DÜNYA - 08 Nisan 2025 Salı 22:48 | Son Güncelleme : 08 Nisan 2025 Salı 22:49

KKTC’de Kılık, Kıyafet Disiplin Değişiklik Tüzüğü’nü onaylandı

A
A
A
KKTC’de Kılık, Kıyafet Disiplin Değişiklik Tüzüğü’nü onaylandı

KKTC Bakanlar Kurulu, Kılık, Kıyafet Disiplin Değişiklik Tüzüğü’nü onaylamasının ardından öğrencilerin başörtüsü ile derse girebilmesinin önü açıldı.

KKTC Bakanlar Kurulu, okullara ait Kılık, Kıyafet Disiplin Değişiklik Tüzüğü’nü onayladı. KKTC Bakanlar Kurulu Sözcüsü Özdemir Berova, "Disiplin değişiklik tüzüğü görüşerek onayladık ve bunu resmi gazetede yayınlamak üzere göndermiş durumdayız. Bu konuyla ilgili içerikle ilgili bilgi vermezden önce süreçten bahsetmek istiyorum" dedi.
Tüzüğe, Anayasa’da yer alan 1996 yılında Cumhuriyet Meclisi tarafından da onaylanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Evrensel İnsan Hakları ve Çocuk Hakları ile ilgili kuralların dikkatlice incelenerek son şekli verildiğini ifade eden Berova, "Dün Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından hazırlanan, daha sonra teknik olarak Teknik Kurulda görüşülmek üzere yollanan değişiklikle ilgili tüzüğümüz bugün Cumhuriyet Meclisimizde Ulusal Birlik Partimizin grubunda oldukça uzun soluklu olarak değerlendirilmiş ve orada gelen öneriler doğrultusunda yapılan çalışmalar ile birlikte bu son değişiklik hali Bakanlar Kurulumuzun gündemine getirilmiştir" dedi.
Berova, "Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve anayasamızın da bize açıkça ifade ettiği kurallar dikkate alınarak iki ana ilke doğrultusunda bir tüzük hazırlanmıştır. Bu ilkeler, yani öğrenci kılık kıyafeti ile ilgili olan ilkeler; bir, öğrencilerin kılık kıyafet düzenlemesinin eğitimde fırsat eşitliğine engel teşkil etmemesi ve pedagojik esaslara uygun olmasıdır. İkincisi ise, eğitim ortamında kılık kıyafet ile her türlü ayrımcılığı reddeder ilkesi üzerinden belirlenmiştir" dedi.
Okullarda esas olanın üniforma olduğunu ve üniformanın nasıl bir üniforma olacağı da okul idareleri tarafından belirlendiğine dikkat çeken Berova, "Ve yine bu değişiklik tüzüğünde olmayan ama esas tüzükte de açıkça belirtildiği üzere, üniforma üzerinde hiçbir ideolojik ve hiçbir şekilde bir mesaj verebilecek ibare, rozet veya yazı olamaz. Bu esas tüzüğümüzde de var olan bir husustur bu. Bu bağlamda baktığımız zaman, zorunlu eğitim yaşında olan öğrencilerimiz için yaptığımız tüzük değişikliğinde okul üniformalarının ve bu ilkeler ışığındaki kılık ve kıyafetin belirlenme yetkisi tamamen okul idarelerine bırakılmıştır" dedi.

"Öğrencilerimizin inançları gerektirdiği belirli kıyafetlerini giymekte serbest olduğunu tüzükte açıkça ifade ettik"

Berova, "Lise çağındaki öğrencilerimiz açısından ise yine okul idareleri tarafından ancak okul yönetimi tarafından belirlenen okul üniformasıyla birlikte öğrencilerimizin inançları gerektirdiği belirli kıyafetlerini giymekte serbest olduğunu tüzükte açıkça ifade ettik. Milli Eğitim Bakanlığımız, ihtiyaçlara göre bu belirtilen kıyafetlerin okul üniforması ile uyumlu olacak şekilde; renk, uyum, desen, şekil, boyut esas ve usullerini Bakanlık tarafından düzenlenecek genelgeler ile ortaya koymuştur. Ortaöğretimde üniformaların yanında herhangi bir kıyafet kullanılacaksa bu okul yönetiminin kararına bırakılmıştır. Lise düzeyinde, yani zorunlu eğitim yaşını geçmiş öğrencilerin ise okul üniformasını kapatmayacak şekilde belirli kıyafetleri, Bakanlığın hazırlayacağı genelgeye uygun bir şekilde en kısa sürede bakanlığımız tarafından yayınlanacak ve gelen talepler doğrultusunda bunlarda değişiklik olabilir. Bu son tüzük değişikliğimiz Bakanlar Kurulu’nda onaylanmış ve Devlet Basımevi’ne yollanmıştır" dedi.

