EKONOMİ
30 Aralık 2025 Salı - 22:28 Şirket sahipleri dikkat: Hızla büyüyen şirketlerde yönetim eksikliği kırılganlık oluşturabilir Türkiye’de son yıllarda birçok şirketin satış hacimleri ve operasyon ölçekleri hızla büyürken, bu büyümenin beraberinde yeni riskler getirdiği görülüyor. Uzmanlar, şirketlerin büyüme sürecinde yönetim ve kontrol mekanizmalarını büyümeye paralel geliştirmediğinde dışarıdan güçlü görünseler de içeride kırılganlaşabileceğine dikkat çekiyor. Türkiye’de son yıllarda şirketlerin satış hacimleri ve operasyon ölçekleri hızla büyürken, bu büyümenin beraberinde yeni riskler getirdiği görülüyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan BirFatura CEO’su İbrahim Bayır, büyümenin tek başına güç anlamına gelmediğini aynı hızda yönetim ve kontrol mekanizmalarının gelişmediği takdirde şirketlerin dışarıdan güçlü görünürken içeride kırılganlaşabildiğini aktardı. Büyüme dönemlerinde şirketlerin çoğu zaman satış rakamlarına odaklandığını ifade eden Bayır, bu yaklaşımın ciddi riskler barındırdığını söyledi. Operasyon, tedarik zinciri ve nakit akışı gibi alanların satış hızına paralel şekilde yönetilmediğinde kırılganlık kaçınılmaz hale geldiğini belirten Bayır, "Şirket büyüyor, sipariş artıyor, müşteri sayısı yükseliyor. Ancak bu büyüme aynı anda yönetilemiyorsa, ilk beklenmedik durumda sistem zorlanmaya başlıyor" dedi. "Bir şirket büyürken aynı zamanda ne olup bittiğini görebilmeli" Son dönemde yaşanan operasyonel ve finansal dalgalanmaların, birçok şirketi beklenmedik şekilde etkilediğini belirten Bayır, bunun temel nedenlerinden birinin krizlere hazırlıksız yakalanmak olduğunu söyledi. Kırılganlığın çoğu zaman kriz anında değil, işlerin iyiye giderken de oluştuğunu aktaran Bayır, bu dönemlerde risklerin ikinci plana atıldığını vurguladı. Bayır, iş dünyasında rekabetin artık yalnızca ürün ve satış üzerinden ilerlemediğini, şirketlerin ne kadar yönetilebilir olduğunun belirleyici hale geldiğini dile getirerek, "Bir şirket büyürken aynı zamanda ne olup bittiğini görebilmeli. Nerede risk var, nerede aksama yaşanıyor, nakit akışı hangi noktada zorlanıyor; bunlar net şekilde izlenemiyorsa büyüme sağlıklı değildir" diye konuştu. Platform ekonomisi ve tek kanala bağımlılık uyarısı Dijitalleşme ve pazaryerlerinin şirketlere önemli bir hız kazandırdığını ifade eden Bayır, tek kanala aşırı bağımlılığın kırılganlığı artırabileceğine dikkat çekti. Bayır, "Pazaryerleri satış hacmi açısından önemli bir avantaj sağlıyor. Ancak tüm iş modelinin tek bir platforma bağlı olması, şirketlerin kontrol alanını daraltabiliyor. Sağlıklı büyümenin, pazaryerlerini güçlü bir kanal olarak kullanırken aynı zamanda kendi marka ve operasyon altyapısını güçlendiren şirketler tarafından yakalanabiliyor" şeklinde konuştu. "Kırılganlık çoğu zaman şirketin içinde başlıyor" Şirketlerin kırılganlaşmasının çoğu zaman dış faktörlerden önce iç dinamiklerden kaynaklandığını belirten Bayır, operasyonel dağınıklık, finansal görünürlük eksikliği ve veriye dayalı karar alma alışkanlığının yeterince gelişmemesinin bu süreci hızlandırdığını söyleyerek, "Büyüme, beraberinde kurumsallaşmayı getirmiyorsa şirketler daha hassas hale geliyor. Bugün şirketlerin kendine sorması gereken soru ‘Ne kadar büyüdük?’ değil, ‘Bu büyümeyi ne kadar sağlıklı yönetiyoruz?’ olmalı. Dayanıklılığı olmayan büyüme, uzun vadede ciddi riskler barındırır" ifadelerini kullandı.
30 Aralık 2025 Salı - 20:03 Çorum’da 1 yılda 797 firmada fiyat denetimi yapıldı Çorum İl Ticaret Müdürlüğü ekipleri tarafından 2025 yılı içerisinde 797 firma ve 7 bin 237 ürün denetlenirken, 3 firmada toplam 12 üründe fahiş fiyat uygulandığı tespit edildi. Çorum İl Ticaret Müdürlüğü tarafından, 2026 yılını kapsayan asgari ücretin belirlenmesiyle birlikte 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında, fahiş fiyat ve fiyat etiketi denetimleri sıklaştırıldı. Ekipler, il genelindeki işletmelerde denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Bu yıl Çorum İl Ticaret Müdürlüğü tarafından il merkezi ve ilçelerde, temel gıda, temizlik, giyim ürünleri satan mağazalar ile kafe ve restoranlarda denetimler aralıksız devam ettirildi. Yıl içerisinde, 6502 sayılı Kanun kapsamında 720 firma ve 7 bin 105 ürün, 6585 sayılı Kanun kapsamında ise 77 firma ve 132 ürün denetlendi. 3 firmada toplam 12 ürün hakkında fahiş fiyat uygulandığı tespit edildi. Tespit edilen ürünlere ilişkin düzenlenen tutanaklar, Bakanlığımız İç Ticaret Genel Müdürlüğü’ne iletildi. Öte yandan denetim ekipleri tarafından, esnaflara 6502 sayılı Kanun hükümlerine uygun hareket etmeleri gerektiği, aksi halde aykırılık tespit edilen her ürün için 3.973 TL idari para cezası uygulanacağı bildirildi. Konuyla ilgili yapılan açıklamada, denetimlerin 2026 yılında da aralıksız devam ettirileceği kaydedildi.
