ÇEVRE - 22 Mart 2025 Cumartesi 03:06

Elazığ’da kar yağışı etkisini sürdürüyor

A
A
A
Elazığ’da kar yağışı etkisini sürdürüyor

Elazığ’da kar yağışı gece saatleri itibarıyla etkisini artırdı.


Meteoroloji 13. Bölge Müdürlüğü’nün kuvvetli yağış uyarısı yaptığı Elazığ’da kar yağışı etkisini artırdı. Akşam saatlerinde başlayan kar yağışı, gece etkisini artırdı. Yağışlar birlikte kent beyaza büründü. Özellikle yüksek kesimlerde etkili olan yağışla birlikte vatandaşlar ve sürücüler zor anlar yaşadı.



Elazığ’da kar yağışı etkisini sürdürüyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Gölbaşı beldesindeki menderesler görsel şölen oluşturdu Bitlis’in Güroymak ilçesine bağlı Gölbaşı beldesinde bulunan menderesler, doğal görüntüsüyle görsel şölen sunuyor. Baharın yüzünü göstermeye başladığı Bitlis’te doğan eşsiz dokusuyla hayran bırakan manzaralar ortaya çıkmaya devam ediyor. Özellikle bahar aylarında eriyen kar suları ve artan akarsu debisiyle belirginleşen menderesler, görenleri kendine hayran bırakıyor. Bu doğal güzelliklerden biri de Gölbaşı beldesindeki menderesler. Bitlis’in doğal güzellikleri arasında yer alan Gölbaşı beldesindeki menderesler, bahar aylarında su seviyesinin yükselmesiyle daha belirgin hale geliyor. Doğal yapısıyla dikkat çeken Gölbaşı beldesindeki menderesler, çevresindeki yeşil alanlarla birleşerek adeta bir görsel şölen sunuyor. Kıvrıla kıvrıla akan suyun oluşturduğu doğal desenler, kartpostallık görüntüler sunuyor. Drone ile havadan görüntülenen menderesler doğanın muhteşem dokusunu gözler önüne serdi. Kaydedilen görüntülerde, bölgenin bahar aylarında canlanan doğası dikkat çekiyor. Havadan çekilen görüntülerde, kıvrılarak akan suyun çevresindeki yemyeşil tarım arazileri ve doğal oluşumlar adeta bir sanat eseri gibi görünüyor. Gölbaşı beldesinin eşsiz ekosistemini yansıtan görüntüler, doğa fotoğrafçıları ve gezginler için yeni keşif rotaları arasındaki yerini alıyor. Bölgeye gelen ziyaretçiler ve fotoğrafçılar, doğanın sunduğu bu benzersiz görüntüleri kayıt altına alırken, Gölbaşı beldesinin keşfedilmeyi bekleyen doğa harikalarından biri olduğunu vurguluyor. Doğa tutkunları için cazip bir destinasyon olan bu alan, ekoturizm açısından da büyük bir potansiyel taşıyor. Bölge halkı ise Gölbaşı mendereslerinin turizme kazandırılması gerektiğini belirterek, bölgenin tanıtımı için daha fazla çalışma yapılmasını talep ediyor. Doğa ile iç içe olmak isteyenler için eşsiz bir fırsat sunan Gölbaşı beldesi, her mevsim sunduğu manzaralarla doğaseverleri kendine çekmeye devam ediyor.
