GÜNDEM - 08 Nisan 2025 Salı 12:59

Defne Belediyesi’nde Nisan ayı meclis toplantısı gerçekleştirildi

A
A
A
Defne Belediyesi’nde Nisan ayı meclis toplantısı gerçekleştirildi

Defne Belediyesi’nde meclis üyelerinin katılımıyla Nisan ayı belediye meclisi toplantısı gerçekleştirildi.


Toplantı; belediye binası toplantı salonunda yapıldı. İlçenin kalkınması ve çehresinin değişmesine yönelik alınan kararlar mecliste kabul edildi.


Defne Belediye Başkanı Halil İbrahim Özgün, çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceklerini ifade ederek "Toplantıda aldığımız kararların Defne’mize ve tüm vatandaşlarımıza faydalı olmasını temenni ediyorum. Kentimizi daha yaşanabilir bir yer haline getirmek için projelerimizi kararlılıkla hayata geçirmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.



Defne Belediyesi’nde Nisan ayı meclis toplantısı gerçekleştirildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat İkinci el oto pazarındaki araçlara bakan çok, alan yok İkinci el otomobil pazarında Ramazan Bayramı sonrası satışlarda artış beklenirken, ne satıcılar ne de alıcılar umduğunu bulabildi. Yozgat’ın Sorgun ilçesinde her hafta Pazar günü kurulan ve çevre ilçelerden de yoğun ilgi gören ikinci el oto pazarında beklenen hareketlilik henüz yaşanmadı. Sabahın erken saatlerinde pazara gelerek araçlarını sergileyen satıcılar, alıcıların genellikle sadece bakıp fiyat sorduğunu, ancak satışların beklenen seviyede gerçekleşmediğini belirtti. Alıcılar ise bütçelerine uygun araba bulamadıklarından şikayetçi. Ramazan ayı öncesinde de hareketliliğin az olduğu Sorgun’daki ikinci el oto pazarında, bayram sonrası canlanma umutları da boşa çıktı. Satıcılar, fiyatlarda aşırı bir yükselme olmadığını, ancak alıcıların taleplerinin düşük kaldığını ifade etti. Pazardaki durgunluğun nedenlerinden biri olarak, internet üzerinden araç satışlarının artması gösteriliyor. Vatandaşlar, online platformlarda daha geniş seçenekler bulabildikleri için fiziki pazarlara olan ilginin azaldığını dile getiriyor. Sorgun’da oto kaporta ve galericilikle uğraştığını söyleyen Fuat Akdağ "Ramazan’dan sonra biz oto ticaretinin alıp satımını hızlanacağını düşündük ama pek istediğimiz gibi de olmadı. Şu an piyasada çok hızlı bir düşüş ve durgunluk var. Bakan çok ama alan yok, maalesef böyle bir durgunluk var. Aslında pazar kalabalık ama müşteri bakıyor ve geçiyor, almıyor" dedi. İkinci el oto pazarına Yozgat merkezden geldiğini belirten Mecnun Kaya ise aracını 330 bin liraya satmayı düşündüğünü söyleyerek: "Buranın pazarı canlı diyerek geldim. Aracımı satmayı düşünüyorum. Bayramdan sonra belki açılır diye umut ettik. Eğer açılırsa da vatandaş için de bizim için de iyi olur" şeklinde konuştu. Sorgun Aşağıcumafakılı köyünden geldiğini ve 93 model aracını takasla değiştirmeyi düşündüğünü söyleyen Mustafa Özdemir ise Piyasanın düzeni yok diyerek "Benim 93 model Toros aracım var 15 senedir kullanıyorum. Eğer 100 bin lira veya 150 bin lira üste vereceğim bir araba bulabilirsem diye geldim ama piyasa gayet durgun" İfadelerini kullandı. İkinci el oto pazarındaki satıcılar, önümüzdeki haftalarda talebin artmasını umut ederken, alıcılar da bütçelerine uygun fiyatlı araçların pazara girmesini bekliyor.