Türk enerji sektöründe yeşil ve dijital becerilerin geliştirilmesi için yeni yol haritası
05 Aralık 2025 Cuma - 10:54 Türk enerji sektöründe yeşil ve dijital becerilerin geliştirilmesi için yeni yol haritası UNDP ICPSD ile EBRD iş birliğiyle kurulan ve Enerjisa Enerji’nin özel sektör paydaşı ve faydalanıcısı olduğu ‘Kapsayıcı Bir Gelecek İçin Beceriler Ağı (S4IF)’ kapsamında, enerji sektörünün yeşil ve dijital dönüşümünün gerektirdiği mesleki becerilere sahip iş gücü geliştirme amaçlı bir yol haritası oluşturuldu. Türkiye’nin önde gelen elektrik dağıtım ve perakende satış şirketlerinden Enerjisa Enerji, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi (UNDP ICPSD) ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ortaklığında enerji sektörünün yeşil ve dijital ikiz dönüşümüne hazırlanması amacıyla nitelikli iş gücü gelişimini destekleyen kapsayıcı bir ortak girişim hayata geçirdi. Enerjisa Enerji’nin ilk özel sektör paydaşı ve faydalanıcısı olduğu ‘Kapsayıcı Bir Gelecek İçin Beceriler Ağı (Skills for an Inclusive Future - S4IF)’ kapsamında oluşturulan "Türkiye Enerji Sektöründe Yeşil ve Dijital Becerilerin Geliştirilmesi Ortak Girişimi" ve bu kapsamda hazırlanan rapor, Ankara’da kamuoyuna tanıtıldı. Şirketin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, Enerjisa Enerji Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Yetkinlikler Bölüm Başkanı Ebru Taşcıoğlu, UNDP Türkiye Temsilci Yardımcısı Mustafa Ali Yurdupak, EBRD Avrasya Bölgesi Enerji Sektörü Başkanı Şule Kılıç katıldı. 2024’te Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen COP29’da uluslararası arenada ilk kez duyurulan iş birliğinin ilk somut çıktısı olan "Türkiye’nin Enerji İş Gücünde Yeşil ve Dijital Beceriler: İkiz Dönüşüm Rehberi" raporunun bulgularının da paylaşıldığı toplantıda enerji sektörünün geleceği ve Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma amaçları açısından taşıdığı stratejik önem vurgulandı. Raporda, Türkiye’nin enerji sektöründeki mevcut iş gücü kapasitesi, beceri açıkları ve gelişim alanları detaylı biçimde analiz edilirken, sektörün yeşil ve dijital dönüşüme uyumu için kapsamlı bir yol haritası sunuluyor. Türkiye’nin 2053 net-sıfır hedefi ile uyumlu olarak hazırlanan yol haritası, enerji sektöründe adil ve kapsayıcı bir dönüşümün nasıl mümkün olabileceğini ortaya koyuyor. Kadınlar, gençler ve kırsal bölgelerdeki bireyler için fırsat eşitliğini önceliklendiren yaklaşım, sektörün rekabetçiliğini, yenilikçiliğini ve sürdürülebilir büyümesini desteklemeyi de hedefliyor. Enerjisa Enerji Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Yetkinlikler Bölüm Başkanı Ebru Taşcıoğlu, girişimin Türkiye’nin enerji dönüşümü açısından önemini şöyle vurguladı: "Şirket olarak sektörümüzün dönüşümüne liderlik ederken, iş gücümüzün yeşil ve dijital becerilerle donatılması için de çalışmaya devam ediyoruz. İnsana yatırım yapmadan, fırsat eşitliğini sağlamadan ve nitelikli istihdamı desteklemeden gerçek bir dönüşümün mümkün olmayacağını biliyor ve iş birliklerimizi de buna göre şekillendiriyoruz. Bu kapsamda paydaşlarımızla projeler geliştiriyor, anlamlı ortaklıklar kuruyor ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımımız sayesinde ‘Daha İyi Bir Gelecek’ vizyonumuzu daha da güçlendiriyoruz. Şirket olarak daha yeşil, daha dijital, daha kapsayıcı bir enerji geleceği inşa etmek için tüm paydaşlarımızla çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz." UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Mustafa Ali Yurdupak, girişimin Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedefleri açısından kritik bir rol oynadığını belirterek şunları söyledi: "Bugün tanıtımını yaptığımız EBRD-UNDP-Enerjisa Enerji Ortak Girişimi, enerji sektöründeki beceri açıklarını belirleyerek, Türkiye enerji sektörünün daha dirençli, kapsayıcı ve rekabetçi bir yapıya kavuşması için çalışıyor. UNDP Türkiye olarak, Kapsayıcı Bir Gelecek İçin Beceriler İşbirliği Ağı’nın ilk ülke çalışması olan S4IF Türkiye’yi hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz. S4IF Türkiye, Türkiye’nin yeşil ve dijital dönüşüm sürecinde ihtiyaç duyduğu kapsayıcı becerilerin geliştirilmesini destekleyecek. Bu çerçevede, özel sektörün bilgi ve deneyimini kamu politikalarıyla buluşturarak, beceri geliştirme alanında daha etkili ve sürdürülebilir çözümler üretmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, S4IF Türkiye kapsamında geliştirilecek yeni ortaklıklar yoluyla özel sektörün beceri geliştirme süreçlerine daha aktif katılımını da amaçlıyoruz. Bu girişim, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda S4IF İşbirliği Ağı’nın diğer ülke çalışmaları için de bir model teşkil edecek. UNDP Türkiye olarak, bu süreci ulusal önceliklerle uyumlu şekilde yönlendirmeye ve kapsayıcı istihdama destek vermeye kararlıyız." EBRD Avrasya Bölgesi Enerji Sektörü Başkanı Şule Kılıç, enerji dönüşümünde iş gücü kapasitesinin güçlendirilmesinin önemini vurgulayarak şöyle konuştu: "Bugün, Türkiye dahil, Bankamızın faaliyet gösterdiği birçok ülkede mesleki ve teknik beceri açıkları dönüşümün önündeki en büyük engellerden biri olarak öne çıkıyor. Türkiye’de enerji yatırımlarımız hızla devam ederken, geleceğin enerji sektörü iş gücünü oluşturacak gençlerimizin yeşil ve dijital dönüşümün gereklerine uygun beceriler kazanmalarını desteklemek üzere UNDP ve Enerjisa Enerji ile iş birliği yapmaktan memnuniyet duyuyoruz. Kamu, özel sektör ve eğitim kurumları başta olmak üzere tüm paydaşlarımızla iş birliği içinde geleceğin enerji sektörünü birlikte inşa etmek için çalışmaya devam edeceğiz."
