KÜLTÜR SANAT - 08 Nisan 2025 Salı 17:14

Anadolu Üniversitesinde "Saksıdaki Cam Güzeli K-adın" tiyatro oyunu sahnelendi

A
A
A
Anadolu Üniversitesinde "Saksıdaki Cam Güzeli K-adın" tiyatro oyunu sahnelendi

Anadolu Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Birimi ve Kuşaklararası Dayanışma Kulübü tarafından düzenlenen "Saksıdaki Cam Güzeli K-adın" adlı tiyatro oyunu, Öğrenci Merkezi Yunus Emre Salonunda izleyiciyle buluştu.


Tiyatro oyununa Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Birimi Müdürü Doç. Dr. Emre Birinci, Birim Üyesi Doç. Dr. Duru Şahyar Akdemir ve öğretim üyeleri katılım gösterdi.



"Kadın; hayatı içinde taşıyan, doğuran ve büyüten güçlü bir varlıktır"


Oyunun açılış konuşmasını gerçekleştiren Anadolu Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Birimi Üyesi Doç. Dr. Duru Şahyar Akdemir, kadınların zamansal ve toplumsal rollerine dikkat çekerek şunları söyledi: "Sizlere aslında bildiğiniz ama yeniden hatırlamakta fayda gördüğüm bazı konulardan bahsetmek istiyorum. Kadın; hayatı içinde taşıyan, doğuran ve büyüten güçlü bir varlıktır. Doğurganlığı, sevgisi ve emeğiyle hayatı var eden, sürdüren kadın, aynı zamanda berekettir. Tarih boyunca toprağı işleyerek tarımı başlatan, meyve ve sebzeyi evcilleştiren kadındır. Kadın sadece bir anne değil; öğretici, üretici, iyileştirici ve yaşatıcıdır. Kadın hayatın her alanında vardır ve varlığıyla yaşamı güzelleştirendir. Bugün kadınların yaşamımıza kattığı tüm değerleri hatırlamak ve onları onurlandırmak için bir araya geldik. Kadınların emeğini, sevgisini ve bilgisini geçmişten bugüne kuşaktan kuşağa aktarmaya devam edeceğiz."


Eskişehir Anadolu Bacıları Tiyatro Topluluğu oyuncularından ve aynı zamanda Tazelenme Üniversitesi öğrencilerinden Hediye Erdoğan, Canan Fincancı ve Müzeher Eroğlu’nun sahnelediği oyun izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı.



