EKONOMİ - 26 Aralık 2025 Cuma 10:08

En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48,0 oldu

A
A
A
En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48,0 oldu

En yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,1 puan azalarak yüzde 48,0 olurken en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan artarak yüzde 6,4 oldu.



Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Gelir Dağılımı İstatistikleri’ni açıkladı. Son yapılan araştırma sonuçlarına göre, en yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,1 puan azalarak yüzde 48,0 olurken en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan artarak yüzde 6,4 oldu.


Gini katsayısı 0,410 olarak tahmin edildi


Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir. Gini katsayısı hesabında hanenin ve fertlerin elde ettiği yıllık gelirlerin toplamından, gelir referans döneminde ödenen vergiler ve diğer hane veya kişilere yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra bulunan hanehalkı kullanılabilir geliri kullanılmaktadır.


Daha önceki yıllardan farklı olarak 2025 yılı sonuçları ile birlikte, idari kayıtlardan elde edilen vergi ve sosyal güvenlik priminin net kullanılabilir gelire dahil edilmesi ile elde edilen brüt gelir için Gini katsayısı hesaplandı.


En son yapılan araştırma sonuçlarına ilişkin Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,003 puan azalış ile 0,410 olarak tahmin edildi. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,473, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,420 olarak tahmin edildi. Brüt gelir üzerinden hesaplanan Gini katsayısı ise 0,422 oldu.


Toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği payın en düşük gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği paya oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı bir önceki yıla göre 0,2 puan azalarak 7,5, gelirden en fazla pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelirin en az pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı ise 0,4 puan azalarak 12,9 olarak gerçekleşti.


Yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri 662 bin 414 TL oldu


Türkiye’de yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri bir önceki yıla göre yüzde 76,7 artarak 662 bin 414 TL oldu.


Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 332 bin 882 TL oldu


Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre yüzde 77,3 artarak 187 bin 728 TL’den 332 bin 882 TL’ye yükseldi.


Tek kişilik hanehalklarında yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri 418 025 TL oldu


Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirlerinde en yüksek gelir, geçen yıla göre 194 bin 166 TL artarak 418 bin 025 TL ile tek kişilik hanehalklarının oldu. Çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarının yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 386 bin 713 TL iken tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarında bu değer 338 bin 164 TL oldu. En düşük yıllık ortalama eşdeğer kullanılabilir hanehalkı fert gelirine sahip hanehalkı tipi ise 264 bin 413 TL ile en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalkları oldu.


Toplam gelirden en yüksek payı yüzde 49,7 ile maaş ve ücret geliri aldı


Toplam gelir içerisinde en yüksek payı, yüzde 49,7 ile bir önceki yıla göre 0,9 puan artan maaş ve ücret geliri aldı. İkinci sırayı yüzde 18,3 ile önceki yıla göre 2,5 puan azalan müteşebbis geliri alırken üçüncü sırayı yüzde 18,2 ile önceki yıla göre 0,4 puanlık artış gösteren sosyal transfer geliri oluşturdu.


Tarım gelirinin müteşebbis geliri içindeki payı yüzde 15,6 olurken, emekli ve dul-yetim aylıklarının sosyal transferler içindeki payı ise yüzde 89,3 olarak gerçekleşti.


En yüksek yıllık ortalama esas iş geliri 566 bin 839 TL ile yükseköğretim mezunlarının oldu


Eğitim durumuna göre yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla yükseköğretim mezunlarında 566 bin 839 TL, lise ve dengi okul mezunlarında 376 bin 932 TL, lise altı eğitimlilerde 290 bin 323 TL, bir okul bitirmeyenlerde 183 bin 900 TL olarak hesaplandı. Geçen yıla göre yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 83,0 ile yükseköğretim, en düşük artış ise yüzde 56,7 ile lise ve dengi okul mezunlarında oldu.


Yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 79,0 ile inşaat sektöründe oldu


Esas iş gelirleri sektörel ayrımda incelendiğinde; en yüksek yıllık ortalama gelirin 426 bin 045 TL ile hizmet sektöründe, en düşük yıllık ortalama gelirin ise 237 bin 461 TL ile tarım sektöründe olduğu görüldü. Bir önceki yıla göre; yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 79,0 ile inşaat sektöründe gözlenirken, bunu yüzde 75,8 ile hizmet sektörü izledi. Diğer taraftan sanayi sektöründe yüzde 70,1, tarım sektöründe ise yüzde 54,4 artış gözlendi.


En yüksek yıllık ortalama esas iş geliri 1 milyon 204 bin 791 TL ile işverenlerin oldu


İşteki duruma göre yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla işverenlerde 1 milyon 204 bin 791 TL, ücretli maaşlılarda 379 bin 047 TL, kendi hesabına çalışanlarda 348 bin 045 TL ve yevmiyelilerde 186 bin 682 TL olarak hesaplandı. Geçen yıla göre en yüksek artış yüzde 80,7 ile ücretli ve maaşlılarda, en düşük artış ise yüzde 49,7 ile işverenlerde oldu.