Kırşehir halkı Gazze için tek yürek oldu
05 Aralık 2025 Cuma - 10:47 Kırşehir halkı Gazze için tek yürek oldu Kırşehir’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çağrısı üzerine İl Müftülüğü koordinesinde Cacabey Meydanı’nda Gazze yararına "Hayır Çarşısı" kuruldu. Din görevlilerinin yoğun katılım gösterdiği etkinlikte, Kur’an kursu kursiyerleri ile eğitimci kadınlar evlerinde hazırladıkları pasta, börek, gözleme, tatlı ve çay satışlarını gerçekleştirdi. Meydanda piyasa fiyatlarının altında sunulan ürünler vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Yoğunluk nedeniyle stantlar gün boyunca hareketliliğini korurken, elde edilecek gelirin Gazze’de savaşın yaralarını sarmak amacıyla kullanılacağı belirtildi. Din görevlisi Yunus Aydın, halkın desteğinin kendilerini mutlu ettiğini ifade ederek, "Vatandaşın ilgisi gerçekten yoğun. Savaştan çıkan bölgede yaraların sarılması adına kurulan bu hayır çarşısına herkes duyarlılık gösterdi" dedi. Vatandaşlardan Gülsüm Türk ise, kadınların fedakarlıklarına dikkat çekerek, "Duyarlı insanların varlığı bizi sevindiriyor. Kadınlar hem maddi hem manevi varlıklarıyla burada. Gazze için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Soğuk havada burada bulunmak, orada yaşananları daha iyi anlamamıza vesile oluyor" ifadelerini kullandı. Hayır çarşısının gün boyu açık kalacağı ve elde edilen tüm gelirin Gazze’ye ulaştırılmak üzere ilgili kurumlara teslim edileceği öğrenildi.
Başkan Günel: ’Kuşadası turizmde yeniden marka kent oldu’
05 Aralık 2025 Cuma - 10:46 Başkan Günel: ’Kuşadası turizmde yeniden marka kent oldu’ Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, 19’uncu TTI İzmir Uluslararası Turizm Ticaret Fuar ve Kongresi’nde düzenlenen ‘İlçelerin Kalkınmasında Turizmin Rolü isimli panele katıldı. Panelde, Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Moderatör Orhan Belge’nin sorularını yanıtlayan Başkan Ömer Günel, "Çalışmalarımız sayesinde Kuşadası Türkiye turizminde yeniden marka kent haline geldi. Her yıl kendi turist rekorunu kırıyor" dedi. TTI İzmir 19’uncu Uluslararası Turizm Ticaret Fuar ve Kongresi, 54 ülkenin katılımıyla dün başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ ve TÜRSAB iş birliğiyle düzenlenen fuarı, Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel de ziyaret edip, ‘İlçelerin Kalkınmasında Turizmin Rolü isimli panele katıldı. Panelde, ÇEŞTOB Başkanı Moderatör Orhan Belge’nin sorularını yanıtlayan Başkan Ömer Günel, Kuşadası’nda turizminin 12 aya yayılması için hayata geçirdikleri projeler ile yapılması gerekenleri anlattı. Başkan Ömer Günel, panelin başında Kuşadası’nda turizm kaynaklı yaşanan zorluklara değindi. Turizm kenti olmanın öne çıkan sorunlarından birinin fiili nüfusun resmi nüfusun üzerine çıkması olduğunu belirten Başkan Ömer Günel, "Devletten resmi nüfus oranında bütçe alıyoruz. Ancak alınan bütçe fiili nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakta eksik kalıyor. Bu da zaman zaman arzu edilen hizmetin verilememesine neden oluyor. Bu sorun aslında birçok kıyı turizm kentimizin de sorunu" dedi. Panelde, Avrupa’nın en büyük kongre merkezlerinden biri olan KOMER’in son durumuyla ilgili soruyu da yanıtlayan Başkan Ömer Günel, "Efes Kongre Merkezi, 2013 yılında açılan; maliyeti o dönemin parasıyla 100 milyon doları bulan bir tesis. Ancak dev tesis yıllardır kapalı. Bu bizim de kanayan yaramız. Efes Kongre Merkezi’nin en kısa sürede tekrar faaliyete geçmesi için en başından beri büyük çaba sarf ettik. Kuşadası’nda turizmi 12 aya çıkarmak için yapılan en büyük yatırımlardan biri olan KOMER için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Lakin ne yazık ki bu konuda herhangi bir gelişme olduğu müjdesini size veremiyorum" diye konuştu. Göreve geldikten sonra yaptıkları çalışmalar sayesinde Kuşadası’nın Türkiye turizminde yeniden marka kent olduğuna da dikkat çeken Başkan Ömer Günel, "Son yıllarda, küresel ve bölgesel olumsuzluklardan dolayı marka değerini yitiren Kuşadası’na yeniden marka değerini kazandırdık. Bunu yaparken de Kuşadası’nda turizmi 12 aya yaymak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Amacımız, dünya çapında tanınan bir turizm kenti olmanın yanı sıra, kültürel ve doğal mirasımızı koruyarak, sürdürülebilir bir turizm destinasyonu olmak. 2019 yılında turizm seferberliğimizin başlamasıyla; turist sayısı hızla arttı. 2020-2021 yılları pandemi dolayısıyla durgun geçmiş olsa da 2022 itibariyle, hem kruvaziyer turizminde hem konaklamalı turizmde her yıl kendi rekorumuzu kırıyoruz. Hali hazırda gelen turist sayısı 1,5 milyon sınırına yaklaştı. 