MAGAZİN - 23 Haziran 2017 Cuma 19:46

Güzel oyuncu Simge Selçuk: Şöhret için çabalamıyorum

A
A
A
Güzel oyuncu Simge Selçuk: Şöhret için çabalamıyorum

25 yılı aşkın süredir ekranlarda izlediğimiz oyuncu Simge Selçuk, pozitif ve sevgi dolu hayatının kapılarını Türkiye Gazetesi'nden Kübra Şafak'a açtı. Ferhunde Hanımlar’ın Yoncası, Ayrılsak da Beraberiz’in Serpil’i, Küçük Kadınlar’ın Tezer’i, Avrupa Avrupa’nın Matmazel’i, Güzel Köylü’nün Nihal’i ve şimdilerde Kalbimdeki Deniz’in Raşel’i olan Simge Selçuk, sorulara içtenlikle cevaplar verdi...

İŞTE KÜBRA ŞAFAK'IN RÖPORTAJI;

25 yılı aşkın süredir ekranlarda izlediğimiz oyuncu Simge Selçuk, pozitif ve sevgi dolu hayatının kapılarını gazetemize açtı. Ferhunde Hanımlar’ın Yoncası, Ayrılsak da Beraberiz’in Serpil’i, Küçük Kadınlar’ın Tezer’i, Avrupa Avrupa’nın Matmazel’i, Güzel Köylü’nün Nihal’i ve şimdilerde Kalbimdeki Deniz’in Raşel’i olan Simge Selçuk, sorularıma içtenlikle cevaplar verdi...

Günleriniz nasıl geçer? Bir rutininiz var mıdır?

Aslında öyle rutin düzenlerim yok. Çünkü set başladığı zaman kafanızda planladığınız gibi olmuyor Yani setin belirlediği günlere göre hareket ediyorum. Şimdi sezon tatiline girdik. O yüzden çok rahat. Tatil planları yapmaya başladım. Kendime zaman ayıracağım.

Bu hayattaki amacınız nedir?

Bu hayattaki amacım ilk başta bu dünyaya gelmişim bu bana bir ödül diye düşünüyorum. Bunu en güzel şekilde hem kendime hem dışarıya faydalı. Mesleğimin dışında insan olarak içime sinen şekilde vicdanımla çok fazla karşı karşıya getirecek olaylar yaşamadan güzel bir şekilde yaşamak istiyorum. Tabiki bütün hayatımız boyunca hayattaki amacımızı hepimiz sorguluyoruz.

Olaylar karşısında nasıl tepkiler verirsiniz?

Zaman zaman sinirleniyorum. Eskiden daha çok sinirlenirdim. Şuanda daha ılımlı ve anlayışlıyım. Empatimin biraz daha güçlendiğini hissediyorum. Her geçen yıl olgunlaşıyor insan bu doğru. Belli kurallarım var. Kuralsız, havai, hovarda yaşayan bir değilim. Hippi tarzı yaşayan biri değilim. Hiç uyuşmaz öyle insanlarla da elektriğim pek.

En önemli kırmızı çizginiz nedir?

Herkesin birbirine karşı dürüst olması en baştada kendine karşı dürüst olması. Şu dönemde hele ki insanlar kendi menfaatini düşünüyor.

Güzel oyuncu Simge Selçuk: Şöhret için çabalamıyorum

25 yıla yakındır ekranlardasınız. Neden hiç sinemada göremedik sizi?

Sebebi yok kısmet. Dizi kadar yoğunlukta bir teklifte gelmedi. Onu mu seçsem bunu mu seçsem durumuda olmadı. Malum çok fazla film çekilmediği için. Bana gelen teklifleride beğenmedim. Sinemaya daha hassas bakıyorum. İyi bir şey olsun istiyorum.

Kalbimdeki Deniz gibi başarılı olmuş bir diziye sonradan dâhil olmak risksiz mi?

