeki yatırımlara ve projelerin mevcut durumuna ilişkin detaylı bilgi verdi. Vali Şahin, 2025 yılı Mart ayı sonu itibarıyla Antalya’da toplam 460 proje üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü belirtti. Bu projelerin 326 adedinin genel ve özel bütçeli kuruluşlarca, 134 adedinin ise belediyelerin imkanlarıyla yürütüldüğünü ifade etti. Projelerin toplam bedeli 147 milyar lirayı aştı Vali Şahin, söz konusu projelerin toplam bedelinin 147 milyar 398 milyon lira olduğunu, 2025 yılı ödeneklerinin ise 25 milyar 372 milyon lira olarak belirlendiğini kaydetti. Mart ayı sonu itibarıyla 4 milyar 207 milyon liralık harcama yapıldığını ve yüzde 17 nakdi gerçekleşme oranına ulaşıldığını söyledi. Genel ve özel bütçeli kuruluşlarca yürütülen 326 projenin toplam bedelinin 129 milyar 810 milyon lira olduğunu aktaran Şahin, 2025 yılı için bu projelere ayrılan ödenek tutarının 16 milyar 937 milyon lira olduğunu, Mart ayı sonu itibarıyla 2 milyar 581 milyon lira harcama yapılarak yüzde 15 nakdi gerçekleşme sağlandığını ifade etti. Belediyelerin yürüttüğü projelerde yüzde 19 nakdi gerçekleşme Belediyeler tarafından yürütülen 134 projenin toplam bedelinin 17 milyar 587 milyon lira olduğunu belirten Vali Şahin, bu projelerin 2025 yılı ödeneklerinin toplam 8 milyar 435 milyon lira olduğunu, Mart ayı sonuna kadar 1 milyar 626 milyon lira harcama yapıldığını ve yüzde 19 nakdi gerçekleşme sağlandığını kaydetti. Vali Şahin, yatırımcı kuruluşlar ve belediyelerce yapılan harcamalar içerisinde en büyük payın 1 milyar 725 milyon lira ile diğer kamu hizmetleri sektörüne ait olduğunu, bunu sırasıyla 1 milyar 421 milyon lira ile Ulaştırma-Haberleşme sektörü ve 380 milyon lira ile Eğitim sektörünün takip ettiğini söyledi. 460 adet projeden 35’inin tamamlanarak hizmete alındığını, 300 projenin çalışmalarının devam ettiğini, 68 projenin ihale aşamasında olduğunu ve 57 projeye henüz başlanmadığını belirten Vali Şahin, projelerin sürdürülebilirlik ilkesine uygun şekilde yürütülmesinin önemine dikkat çekti. Vali Şahin, çevrenin korunmasının, su, toprak, deniz ve havanın korunmasının esas alınması gerektiğini vurgulayarak, sürdürülebilir kalkınmanın temel ilke olması gerektiğini söyledi. Şahin, "Ne yapacaksak ona göre yapalım. İmar yapacağız, ona göre yapalım. İnşaat yapacağız, ona göre. Yol yapacağız, ona göre yapalım. Yaptığımız hamlelerin ileriki sonuçlarını bugünden hesap edelim. Kaba taslak gitmenin bir alemi yok. Ölçelim, biçelim. Ondan sonra hareket edelim. Aksi takdirde 20-30 sene sonra torunlarımız bunlar ne yapmışlar diye bize inşallah kötü bir şey söylemezler" ifadelerini kullandı. Düden Çayı’nda alarm: Bilim Kurulu acil önlem çağrısı yaptı Antalya’nın temel su kaynaklarından biri olan Düden Çayı’ndaki kirlilik sorununa karşı Antalya Valiliği onayıyla oluşturulan Düden Çayı Bilim Kurulu çalışmalarını tamamladı. Antalya İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda Bilim Kurulu adına sunum yapan Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Topkaya, çayın mevcut durumu, kirlilik kaynakları ve çözüm önerilerine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme sundu. 