EKONOMİ - 23 Aralık 2024 Pazartesi 12:14

GTB’de 2024 yılının son meclis toplantısı gerçekleştirildi

A
A
A
GTB’de 2024 yılının son meclis toplantısı gerçekleştirildi

Gaziantep Ticaret Borsası (GTB) Aralık Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Ahmet Tiryakioğlu başkanlığında, Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı ve Meclis Üyelerinin katılımıyla yapıldı.


Toplantıda 2024 yılı faaliyetleri değerlendirilerek, 2025’e yönelik hedefler, projeler ve Suriye’deki yeni dönemin Gaziantep’e etkileri üzerine istişarelerde bulunuldu. Yılın son meclis toplantısının açılışında konuşan GTB Meclis Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, 2025 yılının tüm insanlık için savaş ve felaketlerden uzak, huzur dolu bir yıl olması temennisinde bulundu.


Konuşmasında 2024 yılına yönelik genel değerlendirmelerde bulunan Tiryakioğlu, senenin küresel ölçekte zor bir yıl olarak geride kaldığını ifade etti. Gelişmiş ekonomilerde büyüme hızının yavaşlamasının, küresel taleplerde daralmalara neden olduğunu kaydeden Tiryakioğlu, Türkiye ekonomisinin, yaşanan bu küresel olumsuzluklara ek olarak, içeride yüksek enflasyon ve artan maliyet baskıları ile karşılaştığını ifade etti.


Türkiye’nin, güçlü üretim altyapısı ve dinamik sanayi yapısı sayesinde direncini her zaman koruduğuna işaret eden Tiryakioğlu, “Birçok kritik sektör, ihracata dayalı büyüme hedeflerine odaklanarak küresel pazarlardaki yerlerini koruma mücadelesi verdi. Özellikle tarıma dayalı gıda sanayinde pazar çeşitlendirme çabaları, ülkemizin uluslararası rekabette gücüne katkı sundu” dedi.



2025 yılına girerken, küresel ekonomide toparlanma sinyallerinin sınırlı olduğunu, Türkiye için ise önemli fırsatlar ve dönüşüm alanlarının ön plana çıktığını dile getiren Tiryakioğlu, “Enerji maliyetlerini düşürecek yenilenebilir enerji projeleri, sanayide verimliliği artıracak dijitalleşme yatırımları ve lojistik altyapının güçlendirilmesi, bu dönemde Türkiye’nin rekabetçiliğini artırmak adına stratejik adımlar olacak” ifadelerine yer verildi.



Suriye’deki yeni döneme ilişkin de açıklamalarda bulunan Tiryakioğlu, "Suriye’nin yeniden inşa sürecinde tarım ve gıda sanayimizin üstleneceği rol, bölgedeki gıda arz güvenliğinin sağlanmasına katkı sunacak ve Türkiye’nin bölgesel ticaretteki etkisini güçlendirecektir. Üretim kapasitemiz, lojistik avantajımız ve kaliteli tarım ürünlerimizle, Türkiye bu süreçte güçlü bir tedarikçi olarak ön plana çıkacaktır" ifadelerini kullandı.



GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı da Aralık ayı olağan meclis toplantısında, borsanın 2024 yılı faaliyetleri ve 2025 yılı hedefleri hakkında bilgiler verdi. 2025 yılının Gaziantep’e ve tüm Türkiye’ye hayırlar getirmesi temennisinde bulunan Akıncı, yeni yılın, dünyada zulmün ve savaşların son bulduğu, barışın ve huzurun hâkim olduğu bir dönem olmasını diledi.


2024 yılının dünyada ekonomi alanında derin belirsizliklerin ve dalgalanmaların etkisini hissettirdiği bir dönem olarak geride kaldığını kaydeden Akıncı, “Küresel ticaretteki daralma ve jeopolitik tansiyonlar, özellikle ihracat odaklı bölgeler üzerinde büyük baskılar oluşturdu. Ancak Gaziantep, tarihinden gelen birikimi, üretim yetenekleri ve stratejik avantajları sayesinde bu zorlu süreci dirençle karşılamayı başardı” ifadeleri kullanıldı.



