SPOR - 20 Mart 2025 Perşembe 20:12

A Milli Futbol Takımı’nda 6 değişiklik

A
A
A
A Milli Futbol Takımı’nda 6 değişiklik

A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella son oynadıkları Karadağ maçının 11’ine göre Macaristan karşısında 6 değişiklik yaptı.


UEFA Uluslar Ligi play-off turu ilk maçında A Milli Futbol Takımı, Ali Sami Yen Spor Kompleksi RAMS Park’ta Macaristan ile karşı karşıya geliyor. A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella son oynadıkları Karadağ müsabakasına göre Macaristan karşısında 6 değişiklik yaptı. Montella; Mert Günok, Merih Demiral, Emirhan Topçu, Okay Yokuşlu, Yunus Akgün ve Arda Güler’in yerine Uğurcan Çakır, Samet Akaydin, Abdülkerim Bardakcı, Oğuz Aydın, Hakan Çalhanoğlu ve Barış Alper Yılmaz 11’i ile başladı.


Millilerde Mert Günok ile Yunus Akgün ağrıları nedeniyle, Arda Güler ile Merih Demiral da sarı kart cezasından kadroda yer almadı.



Millilerin 11’i


Milliler, Macaristan karşısına; Uğurcan Çakır, Kaan Ayhan, Samet Akaydin, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı, Orkun Kökçü, Hakan Çalhanoğlu, Oğuz Aydın, Kerem Aktürkoğlu, Kenan Yıldız ve Barış Alper Yılmaz 11’i ile başladı.


Yedeklerde ise Muhammed Şengezer, Berke Özer, Yusuf Akçiçek, Emirhan Topçu, Atakan Karazor, Ahmed Kutucu, Can Uzun, İsmail Yüksek, İrfan Can Kahveci, Mert Müldür, Deniz Gül ve Emre Mor bekledi.



Dev Türk bayrağı açıldı


A Milli Futbol Takımı’nı taraftarlar yalnız bırakmadı. Ali Sami Yen Spor Kompleksi’nde oynanan maçta tribünleri dolduran kırmızı-beyazlı taraftarlar, müsabaka öncesi futbolcuları tezahüratlarıyla müsabakaya hazırladı. Seremoni öncesinde tribünde dev Türk bayrağı açıldı.


Ayrıca tribünlerde Filistin’e destek pankartları asılarak, yaşadıkları olaylara dikkat çekildi.


Macar taraftarlar da deplasman tribünündeki yerini aldı.



