GÜNDEM - 09 Nisan 2025 Çarşamba 10:18

Emekli askerin ilginç prensibi

A
A
A
Emekli askerin ilginç prensibi

Eskişehir’de prensip gereği 30 yıldır saat 13.00 olmadan önce hiçbir şekilde çay içmeyen hava assubayı emeklisi Yılmaz Türkmen, "Kendime çok dikkat ediyorum, şimdiye kadar hiç doktora gitmedim. Sadece 5 defa aşı vuruldum, onun dışında ilaç kullanmadım" dedi.

93 Yaşındaki emekli vatandaş Yılmaz Türkmen, ilginç prensibi ile dikkat çekiyor. Her gün bir derneği ziyaret eden Türkmen, saat 13.00 olmadan önce hiçbir şekilde çay içmiyor. Emekli assubayın bu alışkanlığına dernek mensupları da hassasiyet gösteriyor. Çocukluğundan beri beslenmesine çok dikkat ettiğini belirten Yılmaz Türkmen, şimdiye kadar hiç doktora gitmediğini ve neredeyse hiç ilaç kullanmadığını öne sürüyor.

Emekli askerin ilginç prensibi

"Kendime çok dikkat ediyorum, şimdiye kadar hiç doktora gitmedim"

İlginç prensibiyle ilgili açıklamada bulunan Türkmen, "Bir derneğe üyeyim ve aşağı yukarı her gün lokale geliyorum. Yaklaşık 30 senedir prensibim nedeniyle saat 13.00’a kadar çay içmiyorum. Birkaç dalda derecesi olan eski bir amatör sporcuyum. Çok eski rekorlarım var. Çocuk yaşımdan beri yeme ve içme konusunda titizimdir. Kendime çok dikkat ediyorum, şimdiye kadar hiç doktora gitmedim. Sadece 5 defa aşı vuruldum, onun dışında ilaç da kullanmadım. Aynı yaş grubunda zaten kimse kalmadı. Bana göre biraz daha genç olanlarla bir araya gelip vakit geçirmeye çalışıyoruz. Bildiğim kadarıyla Eskişehir’de asker kökenli en yaşlı kişi benim" dedi.

Emir Erten 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Çanakkale Kara Savaşları’nın 110. yıl dönümü etkinlikleri Şehitler Abidesi’nde törenle başladı Çanakkale Kara Savaşları’nın 110’uncu yıl dönümü anma etkinlikleri, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törenle başladı.Törene katılan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı Çanakkale Ruhunun, yalnızca geçmişe ait bir hatıra değil; bugünün ve yarının en güçlü motivasyonu olduğunu dile getirirken törene konuk olarak katılan Birleşik Krallık Kraliyet Prensesi Anne ise "Türk dostlarımızla birlikte eski İtilaf Güçlerini temsil etmek üzere bugün huzurunuzda bulunmak yüce ve anlamlı bir onurdur.
Hep birlikte savaşanları onurlandırmalı ve gelecekte savaşmaya daha az ihtiyaç duyulacak daha iyi bir dünya için birlikte çaba göstermeliyiz. Karşı taraflarda savaşmış olsak da bugün burada güvenilir dostlar ve NATO müttefikleri olarak bulunuyoruz" dedi.Çanakkale Kara Savaşları’nın 110. yıl dönümü törenlerine Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Gelibolu 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Birleşik Krallık Kraliyet Prensesi Anne, Avustralya Genel Valisi Sam Mostyn, Birleşik Krallık Türkiye Büyükelçisi Jill Morris, Birleşik Krallık Savunma Ataşesi Col Jim Torbet, Fransa Türkiye Büyükelçisi Isabelle Dumont, Fransa İstanbul Başkonsolosu Nadia Fanton, Fransa Savunma Ataşesi Deniz Yüzbaşı Nora Zelazlı, Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon, Yeni Zelanda Türkiye Büyükelçisi Greg Lewis, Avustralya Büyükelçisi Miles Armıtage, Hindistan Türkiye Büyükelçisi Muktesh Pardeshi, Avusturya Türkiye Büyükelçisi Gabriele Juen, Senegal Savunma Ataşesi Albay Boucar Sene, Güney Afrika Askeri Ataşesi Albay Ivan John Afrikander, Macaristan Büyükelçi Temsilcisi Valéria Kıcsı, Macaristan Savunma Ataşesi Albay János Hess, Pakistan Büyükelçiliği Müsteşarı Saleem Qazi, Pakistan Savunma Ataşesi Brig General Imran Noor, Kanada Türkiye Büyükelçisi Kevin Hamilton, Kanada Savunma Ataşesi̇ Capt Robert Taylor ve çok sayıda davetli katıldı.Tören, Türkiye Cumhuriyeti adına Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Şehitler Abidesi önündeki Çanakkale Savaşları kahramanları rölyefindeki Atatürk Anıtı’na çelenk koymasıyla başladı. Şehitler ve yabancı askerler için saygı duruşunda bulunulup, saygı atışı yapılmasının ardından İstiklal Marşı okundu."