Keşke başından itibaren dâhil olsaydım. Başlayan bir diziye sonradan dâhil olmak biraz tedirgin edici. İnsanlar kişileri çok benimsiyor. Sevmediklerini dahi. Artık evlerinin bir misafiri oluyor. Ben sonradan girdim seyircinin kabul etmesi birazcık zaman istiyor. Ekipte herkes birbirini tanıyor. Bu anlamda gerçekten çok şanslıyım. Çok güzel bir ekip. Hiç yabancılık çekmedim. 

Şuan bir bakıma şans sizin için dizi tutacak mı kaygınız yok.

Yani bu reytingler çok değişebiliyor. Yeni diziler başlıyor. Seyirci ona kayabilir. Senaryonun her zaman sıcak ve canlı yürütülmesi gerekiyor. Bu anlamda Raşel karakteri daha önceki bölümlerde işleniyordu. O bakımdan birazda kabul ettim. Konu kısıra gidiyor ve şuraya bir karakter sokalım değildi. Zaten vardı gelecekti o yüzden güvendim senaryoya.

Raşel karakteri nasıl biri?

Raşel çok duygusal. Duygularını tam yaşayamamış. Ailesi yüzünden duygularını bastırmış.18 yaşında Mirat ile bir ilişki yaşamışlar. Ailesi onaylamamış. Daha varlıklı bir aileymiş. Zoraki olarak ayırmışlar. Seneler boyunca evlenmiş olsa da içinde yaşamış. Mecburiyetten bir hayat yaşamış. Hep Mirat’ı aramış. Bu anlamda acıdığım üzüldüğüm bir karakter.

Güzel oyuncu Simge Selçuk: Şöhret için çabalamıyorum

Siz böyle bir durum yaşadınız mı hiç?

Yok yaşamadım. Duygularımı çok fazla bastırmam.

Sete girmeden önce veya sonra mutlaka yaptığınız bir şey var mı?

Girmeden önce dua ederim.

Müzik ve Sahne Sanatları okumuşsunuz.

Bilkent’te Tiyatro bölümü Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi olarak geçiyor.

Müzik eğitimi aldınız mı?

Bütün oyuncular müzik eğitimi alır konservatuarda.

Sesiniz nasıl?

Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Hep söylerim. Ama ortamda söylemişliğim yok heyecanlanırım. İnanılmaz mutlu olurum. Şarkı söylemeyen insana çok garip bakarım. Müzik bize verilmiş bir hediye. Ama ablam hep nolursun sus sana para vericem der. O yüzden bilmiyorum sanırım sesim kötü.

Bir enstrüman çalıyor musunuz?

Kemana başlamıştım. Kemanı dinlemeyi çok seviyorum. Çalmayı da çok istiyordum. Dedim başlayayım. 7 yaşından başlanıyor aslında o tutuşu öğrenmek için. Zarar verebiliyor aksi takdirde. Güzel gidiyordum. Parmağımın tendonunu kopardım. Parmağım kopma noktasına gelmişti. Baya takmıştım. 6-7 saat durmadan keman çalışıyordum. Bir şeye takınca sonuna kadar yapmak isterim. Parmağımı baya eğemiyordum. Şuan hareket ettirebiliyorum. Tekrar başlayacağım. 

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?

Bir kere herkes oyuncu doğuyor çocukluktan itibaren. Oyunlarla başlıyoruz. Herkesin içinde bir oyunculuk dürtüleri var. TRT’nin 1982’de Çocuk Saati vardı. Oraya girmiştim. Radyo tiyatrolarında kullanmak üzere çocukluktan itibaren eğiten bir birimdi bu. 7 yaşından beri dublajla başladım. Küçüklükten itibaren çocuk rolleri. Zaten hep tiyatrocuların içinde büyüdüm. Ankara radyosunda büyüdük. Hep emelim ya tiyatro ya resimdi. 

Resim şimdi çiziyor musunuz?

Yani kendimce bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Resim yaptıkça gelişen bir şey. Yani yeteneğim yok diyenler bir yapmaya başlasa. Okul zamanlarında senelerce bütün sınıfın resimlerini ben yaptım. Herkesin seviyesine göre yapmaya çalışırdım.

Tiyatroyu bıraktınız mı?