A Milli Futbol Takımı’nda 6 değişiklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Tugay: "İzmir’de süreç iyi yönetilmeseydi su krizi yaşardı" İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında kuraklık ve su krizine dikkat çekerek, "Her geçen yıl daha ağır bir su krizi yaşayacağız. Bunun sadece İzmir’de olduğunu ya da olacağını düşünen varsa Allah aşkına gözünü açsın. Türkiye’nin tamamı, dünyanın çok büyük bir kısmı su kriziyle mücadele ediyor. İzmir’de gerçekten iyi bir yönetim olduğu için geçen yıllarda çok ağır kuraklıklar olmasına rağmen İzmir su krizini yaşamadı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni bilinçli ve iyi insanlar yönetiyor. Herkes bilsin bunu" dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında İZSU ve İzmir Planlama Ajansı (İZPA) ortaklığında EGİAD Sosyal ve Kültürel Etkinlikler Merkezi-Portekiz Sinagogu’nda düzenlenen "Dünyada ve İzmir’de Suyun Geleceği’ adlı panelde konuştu. Moderatörlük görevini İZPA Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu’nun üstlendiği panelin açılış konuşmasını yapan Başkan Tugay, su krizine dikkat çekerek, "Adım adım yaklaşan su, gıda ve enerji krizi var. Bunlar iyi yönetilemezse bir süre sonra yaşam alanlarını terk etmek, bazı alanlarda sıkışmak, çatışmak ve sonrasında ekosistemin bozulmasıyla yok oluşa gitmek gibi bir sorun yaşayacağız. Bunlar ciddiye alınması gereken işler" dedi. "2024, tarihin en sıcak yılı" Yerel yönetim olarak farkındalık sağlamaya çalıştıklarını belirten Başkan Tugay, "Ama bunu sadece bizim yapmamız yetmez. Şehrin de tüm kurumlarıyla, yaşayanlarıyla öncelikle bilinç sahibi olması ve üzerine düşeni yapması gerekiyor. Eğer hükümet de bu konuda bilgi sahibi değilse ya da yeterince konuyu ciddiye almıyorsa yerel yönetimin gücü bir yere kadar oluyor. 2024, tarihin en sıcak yılı olarak tespit edildi. Son 3 yılda yağan yağmurun miktarı 2021’e eşit. İzmir’de hem Küçük Menderes Havzası’nda, hem Türkiye’nin genelinde dramatik olarak göller, akarsular kuruyor. Yazın bir damla su akmıyor. Çok net bir kuraklığı hep beraber yaşıyoruz. Herkesin iklim krizini durdurmak için acilen üzerine düşeni yapması lazım" diye konuştu. "Karbon nötr olsak iyi olur değil, olmak zorundayız" İzmir’in karbon nötr şehir olma taahhüdünü Avrupa Birliği İklim Nötr ve Akıllı Şehirler Misyon Kenti olarak verdiğini belirten Tugay, "2030’a kadar karbon nötr şehir olmamız lazım. Olsak iyi olur diye bir durum değil bu. Olmak zorundayız. Şehir olarak kendi üzerimize düşeni yapmadan başka şehirlere örnek olamayız. Çok dikkatli davranmaya çalışıyoruz. Karbon emisyonuna en çok sebep olan şeyin enerji olduğunu biliyoruz. Hem kurum içindeki enerjinin verimliliğiyle ilgili hem de şehirdeki enerji verimliliğiyle ilgili çalışıyoruz, kararlar almaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. "İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni bilinçli ve iyi insanlar yönetiyor" Başkan Tugay, su krizi yaşandığını ama İzmir’de sürecin doğru yönetildiğini belirterek, "Geçen yıl hissettirilmemeye çalışılsa da bir kriz yaşandı. Her geçen yıl daha ağır bir krizi yaşamaya devam edeceğiz. İzmir’in ihtiyacı olan suyun teminiyle ilgili İZSU çalışıyor. Ve arkadaşlarımız kafa yoruyorlar. Çünkü bu sene yağış çok az oldu. Su temin etiğimiz barajların hepsinde su seviyeleri çok düşük. Kayıp kaçaklarla ilgili önlemleri alıyoruz. Ancak ne yaparsak yapalım önümüzdeki bahar aylarında İzmir’e yağış olmazsa su kısıtlamalarına gitmek zorunda kalacağız. Bunun sadece İzmir’de olduğunu ya da olacağını düşünen varsa Allah aşkına gözünü