Gaziantep’in sahip olduğu çeviklik ve yenilikçi yaklaşımın, şartlar ne kadar zorlu olursa olsun kalkınma azmini sürdürmesine imkan tanıdığını aktaran Akıncı, “Yıl boyunca özellikle finansmana erişim zorlukları ve artan üretim maliyetleri ön plana çıkan gündem maddeleri oldu. Ancak Gaziantep’in dayanışma ruhu ve yenilikçi çözümlerle yeni pazar arayışlarına yönelmesi, bu zorlu dönemde önemli bir çıkış yolu sundu” şeklinde konuştu.



2025 yılının dünya ekonomisinin toparlanma sürecine gireceği, ancak halen çözülmeyi bekleyen sorunlarla yüzleşeceği bir yıl olacağını vurgulayan Akıncı, “Bu yeni dönemde, şehrimizin sahip olduğu üretim kabiliyeti ve stratejik lokasyonu, bize çok önemli avantajlar sağlayabilir. Bununla birlikte gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde ekonomi politikalarının daha öngörülebilir hale gelmesi ve reel sektörün ihtiyaçlarının dikkate alınması bu anlamda büyük önem taşıyor. Suriye’de yeniden yapılanma sürecinin başlaması, şehrimize lojistik ve gıda tedariki gibi alanlarda yeni yatırım fırsatları sunabilir. Bu kapsamda, yenilenebilir enerji, dijital dönüşüm ve katma değerli üretim odaklı projelere öncelik vermemiz gerekiyor” diye konuştu.