1995’ten bu yana süregelen kirlilik riski Düden Çayı Bilim Kurulu, 13 Mayıs 2024 tarihinde Antalya İl Su Kurulu toplantısında alınan karar doğrultusunda kurulmuş, 4 Aralık 2024 tarihli Antalya Valiliği oluru ile resmiyet kazanmıştı. Kurul, ASAT, DSİ, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ile belediyelerden sağlanan veriler, mevcut bilimsel raporlar ve sahada yapılan arazi incelemeleri doğrultusunda çalışmalarını yürüttü. Sunumda, 1995 yılında yapılan çalışmalarda Kırkgöz kaynakları ile kent arasında kalan bölgelerdeki yoğun tarımsal ve endüstriyel gelişmenin, Antalya’nın temel su kaynaklarını geri dönülmesi mümkün olmayan biçimde kirletebileceği yönünde uyarılarda bulunulduğu hatırlatıldı. Yeraltı su kaynaklarının ortalama 100 yıl gibi uzun bir yenilenme süresine sahip olduğu, bu nedenle kimyasal kirlenmenin çok geç fark edilebileceği ve su niteliğinin geri döndürülemez şekilde bozulabileceği vurgulandı. Su kalitesi yıllar içinde geriledi Düden Çayı’na yönelik önceki araştırmalarda da çayın Akdeniz’e yoğun besin maddesi, katı madde ve koliform bakteri taşıdığı, kanalizasyon sistemine bağlı olmayan küçük yerleşimlerin ve taşımacılık faaliyetlerinin yeraltı sularını tehdit ettiği tespit edildi. 2019 yılı ölçümlerinde Varsak Kanalı’nda su kalitesinin "kötü", Düdenbaşı ile Şelale arasındaki bölgede ise "çok kötü" seviyede olduğu belirlendi. 2023 yılında yapılan Su Kalite İndeks analizlerinde de Düden Çayı’nın genel su kalitesinin "kötü" sınıfında yer aldığı ortaya kondu. Kirlenmenin başlıca kaynakları belirlendi Bilim Kurulu, Düden Çayı’ndaki kirlenmenin ana kaynakları arasında traverten plato üzerindeki sanayi tesisleri, tarım alanları, geri dönüşüm işletmeleri, vahşi çöp döküm alanları ve kanalizasyona bağlı olmayan yerleşimlerin bulunduğunu açıkladı. Yeraltı suyu ile doğrudan bağlantılı düdenlere atılan evsel atıklar, sanayi atıkları ve tarımsal kirliliğin, çayın ekosistemi için ciddi tehdit oluşturduğu belirtildi. Çözüm önerileri aşamalandırıldı Sunumda çözüm önerileri süre grupları halinde sunuldu. Acil önlemler kapsamında, 0-1 ay içinde düden sahalarındaki vahşi şekilde bırakılmış tüm atıkların kaldırılması ve tekrarının önlenmesi gerektiği ifade edildi. Ayrıca kurumlar arası koordinasyonun sağlanması, sorumlu bir kurumun belirlenmesi, farklı kurumlardan gelen izleme verilerinin birleştirilmesi ve havzadaki kirletici kaynaklara ilişkin veri tabanı oluşturulması gibi kısa vadeli (0-6 ay) adımlar önerildi. İzleme noktalarının belirlenmesi ve su kalite analizlerinin yapılacağı kurumun seçilmesi de kısa sürede hayata geçirilmesi planlanan diğer başlıklar arasında yer aldı. Orta vadede, 6 ay ile 1 yıl arasında pasif örnekleyicilerle izleme çalışmalarının düzenli şekilde yürütülmesi, izleme noktalarının artırılması ve çevrim içi izleme ağı kurulması öngörüldü. Bu süreçte elde edilecek sonuçların düzenli olarak değerlendirilip paylaşılması gerektiği vurgulandı. Uzun vadede ise, 1 yıl ve sonrasında Antalya Havzası genelinde sürdürülebilir kurumlar arası iş birliği ağının oluşturulması, Düden Çayı özelinde çevrim içi izleme sisteminin devreye alınması ve hurdacılık ile geri dönüşüm sektörleri için çevresel etkilerin kontrol altına alınabileceği faaliyet bölgelerinin tanımlanması önerildi. Düden Çayı’nın korunması için strateji çağrısı Prof. Dr. Bülent Topkaya, Bilim Kurulu adına yaptığı sunumun sonunda, Antalya’nın