SPOR - 26 Aralık 2024 Perşembe 19:23

Ferhat Gündoğdu: "Artık kulüplerin içinde olduğu, yönettiği hakemlik sistemine geçiliyor"

A
A
A

Toplantının ardından TFF Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ferhat Gündoğdu, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu, Süper Lig Kulüpler Birliği Vakfı üyeleri ve 1. Lig Futbol Kulüpleri Birliği Derneği ile TFF Riva Hasan Doğan Millî Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde bir araya geldi. Toplantının ardından TFF Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ferhat Gündoğdu, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığında, yönetim kurulu ve Kulüpler Birliği Süper Lig ve 1. Lig Kulüpler Birliği Vakıf başkanları ve üyeleriyle çok önemli bir toplantı yaptıklarını ifade eden Gündoğdu, "Göreve başladığımız ağustos ayının başlarında ilk yaptığımız toplantıda, Kulüpler Birliği’nin geçmiş yıllardan gelen bir konu üzerinde bizden bir talebi olmuştu. Merkez Hakem Kurulu’nun yeniden yapılanması ve bir şirket adı altında hakemlik sisteminin yönetimiydi. Biz de o zaman Futbol Federasyonu yönetimi ve Merkez Hakem Kurulu olarak buna sıcak baktığımızı ve bu konu hakkında yeteri kadar çalıştıktan sonra kendilerine düşüncelerimizi ve çalışmalarımızı raporlayacağımızı, önerilerimizi getireceğimize için söz vermiştik. O süreden bugüne kadar öncelikle İngiltere ve Almanya modellerini, İspanya ve Portekiz’deki uygulamaların da orada şirketleşme adı altında değil ama bu Merkez Hakem Kurulu yapılanması adı altında, buralarda bir takım incelemeler yaptık. Şirketleşme modelinin, hakemlik sisteminin daha modern, daha sistematik, daha profesyonelce yönetimi konusunda iyi örneklerle karşılaştık. Bunu da Türkiye Futbol Federasyonu yönetimimize sunduk. Biz böyle bir sistemi uygularsak, ’Nasıl ilerlememiz gerekiyor ve bu süreç nasıl bir yapılanma gitmemiz gerekiyor?’ Bunu raporladık ve bunu Kulüpler Birliğimize sunduk. Öncelikle bir şirketin kurulması ve bu şirket adı altında hakemlik sisteminin yönetilmesi, burada şunu belirtmek istiyorum sadece Süper Lig ve 1. Lig yönetiminden bahsediyorum. Çünkü sistem bunu öngörüyor. Bu yönetimi şirket adı altında yapmak için bir takım statü değişiklikleri ve yasal mevzuat değişikliği gerekiyor. Onun için de en doğru zamanlamanın, en sisteme uygun zamanlamanın sene sonunda olabileceği öngörülüyor. Bunun bu süreyi beklerken acaba nasıl bir yaklaşımla biz bunu tecrübe edinebiliriz ve bu süre zarfında nasıl doğrularını, yanlışlarını geliştirebiliriz, buna biraz çalışmıştık ve bunu bir dönüşüm süreci adı altında adlandırdık. Dönüşüm sürecini bir Danışma Kurulu adı altında bir kurulla Süper Lig ve 1. Lig hakemlik sistemini kurguladık. Nasıl çalışıyor? Şu an Merkez Hakem Kurulu, Süper Lig ve 1. Lig hakemlik sistemini nasıl yönetiyorsa bu Danışma Kurulu’nun yetkisiyle yönetilmesini öngörüyor. Nasıl oluşuyor bu danışma kurulu? Diğer ülkelerde bu 3 yönetim kurulu üyesinin Türkiye Futbol Federasyonu veya ilgili federasyonunun görevlendirdiği kişiler, 2 kişi de Kulüpler Birliği’nin görevlendirdiği kişilerden oluyor. Buradaki mantık, kulüplerin hakemlik sistemi yönetiminde yer alması. Bu yönetimin içerisinde bir görevli olarak yer almasını öngörüyor" şeklinde konuştu.

