POLİTİKA - 09 Nisan 2025 Çarşamba 12:47 | Son Güncelleme : 09 Nisan 2025 Çarşamba 14:57

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Şiddetli bir kasırga geliyor"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Şiddetli bir kasırga geliyor"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel piyasalarda yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin açıklamada bulundu. "Ticaret savaşlarının bir etki uyandıracağı anlaşılıyor." diyen Erdoğan, "Herkesi etkileyecek şiddetli bir kasırga geldiğini söylemek abartılı olmayacak." dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) Grup Toplantısında konuştu. Dün Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında AK Parti teşkilatları Ramazan-ı Şerif süresince genel merkeziyle kadın ve gençlik kollarıyla milletvekilleriyle il, ilçe, belde başkanlarıyla elbette belediyeleriyle gerçekten olağanüstü bir çaba içinde olduklarını hatırlatan Erdoğan, "81 vilayetimizin her metrekaresinde kelimenin tam anlamıyla bir kardeşlik ve dayanışma rüzgarıyız. Tüm farklılıklarımıza rağmen 85 milyon olarak hepimizin büyük bir aile olduğunu tekrar hatırladık ve hatırlattık. Sadece kadın kollarımız 4.5 milyon insanımıza ulaştı. Gençlik kollarımız iftara beş kala etkinliğiyle tam beş bin noktada sekiz yüz binin üzerinde vatandaşımıza iftarlık dağıttı. Üniversiteli gençlerimiz bir araya geldi ve kucaklaştı. Kabine üyelerimiz ve milletvekillerimiz Türkiye'nin dört bir yanında gönül sofralarının misafiri oldu. Belediyelerimiz yoksulun, garibin, fakirin, kimsesizlerin kapısını çaldı, dertleriyle dertlendi, sıkıntılarına çare üretti. Biz de milletin evinde halkımızın çok farklı kesimlerini ağırladık. Onlarla hasbihal edip hasret giderdik. Kimseyi ayırmadan, kimseyi dışlamadan hep beraber rahmet ve bereket ayının hakkını verebilmek için samimiyetle gayret gösterdik. Rabbim hepinizden, hepimizden razı olsun diyorum. Cenabı Allah'tan bizleri bölgemizdeki zulümler ve katliamlar sebebiyle buruk geçirmediğimiz bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum" diye konuştu.

"Uluslararası siyasetin neredeyse tüm aktörleri yeni arayışlara girdi"

Bölgede ve dünyada yaşanan gelişmeler çok önemli bir değişimin eşiğinde hatta coğrafya itibariyle merkezinde olduğunu gösterdiğine dikkat çeken Erdoğan, "İkinci Cihan Harbi sonrasında inşa edilen soğuk savaşın bitimiyle adeta kökleşen küresel sistem açıkçası temelden çatırdıyor. Neo liberal ekonomik ve siyasal düzenin yerine daha korumacı bir yapının yükselmekte Sadece Asya'da Avrupa'da Amerika'da değil hemen her yerde devletler toplumu ve ekonomiyi güçlendirmeyi amaçlayan politikalar üretiyor. Ticaretten güvenliğe savunmadan nüfus oranına çok geniş bir yelpazede yeni mücadele dönemine hazırlık yapılıyor. Uluslararası siyasetin neredeyse tüm aktörleri yeni arayışlara girdi" ifadelerini kullandı. Gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen ticaret savaşlarının küresel ölçekte bir etki uyandıracağı anlaşıldığını belirten Erdoğan, "Büyük küçük demeden herkesi etkileyecek şiddetli bir kasırganın geldiğini söylemek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır. Dünyamız özellikle ekonomi ve askeri kapasite bakımından tek kutuplu bir yapıdan çok kutuplu bir mimariye doğru hızla yol almaktadır. Son aylarda üst üste gelen haberleri işte bu yeni dönemin doğum sancıları olarak değerlendirmemiz gerekiyor" ifadelerine yer verdi.

"Tarihi olduğu kadar sancılı da olan bu süreci en iyi okuyan en iyi yöneten sahada ve masada en güçlü konumda bulunan ülkelerden biri Türkiye'dir"

Tarihi olduğu kadar sancılı da olan bu süreci en iyi okuyan en iyi yöneten sahada ve masada en güçlü konumda bulunan ülkelerden biri Türkiye olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Geçmişte farklı sebeplerle küresel rekabette minder dışına itilen ülkemiz Allah'ın izniyle yeni dönemin kurucu aktörlerinden biri haline gelmektedir. Bunun işaretlerini şimdiden görmeye başladık. Sözünün ağırlığı olan tavrı duruşu söylemi dikkatle takip edilen bir ülke olarak Türkiye'nin ismi her platformda daha sık telaffuz ediliyor. Türkiye'siz bir kurulamayacağı kurulsa dahi bunun yaşama şansının olmadığı küresel aktörler tarafından da kimi zaman gönüllü ama çoğu zaman mecburen kabul ediliyor. İdrak yolları kapalı olmayanlar şu hakikati çok net görmektedir. Türkiye 23 yıldır temelini adeta tuğla tuğla ördüğü güçlü altyapısıyla yeni döneme damgasını vurmaktadır"

"Türkiye Yüzyılı vizyonu günden güne ete kemiğe bürünmekte, milli ülkümüz olarak tüm ihtişamıyla şimal yıldızı misali parlamaktadır"

Türkiye Yüzyılı vizyonu günden güne ete kemiğe bürünmekte, milli ülkümüz olarak tüm ihtişamıyla şimal yıldızı misali parladığını söyleyen Erdoğan, "Ülkemizdeki muhalefetin anlamadığı, daha doğrusu anlamak istemediği gerçeklik, işte budur. Onlar hala eski Türkiye'de yaşadıklarını sanıyorlar. Onlar hala Türkiye'nin kendi dönemlerindeki ülke olduğunu düşünüyorlar. Onlar hala Türkiye'nin icazetle iş gördüğü zannıyla hareket ediyorlar. Oysa Türkiye, AK Parti hükümetleri döneminde ‘icazet alan' değil, tam tersine ‘icazeti aranan' ülke konumuna gelmiştir. Türkiye, büyük güçlerin oyunlarında rol lütfedilen bir figüran değil; senaryosunu kendi yazdığı oyunları hayata geçiren bir aktör olmuştur. Yeni Türkiye, güçlü Türkiye'dir; muteber, muvaffak ve muktedir bir ülkedir" şeklinde konuştu.

