KÜLTÜR SANAT - 17 Aralık 2025 Çarşamba 09:41

Bir yılda 400 bin kişi 3 bin yıllık kaleye çıktı

A
A
A
Bir yılda 400 bin kişi 3 bin yıllık kaleye çıktı

Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde, Roma İmparatorluğu döneminde "askeri yerleşim" olarak kullanılan, arkeolojik kazılarla geçmişe ışık tutan 3 bin yıllık Zerzevan Kalesi, yılın 12’nci ayına kadar yerli ve yabancı 400 bin ziyaretçi ağırladı.


İlçeye 13 kilometre uzaklıktaki Demirölçek Mahallesi yakınlarında 124 metre yükseklikte kayalık tepede bulunan ve askeri yerleşimde dünyada bulunan son Mithras tapınağının ortaya çıkarıldığı Zerzevan Kalesi, aralıksız olarak devam eden bilimsel kazılarla tarihe ışık tutuyor. 2020 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesine dahil edilen, kentin önemli turizm değerlerinden olan kale, yerli ve yabancı turistlerden de büyük ilgi görüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, valilik, Çınar Kaymakamlığı ve Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü katkılarıyla 2014 yılında başlatılan kazılarda bugüne kadar bin dönüm alanda 15 metre yüksekliğinde ve bin 200 metre uzunluğunda sur kalıntısı, 21 metre yüksekliğinde gözetleme ve savunma kulesi, kilise, yönetim binası, konutlar, tahıl ve silah depoları, kaya mezarları, su kanalları ile 63 su sarnıcı, yer altı kilisesi, 400 kişinin sığacağı yer altı sığınağı, konutlar ve gizli geçitler, milattan sonra 4. yüzyılda Hristiyanlığın benimsenmesiyle önemini kaybeden, dönemin Mithras dinine ait yer altı tapınağı ve Mithras Tapınağı’na gizli dini tören ve ayinler için gelen davetlilerin konakladığı alan ile birçok eser gün ışığına çıkarıldı. Ortaya çıkartılan bu tarihi yapılar ile bu yıl, 400 bin yerli ve yabancı ziyaretçi kaleyi gezmeye geldi.



Kazılar 2014’ten beri devam ediyor


Kazı Başkanı Prof. Dr. Aytaç Coşkun, Zerzevan Kalesinde kazıların ilk defa 2014 yılında başladığını ve aralıksız olarak devam ettiğini söyledi. Alan önemli bir turizm destinasyonu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Coşkun, hem Diyarbakır hem de bölge turizmi ve istihdamı için önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Coşkun, bu yıl 400 bin rakamına ulaştıklarını belirterek, "Şu anda bazı alanlarımız kapalı restorasyondan dolayı. Buna rağmen önemli bir rakam. Yıl sonuna kadar bu rakam daha da artacaktır. Hem çevre düzenleme hem kazı çalışmaları devam ediyor. Önümüzdeki yılla birlikte yeni restore edilen alanlarında ziyarete açılmasıyla bu rakamın çok daha üzerine çıkacağız. Belki 700-800 binlere ulaşacak. Ama hedefimiz yılda 1 milyon ziyaretçinin Zerzevan Kalesine gelmesi. Hem Zerzevan Kalesi hem de Mithras kutsal alanı UNESCO Dünya Mirası Geçici listesinde. 2026 yılında dünya mirası olmasını da hedefliyoruz. Bu konuda da çalışmalarımız bütün hızıyla devam ediyor" dedi.



’’Tapınağın altında büyük bir şehir var’’


Kalenin dünyanın en iyi korunmuş Roma’nın sınır garnizonu olduğu ifade eden Prof. Dr. Coşkun, "Aslında toprağın altında büyük bir şehir var. Kazıldığı zaman hem dönemin askeri hem de siyasi yaşantısına dair on binlerce eser ortaya çıkarıldı ki bazı eserler ünik. Toprağın altından ameliyat aletlerinden aydınlatma araçlarına, pişirme kaplarından askeri teçhizata kadar, hem sivil hem de askerlerin kullandıkları takılara kadar her şey Zerzevan Kalesinde mevcut. Bu on binlerce eser, dönemin aydınlatılması açısından hem bölgenin tarihini değiştirdi hem de bölgenin turizmine de önemli katkı sundu" şeklinde konuştu.