traverten platosu üzerindeki su kaynaklarının korunabilmesi için iklim değişikliğinin ve artan nüfusun oluşturacağı baskıların dikkate alınarak bütüncül bir havza yönetimi stratejisinin geliştirilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Topkaya, belirlenen önlemlerin aşamalı şekilde uygulanmasıyla hem Düden Çayı’nın hem de Antalya’nın su güvenliğinin gelecekte korunabileceğini ifade etti. Antalya’da ulaştırma yatırımları hızlanıyor Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı VI. Bölge Müdürlüğü tarafından Antalya İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda bölgedeki ulaştırma ve altyapı yatırımlarına ilişkin kapsamlı bir sunum gerçekleştirildi. VI. Bölge Müdürü Serhan Özkanlı tarafından yapılan sunumda, Antalya, Burdur, Isparta ve Afyonkarahisar illerini kapsayan bölge müdürlüğünün çalışmalarına ilişkin güncel bilgiler paylaşıldı. Özkanlı, Antalya ilinin sahil şeridi uzunluğunun 640 kilometre olduğunu belirterek, halihazırda işletilmekte olan 14 kıyı yapısının bulunduğunu, 5 kıyı yapısının ise planlama ve proje aşamasında olduğunu söyledi. Gazipaşa Yat Limanı’nın 7 Ekim 2024 tarihinden bu yana işletildiğini ve toplam 308 yat kapasitesine sahip olduğunu ifade eden Özkanlı, Alanya Yat Limanı’nın 2010 yılından bu yana hizmet verdiğini ve 447 yat kapasiteli olduğunu, Kaş Yat Limanı’nın ise 25 Nisan 2011’den bu yana 600 yat kapasiteli olarak faaliyet gösterdiğini aktardı. Demre Yat Limanı açılışa hazır Devam eden yatırımlar kapsamında Demre Yat Limanı üstyapı işlerinin tamamlandığını belirten Özkanlı, limanın altyapısının 2017 yılında genel bütçeden sağlanan yaklaşık 732 milyon TL’lik yatırımla tamamlandığını ve 2023 yılında yer teslimi yapılarak üstyapı çalışmalarına başlandığını ifade etti. Üstyapı, peyzaj düzenlemeleri ve vinç montajları tamamlanan Demre Yat Limanı’nın 750 yat kapasiteli olduğunu ve açılış için kabul aşamasında bulunduğunu bildirdi. Özkanlı, Demre Kaleköy Gezi Tekneleri Yüzer İskelesi projesine de değinerek, bölgede geçmişte yerel imkanlarla yapılan iskelelerin yerine, belediyenin ÇED raporu çalışmalarını tamamlamasıyla birlikte 20 milyon TL ödenekle yeni bir yüzer iskele projesinin hayata geçirildiğini, Aralık 2024’te yer teslimi yapıldığını ve beton imalatlarının tamamlandığını söyledi. Doğal sit alanı olması nedeniyle tahsis sürecinin tamamlanmasının ardından imalatların sahaya indirileceğini ve sezona yetiştirilmesinin hedeflendiğini belirtti. Aksu Çayı Batı Sahili Kıyı Koruma Mahmuzları projesi hayata geçiyor Aksu Çayı Batı Sahili Kıyı Koruma Mahmuzları projesi kapsamında Kundu bölgesinde yaşanan kıyı erozyonuna yönelik analiz raporu hazırlandığını belirten Özkanlı, kıyıya dik 5 adet mahmuz ve suni kum beslemesi yapılmasına karar verildiğini, imar planı ve ÇED raporlarının onaylandığını, gerekli ödeneklerin tahsis edildiğini ve ihalenin kısa sürede gerçekleştirileceğini ifade etti. Alanya Balıkçı Barınağı Batı Rıhtımı’nda 240 metrelik bölümde hasar tespit edildiğini belirten Özkanlı, genel müdürlükçe 40 milyon TL bütçeyle ihale sürecine geçileceğini söyledi. Planlanan yatırımlar arasında Türkler Tekne Barınağı’nın da bulunduğunu aktaran Özkanlı, Alanya Türkler mevkiinde planlanan proje için imar planlarının, projelerin ve ÇED