"Kendileri Batının rızası olmadan bırakın iş yapmayı, bırakın politika üretmeyi, nefes dahi alamadıkları için gelişmeleri doğru okuyamıyorlar"

Yeni Türkiye'ye dünya alışmış, hiç hoşlarına gitmese de batılı güçler yeni Türkiye'yi benimsemek zorunda kaldığını ama Türkiye'deki ana muhalefet partisi meseleyi halen idrak edemediğinin altını çizen Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye'nin levıl atladığını, Türkiye'nin artık çok farklı bir ligde top koşturduğunu halen kavrayamadılar. Özellikle Batıyla münasebetler konusunda, son 23 yılda nasıl bir paradigma değişimi yaşandığını halen anlayamadılar. Kendileri Batının rızası olmadan bırakın iş yapmayı, bırakın politika üretmeyi, nefes dahi alamadıkları için gelişmeleri doğru okuyamıyorlar. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde Amerika'dan ekonomist ithal emekle övünenlerden, zaten başka bir şey de beklenemez. Ne diyelim? Yazık. Gerçekten çok yazık. CHP'nin içler acısı haline baktıkça, inanın, ülkemiz adına üzülüyoruz. Bunlar kendi ülkelerini ve milletlerini hiçbir zaman tanımadılar; korkarım, bu gidişle de hiçbir zaman tanıyamayacaklar."

Küresel ekonomi zorlu bir sınavdan geçtiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son 1 haftada uluslararası ticaret savaşları, yeni bir boyuta evirildi. Karşılıklı olarak tonu artan söylemlerle tarife kavgaları daha da kızışmaya başladı. Sermaye piyasalarındaki depremin artçı sarsıntıları henüz durmadı. Bütün bu gelişmelerin küresel ekonomiyi üç noktada etkilemesi bekleniyor: Birincisi; ticaret hacmindeki daralma ve küresel tedarik zincirlerindeki aksamayla birlikte enflasyonist baskıların artmasıdır. İkincisi; derinleşen belirsizlik ortamının piyasalarda ciddi bir güven kaybına yol açmasıdır. Üçüncüsü ise emtia fiyatlarındaki dalgalanmadır. Tüm bunlar neticesinde küresel büyüme hızının yavaşlaması, hatta kimi büyük ekonomilerin durgunluğa girmesi kuvvetle muhtemeldir" ifadelerini kullandı.

"Türkiye'nin de yolunu aydınlatan güçlü bir ekonomi programı var"

14-28 Mayıs seçimleri sonrasında ekonomide çok güçlü bir ekip kurduklarını hatırlatan Erdoğan, "Hem enflasyon ve hayat pahalılığı başta olmak üzere ülkemizin mevcut sorunlarını çözecek, hem de Türkiye'yi şoklara karşı dirençli hale getirecek kapsamlı bir programı Mayıs 2023'ten itibaren kararlılıkla hayata geçirdik. Programımız sayesinde dış kırılganlıklarımızı azaltırken, şoklara karşı mukavemetimizi artırdık ve makro-finansal istikrarı güçlendirdik. Evet, dünyada ciddi bir belirsizlik ortamı var. Ama Türkiye'nin de yolunu aydınlatan güçlü bir ekonomi programı var. Ticaret, üretim ve ihracat tarafında menfi bir durum beklemiyoruz. Düşük tarife uygulanan ülkeler arasında olmamız hasebiyle, bu muhataralı dönemi, birçok ülkeye kıyasla, daha kolay atlatacağımıza inanıyoruz. İş dünyamız müsterih olsun. Vatandaşlarımız gönüllerini ferah tutsun. Özellikle orta ve uzun vadede, Türkiye'nin benzer ülkelere göre daha az etkilenmesini, daha güçlü büyüme sergilemesini öngörüyoruz. Bunun da 4 temel sebebi bulunuyor. Öncellikle ihracatımızın yüzde 62'sini serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelerle gerçekleştiriyoruz. Dahası dünya borç batağında yüzerken, bizim toplam borçluluğumuz milli gelirimizin sadece yüzde 93'ü gibi çok düşük seviyede seyrediyor. Ayrıca gelişmiş ülkeler yaşlanırken, Türkiye, çalışma çağındaki genç ve dinamik işgücüyle farklı bir konumda yer alıyor. Son olarak; güçlü altyapımız, üretim çeşitliliğine sahip imalat sanayimiz ve hizmetler sektöründeki yüksek potansiyelimizle pozitif ayrışıyoruz. Yani, her bakımdan umut veren, güven veren bir hikâyeye sahibiz. Uygulamakta olduğumuz Makroekonomik İstikrar ve Reform Programıyla da bu hikâyeyi, büyük bir avantaja dönüştürmüş durumdayız" diye konuştu.