GTB’de 2024 yılının son meclis toplantısı gerçekleştirildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara YÖK Başkanı Özvar: "Vakıf üniversitelerin sorunu akademik personel sayısındaki yetersizlik" Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, "Akademik personel sayısındaki yetersizlik, vakıf yükseköğretim kurumlarının karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır" dedi. TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi İstişare Toplantısı, YÖK Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıda YÖK ile üniversiteler arasındaki işbirliğe dikkat çekildi. Vakıf üniversitelerindeki teknik, fiziki ve akademik problemler de toplantı da masaya yatırıldı. "Vakıf üniversitelerin sorunu akademik personel sayısındaki yetersizlik" Toplantıya katılan YÖK Başkanı Erol Özvar, konuşmasında, “Elimizdeki verilere göre akademik personel sayısındaki yetersizlik, vakıf yükseköğretim kurumlarının karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadesini kullandı. YÖK’ün her bir program için gerekli asgari akademik personel sayısını itinayla belirlediğini ifade eden Özvar, “Eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesi, ilgili programın yetkinlik ve kazanımlarının alanından hocalar tarafından öğrencilere verilmesi, eğitim süreçlerinin kalitesi ve sürdürülebilirliği bakımından önem arz etmektedir” diye konuştu. "Öğretim elemanlarının başkaca kurumlarda SGK kaydının bulunduğu dikkat çekici verilerdir" Özvar, akademik programlardaki öğretim elamanı sayısının ve uzmanlık alanının önemini vurgulayarak, “Kurulumuz tarafından belirlenen asgari öğretim elemanı sayısının bazı programlarda sağlanmadığı, öğretim elemanlarının verdikleri derslerle uzmanlık alanlarının uyumlu olmadığı veya vakıf yükseköğretim kurumlarında tam zamanlı çalışan öğretim elemanlarının aynı zamanda başkaca kurumlarda SGK kaydının bulunduğu gibi tespitler kayıtlara geçmiş dikkat çekici verilerdir” şeklinde konuştu. Özvar, vakıf yükseköğretim kurumlarının akademik personel eksikliğini muhakkak doldurması gerektiğinin de altını çizerek, bu konuda gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiğini de söyledi. "Vakıf üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin devlet üniversitelerindeki akademisyenlerin maaşlarından az olmamalı" YÖK Başkanı Özvar, vakıf üniversitelerinde akademisyenlerin aldığı ücretlere işaret ederek, şunları kaydetti: “Bilindiği üzere, vakıf üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin ücretlerinin, 2547 sayılı Kanun’un ek 8. maddesi uyarınca, devlet üniversitelerinde aynı unvanda çalışan akademisyenlerin maaşlarından az olmaması gerekmektedir. Akademik personelin maaşları ve diğer haklarının zamanında ve eksiksiz bir şekilde ödenmesi hem kurumsal itibar hem de eğitimin kalitesi açısından hayati önemi haizdir. Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesini beklediğimizi ve konuyu dikkatle takip etmeye devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek isterim.” "Karşılaştığımız sorunlardan biri öğrenim ücretlerine yapılan yüksek oranlı zamlar" Özvar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Başkanlığımıza yapılan başvurular ve gerçekleştirilen denetimlerde, sıklıkla karşılaştığımız sorunlardan birini de öğrenim ücretlerine yapılan yüksek oranlı zamlar oluşturmaktadır. Zaman içinde maliyet artışları yaşandığı ve bunun vakıf yükseköğretim kurumları üzerinde bir baskı oluşturduğu bizlerin de malumudur. Fakat, vakıf yükseköğretim kurumlarının kar amacı güdemeyeceklerine ilişkin mevzuat düzenlenmesi de dikkate alındığında, bu maliyetlerin üniversite yönetimlerince verilen taahhütlere güvenerek tercihte bulunan öğrencilere yüklenmesi eğitim-öğretimin sürdürülebilirliği ve kurumlarının güvenirliliği gibi ilkeleri olumsuz yönde etkilemektedir. Her şartta, öğrencilerin mağdur edilmemesi hepimizin birinci önceliği olmak zorundadır.” Tıp fakültelerinde denetim Tıp fakültelerindeki fiziki ve teknik gereksinimlerin tartışma konusu olduğunu söyleyen Özvar, şu ifadelere yer verdi: “Tıp fakülteleri yükseköğretim sistemimizin en önemli bileşenlerinden biridir. Hali hazırda 32 vakıf üniversitemiz bünyesinde aktif tıp programı bulunmaktadır. Tıp fakültelerinde tıp eğitimi, dönemlere göre teorik ve uygulamalı eğitimlerden oluşmaktadır. Verilen eğitimle tıp fakültesi öğrencilerinin asgari bilgi, beceri ve yetkinliklerle