açsın. Türkiye’nin tamamı, dünyanın çok büyük bir kısmı su krizi yaşıyor. İzmir’de gerçekten süreç iyi yönetildiği için geçen yıllarda çok ağır kuraklıklar olmasına rağmen su krizi yaşanmadı. Bilinçli ve iyi insanlar yönetiyor İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni. Herkes bilsin bunu" dedi. "Ciddi su tasarrufu sağladılar" Kimseye kısıtlama getirmek istemediklerini de sözlerine ekleyen Tugay, konuşmasına şöyle devam etti: "Ancak kullandığımız suyun yüzde 70’i tarımsal sulamaya gidiyor. Artık çiftçilerimizle şunu konuşmak durumundayız; sulama sistemlerindeki hatalar düzeltilmeli, kaçaklar giderilmeli, daha az suya ihtiyaç duyan ürün desenleri seçilmeli. Bunlarla ilgili çiftçilerimizi uyarmak, eğitmek istiyoruz. 4 buçuk milyonluk bir şehirde yaşıyoruz. Bireysel su tüketimini de mutlaka önlemlerle kontrol altına almamız lazım. Bozuk musluklardan şakır şakır su akıyor. Patlak tesisattan su sızıyor. Bireysel önlemler alınabilir. Kamunun da bu konuda düzenlemeler yapması şart, kaçınılmaz. Kendi su tüketimimiz için önce kurum içinde arkadaşlarımız epey bir çalıştı. Bir yıllık dönem içinde ciddi bir su tasarrufu sağladılar. Bu, artarak devam edecek. Yine bu sene özellikle park, bahçe, yeşil alan sulamalarında çok daha dikkatli, tasarruflu olacağımız bir programı uyguluyoruz. Su ihtiyacı az olan bitkileri, çim türlerini tercih ediyoruz." "Kullanımda eşitsizlik var" İZPA Başkanı Prof. Dr. Velibeyoğlu ise suyu artık hayatımızın merkezine yerleştirmemiz gerektiğini belirterek, "Suyun kullanımındaki eşitsizliklere de dikkat etmemiz gerekiyor. Tarım, suyu en fazla kullanan sektör olarak öne çıkıyor. Gelir seviyesi ve gelişmişlik seviyesinde dengeyi kurmak da önemli, burada da eşitsizlikler var. Kır ve kent arasında ciddi farklar var. Nüfus ve popülasyon olarak da bakmamız önemli. Türkiye’de nüfus batıda, su kaynakları doğuda. Bu bölgesel ihtiyaçların karşılıklı olarak su temini sağlayabilecek biçimde yeniden düzenlenmesi, eşitlenmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Dördüncü kuraklık yılı çetin geçecek" İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan da, "2021 yılında bizim iki barajımıza yaklaşık 160 milyon metreküp su geldi. 2022-2023-2024’ü aldığımızda, neredeyse diğeriyle aynıydı. Yani son 3 yılda 190 milyon metreküp su geldi. Bu dördüncü kuraklık yılı. Bir kentin dayanması üçüncü yıldan sonra çok zor. Çok ciddi sorunlar yaşayabilirdik. Geçtiğimiz yılı çalışmalarımızla bir şekilde atlatabildik. Bu yıl daha çetin geçecek. Yeni kuyular açıyoruz, pompa istasyonu kuruyoruz. Halkapınar’da büyük depo yapıyoruz" diye konuştu. "2,2 milyar insan güvenli içme suyundan yoksun" Panelin konuşmacılarından Prof. Dr. Alper Baba ise, "BM’nin 17 sürdürülebilir kalkınma göstergesinden bir tanesi su kaynaklarıyla ilgilidir. 2022 yılı verilerine göre 2,2 milyar insan güvenli bir şekilde yönetilen içme suyundan yoksun" dedi. Tarih boyunca bütün medeniyetlerin su etrafında kurulduğunu belirten Alper Baba, "Geçmişte insanlar büyük barajlar inşa etmişler. Evlerde yağmur suyu depoları yapmışlar. Sulak alanları kullanmışlar. Yeraltı su depoları yapmışlar. Tarım ve sanayi alanlarında yağmur suyu toplamışlar. Çok ciddi uygulamalar yapılmış" ifadelerini kullandı. "Kayıp kaçakları yüzde 10’lara indirmeliyiz" Türkiye’nin su kıtlığı yaşadığını belirten Prof. Dr. Okan Fıstıkoğlu, gerek ülkemizde gerek İzmir’de durumun daha da kötüleşeceğine yönelik sinyaller olduğunu belirterek, "7-8 yılda bir sulak-kurak döneme girip çıkıyoruz. Şu an kurak bir dönem içindeyiz. Umut ediyoruz ki önümüzdeki yıllarda