Çanakkale Ruhu, yalnızca geçmişe ait bir hatıra değil; bugünün ve yarının en güçlü motivasyonudur"Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı; "Bugün burada, Türk milletinin kahramanlık ve fedakârlıkla yazdığı büyük bir destanı, Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıldönümünü anmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Tarihin en zorlu sınavlarından biri olan Çanakkale’de 110 yıl önce karşı karşıya gelen milletlerin, ’dünün hasımları, bugünün dostları’ anlayışıyla burada bir araya gelmesi, barışın ve ortak insanlık değerlerinin en anlamlı ifadesidir. Bu anlamlı buluşmada bizlerle birlikte olan kıymetli konuklarımıza ’hoş geldiniz’ diyorum. Çanakkale, sadece askeri bir başarı değil; bir milletin bağımsızlık tutkusunun, vatan sevgisinin ve hür yaşama iradesinin abideleştiği bir yerdir. Bu topraklarda toprağa düşen her bir Mehmetçik, bugün sahip olduğumuz özgürlük ve onurun temelini atmıştır. Bu vesileyle, bizleri bu şanlı zafere ulaştıran tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle, minnetle ve hürmetle yâd ediyorum. Ruhları şad olsun. Çanakkale, yalnızca bir cephe hattı değil, bir dirilişin, bir direnişin ve bir varoluş mücadelesinin adıdır. Seddülbahir’de, Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda Mehmetçik sadece düşmana değil, emperyalizme, sömürüye ve tahakküme karşı da savaştı. Matematiksel üstünlüğün, teknik donanımın zaferi garantilemediği bu savaşta, hesaba katılmayan ama sahada belirleyici olan bir güç vardı: Türk milletinin toprağına, bayrağına ve özgürlüğüne duyduğu sarsılmaz bağlılığı. O bağlılık sayesinde, Mehmetçik yalnızca vatanını değil, aynı zamanda insanlığın onurunu da savundu. Sayıca, silahça üstün olanlara karşı; inanç, vatan sevgisi ve sarsılmaz bir iradeyle karşı durdu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum’ sözü, işte bu mücadeleyi tarihin en şanlı sayfalarına mühürlemiştir. O gün, kurşunla değil, imanla yazılan bir destandı Çanakkale. Türk ordusunun kahramanlığı, milletimizin iradesi ve fedakârlığı, dünya tarihine unutulmaz bir iz bıraktı. Savaş meydanlarında sayılarla ölçülemeyen değerler vardı: Mehmetçiğin sarsılmaz imanı ve milletin duası. Bugün hâlâ aynı ruhu taşıyoruz. Çanakkale, Türk milletinin tarih boyunca nice badireler atlattığını ama asla boyun eğmediğini gösteren bir dönüm noktasıdır. Malazgirt’ten Çanakkale’ye, Sakarya’dan 15 Temmuz’a kadar nice cephelerde yazılan bu tarih, milletimizin bağımsız yaşama kararlılığının kesintisiz ifadesidir. Dün Çanakkale’de toprağını canıyla savunan bu millet, bugün de yerli ve millî savunma sanayii hamleleriyle aynı ruhu yaşatmaktadır. Kendi tankını, uçağını, gemisini, silahını üreten bir Türkiye; sadece bölgesel değil, küresel ölçekte barışın teminatı olma yolunda ilerlemektedir. Geçmişte cephede vatanı savunan Mehmetçik’in mirasını bugün, yerli ve millî teknolojilerle geleceğini inşa eden gençlerimiz onurla taşımaktadır. Bu anlamda Çanakkale Ruhu, yalnızca geçmişe ait bir hatıra değil; bugünün ve yarının en güçlü motivasyonudur. Çünkü biz biliriz ki, bağımsızlığını başkalarına emanet eden bir milletin geleceği yoktur. Bugün de dünyanın