SAĞLIK - 23 Eylül 2024 Pazartesi 14:51

Anti-inflamatuar beslenme, bağışıklığı güçlendiriyor

A
A
A
Anti-inflamatuar beslenme, bağışıklığı güçlendiriyor

Bağışıklık sisteminin güçlü tutulmasında beslenmenin önemli bir rolü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. M. Emel Alphan, bağışıklığı güçlendiren aminoasit, mineral ve vitamin gibi besin öğelerinin ve antioksidanların doğal besinlerle alınmasının önemini vurguladı. Sonbahar ve kış döneminde sıklıkla görülen gribal enfeksiyon, soğuk algınlığı gibi insanları çok hırpalayan ve rahatsız eden hastalıkların nedeninin bir çeşit inflamatuar durum olduğunu belirten Alphan, inflamatuar bir hastalıkta uygulanacak diyetin de anti-inflamatuar özellikleri taşıması gerektiğini vurguladı. Alphan, anti-inflamatuar beslenme planı içinde meyve ve sebze, posadan zengin tam tahıllar, kuru baklagiller, çoklu doymamış omega-3 yağ asitlerini içeren yağlı balıklar ve kuruyemişin yer almasını tavsiye etti.


İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Emel Alphan, bağışıklık sistemi (immün sistem) ve beslenme arasındaki ilişkinin önemini değerlendirdi.


Bağışıklık sisteminin tanımını yapan Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Vücudumuzda enfeksiyonların yanı sıra vücuda giren virüs, bakteri ve mikrop gibi yabancı yapılara karşı direnci sağlayan hücrelerin, dokuların ve moleküllerin oluşturduğu bütün sistem bağışıklık sistemi yani immün sistem olarak tanımlanır. Bu hücrelerin ve moleküllerin oluşturdukları koordineli reaksiyonlara ‘immün yanıt’ denir” diye konuştu.



Bağışıklığı artıran beslenme nedir


“Bağışıklığı artıran beslenme” ve “bağışıklığı güçlendiren besin öğeleri” kavramlarına değinen Alphan, şunları söyledi: “Vücuda giren konakçının ya da virüs, bakteri ve mikrop vb. yabancı yapılara karşı oluşan bağışıklık (immün) yanıtını koruyan ve güçlendiren ve/veya abartılı ve zararlı inflamatuar (iltihabi) yanıtı baskılayan beslenmeye ‘İmmünonütrisyon’ (bağışıklığı arttıran beslenme), immün fonksiyonları düzenleyen besin öğelerine de ‘İmmünonütrientler’ (bağışıklığı güçlendiren besin öğeleri) denir.”



Bağışıklığı güçlendiren besin öğeleri aminoasit, mineral ve vitaminler


Bağışıklığı güçlendiren besin öğelerinin aminoasitler, yağ asitleri, mineral ve vitaminler olduğunu kaydeden Alphan, “Bağışıklığı güçlendiren besin öğeleri; proteinlerin en küçük birimleri olan aminoasitlerden arjinin ve glutamin, DNA ve RNA’nın yapı taşı olan nükleotidler, omega-3 yağ asitleri ile selenyum, çinko gibi mineraller, sebze ve meyvelerde bulunan A, C ve E vitaminleri gibi antioksidan vitaminlerdir” diye konuştu.


Besin takviyelerine göre daha etkili


Bağışıklığı güçlendiren besin öğelerinin doğal besinlerle almanın önemini vurgulayan Alphan, “Bütün bu besin öğelerini ve besin öğesi olmayan bileşenlerden olan antioksidanları, doğal besinlerle almak son derece önemlidir. Yapılan çalışmalarda alınan besin takviyelerine göre doğal besinlerle alınan bağışıklığı güçlendiren besin öğelerinin çok daha etkili olduğu bulunmuştur” diye konuştu.