"Bu hakemlik sistemi için çok önemli bir dönüm noktası"

Neden böyle bir şeyin ihtiyaç olduğuna açıklık getiren Başkan Gündoğdu, "Günümüzde tartışmaların odağında futbolun özellikle en önemli konusu hakemlik gibi görüldüğü için ve bir noktada da hakemlik sistemiyle ilgili önemli eleştiriler olduğu için en büyük hizmeti alan hakemlikle ilgili kulüpler ve kulüplerin taraftarları olduğu için bu hakemlik sistem içerisinde kulüplerin olması da aslında bu işin doğası gereği görülüyor. Zaten Futbol Federasyonu Başkanımız göreve geldiğinde bu işin sahibinin kulüpler olduğunu ve bu konuda hizmet ettiğimizi söylemişti. Bu mantıkla geldiği için yönetim kurulu zaten yönetim açısından da, Merkez Hakem Kurulu açısından da bunu içselleştirmek çok kolay oldu. Danışma Kurulu faaliyete geçerse ve bu kurul üyeleri atanırsa 19. hafta, 20. hafta veya ne zaman karar verilirse o haftadan itibaren atamalar, performans yönetimi, kamuoyu bilgilendirmeleri ve eğitim sistemleriyle ilgili Süper Lig ve 1. Lig’i ilgilendiren her konuyu Danışma Kurulu yürütecek. Hakemlik sisteminin teknik işlerini yürüten CEO, şu an benim yaptığım görev Merkez Hakem Kurulu Başkanlığı. Kurumsal işleri yürüten bir CEO adı altında iki CEO profesyoneliyle birlikte sistemin yürütülmesini öngörüyor. Danışma Kurulu, bu sistemde bütün stratejik kararları verebiliyor. Atamalarla ilgili, eğitimlerle ilgili her türlü hakemlik sistemini ilgilendiren kararı verebilme yetkisine sahip. Federasyon başkanımızın yaklaşımı ’5 üyeyi de siz atayabilirsiniz, bizim hakkımız olan 3 kişiyi bizim belirlememize gerek yok, tamamen içinde olun, tamamını atayabilirsiniz’ diye önermişti. Bugün Danışma Kurulu’nun görevleri, bu geçiş sürecindeki görevleri, yapacağı işleri, hangi mantıkla, hangi açıklıkla, hangi şeffaflıkla bunu istediğimizi veya bunu önerdiğimizi gördüğünde Kulüpler Birliği’nin yaklaşımı çok olumlu oldu ve bu Danışma Kurulu sürecini kabul ettiler. En kısa zamanda da önümüzdeki günlerde başkanın da deklare ettiği üzere önümüzdeki hafta 3 danışma kurulu üyesini federasyona bildirecekler. Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu da 2 üye atayarak, Danışma Kurulu faaliyetine belirlenen haftadan itibaren başlayacak. Bu hakemlik sistemi için çok önemli bir dönüm noktası. Artık kulüplerin içinde olduğu, kulüplerin belirlediği kişilerin denetlediği, yönettiği bir sisteme geçiliyor. Dolayısıyla tek yönlü bir yönetim değil, iki taraflı bir yönetim tarzıyla hakemlik sistemi daha sorgulanabilir, daha şeffaf, daha profesyonelce yönetim için bir geçiş aşamasına giriyor. O yüzden bugünkü bu toplantı çok önemliydi. Kulüpler Birliği de buna çok sıcak yaklaştı, olumlu yaklaştı ve kabul ettiklerini de söylediler. Önümüzdeki haftadan itibaren bununla ilgili başlayacak ve sene sonunda her ay Danışma Kurulu’na CEO’ların vereceği rapor doğrultusunda haziran ayına geldiğimizde Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu’na ve Kulüpler Birliği Vakfı Yönetim Kurulu’na sunacak rapor doğrultusunda bu geçiş sürecinde elde edilen tecrübelerin sonucunda bir karar verilecek ve gerçekten şirketleşmeye geçilecek mi, geçilmeyecek mi konusu artık o günlerin konusu olacak. Biz önümüzdeki 4.5-5 aylık dönemde bu fırsatı çok iyi değerlendirmiş olacağız ve önemli bir geçiş süreci kazanacağız diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

"Yabancı VAR konusu görüşülmedi"

Toplantıda yabancı VAR konusuyla ilgili konuşulup, konuşmadığının sorulması üzerine Ferhat Gündoğdu, "Görüşmenin çerçevesi tamamen bu danışma kurulu ve daha sonra olası bir şirketleşmeyle ilgili süreçlerin değerlendirilmesiydi. Dolayısıyla herhangi diğer konu görüşülmedi ama yabancı VAR veya atamalarla ilgili, sistemle ilgili her türlü stratejik kararı, Danışma Kurulu’nun yetkisinde, gündeminde olacağı ve onların karar vereceği iletildi" diye cevap verdi.