Ziyaretçilerden Sevtap Güzeltürk grup olarak 54 kişiyle Antalya’dan geldiklerini belirterek, "Turumuz Diyarbakır’da başladı. İki gün burada geçireceğiz. Antalya’da Roma ve Bizans uygarlığıyla neredeyse iç içeyiz. Burada çok daha farklı ve çok daha eski uygarlık. Hemen hepimiz çok etkilenmiş olarak dönüyoruz. Bir kez daha geleceğim. Bu gezi bizim için çok etkileyici oldu" diye konuştu.


Doktor Cemile İnci ise kendilerini tarih kitaplarının içinde dolanıyormuş gibi hissettiklerini, Mezopotamya’nın etkileyici büyüsünü hissettiğini dile getirdi.


Nesrin Ülk de "Zerzevan’a ikinci çıkışım. Burada çok önemli bir tarih yatıyor, çok güzel. Herkesin gelip görmesi lazım" ifadelerinde bulundu.



Bir yılda 400 bin kişi 3 bin yıllık kaleye çıktı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Safran, sarımsak ve kırmızı bibere bilimsel güvence Karabük’ün Safranbolu ilçesiyle özdeşleşen safran başta olmak üzere yüksek katma değerli sarımsak ve kırmızı biberin kimlik doğrulaması ve orijin tespitini hedefleyen uluslararası proje, TÜBİTAK-Macaristan iş birliği kapsamında desteklenecek. Karabük Üniversitesi (KBÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik BölümündenDr. Öğretim Üyesi Mukaddes Kılıç Bayraktar yürütücülüğünde hazırlanan "Safran, Sarımsak ve Kırmızı Biberin NIR Spektroskopisi ve Fitokimyasal Analiz Yoluyla Kimlik Doğrulaması ve Orijin Tespiti" başlıklı proje, TÜBİTAK’ın "2522 - Macaristan Araştırma, Geliştirme ve İnovasyon Ofisi (NRDIO) ile İkili İş Birliği Destek Programı" kapsamında kabul edilen 11 proje arasında yer aldı. Safranın orijini bilimsel olarak doğrulanacak Proje çerçevesinde; safran, sarımsak ve kırmızı biber gibi yüksek ekonomik değere sahip tarım ürünlerinin Yakın Kızılötesi (NIR) spektroskopisi ve fitokimyasal analiz yöntemleriyle kimlik doğrulaması ve coğrafi orijin tespitine yönelik bilimsel altyapı geliştirilecek. Çalışmanın özellikle Karabük ve çevresinde yetiştirilen safranın bilimsel verilerle tanımlanmasına, farklı bölgelerden gelen ürünlerden ayırt edilmesine ve yerel safranın izlenebilirliğinin artırılmasına katkı sağlaması hedefleniyor. Bu sayede ürün sahteciliğinin önüne geçilmesi, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi ve bölgesel ürünlerin marka değerinin korunması amaçlanıyor. Üniversite-Sanayi ve Uluslararası İş Birliği Toplam 4,3 milyon lira bütçeye sahip projede, Karabük Üniversitesine 3 milyon lira, sanayi ortağına ise 1,3 milyon lira destek sağlanacak. Proje, üniversite-sanayi iş birliğinin yanı sıra Türkiye-Macaristan akademik ve endüstriyel ortaklığını da kapsayan çok paydaşlı yapısıyla dikkati çekiyor. Türkiye ekibinde proje yürütücüsü Mukaddes Kılıç Bayraktar’ın yanı sıra Bayburt Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Hacer Akpolat araştırmacı olarak yer alıyor. Macaristan tarafında akademik ortak Macar Tarım ve Yaşam Bilimleri Üniversitesinden Prof. Dr. Zoltn Kovcs, sanayi ortağı olarak ise ADEXGO firmasından Dr. György Bzr projede görev alıyor. Bölgesel ürünlere bilimsel katkı Uluslararası iş birliği çağrısı kapsamında desteklenmeye hak kazanan proje, bölgesel tarım ürünlerinin bilimsel temelde korunması, tanımlanması ve ticarî değerinin artırılması açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Projenin, özellikle safran üretiminin yaygın olduğu bölgelerde bilim temelli kalite güvencesi oluşturması bekleniyor.