sulak bir döneme girerek kuraklıktan çıkarız. Yüzde 30’larda kayıp kaçak oranımız var. İçme suyunu karşılayabilmek için kayıp kaçak oranını yüzde 10 seviyesine indirmemiz gerek" dedi. "Su olmadan yarınımız olmaz" Kentte yürütülen çalışmalara dair bilgiler aktaran İZSU Su ve Yapı İşleri Dairesi Başkanı Yeter Erten de, "Kayıp kaçakla mücadele etmek yeni kaynak aramak ve oluşturmaktan daha önemli. Mevcut kaynaklarımızı en etkin ve verimli şekilde kullanmak ve sisteme vermek en büyük hedefimiz. Kayıp kaçakla ilgili çalışmalarımız her geçen yıl biraz daha iyiye gidiyor. Su olmadan yarınımız olmaz. Suyumuza sahip çıkalım" dedi.
Aydın One Championship ringlerinde galibiyet kazanan ilk Türk kadını oldu Kamboçya’da düzenlenen ve dünyanın en büyük spor organizasyonlarından olan One Championship’e katılan ‘Ringlerin kurdu’ Nefise Delikurt, Brezilyalı rakibini yenerek şampiyonada galibiyet kazanan ilk Türk kadını olarak tarihe geçti. Dünya genelinde düzenlenen birçok şampiyonada Türkiye ve Aydın’ı başarıyla temsil ederek şampiyonalardan birinciliklerle dönen Aydın’ın demir yumruğu Nefise Delikurt, son olarak Kamboçya’da düzenlenen dünyanın en büyük spor organizasyonlarından olan One Championship’te adını tarihe altın harflerle yazdırdı. Geçtiğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ringe çıkıp bir günde 2 maç yapan ve tecrübeli rakiplerini yenerek Kamboçya Dövüş Kraliçesi seçilen ve ‘Ejder Tacı’nı kazanan Nefise Delikurt, şimdi de 21 Mart tarihinde Kamboçya’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen One Championship’te ringe çıktı. Ringlerin kurdu Delikurt, Brezilyalı rakibini yenerek One Championship ringlerinde galibiyet kazanan ilk Türk kadını unvanını kazanarak tarihe geçti. "Hayallerimi gerçekleştirme yolunda emin adımlarla ilerliyorum" Şampiyonadaki galibiyetini büyük Türk devletlerine ve tüm Türk milletine armağan ettiğini ifade eden Nefise Delikurt; "One Championship gibi dünyanın en büyük organizasyonlarından birinde yer aldığım ve maçımı kazandığım için çok mutluyum. Burada olmak neredeyse tüm dövüşçülerin hayali, bunun farkındayım. Ben çok zor bir geçmişe sahip bir kadın olarak, hayallerimi gerçekleştirme yolunda emin adımlarla ilerliyor ve her geçen gün hayallerimi hedeflerim haline çevirebiliyorsam, eminim hayatın zorlukları ile boğuşan pek çok genç kadın da bunu başarabilir. İhtiyacınız olan güç içinizde bir yerlerde. Bu gücü ateşlemek için de disiplin, fedakarlık, vefa ve size kendinizi değerli hissettiren güven duygusunun zirve olduğu bir takıma yani çevreye ihtiyacınız var. Her taşı sırasıyla yerine koyduğunuz zaman başarı kaçınılmaz olacaktır. Ben, tüm zorluk yaşayan kadınlar için zincirlerin kırılabileceğini herkese göstermek istiyorum. Ben sizin için dua ediyorum siz de benim sizlerin sesi olabilmem için, hedeflerimi gerçekleştirebilmem için dua etmeye devam edin. Son olarak bu galibiyetin, 21 Mart gibi kutlu bir günde olması ayrı bir mutluluk, ayrı bir simgedir. 21 Mart sert kışın bittiği güzel baharın başladığı, doğanın uyandığı yeniden doğuşun temsil edildiği en önemlisi Türklerin Ergenekon’dan çıkıp yeniden doğduğu, adeta dirildiği bir gündür. Ben One Championship’de eli kalkan ilk Türk kadın sporcu olarak, bu büyük organizasyonda kemer yolunda ilerlemek isteyen yeni doğmuş bir Türk yıldızı olarak galibiyetimi büyük Türk devletlerine ve tüm Türk milletine armağan ediyorum. Çok iyi bir takımda olduğumu hissettiren Delikurt Fight Club ailesine, tüm gücümün kaynağı antrenörüm ve eşim Murat Delikurt’a, sponsorum ve bizi destekleyen gönlü bizimle atan bize dua