Gökçe Örnekal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: "3 gün süren don olayı maalesef ürünlerimizi ve üreticimizi perişan etti" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bu yıl çiftçilerin görüşmemiş bir don afeti ve düşük ısı değerleri ile karşı karşıya olduğunu kaydederek, "Kar yağışı ve kar yağışının arkasından 3 gün süren don olayı maalesef ürünlerimizi ve üreticimizi perişan etti. Ama bakanlığımızın bir çalışması var bunu olumlu karşılıyoruz" dedi. Bayraktar programı çerçevesinde Türkiye’nin önemli kiraz üretim merkezlerinden biri olan Sultandağı ilçesini ziyaret etti. Burada çiftçileri ile bir araya gelen ve don afetinin vurduğu kiraz bahçelerini gezen Bayraktar ardından bir açıklama yaptı. Açıklamasında doğal afetlerin uç noktada yaşandığına dikkat çeken Bayraktar, "Nisan yağışlarını beklerken yağmurların arkasından gelen kar çok ciddi manada 65 ilimizde maalesef üzülerek ifade ediyorum bazı meyve bahçelerinde yüzde 100’lere varan oranda zarar verdi. Tabii bu beklediğimiz bir durum değildi aslında insan yağışlarını bekliyorduk hem yeraltı sularının beslenmesi açısından hem de barajlarımızın şu rezervlerinin artması açısından önemliydi. Ama böyle bir kar yağışı ve kar yağışının arkasından 3 gün süren don olayı maalesef hem ürünlerimizi hem de üreticimizi perişan etti" dedi. "Ateş düştüğü yeri yakar, son 30 yılın en düşük ısı değerleri ile de karşı karşıya kaldık" Cumhuriyet tarihinde görülmeyen bir afetin yaşandığını ifade eden Bayraktar açıklamalarını şöyle sürdürdü: "55 bin dekar alan etkilenmiş durumda. Kayısı, badem ceviz yüzde 100 oranında. Kiraz yüzde 95 oranında vişne, elma ve erikte yüzde 90 oranında zarar görmüş durumda. Tabii üreticilerimizin bu süreçte bir takım beklentileri var, ateş düştüğü yeri yakar. Gerçekten de böyle bir afeti Cumhuriyet tarihinde hatta tarihimizde görmedik. Fevkalade büyük bir afet ve son 30 yılın en düşük ısı değerleri ile de karşı karşıya kaldık eksi 20 dereceleri gördük bazı kentlerimizde." "Bakanlığımızın bir çalışması var bunu olumlu karşılıyoruz" Bakanlığın afet sonrası gerçekleştirdiği faaliyetleri olumlu bulduklarını ve desteklediklerini dile getiren Bayraktar, "Üreticilerimiz bu ürünü aldıktan sonra ne yapacaklar? Bir defa bir yaşam mücadelesi veriyorlar kendi ihtiyaçlarını karşılayacaklar, şimdi bundan yoksun hale geldiler. Ne yapacaklar? Üretim yaptıktan sonra bahçeleriniz önümüzdeki sezona hazırlayacaklar bundan yoksun hale geldiler. Ama para kazanamadıkları için tarım kredi, kamu ve özel bankalara olan borçlarını ödeyeceklerdi ama para kazanamadıkları için bu kabiliyetlerini de kaybetmiş durumdalar. Burada tabii bakanlığımızın bir çalışması var bunu olumlu karşılıyoruz. Maliyetleri hesaplamak suretiyle bir ödeme yapılacak yani maliyet üzerinden bir ödeme yapılacak. Bunun için fatura ibrazına gerek yok. Yani gübre, ilaç, tohum faturası ya da işçilik giderleri gibi konuları ibraz etmeye gerek yok çünkü bütün bu giderlerimiz bakanlığımız sisteminde görünüyor" diye konuştu.
