MAGAZİN - 21 Haziran 2023 Çarşamba 10:35

Nilüfer deryası Işıklı Gölü ziyaretçi akınına uğruyor

A
A
A
Nilüfer deryası Işıklı Gölü ziyaretçi akınına uğruyor

Türkiye’nin en büyük nilüfer tarlasını bünyesinde barındıran Çivril Işıklı Gölü, tekne turlarının yoğun ilgiyle başlaması nedeniyle sezonunu en yoğun günlerini yaşıyor.

Türkiye’nin en büyük nilüfer tarlasını bünyesinde barındıran Çivril Işıklı Gölü, tekne turlarının yoğun ilgiyle başlaması nedeniyle sezonunu en yoğun günlerini yaşıyor.


Denizli’nin Çivril ilçesinde Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretçilerin geldiği Işıklı Gölü, 1 Haziran’da tekne sezonunu açarak ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Havaların da ısınmasıyla birlikte yerli ve yabancı turistler farklı noktalardan gelerek turlara büyük ilgi gösterdi. Işıklı Gölü’ne gelen ziyaretçiler, ilçeye bağlı Seraserli ve Beydilli Mahallesi’nden teknelerle göle açılarak eşsiz manzarayı görme fırsatı buldu. Ziyaretçiler, bir saatlik masalsı yolculuk vadeden gölde unutamayacakları anlar yaşarken, turların Ağustos ayına kadar devam edeceği belirtildi.


Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini belirten Ahmet Köseoğlu, "Tekne turlarımız Beydilli Mahallesi’ndeki noktadan hareket etmektedir. Hafta sonları yoğun oluyor, Denizli’ye 120, Çivril’le ise 20 kilometre mesafede. Turlarımız yaklaşık 40-45 dakika sürüyor ve fiyatı da 350 TL. Gölümüzün 72 kilometrelik çevresi bulunuyor, derinlik ise nilüfer kısmında 1,30 metre mesafede. Gölde, binlerce çeşit kuş türü ve balıklar var" diye konuştu.