Hastalıkların nedeni bir çeşit inflamatuar durum


Sonbahar ve kış mevsimlerinde sıklıkla görülen gribal enfeksiyon ve soğuk algınlığı gibi hastalıkların nedeninin bir çeşit inflamatuar durum olduğunu belirten Alphan, “Aslında inflamasyon (iltihabi durum), bağışıklık sisteminin yaralanma veya enfeksiyona karşı oluşan doğal tepkisidir. Özellikle sonbahar ve kış döneminde sıklıkla görülen gripal enfeksiyon, soğuk algınlığı gibi insanları çok hırpalayan ve rahatsız eden hastalıkların nedeni bir çeşit inflamatuar durumdur. İnflamatuar bir hastalıkta uygulanacak diyetin de anti-inflamatuar özellikleri taşıması gerekir” dedi.



Hapşırık, ağrı, ateşlenme sağlıklı birer tepki


İnflamasyonun bağışıklık sisteminin güçlü bir tepkisi olduğunu belirten Alphan, “İnflamasyonun kötü olduğu yönünde yaygın bir inanış vardır. İnflamasyonun olumsuz yan etkileri olsa da aslında inflamasyon bağışıklık sisteminin sağlıklı bir tepkisidir. Vücuda bakteriler, virüsler veya alerjenler gibi yabancı bir istilacı girdiğinde veya vücutta bir yaralanma oluştuğunda, bağışıklık hücreleri hızla harekete geçerler. Hapşırmak, öksürmek, ağrı, ateşlenme veya şişlik gibi belirtiler bağışıklık sisteminin hasarlı dokuyu tamir ettiğini veya vücuda giren yabancı istilacılarla savaştığını gösterir” diye konuştu.



Egzersiz eksikliği, sağlıksız beslenme inflamasyonu tetikleyebilir


İyileşme gerçekleştikçe inflamasyonun yavaş yavaş azaldığını kaydeden Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Ancak inflamasyon uzadığında (tedavi edilmediğinde), istilacılar sağlıklı hücrelere de zarar vermeye başlarlar. Bazen egzersiz eksikliği, yüksek stres ile bazı popüler diyetler ve yüksek enerjili Batı tarzı diyetlerden (bol proteinli, yağdan zengin ketojenik diyetler ile Fast-food tarzı beslenme gibi sağlıksız diyetler) kaynaklanan sağlıksız bir yaşam tarzı, tüm vücutta kronik olarak düşük seviyelerde inflamasyonu tetikleyebilir. Özellikle ketojenik diyetler ve glütensiz diyetlerle posalı besinler alınmadığı için oluşan sağlıksız bağırsak mikrobiyotası (zararlı mikropların artmasına yararlı mikropların da azalması) bağışıklığın azalmasına ve yorgunluğa neden olabilir. Bu da inflamatuar hastalıkların sık sık tekrarlanmasına yol açabilir” uyarısında bulundu.



Kronik hastalıklara zemin hazırlayabilir


Kronik düşük dereceli inflamasyonda genellikle belirtilerin fark edilemeyebileceğini ancak bu inflamasyonun uzun sürmesinin önemli riskleri beraberinde getirebileceğini kaydeden Alphan, zamanla kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet, yağlı karaciğer hastalığı, Alzheimer ve kanser gibi bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların oluşumuna da zemin hazırlayabileceğini söyledi.


Bağışıklığı arttıran anti-inflamatuar beslenme vücut direncini artırıyor


Batı tarzı diyetler kadar, diyet bileşenlerinin de inflamasyonda önemli bir role sahip olduğunu kaydeden Alphan, “Çeşitli besinlerden alınan anti-inflamatuar ve proinflamatuar bileşenler, insanlardaki inflamatuar durumun derecesini belirleyebilir. Bağışıklığı arttıran anti-inflamatuar beslenme uygulandığında virüsler, bakteriler, mikroplar gibi vücuda giren yabancı maddelere karşı direnç oluşur ve koruma işlevi artar, inflamasyonda (iltihabi durum) azalma oluşur ve yara iyileşmesindeki düzelme hızlanır” dedi.