Bu sistemin hakemleri nasıl etkileyeceğiyle ilgili soruya ise Gündoğdu, "Hakemler sadece hakemlik görevlerini yapacakları için onlar için pek fazla bir şey değişmiyor ama zaman zaman bu konuda yaptığımız seminerlerde bilgilendirdik. Bu kadar ayrıntılı olması söz konusu değil. Çünkü bu bir yerde bizim yürüttüğümüz bir çalışmaydı. Bütün ayrıntıları yönetime sunmadan, netleşmeden ve kamuoyunda şu an sizlerle paylaşıyoruz. O zamana kadar bazı konuların özelde kalması gerekiyordu ama genel taslağıyla hakemlerimiz biliyor" dedi.

Oğuzhan Ort - Mehmet Ekrem Ceylan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun’da akarsu kirliliğine karşı savaş açıldı Samsun’da hayata geçirilen projeler ile akarsuların taşma riski kontrol altına alınırken, çevre kirliliği oluşturmaması için de çeşitli projeler hayata geçiriliyor. Samsun’da Çevre Projeleri çerçevesinde İl Mahalli Çevre Kurulu’nda alınan 2025 yılı ‘çevre’ temalı kararlar doğrultusunda ilgili kurumların ana yürütücülüğünde ve paydaşlığında çeşitli projeler hayata geçirilmeye devam ediyor. Bu kapsamda DSİ 7. Bölge Müdürlüğü’nce hayata geçirilen Mert Irmağı Akarsu Kirliliği Önleme Projesi çerçevesinde ani yağışlardan dolayı sürüklenen rüsubat, katı atık, ağaç, çöp gibi yabancı maddelerin bir noktada tutularak temizliğinin yapılması ve gelen suyun mansapta taşkına sebebiyet vermemesi için tutularak ötelenmesi amacıyla Mert Irmağı yan kolunda Yılanlıdere Sel Kapanı yapıldı. 2024 yılında Mert Irmağı ve yan kollarında makineli çalışmalar çerçevesinde yatak temizliği yapılmış olup, ihtiyaç olması durumunda 2025 yılında da bu çalışmalara devam edileceği belirtildi. Ayrıca projeyle bütünlük oluşturacak şekilde Mert Irmağı Islah Projesi çalışmaları devam ederken, Mert Irmağı Yukarı Havza Tersip Bentleri (Karataş, Gölalan) projelendirildi. SASKİ Genel Müdürlüğü tarafından 2020 yılında işletmeye alınan Kavak İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi de Kavak ilçesinin merkez mahallelerinde oluşan evsel nitelikli atık suları arıtıyor. Projenin paydaş kurumlarından İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce alıcı ortam su kirliliği izleme çalışmaları kapsamında, Mert Irmağı’ndan yılda iki dönem olmak üzere alıcı ortam su numuneleri alınarak ırmaktaki evsel ve endüstriyel kirlilik yükü, ayrıca nitrat eylem planı kapsamında yılda 4 adet numune alınarak tarımsal kirlilik yükü takip ediliyor. Havza içerisinde bulunan mevcut tesislerin ve yapılması planlanan tesis ve yapılardan kaynaklı evsel ve endüstriyel atıkların su kaynaklarına verilmemesi için mevcut tesislerin denetim işlemleri ile yeni yapı taleplerine görüş verilirken gerekli önlemlerinin alınıp alınmadığı yapılan denetimler ile kontrol ediliyor. Söz konusu havzada mevcut ekili ve dikili tarım arazilerinde yapılan ilaçlama ve gübreleme faaliyetleri de İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün ilgili birimleri tarafından takip ediliyor. Valilikten konu hakkında yapılan bilgilendirmede, “DSİ 7. Bölge Müdürlüğü ve paydaş kurumlarca yapılan ve yapılacak çalışmalar ile yoğun yerleşimin bulunduğu Mert Irmağı havzasında akarsu kirliliği azaltılarak halk sağlığı açısından daha yaşanabilir bir hale getirilecektir. Ayrıca, diğer derelerde yapılan/yapılacak yatak temizliği, ıslah çalışmaları ve tersip bentleri ile bu derelerdeki rüsubat, katı atık, ağaç, çöp gibi yabancı maddelerin derelerden temizlenmesi sağlanarak kirlenmesi önlenmektedir” ifadeleri yer aldı.