Beydilli Mahallesi Muhtarı Atilla Savran, ziyaretçi sayısının daha da artmasını beklediklerini söyleyerek, "Göl yaklaşık 65 yıllık bir baraj gölü, nilüfer çiçeklerimiz de belki 30 yıldır var ama bu fazla duyulmadı. Biz duyurmak için elimizden geleni yaptık ve turizme açtık. Tekne turlarımız Haziran ayında başlayıp Ağustos’a kadar sürüyor. Baraj suyu olduğu için kışın sular çekiliyor. Tekneye 4 kişi rahatlıkla biniyor ve o eşsiz görüntüyle baş başa vakit geçirilebiliyor" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Sokak ortasında oğlu öldürülen kadın: "Oğlum gencecikti, gurbetteydi" Kocaeli’nin İzmit ilçesinde 30 yaşındaki gencin sokak ortasında tabancayla öldürülmesine ilişkin yargılanan 3 sanık yeniden mahkeme karşısına çıktı. Sanıkların en ağır cezayı almasını isteyen maktulün annesi, "Caniler oğlumu katletti. Oğlum gencecikti, gurbetteydi. Narin’in katillerine nasıl ceza verildiyse oğlumun katillerine de en ağır cezanın verilmesini istiyorum. Ben oğlumu istiyorum. Oğlumu 15 kurşunla öldürdüler" dedi. Kemalpaşa Mahallesi Yalı Cami Sokak’ta 19 Ekim 2022’de meydana gelen olayda, husumetli iki grup sokak ortasında tartıştı. Tartışmanın büyümesiyle Abdullah A. (31), Çağrı T. (23) ve Ömer K. (32) isimli 3 arkadaş, diğer grupta bulunan Emrah Akkuş’a (30) kurşun yağdırdı. Olay sonrasında 3 şüpheli olay yerinden kaçarak uzaklaştı. Emrah Akkuş hayatını kaybetti, yaralanan arkadaşı Mehmet C. ise hastanede tedavi altına alındı. Yapılan araştırma neticesinde olaya karışan Abdullah A., Çağrı T. ve Ömer K. ile "Delilleri yok etmek" şüphesi bulunan Nilüfer A. (22) gözaltına alındı. İfadeleri sonrasında Nilüfer A. serbest bırakıldı, diğer 3 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. İddianame Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, Abdullah A., Çağrı T. ve Ömer K’nin yakın arkadaş oldukları belirtildi. Emrah Akkuş’un olaydan bir gün önce Abdullah A’nın işletmeciliğini yaptığı eğlence mekanına gittiğinin vurgulandığı iddianamede, burada kavga çıktığı ve olayda Abdullah A. ile bazı arkadaşlarının darp edildiği ifade edildi. İddianamede, bu husumetten dolayı Abdullah A’nın olay saatinden önce arkadaşları Ömer K. ve Çağrı T’ye "Olay var toplanın" şeklinde sözler söyleyerek şüphelileri eğlence mekanına çağırdığı, şahısların olay saatine kadar eğlence mekanı civarındaki sokaklarda Emrah Akkuş’u arayıp sordukları bilgisine yer verildi. Ayrıca iddianamede, tartışma sırasında sanıkların daha önceden bu olay için aldıkları silahlarla yakın mesafeden çok sayıda ateş etmeleri sonucunda Emrah Akkuş’un öldürüldüğü vurgulandı. "Caniler oğlumu katletti. Oğlum gencecikti, gurbetteydi" Nilüfer A. hakkında "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan, Abdullah A., Çağrı T. ve Ömer K. hakkında ise "Tasarlayarak kasten öldürme", "Olası kastla silahla yaralama", "Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçlarından açılan davanın duruşması Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuklu sanıklar, taraf avukatları ve maktulün annesi Simamperi Akkuş katıldı. Sanıklardan şikayetçi olan maktulün annesi, "Caniler oğlumu katletti. Oğlum gencecikti, gurbetteydi. Narin’in katillerine nasıl ceza verildiyse oğlumun katillerine de en ağır cezanın verilmesini istiyorum. Ben oğlumu istiyorum. Oğlumu 15 kurşunla öldürdüler" diye konuştu. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Afyon Yetenek taraması Şubat ayında başlıyor Afyonkarahisar’da Şubat ayında okullarda başlayacak olan yetenek taraması için toplantı düzenlendi. Afyonkarahisar Gençlik ve Spor İl Müdürü İsmail Hakkı Kasapoğlu başkanlığında, Şubat ayında başlayacak olan Türkiye Sportif Yetenek Taraması ve Spora Yönlendirme Programı çerçevesinde Şube Müdürü Adil Kamberoğlu ve antrenörlerin katılımıyla bir toplantı düzenlendi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB) arasında yapılan protokol çerçevesinde yürütülen program, ilkokul üçüncü sınıfta eğitim gören yetenekli gençlerin tespit edilmesi ve spora yönlendirilmesi amacıyla düzenleniyor. Toplantıda, Türkiye genelinde yürütülecek olan Sportif Yetenek Taraması Programı’nın detayları masaya yatırıldı. İl Müdürü Kasapoğlu, programın çocukların sportif yeteneklerinin belirlenmesi ve doğru yönlendirilmesi açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Kasapoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Gençlerimizin spora kazandırılması noktasında Yetenek Taraması Programı oldukça değerli bir çalışma. Milli Eğitim Bakanlığımız ve Gençlik ve Spor Bakanlığımızın ortaklaşa yürüttüğü bu proje sayesinde birçok çocuğumuzun sportif potansiyelini ortaya çıkarıyoruz. Özellikle ilkokul üçüncü sınıf öğrencilerimize yönelik bu tarama, erken yaşta yetenek keşfi açısından kritik bir rol üstleniyor.”