donanımlı olarak mezun olmalarını sağlamak esastır. Bu çerçevede, tıp fakültesi kontenjan sayılarına göre ihtiyaç duyulan derslik, laboratuvar, kütüphane gibi eğitim alanlarının fiziki imkanları ile anabilim dalları bazında gerekli öğretim üyesi sayısı ve dağılımına ilişkin asgari kriterler kesin bir şekilde belirlenmiştir. Tıp fakültelerine yönelik bütün denetimler bu kriterler kapsamında takip edilmektedir.” "Tıp fakültesi bulunan vakıf üniversitelerinin kendi hastanelerinin olması şartı getirilmiştir" YÖK Başkanı Erol Özvar, konuşmasına şöyle devam etti: “Ayrıca tıp eğitiminin önemli bir parçası olan uygulama eğitiminin de en iyi şekilde verilmesi ve takip edilmesi önem arz etmektedir. Malumunuz olduğu üzere, kanun düzenlemesi ile tıp fakültesi bulunan vakıf üniversitelerinin kendi hastanelerinin olması şartı getirilmiştir. Eğitim hastanelerinin veya sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinin -hasta potansiyeli, vaka sayısı ve çeşitliliği, ilgili branştaki hastaya gözlem altında tıbbi müdahale yetkinliklerinin kazandırılması dahil bir tıp fakültesi öğrencisinin mezun olması için gereken şartları ve asgari yeterlilikleri karşılaması gerekmektedir.” Vakıf üniversitelerinin tıp fakültelerindeki şikayetler Özvar, “Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki yapılan yerinde inceleme ve denetimlerde, özellikle iş birliği yapılan özel hastanelerde vaka sayısı ve çeşitliliğinin yetersiz olduğu, öğrencilerin hasta başı eğitimlerini yeterince aktif gerçekleştiremediği ve hastanelerdeki mevcut eğitim alanlarının fiziksel şartlarının öğrenciler için uygun olmadığı, hastane yönetimleri ile üniversite yönetimlerinin uyum içerisinde çalışamadığı yönünde fevkalade şikayetler gitmektedir” diye konuştu. Vakıf yükseköğretim kurumlarının uluslararası öğrenci sayılarını artırma yönündeki çabalarını devam ettirmesi gerektiğini ifade eden Özvar, başta uluslararası fuarlar çeşitli etkinliklerin düzenlenmesi gerektiğini aktardı. Özvar, vakıf üniversitelerin ulaşılabilir olması gerektiğini belirterek, internet sitelerini ve sosyal medya adreslerini uluslararası öğrencilere hitap edecek şekilde her zaman güncel ve aktif tutulması gerektiğini de vurguladı. Özvar, uluslararası öğrencilerin Türkiye’ye gelmesi kadar bunun sürdürülebilir olması gerektiğini de söyleyerek, uluslararası öğrencilerin öğrenim ücretlerine de dikkat edilmesi gerektiğini aktardı. "Yapay zeka hayatımıza daha fazla entegre oluyor" TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise açıklamasında, “Teknoloji, dijitalleşme, yapay zeka ve inovasyon her geçen gün hayatımıza daha fazla entegre oluyor. Ancak bu entegrasyon, yalnızca teknolojik araç ve altyapının sağlanmasından ibaret değildir. Eğitim sistemimizin de insan odaklı şekilde yeniden şekillenmesini mecbur kılmaktadır” ifadelerini kullandı. "Üniversitelerimiz uluslararası alanda da adından söz ettiren kurumlar haline gelmiştir" Amaçlarının teknolojik gelişmelere hızla ayak uydurabilmek olduğunu ve bunu katma değere dönüştürecek donanımlı insanlar yetiştirmeyi hedeflediklerini aktaran Hisarcıklıoğlu, “Bu rekabette biz de varız diyorsak, bunu ancak; donanımlı insan gücüyle ve bu insanları yetiştirecek kurumsal ve kaliteli hizmet verebilecek yükseköğretim sektörüyle yapabiliriz. Yükseköğretim sistemimizin en dinamik ve yenilikçi unsurlarını oluşturan üniversitelerimiz, yalnızca ülkemizde değil, uluslararası alanda da adından söz ettiren kurumlar haline gelmiştir” şeklinde konuştu. Araştırma ve inovasyon alanında önemli atılımlar gerçekleştirildiğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, “Eğitimde sürdürülebilir bir gelişim sağlamak için, üniversitelerimizin ekonomik açıdan, hem de toplumsal sorumluluk bakımından güçlü bir yapıya kavuşması gerekmektedir. Vakıf üniversitelerimiz bu sistemin önemli bir paydaşı olarak, kamusal maliyetin önemli bir kısmını üstlenmekte, devletin taşıdığı sorumluluğu da paylaşmaktadır” değerlendirmesinde bulundu. "TOBB olarak, vakıf üniversitelerinin potansiyelini en iyi şekilde değerlendirebilmesi için yanındayız" Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz de TOBB olarak, vakıf üniversitelerinin bu potansiyelini en iyi şekilde değerlendirebilmesi için onların her zaman yanındayız. 