En düşük gelir TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgesinde gerçekleşti


Araştırma sonuçlarına göre 2025 yılında, Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 332 bin 882 TL iken, İBBS 2. Düzey bölgeleri itibarıyla en yüksek olduğu bölge 449 bin 618 TL ile TR51 (Ankara) bölgesi oldu. Bu bölgeyi, 434 bin 929 TL ile TR10 (İstanbul) bölgesi ve 405 bin 896 TL ile TR31 (İzmir) bölgesi izledi. En düşük yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise 172 bin 552 TL ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgesinde gerçekleşti.


Gelir eşitsizliği en fazla TR71 (Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir) bölgesinde oldu


Son yapılan araştırma sonuçlarına göre P80/P20 oranı Türkiye’de 7,5 iken, bu değerin en düşük olduğu İBBS 2. Düzey bölgesi 4,6 ile TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) ve TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) olurken bu bölgeyi 4,9 ile TR81 (Zonguldak, Karabük, Bartın) ve TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgeleri izledi.


P80/P20 oranının en yüksek olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise 8,5 ile TR71 (Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir), 8,3 ile TR61 (Antalya, Isparta, Burdur) ve 8,1 ile TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) oldu.


Bir önceki yıla göre son yüzde 10’luk grupta olanların yüzde 68,1’i aynı gelir grubunda kaldı


Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı yüzde 10’luk gelir grupları itibarıyla fertlerin bir önceki yıla göre yüzdelik geçişleri incelendiğinde; bir önceki yılda ilk yüzde 10’luk grupta olan fertlerin 2025 yılında yüzde 58,9’unun, son yüzde 10’luk grupta olan fertlerin ise yüzde 68,1’inin gelir grubu değişmedi. Ayrıca 2024 yılında ilk yüzde 10’luk grupta olan fertlerin yüzde 19,8’i 2025 yılında bir gelir grubundan fazla yükseldi. Son yüzde 10’luk grupta olan fertlerin yüzde 11,4’ü ise bir gelir grubundan fazla düştü.


Bir önceki yılda işsiz olan fertlerin yüzde 38,7’si 2025 yılında çalışmaya başladı


Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması panel veriden elde edilen sonuçlara göre 2024 yılında işsiz olan fertlerin yüzde 38,7’si 2025 yılında çalışmaya başladı. Faaliyet durumu 2024 yılında çalışan olarak belirlenen fertlerin yüzde 90,3’ü 2025 yılında çalışma hayatına devam etti. Bir önceki yıl işgücüne dahil olmayan fertlerin ise yüzde 10,1’i işgücüne (çalışan+işsiz) katıldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Öğrencilerden gönüllere dokunan iyilik seferberliği Adana’nın Kozan ilçesinde ilkokul öğrencileri, yatılı bölge okulunda eğitim gören akranları için unutulmaz bir gün hazırlayarak kendi harçlıklarıyla aldıkları hediyeleri verdi. Kozan Halit Dağlı İlköğretim Okulu 3-A’da eğitim gören öğrenciler, sınıf içinde "iyilik seferberliği" grubu kurarak ilçede çocukların birbirleriyle dayanışma içinde olması, kötü davranış ve şiddete karşı farkındalık oluşturulması amacıyla öğretmen ve ailelerinin desteğiyle hareket başlattı. Bu çerçevede öğrenciler, Şehit Mehmet Oflaz Yatılı Bölge Okulunda ailelerinden uzakta eğitim gören akranlarıyla bir araya geldi. Harçlıklarından aldıkları hediyeleri ve evlerindeki en sevdikleri oyuncakları getiren öğrenciler, ziyaret gittikleri okuldaki akranlarına onları hediye etti. Öğrencilerin, yıllar sonra birbirlerini hatırlamak amacıyla özel olarak hazırlanan birer çift çorap ve kitap ta hediye etiği etkinlikte "İyilik pastası" de kesildi. Öğrencilerin başlattığı iyilik seferberliğinin duyarlı ve duygu dolu bir dayanışmaya dönüştüğünü belirten Sınıf Öğretmeni Emel Ünlü, yatılı bölge okulu yönetimiyle gerçekleştirilen iş birliği sayesinde öğrencilerin paylaşma, empati ve yardımlaşma duygularını yaşayarak öğrendiğini söyledi. Ünlü, okulda yalnızca akademik bilgilerin değil, insanlık, vefa ve dayanışma değerlerinin de öğrencilere kazandırılmasının önemine dikkat çekti. Öğrencilerden Berna Özbek çok mutlu olduklarını belirtirken Elvin Akpınar da teknoloji çağında olmalarına rağmen duyguların, iyiliğin ve dayanışmanın önemini göstermek istediklerini söyledi. Öğrencilerden Sait İsmet Ünüvar ise, "Bu etkinlikle ailemize ve arkadaşlarımıza güzel davranmanın, farklı okullarda olsak bile aynı sevgi ve paylaşma duygusuyla bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadık" diye konuştu.
Burdur Kadınların yasak ilişki tartışması cinayetle bitti, savcı ağırlaştırılmış müebbet istedi Burdur’da yasak ilişki kavgasında öldürülen Özge Bedir olayında, savcılık tarafından hazırlanan iddianamede tutuklu 3 sanık için ağırlaştırılmış müebbet cezası istendi. Olaya dair yeni detaylar ortaya çıkarken arkadaşının sevgilisinin karısını öldüren Tülay A.’nin olay günü cinayetin ardından üzerindeki kanlı elbiseleri drama dersinde kullandığı kostüm kıyafetler ile değiştirdiği belirlendi. Olay, Burdur’un merkez Bağlar Mahallesi’nde 10 Haziran günü saat 21.00 sıralarında meydana geldi. 22 yaşındaki Tülay A., arkadaşı Seray Ö. (25) ile birlikte daha önce gönül ilişkisi yaşadığı iddia edilen Adnan B.’nin (35) evine gitti. Site önünde bekleyen Seray Ö.’nün aksine, Tülay A. apartmana çıkarak Adnan B.’nin eşi Özge Bedir (35) ile görüşmek istedi. Kapıda başlayan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. İddiaya göre Tülay A., çıkan arbedede Bedir’i boğazından ve karnından bıçaklayarak olay yerinden kaçtı. Bir süre sonra Seray Ö. tarafından yapılan 112 ihbarıyla olay yerine gelen polis, sağlık ve itfaiye ekipleri, kapıyı açtıklarında Özge Bedir’i evin koridorunda kanlar içinde buldu. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Bedir’in hayatını kaybettiği belirlendi. Bedir’in cenazesi otopsi için Burdur Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Sanıklar hakkında istenilen cezalar belli oldu 2 çocuk annesi Özge Bedir’in bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin hazırlanan savcılık tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede, sanık Tülay A.’nın Türk Ceza Kanunu’nun 82/1. maddesi çerçevesinde "tasarlayarak kasten öldürme", TCK 116. maddesi çerçevesinde "konut dokunulmazlığını ihlal" ve 6136 sayılı Kanun çerçevesinde "bıçak veya diğer aletleri izinsiz taşıma ve kullanma" suçlarından yargılanması talep edildi. Savcılık, bu suçlar çerçevesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Sanık Seray Ö. hakkında