"Geçen yıl başlattığımız harcama disiplini ve tasarruf tedbirleri, bu yıl da devam edecek"

Ekonomi programının önceliği olan dezenflasyon süreci devam ettiğine dikkat çeken Erdoğan, "Yıllık enflasyon 10 aydır geriliyor. Mart enflasyonu yüzde 38,1 olarak gerçekleşti. Para politikasının gecikmeli etkisi, kamu maliyesinin daha güçlü desteği ve arz yönlü reformlarla enflasyondaki düşüş sürecek. Maliye politikasında disiplinli duruşumuzu muhafaza ediyoruz. Geçen yıl başlattığımız harcama disiplini ve tasarruf tedbirleri, bu yıl da devam edecek. Dış dengede güçlü bir iyileşme var. Brüt dış finansman ihtiyacımız azalıyor. 2023 Mayıs'ında 55,1 milyar dolar olan cari açık, Ocak'ta 11,5 milyar dolara geriledi. Petrol fiyatlarındaki düşüş de lehimizedir; cari açığın kapanmasına katkıda bulunacaktır. Büyüme dengelenirken, istihdam tarafında oldukça güçlü bir performans gösteriyoruz. Şubat ayında işsizlik oranı 2012'den bu yana en düşük seviye olan yüzde 8,2'ye indi. İhracat tarafında da hamdolsun işler yolunda gidiyor. 28 Mart Cuma günü, 2 milyar 65 milyon dolarlık günlük mal ihracatıyla Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ikinci günlük ihracatına ulaştık. Mart ayında ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,2 artarak 23,4 milyar doları buldu. Böylece 12 ayda yıllıklandırılmış ihracatımız 263,4 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankamızın brüt rezervleri toplam 156,5 milyar dolarla güçlü görünümünü koruyor" açıklamalarında bulundu.

"Milletine kast eden kifayetsiz muhterislerin boykot çağrılarına prim vermedi"

Geçen hafta, Türk ekonomisinin gücünü test etme imkânı bulduklarını hatırlatan Erdoğan, "Muhalefetin, ekonomimize zarar verme girişimlerini boşa çıkardık. Milletimiz, sırf yolsuzluklarını gözlerden kaçırmak için ülkesine ve milletine kast eden kifayetsiz muhterislerin boykot çağrılarına prim vermedi. Gezi Olaylarında ‘tüketmeyin, ekonomi dursun' çağrıları nasıl çapulcuların ellerinde patladıysa, CHP'nin ‘Boykot' çağrısına da millet itibar etmedi. Yani boykotçular, bizzat vatandaşımızdan boykot yedi. Türkiye ekonomisini batıracaklarını zannedenler, bir kez daha avuçlarını yaladı, kös kös oturmak zorunda kaldı. Muhalefetin tüm kumpaslarına, tuzaklarına, tüm tahriklerine rağmen, biz Türkiye'yi büyütüyor, Türkiye'yi hedeflerine doğru yaklaştırıyoruz" dedi.

19 Mart'tan bu yana siyaset sahnesinde çok farklı bir oyun oynandığını vurgulayan Erdoğan, "Bütün Türkiye, son 20 gündür bir tiyatro izliyoruz; daha doğrusu, hisseli harikalar kumpanyası izliyoruz. Oyunun yazarı CHP'liler, oyunun kurgucusu CHP'liler, oyunun figüranları CHP'liler, sahne, CHP'nin sahnesi, perdeyi açan CHP, kapatan CHP. Bilinmeyen tek bir şey vardı, o da bu ‘orta oyununun' kavuğunun kimde olduğuydu" ifadelerine yer verdi.

"Kendi iç tartışmalarınızın bedelini, faturasını ne bize, ne de millete ödetemezsiniz"

Hafta sonu yaptıkları baskın kurultayla birlikte, kavuk Özel'in başına geçmiş olduğunu belirten Erdoğan, "Ancak, 20 gündür oynanan bu ‘tuluattan' bir türlü anlayamadığımız, sahne ışıklarının sahneye değil, bize doğrultulmuş olmasıdır. Dikkatinizi çekiyorum. Oyunu yazan onlar. Oyunu sahneleyen onlar. Çalıp çırpan onlar. İstanbul'da ‘eskobar düzeni' kuranlar onlar. Paylaşım kavgası veren onlar. Şikâyeti yapan onlar. Tanıklığı yapan onlar. Savcıların kapısında ihbar sırasına giren onlar. Ama zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışanlar da onlar. Üzerindeki bütün kiri, pası, lekeyi, çamuru bizim üzerimize sıçratmak için olmadık taklalar atanlar da, aynı şekilde onlar, yine CHP'liler. Hayırdır? CHP olarak, siz bizi, gözüne far tutulunca donup kalan ‘tavşan' mı zannettiniz? Kusura bakmayın kendi iç tartışmalarınızın bedelini, faturasını ne bize, ne de millete ödetemezsiniz. Sizin kavuk tartışmanız, bizi hiç ama hiç ilgilendirmez. Sizin iç hesaplaşmanız, bizi zerre alakadar etmez" şeklinde konuştu.

"O gençlerin eğer hayatları karardıysa, o hayatları karartan da CHP olarak yine sizsiniz."