raporlarının tamamlandığını ancak tasarruf tedbirleri nedeniyle henüz yatırım programına alınamadığını, bu yıl tekrar teklif edileceğini bildirdi. Projenin yatırım bedelinin 502 milyon lira olduğunu kaydetti. Kaleiçi’ne yönelik çalışma sürüyor Kaleiçi Yat Limanı için ise bir koruma mendireği yapılabilirliğine yönelik çalışmaların sürdüğünü belirten Özkanlı, bölgede deniz derinliğinin 30 ila 35 metre arasında değiştiğini, bu nedenle dolgu şeklinde bir mendirek yapımının mümkün olmadığını aktardı. Bu şartlar altında kazıklı yapı alternatiflerinin değerlendirildiğini, dalga değerlerine göre tasarım çalışması yürütüldüğünü ve teknik olarak yapılabilirliğin netleşmesi sonrasında diğer aşamaların değerlendirileceğini ifade etti. Özkanlı ayrıca, koruma mendireği çalışmasının sonuçlanması halinde mevcut mendireklerin onarımının da bu kapsamda ele alınabileceğini söyledi. Sunumun sonunda Serhan Özkanlı, VI. Bölge Müdürlüğü olarak Antalya ve çevresinde ulaştırma ve altyapı yatırımlarını hızla sürdürdüklerini ve bölgenin ihtiyaçlarına yönelik yeni projeler geliştirmeye devam ettiklerini ifade etti. Türkiye 24 yıl sonra genel tarım sayımına hazırlanıyor Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Antalya Bölge Müdürü Ergün Ertaş, Antalya İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda yaptığı sunumda, 2025 yılında Türkiye genelinde uzun bir aradan sonra genel tarım sayımı gerçekleştirileceğini açıkladı. Ertaş, bu yılın ikinci yarısından itibaren genel tarım sayımının yapılmasının gündemde olduğunu belirterek, sürecin Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile başlatılacağını, genelgenin imza aşamasında olduğunu ve kısa süre içinde yayımlanmasının beklendiğini söyledi. Tarım sayımının önemi ve gıda arz güvenliği Dünyada genel tarım sayımlarının normalde her 10 yılda bir yapıldığını hatırlatan Ertaş, Türkiye’nin en son 2001 yılında tarım sayımı gerçekleştirdiğini, bu nedenle 2025 yılında yapılacak sayımın 24 yıl aradan sonra gerçekleştirilecek ilk genel tarım sayımı olacağını ifade etti. Tarım sayımının, gıda arz güvenliğini sağlamak, jeopolitik risklere karşı önlem almak ve tarımsal araştırmalara sağlam veri temeli oluşturmak açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Mikrodüzeyde veri toplama imkanı Ertaş, şu anda tarımsal verilerin çoğunlukla ilçe düzeyinde derlenebildiğini, yapılacak sayımla birlikte parsel ve işletme bazında mikro düzeyde veri elde etmenin mümkün olacağını söyledi. Tarım sayımı sayesinde daha sağlıklı üretim planlaması yapılabileceğini, işlenmeyen tarım alanlarının üretime kazandırılabileceğini ve farklı kurumların ortak kullanabileceği güvenilir bir veri tabanı oluşturulabileceğini belirtti. Sayım iki aşamadan oluşacak Yapılacak genel tarım sayımının iki aşamadan oluşacağını belirten Ertaş, ilk aşamada mevcut tarım parsellerinin tarımsal işletmelerle eşleştirileceğini, ikinci aşamada ise belirlenen işletmelerle anket uygulamalarının gerçekleştirileceğini ifade etti. İlk aşamadaki parsel eşleştirme çalışmalarının Tarım ve Orman Bakanlığı il ve ilçe müdürlükleri tarafından yürütüldüğünü ve Nisan ayı sonuna kadar tamamlanmasının hedeflendiğini aktardı. 