ise Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesi kapsamında "tasarlayarak kasten öldürmeye iştirak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. İddianamede, maktul Özge Bedir’in eşi Adnan B.’nin de Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesi kapsamında "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasının istendiği kaydedildi. "Adnan B. ile yaklaşık 3 yıldır ilişki yaşadım" Şüpheli Seray Ö. savunmasında, Adnan B. ile yaklaşık 3 yıldır ilişki yaşadığını belirterek, ilk dönemlerde Adnan B.’nin evli olduğunu bilmediğini, durumu öğrendikten sonra ilişkilerini sonlandırdığını ancak Adnan B.’nin eşinden boşanacağını söylemesi üzerine yeniden ilişkiye başladıklarını ifade etti. Seray Ö., Adnan B.’nin eşine ilişkilerini anlatmadığını fark etmesi üzerine Özge Bediri telefonla arayarak durumu bildirdiğini, daha sonra birlikte çekilmiş fotoğrafları WhatsApp üzerinden gönderdiğini belirtti. "Olay günü Adnan B., eşinin evde yalnız olduğunu söyledi" Seray Ö. olay günü olan 10 Haziran 2025 tarihinde gece saatlerinde Adnan B.’nin Tülay A.’nın evine geldiğini ve yine kendisine hakaret ediğini, sabah saatlerinde evden ayrıldığını söyledi. Aynı gün, Özge B.’nin açtığı davaya ilişkin şikayetin geri çekildiğine dair tebligat geldiğini belirterek, olay günü saat 17.00 sıralarında Adnan B.’nin kendisini aradığını söyledi. Seray Ö., bu görüşmede Adnan B.’nin kızını alarak evden çıktığını ve eşinin evde yalnız olduğunu söyleyince, bu konuşmadan Adnan B.’den Özge Bedir ile görüşmeleri yönünde bir mesaj aldığını aktardı. "Tülay A. görüşmeye gitti, ben sokakta bekledim" Şüpheli Seray Ö. ise ifadesinde, Tülay A.’nın kendisine "sen gelme sorun çıkmasın" diyerek Özge Bedir ile kendisinin görüşmek istediğini söylediğini belirtti. Saat 18.00 sıralarında birlikte yürüyerek siteye gittiklerini, kendisinin sitenin iki alt sokağında beklediğini, Tülay A.’nın ise Özge Bedir’in evine çıktığını ifade etti. Yaklaşık 15-20 dakika boyunca Tülay A.’nın dönüşünü beklediğini, bu süre içinde Ö. isimli arkadaşıyla telefonda sohbet ettiğini ifade eden Seray Ö., Tülay A.’nın geri döndüğünde ellerinin çantanın içinde olduğunu, kendisine "sus ve yürü" dediğini söyledi. Yürüyüş sırasında durmadan yaklaşık 40 dakika boyunca sokaklarda dolaştıklarını, Tülay A.’nın üzerindeki gömlek ve eteğin de kanlı olması nedeniyle çıkartıldığını, kanların yere damladığını savunmasında anlattı. "Çantamda kostüm kıyafetlerim vardı" Seray Ö.’nin arkadaşı olan cinayet şüphelisi Tülay A., olay günü yanında siyah bir çanta bulunduğunu, çantanın içinde drama dersinde kullandığı kostüm kıyafetler, güneş gözlüğü, tansiyon ilaçları, cüzdan, anahtar, eldiven, koli bandı ve siyah maske bulunduğunu belirtti. etti. Seray Ö. ile birlikte yürürken Adnan B. ile sık sık telefon görüşmele yaptıklarını, bu görüşmelerin olağan olduğunu belirten Tülay A., Adnan B.’nin bir görüşmede kızını alarak evden çıktığını ve eşi Özge Bedir’in evde yalnız olduğunu söylediğini aktardı. Tebligattaki adrese bakarak Özge Bedir’in evine gidip konuşmaya karar verdiklerini ifade eden Tülay A., Seray Ö.’nün site girişini görebileceği bir noktada beklemesini istediğini, Özge Bedir’in evine gittiğinde önce kendisini tanıttığını, kapıda konuşmak istediğini ancak Özge Bedir’in kendisini içeri davet ettiğini ifade etti. "Bıçakla saldırıya uğradım" Tülay A., eve girdikten sonra kapının kilitlendiğini duyduğunu, Özge Bedir’in mutfaktan bıçak benzeri bir alet alarak yanına geldiğini, evden çıkmak istediğini ancak Özge Bedir’in kendisine hakaret etmeye devam ettiğini söyledi. Bu sırada Özge Bedir’in bileklerini duvara yaslayarak parmak uçlarını kestiğini, ellerinin kanlar içinde kaldığını ifade etti. Aralarında arbede yaşandığını, bıçağın bir ara kendi eline geçtiğini, daha sonra tekrar Özge Bedir’in eline geçtiğini, kapının kilitli olduğunu fark ettiğini ve yere yatırıldığını anlattı. Arbede sırasında Özge Bedir’in boğazının da kanadığını gördüğünü belirtti. "Kendimi korumak için hareket ettim" Savunmasının sonunda Tülay A., olay günü Özge Bedir’in evine zarar vermek amacıyla gitmediğini, yanında herhangi bir bıçak veya delici alet bulunmadığını, Özge Bedir’in saldırısı nedeniyle kendini korumak amacıyla hareket ettiğini belirtti. Adnan B.’nin sürekli kışkırtıcı ve tahrik edici sözleri nedeniyle kendisini ve Seray Ö.’yü karşı