"Şimdi çıkmışlar, yok şu gözaltına alındı, yok bu tutuklandı, yok onu serbest bırakın" sözlerini kullanan Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

"Başınıza ne geldiyse, sizin kavuk sevdanız yüzünden geldi, sizin koltuk hırsınız, sizin dizginlenemez kibriniz yüzünden geldi, sizin açgözlülüğünüz yüzünden geldi. Kendiniz ettiniz, kendiniz buldunuz. CHP'yi bu bataklığın, bu mafya düzeninin içine siz soktunuz. Kendi içinizdeki meseleyi örtmek için de, sokakları ateşe veren sizsiniz. Gençleri öne sürüp belediye binalarına saklanan sizsiniz. Gençleri kışkırtan, polisle çatıştıran sizsiniz; o gençlerin eğer hayatları karardıysa, o hayatları karartan da CHP olarak yine sizsiniz. Tarih boyunca hep bunu yaptınız. Sandıkta kazanamayınca, gençleri sokağa döktünüz, onların kavgalarından, çatışmasından, hatta onların akan kanından kendinize rant devşirdiniz. Bu ülkenin pırıl pırıl gençlerinin omuzlarına basarak, onları çiğneyerek, onları bozuk para gibi harcayarak kariyer basamaklarını tırmandınız. Çoğu zaman koskoca bir hiç uğruna bu ülkenin çocuklarını feda ettiniz. Sonra da utanmadan, sıkılmadan, çıktınız, hep başkalarını suçladınız. Her zaman yaptığınız bu. Kurtla avladınız, çobanla yediniz, sonra sürünün sahibiyle oturup timsah gözyaşları döktünüz. Buradan soruyorum. Bugün sürekli üzerinde tepindiğiniz Deniz Gezmiş'i sahaya süren siz değil misiniz? Meclis'te oylamadan kaçarak idamını onaylayan siz değil misiniz? İdamını izleyen, güya mezarı başında göz yaşı döken siz değil misiniz? Tüm bunlardan sonra utanmanız gerekirken, işinize her geldiğinde Deniz Gezmiş'i kullanan siz değil misiniz? Sadece Deniz Gezmiş'e değil; Sabahattin Ali'ye bakın, Nazım Hikmet'e bakın, aynı riyakârlığı, aynı ‘Nebbaşlığı' orada da görürsünüz."

Ana muhalefete eleştirilerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir yandan gençleri sokağa çağırıyor, kışkırtıyor, küfrettiriyor, polise saldırtıyorsunuz; sonra utanmadan timsah gözyaşı döküyorsunuz. Kusura bakmayın ama, bu ülkenin gençlerini size kullandırtmayız. Gençleri yolsuzluklarınıza paravan yapmanıza müsaade etmeyiz. Kabul etmek istemeseniz de, bu orta oyunları artık bayatladı. Millet bu tiyatroyu izlemiyor. Millet, CHP'nin bu senaryolarına dönüp de prim vermiyor. Kendiniz çalıyor, kendiniz oynuyorsunuz" dedi.

"Medet umduğunuz, önünde eğilip büküldüğünüz Batılı aktörler sizi terk edeli çok oldu"

Medet umduğunuz, önünde eğilip büküldükleri Batılı aktörler sizi terk edeli çok olduğunu ifade eden Erdoğan, "Burada şunu da size hatırlamak isterim: Güvendiğiniz dağlara da çoktan karlar yağdı. Medet umduğunuz, önünde eğilip büküldüğünüz Batılı aktörler sizi terk edeli çok oldu. Son bir umutla aradığınız numaralar ya kapalı, ya sizi engelledi, ya da kapsama alanı dışında. Kimse sizi umursamıyor, değer vermiyor, yalanlarınıza kimse kanmıyor. Çok büyük bir çaresizlik içindeler. 3 haftada tüm itibarlarını kaybettiler. Milletin nazarında rezil rüsva oldular. Batılı efendilerinden de hiçbir destek göremediler. ‘Boykot' çağrıları deseniz, biraz önce de ifade ettim, ekonomiyi değil, ‘Bumerang' gibi döndü CHP yönetimini vurdu. Yani kelimenin tam anlamıyla tüm cephelerde bozguna uğradılar" açıklamalarında bulundu.

CHP'nin AK Partiye ve ittifak ortağına edepsizce hakaret ederek, yaşadıkları hezimeti unutturmaya çalıştıklarını belirten Erdoğan, "Aslında hiç cevap vermeye değmez, ama gençler bunları bilsin, gençler CHP'nin tarihini öğrensin. Ne diyor Özgür Bey? CHP diyor, ‘İstese tek parti olarak devam edecekken, demokratik seçimlerle ülkeyi tanıştıran partidir.' Lütuf buyurdunuz Ardından, haddini daha da aşarak, bizi cuntacılıkla itham ediyor" dedi.

CHP'nin İkinci Genel Başkanı İsmet İnönü, koltuğu çok sevdiğini hatırlatan Erdoğan, "CHP'deki koltuğunu, 1972 yılında, 88 yaşında iken, o da isteyerek değil; Bülent Ecevit karşısında kaybedince bıraktı. 1930 yılında, ilk çok partili siyaset denemesinde, koltuğu öyle bir sallandı ki, Serbest Cumhuriyet Fırkasına 3 ay tahammül edebildi, sonra o partiyi kapattırdı. 1946'da, kendi isteğiyle değil, gönüllü olarak değil, bakın altını çizerek söylüyorum, yoğun uluslararası baskılar nedeniyle çok partili hayata geçmek zorunda kaldı. Buna mecburdu. Başka çaresi, başka yolu yoktu. Şimdi o mecburiyeti, sanki lütufmuş gibi, kibirle milletin yüzüne vuruyorlar. 1950'de, Türkiye'deki ilk şeffaf seçimde CHP iktidardan uzaklaştırıldı ve o günden bugüne tek başına iktidara gelemedi. Peki, CHP, iktidara gelemeyince, sandıktan çıkamayınca ne yaptı? 27 Mayıs cuntasının taşlarını döşedi. CHP ülkenin ayarlarını öyle bozdu ki; 1961, 62, 63, 69, 1971 yıllarında cunta girişimleri oldu. 12 Mart Muhtırasını alkışladılar. 27 Aralık 1979 Muhtırasına ve 12 Eylül Cuntasına giden yolu açtılar. 28 Şubat darbesine alenen alkış tuttular. Bizim yırtıp çöpe attığımız 27 Nisan bildirisinin arkasında durdular. Sokaklara çıkıp ‘ordu göreve' diye gösteriler yaptılar. 17-25 Aralık darbe girişiminin, Gezi kalkışmasının aktörü oldular. 15 Temmuz'da tankların önünden kaçıp, televizyon karşısında keyifle kahvelerini yudumladılar. Türkiye'deki her darbenin, her darbe girişiminin, her muhtıranın, her cuntanın taşlarını döşediler, davetiyesini yazdılar, arkasında durdular, alkışladılar, darbecilerin sırtını sıvazladılar" diye konuştu.