1 Temmuz’da başlayacak, 6 ayda tamamlanacak Çalışmanın 1 Temmuz 2025 tarihinde başlaması ve 6 ay içerisinde tamamlanması planlanıyor. Ertaş, yaklaşık 4 bin personelin görev alacağı çalışmada hem Tarım ve Orman Bakanlığı personelinin hem de TÜİK tarafından istihdam edilecek personelin görev yapacağını belirtti. Çalışmanın yaklaşık 900 milyon liralık bir bütçeyle yürütüleceğini kaydetti. Veriler 2026’da açıklanacak Ertaş, genel tarım sayımı sonucunda elde edilecek verilerle tarımsal üretim planlamasının daha etkili yapılabileceğini, ürün bazında maliyet, fiyat ve katma değer analizlerinin gerçekleştirilebileceğini söyledi. Tohumdan sofraya kadar tüm tarımsal değer zincirlerinin izlenebilir hale geleceğini vurgulayan Ertaş, sayım sonuçlarının 2026 yılının ikinci yarısından itibaren yayımlanmaya başlanacağını ifade etti.
Kastamonu Kastamonu’da kadınlara, şapka tasarımı ve dikimi konularında eğitim verilecek Kastamonu’da hayata geçirilen proje çerçevesinde kadınlar için şapka tasarımı ve dikimi konusunda verilecek eğitimlerle istihdam kapısı oluşturulacak. Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından "Kastamonu’da Şapkanın Kalıbının Çıkarılması, Dikilmesi, Tasarımının Yapılması Eğitiminin Verilmesi" adı altında proje hazırlandı. Hazırlanan proje, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) 2025 Yılı Destinasyon Geliştirme Teknik Destek Programına başvuruldu. Başvurusu değerlendirilen proje, 2025 Yılı Destinasyon Geliştirme Teknik Destek Programı kapsamında desteğe layık görüldü. Proje çerçevesinde Kastamonu’da kadınlara yönelik şapka tasarımı, dikilmesi ve kalıbının çıkarılması konularında eğitimler verilecek. Eğitimler neticesinde Kastamonu’da satış mağazası bulunmayan iş yeri açma, kaybolmaya yüz tutan Kastamonu kasketinin yeniden canlandırılması ve istihdamın oluşturulması amaçlanıyor. KUZKA’nın desteklediği projenin tanıtım toplantısı, Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odasında gerçekleştirildi. Eğitim öncesinde proje hakkında bilgilendirmede bulunan TOBB Kastamonu KGK Başkanı Yüksek Mimar Halime Nilgül Şener, "Proje kapsamında, kadınlara yönelik olarak şapkanın kalıp çıkarma, tasarım ve dikim süreçlerini içeren kapsamlı bir şapka yapım eğitimi düzenlenecek. Eğitimimiz toplam 136 saat sürecek olup bu eğitimin yüz yüze olan kısmını Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı teknik desteği karşılamaktadır. Online ve diğer konuları Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odamız bizlere destek vermektedir. Eğitimlerimiz toplam çok kıymetli 6 öğretim görevlisi tarafından online ve yüz yüze verilecektir. Eğitimlerimiz kalıp çıkarmadan başlayarak her tür şapkanın tasarlanması ve dikilmesini kapsamaktadır. Abiye şapkalar, fötr şapka, keçe şapka yöresel kasketimiz olmak üzere pek çok çeşit şapka eğitimi verilecektir. İlk dersimiz 30 Nisan’da başlayacaktır. Kursumuz temmuz ayında sonlanacaktır. 23 Ağustos 2025 ise 100’ncü yıl etkinliği olarak sergi ve defile ile çalışmalarımız sergilenecektir. Ders programı sosyal medya grubundan paylaşılacaktır. Haftada üç gün, günde 3,5-4 saat olmak üzere sabah ve öğleden sonra olacaktır. Çalışmalarda gerekle olan malzemeler derslerde öğretmelerimiz tarafından bildirilecektir" diye konuştu. Konuşmanın ardından projede yer alan kadınlara yönelik eğitmenler tarafından alanlarıyla ilgili eğitimler verildi.