Ankara KAMİAD Başkanı Adıgüzel yeni müteahhitlik düzenlemesini değerlendirdi Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği (KAMİAD) Başkanı Ali Adıgüzel, “Müteahhitlik Sınıflandırması ve Kayıtlarının Tutulması Yönetmeliği”nin projelerin tamamlanabilirliğini ve sektördeki güven ortamını artıracağını belirterek, ancak küçük ve orta ölçekli müteahhitlere ek destek mekanizmalarına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. KAMİAD Başkanı Ali Adıgüzel, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan yeni “Müteahhitlik Sınıflandırması ve Kayıtlarının Tutulması Yönetmeliği”nin sektöre etkilerini ve müteahhitlik sınıflandırmalarında getirilen kriterlerin sektör dinamiklerine nasıl yansıyacağını değerlendirdi. Adıgüzel, mali yeterlilik kriterinin yüzde 50 oranında artırılmasının sektör için önemli bir adım olduğunu belirterek, "Yeni düzenlemeyle birlikte müteahhitlerin ekonomik güçleriyle orantılı iş üstlenmeleri teşvik ediliyor. Bu değişiklik, hem projelerin tamamlanabilirliğini hem de sektördeki güven ortamını artıracaktır. Özellikle son dönemde yarım kalan projelerin toplumsal maliyetlerini düşündüğümüzde bu düzenleme büyük önem taşımaktadır. Ancak küçük ve orta ölçekli müteahhitlerin finansal yeterliliklerini belgeleyebilmeleri için ek destek mekanizmalarına ihtiyaç duyulmaktadır" dedi. Tecrübeye göre iş kriteri Yeni başlayan müteahhitler için getirilen “tecrübeye göre iş üstlenme” kriteri hakkında da görüşlerini paylaşan Adıgüzel, bu adımın sektöre daha kontrollü bir giriş sağladığını vurguladı. Adıgüzel, “Sektörümüzde tecrübesizlik nedeniyle yaşanan sorunlar, uzun vadede büyük projelerde aksamalara neden oluyor. Yeni düzenleme, müteahhitlerin küçük ölçekli projelerle başlayıp deneyim kazanmalarını sağlayacaktır. Ancak küçük ölçekli projeler üzerindeki rekabetin artması, bazı girişimciler için engel teşkil edebilir. Bu noktada küçük projelerin artırılmasına yönelik teşvikler devreye alınmalıdır” diye konuştu. Yeşil bina teşvikleriyle çevre dostu yapılar öne çıkacak Adıgüzel, “Yeşil Bina Sertifikası”na yönelik yüzde 5 ek puan teşvikinin sektörde çevre dostu projelerin yaygınlaşmasına katkı sağlayacağını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürdürülebilirlik, artık inşaat sektörünün vazgeçilmez bir unsuru. Yeşil bina projelerine verilen teşvikler, sadece çevresel etkileri azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda enerji verimliliği yüksek ve değerli projelerin sayısını artıracaktır. Ancak bu projelerin maliyetlerinin küçük müteahhitler için erişilebilir hale getirilmesi gerekmektedir. Yeşil bina standartlarının yaygınlaştırılması için sertifikasyon süreçleri basitleştirilmeli ve daha düşük maliyetli hale