"CHP demek cunta demektir, cunta demek CHP demektir"

CHP Genel Başkanına kendi tarihini iyi okumasını tavsiye eden Erdoğan, "CHP Genel Başkanına şayet biraz cesareti varsa; vesayet lekeleriyle adeta katrana dönmüş kirli geçmişiyle yüzleşmesini öneriyorum. Sayın Özel, 1950'den bu yana sandıkta yoksunuz; millet size yetki vermiyor ve siz, 1950'den bu yana cuntalardan medet umuyorsunuz. Denklem gayet basit CHP demek cunta demektir, cunta demek CHP demektir. CHP sadece ‘yolsuzluğun' değil, aynı zamanda bu ülkede "darbeciliğin" de kitabını yazmıştır. Bakın açık ve net ifade ediyorum: Eğer, o hakaret ettikleri, o tehdit savurdukları bağımsız yargı olmasaydı, şu anda bile CHP, kendi içinden çıkan cunta yönetiminin esiri olacaktı. Siz yatın-kalkın yargıya dua edin ki, sizi kendi içinizden çıkan cuntadan kurtardı" diye konuştu.

"CHP'nin vizyonu yoktur, planı, programı, ufku yoktur"

CHP'nin, ülkenin meseleleriyle işi olmadığına dikkat çeken Erdoğan,
"CHP, tam olarak işte budur. CHP'nin, ülkenin meseleleriyle işi olmaz. CHP'nin vizyonu yoktur, planı, programı, ufku yoktur. CHP milletle ve milletin iradesiyle ontolojik sorunları olan bir partidir. CHP'nin özgürlük anlayışı sadece kendileri için, bir avuç seçkin içindir. CHP, faşizmin vücut bulmuş, ete kemiğe bürünmüş halidir. Geçen hafta neler yaşandığını hep beraber gördük, ibretle takip ettik. ‘Sessiz kaldı' diye, ‘açıklama yapmadı' diye, ‘bizim istediğimiz ölçüde destek vermedi' diye sanatçılara, medya kuruluşlarına, yerli şirketlere baskı yaptılar. Yıllardır yol yürüdükleri ekran yüzlerini, sırf istedikleri kadar bağırmadı diye, adeta linç ettiler. Bunun adı nedir? Bunun adı, en ilkel, en barbar haliyle faşizmin ta kendisidir. Faşizm, söyleyeni susturmaktan ziyade, susanı konuşmaya zorlayan zorbalıktır. Daha iktidar umudu yokken bunu yapanlar, es kaza, ellerine yetki geçse neler yapar, varın siz düşünün. Bakın açık açık söylüyorum: Cirimleri kadar yer yakarlar. Ne sokak hareketleri, ne kışkırtmalar, ne tehditler, ne boykot adını verdikleri linç listeleri. Allah'ın izniyle bunlarla hiçbir yere varamazlar. O eski Türkiye artık yok. Anarşiyle sokaklarını teslim aldığınız Türkiye çok eskilerde kaldı. Üniversitelerini işgal edip, öğrencileri, hocaları esir aldığınız Türkiye, kötü bir hatıra olarak, artık geçmişte kaldı. Ticareti, üretimi kilitlediğiniz günler çok gerilerde kaldı. Sanatçıya, gazeteciye, yazara, medyaya, arkanıza aldığınız vesayet kurumlarıyla parmak salladığınız, ayar çektiğiniz Türkiye tarihte kaldı. Yabancı diplomatların arabalarından atları çözüp, o arabaları kendiniz de çekseniz, size bir kuru teşekkür reva görecek konjonktür, bir daha geri gelmemek üzere tarihin çöplüğüne atıldı. Artık sadece millet var; milletin muazzez iradesi var" şeklinde konuştu.

"Bunu öğreneceksiniz, buna alışacaksınız, sandıktan çıkan iradeye ‘kuzu kuzu' teslim olacaksınız"