Elazığ Kürsübaşı’na kadın eli değdi, izleyenler hayran kaldı Elazığ’da UNESCO dünya kültür mirası temsili listesinde yer alan Kürsübaşı geleneğini yaşatmak için alışagelmişin dışında Kadın Kürsübaşı ekibi kuruldu. Birbirinden farklı türkülerin seslendirildiği Kadın Kürsübaşı, vatandaşlar tarafından büyük ilgi görüyor. Elazığ Belediyesi tarafından UNESCO dünya kültür mirası temsili listesinde yer alan Kürsübaşı geleneğini yaşatmak ve tanıtmak için çalışmalar sürüyor. Bu çerçevede alışagelmişin dışında Kadın Kürsübaşı ekibi kuruldu. Tarihi Harput Mahallesi’nde bulunan Musiki Müzesi’nde düzenlenen kürsübaşı etkinliğinde kadınlar, birbirinde farklı yöresel türküleri seslendiriyor. Kadınların kürsübaşı yaptığı duyan vatandaşlar ise merak ile salona akın ediyor. Musiki Toplulukları Koro Şefi Tuna Bozkurt, "Kültürümüz olan Kürsübaşı geleneğini yaşatmak adına çalışmamız sürüyor. Genelde erkeklerle bu işi yürütüyoruz. Kadın eğitmen arkadaşlarımızın böyle bir düşüncesi oldu ve gelip biz sundular. Belediye başkanımız Şahin Şerifoğulları’nın bize sunduğu imkanlar doğrultusunda böyle bir ekip kurduk. İlk defa böyle bir ekip kuruldu. İnşallah belediyemiz adına çok güzel ve farklı etkinliklerle devam edeceğiz. 2 aylık bir oluşum. Bayağıda talep var. Güzel projelere imza atacağız" dedi. Kadın sanatçılardan Seda Kalkan, "Kadının elinin değdiği her şeyin güzelleştiği inancıyla yola çıkarak böyle bir projeye adım atmak istedim. Tuna hocam ve eğitmen arkadaşlarım sayesinde Elazığ Kürsübaşı Kadın Topluluğunu kurduk. Bizlere destek veren Belediye Başkanımız Şahin Şerifoğulları’na teşekkürlerimizi iletiyoruz. Şuanda çok ilgi görmekteyiz. Merak uyandırdığımızı düşünüyoruz. Bizlere karşı çok büyük bir ilgi var. Elazığ Kürsübaşı geleneğini yaşatmaktayız. Bu geleneğin unutulduğunu hissediyordum. Tekrardan yaşatmak adına böyle bir proje yapmak istedim" diye konuştu.
Bursa Karsak Deresi’ndeki oksijen seviyesi bir canlının yaşamasının mümkün olmadığı seviyeye düştü Çevresinde bulunan fabrika atıklarıyla Marmara Denizi’ne simsiyah akan Karsak Deresi’nin kirliliğine dikkat çeken Gemlik Kent Konseyi Başkan Sedat Akkuş, deredeki oksijen seviyesinin bir canlının yaşamasının mümkün olmadığı 0,5 miligram seviyesinin altına düştüğünü söyledi. Marmara Denizi’ne akan ve çevresinde bulunan fabrikaların atıklarıyla kirlenen Karsak Deresi’nin kirliliğine dikkat çekmek amacıyla Bursa Kent Konseyi, Gemlik Kent Konseyi, Mudanya Kent Konseyi, Karacabey Kent Konseyi, Nilüfer Kent Konseyi ve DOĞADER tarafından basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Saadet Partisi Gemlik İlçe Başkanı Cihangir Dinç, Hamidiye Mahallesi Muhtarı Mehmet Çiçek ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. 20 yıl önce yüzülen derenin artık kokudan yanına yaklaşılmadığını söyleyen Gemlik Kent Konseyi Başkan Sedat Akkuş, "Dün köpük köpük beyaz akan, bugün onu kirletenlerin vicdanı gibi simsiyah akan Karsak Deresi’ni temizlemek artık bizler için çevresel bir olaydan çok insanı, vicdani bir mesele haline geldi. Karsak Deresi’nde oksijen seviyesi bir canlının yaşamasının mümkün olmadığı 0,5 miligram seviyesinin altına düştü. 20 yıl önce çocukluğumuzda yüzdüğümüz, balık tutup yediğimiz Karsak Deresi’nde artık kokudan yaklaşmaz olduk. Bu mesele yalnızca belediyelerin meselesi değil, Orhangazi ve Gemlik’te bir arıtma tesisi bile bulunmayan zeytin işletmelerinin meselesidir. Bir vicdan meselesi, bir ahlak meselesidir" dedi. Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren ise "Yaşanan durumu sadece sanayi kuruluşlarının suçuymuş gibi düşünmemek lazım. Burada tarımda kullanılan kimyasal ilaçlarda kirlilikte etken. Çocukluğumuz geçtiği deremize sahip çıkmak zorundayız" şeklinde konuştu.