Anadolu Üniversitesinde "Saksıdaki Cam Güzeli K-adın" tiyatro oyunu sahnelendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Sözcüsü Çelik: "Özgür Özel’in yargısal süreçlerle Cumhurbaşkanımızı ilişkili göstermeye çalışması bir siyasi yalan kampanyasıdır" AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Özgür Özel’in yargısal süreçlerle Cumhurbaşkanımızı ilişkili göstermeye çalışması bir siyasi yalan kampanyasıdır" dedi. AK Parti Sözcüsü Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıklamalarına dönük sosyal medya hesabından tepki gösterdi. "İstanbul’umuzda meydana gelen depremler sebebiyle tek gündemimiz vatandaşlarımızın yanında olmaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu sürecin yönetilmesinin her aşamasına bizzat liderlik etmektedir" diyen Çelik şöyle devam etti: "Bu gündem içinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in siyasi ve toplumsal yaşamımızı zehirleyen söylemlerini gündemimize almamaya çalıştık. Fakat Özgür Özel’in yalan siyasetinde geldiği nokta, hakettiği cevabı vermeyi zorunlu kılmıştır. CHP Genel Başkanı Özgür Özel yargısal süreçlerle ilgili olarak kendi yönetimiyle ve partisiyle ilgili gündeme gelen iddiaların hiçbirine cevap verememiştir. Bunun yerine sürekli Cumhurbaşkanımıza dönük iftira cümleleri kurmaktadır. Özgür Özel’in yargısal süreçlerle Cumhurbaşkanımızı ilişkili göstermeye çalışması bir siyasi yalan kampanyasıdır. Özgür Özel’in, Sayın Cumhurbaşkanımızın başka bir ülkenin devlet başkanından icazet aldığını söylemesi ise hem bir siyasi yalan hem de bir siyasi acizliktir. Oysa herkes şahittir ki siyasi söylemlerinde dış odaklardan sürekli destek talep eden kişi Özgür Özel’dir." Özgür Özel’in her açıklamasının Türkiye’nin temel meselelerinde ve siyasi tarih konusundaki bilgisizliğini tekrar tekrar gösterdiğini vurgulayan Çelik, "Özgür Özel’in Cumhurbaşkanımızın Kıbrıs Türk davası ve KKTC konusundaki hassasiyetini sorgulaması siyasi cehaletten başka birşey değildir. Cumhurbaşkanımızın Kıbrıs Türk davası ve KKTC konusundaki hassasiyetini hem milletimiz hem de uluslararası toplum çok iyi bilmektedir. Özgür Özel’in Cumhurbaşkanımızın Gazze ve Filistin davası konusundaki hassasiyetini sorgulamaya kalkması ise siyasi cehaletin zirvesidir. Gazze’de ve tüm Filistin’de Cumhurbaşkanımıza dualar edilip selamlar gönderilirken, Özgür Özel’in cümlelerini ciddiye alan tek bir kişi bile yoktur. Özgür Özel CHP’yi siyaset karşıtı bir kampanya partisine dönüştürmektedir. CHP açısından en temel problem budur" değerlendirmesini yaptı.
Ankara Bakan Yumaklı: "Dünya Veteriner Hekimler Günü Kutlama Programı"nda konuştu Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "İklim değişikliğinin getirmiş olduğu farklılıklar, dalgalanmalar, biyolojik tehditler; veteriner hekimlerin küresel düzeyde daha görünür olması anlamına geliyor" dedi. Ankara’da Orman Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda "Dünya Veteriner Hekimler Günü Kutlama Programı" düzenlendi. Programa katılan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, konuşmasında, "Günümüz halk sağlığı açısından önemli kısmı ise zoonoz hastalıklar. Yani hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar. COVİD-19’dan bahsettik. Bunun zoonotik kökenli bir hastalık olduğunu düşünürsek bu salgınlarda veteriner hekimlerimizin ne kadar önemli olduğunu anlamış oluruz" ifadelerini kullandı. "Biyolojik tehditler, veteriner hekimlerin daha görünür olması anlamına geliyor" COVİD-19 aşısının üretim sürecinde Türk veteriner hekimlerin önemli katkısı olduğunu söyleyen Bakan Yumaklı, "İklim değişikliğinin getirmiş olduğu farklılıklar, dalgalanmalar, biyolojik tehditler; veteriner hekimlerin küresel düzeyde daha görünür olması anlamına geliyor" dedi. Dünyanın ‘Tek Sağlık’ sistemini tartışmaya başladığını belirten Yumaklı, "Yani ‘Tek Sağlık’ sistemi. İnsan, hayvan ve çevre sağlığını bir bütün olarak ele alıyor ve geleceğimizi korumak üzere metodolojiler geliştiriyor. Bu konuda ülkemizdeki ‘Tek Sağlık’ sisteminin muhatabının bakanlığımız olduğunu ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. "Veteriner hekimsiz sağlıklı bir yaşamın olamayacağı görülmüştür" Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu ise konuşmasında, "Tüm zamanlarda yaşanan hastalıklar, salgınlar ve son olarak COVID-19 ile bir kez daha veteriner hekimsiz sağlıklı bir yaşamın olamayacağı görülmüştür" ifadesini kullandı. Eroğlu, "Biran önce, İnsan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre sağlığı her üçü birlikte tek sağlık konsepti olarak değerlendirilerek, disiplinler arası bir uygulama ile arzu edilen seviyede veteriner Halk Sağlığı pratiğine geçilmelidir" diye konuştu. "Zoonotik hastalıklarla mücadelede en etkili yol ‘Tek Sağlık’ uygulamasıdır" Eroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Tek sağlık