birçok yerinde, mazlumlar aynı zulme direnmekte; kendi Çanakkalelerini yaşamaktadır. Filistin’de geneli çocuk binlerce insan şehit olurken, insanlık suskun; kadim şehirler yakılırken, vicdanlar sessiz kalmaktadır. Bilinmelidir ki, bu millet geçmişte nasıl mazlumun yanında durmuşsa, bugün de aynı duruşu sergilemekten vazgeçmeyecektir. Tarih bizi, yalnızca savaşları kazanan değil; adaletin, merhametin ve insanlığın da sesi olan bir millet olarak yazmıştır, yazacaktır. Bugün burada sadece bir zaferi değil; bir ahlakı, bir duruşu, bir medeniyet anlayışını anıyoruz. Çanakkale, Türk milletinin tarih boyunca taşıdığı adalet duygusunun, barış arzusunun ve insanlık onuruna duyduğu saygının da simgesidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ’Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.’ sözleri, geçmişin düşmanlıklarını aşan derin bir insanlık anlayışının ifadesidir. Bu vesileyle, düşmanlıkların kardeşliğe, acıların anlayışa dönüştüğü bu topraklardan, tüm dünyaya sevgi, saygı ve barış dolu bir gelecek için el ele verme çağrısı yapıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde kazanılan zafer, geçmişimizin hatırası ve geleceğimizi aydınlatan bir ışıktır. Bu mirasa sahip çıkmaya, yerli ve millî değerlerimizi büyütmeye, barış dolu bir gelecek için çalışmaya devam edeceğimizi bir kez daha kararlılıkla ifade ediyorum. ’Çanakkale geçilmez’ diyen o irade, bugün hâlâ ayaktadır. Ve biz, o iradeye layık olmak için var gücümüzle çalışacağız. Bu vesileyle başta Anafartalar Kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; bu toprakları bize emanet eden tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyor; barışın, adaletin ve insanlık onurunun egemen olduğu bir dünya dileğiyle sözlerime son verirken, hepinizi saygıyla selamlıyorum" şeklinde konuştu."Hep birlikte savaşanları onurlandırmalı ve gelecekte savaşmaya daha az ihtiyaç duyulacak daha iyi bir dünya için birlikte çaba göstermeliyiz"Törende konuşan Birleşik Krallık Kraliyet Prensesi Anne, "Bu sabah gösterdikleri son derece nazik ve sıcak karşılama için Türkiye halkına teşekkür ederim. Yüz on yıl önceki bu acımasız seferde her tarafta tanık olunan hizmet ve fedakârlıkları anarken, Türk dostlarımızla birlikte eski İtilaf Güçlerini temsil etmek üzere bugün huzurunuzda bulunmak yüce ve anlamlı bir onurdur.
 Bugün, Türkiye ve eski Osmanlı Devleti’nden, Birleşik Krallık ve İrlanda’dan, Avustralya, Yeni Zelanda, bölünmemiş Hindistan ve diğer İngiliz Milletler Topluluğu ülkelerinden, Fransa ve denizaşırı topraklarından, seferin uzun süren acıları sırasında ölen ya da yaralanan tüm cesur ruhları selamlıyoruz. Bu büyük çatışmanın gazileri yıllar geçtikçe hayatlarını kaybederken, onların hatıralarının asla solmamasını sağlamak hepimizin ortak sorumluluğudur.
 İngiliz Milletler Topluluğu Savaş Mezarları Komisyonu Başkanı olarak, bu tarihi alanların korunması için Türk dostlarımızla el ele vererek bu muhteşem yarımadada yürütülen çalışmaları görmekten memnuniyet duyuyorum. Şehitlerin anısını yaşatmak için yapılan çalışmaları takdirle karşılıyorum. Geçmişten aldığımız derslerle birlikte bu anma bayrağını gelecek nesillere aktarma görevimiz var. Hep birlikte savaşanları onurlandırmalı ve gelecekte savaşmaya daha az ihtiyaç duyulacak daha iyi bir dünya için birlikte çaba göstermeliyiz. Gelibolu harekâtı sırasında tüm tarafların yaşadığı acı, kayıp ve ıstırap hayal bile edilemezdi. Bununla birlikte, yüz on yıl önce kum ve çamurda yaşanan çaresizlikten kayda değer olumlu sonuçlar çıktığını gördük.
