GÜNDEM - 14 Kasım 2024 Perşembe 11:02

Evlilik hayatına kara sevda Tofaş şartı

A
A
A

Isparta’da yaşayan 38 yaşındaki Erkan Kayaşen, babasından yadigâr kalan 1980 model Tofaş Murat 131’e gözü gibi bakıyor. Otomobiline büyük önem verdiğini dile getiren Eşi Fethiye Kayaşen, "Bu tutku onun bir sevdası değil, kara sevdası olmuş" dedi.

Isparta’da yaşayan 38 yaşındaki Erkan Kayaşen, babasından yadigâr kalan 1980 model Tofaş Murat 131’e duyduğu sevgi ve özenle tüm kentte tanınır hale geldi. Hayatını bu özel araca adamış olan Kayaşen, Tofaş’ını bir aile üyesi gibi görüp, onu gözü gibi koruyor.

Evlilik hayatına kara sevda Tofaş şartı

“Benim için bu aracın kıymeti paha biçilemez”

Babası vefat ettikten sonra, Tofaş’ı yaşatmak için büyük çaba sarf ettiğini belirten Kayaşen, aracın orijinal halini koruyabilmek adına üç yıl süren kapsamlı bir restorasyon sürecine girdiğini söyledi. Zor bulunan yedek parçalar, hassas işçilik ve her detaya gösterilen özen sayesinde, 100 bin kilometredeki araç, yılların yorgunluğuna rağmen ilk günkü parlaklığını koruyor. "Bu aracı toplamak kolay değil" diyen Kayaşen, "Şu anda böyle bir aracı toplamak isteseniz, yaklaşık 300 ila 400 bin lira arasında bir ücret ödemeniz gerekiyor. Benim için bu aracın kıymeti paha biçilemez" şeklinde konuştu.

Evlilik hayatına kara sevda Tofaş şartı

Dostluk bitiren aşk

Arabasına olan bağlılığının dostluk ve ilişkilerini etkilediğini anlatan Kayaşen, “Bu sevdam yüzünden birçok dostluğum bitti. Eşim ise bu konuda bana çok destek oldu. Aracımın yeri bambaşka ama eşimin yeri de öyle” şeklinde konuştu. Evlenmeden önce eşine "Büyük sevdam Tofaş, diğeri Beşiktaş" dediğini aktaran Kayaşen, araba konusunda hassasiyetinin kesinlikle tartışmaya kapalı olduğunu belirterek, “Eşimle bu araç hakkında birçok konuda tartışmalarımız oldu. Ama eğer bir seçim yapmam gerekiyor olsaydı bu benim için çok zor olurdu. Cevabım ise ne eşim ne de arabam, ikisinden de vazgeçmem” şeklinde konuştu.

Evlilik hayatına kara sevda Tofaş şartı

“Temizlik benim uç noktam”

Temizlik ve güvenlik konularında da titiz olan Kayaşen, yağmurlu veya karlı havalarda arabasını dışarı çıkarmadığını, aracı kapalı bir garajda sakladığını ve garajına güvenlik kamera sistemi kurduğunu söyledi. "Arabamın etrafında kedi bile dolaşsa telefonuma bildirim geliyor" diyen Kayaşen, gece saatlerinde bile garaja inip aracını kontrol ettiğini belirtti.

Tofaş’la zaman yolculuğu

Kayaşen, otomobilini tanıyan herkesin aracı gördüğünde 1980’li yıllara döndüğünü hissettiğini ve bunun kendisine büyük mutluluk verdiğini söyleyerek, "Bu araba bir dönemin ruhunu yaşatıyor" dedi. Kayaşen, sık sık aracını fuarlarda sergilediğini ve sosyal medyada paylaşarak takipçilerinin ilgisini çektiğini belirtti. Özel ses sistemi kurduğu Tofaş’ında gezerken Cengiz Kurtoğlu’nun şarkılarını dinlemeyi sevdiğini belirten Kayaşen, "Bir araca biniyorsan, ses sisteminin de çok iyi olması lazım. Caddede gezerken bir Cengiz Kurtoğlu çalmıyorsa, o araç eksik demektir. O arabada Cengiz babamızın ‘Önce Birkaç Damla Yaş’ şarkısını dinlerken, o tiz sesini ve bas sesini de tam olarak duyabileceksin. İnsanlar bunu görüp şaşırmalılar" şeklinde konuştu.

Evlilik hayatına kara sevda Tofaş şartı

“Çok teklifler aldım ama hepsini reddettim”

Bu aracı satmayı asla düşünmeyen Kayaşen, "Aracın yeri bende çok ayrı, teklifler aldım ama hepsini reddettim" diyerek bu mirasın parayla ölçülemeyeceğini ifade etti. Ayrıca aracının koltuğuna bugüne kadar kendisinden başka kimseyi oturtmadığını ve hayata veda ettikten sonra aracını kızına miras bırakacağını ifade etti.