Samsun Çocuklarda diş hekimi korkusunu önleyecek öneriler Çocukların ağız ve diş sağlığını korumak amacıyla uzman hekimler tarafından yürütülen diş tedavilerinde, minik hastaların hiçbir şekilde ağrı ve korku yaşamadan, tüm işlemleri tek seansta gerçekleştirilebildiğini belirten Çocuk Diş (Pedodonti) Uzmanı Yeşim Sağır, "Özellikle şiddetli diş hekimi korkusu olan, bulantı veya öğürme refleksi bulunan çocuklarda; sedasyon ya da genel anestezi ile yapılan diş tedavileri daha güvenli, başarılı ve konforlu hale gelmektedir" dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Diş (Pedodonti) Uzmanı Yeşim Sağır, diş hekimi korkusu olan çocuklarda uygulanabilecek bazı tedavi süreçleri hakkında açıklamalarda bulundu. Diş Hekim Yeşim Sağır, "Çocuk diş hekimlerinin en önemli hedeflerinden biri; çocuklarda diş çürüğü ve buna bağlı ağrılar gelişmeden önce, herhangi bir şikayet olmadan çocuklarla tanışmaktır. Bu sayede, hem klinik ortam çocuklara tanıtılmakta hem de doğru beslenme ve ağız hijyenine dair erken dönemde rehberlik sağlanmaktadır. Ancak toplumda yaygın olarak ilk diş hekimi ziyareti ağrı oluşana kadar ertelenmekte, bu da çocukların hekimlere karşı fobi geliştirmesine neden olmaktadır" diye konuştu. "Bulantı veya öğürme refleksi bulunan çocuklarda tercih edilebilir" Diş tedavilerinde çocukların rahatlatılmasının, tedavi başarısı açısından kritik öneme sahip olduğunu dile getiren Sağır, "Özellikle şiddetli diş hekimi korkusu olan, bulantı veya öğürme refleksi bulunan çocuklarda; sedasyon ya da genel anestezi ile yapılan diş tedavileri daha güvenli, başarılı ve konforlu hale gelmektedir. 5 yaş altındaki çocuklar başta olmak üzere bazı özel durumlarda, hastaların tedaviye uyum sağlaması için bu yöntemlere başvurulmaktadır. Elbette her çocuk için bu yöntemler gerekli olmayıp, karar çocuk diş hekimi ve anestezi uzmanının birlikte değerlendirmesiyle verilmektedir" şeklinde konuştu. "Sedasyon ve genel anestezinin kullanım alanları" Sedasyon ve genel anestezi hakkında bilgi veren Uzm. Dt. Sağır, "Sedasyon, hastanın yarı uyku halinde olduğu, bilincin açık kaldığı ve ağrının hissedilmediği kısa süreli bir rahatlatma yöntemidir. Hasta, işlem sonrasında operasyonu hatırlamaz ve doğal solunumunu sürdürebilir. Genel anestezi ise bilinç kaybı oluşturularak, ağrılı uyarılara dahi yanıt verilmediği derin bir uyku halidir. Bu yöntem sırasında hastaya solunum desteği sağlanır ve özellikle çok sayıda işlem yapılacaksa tercih edilir" ifadelerini kullandı. "Tedavi süreci" Genel anestezi altında yapılan diş tedavilerinin süresinin, işlemin kapsamına göre değişmekte olduğunu ifade eden Sağır şunları söyledi: "Tedavi sonrasında çocuk hastalar ortalama 1-2 saat gözlem altında tutulmakta, sonrasında taburcu edilmektedir. Sistemik hastalığı bulunan çocuklar ise bir gün süreyle hastanede takip edilebilir. Hem sedasyon hem de genel anestezi uygulamaları, uzman anestezi hekimleri tarafından tam donanımlı hastane ortamında gerçekleştirildiğinde güvenli ve etkili yöntemlerdir. İşlem öncesi gerekli tüm tetkikler yapılarak çocuğun sağlık durumu değerlendirilir ve işlem süresince hayati fonksiyonları sürekli izlenir. Bazı küçük yaştaki çocuklar, lokal anestezi sonrası oluşan uyuşukluk hissi ya da diş çekimi sonrası oluşan boşluk nedeniyle kısa süreli huzursuzluk yaşayabilir. Gerekli görülen durumlarda tedavi sonrası ağrı kontrolü için ilaç desteği sağlanmaktadır."