2006 yılında kurulan Türkiye Yükseköğretim Meclisimiz, vakıf üniversitelerimiz ile kamu sektörü arasında köprü vazifesi görmektedir. Dolayısıyla Meclisimiz, özel sektörün taleplerini, kamu ile birlikte değerlendirdiği ortak bir zemindir. Sektörün gelişmesini teşvik edecek proje ve faaliyet önerilerinin geliştirildiği bir platformdur. Bu açıdan, YÖK ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu toplantıları çok kıymetli buluyorum.” YÖK’ün sektör ile işbirliğine verdiği öneme vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, “Dolayısıyla konuşmaların ardından Vakıf Üniversitelerimizin Mütevelli Heyet Başkanları ve Rektörlerimiz, sektörümüzü ileriye taşıyacak konuları YÖK Başkanımıza sunacaklar. Bu vesileyle işbirliğimizin gelişerek süreceğine inanıyorum ve bu güzel çalışma kültürünü bizlere sunan Prof. Erol Özvar hocamıza teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.
Kastamonu İklim krizine ’posta sanatı’ ile dikkat çektiler Kastamonu’da düzenlenen 5. Uluslararası Posta Sanatı Sergisi’nde sanatçılar tarafından yapılan eserlerle iklim krizine dikkat çekildi. Kastamonu Üniversitesi Grafik Tasarımı Bölümü öğrencileri tarafından “İklim Krizi-Küresel Isınma” temalı 5. Uluslararası Posta Sanatı Sergisi gerçekleştirildi. Sanatseverlerin ziyaretine açılan sergi, 19 ülkeden 350 eseri bir araya getirerek, küresel ısınma ve iklim krizi konusunda farkındalık oluşturmayı ve kolektif bir bilinç oluşturarak harekete geçmeyi hedefliyor. Sergideki eserler, sadece geleceğin karamsar tablosunu yansıtmakla kalmayıp, aynı zamanda bu zorlukların üstesinden gelmek için umut ve çözüm önerileri sunuyor. Serginin açılışında konuşan Kastamonu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Yıldır, sanatın toplumsal değişim ve farkındalık oluşturmadaki önemine dikkat çekerek, serginin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Yıldır, serginin insanlığın ortak sorunlarına çözüm üretme noktasında önemli bir adım olduğunu ifade etti. Serginin küratörlüğünü üstlenen Grafik Tasarımı Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Dr. Sofya Cihan Canbolat ise, sanatın, çevresel ve sosyal tehditlere karşı evrensel bir bilinç oluşturmak için güçlü bir araç olduğunu belirtti. Canbolat, serginin insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel yapıları üzerinde derin etkiler bırakan iklim krizine karşı toplumsal sorumluluğu hatırlatma amacını taşıdığını kaydetti. Sergide yer alan eserler, küresel bir sorun etrafında birleşen insanlık mücadelesine katkıda bulunurken, birlikte hareket etmenin iklim krizinin üstesinden gelmekteki önemini vurguluyor. Sergi, izleyicilere hem zorlukların hem de çözüm yollarının bir parçası olma çağrısı yapıyor. 5. Uluslararası Posta Sanatı Sergisi, 27 Aralık tarihine kadar Kastamonu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilecek.
Mersin Helikopter kazasında hayatını kaybeden Pilot Bayram Çiçek son yolculuğuna uğurlandı Muğla’da helikopter kazasında hayatını kaybeden görev şehidi emekli Albay Pilot Bayram Çiçek, memleketi Mersin’in Mut ilçesinde askeri törenle son yolculuğuna uğurlandı. Dün sabah saatlerinde yoğun sis nedeniyle havalanan ambulans helikopter, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne çarparak düştü. Kazada Pilot Tamer Gönül, Pilot Bayram Çiçek, Dr. Cengiz Coşkun ve ATT Selçuk Saykal yaşamını yitirdi. Muğla’da düzenlenen törenin ardından cenazeler memleketlerine uğurlandı. Görev şehidi emekli Albay Pilot Bayram Çiçek’in naaşı da ambulansla memleketi Mersin’in Mut ilçesine getirildi. Burada Laal Paşa Camii’ne götürülen Çiçek’in naaşı askerler tarafından omuzlara alınarak avluya getirildi. Görev şehidi Çiçek’in eşi Gülay ve oğlu Gökberk naaşın önünde gözyaşı döktü. Gülay Çiçek, eşinin fotoğrafını sevip öperek vedalaştı. İkindi namazını müteakip cenaze namazını İl Müftüsü Aydın Yığman kıldırdı. Cenaze törenine Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, Garnizon Komutanı Tuğamiral Ali Tuna Baysal, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Ercan Atasoy, Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanı Oğuz Bavbek, İl Sağlık Müdürü Mustafa Ekici, AK Parti Mersin Milletvekili Ali Kıratlı, diğer il ve ilçe protokolü, Çiçek’in oğlu Gökberk Çiçek, yakınları ve vatandaşlar katıldı. Namazın ardından Çiçek’in cenazesi askerler tarafından omuzlara alınarak cenaze aracına götürüldü. Hacınuhlu Mahallesi Şehit Ahmet İnce Mezarlığına götürülen Çiçek’in naaşı gözyaşları arasında toprağa verildi.