karşıya getirdiğini savunan Tülay A., Adnan B.’den davacı ve şikayetçi olduğunu ifade etti. Şüpheli Adnan B., savunmasında daha önce polis merkezinde verdiği ifadenin içeriğinin doğru olduğunu belirterek, ifadesini aynen tekrar ettiğini söyledi. "Seray benim sevgilim olur" Adnan B., yaklaşık 1,5 yıldır Seray Ö. ile gönül ilişkisi yaşadığını, Seray Ö. ile Güvendik Pastanesi’nde çalıştığı dönemde tanıştıklarını belirtti. Bu ilişkiyi eşinin bir yıl boyunca bilmediğini, ilişkinin Seray Ö.’nün eşine telefon üzerinden gönderdiği fotoğraflar sonrası ortaya çıktığını söyledi. Eşinin ilişkiyi öğrenmesinin ardından kendisini terk ettiğini ve yaklaşık 10 gün ayrı kaldıklarını belirten Adnan B., daha sonra barışarak yeniden birlikte yaşamaya başladıklarını ifade etti. Adnan B., eşiyle barıştıktan sonra Seray Ö. ile iletişimini kestiğini, buna rağmen Seray Ö.’nün gizli numaralar ve farklı hatlar üzerinden kendisine ulaşmaya çalıştığını, zaman zaman kuzeni aracılığıyla da arattırdığını söyledi. Olay gününe dair görüntüler ortaya çıktı İddianamede yer alan kamera inceleme tutanaklarına göre, sanıkların olay günü belirli saatlerde ikametlerinden çıktıkları, birlikte hareket ettikleri ve maktul Özge Bedir’in ikametine doğru yürüdüklerinin görüntü kayıtlarıyla belirlendiği aktarıldı. Aynı tutanaklarda, olaydan sonra sanıkların yeniden kamera kayıtlarına yansıdığı, kıyafet değişikliği yaptıklarının ve güzergâhlarını değiştirdiklerinin tespit edildiği kaydedildi. Kıyafet değiştirmesi delil kararması olarak yer aldı Savcılık değerlendirmesinde, olay sonrası görüntülerde sanıklardan birinin olay öncesine göre farklı kıyafetlerle kamera kayıtlarına yansıdığı, bir süre sonra tekrar kıyafet değiştirerek ilk haline döndüğünün görüldüğü belirtildi. Bu durumun, iddianamede delil karartmaya yönelik davranış olarak değerlendirildiği ifade edildi. HTS kayıtları ve kamere kayıtları belirleyici oldu İddianamede, sanıklar ile maktul ve maktulün eşi arasında olay öncesi, olay anı ve olay sonrası döneme ilişkin HTS ve baz kayıtlarının incelendiği belirtildi. Yapılan incelemelerde taraflar arasında çok sayıda telefon görüşmesi ve mesajlaşma tespit edildiği, bu iletişimlerin tarih ve saat bazında tutanak altına alınarak dosyaya eklendiği aktarıldı. Savcılık tarafından yapılan dijital incelemeler sonucunda, sanıklardan birine ait telefonlarda maktule yönelik tehdit içerikli mesajlar ve ses kayıtlarının bulunduğu, bu kayıtların dosyada delil olarak yer aldığı iddianamede belirtildi. Bu kayıtların, taraflar arasında olaydan önce mevcut olan husumetin boyutunu ortaya koyduğu savcılık değerlendirmesinde yer aldı. İddianamede, maktulün olaydan önce yaptığı son telefon görüşmesi ile sanıkların olay sonrası ilk kez kamera kayıtlarına yansıdığı zaman aralığı dikkate alınarak, olayın belirli bir zaman dilimi içerisinde gerçekleştiğinin değerlendirildiği ifade edildi. Savcılık değerlendirmesinde, sanıkların savunmalarının dosya kapsamındaki delillerle birlikte değerlendirildiği, bazı savunmaların hayatın olağan akışıyla örtüşmediği kanaatine varıldığı kaydedildi. Bu değerlendirmeye gerekçe olarak; kamera kayıtları, dijital veriler, HTS kayıtları ve olayın gerçekleşme şekline ilişkin bulgular gösterildi. İddianamenin Burdur Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulduğu ve kabul edildiği öğrenildi.
İstanbul 3’üncü Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi’nde yeşil dönüşümün yol haritası konuşuldu Turkuvaz Medya ev sahipliğinde düzenlenen 3’üncü Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi’nde iklim kriziyle mücadeleden döngüsel ekonomiye, yerel yönetimlerin yeşil dönüşümünden iş dünyasının ESG sorumluluklarına uzanan geniş bir çerçevede kritik mesajlar verildi. Zirvenin açılışında konuşan isimler, sürdürülebilirliğin artık bir tercih değil, ekonomik ve toplumsal bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin sürdürülebilirlik gündeminde önemli bir buluşma noktası haline gelen 3’üncü Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi, iş dünyası, kamu, yerel yönetimler ve sivil toplum temsilcilerini aynı platformda bir araya getirdi. Zirvenin açılış bölümünde yapılan konuşmalarda; iklim değişikliğiyle mücadelede daha kararlı adımlar atılması gerektiği, yeşil dönüşümün rekabet gücü ve kalkınmayla doğrudan ilişkili olduğu ve