 Karşı taraflarda savaşmış olsak da bugün burada güvenilir dostlar ve NATO müttefikleri olarak bulunuyoruz. Gerçekten de bu dikkate değer ve memnuniyet verici uzlaşma, Türkiye’nin 1952 yılında bağımsız ve egemen bir cumhuriyet olarak NATO’ya katılmasıyla, nispeten kısa bir nesil içinde gerçekleşmiştir.
 Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan bir cumhuriyet. Genç Mustafa Bey’in hem seçkin bir cephe komutanı olarak referanslarını parlattığı hem de kahramanlık konusunda ün kazandığı yer Gelibolu cephesiydi. Buradaki deneyimi onu hem askeri bir lider hem de bir devlet adamı olarak şekillendirmiştir. 1934 yılında söylediği ölümsüz sözler bu kavramı mükemmel bir şekilde somutlaştırmaktadır:
 ’Sizler, Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.’ Bu topraklarda yaşanan çetin savaşların yerini kalıcı dostluklara ve güçlü ittifaklara bırakmasını sağlayan bu gibi sözleri geleceğe taşımalıyız.
 Bugün burada temsil edilen tüm uluslara en içten saygılarımı sunuyorum. Eski İtilaf Devletleri adına Gelibolu’nun anısını ve birlikte geleceğimizi selamlıyorum" diye konuştu."110 yıl önce büyük savaşlara, kan ve gözyaşlarına sahne olan bu topraklar, şimdi huzurun ve barışın diyarıdır"Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ise "Çanakkale’de büyük ve parlak bir zafer kazanarak Çanakkale’yi geçilmez yapan kahraman Mehmetçiklerimizi rahmetle ve hayırla yâd ediyorum. Mukaddes ruhları şâd olsun. Ayrıca, 110 yıl önce bu topraklarda ülkeleri için savaşan askerleri, hayatlarını burada kaybedip bu toprakların ebedi sakinleri olan ve Mehmetçikle koyun koyuna ve huzur içinde yatan itilaf devletleri askerlerini de saygı ile hatırlıyor ve saygı ile anıyorum. Türk milleti için çok müstesna ve çok kıymetli bir alanda tören yapıyoruz. 110 yıl önce, kıyametin koptuğu bu topraklarda, Mehmetçik sıradağlar gibi durmuş, kendisinden fiziki olarak kat kat üstün güçlere karşı vatanını aslanlar gibi savunmuş, milletinin varlığı, vatanının bağımsızlığı ve kutsal değerlerine olan bağlılığı için canını hiçe saymış, denizden de karadan da havadan da Çanakkale’yi geçilmez yapmıştır. Yok oluş sürecinde olduğu düşünülen Türk Milleti, Çanakkale’de ayağa kalkmış, tâbiri caizse küllerinden yeniden doğmuştur. Memleketimizin kararan ufuklarında şafak sökmüş, milli mücadelemizin işaret fişekleri havaya atılmış, Cumhuriyetimizin temelleri atılmıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu topraklarda bir güneş gibi doğmuş ve milletimizin kalbindeki yerini almıştır. Binlerce Mehmetçik, sessiz ve mütevazi yaşamlarını, en sevdiklerini bırakarak Çanakkale’ye gelmiş, burada vatan savunmasında aslan kesilmiş, Çanakkale’yi geçilmez yapıp büyük bir zafer kazandıktan sonra sessiz ve mütevazı yaşamlarına geri dönmüştür. Bu topraklar için toprağa düşüp, şehit olanların ise son cümleleri "Vatan Sağolsun" olmuştur. O civanmert neferler, vatan ve millet görevlerini fazlasıyla yerine getirip kalbimizdeki ve tarihteki en müstesna yerlerini almışlardır. Bugün vatanın sağ olan evlatları, Onları o büyük kahramanları hayırla ve şükranla yâd etmektedir. Çanakkale’nin bütün komutanları da kahramanca harp etmiş, Mehmetçiği çok iyi sevk ve idare etmiş, askerlerinin hep önünde olmuşlar ve askerlerine moral ve cesaret vermişlerdir. Çanakkale’yi geçilmez yapan Komutanlarımızı; Enver Paşamızı, Cevat Paşamızı, Kazım Karabekir Paşamızı, Mareşal Fevzi Çakmak Paşamızı, Esat Paşamızı, Vehip Paşamızı, Şehit Hüseyin