Yok, bıraktım diye bir şey söz konusu değil. Vodvil tarzını severim ama sıkıldım oynamak istemedim. Hep aynı vodvilde ilişkiler hep karmaşık. Ben böyle daha klasikleri oynamak istedim. Sonradan da dizi ile beraber çok zor oluyor. Tiyatroda 3 ay falan ciddi bir prova yapmanız gerekiyor. Ekip işi olan bir şey. Dizi gibi değil sahnem çekildi gideyim diye bir şey yok.

Tiyatro kökenli olmanın bir artısı var mı?

Tiyatro yapan insanlar daha disiplinli oluyor. Orda bir emek var bekliyoruz çalışıyoruz falan. O rolle konsantre olmak dingin sakin beklemek. Gençler içinde söylüyorum o disiplini almak gerek. Hamurunuz mayanız daha sağlam oluyor. Bir anda gelen bir şöhret olmuyor. Amacınız sadece oyunculuk oluyor. Aman TV çıktım aman fanlarım durumları olmuyor. Ekip olarak o sahneyi oyunu kaldırmaya çalışıyoruz. Tiyatro insanın kişiliğini sağlamlaştırıyor.

Güzel oyuncu Simge Selçuk: Şöhret için çabalamıyorum

DİZİ BİTİNCE OYUNCU UNUTULUR

İlk ünlü olduğunuzu ne zaman anladınız?

Ah ben ünlü oldum artık diye uyanmadım hiç. Ne zaman izlenen bir dizi olsa o zaman dönüp herkes bakar. Gözlükler şapkalar falan takılmaya başlanır. Dizi biter herkes unutur. Popülarite dizinin dönemine göredir. 

Sabun köpüğü gibi olmamak için izlediğiniz bir yol var mı?

Şöhret dünyası içinde ben zaten öyle bir insanım yaşantıma dikkat ediyorum. Gece hayatım yoktur. Hep iyi işler tercih etmek. Sabun köpüğü gibi olanlar bir anda parlayıp söneneler var. Sansasyonel bir şey ile gündeme gelirler sonra biter. Öyle bir hayat istemiyorum. Ay parlayayım herkes benden konuşsun gibi bir şeyim yok. Ben daha içe kapanık utangaç bir insanım. 

Şöhret için mi? Para için mi? Sadece oyunculuk aşkı ile oynayanlardan mısınız?

Ben böyle kendimin beğenmesine takığım. Kendimi izlerken içime sinecek böyle hakikaten seyirci beni görsün sevsin beğensin diye değil. Oturur izlerim keşke şurasını şöyle oynasaydım derim. Hep onları düşünürüm. Kendimi izlemeyi hiç sevmem heyecanla izlerim. Hep eleştiririm. Ama izlemek zorundayım. Şöhret için bir şey yapmıyorum. \%70 oyunculuk için \%30 para için. 

Yüksek bir ücret teklif edildiğinde ne yapıyorsunuz?

Eğer ki içime sinmiyorsa. Parasız kalırım oynamam daha iyi diyorum. Rolleri kabul ederken parayı düşünmüyorum.

Bu aralar dizilerde bir eskiye dönüş var. Eski dizilerinizden biri tekrar çekilmesini ister misiniz?
İsterim.

Hangisi?

Hepsi özel hepsi kıymetli. Ferhunde Hanımlar’da mesela en eskisi. Onda anne rolünde olurum şimdi çekilse.

Size gelen rolleri geçirdiğiniz bir süzgeç var mı?

Bir komedi oynayıp sonra dram olsun istiyorum. Bu diziden sonra bir komedi gelse çok güzel olur. Bu sıralamayla gitmek daha iyi oluyor. Komediyi seviyorum. Doğal diziler böyle daha canlı. Dönem dizisinde hatta aksiyon dizisinde oynayayım. Biz oyuncular doymayız.

Güzel oyuncu Simge Selçuk: Şöhret için çabalamıyorum

Çocukluğunuz nasıl geçti?

Yaramaz bir çocuktuk. Ablamla birlikte evden bile kaçtık. Aşağı sokağa kaçtık. Çok uzaklaşamadık. Ağaçlardan ağaçlara tırmanırdım. Bacaklarım hep yara bere içinde olurdu. Komşunun bahçesinden meyve çalma taş yemek diye bir olay vardı.