Türkiye'de milletin takdirine sahip çıkan güçlü bir iktidar var olduğunu vurgulayan Erdoğan, "15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulmuş bir Cumhur İttifakı var. Millet adına karar veren bağımsız ve tarafsız bir yargı var. Her türlü vesayetten kurtulmuş bir Türk demokrasisi var. Cunta ve darbe girişimlerine göğsünü siper eden cesur bir millet var. Diplomasisiyle, savunmasıyla, zalimler karşısında dik duran tavrıyla göz dolduran, mazlumların umudu olan bir Türkiye Cumhuriyeti var. Ne yaparsanız yapın, bunu değiştiremeyeceksiniz. Cuntayla, darbeyle, vesayetle, ajanlarla, ajanslarla, kirli parayla, kara parayla, para kuleleriyle, sınır ötesine yaptığınız çağrılarla varabileceğiniz hiçbir yer yok. Bunu öğreneceksiniz, buna alışacaksınız, sandıktan çıkan iradeye ‘kuzu kuzu' teslim olacaksınız" ifadelerini kullandı.
Muhalif olarak tanımlayan vatandaşlara seslenen Erdoğan, "Hiç kimse bunların faşizan baskılarına boyun eğmesin. Kimsenin korkusu olmasın. Kimse çekinmesin. Kimse öfkeye, yılgınlığa, endişeye kapılmasın. Korkaklar zafer anıtı dikemez. Korkaklar kaybetmeye mahkumdur. Türkiye'yi yerinde sayanlar, yerinde zıplayanlar değil, son 23 yıldır olduğu gibi hedeflerine doğru emin adımlarla yürüyenler istikbale taşıyacaktır. Ne diyor şair; ‘Davası hak olanın yardımcısı Allah'tır hak olan davada zafer muhakkaktır. Allah yolumuzu, bahtımızı açık etsin, diyorum" ifadelerini kullandı.

"Firariler yakalanıp yargıya teslim edildikçe, ‘dananın kuyruğu asıl o zaman kopacaktır'"

Ana Muhalefet Partisi, kendi iç meselelerini örtmek, İstanbul'da patlayan yolsuzluk barajının önünü tıkamak için ülke gündemini esir almak istediğini aktaran Erdoğan, "CHP'nin ne yapmaya çalıştığının gayet farkındayız. Eteklerinin neden tutuştuğunu, niçin bu kadar hırçınlaştıklarını, neyi saklamaya, neyi yargıdan kaçırmaya çalıştıklarını çok çok iyi biliyoruz. Şunu sizin ve milletimizin de bilmesini arzu ediyorum Firariler yakalanıp yargıya teslim edildikçe, ‘dananın kuyruğu asıl o zaman kopacaktır'. İtiraflar ve yeni delillerle soruşturmalar derinleştikçe CHP'nin niye sokağı adres gösterdiği, neden provokasyona giriştiği daha net görülecektir. Tekrar söylüyorum İstanbul merkezli yolsuzluk çarkının boyutları ortaya çıktıkça, bunların milletin yüzüne bakacak halleri bile kalmayacak. Biz muhalefetin oyununa gelmeyiz" açıklamalarında bulundu.

"Yarın DEM Heyetini kabul ederek, hem kendileriyle görüşecek, hem de ‘Terörsüz Türkiye' hedefine ulaşma irademizi teyit edeceğiz"

Çok daha mühim gündemlerinin var olduğunu belirten Erdoğan, "Terörsüz Türkiye hedefi gibi ülkemizin geleceği açısından hayati önemde meselelerimiz var. Cumhur İttifakı olarak büyük bir titizlikle, büyük bir sabırla yürüttüğümüz bu süreci inşallah ülkemizin hayrına olacak şekilde neticelendireceğiz. Yarın DEM Heyetini kabul ederek, hem kendileriyle görüşecek, hem de ‘Terörsüz Türkiye' hedefine ulaşma irademizi teyit edeceğiz.

Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla, Alevi'si-Sünni'siyle hem ülkemizi, hem de bölgemizi imar ve ihya etmeye; topraklarımızda huzuru hâkim kılmak için gayret göstermeye inşallah devam edeceğiz. Bize yakışan budur, AK Partiye ve Cumhur İttifakına yakışan budur" şeklinde konuştu.

Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Bu düşüncelerle sizlere veda etmeden önce Cumhur İttifakı ortağımız, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin nekahet döneminden sonra partisiyle, teşkilatı ve milletimizle tekrar buluşmasından duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Sayın Bahçeli'ye bugün bir kez daha ‘geçmiş olsun' dileklerimi iletiyor, Rabbim'den kendisine sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler niyaz ediyorum. Meclis çalışmalarında sizlere başarılar temenni ediyorum. Yeniden görüşmek, yeniden kavuşmak umuduyla, sizleri, misafirlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun, Allah'a emanet olun. Kalın sağlıcakla."