konsepti hayvanlardan insanlara bulaşabilen ve küresel halk sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıkların kontrolünde, antibiyotik direnci ile mücadelede ve gıda güvenliğinin sağlanmasında beşeri hekimler, veteriner hekimler ve diğer sağlık personelinin bir arada çalışmasını gerektiren kavramdır. Korunma tedaviden daha etkili ve daha ekonomik olup, hayvanlardan insanlara bulaşan zoonotik hastalıklarla mücadelede en etkili yol ‘Tek Sağlık’ uygulamasıdır." Eroğlu, "Yasal ve fonksiyonel olarak Sağlık hizmetleri sınıfında olan veteriner hekimler sağlık çalışanlarına verilen, sağlıkta şiddet, fiili hizmet zammı, özlük hakları, emeklilik hakları gibi haklardan yararlanamıyorlar. Çalışan ve emekli veteriner hekimlerin maaşları ve özlük hakları ile diğer sağlık meslek mensupları arasında adeta uçurumlar oluşmuştur" ifadelerini kullandı. "Mezun iş desteğimize ihtiyacımızın olduğunu arz etmek istiyorum" Eroğlu, "Veteriner Fakültesi sayımız çok fazla. Yılda 3 bine yakın veteriner hekim mezun oluyor. Bunların kamu istihdamı zor. Mesleğini serbest olarak icra edecek meslektaşlarımız için klinik epey pahalı şeyler. Mezun iş desteğimize ihtiyacımızın olduğunu arz etmek istiyorum" değerlendirmesinde bulundu. "Türkiye’de 4 bin veteriner hekimin belediyelerde istihdam edilmesi gerekiyor" Eroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Bir belediyeyi ziyaret ettim. Hayvan sayısını sordum. ‘690 civarında hayvan olduğunu’ söyledi. ‘Kaç veterineriniz var’ dedim. ‘1 tane’ dedi. Bende ‘3 ay sonra o arkadaşımız atıl duruma gelir, görev yapamaz’ dedim. Güvenlik görevlilerini bile vardiya ile çalıştırırken 24 saat bir veteriner hekimin 690 köpeğin şatları ile ilgili istenilen çalışmaları yapması mümkün değildir. Yaptığımız değerlendirmelere göre Türkiye’de 4 bin veteriner hekimin belediyelerde istihdam edilmesi gerekiyor." Program, Basın ve Hizmet Ödülleri’ne layık görülen kişilere takdim edilen ödüllerin ardından sona erdi.
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi, hastalığa neden olan bakterilerin doğru ve hızlı belirlenmesine yönelik araştırma yapacak Kastamonu Üniversitesi tarafından gittikçe yaygınlaşan enfeksiyonlarla mücadelede, hastalığa neden olan bakterinin hem doğru hem de hızlı belirlenmesine imkan tanıyacak çalışmalar araştırılacak. Kastamonu Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. İdris Yazgan’ın yürütücülüğünü yaptığı "Fluorescein Konjuge Altın Nanoparçacık Glikokonjugatlar ile Flöresans Temelli Olarak Pseudomonas aeruginosa Bakterisinin Seçimli Olarak Belirlenmesi" isimli proje, TÜSEB’den destek almaya hak kazandı. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mühendislik Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Abdurrahman Gümüş’ün araştırmacı olarak katkı sunduğu proje, fluorescein konjuge altın nanoparçacık glikokonjugatlarının kullanımıyla, floresans temelli bir yaklaşım geliştirilerek Pseudomonas aeruginosa bakterisinin karbohidrat-lektin etkileşimi üzerinden hassas, hızlı ve spesifik bir şekilde tespit edilmesini sağlayarak bu alandaki tanı yöntemlerine özgün bir katkı sunmayı amaçlıyor. TÜSEB tarafından 250 bin TL’lik destek alan proje, gittikçe yaygınlaşan enfeksiyonlarla mücadelenin en önemli aşamalarından biri de hastalığa neden olan bakterinin hem doğru hem de hızlı belirlenmesine imkan tanıyacak. Projenin hem bilimsel hem de ekonomik anlamda önemli katkılar sağlayacağını söyleyen Doç. Dr. İdris Yazgan, çalışmanın ekonomik etkisine de değinerek, "Hastanelere ek olarak gıda ve su analiz laboratuvarları gibi kurum ve kuruluşlarda bakteri varlığının doğru tanımlanmasına yönelik pek çok çalışma yapılmaktadır. Çalışmamızın başarıyla tamamlanması ve ticarileşmesi durumunda ülke içerisinde yabancı menşeli hazır kitlere alternatif olarak P. Aeruginosa belirlenmesi için kitler oluşturulabilir ve bu durum hem iç pazara hem de dış pazara yönelik ürünlerin eldesini sağlayabilir. Buradaki önemli bir durum ise çalışmaya katılacak YL öğrencisinin bu alanda yetişmiş olması ile onun doğrudan ilgili sektöre yönelik deneyim kazanması ve istihdam edilmesine katkı sağlayabilir. Diğer önemli bir durum ise Biyosensör piyasasının 2026 yılında 36,7 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu durum başarılı biyosensör geliştirmenin ülke ekonomisine önemli katkılar Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, projeyle ilgili yaptığı açıklamada, sağlık alanında yapılan her türlü çalışmanın hem ulusal hem de uluslararası düzeyde sağlık alanında önemli bir etki oluşturma potansiyeline sahip olduğunun altını çizdi. Rektör Topal, projenin, sadece bilimsel bilgiye katkıda bulunmakla kalmayıp, aynı zamanda toplum sağlığının iyileştirilmesine yönelik somut ve etkili çözümler sunacağını ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağını vurguladı.