Antalya Antalya’da bıçak bileme ustası mesleğini yaşatıyor, 50-60 bin liraya çırak bulamıyor Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde yaşayan 65 yaşındaki bıçak bileme ustası, dededen toruna miras kalan mesleğini 7’nci kuşak olarak 50 yıldır ilk günkü heyecanla sürdürüyor. Günde 12 saat çalışan usta, 50-60 bin lira maaşa rağmen çırak bulamamaktan yakınıyor. Muratpaşa ilçesi Demirciler Çarşısı’nda bıçak bileme ve satış işini yapan Mehmet Şakar (65), mesleğini 7’nci kuşak olarak ailesinden devralarak sürdürüyor. 15 yaşında babasının yanında mesleğe adım atan Mehmet Şakar, 50 yıldır sabahın erken saatlerinde açtığı iş yerinde bıçak bileme ve satış işi yapıyor. Şakar, ailesinde dededen oğula aktarılan mesleğin kendisinden sonra da oğlu tarafından devam ettirildiğini de söyledi. "Oğlum da bu işi yapıyor" Meslek serüvenini anlatan Mehmet Şakar, "Bu mesleği 50 senedir yapıyorum. 40 sene Kırıkkale’de yaptım, 10 yıldır da Antalya’dayım. Babamın babası yapıyormuş, onun da babası dedeleri yapıyormuş. Ben 7’nci kuşağım" dedi. Bursa ve Kırıkkale’de atölyeleri bulunduğunu belirten Şakar, bıçakların atölyede üretildiğini, Antalya’daki iş yerinde ise bileme işlemini yaptığını kaydetti. Şakar, "Bir oğlum var, şu an Kırıkkale’de bu işi yapıyor" ifadelerini kullandı. "50-60 bin liraya çırak bulamıyoruz" Gençlerin mesleğe ilgi göstermediğini dile getiren Mehmet Şakar, eleman sıkıntısı yaşadıklarını vurgulayarak, "Şu an eleman bulamıyoruz. Çalışmak isteyen olsa 50-60 bin lira maaş veririz" diye konuştu. 12 saat çalışıyor İşlerinin yoğun olduğunu anlatan Şakar, müşteri portföyünün büyük bölümünü lokanta, restoran ve otellerin oluşturduğunu söyledi. "Sabah 8’den akşam 8’e kadar buradayım. Her gün yoğunluk oluyor. Kurban Bayramı Antalya’da biraz zayıf geçiyor ama diğer günler satışlarımız iyi" diyen Şakar, otellere giderek doğrama tahtalarının temizliğini yaptığını, bıçakları bilelediğini aktardı. Bıçak bilemenin yanı sıra ızgara, şiş, mangal, doğrama tahtası ve soba da sattığını belirten Şakar, hem satış hem de bakım hizmeti verdiklerini kaydetti. "Gün oluyor 5 bıçak satıyoruz, gün oluyor 300 bıçak" Üretim sürecinin de değiştiğini anlatan Mehmet Şakar, "Eskiden bıçakları tek tek elimizle yapardık. Şimdi makine kesiyor, biz sapını takıyor, bilemesini yapıp paketliyoruz" dedi. Satışların gününe göre değiştiğini belirten Şakar, "Gün oluyor 5 bıçak satıyoruz, gün oluyor 300 bıçak. İç Anadolu’ya, Doğu’ya 300, 500, hatta 2 bin bıçak toptan gönderiyoruz" ifadelerini kullandı.