Anti-inflamatuar beslenmede neler olmalı


Anti-inflamatuar beslenme planı için tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Meyve ve sebzeler günde 5-10 porsiyon tüketilmelidir. Tekli doymamış yağ asitlerini içeren avokado, zeytinyağı, fındık yağı ile fındık, fındık ezmesi, fıstık, badem ve ceviz gibi sert kabuklu yemişlerden haftada 4-5 avuç yenilebilir. (günde 1 avuç) Tam buğday ekmeği, bulgur vb. posadan zengin tam tahıllar her gün, kuru baklagiller de haftada en az 3-5 porsiyon tüketilmelidir. Çoklu doymamış omega-3 yağ asitlerini içeren sardalya, uskumru, çipura, mezgit, somon, ringa balığı gibi yağlı balıklar haftada en az 2 porsiyon şeklinde beslenme planına dahil edilmelidir. Su ürünleri ile ceviz ve keten tohumu, çay, kahve, otlar, baharatlar özellikle zerdeçal ve zencefil anti-inflamatuar besinler arasında sayılabilir” diye konuştu.



Bu yiyecek ve içecekler inflamatuar durumu tetikliyor


İnflamatuar durumu tetikleyen besinler ve içeceklerin tüketimine de dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Alphan, “Meşrubatlar, meyve suyu ve meyveli içecekler, buzlu çay gibi şekerli içecekler inflamatuar durumu tetikler. Beyaz ekmek, makarna, pirinç gibi rafine karbonhidratlı besinler, kızarmış yiyecekler, pastırma, salam, sosis ve sosisli sandviç gibi işlenmiş yüksek yağlı etlerle yapılan yiyecekler aynı şekilde inflamasyonu tetikler. Krema ve tereyağı, tam yağlı süt ürünleri, kısmen hidrojene edilmiş yağlar, doymuş yağ içeren yağlı et, tavuk ve aşırı alkol inflamatuar durumu tetikleyen besinler arasında yer almaktadır” dedi.


Akdeniz ve DASH diyetleri bağışıklık sistemini güçlendiriyor


Akdeniz diyeti ve hipertansiyona özgü bir diyet yaklaşımı olan DASH diyetinin birçok anti-inflamatuar besin öğesini de içeren, tüm dünyada sağlıklı olduğu kabul edilmiş en önemli öğün planlama yaklaşımlarından olduğunu belirten Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Bu diyetlerle bağışıklık sistemi güçlenir, hastalıklara karşı direnç artar. Diyet dışındaki diğer faktörler; düzenli egzersiz yapmak, stresi kontrol etmek ve yeterince uyumak inflamasyonu kontrol etmeye yardımcı olabilir” diye konuştu.