sürdürülebilirliğin tüm paydaşların ortak sorumluluğu haline geldiği vurgulandı. Açılışta söz alan konuşmacılar, sürdürülebilirlik başlığının çevresel boyutunun ötesine geçerek; ekonomi, toplumsal dönüşüm, yönetişim ve yerel uygulamalarla bütüncül bir perspektifle ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Şahin: "Yeşil dönüşüm, niyetle değil doğru planlama ve cesur uygulamalarla olur" Zirve kapsamında ’Yerelden Küresele Yeşil Kalkınma Modeli: Üreten ve Dönüşen Şehirler’ özel oturumu Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in konuşmasıyla gerçekleşti. Havayı kirleten en büyük unsurlardan biri ulaşım olduğunu belirten Şahin, "Biz önce eski ve yüksek emisyonlu araçları sistemden çıkardık, CNG’li otobüslere geçtik, ardından elektrikli otobüsleri devreye aldık. Bugün filomuzdaki elektrikli araçların yüzde 80’i hibe kaynaklarla finanse edildi. Bunu başarabilmenin yolu çok net: İşi ehline vermek, güçlü proje ekipleri kurmak ve dış fonları doğru okuyarak şehrin lehine çevirmek. Şimdi bir sonraki adım olarak hidrojenli otobüsleri konuşuyoruz. Avrupa’daki örnekleri inceledik, teknolojiyi yakından takip ettik ve bu alanda da ilk adımları atıyoruz. Aynı yaklaşımı su, toprak ve enerji yönetiminde de uyguluyoruz. İçme suyu krizini hızla çözdük, sanayi suyunu Fırat’tan ayrı bir hatla getirdik, atık suyun yüzde 98’ini yeniden sisteme kazandırıyoruz. Yenilenebilir enerjide 41 megavat kurulu güce ulaştık; güneş, atık ve enerji geri kazanımıyla döngüsel bir yapı kurduk. Sıfır Atık vizyonunu sadece çevresel bir başlık değil, ekonomik bir kaldıraç olarak ele alıyoruz. Atığı ayrıştırarak sanayiye kazandırıyor, çöpten enerji üretiyor, hatta atık ısıyla tarım yapıyoruz. Kadın kooperatifleriyle ata tohumlarını yeniden üretime kazandırıyor, yerel ürünlerimizi Avrupa Birliği coğrafi işaretleriyle koruma altına alıyoruz. COP31’i ise Türkiye için çok büyük bir fırsat olarak görüyorum. Özel sektör, sivil toplum ve kamu güçlü bir koordinasyonla hareket ederse; yeşil ekonomide bu ülkenin önünün ne kadar açık olduğunu hep birlikte göreceğiz. Artık büyük balık küçük balığı değil, hızlı olan ayakta kalıyor. Bizim de bilgi ekonomisiyle, doğru planlamayla ve cesaretle çok hızlı yol almamız gerekiyor" dedi. Dördüncü: "Daha kararlı ve bütüncül bir dönüşüme ihtiyacımız var" Zirvenin açılış bölümünde konuşan UN Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü, iklim krizi, jeopolitik gerilimler, ekonomik kırılganlıklar ve teknolojik sıçramaların aynı anda yaşandığı günümüzde, iş dünyasının rolünün daha belirleyici hale geldiğini söyledi. Dördüncü, "Çok net bir gerçek var: Sürdürülebilir, kapsayıcı ve dayanıklı bir gelecek; tek tek aktörlerin değil, ilkeler etrafında birleşen, sorumluluk alan ve birlikte hareket eden bir iş dünyasının eseri olabilir. UN Global Compact olarak 25 yıldır bu anlayışla çalışıyoruz. Bugün dünyada ÇYS’ye yönelik eleştiriler, regülasyon baskıları ve şirketleri taahhütlerini açıklamaktan geri tutan greenwashing (yeşil yıkama) eğilimi artsa da gerçekler değişmiyor; dünya ısınıyor, biyolojik çeşitlilik kayboluyor, eşitsizlikler derinleşiyor. 1,5 derece hedefi için 2030 yarın demek ve bu tablo bize çok daha kararlı, çok daha cesur adımlar atmamız gerektiğini söylüyor. Türkiye’de İklim Kanunu’nun yürürlüğe girmesi, Emisyon Ticaret Sistemi ve Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması; sürdürülebilirliğin artık çevresel olduğu kadar rekabet ve ticaret başlığı haline geldiğini açıkça gösteriyor. Yeşil dönüşüm, raporlama, şeffaflık, yenilenebilir enerji ve tedarik zincirlerinin dönüşümü şirketlerimiz için kritik bir eşik. Aynı şekilde sosyal sürdürülebilirlikte, özellikle kadınların iş gücüne ve karar alma mekanizmalarına katılımında hâlâ aşmamız gereken ciddi eşikler var. ÇYS’den geri dönüş yok; tam tersine hesap verebilirlik, insan hakları, güçlü yönetişim ve çevresel sorumluluk temelinde daha bütüncül bir sürdürülebilirlik yaklaşımına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var" dedi. 3’üncü Sürdürülebilirlik Liderleri Ödülleri sahiplerini buldu Halkbank, Rams, Türk Telekom, Ziraat Bankası platin sponsorluğunda, Borsa İstanbul, Cengiz Holding, Türk Hava Yolları, Vakıf Leasing gold sponsorluğunda, Duja Hotels, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Getir destek sponsorluğunda