Sosyal medya ile aranız nasıl?

Instagram kullanıyorum. Her özel anımı paylaşmam. Bazıları her anını paylaşıyor. Benim öyle selfielerle falan aram iyi değil.

Etrafınızda olmasına katlanamayacağınız insan tipi var mı?

Çok laubali insanları sevmem. Çok konuşan bencil. Fırsat vermeden makineli tüfek gibi konuşan. Negatif her şeyden söylenen. Dert yakınan. Ben hep negatifin ardından pozitif düşünürüm. Kötü şeyler karşısında hep bir hayır olduğuna inanır. Şükür eder dua ederim. Bir şey olmuyorsa o Allah’ın iradesidir. Bir yerden sonra Allah’ın iradesine teslim olmak gerekiyor.

Hayaliniz var mı?

Bir çocuk sahibi olmak anne olmayı isterdim. Çünkü o bir hediye. Bir tiyatro ödülü almak isterim.

Yaptığınız bir çılgınlık var mı?

Gece dalışı yaptım. Aşağıda böyle nefesinin sesini duymak. Suyun altı üstünden daha güzel. 20 küsür metreye kadar daldım. Gençken motoru ve sürati çok seviyordum. Geçenlerde yine bindim bu sefer yavaş yavaş dedim. Anladım ki yaşlanmaya başlamışım. 

Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Bugünlerde TV’de rastladığım tartışma programlarında rahatsız olduğum bir şey var. Oyuncu bu oyuncu tiyatro yapma diyorlar. Yalancı kelimesinin karşılığında oyuncu kelimesinin kullanılmasına o kadar rahatsız oluyorum ki. Oyuncular yalan söylemez. Yalancıya yalancı deyin. Oyuncular kandırmaz ki.
Çok sinirleniyorum görünce.

TV’de takip ettiğiniz diziler var mı?

Kalbimdeki Deniz, Vatanım Sensin, İçerde ilk 3 bu. Bütün dizileri takip ederim.

 