Mehmet Kalay

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te yeni valilik binası hizmete açılıyor Gaziantep’te inşaatı tamamlanan yeni valilik binası, Mayıs ayının ilk haftasında hizmet vermeye başlayacak. Gaziantep’te toplamda 27 dönümlük bir arazi üzerine inşa edilen ve 16 bin 500 metrekarelik kapalı alana sahip olan yeni valilik binası, modern mimarisi ve açık ofis tasarımıyla dikkat çekiyor. Yeni valilik binasında, valilik makamı başta olmak üzere vali yardımcıları, yazı işleri müdürlüğü, hukuk birimleri ve diğer çeşitli birimler yer alacak. Yetkililer, taşınma sürecinin kısa sürede tamamlanacağını ve yeni binada tüm hizmetlerin kesintisiz olarak sunulacağını belirtti. "6 Şubat depremini de yaşamış olmamıza rağmen inşaat çalışmalarımız planlanan süre içerisinde tamamlanmıştır" Yeni valilik binası ile ilgili bilgi veren Vali Yardımcısı Murat Akyüz, "Yeni valilik binamız inşallah Mayıs ayının ilk haftası itibarıyla, valiliğimizin çeşitli birimlerinin taşınmasıyla birlikte hizmet vermeye başlayacaktır. Toplamda 27 dönümlük bir arazi üzerine kurulu olan bu kompleks, 16 bin 500 metrekarelik bir inşaat alanına sahiptir. Yeni binada valilik makamı, vali yardımcılarımız, yazı işleri, hukuk birimleri ve diğer çeşitli valilik birimlerimiz hizmet verecektir. Yeni valilik binamızın yapım süreci, Ağustos 2022 tarihinde iş sözleşmesinin imzalanmasıyla başlamıştır. Yaklaşık iki buçuk yıl süren bu süreçte, 6 Şubat depremini de yaşamış olmamıza rağmen inşaat çalışmalarımız planlanan süre içerisinde tamamlanmıştır. Bu vesileyle binamızı Gaziantep halkının hizmetine sunmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duymaktayız" dedi. "Vatandaşlarımıza daha iyi hizmet sunmayı amaçlamaktayız" Vali Yardımcısı Murat Akyüz, "Yeni binamız, mimarisi açısından geleneksel valilik yapılarından farklı olarak daha modern ve yenilikçi bir anlayışla tasarlanmıştır. Yönetişim alanına uygun, açık ofis tipinde planlanmış yapısıyla vatandaşlarımıza daha iyi hizmet sunmayı amaçlamaktayız. Elbette ki bina kadar, burada görev yapacak olan personelimizle birlikte de Gazianteplilere en iyi hizmeti vermek için var gücümüzle çalışacağız. Binamız, şehrin en önemli arterlerinden birinde yer almaktadır. Hemen arka tarafında Büyükşehir Belediyesi’nin yeni kapalı spor salonu bulunmakta, yakın çevresinde ise Şehitkamil Hükümet Konağı inşa edilmektedir. Bu bölge, yeni bir cazibe merkezi haline gelmektedir. Otopark ihtiyacının farkındayız ve bu konuda gerekli tedbirleri almış bulunmaktayız. Ayrıca binamızın tramvay hattına yakın konumu sayesinde ulaşım konusunda da herhangi bir sorun yaşanmayacağını öngörüyoruz" şeklinde konuştu. "Binamız, bugünün şartlarında oldukça düşük bir maliyetle hayata geçirilmiştir" Yeni binanın maliyeti hakkında konuşan Vali Yardımcısı Murat Akyüz, "Maliyet konusuna gelince yaşadığımız depremler ve içinde bulunduğumuz enflasyonist ortam sebebiyle fiyat farkları yaşanmış olsa da, kamu kaynaklarını en verimli şekilde kullanarak, israf ve gösterişten uzak bir anlayışla bu projeyi tamamladık. Binamız, bugünün şartlarında oldukça düşük bir maliyetle hayata geçirilmiştir" diye konuştu.
Kilis Kilis’te ’Sivil Toplum ve Rehberlik’ çalıştayı düzenlendi Kilis 7 Aralık Üniversitesi’nde Sivil Toplum ve Rehberlik çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştaya Kilis Valisi Tahir Şahin, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Türköz, dernek başkanları, sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri ve akademisyenler katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan çalıştayda, Kilis İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürü Nuri Yeşilçimen açılış konuşmasında katkılarından dolayı Vali Tahir Şahin’e teşekkür etti. Yeşilçimen, katılımcılara da teşekkür ederek çalıştayın verimli geçmesini temenni etti. "Toplumsal genlerimizde sivil toplumun çok önemli bir yeri var’’ Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Türköz ise konuşmasında bir gün önce İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depreme değinerek geçmiş olsun dileklerini iletti. 2024 yılının ilk toplantısını Kilis’te gerçekleştirdiklerini belirten Türköz, "Toplumsal genlerimizde sivil toplumun çok önemli bir yeri var. Tarihçiler bu anlayışı Uygurlar ve Göktürkler dönemine kadar götürüyor" dedi. ‘’Kilis’te 2023’te 5, 2024’te ise 10’dan fazla proje destek aldı, bu büyük bir başarı" Türköz, Türkiye’de sivil toplumun zaman zaman çalkantılı dönemler yaşadığını ancak 2000’li yıllardan itibaren büyük bir ivme kazandığını belirterek, "Sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve üyelik oranlarında yüzde yüzün üzerinde artış var. Kilis’te 2023’te 5, 2024’te ise 10’dan fazla proje destek aldı. Bu büyük bir başarı" şeklinde konuştu. "Sivil toplum kuruluşları toplumun sesi" Kilis Valisi Tahir Şahin de sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin gelişmesinde, toplumsal farklılıkların artırılmasında ve kamusal politikaların şekillenmesinde vazgeçilmez bir rol oynadığını ifade etti. Rehberliğin yalnızca yol göstermek olmadığını, birlikte yürümek ve birlikte çözüm üretmek anlamına geldiğini belirten Vali Şahin, "Sivil toplum kuruluşları toplumun sesi, vicdanı ve değişimin öncüsüdür" ifadelerini kullandı. Vali Şahin ayrıca gönüllülük esasıyla çalışan STK’ların insan haklarından çevreye, eğitimden sosyal adalete kadar pek çok alanda önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini vurgulayarak, bu çalıştayın STK’ların kapasitelerini artırmayı, iş birliğini güçlendirmeyi ve topluma daha iyi rehberlik etmeyi hedeflediğini söyledi.