getirilmelidir.” Yeni yönetmeliğin sektörde köklü değişimlere neden olacağını da ifade eden Adıgüzel, şu önerilerde bulundu: "Finansal yeterlilik kriterlerini karşılamakta zorlanan müteahhitler için düşük faizli kredi veya hibe programları oluşturulmalıdır. Yeşil bina standartlarının yaygınlaşması için müteahhitlere yönelik kapsamlı eğitim programları düzenlenmelidir. Yeni başlayan müteahhitlerin deneyim kazanabileceği küçük projeler için özel teşvikler sağlanmalıdır." KAMİAD’ın sektördeki tüm paydaşlarla iş birliği içinde çalışarak yeni düzenlemelerin etkilerini takip edeceğini ve çözüm önerileri geliştireceğini ifade eden Adıgüzel, "KAMİAD olarak müteahhitlerimizin bu düzenlemelere adaptasyon süreçlerini kolaylaştırmak için çalışacağız. Ayrıca sektörün gelişimine katkı sağlayacak tüm öneri ve talepleri ilgili mercilere iletme konusunda kararlıyız” dedi.
Aydın Vali Yardımcısı Ballı, Nazilli’deki sağlık tesislerini inceledi Aydın Vali Yardımcısı Kamuran Mustafa Ballı, gerçekleştirdiği Nazilli ziyareti ile sağlık tesislerinde incelemelerde bulundu. Gelişen sağlık hizmetleri ve alt yapıları ile dikkat çeken Aydın’ın, Nazilli ilçesinde hizmet veren sağlık tesislerini ziyaret eden Aydın Vali Yardımcısı Kamuran Mustafa Ballı, tesislerde incelemelerde bulundu. Ziyaret programına Nazilli Devlet Hastanesi ile başlayan Vali Yardımcısı Ballı, hastane başhekiminden yürütülen ve planlanan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Ballı, tedavi için hastanede bulunan vatandaşlara ’geçmiş olsun’ dileklerini iletirken, sağlık çalışanlarına da kolaylıklar diledi. Nazilli’deki sağlık hizmetlerinin önemli bir merkezi olan Sağlık Kompleksi’ne de ziyaret gerçekleştirilirken, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekimi, Aile Sağlığı Merkezi hekimleri ve Sağlıklı Hayat Merkezi sorumlu hekiminden verilen hizmetlerle ilgili bilgiler alan Vali Yardımcısı Ballı, çalışanlarla sohbet ederek çalışmalarında başarılar diledi. Program kapsamında, eski Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi binasında incelemelerde bulunan Ballı, binanın Nazilli Devlet Hastanesi ek hizmet binası olarak planlanan dönüşüm süreci hakkında da bilgi aldı. Ayrıca Nazilli 7 Nolu (UMKE) Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu’nu da ziyaret eden Ballı, burada görevli personelle sohbet edip, çalışmalarında kolaylıklar diledi. Ziyaretlerde sağlık tesislerinin vatandaşlara daha etkin hizmet sunabilmesi için yürütülen çalışmaların ve sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi yönündeki desteğin devam edeceğine de vurgu yapıldı. Gerçekleştirilen ziyaretlerde Vali Yardımcısı Ballı’ya İl Sağlık Müdürü Dr. Eser Şenkul, Kamu Hastane Hizmetleri Başkanı Dr. Mete Erki eşlik etti.