İzmir İzmir’de DEAŞ operasyonu: 13 gözaltı DEAŞ silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında, geçmiş dönemde DEAŞ terör örgütü adına çatışma bölgelerinde faaliyet yürüttüğü tespit edilen 12 Suriye uyruklu, örgüt propagandası ve örgüte fon topladığı belirlenen 3 Türk vatandaşı olmak üzere, toplam 15 şüpheliden 13’ü yakalanarak gözaltına alındı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından DEAŞ Silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında; çatışma bölgeleri ile irtibatlı şahısların eylem ve faaliyetlerinin tespiti ve deşifresine yönelik sürdürülen çalışmalar sonucu İzmir’de şüpheli şahıslara yönelik operasyon düzenlendi. Geçmiş dönemde DEAŞ terör örgütü adına çatışma bölgelerinde faaliyet yürüttüğü tespit edilen (12) Suriye uyruklu, sosyal medya hesapları üzerinden DEAŞ terör örgütü propagandası yaptığı tespit edilen 1 Türk vatandaşı, DEAŞ terör örgütüne fon topladığı/sağladığı tespit edilen 2 Türk vatandaşı, olmak üzere toplam 15 şüphelinin yakalanmasına yönelik, bu sabah saat 05.30’da yapılan eş zamanlı operasyonda 13 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. İkamet aramalarında 1 milyon 361 bin 110 TL, bir miktar altın ve çok sayıda dijital materyale el konuldu. Firari durumda olan 2 şüphelinin yakalanmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.
Van Van’da sağlık ekipleri zamanla yarıştı: Anne ve bebek hayata döndü Van’ın Çatak ilçesinde 43 haftalık hamile bir kadının doğumunda yaşanan komplikasyonlar, sağlık ekiplerinin zamanında müdahalesi sonucu hem annenin hem de bebeğinin hayatını kurtardı. Çatak Devlet Hastanesinin acil servisine başvuran 35 yaşındaki Leyla Kameri, üçüncü bebeğini dünyaya getirdi. Ancak bebeğin anne karnında dışkılaması, plasentadan ayrılması ve doğum sonrası annenin aşırı kanama yaşaması nedeniyle durum acil koduyla değerlendirildi. Çatak Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşegül Coşkun, annenin hayati riski nedeniyle vakayı derhal Van’a sevk etti. 112 ambulansıyla, doktor refakatinde gerçekleştirilen transfer sırasında hem anne hem de bebeğin durumu yakından takip edildi. Anne ve bebek, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Acil Ünitesine ulaştığında nöbetçi kadın doğum uzmanı tarafından hızlıca müdahale edildi. Doğum sonrası kanamanın hayati risk oluşturduğu durumlarda uygulanan cerrahi ve medikal müdahalelerle annenin rahmi alınmadan başarılı bir şekilde tedavi edildi. Böylece hem annenin hayatı hem de doğurganlığı korundu. Anne ve bebeğin genel sağlık durumlarının iyi olduğu, kısa süre içinde taburcu edilecekleri bildirildi. "Hayati tehlikesi büyük ölçüde azaltılmıştır" Konuya ilişkin açıklama yapan Çatak Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşegül Coşkun, hastanın acil servise başvurduğunu, 43 haftalık bebeğin plasentadan ayrıldığını belirtti. Bu nedenle doğum sonrası bebeğe pediatri ekibinin müdahale ettiğini aktaran Dr. Coşkun, "Hastamız doğum sonrası aktif kanama yaşadığı için gerekli ekipmanların temin edilmesinin ardından Van Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. Transfer sürecinde Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Dr. Mazlum Gönül hastayı