2026 yılında kruvaziyer yolcusu ile beraber 2,5 milyon turist ağırlamayı bekliyoruz. Kentimiz 22 adet 5 yıldızlı otel ve 29 bin 437 nitelikli yatak kapasitesine sahip. Otel ve tesislerimizde nitelikli yatak kapasitesi her yıl ortalama yüzde 5-10 oranında artmakta. 2026 sezonunda 4 zincir otel ve 3 bin 500 nitelikli yatak sahibi daha olacağız" dedi. Kuşadası Belediyesi olarak turizm fuarlarını da çok önemsediklerini belirten Başkan Günel, sözlerini şöyle tamamladı: "Kentimizin doğal, tarihi, kültürel zenginliklerini; alternatif turizm potansiyelini ve konaklama imkanlarını tanıtmak amacıyla turizmcilerimizle iş birliği içerisinde önemli turizm fuarlarına katılım sağlıyoruz. Fuarlarda turizmcilerle ve acente temsilcileriyle birebir görüşmeler gerçekleştirerek kentimizin etkin tanıtımını yapıyoruz. İngiliz turizm firmalarıyla da iş birliği içerisindeyiz. Bunun da karşılığını almaya başladık. Gelecek yıl Türkiye genelinde İngiliz turist sayısında azalma beklenirken bizim kurduğumuz temaslar sayesinde Kuşadası’nda artış yaşanacak. Bunun yanında kentimizde turizm yatırımları da yapıyoruz. Davutlar Mahallesi’nde hizmete açtığımız Ada Camping, bugün Türkiye’nin en çok tercih edilen kamp ve karavan merkezi. Yine dijital göçebeler için yaşama geçirdiğimiz Kampinova yeni turizm anlayışına farklı bir soluk getirdi. Ayrıca Kuşadası’nda yerli ve yabancı ziyaretçilerimiz için de yeni turistik ve kültürel rotalar kazandırdık"
ASO’dan ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılında Yazılımın Sanayileşmesi Zirvesi’
05 Aralık 2025 Cuma - 10:21 ASO’dan ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılında Yazılımın Sanayileşmesi Zirvesi’ Ankara Sanayi Odası (ASO), Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğunun anahtarı olacak önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 11 Aralık’ta ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılında Yazılımın Sanayileşmesi Zirvesi’ düzenlenecek. Sanayinin dijital dönüşümüne yönelik çalışmalarını sürdüren ASO, yazılım sektörünün tüm paydaşlarını ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılında Yazılımın Sanayileşmesi Zirvesi’nde bir araya getiriyor. 11 Aralık’ta Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek zirvede kamu ve özel sektör temsilcileri, sanayiciler, akademisyenler ve öğrenciler bir araya gelecek. Etkinlikte yazılımın sanayiye entegrasyonu ve sektörün geleceği tüm yönleriyle ele alınacak. ASO 35’inci Bilgisayar Yazılımları Sanayi Meslek Komitesi’nin koordinasyonunda düzenlenecek zirvenin açılış konuşmalarını TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, ASO Başkanı Seyit Ardıç ile ASO Bilgisayar Yazılım Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Nuray Başar yapacak. Yazılım firmalarının bir nevi ‘orta ömür tuzağına’ düşmemeleri ve büyümelerinin devam edebilmesinin önündeki ana konular olarak görülen ürün yönetimi, markalaşma ve şirketlerin sürdürülebilirliğini etkileyen diğer konular masaya uzmanlarınca yatırılacak. "Yazılım sektörü, sanayinin merkezi haline geldi" ASO Başkanı Seyit Ardıç, sanayileşmenin yalnızca fiziksel üretimden ibaret olmadığını, dijital bir platforma taşındığını belirterek, "Yazılım, sanayiyi sadece destekleyen bir unsur değil, sanayinin merkezi haline gelmiştir" dedi. Türkiye’nin rekabet gücünün yalnızca fiziksel üretim kapasitesiyle değil, dijital üretim kapasitesiyle de şekillendiğini ifade eden Ardıç, sözlerine şöyle devam etti: "Sanayi 4.0, yapay zeka, büyük veri ve otomasyon gibi kavramlar sanayimiz ile bütünleşmek zorundadır. Sanayimizin yazılımla bütünleşmesi ve entegre olması teknoloji bağımlılığımızı azaltacak; katma değeri yükseltecek bir katkı da verecektir. Türkiye bu ekosistemi güçlendirdiği ölçüde uluslararası arenada önemli bir oyuncu ve rekabet gücü yüksek bir ülke olarak öne çıkacaktır. Biz de Ankara Sanayi Odası olarak bu vizyonla önemli bir etkinliğe imza atıyoruz. Bu etkinlik, sanayimizin yazılımla entegrasyonunu ve yazılımın önümüzdeki dönemde üretime katkısını tartışacağımız önemli bir platform olacaktır. Ülkemizin dijital dönüşüm yolculuğunun anahtarı olacağına inandığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılında Yazılımın Sanayileşmesi Zirvesi’nin önemli bir beyin fırtınası ortamı oluşturacağına inanıyor, katılımlarınızı bekliyorum." Etkinliğe kayıtlar ‘https://yazilimzirvesi.aso.org.tr/kayit’ adresinden yapılabilecek.