Avni Bey’i, Şefik Aker’i, Şehit Yüzbaşı Yusuf Kenan’ı, Şehit Teğmen İbrahim Naci’yi ve bütün Komutanlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum. Çanakkale’de cephe önünde savaşanlar da cephe gerisinde görev yapanlar da görevlerini çok iyi yapmışlar ve en sonunda Allah’ın yardımı da yetişerek, tarihin altın sayfalarına yazılacak büyük bir zafer kazanılmıştır. Binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip olan Türk Milleti, şanlı ve şerefli sayfalarına birini daha eklemiştir. Savaş meydanlarının muzaffer komutanı, Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu topraklarda tarih sahnesine çıkmış, milletimizin güvenini ve sevgisini kazanmış, Millî Mücadelemize ve Cumhuriyetimize giden yol burada yani Çanakkale’de başlamıştır. Mustafa Kemal’in parlak zekâsı, cesareti, azmi ve liderliği burada ortaya çıkmış ve Türk Milleti aradığı liderini Çanakkale’de bulmuş ve bu topraklarda başlayan yolculuk, zorlu savaşlardan sonra Cumhuriyetimizle taçlanmıştır. Çanakkale’yi geçilmez yapanları, bu toprakları bize vatan yapanları, Cumhuriyetimizi kuranları saygı ve şükran duygularımızla anıyoruz. O büyük insanları unutmadık ve asla unutmayacağız. Uzak diyarlardan törenlerimize teşrif eden Sevgili Konuklarımız, 110 yıl önce büyük savaşlara, kan ve gözyaşlarına sahne olan bu topraklar, şimdi huzurun ve barışın diyarıdır. Bu güzel toprakların üstünde şimdi barış rüzgârları esmekte, Çanakkale Boğazı özgürce akıp gitmektedir. Bu topraklar için toprağa düşen şehitlerimiz, bu toprakların bağrında yattığı gibi, yabancı ülkelerin hayatlarını kaybeden askerleri de bu toprakların sevgi ve huzur dolu bağrında yatmaktadırlar. Mehmetçikle koyun koyunadırlar. Onlar da bu toprakların ebedi sakinleridirler. Bugün törenlerimizi huzur ve barış içinde beraberce yapıyoruz. Sizleri burada görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Buraya daha sık ve daha kalabalık gelmenizi arzu ediyoruz. Onbinlerce, yüzbinlerce yabancı misafirimizi Çanakkale Tarih Alan’da görmek ve misafir etmek istiyoruz. Sizin evlatlarınız artık bizim evlatlarımız olmuşlardır. Onlarca ülkenin hatırası olan bu müstesna toprakları gözümüz gibi koruyoruz. Burası, dünyanın en iyi korunmuş savaş alanı ve dünyanın en büyük açık hava müzesidir. Buradaki tek bir parça taşa bile kültürel miras olarak bakıyor, koruyup kolluyoruz. Bizim için, canımızdan aziz bildiğimiz bir vatan parçası olan bu toprakların, sizler için de önemli ve hatıralarının yüksek olduğunun farkındayız. Saygıdeğer misafirlerimiz, Çanakkale Kara Savaşlarının başlangıcının 110. yıl dönümü törenlerine teşrif etmenizden dolayı ayrı ayrı şükranlarımızı arz ediyoruz. Çanakkale Ruhu’nun doğduğu bu müstesna toprakların manevi atmosferini en derin şekilde hissetmenizi arzu ediyoruz. Bu toprakların altında kefensiz yatan şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını saygı ile anıyor, hayırla yâd ediyoruz. Bu toprakları bize vatan yapanları, Çanakkale’yi geçilmez yapanları unutmadığımızı ve ebediyen unutmayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Bu topraklarda ülkeleri için savaşan ve Mehmetçikle koyun koyuna yatan yabancı askerleri de saygıyla hatırlıyoruz" dedi.Konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı ve şehitler için dua edildi. Daha sonra askeri bando eşliğinde askeri birlik, konuk askerler, gaziler ve izciler resmi geçit töreni ve SOLOTÜRK gösteri uçuşu gerçekleştirdi. SOLOTÜRK gösterisi nefesleri kesti.