FOTOĞRAFLAR: AHMET MÜNİR EREN 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Denizli tekstilcileri, Heimtextil 2025 fuarında gücünü gösterdi Denizli Ticaret Odası (DTO) Başkanı Uğur Erdoğan, Heimtextil 2025 Ev Tekstili Fuarı’nda stant açan üyelerini Almanya’nın Frankfurt şehrinde ziyaret etti. Denizlili firmaların ürünlerine gösterilen yoğun ilgiden dolayı bu yıl çok umutlu olduklarını söyleyen Başkan Erdoğan, “Firmalarımızla beraber 1000’e yakın tekstille ilgilenen iş dünyası temsilcimiz de buradaydı. Denizli Ticaret Odası olarak üyelerimizin fuarlara katılmalarına yönelik desteğimiz her geçen gün daha da artıyor” dedi. Almanya’nın Frankfurt şehrinde gerçekleştirilecek dünyanın en büyük ev tekstil fuarlarından biri olan Heimtextil 2025, 14-17 Ocak tarihleri arasında ziyaretçilere kapılarını açtı. Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenen ve ev tekstili sektöründe dünyanın önemli fuarları arasında yer alan Heimtextil Fuarında yerini alan Denizlili sanayicileri yalnız bırakmadı. Denizli milletvekili Şeref Arpacı, Denizli Ticaret Odası Uğur Erdoğan ve DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu ile birlikte stantları gezen DSO Başkanı Kasapoğlu, firmaların talep ve beklentileri hakkında görüş alışverişinde bulundu. “Firmalarımız, 2025’ten ümitliler” Erdoğan, ziyaretlerde sektör temsilcilerinin umutlu, yeni sezondan beklentilerinin de yüksek olduğunu gördüklerini dile getirdi. Başkan Erdoğan, “Denizli’miz, 24 saat esasına göre durmadan çalışan ve üreten bir şehir. Firmalarımızla beraber 1000’e yakın tekstille ilgilenen iş dünyası temsilcimiz de buradaydı. Denizli Ticaret Odası olarak üyelerimizin fuarlara katılmalarına yönelik desteğimiz her geçen gün daha da artıyor. Devlet desteklerinde geçici bir süre durma oldu fakat biz oda olarak desteğimizi hiçbir zaman kesmedik. Buraya da heyet halinde 130 üyemizi getirdik. Amacımız üretime, ihracata ve sektöre destek vermek; onların yanında olup motive etmek ve daha da büyüyüp gelişmelerini sağlamak” dedi. “Sektörümüzün beklentilerini, milletvekillerimize aktardık” Göreve geldikleri günden bu yana gece gündüz demeden üyelerinin sorunlarıyla hemhal olduklarını belirten Başkan Erdoğan, bunlara her kulvarda çare aradıklarının da altını çizdi. Denizli milletvekillere sorunları dile getirdiğini belirten Başkan Erdoğan, “Denizli’den milletvekillerimizle ve oda başkanlarımızla, bu kez de yine bir arada Heimtextil’deyiz; tüm stantlarımızı tek tek gezerek istişarelerde bulunduk. Denizli Milletvekillerimizin bizlerle fuara gelmesi çok önemliydi. Çünkü bu ziyaretlerimizde, üyelerimiz döviz kurları ve yüksek faizle ilgili sıkıntılarını da kendilerine dile getirdiler. Sanayicimizin ihtiyaç duyduğu bu ve benzeri konuları görüşmek üzere bir toplantı da tertip ettik ve bunların hepsini yüz yüze hemen kendilerine aktardık, bildirdik. Onlar da ilk fırsatta ilgili makamlara ve Cumhurbaşkanımıza bu konuları aktaracaklar. Biz de üyelerimizin bu taleplerinin karşılık bulması için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’miz kanalıyla çeşitli girişimlerde bulunacağız” diye konuştu. “Denizli milletçisi olduğumuzu bir kez daha gösterdik” Denizli heyetinin, fuara kalabalık katılmasının yanı sıra birlik ve beraberliği ile de tüm Türkiye’ye örnek olduğunu da kaydeden Başkan Erdoğan, basın mensuplarına da gösterdikleri yoğun ilgiden dolayı teşekkür etti. Erdoğan, “Denizli Sanayi Odası Başkanımız Sayın Selim Kasapoğlu, Denizli İhracatçılar Birliği Başkanımız Sayın Hüseyin Memişoğlu, Denizli Milletvekillerimiz Sayın Şahin Tin ile Sayın Şeref Arpacı’nın burada olması, hepimizin Denizli milliyetçisi olduğunu da gösteriyor. Biz, Denizli’nin kalkınması ve daha güçlü hamleler yapması için adımlarımızı birlikte atıyoruz. Burada olduğu gibi tüm fuarlarda Denizli’mizi ve sektörlerimizi yalnız bırakmadıkları için basın mensubu arkadaşlarımıza da çok teşekkür ediyorum. Bu şehre beraber katkı ve destek vermeye devam edeceğiz” dedi.