"Emlak vergisine beklenen üst sınır geldi"
05 Aralık 2025 Cuma - 10:15 "Emlak vergisine beklenen üst sınır geldi" Emlak Uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, "Emlak vergisindeki artışlara üst sınır getirilmiş olması sektörümüz adına sevindirici bir adımdır. 2026 yılı vergi değerlerinin, 2025 yılı değerlerinin en fazla iki katı ile sınırlandırılması, hem mükellefleri yüksek bir vergi yükünden koruyacak hem de piyasadaki belirsizliği azaltacaktır" dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda kabul edilen önerge ile, önümüzdeki yıl uygulanacak emlak vergisi değerlerine önemli bir üst sınır getirildi. Buna göre, 2026 yılı için hesaplanan bina ve arazi vergi değerleri, 2025 yılına ait vergi değerlerinin en fazla 2 katı olabilecek. 2027-2029 döneminde ise vergi değerleri, bir önceki yıl matrahlarının yeniden değerleme oranı kadar artırılması yöntemiyle belirlenecek. "Vergi artışına tavan, kira istisnasına devam" TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 Sayılı KHK’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hakkında değerlendirmelerde bulunan Altın Emlak Global Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, düzenlemenin gayrimenkul sektörü açısından kritik bir önem taşıdığını vurguladı. Özelmacıklı, "Emlak vergisindeki artışlara üst sınır getirilmiş olması sektörümüz adına sevindirici bir adımdır. 2026 yılı vergi değerlerinin, 2025 yılı değerlerinin en fazla iki katı ile sınırlandırılması, hem mükellefleri yüksek bir vergi yükünden koruyacak hem de piyasadaki belirsizliği azaltacaktır. Gelecek yıllardaki artış ise yeniden değerleme oranının yarısı üzerinden yeniden değerleme oranı üzerinden uygulanacak. Ayrıca Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kaldırılması öngörülen konut kira istisnasındaki değişiklikten şimdilik vazgeçildi" dedi. "Tapuda eksik beyan cezaları 4 kat arttı" Gayrimenkul satışlarında gerçek beyanın esas alınması amacıyla yapılan düzenleme hakkında da bilgi veren Özelmacıklı, "Harçlar Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle tapu harcındaki eksik beyanın tespit edilmesi hâlinde uygulanacak vergi zıyaı cezası da 4 kat arttı. Bu kapsamda gayrimenkul alım-satımlarında beyan edilen bedel emlak vergisi değerinden az olmamak üzere tapu harcı hesaplanacak, gerçeği yansıtmayan beyanlarda aradaki fark için uygulanacak vergi cezası mevcut durumda yüzde 25 iken bir kat fazla uygulanacak. Gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak veya trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında da hükümdeki oran uygulanacak. Burada bir beyan affı düzenlemesi de bekliyoruz" dedi. "Yetki belgelerinden yıllık harç alınacak" Taşınmaz ticaretine yönelik yetki belgelerinden her yıl harç alınmasına ilişkin düzenlemeyi de değerlendiren Özelmacıklı, "Düzenleme kayıtlı ve mevzuata uygun şekilde faaliyet gösteren işletmeler için yeni bir mali yük oluşturacak. Taşınmaz ticaretiyle iştigal eden işletme ve sözleşmeli işletmeler her yıl 20 bin TL, büyükşehir belediyesi sınırlarında ise 40 bin TL tutarında ruhsat harcı ödeyecek. Türkiye genelinde yetki belgesine sahip 87 bin 941 işletme bulunuyor. Bu yeni harç ile sözleşmeli işletme sayılarından özellikle iptallerin olacağını, kayıt dışılığın artabilecektir. Hizmet bedellerinin sınırlandığı, mükerrer ilan girişlerinin sürdüğü ve emlak işletmeleriyle çalışma zorunluluğunun olmadığı bir piyasada, kayıt dışı çalışan çok geniş bir kitlenin bulunması önemli bir sorundur. Bu nedenle getirilen yıllık harcın, sektördeki haksız rekabeti azaltacak ek tedbirlerle desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.