düzenlenen ve yaka sponsoru Trendyol olan, zirve kapsamında ayrıca, sürdürülebilirlik alanında fark oluşturan kişi ve kurumlara 3’üncü Sürdürülebilirlik Liderleri Ödülleri verildi. "Sürdürülebilir Liderleri Ödülleri" kapsamında Gaziantep’i Türkiye’nin ’Yeşil Şehri’ haline getirme yolundaki kararlı adımları, yenilenebilir enerji yatırımları, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamındaki vizyoner projeleri, Gaziantep’in köklü kültürel mirasını dünya sahnesine taşıyarak şehri küresel bir cazibe merkezi haline getirmesi ve kentsel kalkınmayı doğa dostu politikalarla harmanlayarak yerel yönetimlerde çizdiği ilham verici liderlik profili vesilesiyle Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ödüle layık bulundu. Vakko’nun kumaş ağartma, boyama ve baskı gibi proseslerinde LCA yaklaşımını benimseyerek, ham madde temininden bertarafa kadar çevresel etkilerini izlemesi ve atık yönetimi uygulamaları vesilesiyle ödüle layık görüldü. Ödül, Vakko CEO’su Jaklin Güner’e takdim edildi. Atık kirliliğiyle mücadelede geliştirdiği yenilikçi iletişim stratejileri, toplumsal davranış değişikliği oluşturma konusundaki başarısı ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyumlu "Temiz Şehirler" modelini destekleyen çalışmaları vesilesiyle ATMA Derneği ödüle layık görülürken, ödül dernek başkanı Pervin Ersoy’a takdim edildi. Zirvede ayrıca InBusiness Dergisi’nin 5’inci kuruluş yıldönümü de davetlilerin katılımıyla kutlandı. Zirvede yapılan değerlendirmelerde, sürdürülebilirliğin artık yalnızca çevresel bir başlık değil, ekonomik rekabet gücünü, yatırım kararlarını ve toplumsal dönüşümü doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma alanı olduğuna vurgu yapıldı. 3’üncü Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi’nde sürdürülebilirlik liderleri ödüllendirildi Zirve programı kapsamında sürdürülebilirlik alanında fark oluşturan kişi ve kurumlara 3’üncü Sürdürülebilirlik Liderleri Ödülleri verildi. Kültürel değerlere sahip çıkma, milli kültürü yaşatma ve gelecek nesillere aktarma konusunda yaptığı çalışmalara ve ortaya koyduğu somut projeler, Atatürk Kültür Merkezi’nin açılışı için bestelenen Sinan Operası, Unesco Yunus Emre yılı çerçevesindeki çalışmalar ve Cumhurbaşkanlığı Çocuk Orkestrası’nın kuruluşu gibi çalışmalarından dolayı ödüle Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Politikaları Kurulu Üyesi Fecir Alptekin ödüle layık görüldü. Ödül alan bir diğer isimse ATV ekranlarına yayınlanan "Müge Anlı ile Tatlı Sert" programının sunucusu ve gazetesi Müge Anlı oldu. Anlı, özellikle dezavantajlı kadınlar için bir "sivil denetim" ve "adalet arayışı" mekanizması kurup sosyal dokunun sürdürülebilirliğine verdiği büyük destek dolayısıyla ödüle layık görüldü. Ayrıca, karbon nötr kredi kartı Paraf Doğal kartıyla Halkbank, Global SAF Deklarasyonu katılımcılarından biri olması ve SAF’lı sefer sayısı artırılarak emisyon tasarruf oranın artırılması vesilesiyle THY, sürdürülebilir ürün satışlarının toplam içindeki payının yüzde 20’nin üzerine çıkması ve 2024’te geliştirilen yeni sürdürülebilir ürünler vesilesiyle Kimpur, "Yüksek Katkılı Düşük Emisyonlu Ürünler" portföyü ve şirketin çimento ürününün tonu başına emisyon azaltım konusundaki taahhütleri ve başarısı üzerine Oyak Çimento, tekstil endüstrisinde ’sıfır atık’ vizyonuyla hayata geçirdiği döngüsel ekonomi modeli, atıklardan yüksek performanslı yeni nesil pamuk ve polyester üretimiyle sağladığı katma değer ve operasyonel kapasitesini 200 kilotona çıkarma hedefiyle sergilediği ölçeklenebilir sürdürülebilirlik başarılarıyla Re&Up, Antalya Havalimanı’nda SAF yakıtını kullanmaya başlaması, gelecek sene SAF yakıt kullanımını en az 2 kat, beş yıl içinde ise 10 kat artırma hedefi ve IATA Fly Net Zero 2050’yi desteklemesi vesilesiyle Corendon Airlines, 2022-2024 yılları arasında kişi başı kimyasal tüketimini büyük oranda azaltması ve sürdürülebilir turizm ile yerel sürdürülebilir yerel kalkınmayı destekleyecek projelere imza atması vesilesiyle Duja Hotels ödüle layık görüldü. Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Yol Haritası oturumu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar’ın katılımıyla gerçekleşti. Yeşil dönüşümün, Türkiye için çevresel bir zorunluluktan öte; küresel ticaret, yatırım ve teknoloji üretimi açısından stratejik bir rekabet alanı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Halil Hasar, "Yeşil dönüşüm artık yalnızca çevreye duyarlı olma meselesi değil; küresel ticaretin, finansmanın ve yatırım kararlarının merkezinde yer alan çok boyutlu bir dönüşüm süreci. Bugün dünyada yatırımlar, yeşil taksonomiye uyum, karbon ayak izi, kaynak verimliliği ve iklim riskleri üzerinden sorgulanıyor. Türkiye’nin 2053 Net Sıfır hedefi doğrultusunda yeşil dönüşümü yalnızca enerji dönüşümüyle sınırlamadan, sanayiden finansmana, kentleşmeden ulaştırmaya kadar tüm sektörleri kapsayan bütüncül bir kalkınma modeli olarak ele alması gerekiyor. Bu süreci teknoloji üreten, istihdam oluşturan ve küresel rekabet gücünü artıran bir fırsata dönüştürmek, önümüzdeki dönemin en kritik stratejik başlıklarından biri olacak" dedi. Sürdürülebilir finansın geleceği InBusiness Dergisi Kurucu Genel Yayın Yönetmeni ve Sabah Gazetesi Yazarı Hülya Güler’in moderatörlüğünde gerçekleşen "Yönetişim ve Finansal Sorumlulukta Etki Oluşturmak" oturumunda, Kalkınma Yatırım Bankası Genel Müdür Yardımcısı Seçil Yıldız, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Türkiye Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin ve Boğaziçi Üniversitesi Finans Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cem Avcı bir araya geldi. Oturumda, güçlü yönetişim anlayışı ve finansal sorumluluğun sürdürülebilir büyüme, yatırım kararları ve kurumsal güven oluşturmadaki belirleyici rolü çok boyutlu bir perspektifle ele alındı.
Ankara Kişisel verilere siber saldırı: MİT koordinasyonunda çökertildi Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), kişisel verilere yetkisiz erişim sağlayan siber casuslara yönelik düzenlediği operasyonda 4 kişi gözaltına alındı. MİT koordinesinde, Siber Güvenlik Başkanlığı (SGB), Jandarma Genel Komutanlığı (JGK) ve Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) ortak çalışmaları neticesinde, vatandaşların kişisel verilerini hedef alarak kamu kurumlarına ait verilere yetkisiz erişim sağlamaya çalışan yasa dışı yapılanmaya yönelik kapsamlı bir siber casusluk operasyonu gerçekleştirildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, Ankara İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince İstanbul ve Karabük’te düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda siber suç şebekesinin 4 üyesi gözaltına alındı. Siber tehditlere karşı "sıfır tolerans" Operasyon kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden 4’ü, 7545 sayılı Siber Güvenlik Kanunu kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yasa dışı yollarla elde edilen verilerin barındırıldığı ve terör örgütleri dahil olmak üzere isteyen herkesin erişimine ve kullanımına imkan sağladığı tespit edilen 8 internet sitesi ele geçirilerek erişime kapatıldı. Veriler casusluk amaçlı kullanıma hazırlandı MİT’in yaptığı incelemeler sonucunda vatandaşlara ait kişisel verilere yetkisiz erişim sağlanarak yasa dışı veri aktarımının sistematik bir casusluk faaliyetine dönüştürüldüğü tespit edildi. Söz konusu yapının, terör örgütleri ile organize suç yapıları tarafından operasyonel amaçlarla kullanılmaya elverişli nitelikte olduğu değerlendirildi. Elde edilen yeni bulgular ışığında soruşturma kapsamı genişletildi. Siber suç yapılanmalarıyla bağlantılı oluşumlara yönelik tespit ve takip çalışmaları sürdürüldü. Siber casusluk faaliyetlerine ve ulusal siber güvenliği hedef alan tehditlere karşı MİT tarafından yürütülen operasyonlarda gerekli teknik destek SGB tarafından sağlandı. Casusluk yapılanmasına yönelik operasyonlarda, veri depolama aygıtları ve örgütsel iletişim amaçlı kullanılan teknik cihazlara el konuldu. Ele geçirilen materyaller adli bilişim incelemesine alınarak, parola ve benzeri erişim engelleri aşıldı. Şifreli veri içeren cihaz içerikleri çözümlenerek soruşturma kapsamında dijital delil niteliğinde değerlendirmeye alındı. Kripto para üzerinden sağlanan yasa dışı gelir trafiği MASAK tarafından çözüldü MASAK tarafından yapılan incelemelerde, yasa dışı gelir trafiğinin kripto varlık transferleri üzerinden parçalara ayrıldığı, ödemelerin yurt dışı tabanlı platformlara yönlendirildiği ve para hareketliliğinin çok aşamalı transfer yöntemleriyle gizlendiği tespit edildi. Söz konusu finansal akışın, soruşturma kapsamında kayıt altına alındığı bildirildi.