İzmir Salmonella bakterisine karşı uzmanından uyarı İzmir’de kumpir yedikten sonra kaldırıldığı hastanede vefat eden Servet Polat’ın yediği kumpirde “Salmonella” bakterisi bulundu. Yaşar Üniversitesi Gıda İşleme Bölüm Başkanı ve Biyomühendis Dr. Öğretim Üyesi Ece Yıldız Öztürk, özellikle çiğ ve az pişmiş et ürünleri, yumurta, pastörize olmayan süt ürünlerinde yaygın olarak ortaya çıkan ve dikkat edilmediğinde ölümcül olabilen bu bakteriye karşı uyarılarda bulunarak, sağlıklı bir yaşam için gıda güvenliğinin büyük önem taşıdığına dikkat çekti. İzmir’de geçtiğimiz günlerde kumpir yedikten sonra gıda zehirlenmesi yaşayan Servet Polat vefat etmişti. Tarım Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü ve olay yeri inceleme ekiplerinin işletmede kullanılan malzemelerden alınan numune örneklerinin ilk incelemesinde Salmonella bakterisi bulunduğu ortaya çıktı. Özellikle çiğ ve az pişmiş et ürünleri, yumurta, pastörize olmayan süt ürünlerinde ortaya çıkan bu bakteri hakkında bilgi veren Yaşar Üniversitesi Gıda İşleme Bölüm Başkanı ve Biyomühendis Dr. Öğretim Üyesi Ece Yıldız Öztürk, “Salmonella bakterisi toksin üretmez, bağırsakta çoğalarak vücudumuzda enfeksiyon oluşturur. Salmonella’ların yaklaşık 2 bin 300 tipi vardır, 2 bin kadar serotipi insanlarda hastalığa neden olur. Bazı tipleri tamamen zararsız olduğu gibi, bazı tipleri de özellikle Salmonella enteritidis ve Salmonella typhimurium gıdalarda yüksek oranda bulunduklarında hastalık yapabilir, zehirlenmeye yol açabilir. Gıdalarda Salmonella’ların hangi türü bulunursa bulunsun insanlar için yüksek potansiyel risk oluşturur ve yüzde 33 oranı ile çok rastlanan bir zehirlenme türüdür” dedi. “Genelde hayvansal gıdalarin tüketilmesiyle oluşur” Salmonella zehirlenmesinde belirtilerin, bulaşmış gıdanın tüketiminden 8-72 saat içerisinde karın ağrısı, ishal (bazen kanlı), ateş ve titreme nöbetleri olduğundan bahseden Dr. Öğretim Üyesi Yıldız Öztürk, “Salmonella’ların oluşturduğu zehirlenmeye ‘Salmonellosis’ denir ve sindirim sistemi (gastro-intestinal) enfeksiyonudur. Tüm yaş gruplarını etkiler. Salmonellosis için en büyük risk grupları, bebekler, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerdir. Hastalık genellikle hayvanlardan insanlara, hayvansal gıdaların tüketilmesi ile geçer. Fakat insandan insana, insandan hayvana ve hayvandan insana direkt temasla da geçer. Genellikle hayvan dışkısı ile kontamine gıdalar yenmesiyle insanlara bulaşır. Kirlenmiş yumurta, kümes hayvanları, et ve et ürünleri, çiğ süt veya meyve suyu, peynir, kontamine çiğ sebze ve meyve, baharat ve çerezler bulaşma kaynağı olabilir. Ayrıca pişirilmeden yenen bazı gıdaların, örneğin meyve ve sebzelerin çiğ et ile teması sonrasında çapraz bulaştırma sebebiyle de insanlara bulaşma tehlikesi vardır” şeklinde konuştu. “Suyun steril olması da önemli” Bu bakteriden korunmak için tavsiyelerde bulunan Yaşar Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Yıldız Öztürk, şunları söyledi: “Kesilen hayvanlar sıkı muayeneden geçirilmeli ve hayvanlara Salmonella içermeyen yem verildiğinden emin olunmalı. Özellikle gıda işletmelerinde üretim kısmında çalışan kişilerin hijyen ve sanitasyon konusunda eğitimli ve bilinçli olması gerekiyor. Gıda üretiminde ve temizlikte kullanılan suyun mikrobiyolojik açıdan steril olması gerekli. Gıdaları pişirirken güvenlik açısından iç sıcaklığın en az 75 santigrat derece olması sağlanmalı; çapraz bulaşmayı önlemek için çiğ ve pişmiş gıdaların alet ve ekipmanına dikkat edilmeli, çiğ ve pişmiş gıdalar bir arada tutulmamalıdır. Dondurulmuş ve çözülmüş gıdalar hemen kullanılmalı, tekrardan dondurulmamalı. İşlenen gıdaların yeniden Salmonella ile kontaminasyonu önlenmeli. Gıdaların saklandıkları yerlerin fare, haşere ve sineklere karşı korumalı olmalı; gıdalar özellikle etler tüketiciye kadar soğuk zincir uygulanmalı. Gıda işletmelerinde periyodik olarak Salmonella kontrolü yapılmalı.”