İzmir’in bereketli topraklarında ‘Kırmızı elmas’ mesaisi
05 Aralık 2025 Cuma - 10:13 İzmir’in bereketli topraklarında ‘Kırmızı elmas’ mesaisi Türkiye’nin önemli tarımsal üretim merkezlerinden İzmir’in Menemen ilçesinde, kış sofralarının vazgeçilmezi ve şifa kaynağı olarak bilinen kırmızı pancarda hasat sezonu devam ediyor. Sabahın erken saatlerinde tarlaya giren tarım işçilerinin binbir zahmetle topladığı "Kırmızı elmas", bu yılki verimiyle üreticinin yüzünü güldürüyor. Gediz Ovası’nın verimli topraklarına sahip Menemen ilçesinde kışlık sebze hasadı tüm hızıyla devam ediyor. Sağlık deposu olarak görülen, özellikle turşu ve şalgam suyu yapımında kullanılan kırmızı pancar, tarladan sofralara uzanan yolculuğuna başladı. Menemen Ovası’nda binlerce dönüm arazide ekimi yapılan ve yılda ortalama 40 bin ton rekolte elde edilen ürünü toplamak için tarım işçileri sabahın ilk ışıklarıyla birlikte tarlaların yolunu tutuyor. Yağışlı havaların ardından çamurlu tarlada güçlükle ilerleyen işçiler, pancarları tek tek topraktan sökerek temizleme işlemini gerçekleştiriyor. Büyük bir titizlikle boylarına göre ayrılan pancarlar, çuvallara doldurularak kamyonlara yükleniyor. Bölge ekonomisine büyük katkı sağlayan kırmızı pancarlar, Menemen’den Türkiye’nin dört bir yanına gönderiliyor. Özellikle Adana ve Mersin bölgesindeki şalgam suyu fabrikalarının hammadde ihtiyacını karşılayan "Kırmızı elmas" kalitesi ve rengiyle ihracat kapılarını da aralıyor. Ancak üretimden tüketime uzanan zincirde oluşan fiyat farkı dikkat çekiyor. Üreticinin büyük emekle yetiştirdiği kırmızı pancar tarlada 10 TL’den alıcı bulurken, pazar tezgahlarında ve market raflarında ise fiyatı 40 TL’ye kadar çıkıyor. Tarlada 10 lira tezgahta 40 lira Yanıköy’de baba mesleği olan tarımla yaklaşık 20 yıldır uğraştığını aktaran üretici Turgay Yıldırım, "Ağustos ayının başı gibi ektiğimiz ve çimlenme aşaması oldukça hassas olan kırmızı pancarın hasadı, Ekim ayında başlayıp duruma göre Ocak, Şubat veya Mart aylarına kadar süren zorlu bir süreci kapsıyor. Yağmur, soğuk ve çamur demeden çalışmaya devam etsek de ne yazık ki ürünümüz hak ettiği değeri bulamıyor; tarlada 10 liraya çıkan mal pazarda ve marketlerde ortalama 40 liradan satılırken, yüksek girdi maliyetleri altında ezilen yine çiftçi oluyor. Tonaj ve verimden memnun olsak da fiyat konusunda yaşadığımız mağduriyet nedeniyle bu işin sonunun nereye varacağını bilemiyoruz." dedi. Şifa deposu olan kırmızı pancarı mevsiminde herkese tavsiye ettiğini vurgulayan Yıldırım, "Şimdilerde pek çiftçi yetişmiyor. Ürünlerin paraya çevrilmesine kadar geçen 90-100 günlük sürede sabretmek zor geldiğinden, yeni nesil artık bu meşakkatli meslekle uğraşmak istemiyor." diye ekledi. "Kırmızı elmas" Verimli toprakta yetişen ve yağmuru seven bir ürün olan kırmızı pancarın hasadının Ekim ayında başladığını ifade eden tarım işçisi Helin Özgün, "Biz de bu dönemde yağmur çamur dinlemeden çalışarak ürünleri kökleyip kasalıyoruz. Sapları temizlenip yapraklarından salata da yapılabilen pancarlar, havuzda çamurlarından arındırıldıktan sonra hale ve marketlere gönderilerek sofralarımıza ulaşıyor. Kana faydası olduğu için tüketilmesi tavsiye edilen ve halk arasında ‘Kırmızı elmas’ olarak bilinen bu sebze; haşlanıp sirke ve yağ ile soslayarak lezzetli bir şekilde yenebiliyor." ifadelerini kullandı.
Bilecik’te bu yıl 126 bin 524 kilogram bal üretildi
05 Aralık 2025 Cuma - 10:10 Bilecik’te bu yıl 126 bin 524 kilogram bal üretildi Bilecik Valisi Faik Oktay Sözer, Bilecik’in Türkiye’nin arıcılık açısından en değerli illerinden biri olarak öne çıktığını söyleyerek, "429 işletme, 20 bin 407 aktif kovan ve yıllık ortalama 126 bin 524 kilogram bal üretimi bulunuyor. Normal yıllarda ortalama 200 ton civarındaki üretim yapılıyor" dedi. Bilecik Valiliği koordinesinde İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen ’Arıcılık Destek Programı’ Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Programa Vali Faik Oktay Sözer, arıcılar, üreticiler ve kurum temsilcileri katıldı. Programda konuşan Vali Faik Oktay Sözer, "Bilecik, Sakarya Havzası’ndan bin 788 metre rakıma kadar uzanan yaylalara sahip topoğrafyası ve farklı iklim özellikleriyle Türkiye’nin arıcılık açısından en değerli illerinden biri olarak öne çıkıyor. Floristik çeşitlilik, zengin nektar kaynakları ve kolay ulaşım imkânları sayesinde Bilecik, yüksek kaliteli çiçek balı üretiminin doğal merkezleri arasında yer alıyor. İlimizde Arıcılık Kayıt Sistemine kayıtlı 429 işletme, 20 bin 407 aktif kovan ve yıllık ortalama 126 bin 524 kilogram bal üretimi bulunuyor. Normal yıllarda ortalama 200 ton civarındaki üretim, 2025 yılı kuraklığı nedeniyle düşüş gösterdi. Buna rağmen Bilecik, arıcılık potansiyeliyle bölgesinde örnek kabul edilen iller arasında yer almayı sürdürüyor" dedi. "Bilecik koloni sayısı 2–3 yıl içinde 30 bine yükseltilmesi hedefleniyor" Vali Sözer, açıklamasının devamında, ’Arıcılık Destek Programı’ kapsamında arı üreticilerine bin adet yeni kovan dağıttıklarını söyleyerek, "Bilecik’te arıcıların sezon boyunca 2–3 farklı konaklama noktasından yararlanabilmesi sayesinde bal kalitesinin artması ve üretim sezonunun uzaması hedefleniyor. Atılan yeni adımlar ile il genelinde koloni sayısının 2–3 yıl içinde 30 bine yükseltilmesi, üretimin artırılması ve Bilecik’in bölgesel bir arıcılık üssü hâline getirilmesi planlanıyor. Arıcılığımızı daha güçlü bir yapıya kavuşturacak desteklerimizi sizlerle paylaşmak ve yeni projelerimizi başlatmak için bir aradayız. Arıcılığa emek veren her üreticimizin yanında olmak, hem ilimizin hem de bu bereketli alanın geleceği için büyük önem taşıyor" dedi.