Evlilik hayatında Tofaş şartı

Eşi Fethiye Kayaşen de eşinin bu tutkusunu anlayışla karşıladığını belirterek, “Evlendiğimizde, bu arabanın onun için ne kadar kıymetli olduğunu kabul ettim. Bazen arabayı kıskanıyorum ve ‘Ben mi, araba mı?’ diye sorduğumda bile bana ikimizin de yeri ayrıdır derdi. Artık anladım ki bu onun vazgeçilmez bir tutkusu, bu onun sevdası değil kara sevdası olmuş” diye ekledi.

Evlilik hayatına kara sevda Tofaş şartı

“Arabasıyla sohbet ediyor, ne var ki?”

Eşinin araba tutkusu nedeniyle hayrete düşen Fethiye Kayaşen, “Bir ara arabasıyla kendi kendine konuştuğunu duydum, ne yapıyor diye merak ettim. İlk başta kendi kendine konuştuğunu düşündüm, ama bir baktım ki arabasıyla konuşuyor. Ona ne yaptığını sorduğumda, bana ‘Arabayla konuşacaksın. Ona nasılsın? İyi misin? diye soracaksın’ dedi. Çok şaşırdım, sonra da ‘Senin de araban olunca sen de arabanla konuşursun’ dedi. Allah razı olsun, daha sonra bana bir araba aldı ve bir baktım ki ben de arabamla konuşuyorum” dedi. Pazar günlerinin genellikle araba yıkama günü olduğunu söyleyen eşi Fethiye Kayaşen, “Saatlerce arabasıyla uğraşıyor, bazen başka her şey arka planda kalıyor. Ama düşünüyorum ki, ne kadar kötü bir şey olabilir ki? Sonuçta ilgilendiği şey bir araba” diyerek, eşinin arabasına olan tutkusunu daha iyi anladığını belirtti.

Evlilik hayatına kara sevda Tofaş şartı

“Babam sanayide, ben okulda”

Erkan Kayaşen’in kızı Sudenaz Kayaşen, babasının araba tutkusunu ve ona duyduğu sevgiyi büyük bir gururla anlatarak, “Babamın uzun zamandır bir araba sevdası var ve bu konuda babamla çok gurur duyuyorum. Babam, dedemden kalan yadigâra nasıl gözünden sakındıysa, ondan sonra ben de onun arabasına gözüm gibi bakacağım” dedi.

Evlilik hayatına kara sevda Tofaş şartı

Sudenaz, babasıyla vakit geçirme konusunda yaşadığı zorlukları ise şu şekilde anlatıyor:

“Babamı çok sık göremiyordum açıkçası. Evde gördüğüm zamanlarda da genellikle balkon ya da mutfakta oturmuş mezat izliyor oluyordu ve sürekli arabanın parçalarını toplamaya çalışıyordu. Akşamları çoğunlukla sanayide oluyordu zaten. Ben okula gidip geliyorum ve eve her gelip babamı sorduğumda sanayide olduğunu öğreniyordum. Yani göremiyorduk pek fazla, fakat bunun için çabalamasını gördüğümde ben şahsen mutlu oluyordum.”