Ankara TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Yapay zeka dünyada adaleti mi sağlayacak yoksa adaletsizliği daha fazla mı geliştirip derinleştirecektir?" Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, "Yapay zeka zaten teknolojinin doğası gereği, teknolojiyi üretenlerin avantajlı hale geldiği bir dünyada adaleti mi sağlayacak yoksa teknolojinin kullanımı ve üretimiyle birlikte var olan adaletsizliği daha fazla mı geliştirip derinleştirecektir?" dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 7. Verimlilik ve Teknoloji Fuarı’nın açılışına katıldı. Açılış programında konuşan Kurtulmuş, Türkiye’nin teknoloji alanında en üst düzey çalışmaları yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini söyledi. Yapay zekanın insan hayatına etkilerinden de bahseden Kurtulmuş, teknolojinin ve yapay zekanın insan hayatını kolaylaştırmasına yönelik geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Teknolojinin her geçen gün geliştiğini ve yeni teknolojilerin insan hayatına girdiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Yapay zeka konusu teknolojinin bugün karşı karşıya kaldığımız en güncel konularından birisi. Bu toplantı inanıyorum ki 10 sene sonra yapılsa o toplantının konusu yapay zeka olmayacaktır. Çünkü o zaman teknoloji önümüzde hatta 10 sene bile değil, 5 sene sonra yapılsa bu konu olmayacaktır. Önümüze teknoloji yeni bir gerçekliği koyacak, yeni bir rekabet alanını ortaya koyacak ve gerçekten bu süreçlerde neler yapılabileceğini insanlık tartışacaktır" ifadelerini kullandı. "Teknolojide öncülük yapmak durumundayız" Türkiye’nin teknoloji alanında sürekli kendini yenilemesinin öneminden bahseden Kurtulmuş, "Bugünün teknolojilerini hiç ayırt etmeksizin en üst seviyede almak, adapte etmek, geliştirmek ve teknolojide öncülük yapmak durumundayız. Ama aynı şekilde özellikle yapay zekanın nasıl bilgi teknolojileri bir tarihsel kırılma ise yapay teknolojileri de yeni bir tarihsel kırılmadır. Bu yapay teknolojilerin insanlığa getirdiklerini gözü kamaşmış bir hayranlıkla değil, hakikati arayan bir irfanla takip etmek durumundayız" dedi. "Yapay zeka dünyada adaleti mi sağlayacak yoksa adaletsizliği daha fazla mı geliştirip derinleştirecektir?" Teknolojinin ve yapay zekanın kullanım alanının önemli olduğunu belirten Kurtulmuş, "İnsanoğlunun zihninin, beyninin yerine geçen yapay zekanın nereye doğru evrileceğini bilmediğimiz bu gelişim sürecinde birkaç tane temel meselenin önümüzde gerçekten büyük meseleler olarak durduğunu görüyoruz. Öncelikle yapay zeka zaten teknolojinin doğası gereği, teknolojiyi üretenlerin avantajlı hale geldiği bir dünyada adaleti mi sağlayacak yoksa teknolojinin kullanımı ve üretimiyle birlikte var olan adaletsizliği daha fazla mı geliştirip derinleştirecektir? Bu çerçevede tekrar şöyle geriye doğru bir asır öncesine doğru gittiğimiz zaman sanayi toplumları bütün eleştirilerimize karşı aslında ortalama vatandaşın alım gücünü artırmış, onun sonunda da Batı dünyasında fevkalade büyük bir refah toplumu ortaya çıkmıştı. Ancak yüksek teknolojilerin gelişmesiyle birlikte refah toplumunun ana kaidesi olan orta sınıflar daralmış, yoksulluk alabildiğince artmış, dünyanın çok az bir kısmı ise ortaya konulan bu zenginlikten, refahtan payını alır olmuştu. Bugün dünyada bu adaletsizliğe hep birlikte dikkat çekmek ve bunu ortadan kaldırmak için gayret