Beypazarı’nda hummalı havuç mesaisi başladı: Dönüme 10 ton ürün bekleniyor
05 Aralık 2025 Cuma - 10:09 Beypazarı’nda hummalı havuç mesaisi başladı: Dönüme 10 ton ürün bekleniyor Ankara’nın Beypazarı ilçesinde kışlık havuç hasadı başladı. Çiftçi Sezai Aydoğan, dönüm başına yaklaşık 10 ton ürün beklediklerini söyledi. Ankara’nın Beypazarı ilçesinde kışlık havuç hasadı başladı. Günün ilk ışıklarıyla çalışmaya başlayan işçiler, topraktan sökülen havuçları torbalara dolduruyor. Toplanan havuçlar daha sonra yıkama tesislerine götürülüyor. İlk olarak büyük havuzlarda kaba temizliği yapılan havuçlar, yıkama makinelerinden geçirilerek paketleme bölümüne aktarılıyor. İri, ince, kıtır ve kırık olmak üzere ayrılan ürünler, kullanım amacına göre farklı kasalarda sınıflandırılıyor. Üreticiler, hasat edilen havuçları talebe göre piyasaya sunmak üzere soğuk hava depolarında muhafaza ederken, Beypazarı havucu yıl boyunca Türkiye’nin dört bir yanındaki sofralara ulaştırılıyor. "Şu an tahmini verim dönüme 10 ton" Çalıştıkları arazinin 180 dönüm olduğunu belirten çiftçi Sezai Aydoğan, "Şu anda kazım zamanına geldik, işleme yapıyoruz. Haziranda ekiyoruz. Tabii işlerken toprak işlemesine çok dikkat ediyoruz. Sulama, gübreleme, ilaçlama, ot ayıklama, bunları yapa yapa 120 gün falan sürüyor. Şu an tahmini verim dönüme 10 ton. Geçen sene bir tık bundan düşüktü, 8 ton falandı. Bu seneki daha kaliteli. Susuzluk var bizde. Sondajlardan topluyoruz. Sular parmak kadar akıyor. Sıkıntımız o bizim. Su olmadığı için bu kadar ekebiliyoruz. Sondajlar var, köyün her tarafından toparlayıp buraya getiriyoruz. 10 tane göl var, 10 tane göle topluyoruz. Aktara aktara buraya geliyor. Susuzluk sene geçtikçe artıyor. Daha önce mesela başlayalı 10 sene olduysa 10 sene öncesi iki gölle iş görüyorduk, şimdi 10 göle çıkarttık ama o suyu yine bulamıyoruz. İlkbahar biraz birikim oluyor, 1 ay sonrası çok azalıyor" diye konuştu. "Kalitesi, albenisi, tadı bunlar çok farklı" Beypazarı havucunu diğer havuçlardan ayıran özelliklerine değinen Aydoğan, "Kalitesi, albenisi, tadı bunlar çok farklı. Bunun hazırlamasında, gübresinde, ilacında, su oranına yeterli derecede olacak şekilde ekilmesi gerekiyor. Su yetersiz geldiği zaman sen bunu zaten 10 alamazsın, 3 alırsın, 5 alırsın. O zaman da zarar edersin, kazanamazsın. Dikkat edilmesi gerekenler bunlar" şeklinde konuştu. Aydoğan, "Araç olarak 5-6 tane traktör var, tır var, iki tane kamyon var. İşçi olarak en az 10 kişi sabit burada var. Buranın yerli adamı. Artı 70-80 kişilik işçi geliyor ama 10 kişi buranın sabit, devamlı elemanı. Traktörü kullanıyor, kamyonu kullanıyor, sulamasına bakıyor" ifadelerini kullandı. "Burada günlük 60-70 ton havuç üretimi olur" Taşkıran Tarım firmasında havuçların yıkandığı tesiste çalışan Yahya Göktaş ise "Burada günlük 60-70 ton havuç üretimi olur. Tarladan gelir, burada yıkarız, İstanbul’a yollarız. Her tarafa yollarız. Burada 12 ay devamlı havuç var. Marul olur yazın, soğan, ıspanak. Şimdi kış mevsimi, havuç olur. Bu makine kalibre. İriyi, inceyi ayırır. Yukarıdaki havuza dökülüyor, havuzdan kazanlara geliyor ve oradan temiz suyla yıkanıyor, çamuru akıyor. Temizi bu yana geliyor. Sonra paketleniyor ve ihraç oluyor. Bunlar 25’er kilo, iri ve ince olarak ayrılıyor" dedi. Hasadın devam ettiği Beypazarı’nda üreticiler, hem iç piyasaya hem de dış pazara yıl boyunca kaliteli havuç tedarik etmeyi hedefliyor.