İstanbul Maltepe’de depreme dayanıksız olan 4 blokluk site için tahliye kararı Maltepe’de bulunan ve 4 apartmandan oluşan bir sitede, depremin ardından ekipler tarafından inceleme yapıldı. Yapılan incelemede binaların kolonlarında deforme olduğu ve riskli durumda olduğu tespit edilen site için tahliye kararı verildi. Çoğu site sakini eşyalarını alıp evlerini boşaltırken kimisi ise evlerinde kalmaya devam edeceklerini belirtti. Evlerinde kalmaya devam eden site sakinleri için Pazartesi’ye kadar süre verildi. Maltepe’de Girne Mahallesi’nde bulunan ve A,B,C,D olmak üzere 4 bloktan ve 72 daireden oluşan Zümrüt Sitesi’nde, meydana gelen 6.2’lik depremin ardından vatandaşın ihbarı üzerine ekipler tarafından inceleme yapıldı. Yapılan ilk incelemede, sitede bulunan 4 binanın da depreme karşı dayanıksız olduğu, taşıyıcı sistemlerinin deforme olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine sitenin bloklarının hepsinin tahliye edilmesi kararı verildi ve karar site sakinlerine tebliğ edildi. Tebliğ ile beraber sitedeki binaların kapılarına mühür vuruldu. Site sakinlerinin çoğu önemli eşyalarını alarak evlerini boşalttı. Kimi site sakinleri yakınlarının evine giderken, kalacak yerleri olmayan site sakinleri için ise Maltepe Belediyesi ve İstanbul Valiliği tarafından kalacak yer tahsis edildiği öğrenildi. D blokta bulunan bazı daire sakinleri ise tahliye kararına rağmen evlerini boşaltmak istemedi. Evlerinde kalmaya devam eden daire sakinlerine Pazartesi gününe kadar süre verildi. Binaların neredeyse 40 yaşında olduğu sitede bulunan D bloğun ise tapu sorunu olduğu, bloğun tapusunun olmadığı site sakinleri tarafından iddia edildi. İddiaya göre site sakinleri geçtiğimiz yıllarda kentsel dönüşüm yaptırabilmek amacıyla toplantı yaptı fakat tapu sorunu nedeniyle site sakinleri arasında karar birliği sağlanamadı. Öte yandan, sitede insan tahliyesinin ardından eşya tahliyesinin de yapılacağı öğrenildi. İlk incelemelerde çıkan sonuçların ardından sitede daha kapsamlı araştırmalar yapılması ve o sonuçlara göre sitedeki bloklar hakkında karar alınması bekleniyor. Annesi Zümrüt Sitesi’nde kalan Emre Dumangöz, "Uzun süredir kooperatiften dolayı çözülemeyen bir sorun vardı. Burada sorun binaların çürük olması. Bir bloğun daha öncesinden tapularla alakalı sıkıntıları vardı bu çözülemiyordu. Şikayet olmuş, şikayet üzerine geldiler. Binaları hasarlı gördüler, boşaltma kararı aldılar, biz de boşaltıyoruz. Burada 70 daire var. Hepsi boşalacak mühürlendi. Bize söylenen 4 aya kadar sanırım mahkeme süreci olacak yıkım kararı çıkması için. Ama yüzde 90 yıkılacak. Biz binaların riskli olduğunu biliyorduk, yıkılmasını da istiyorduk. Bununla ilgili komşularımızla aramızda konuşmalar ve toplantılar yapıldı. Ama bizim bir bloğun daha eskiden kalma bir problemi var. Tapular 60’a bölünmüş zamanında, ama burası 70 daire. Eski ilk yapan müteahhit vefat etmiş. O zamandan kalma bir sorun var. Burası neredeyse 40 yıllık binalar. O sorun bu zamana kadar geldi. O sorunun olmasından dolayı burası böyle oldu. Yoksa burası 5 belki 10 sene önce yıkılmıştı ve geri yapılmıştı. Kiptaş gelip teklif etmişti ama o blok yüzünden girmediler. Annemler burada kalıyordu, şimdi yanımıza alacağız" dedi. Site sakini Kevser Tekin, "Burası boşaltıldı. Gelen ekipler kalacak yerlerin olduğunu söylediler ama ben kızıma gideceğim ama ne kadar sürer bilemiyorum. Biraz daha fazla eşya alabilmek için geldik. Eşyamız kaldı ama tabii ki canımız daha önemli. Eşyaları nasıl olsa alacağız, sağlık olsun. Keşke önceden olsaydı, birlik olsaydı. Baktırsaydık daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Ama 70 hane bir birlik yapamadık. 4 aya kadar ya da 4 ay öncesinde de süreç devam edebilirmiş belli değil. 6.2’lik depremi hissettik. Ama çok da sallanmadım. Binalar sağlam değilmiş, böyle olması iyi oldu. En azından geldiler baktılar" dedi.