sarf etmek durumundayız" diye konuştu. "Türkiye en yüksek teknoloji alanındaki atılımını sürdürecek" Teknolojiyi üretirken etik değerlere de saygı duyulması gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Teknoloji sadece denklemlerin iyi çözülmesinden ibaret değildir. Teknoloji sadece bilim merkezlerinde okutulan derslerden ibaret değildir. Teknoloji sadece üretim merkezlerinde üretilen ürünlerden de ibaret değildir. Teknoloji hiç şüphesiz bilgiden, akıldan ama en az onun kadar hikmetten, irfandan, adaletten ve hakkaniyetten de beslenmelidir. Bu yeni çerçevede Türkiye en yüksek teknoloji alanındaki atılımını sürdürecek. Hem birçok alanda olduğu gibi dünyanın dört bir tarafındaki gelişmelere insani yaklaşımlarıyla sergilediği bu insani tavrı teknoloji alanında da sürdürecektir." "2019’a kadar henüz unicorn’u olmayan bir ülke iken, bugün milyar dolar değeri aşan 7 unicornumuz, bizim deyimimizle 7 Turcorn’umuz var" Açılışta konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ise şunları söyledi: "Türkiye bugün Çin’den sonra Orta Avrupa’ya kadar uzanan kuşakta en fazla çeşit ürünü rekabetçi şekilde en fazla ülkeye ihraç edebilen ülkedir. Biliyoruz ki Türkiye Yüzyılı’nda bu başarıların devamı gelecek. Çünkü dev bir inovasyon ekosistemine sahibiz. Bugün 106 teknoparkımızda 11 bin 500’den fazla teknoloji girişimi; sayıları bin 600’ü aşan Ar-Ge ve tasarım merkezimiz yenilikçi çalışmalar yürütüyor. Girişimlerimizin yıldızı yıldan yıla parlıyor. 2019’a kadar henüz unicorn’u olmayan bir ülke iken, bugün milyar dolar değeri aşan 7 unicornumuz, bizim deyimimizle 7 Turcorn’umuz var." Fuarın açılışına Kurtulmuş’un yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün de katıldı.
İstanbul Sağlık Bakanı Memişoğlu, Expomed Eurasia Fuarı açılışına katıldı Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Expomed Eurasia Fuarı açılışına katıldı. İstanbul Büyükçekmece Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen, sağlık sektöründe kullanılan ürünlerinin tanıtıldığı Expomed Eurasia Fuarı açılışı gerçekleştirildi. Sektör temsilcilerinin de katıldığı açılışa Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’da katıldı. Açılış kurdelesi kesilmesinin ardından Bakan Memişoğlu fuar alanını gezdi. Türkiye’nin sektörde üretim noktasındaki önemine atıfta bulunan bir konuşma yapan Bakan Memişoğlu, " İnsan gücü olarak Türkiye gerçekten çok şanslı. Ben Sağlık Bakanı olarak insanımıza hep güvendim ve karşılığını da aldım. Bakıyoruz gerçekten insan gücü olarak Türkiye dünyanın sayılı ülkeleri arasında. Alt yapıya da baktığın zaman, bilişim alt yapısından fiziki alt yapısına kadar, teknoparklarından bütün teknolojiyi üretebilecek ham maddesine kadar her türlü gücü de var. Üçüncü olarak da finansal tarafı var. Siz ilk iki ile finansal tarafı kapatabilecek güce sahipsiniz. Artık Türkiye öyle bir yerde ki ulaşılabilirlik anlamında da ve bütün kavşak noktaların kesiştiği lojistik maliyetinin düşük olduğu bir noktadayız. Bugün dünyaya baktığınız zaman hem kalite hem fizibilite anlamında hem maliyet anlamında dünyanın örnek ülkelerinden bir tanesiyiz. Bazı ülkeler bazı şeyleri üretiyor ama onların kalite standartları yok. Bazı ülkelerin kalite standartları var ama inanılmaz maliyetle üretebiliyorlar. Biz bunların ikisini de yapıyoruz hem maliyeti düşük hem kalitesi yüksek ürünlerde üretebiliyoruz" dedi.