eden herkese çok teşekkür ederiz. Çünkü çok ihtiyacımız vardı" dedi. "Kısa zamanda 3 maç yaptı ve üçünü de kazandı" Maçların çok sert geçtiğini ancak Nefise’nin kazanmasını çok iyi bildiğini belirten Antrenörü Murat Delikurt; "Böyle bir organizasyona sporcu verebilmek, böyle bir organizasyonda antrenör olarak görev alabilmek çok gurur verici. Benim için mükemmel bir tecrübe oldu. Bu büyük organizasyonda Türkiye’den kendi sporcusunun arkasında ringe çıkan ilk antrenör olduğumu bilmek de beni çok mutlu eden başka bir faktör. Çok sert bir maç geçti. Belki de bugüne kadar ki müsabakalarımızdan en sertiydi. Küçük eldivenle gerçekleştiği için hem bizim hem rakibimiz için çok daha can yakıcı oldu. Nefise kısa zamanda 3 maç yaptı ve üçünü de kazandı. Tayland’da bu kadar maçı sporcular neredeyse 3 ayda yapıyorlar. Türk sporuna böyle bir sporcu yetiştirebildiğim için çok mutluyum. Destekleyen herkese teşekkür ederim. Sıkıntılı zamanlardan geçen ülkemize küçük bir tebessüm kazandırabilmek dileğiyle" şeklinde konuştu.
Kahramanmaraş HG Hospital, kalp merkezi ruhsatını alarak operasyonlara başladı Kahramanmaraş’ta Özel HG Hospital, Kalp Merkezi Ruhsatını alarak şehirdeki tam donanımlı kalp merkezlerinden biri oldu. Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Akif Serhat Balcıoğlu, merkezin kalp hastalıklarının tanı ve tedavisinde en ileri teknolojilerle donatıldığını ve ilk operasyonunda başarılı bir şekilde yapıldığını söyledi. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Balcıoğlu, Kahramanmaraş’ta önemli bir sağlık yatırımı olan HG Hospital Kalp Merkezi’nin tam donanımlı bir şekilde hizmete başladığını belirtti. Prof. Dr. Balcıoğlu: "Bölümümüz, 14 Mart Tıp Bayramı gibi özel bir günde kalp merkezi ruhsatını aldı. Bu ruhsat, hem kardiyoloji hem de kalp damar cerrahisi alanında tam teşekküllü bir merkez olduğumuzu gösteriyor" dedi. HG Hospital Kalp Merkezi, kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi bölümlerinin tam kapasiteyle hizmet vereceğine değinen Prof. Dr. Balcıoğlu, "Bu merkezde anjiyografi ünitemizle kalp ve damar hastalıklarının tanı ve tedavisini yapıyoruz. Koroner damarlar, şah damarları, kol-bacak damarları, aort damarı hastalıkları gibi birçok damar hastalığına yönelik görüntüleme ve tedavi işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, doğuştan kalp deliklerinin ve bazı kapak hastalıklarının ameliyatsız yöntemlerle tedavisi, kalp yetmezliği ve ritim bozukluğu tedavisinde kullanılan kalp pillerinin yerleştirilmesi işlemlerini de anjiyografi laboratuvarımızda uyguluyoruz. Kalp Damar Cerrahisi kliniğimiz de kapalı yani minimal invaziv ya da endoskopik yöntemlerle göğüs kafesinde büyük kesilere ihtiyaç olmadan koroner bypass cerrahisi ve kalp kapağı değişim operasyonlarını yapabilmektedir. HG Hospital kalp merkezi, ileri düzey anjiyografi ünitesi, koroner ve kalp damar cerrahisi yoğun bakım üniteleri ve kalp damar cerrahisi ameliyathanesiyle hizmet verecek. Merkezimizde, üniversite hastanemizde yıllardır gerçekleştirdiğimiz işlemleri burada sürdürmemize imkan tanıyacak şekilde donatıldı. Kahramanmaraş’ta vatandaşlarımızın ileri düzey kalp sağlığı hizmetlerine ulaşmasını sağlayacağız" ifadelerini kullandı. Hastanenin kısa sürede önemli bir sağlık merkezi haline geldiğine dikkat çeken Balcıoğlu, "Bu hastane, yeni olmasına rağmen Kahramanmaraş’ta birçok önemli sağlık hizmetini sunuyor. Kalp merkezi ruhsatımızı almamızla birlikte, hastalarımıza daha geniş kapsamlı ve kaliteli sağlık hizmeti sunmaya devam edeceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.