Kayseri Kayseri’de parkta işlenen cinayetin 2 sanığına toplamda 36 yıl hapis cezası Kayseri’nin Melikgazi ilçesindeki bir parkta 16 yaşındaki gencin öldürüldüğü olayla ilgili yargılanan 2 sanığa toplamda 36 yıl hapis cezası verildi. Melikgazi ilçesi Gesi Cumhuriyet Mahallesi Yavuz Sultan Selim Caddesi üzerindeki parkta geçen yıl 6 Mart’ta yaşanan olayda, kamelyada oturan Ş.S.’ye (16), S.A. (20) tarafından pompalı tüfekle ateş açıldı. Ş.S. ensesine isabet eden saçmalar sonucu ağır yaralanırken, ihbar üzerine bölgeye çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Yapılan ilk müdahalede talihsiz gencin yaşamını yitirdiği belirlendi. Olay yerinde geniş güvenlik önlemi alan polis ekipleri de inceleme yaptı. Ş.S.’nin cansız bedeni yapılan incelemenin ardından morga kaldırıldı. Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Cinayet Büro Amirliği ekipleri olayın ardından kaçan katil zanlısı S.A. ile birlikte H.K.’yi yakalayarak gözaltına aldı. İki sanığa toplamda 36 yıl hapis cezası 8. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülen karar duruşmasında hakim karşısına çıkan S.A.’ya son sözü soruldu. Ş.S.’nin yanına konuşmak için gittiğini kaydeden S.A., korkutmak için ayaklarına ateş ettiğini ancak oturduğu için istemsiz bir şekilde olayın yaşandığını belirterek, pişman olduğunu söyledi. Sanık H.K. ise, kendisinin S.A.’nın elinden tüfeği alarak arabaya koyduğunu ve engel olmaya çalıştığını belirterek, olayın nasıl meydana geldiğini anlamadığını dile getirdi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti S.A.’ya ’kasten öldürmek’ suçundan 20 yıl, H.K.’ya ise ’suça yardım etme’ suçundan 16 yıl hapis cezası verdi.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye olarak olimpiyatlar dahil her türlü uluslararası spor etkinliğinin altından kalkacak kapasiteye ziyadesiyle sahibiz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Türkiye olarak olimpiyatlar dahil her türlü uluslararası spor etkinliğinin altından kalkacak kapasiteye ziyadesiyle sahibiz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, UEFA İstanbul Temsilciliğinin açılış programında konuştu. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) UEFA’ya 1962 yılından beri tam üye olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Tam 63 yıldır UEFA ile yakın koordinasyon içinde çalışıyoruz. Sadece son 20 senede 2005 ve 2023 yıllarında UEFA Şampiyonlar Ligi finallerine, 2009 UEFA Kupası finaline, 2013 yılında FİFA U20 Dünya Kupası’na, 2019 UEFA Süper Kupa finaline başarı ile ev sahipliği yaptık. Takımlarımız UEFA’nın organizasyonlarında her sene boy gösteriyor. A Milli Futbol Takımımız 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda çeyrek final oynarken, oynadığı futbolla futbolseverlerin gönüllerini fethetti. 2025 yılında A Milli Takımımız, uluslar liginde yer alma hakkını elde etti. 2026 UEFA Avrupa Ligi ve 2027 UEFA Konferans Ligi finallerine inşallah ev sahipliği yapacağız. 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı ise İtalya ile birlikte ülkemizde düzenleyeceğiz. Türkiye olarak olimpiyatlar dahil her türlü uluslararası spor etkinliğinin altından kalkacak kapasiteye ziyadesiyle sahibiz" ifadelerini kullandı. Türkiye’de son 23 yılda spora yönelik yapılan yatırımlara dikkat çeken Erdoğan, "Spor yatırımları noktasında Türkiye’yi çok farklı bir lige taşıdık. İllerimizin ihtiyaçlarına göre yeni spor tesislerini hizmete açtık. Toplam spor tesisi sayısını bin 575’ten 4 bin 470’e yükselttik. Futbol, basketbol, voleybol sahalarını mahallelere kadar yaydık. Futbol sahası sayımız 595’ten bin 365’e çıktı. Türkiye’nin her köşesine stadyumlar, yüzme havuzları, futbol sahaları, gençlik merkezleri, spor salonları inşa ettik. Spor salonlarımızın sayısını 372’den 904’e ulaştırdık. Futbolda çoğu ömrünü tamamlamış stadyumları yıkıp, yerlerine uluslararası standartlara sahip yeni tesisler inşa ettik. Türkiye genelinde yaptığımız stadyumlardan 38’i hizmete girdi. 4 tanesinin yapımı, 4 tanesinin proje ihale çalışmaları devam ediyor" şeklinde konuştu. Türkiye’de sporu etkileyen altyapı eksiklerinin de önemli ölçüde tamamlandığını belirten Erdoğan, "Özellikle hızlı tren, havalimanları, otoyolları, bölünmüş yollar, diğer projelerle ulaştırma altyapımızı tahkim ettik. 26 olan havalimanı sayımız, Çukurova Havalimanımızın hizmete alınmasıyla 58’e çıktı. İstanbul’da da önemli projelere imza attık. Asrın projesi Marmaray’dan Avrasya Tüneli’ne, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden dün önemi daha iyi anlaşılan Kuzey Marmara Otoyolu’na, üç pistin aynı anda kullanıldığı İstanbul Havalimanı’ndan toplam uzunluğu 362 kilometreyi bulan raylı sistem projelerine ve nice eserle İstanbul’un çehresini değiştirdik. Ülkemizde sporun hak ettiği seviyeye gelmesi, Türkiye’nin bu alandaki altyapısının dünya standartlarına kavuşması için 23 yıl boyunca seferberlik ruhu ile çalıştık. Şimdi bütün bu çabaları UEFA İstanbul Temsilciliğinin açılmasıyla birlikte bir üst aşamaya taşımış oluyoruz. UEFA, Londra ve Brüksel’den sonra ilk kez Türkiye’de temsilcilik açıyor. Türk futbolumuzun gelişimi adına UEFA ile daha fazla temas kuracak ve birlikte ortak projelere imza atacağız. Temsilciliğin aynı zamanda önümüzdeki yıllarda düzenleyeceğimiz çeşitli futbol organizasyonlarında da önemli roller üstleneceğine inanıyorum" diye konuştu.