Faik Güven Yılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de ilaçlama yapılan binada 1 bebek hayatını kaybetti İzmir’in Konak ilçesinde haşere ilaçlaması yapılan binada yaşayan 1 yaşındaki bebek hayatını kaybetti. Meydana gelen acı olayda bebeğin anne ve babası ile birlikte bir apartman sakini de hastaneye kaldırılırken, ilaçlama firması çalışanı 3 kişi gözaltına alındı; olayın yaşandığı apartman ve yandaki 2 apartman da tahliye edildi. 12 Kasım Salı günü ilçeye bağlı Kahramanlar Mahallesi 1413 Sokak’ta bulunan bir apartmanda ilaçlama çalışması yapıldı. Binanın ilaçlanmasının ardından bazı apartman sakinleri dün öğle saatlerinde rahatsızlanarak durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Sağlık ekipleri tarafından yapılan araştırmada apartman sakinlerinden 1 yaşındaki erkek bebek T.A.K.’nin zehirlenerek hayatını kaybettiği tespit edildi. Bebeğin annesi R.K., babası R.K. ve apartman sakinlerinden G.U. da sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. İlaçlamadan etkilenen apartman sakini G.U.’nun tedavisine Alsancak Devlet Hastanesinde devam edildiği, vefat eden bebeğin babası R.K. ve annesi R.K.’nin de tedavilerinin ardından taburcu olduğu öğrenildi. Çevre binalar tahliye edildi İzmir Valiliği tarafından olayla ilgili yapılan açıklamada, söz konusu apartman ile yandaki 2 apartman tahliye edilerek, tahliye edilen vatandaşlara valilik tarafından geçici barınma imkanı sunulduğu, ayrıca AFAD Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) ekiplerince ilaçlama yapılan bölgede havalandırma çalışmalarına başlandığı bildirildi. Olayın yaşandığı apartmanı ilaçlayan firmanın 3 personelinin gözaltına alındığı öğrenilirken olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.
Ankara Bakan Tekin: “(Mülakat puanları) Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere ilişkin “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanlığı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ve üniversitelerin 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifleri ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifleri, 2023 Yılı Sayıştay Raporu görüşüldü. Bütçe görüşmelerinin ardından Bakan Tekin, komisyonda yer alan milletvekilleri tarafından kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekillerinin şahsına yönelik kullandıkları ‘kepazelik, ikiyüzlülük, sefalet, otoriter rejim, talimatla hareket eden Bakan’ gibi ifadeleri tek tek not aldığını ifade eden Tekin, “Bizler de burada bu tür ifadelerden etkileniyoruz ve doğal olarak tepki koymuş olabiliriz. O yüzden biz de orantısız cevap verdiğimiz arkadaşlar varsa ben de onlardan özür diliyorum ama bu ifadeler normal ifadeler değil” ifadelerini kullandı. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce CHP’liler değerlendirsin” Tekin, yine bütçe görüşmeleri sırasında mülakatla ilgili eleştiriler geldiğini kaydederek, “Kabul ediyorum, ‘Mülakatla ilgili ben öğretmenliği çok önemsiyorum ve vatandaşlarımızın çocuklarını emanet edecekleri öğretmenleri mülakatla almak istiyorum’ dedim. Kamuoyuna da şu açıklamayı yaptım; bu mülakat komisyonlarında alacağımız tedbirleri sıralıyorum. Kamera kaydından tutanağa kadar bir sürü başlıkta tedbir aldık. CHP’liler itiraz ediyorlar, bir taraftan mülakata karşıyız diyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce siz bir değerlendirin. Eğer, ‘İtfaiye memurluğu, öğretmenlikten daha önemlidir’ diyorsanız, bir şey demeyeceğim. Benim öğretmenlik mülakatı ile ilgili yaptığım budur” ifadelerini kullandı. CHP’lilerin mülakat konusunda geçmişlerinden dolayı endişeli olduklarını söyleyen Tekin, “Ben 1994 yılı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Mezun olur olmaz girdiğim ilk iş sınavı, Adalet Bakanlığı’nın açtığı Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı yazılısıydı. İstanbul’da bir kongrede CHP’nin Adalet Bakanı ‘Bu kadroyu örgütüme vermeyip de milliyetçileri mi verseydim? Yaptığım suçsa suç işlemeye devam edeceğiz’ dedi” şeklinde konuştu. “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere de değinerek, şu cevabı verdi: “Benim elimde bütün komisyonların raporları var. Benim elimdeki rakamlar, 3-5 arkadaşın bir araya getirdiği toplam rakam içerisinde istatistiksel anlamı olmayan veya doğru analiz sağlayacak rakamlar değiller. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği ile ilgili konuşuldu. Mesela bir komisyonda 193 kişi mülakata girmiş, 3 kişinin yeri değişmiş. Bir başka ilimizde 682 kişi girmiş, 11 kişinin yeri değişmiş. Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş.” Bakan Tekin, muhalefet vekillerinden 5 bin kişinin yerinin değişti iddiasının dile getirilmesi üzerine “Yanlış, benim elimde il bazlı rakam” diye karşılık verdi. “KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” Milli Eğitim Bakanlığının geçen yıl gerçekleştirilen TBMM Plan Bütçe Komisyonu toplantısını hatırlatan Bakan Tekin, “KPSS puanı ile değil mülakatla öğretmen ataması yapacağız. Bunun kavgasını verdik, tartışmasını yaptık. Geçen yıl burada adaletsizlik ve torpilin olmayacağı bir mülakat taahhüt etmiştim. Şimdi size ‘Bu ülkede hiç kimsenin verdiği herhangi bir isimle ilgili mülakatta torpilin olmadığı bir sistem kuruldu’ dedim. Söylediğiniz doğru şeyler var. Bir ildeki öğretmenimiz yüksek not almış, mülakata girmiş. Başka bir öğretmenimiz ‘Ben yüksek aldım ama bir başkası benden daha yüksek aldı. Dolayısıyla, ben sıralamanın dışında kaldım’ diyor ama ben zaten KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” dedi. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mülakatlarına değinen Tekin, “Bursa’da 197 kişi, İstanbul’da 688 kişi girmiş. Bursa’da mülakata girip sıralamanın dışında kalan kişi 23 kişi, İstanbul’da ise 51 kişi sıralamanın dışında kalmış” ifadelerini kullandı. “Tüzel kişiliği olmayan cemaat ve tarikatlarla hukuken protokol imzalama şansımız yok” Cemaat ve tarikatlarla protokol yapıldığı eleştirilerine de cevap veren Bakan Tekin, “Hukuki olarak cemaat ya da tarikat diye bir tüzel kişilik var mı? Tüzel kişilik olmayınca bakanlık olarak ya gerçek kişiyle ya da tüzel kişilikle protokol imzalayabilirim. Hukuken başka kimseyle protokol imzalama şansımız yok. Bizim 5 bin civarında bu türden protokolümüz var. Burada isimlerini saymak istemediğim çok farklı sivil toplum örgütleri ile protokolümüz var. Bunların hiçbirisiyle de protokol imzalarken siyasi ya da ideolojik hiçbir şeye bakmıyoruz. Bir tek İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası tarafından legal olarak kabul edilmiş bir sivil toplum kuruluşu mudur? Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış bir vakıf mıdır, diye bakıyoruz. Onun dışındaki konular beni ilgilendirmez. Herhangi bir sivil toplum örgütüyle, dernek, vakıf ya da meslek örgütü olmak üzere imzaladığımız protokolde tüzel kişiliğe ödenmiş tek bir kuruş kamu kaynağı yoktur” açıklamasında bulundu. “Protokollerin tek taraflı fesih hakkı bakanlıkta” Protokollerin tek taraflı fesih hakkının bakanlıkta olduğunun altını çizen Bakan Tekin, “Protokolde yazılan ilkelere aykırı davranan sivil toplum örgütü varsa protokolümüzü hemen iptal ederiz. Protokol kapsamında protokol yaptığımız kuruluşlar eğer okullarımıza bir eğitim verecekse, bu eğitim kimin vereceği, hangi diplomaya sahip kişilerin vereceği ve hangi içerikte eğitim verecekleri bizim protokolümüzde tanımlanmıştır” dedi. “ABB 2 bin 300 okuldan 13’ünü sadece bir kere temizliyor sonra bütün okulları temizledim diyor, bu olmaz” Türkiye’de 65 bin civarında okul olduğunu ve 55 bin civarında kadrolu temizlik elemanının olduğunu söyleyen Bakan Tekin, “Kadrolu temizlik elemanlarımız, bu okullardaki temizlik açısından yeterli olmadığından biz her yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Toplum Yararına Programlar (TYP) diye tanımladığı istihdam türü ile bakanlığımızda temizlik ve güvenlik personeli istihdam ediyorduk. Yaz aylarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, TYP kapsamındaki istihdam türü ile ilgili dünyada özellikle kovidden sonra gelişen istihdam türleri açısından farklı bir model deneyeceklerini ifade etti. Biz de bu konuda kendisiyle konuştuk ve bize ‘kısmi zamanlı çalışma usulü getireceğiz ve bu çalışmayla da size 120 bin kadro vereceğiz, haftada 3 gün çalışacaklar’ dedi. Biz de kendileriyle uzlaştık. Biz hangi belediye olursa olsun kaç okul temizleyeceğini, kimlerle yapacağını ve hangi tür malzeme kullanacağını öğrenmek ve bilmek zorundayız. Bunun yolu şudur; gidersiniz valiliklere biz böyle bir protokol yapmak istiyoruz dersiniz. Nobran bir tavırla, ‘Ben geldim, okulu temizleyeceğim beni içeri alın’ derse ve benim görevlilerim de alırsa bunun karşılığı olur. Bir büyükşehir belediye başkanı çıkıyor. Yaklaşık 2 bin 300 tane okulumuz var. Bu okullardan 13 tanesini sadece bir gün temizliyor. Sonra çıkıyor ekrana ve ‘Ben Ankara’daki bütün okulları temizledim’ diyor. Bu olmaz, bu iyi niyetli değil” değerlendirmesinde bulundu. “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe” Bazı muhalefet vekillerinin çocukların anadil öğrenmesiyle ilgili beyanlarına katıldığını söyleyen Tekin, şu ifadeleri kullandı: “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe, çocuklarımız Türkçe’nin dışında bir dil öğrenmek istiyorsa bizim devlet olarak üstümüze düşen vazife çocuklara bu alanın sağlanmasıdır. Bu AK Parti iktidarıyla sağlandı. 2003 yılında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızın aldığı bir kararla, özel anlamda kursların açılmasının önü açıldı. Biz MEB olarak üstümüze düşeni yapıyoruz.”