Eğitim harcamaları 2024 yılında 2 trilyon 200 milyar 338 milyon TL oldu
05 Aralık 2025 Cuma - 10:05 Eğitim harcamaları 2024 yılında 2 trilyon 200 milyar 338 milyon TL oldu Eğitim harcamaları 2024 yılında 2023 yılına göre yüzde 94,6 artarak 2 trilyon 200 milyar 338 milyon TL oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ilişkin Eğitim Harcamaları İstatistikleri’ni açıklayacak. Buna göre,eğitim harcamaları 2024 yılında 2023 yılına göre yüzde 94,6 artarak 2 trilyon 200 milyar 338 milyon TL oldu. Bir önceki yıla göre eğitim harcamalarının en fazla arttığı eğitim düzeyleri 2024 yılında; yüzde 99,0 ile ilkokul ve ortaokul oldu. Eğitim harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 4,9 oldu Eğitim harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) içindeki payı 2023 yılında yüzde 4,2 iken, 2024 yılında yüzde 4,9 oldu. Devlet eğitim harcamalarının GSYH içindeki payı ise 2023 yılında yüzde 3,5 iken, 2024 yılında yüzde 4,0 oldu. Devlet ve özel eğitim kurumlarınca en fazla harcama yükseköğretime yapıldı Eğitim harcamaları hizmet sunucularına göre değerlendirildiğinde; devlet eğitim kurumlarınca yapılan harcamaların yüzde 33,4’ünü yükseköğretim, yüzde 21,3’ünü ortaöğretim oluşturdu. Özel eğitim kurumlarınca yapılan harcamaların, yüzde 42,2’si yükseköğretime, yüzde 32,0’ı ortaöğretime yapıldı. Öğrenci başına eğitim harcaması 100 bin 307 TL oldu Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması 2023 yılında 49 bin 45 TL iken, 2024 yılında 100 bin 307 TL oldu. Eğitim düzeylerine göre değerlendirildiğinde, 2024 yılında öğrenci başına harcamanın en yüksek olduğu eğitim düzeyi 165 bin 467 TL ile yükseköğretim oldu. Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması, 2024 yılında bir önceki yıla göre dolar bazında yüzde 48,1 artarak 3 bin 53 dolar oldu.
Türkiye’nin cerrahi alet ve tıbbi cihaz üssü Samsun
05 Aralık 2025 Cuma - 10:05 Türkiye’nin cerrahi alet ve tıbbi cihaz üssü Samsun Türkiye’nin cerrahi alet ve tıbbi cihaz üssü Samsun, Yeni Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) yükselen yüksek teknoloji fabrikalarla küresel rekabette çıtayı daha da yukarı taşıyor. Samsun Valisi Orhan Tavlı ile Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan’ın sahada incelediği dev yatırımlar, kentin medikal üretimde "Türkiye birincisi, dünya üçüncüsü" konumunu daha da güçlendirecek adımlar olarak dikkat çekti. Kırk yılı aşkın süredir Türkiye’nin ve dünyanın önemli cerrahi alet üretim merkezlerinden biri olan Samsun’da, 2011 yılında kurulan "medikal kümelenme" ile sektör hızla büyüdü. Bugün şehirde bu alanda faaliyet gösteren firma sayısı 40’a, istihdam edilen kişi sayısı ise yaklaşık 3 bin 500’e ulaşmış durumda. Samsun, cerrahi alet üretiminde Türkiye birincisi, dünya üçüncüsü konumunu koruyor. Firmalar yalnızca cerrahi alet değil; steril konteynerler, ameliyat lambaları, cerrahi motor sistemleri, dermatoloji cihazları, ameliyathane ekipmanları, tıbbi gaz sistemleri, ortopedik implantlar, iç protezler, işitme cihazları, kemoterapi robotları ve infüzyon pompa sistemleri gibi geniş bir yelpazede üretim gerçekleştiriyor. Bu ürünler yaklaşık 120 ülkeye ihraç edilerek Samsun sanayisinin küresel gücünü yansıtıyor. Sektörün yetişmiş insan kaynağı ihtiyacını karşılamak amacıyla 2017 yılında MEDİKÜM öncülüğünde Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle Tıbbi Cihazlar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi açıldı. Ardından Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yeşilyurt Meslek Yüksekokulu’nda ön lisans ve Samsun Üniversitesinde lisans programlarının hayata geçmesiyle eğitim desteği güçlendirildi. Şehrin sağlık teknolojileri birikimini görünür kılan bir diğer önemli adım ise, 2021’de açılarak Türkiye’nin sağlık alanında tematik anlamda ilk ve tek örneği haline gelen Cerrahi Aletler ve Sağlık Müzesi oldu. Müze, geçmişten bugüne sağlık hizmetlerinin gelişimini ve Samsun’un medikal üretimdeki rolünü modern müzecilik anlayışıyla ziyaretçilere aktarıyor. Devlet destekleriyle Yeni OSB’de son teknoloji fabrikaların yapımı sürerken, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının katkılarıyla bölgeye sektöre hizmet edecek bir hassas çelik dövme tesisi kazandırılması için de çalışmalar devam ediyor.