Gaziantep Şahinbey Belediyesi’nden 100 bin kişiye yemek hizmeti Şahinbey Belediyesi, aşevi ve mobil aşevi hizmetleriyle her gün binlerce kişiye sıcak yemek ulaştırıyor. 36 bin kişilik kapasiteye sahip aşevi, mobil aşevlerle birlikte 100 bin kişiye kadar yemek dağıtımı yapabiliyor. Şahinbey Belediyesi, aşevi ve mobil aşevi hizmetleriyle her gün binlerce kişiye sıcak yemek ulaştırmaya devam ediyor. Ramazan ayı öncesinde, sabah erken saatlerde işe giden işçiler, öğrenciler ve halkın her kesimine 23 farklı noktada toplam 16 bin kişilik çorba ikram ediliyor. Tamamen doğal malzemelerle hazırlanan çorbalar, zeytinyağı ve defne yaprağı kullanılarak hijyenik şartlarda üretiliyor. Belediye, ayrıca ihtiyaç sahibi yaklaşık 8 bin 500 kişiye düzenli yemek desteği sağlıyor. Ramazan ayında ise yaşlı, engelli ve yemek yapamayan vatandaşlara iftarlık yemekleri evlerine teslim ediliyor. Adıyaman’da iftar çadırı kuruldu Şahinbey Belediyesi, Adıyaman’da kurduğu iftar çadırıyla her gün bin kişiye iftar veriyor. Paketli ve hijyenik şekilde hazırlanan yemekler, vatandaşlara güvenli bir şekilde ulaştırılıyor. Doğu ve Güneydoğu’nun en büyük yemek fabrikalarından birine sahip olan aşevi, yemekleri özel olarak paketleyip termobakslarda sıcaklığını koruyarak dağıtıma çıkarıyor. Tamamen doğal ve katkısız ürünler kullanılan yemeklerde zeytinyağı ve sade yağ tercih edilirken, tuz olarak yalnızca kaya tuzu kullanılıyor. Aşevinin yalnızca yemek dağıtımı yapan bir merkez olmadığını belirten yetkililer, sağlıklı ve doğal gıdalar konusunda farkındalık oluşturmayı da amaçladıklarını ifade etti. "Şahinbey Belediyesi’ne ait aşevimiz, 36 bin kişilik kapasiteye sahiptir" Aşeevi ile ilgili bilgi veren Aşevi Yöneticisi Faruk İzi, "Şahinbey Belediyesi’ne ait aşevimiz, 36 bin kişilik kapasiteye sahiptir. Mobil aşevlerimizle birlikte bu sayı 100 bine kadar çıkabilmektedir. Ramazan öncesinde, sabah erken saatlerde işe giden öğrenciler ve işçiler başta olmak üzere, halkın her kesimine 23 farklı noktada toplam 16 bin kişilik çorba ikramı yapıyoruz. Çorbalarımız tamamen doğal malzemelerle, defne yaprağı ve zeytinyağı kullanılarak hazırlanıyor. Bunun yanı sıra, ihtiyaç sahibi yaklaşık 8 bin 500 kişiye günlük yemek desteği sağlıyoruz. Ramazan ayında ise yaşlı, engelli ve yemek yapamayan ihtiyaç sahiplerine yemeklerini evlerine teslim ediyoruz" dedi. "Adıyaman’da bir iftar çadırı kurarak her gün yaklaşık bin kişiye iftar veriyoruz" Adıyaman’da iftar çadırı açıldığını söyleyen İzi, "Ayrıca, Adıyaman’da bir iftar çadırı kurarak her gün yaklaşık bin kişiye iftar veriyoruz. Burada, paketli ve hijyenik şartlarda hazırlanmış yemekler servis ediliyor. Aşevimiz, Doğu ve Güneydoğu’nun en büyük yemek fabrikalarından biri olup, yemeklerimiz özel olarak paketlenerek streçleniyor ve termobakslarda sıcaklığı korunarak dağıtıma çıkıyor. Tüm yemeklerimiz zeytinyağı ve sade yağ kullanılarak hazırlanıyor; hiçbir kimyasal madde, yapay tatlandırıcı veya katkı maddesi içermiyor. Tuz olarak yalnızca kaya tuzu kullanıyoruz. Bu yönüyle aşevimiz, yalnızca yemek