Anti-inflamatuar beslenme, bağışıklığı güçlendiriyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Beslenme çantalarını kendileri hazırladılar Çorum Belediyesi Kent Konseyi Çocuk Meclisi tarafından “Şehrin Mutlu Çocukları: Sağlığım Önemsiyorum, Beslenme Çantamı Kendim Hazırlıyorum” etkinliği düzenlendi. Veli Paşa Konağı’nda gerçekleştirilen etkinliğe 11 farklı okuldan yaklaşık 30 öğrenci ve velileri katıldı. Etkinliğe, Belediye Başkan Vekili ve Kent Konseyi Başkanı İsmail Yağbat, Kent Konseyi Çocuk Meclisi Başkanı Hatice Kayadibi, Kent Konseyi Genel Sekreteri Mustafa Gökgöz ve Kent Konseyi üyeleri de katıldı. Çocuklar, uzmanlar eşliğinde kendi beslenmelerini hazırladı. Etkinlik öncesinde, uzman diyetisyenler tarafından çocuklara sağlıklı beslenmenin önemi anlatan bir sunum yapıldı. Etkinlikte konuşan Belediye Başkan Vekili ve Çorum Kent Konseyi Başkanı İsmail Yağbat, bu tür etkinliklere büyük önem verdiklerini belirterek, ilkini gerçekleştirdikleri etkinliğin devam edeceğini vurguladı. Evde bulunan malzemelerle sağlıklı bir beslenme çantasının nasıl hazırlanabileceği konusunda çocuklara ve velilere bilgi vermek amacıyla düzenlenen etkinliğin önemine değinen İsmail Yağbat, “Şehrimizde çocuklarımıza yönelik ilk defa böyle bir etkinlik gerçekleştirdik. 11 okuldan 30 çocuğumuzun katıldığı etkinliğimiz, tüm okullarda devam edecek. Uzman diyetisyenler, psikologlar ve pedagoglar eşliğinde okullarımızı ziyaret ederek sağlıklı beslenmenin önemini anlatacağız. Evde bulunan gıda malzemeleriyle nasıl sağlıklı bir beslenme çantası hazırlanır, bunu çocuklarımıza öğretmeye çalıştık. Çocuklarımız burada hem kendi beslenme çantalarını kendileri hazırladılar hem de güzel bir gün geçirdiler. Bu etkinliğin düzenlenmesinde büyük emekleri olan Çorum Belediyesi Kent Konseyi Çocuk Meclisi Başkanımıza ve ekibine teşekkür ediyorum” dedi.
İstanbul BAKSM’DE "Yeni Pandemi" iddiaları tartışıldı Beylikdüzü Belediye Meclis Üyesi Op. Dr. Ahmet Atilla Yılmaz ve Prof. Dr. Reşat Özaras Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’de programın konuğu oldu. Uzman hekimler, günümüzün enfeksiyon hastalıkları hakkında konuştular. Maymun Çiçeği virüsüyle gündeme gelen salgın tartışması; Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde alanında uzman hekimlerin ağırlandığı bir panelde ele alındı. Beylikdüzü Belediye Meclis Üyesi Op. Dr. Ahmet Atilla Yılmaz’ın moderatörlüğünde gerçekleşen, enfeksiyon ve iç hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Reşat Özaras’ın konuk olduğu panelde, salgınların sebepleri ve hastalıklardan korunma yolları anlatıldı. Nedir bu mikroplardan çektiğimiz, nasıl barış sağlayacağız sorusuna yanıt veren Prof. Özaras, şunları söyledi: “Mekan onların mekanıydı, biz onların habitatına girdik ve mikroplar da buna reaksiyon gösterdiler. Bundan 20 sene önceki verem vb. enfeksiyonlar farklıydı. Her 10 yılda yenisi yayılıyor. Koronavirüs de aslında tanıdığımız bir ailenin, tanışmadığımız bir üyesiydi. Kendimizi koruyup, onları savaştan vazgeçirmeliyiz. Vücut direncimizi düşürmemeliyiz.” Gündemdeki Maymun Çiçeği virüsü salgını hakkında da konuşan Özaras, salgının Covid-19 düzeyine ulaşmayacağını açıkladı: “En kötüsü solunum yoluyla bulaşan hastalıklardır. Yakın temasla bulaşan hastalıklarla mücadele nispeten kolaydır. İşte bundan dolayı Maymun Çiçeği, koronavirüs düzeyine ulaşamıyor. Öte yandan koronavirüs tamamen bitmedi. Hayatın bir kuralı var, denge ve hareket. Bunu bozduğumuz zaman hasta oluyoruz. Bünyemize giren, harekete geçmek için uygun zamanı kollayan virüslere fırsat vermemeliyiz, tedbirli olmalıyız” Panelin sonunda çiçek takdim etmek üzere sahneye çıkan Beylikdüzü Belediye Başkan Yardımcısı Emel Turan konuşmacılara hitaben şunları söyledi: “Mikroplarla savaşmaktan değil, onlarla barışmaktan bahsettiniz. Bize mikropları sevdirdiniz diyebilirim. Çok teşekkür ederiz.”