Elazığ Edebiyat dünyasında önemli keşif: Kayıp el yazması kitaplar 117 yıl sonra müzayedede ortaya çıktı Türk edebiyatında ’ara nesil’ olarak adlandırılan dönemin sanatçılarından Recep Vahyi’nin 117 yıl önce bizzat kendi el yazısıyla yazdığı, basılmayan ve kayıp olarak bilinen eserleri, akademisyenin gayretleriyle müzayededen satın alındı. Osmanlı dönemi el yazmaları üzerine akademik çalışmalar yapan, aynı zamanda 10 yıldır müzayede ve sahaflardan yüzlerce el yazma eser ve obje toplayan Munzur Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlyas Kayaokay, ’ara nesil’ olarak adlandırılan dönemin önemli yazarlarından Recep Vahyi’nin 117 yıl evvel kendi el yazısıyla yazdığı, ikinci bir kopyaları bulunmayan ’Defter-i Tesvidat’ ile ’İhtisasat’ adlı kayıp kitaplarını müzayededen satın aldı. Kayaokay, eserleri almak için kredi çekmek zorunda kaldığını söyledi. Pek çok şairin yetişmesine vesile olmuş Konu hakkında açıklamalarda bulunan Kayaokay, "Türk edebiyatında Tanzimat döneminin II. nesli ile Servet-i Fünun arasında yeniliği aktarma vazifesini üstlenen ’ara nesil’ denilen bir kuşak vardır. Bu grubun önde gelen ve en velut müellifi de Recep Vahyi’dir. Pek çok şairin yetişmesine vesile olduğu, Tevfik Fikret’i etkilediği ve onunla mektuplaştığı bilhassa edebiyatımızdaki ilk Rusça tercümeleri kendisinin yaptığı bilinmektedir. Recep Vahyi hakkında ilk bilgilere İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal’ın ’Son Asır Türk Şairleri’nin 4. cildinde ve 1997 yılında Cafer Gariper tarafından hazırlanan doktora tezinde rastlıyoruz. Aslen Giritli olan Recep Vahyi, 1867-1923 yılları arasında yaşamıştır. Asker kökenlidir, kurmay yüzbaşı, binbaşı ve miralaylığa kadar terfi ediyor, pek çok madalyası var, 1914’te de emekli oluyor. Dürüst, zeki ve tefsir yazacak kadar İslam hassasiyeti olan biri. Hiç evlenmemiştir ve 2 kız kardeşinin olduğu söyleniyor. Hastalık geçiriyor ve evde yalnız başına vefat ediyor. Mezarı da Karacaahmet’tedir. Muhtemelen basılmamış eserleri ile tüm eşyaları kız kardeşlerine intikal ediyor ve sonra hepsi sırra kadem basıyor” dedi. "Bir komisyon kurulup bu tür eserlerin takibinin yapılması lazım" Pek çok eserinin olduğunu ve bunların basılmadığını İbnü’l-Emin’den bildiklerini ifade eden Kayaokay, "Birkaç manzumesi matbu halde basılmış. Onun basılmamış ve kayıp olan iki önemli eseri tarafımızca müzayedede bulundu ve onları kredi çekmek suretiyle satın alabildim. 1907 tarihli 125 sayfalık Defter-i Tesvidat ile 1909 tarihli 183 sayfalık İhtisasat adlı eserleri, müellif hattı yani bizzat Recep Vahyi’nin kendisinin kaleminden çıkmış taslak halindeki eserleri olup üzerinde kendi tashihleri, mührü ve imzası vardır. 117 yıllık kayıp, üstelik müellif hattı bu eserler yok olmaktan belki de yurt dışına kaçırılmaktan kurtarıldı. Muhtevalarında, bilinmeyen şiirler, mevlid, ünlü şairlere mersiye ve nazireleri, mektuplar, Fransızca ve Rusça’dan tercümeler, tebriknameler olan bu iki eseri, ileride külliyat halinde yayınlayacağımızın da müjdesini verelim. 10 yıldır memur maaşıyla, bazen de krediler çekmek suretiyle müzayede ve sahaflardan yüzlerce kıymetli yazma eser topladım. Bizim de gücümüz bir yere kadar, böyle kültür hazinelerimizin satıldığına ve kaybolduğuna çok defa şahit oldum. Devletimiz her şeyi takip edemez elbette. Bir komisyon kurulup böyle eserlerin takibinin yapılmasını devlet büyüklerimize arz ediyorum" diyerek sözlerini bitirdi.