şahsen kabul etti. Kadın doğum acil girişinde bekleyen ekip sayesinde hasta hızla doğumhaneye alındı ve gerekli medikal uygulamalar zaman kaybetmeden başlatıldı. Dr. Mazlum Gönül’ün hızlı müdahalesi sayesinde annenin rahmi korunmuş, hayati tehlikesi büyük ölçüde azaltılmıştır. Yoğun bakım süreci gerekmeksizin serviste takip edilen hastamız kısa sürede toparlandı. Anneyle birlikte 112 ekipleri tarafından sevk edilen bebek ise doğum sonrası takibi için hastanenin yenidoğan yoğun bakım ekibine teslim edildi. Şu anda hem annemiz hem de bebeğimizin genel durumu iyidir. Taburculukları planlanmaktadır" dedi. "Doğum sonrası kanamalar tehlikelidir" Vakanın yaşandığı akşam hastanede nöbetçi olduğunu belirten Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Mazlum Gönül ise şunları söyledi: "Doğum sonrası kanamalar oldukça tehlikeli ve genellikle abondan (çok fazla miktarda) seyrettiği için hastanın hızlıca sevk edilmesi hayati öneme sahipti. Dr. Ayşegül Coşkun, doğumu gerçekleştirdikten sonra hasta ile birlikte hastanemize ulaştı. Bu süre zarfında biz de gerekli hazırlıkları yaptık. Hastanın ilk değerlendirmesinde, Dr. Coşkun tarafından başlanan medikal tedaviye kısmen yanıt verdiği gözlendi. Ancak abondan kanama hâlâ devam ediyordu. Özellikle rahmin alt segmentinde belirgin atoni (rahmin kasılamaması) mevcuttu. Bunun üzerine cerrahi müdahaleye geçtik. Doğum esnasında oluşan tüm yırtıkları onardık ve kanamayı azaltmak adına bazı damarları kapattık. Medikal tedaviye ek olarak uyguladığımız cerrahi müdahale de olumlu sonuç verince, hastamız yoğun bakıma ihtiyaç duymadan servise alındı." "Hızlı ve etkili müdahale büyük önem taşıyor" Doğum sonrası kanamaların gebelikte en çok korkulan komplikasyonlardan biri olduğunu vurgulayan Dr. Gönül, "Postpartum kanamalar, gebeliğe bağlı olarak rahme yönelen yüksek kan akımı nedeniyle çok ciddi ve ölüm riski taşıyan kanamalardır. Bu tür vakalarda hızlı ve etkili müdahale büyük önem taşımaktadır. Şükür ki hastamızda ciddi bir hematolojik komplikasyon gelişmedi. Süreçte hastaya 8 ünite kan transfüzyonu yapıldı. Bugün itibarıyla hem anne hem de bebeğimizin genel durumu iyi. Taburculukları bekleniyor" diye konuştu. Doğum sırasında çok zor bir süreç yaşadığını ifade eden anne Leyla Kameri de hızlı müdahalede bulunan doktor ve sağlık çalışanlarına teşekkür etti.
İstanbul Hanehalkının seyahat harcaması 2024 yılında 419 milyar 300 milyon 959 bin TL oldu Yerli turistlerin, yurt içinde yaptıkları seyahat harcamaları 2024 yılında, geçen yıla göre yüzde 82,5 artarak 419 milyar 300 milyon 959 bin TL oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hanehalkı Yurt İçi Turizm 2024 yılı verilerini açıkladı. Buna göre, Ekim, Kasım ve Aralık aylarından oluşan dördüncü çeyrekte, yurt içinde ikamet eden 9 milyon 528 bin kişi seyahate çıktı. Seyahate çıkanların bir ve daha fazla geceleme kaydı ile ülke içinde yaptıkları toplam seyahat sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 0,4 azalarak 11 milyon 467 bin seyahat olarak gerçekleşti. Bu çeyrekte seyahate çıkanlar 76 milyon 576 bin geceleme yaptı. Ortalama geceleme sayısı 6,7 gece oldu. Yıllık olarak değerlendirildiğinde, 2024 yılında toplam seyahat