dağıtımı yapan bir yer olmanın ötesinde, aynı zamanda sağlıklı ve doğal gıdalar konusunda farkındalık oluşturan bir merkez niteliğindedir" şeklinde konuştu. "Şahinbey Belediyesi bana her gün yemeğim getiriyor" Yemeklerden memnun olduğunu söyleyen vatandaş Yüksek Öfkeli, "Şahinbey Belediyesi 2 yıldır bana yemek getiriyor. Ben yemek yapamıyorum. Şahinbey Belediyesi bana her gün yemeğim getiriyor. Mehmet Tahmazoğlu’na bu desteğinden dolayı teşekkür ederim" ifadelerini kullandı. "Devletimizden Allah razı olsun" Şahinbey Belediyesi’nin yemekleri her gün taze getirdiğini söyleyen vatandaş Güllü Kaya, "Mehmet Tahmazoğlu, başımın baş tacı, gönlümüzün ilacı. Devletimizden Allah razı olsun. Şahinbey Belediyesi her gün yemeğimi getiriyor. Yemekler çok güzel, ellerinize sağlık" diye konuştu.
Bursa Bahar aylarında sizi bekleyen hastalıklara şimdiden önlem alın Mevsim geçişlerinde yaşanan ısı değişimleri birçok hastalık gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına da zemin hazırladığını belirten uzmanlar, zayıflayan bağışıklık sistemiyle birlikte vücut direncinin düşmesi, bu dönemlerde üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanmasına sebep olabileceği söyledi. Üst solunum yolu enfeksiyonları, dünyada en çok görülen ve en fazla iş gücü kaybına neden olan hastalıkların başında geldiğini belirten Op. Dr. İdil Öztürk, "Üst solunum yolu enfeksiyonuna sebep olan faktörler virüslerdir. Virüslerin zayıf düşürdüğü bireylerde diğer bakteriyel enfeksiyonlar da görülebilir. En çok bilinen üst solunum yolu enfeksiyonları nezle ve grip olmakla birlikte; bu hastalıklar sinüzit, bademcik iltihabı, orta kulak iltihabı ve larenjite neden olabilir" dedi. "Havasız ortamda bulunmak enfeksiyon riskini artırır" Üst solunum yolu enfeksiyonuna yatkınlığı artıran faktörleri anlatan Medicana Bursa Hastanesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Bölümü Op. Dr. İdil Öztürk, "Alerjik bünyeye sahip olmak, burun kemiği eğriliği veya konka büyüklüğü gibi anatomik sorunlar sebebiyle ağızdan nefes alıp verme, sigara içme, düzensiz beslenme gibi faktörler riski artırabilir. Bu hastalıklar daha çok mevsim geçişlerinde ve kalabalık ortamlarda sık görülür. Yakın mesafeden konuşma, öpüşme, öksürme sonucunda bulaşırlar. Bulunulan ortamda havalandırmanın yetersiz olması da bulaşı kolaylaştırır. Virüs, bulaşı olan yüzeylere temas sonrası ellerin yıkanmaması ile de geçebilir" diye konuştu. "Nezlede antibiyotik gereksiz" Op. Dr. İdil Öztürk, erişkinlerde sıkça görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarının başında nezlenin geldiğini söyleyerek, şöyle devam etti; "Nezle birden çok virüsün yol açtığı, kişiden kişiye bulaşan, üst solunum yollarını tutan hafif seyirli bir hastalıktır. Üşütme, soğuk algınlığı olarak da bilinir. Sigara içenlerde daha sık görülmez fakat ağır seyreder. Bir insan, ömrü boyunca yaklaşık olarak 300 defa nezle olur. Hafif ateş, burun akıntısı, hapşırma bazen öksürük, en sık rastlanan belirtilerdir. Özel bir tedavisi yoktur. Komplikasyon gelişmezse hastalık kendini