sayısı bir önceki yıla göre yüzde 8,7 artarak 66 milyon 836 bin olarak gerçekleşti. Bu yılda seyahate çıkanların yaptıkları toplam geceleme sayısı bir önceki yıla göre yüzde 2,3 artarak 484 milyon 141 bin olarak gerçekleşti. Ortalama geceleme sayısı 7,2 gece oldu. Seyahate çıkanlar, 66 milyar 40 milyon 991 bin TL harcadı Yerli turistlerin, yurt içinde yaptıkları seyahat harcamaları 2024 yılının IV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 44,4 artarak 66 milyar 40 milyon 991 bin TL olarak gerçekleşti. Bu harcamaların yüzde 93’ünü 61 milyar 446 milyon 909 bin TL ile kişisel harcamalar, yüzde 7’sini ise 4 milyar 594 milyon 81 bin TL ile paket tur harcamaları oluşturdu. Seyahat başına yapılan ortalama harcama ise 5 759 TL oldu. Bu yıl, yurt içindeki seyahatlerde yapılan toplam seyahat harcamaları geçen yıla göre yüzde 82,5 artarak 419 milyar 300 milyon 959 bin TL oldu. Bu harcamaların yüzde 88,1’ini 369 milyar 276 milyon 184 bin TL ile kişisel harcamalar, yüzde 11,9’unu ise 50 milyar 24 milyon 775 bin TL ile paket tur harcamaları oluşturdu. Seyahat başına ortalama harcama ise 6 274 TL oldu. Bu çeyrekte, harcama türlerinin toplam seyahat harcamaları içerisindeki dağılım oranları incelendiğinde en fazla paya yüzde 33,8 ile yeme ve içme harcamaları, yüzde 27,7 ile ulaştırma harcamaları ve yüzde 12,1 ile konaklama harcamaları sahip oldu. Bu harcama türlerinin geçen yılın aynı dönemine göre değişim oranları incelendiğinde ise yeme ve içme harcamalarında yüzde 61,4, ulaştırma harcamalarında yüzde 33,6 ve konaklama harcamalarında ise yüzde 50,3’lük artış görüldü. Yıllık olarak harcama türlerinin seyahat harcamaları içerisindeki dağılım oranları incelendiğinde ise en fazla paya yüzde 31,8 ile yeme ve içme harcamaları, yüzde 24,3 ile ulaştırma harcamaları ve yüzde 16,7 ile konaklama harcamaları sahip oldu. Bu harcama türlerinin geçen yıla göre değişim oranları incelendiğinde ise yeme ve içme harcamalarında yüzde 81, ulaştırma harcamalarında yüzde 68,7 ve konaklama harcamalarında ise yüzde 78,8’lik artış görüldü. Yakınları ziyaret amacı ile yapılan seyahatler yüzde 63,1 ile ilk sırada yer aldı Bu çeyrekte, seyahate çıkış amaçlarında ikinci sırada yüzde 25,6 ile "gezi, eğlence, tatil", üçüncü sırada ise yüzde 6,5 ile "sağlık" yer aldı. Seyahate çıkış amaçları yıllık olarak değerlendirildiğinde ise, yüzde 57,2 ile "yakınları ziyaret’ birinci sırada yer alırken, ikinci sırada yüzde 35,3 ile "gezi, eğlence, tatil", üçüncü sırada ise yüzde 3,7 ile "sağlık" amacıyla yapılan seyahatler yer aldı. Seyahate çıkanlar en çok arkadaş veya akraba evinde kaldı Bu çeyrekte, seyahate çıkanlar 53 milyon 250 bin geceleme sayısı ile en çok "arkadaş veya akraba evinde" kaldı. Konaklama türlerine göre geceleme sayısında ikinci sırada 13 milyon 292 bin geceleme ile "kendi evi" yer alırken, "otel" 5 milyon 218 bin geceleme sayısı ile üçüncü sırada yer aldı. Konaklama türleri yıllık olarak değerlendirildiğinde, seyahate çıkanlar 328 milyon 972 bin geceleme sayısı ile en çok "arkadaş veya akraba evinde" kaldı. İkinci sırada 77 milyon 911 bin geceleme ile "kendi evi" yer alırken, "otel" 44 milyon 516 bin geceleme sayısı ile üçüncü sırada yer aldı.