sınırlar ve ortalama bir hafta sürer. Antibiyotik kullanımı gereksizdir. Burunu açmak için okyanus suyu içeren spreyler, bazen ateş düşürücü-ağrı kesiciler, destekleyici tedavi olarak uygulanır. Hastayı izleyen doktor ikincil bakteri enfeksiyonu eklendiğini görürse antibiyotik başlayabilir." "Gripten aşıyla korunmak mümkün" Üst solunum yolu enfeksiyonlarından gribin ani olarak yüksek ateşle başladığını söyleyen Op. Dr. İdil Öztürk, "Grip öksürük, boğaz ağrısı, baş ve kas ağrıları, bitkinlik, burun akıntısı veya tıkanıklığı ile kendini gösterir. Ateş ise genellikle 5 gün ya da 1 hafta sürer. Tanıda grip benzeri hastalık belirtileri olan ve bu şikâyetlerden herhangi biri ile başvuran olgulardan boğaz, burun ya da geniz süprüntüsü alınarak yapılan hızlı tarama testleri kullanılabilir. Tedavide dinlenme çok önemlidir. Ateş düşürücüler, bol sıvı tüketimi ve iyi beslenme önemlidir. Tedavi için bazı antiviral ilaçlar kullanılabilir ancak etki için tedaviye hızlı başlanması gerekir ve hastalığın seyrini ancak 1-2 gün kısaltır. Bu yüzden ilaç kullanımı daha ciddi enfeksiyonlar açısından risk taşıyan çocuklar veya hastaneye yatırılması gereken vakalar için önerilmektedir. Grip, bazı insanlar için daha tehlikelidir. Bebekler ve küçük çocuklar, 65 yaş ve üzerinde olanlar, gebeler, bazı hastalıklara sahip kişiler ve bağışıklık sistemi zayıflamış olanlar en yüksek risk altındadır. Gripten korunmanın en etkin yolu, grip aşısıdır" şeklinde konuştu. "Tonsilit, bronşite sebep olabiliyor" Üst solunum yolu enfeksiyonları arasında tonsilit ve farenjittin olduğunu ifade eden Op. Dr. İdil Öztürk, "Belirtileri yüksek ateş, boğaz ağrısı-yutkunma zorluğu, halsizlik-kırgınlık, baş-eklem-kas ağrıları, öksürük ve bazen de boyunda lenf bezlerinin şişmesidir. Bronşit ve zatürre önemli komplikasyonlardandır. Bakteriyel sebeplerle oluşan farenjitte hastalık daha ağır seyreder. Yapılan fizik muayene ve laboratuvar incelemeleri sonucu etkenin bakteri olduğu düşünülürse uygun antibiyotik tedavisi başlanmalıdır" dedi. "Orta kulak iltihabı en çok 6-18 aylık arasındaki çocuklarda görülüyor" Mevsim geçişlerinde orta kulak iltihabının da sıkça görüldüğüne değinen Op. Dr. İdil Öztürk, şöyle devam etti; "Çocuklarda orta kulak enfeksiyonu daha sık görülür. Sıklıkla nezle, grip gibi enfeksiyonları takiben gelişen ikincil bakteriyel enfeksiyon şeklindedir. En sık 6-18 ay arasındaki çocukları etkiler. 6 yaşından sonra hastalık sıklığında bariz azalma görülür. Çocukta huzursuzluk, sık ağlama ve kulaklarını tutma gibi belirtiler olur. Genellikle bakteriyeldir ve doktor kontrolünde antibiyotik tedavisi gerekebilir." Sinüzitin de üst solunum yolu enfeksiyonlarının arasında olduğuna dikkat çeken Op. Dr. İdil Öztürk, "Yüz kemiklerinin içerisinde sinüs adı verilen hava boşluklarının iltihabına sinüzit adı verilir. Viral enfeksiyonlardan sonra 7-10 günde tam iyileşme beklenirken genellikle burun doluluğu ve öksürük artışı olur. Büyük çocuklar ve erişkinlerde baş ve yüz ağrıları görülebilir. Antibiyotik tedavisi gerekebilir" diye konuştu.