İstanbul ’Ölüm’ kavramı çocuklara doğru açıklanmalı: Uyku sorunlarına yol açabilir Ölüm kavramının çocuğun gelişim düzeylerine ve yaş dönemine göre farklı şekilde anlatılması gerektiğini belirten Prof. Dr. T. Gül Şendil, hangi yaş ve gelişim seviyesi olursa olsun çocuklara asla yalan söylenmemesi gerektiğini vurguladı. İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. T. Gül Şendil, ölüm ve yas kavramları hakkında çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiğine ilişkin değerlendirmede bulundu. Çocukların ölüm kavramını, gelişim düzeylerine ve yaşlarına göre farklı şekillerde algıladığını belirten Şendil, “Böyle bir durumla karşılaştıklarında ebeveynlerin çocuklarına yaklaşım biçimleri, çocuklarının ölüme dair duygularını anlamalarını ve bu duyguları sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlar” dedi. ’Açıklama çocuğun yaş ve gelişim seviyesine uygun olmalı’ “Çocukların ölümle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri yetişkinlerden farklıdır” diyen Şendil, “Sabırlı, açık ve sevgi dolu bir yaklaşımla onları desteklemek, bu zorlu süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatmalarını sağlar. Öncelikle ölüm hakkında çocuklara yapılacak açıklamalar, onların yaş ve gelişim seviyesine göre farklılaşabilir dolayısıyla yapılacak her türlü açıklamanın buna uygun olması hatırlanmalıdır” diye konuştu. ’Dürüstçe yanıt verilmeli’ Hangi yaş ve gelişim seviyesi olursa olsun ebeveynlerin çocuklarına yalan söylememesinin önemli olduğunu kaydeden Şendil, “Çocuklar ölümle ilgili birçok soru sorabilir. Ebeveynlerin sabırlı olması ve çocuklarının sorularına dürüstçe yanıt vermesi, gerçekleri onlarla sevgi dolu bir şekilde paylaşmaları çok önemlidir. Cevabını bilmedikleri sorularla karşılaştıklarında ise ‘bu konuda emin olmadıklarını ama birlikte düşünebileceklerini’ söyleyebilirler” dedi. ’Dolaylı ifadeler kafalarını karıştırır’ 5 yaşına kadar olan dönemdeki çocuklara somut ve basit açıklama yapılması gerektiğini söyleyen Şendil, “Yaklaşık 5 yaşına kadar çocuklar, ölüm kavramının kalıcı olduğunu anlamakta zorlanırlar. Onlara kaybedilen kişi hakkında somut ve basit ifadelerle açıklama yapılabilir. Örneğin ‘Deden öldü, o artık bizimle olamayacak...’ gibi. Dolaylı ifadeler veya yanıltıcı açıklamalar yapmak onların kafalarını karıştırır. Özellikle de bu yaş çocuklarına ‘Uyudu’ ya da ‘Başka bir yere gitti’ gibi yapılan yanlış açıklamalar onlarda uyku sorunlarına ya da yakınlarından hiç uzak duramama gibi bağımlılık sorunlarına yol açabilir” uyarısında bulundu. ’Açık ve dürüst bir şekilde nedenleri ile açıklanmalı’ 6 ile 9 yaşları arasında olan çocukların ölümün kalıcı ve geri döndürülemeyen bir süreç olduğunu anlamaya başladığını kaydeden Şendil, “Muhtemelen ölüm kavramını daha ziyade yaşlılıkla ilişkilendirirler. Kayıp, bir yaşlı yakın ise ona açık ve dürüst bir şekilde bu kaybı açıklamak ve ölümün doğal bir süreç olduğunu söylemek gerekir. Beklenmeyen bir ölüm yaşandığında ise bu durum açık, dürüst bir şekilde ve nedenleri ile açıklanabilir” dedi. ’10 yaşından sonra ölümün gerçek olduğunu anlıyorlar’ 10 yaş ve üstünde olan çocukların ise artık ölümün gerçek ve evrensel olduğunu anladığını ifade eden Şendil, “Ölüm kavramı ve sonuçları hakkında daha derin anlamlar üzerine düşünebilirler. Kaybın uzun süreli sonuçlarını daha iyi öngörebilirler. Bu yaşlardaki çocuklarla daha ayrıntılı ve duygusal yönleri içeren konuşmalar yapılabilir” şeklinde konuştu. ’Duyguların ihmal edilmemesi de önemli’ “Çocuklara yapılacak açıklamalar önemlidir ancak duyguların ihmal edilmemesi de bir o kadar önemlidir” diyen Şendil, "Yaşanan kayıp, kişilerde derin üzüntüye yol açacağı için ebeveynlerin bu duyguları ne kendileri ne de çocukları için inkar etmemeleri gerekir. Çocuklar kayıplar karşısında korku, üzüntü, suçluluk, öfke gibi karmaşık duygular yaşayabilir. Bu duyguların doğal olduğu, ebeveynin kendisinin de bu duyguları yaşadığı ve herkesin farklı şekillerde yas tuttuğu anlatılabilir” diye konuştu. Çocukların ebeveynlerinin duygularını gözlemleyerek kendi duygularını nasıl ifade edeceklerini öğrendiklerini belirten Şendil, “Ebeveynlerin üzüntü veya ağlama gibi tepkilerini onlarla paylaşmaları, çocuklara duyguların bastırılmaması gerektiğini öğretir” dedi. ’Çocuklar cenaze törenine götürülmeli mi?’ Prof. Dr. T. Gül Şendil, 7 yaşından büyük çocukların cenaze, dua veya başka bir anma ritüeline dahil etmenin, kaybı anlamalarına ve vedalaşmalarına yardımcı olabileceğini söyledi. Şendil, “Ritüelleri onlara önceden açıklamak ve gönüllü olup olmadıklarını sormak önemlidir. Ayrıca ölen yakının hatırasına çiçek ya da ağaç dikilmesi, düzenli mezar ziyaretleri, anı kitabı ya da albümü oluşturulması çocukların yasını sağlıklı yaşamalarına yardımcı olabilir” tavsiyesinde bulundu. Bazı durumlarda çocukların kayıptan sonra yoğun korku, öfke veya üzüntü gibi belirtiler gösterebileceğini ifade eden Şendil, bu tür durumlarda bir çocuk psikoloğu ya da terapistten yardım almanın faydalı olabileceğini söyledi.
Samsun Reis: “Gaziantep FK maçından kesinlikle galibiyetle ayrılmak istiyoruz” Samsunspor Teknik Direktörü Thomas Reis, Beşiktaş maçındaki mücadeleleri ile birçok rakibe mesaj verdiklerini söyleyerek, “Gaziantep FK maçından ise kesinlikle galibiyetle ayrılmak istiyoruz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 21. haftasında yarın sahasında Gaziantep FK ile karşılaşacak Samsunspor’da Teknik Direktör Thomas Reis, Nuri Asan Tesisleri’nde basın toplantısı düzenledi. 10 kişiyle 1 puan aldıkları Beşiktaş maçının geride kaldığını hatırlatan Alman teknik adam, Gaziantep FK müsabakasına ise mutlak 3 puan parolası ile çıkacaklarını ifade etti. “Beşiktaş maçındaki mücadelemiz ile birçok rakibe mesaj verdik” “Ülke olarak bu hafta içerisinde çok zor 2 günü yad ettik. Otel yangınında hayatını kaybeden insanlarla alakalı olarak çok üzgünüm. Tüm ailelere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. 20 Ocak kazasında camiamızın kaybettiği insanları üzüntüyle yad ediyorum” diyerek sözlerine başlayan Thomas Reis, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Beşiktaş karşılaşması geride kaldı. Bizler de insanız ve hata yapabiliyoruz. Hakemin verdiği bazı kararlar hakkında hemfikir olmadığımı belirtmiştim. Mücadelemiz çok önemliydi. Uzun süre boyunca 10 kişiyle takım olarak birbirimiz için çok iyi savaştık. Bu zaten bizim olmak istediğimiz seviye. Bu şekilde devam edersek birçok maç için rakiplerimize mesaj da vermiş oluruz. Gaziantep FK son 4 maçtan 2 galibiyet ve 2 beraberlikle ayrıldı. Zorlu bir rakiple karşılaşacağız. Kendi evimizde oynayacağız ve güzel bir sonuçla ayrılmak istiyoruz. 1 oyuncumuz kart cezası dolayısıyla bizle olamayacak. Bugünkü son antrenmanla birlikte Gaziantep FK maçının ilk 11’ini şekillendireceğiz” ifadelerini kullandı. “Gaziantep FK maçından kesinlikle galibiyetle ayrılmak istiyoruz” Ligin formda ekiplerinden Gaziantep FK’ya karşı kazanmak için mücadele edeceklerini dile getiren Thomas Reis, “Burada en önemli konu başarılı sonuç almak. Bazen topa sahip olduğumuz karşılaşmalar oluyor. Bazen de topu rakibe bıraktığımız maçlar oluyor. Bu da rakip ve maçtan maça değişiyor. En önemli konu istediğimiz sonucu almak. Rakipler de bizi analiz ediyor. Aldıkları tedbirler dolayısıyla bizim bazen sorun yaşamamıza neden olabiliyorlar. Biz bunu son maçlarda orta sahada topa sahip olmakla alakalı sıkıntılar yaşadığımızda gördük. Ancak sonuçlara bakacak olursak topa sahip olalım ya da olmayalım başarılı sonuçlar aldık diyebilirim. Tüm maçlarda baskılı bir şekilde oynamak istiyoruz. Kayserispor maçında da istemediğimiz bir performans göstermemize rağmen o maçı kazanmayı bildik. Bu tip maçlarda top sizde değilse bile kötü performans gösteriyorsanız dahi kazanmanız çok önemli ki bunu başardık. Gaziantep FK maçından ise kesinlikle galibiyetle ayrılmak istiyoruz. Maçın seyrine göre oyunumuzu şekillendireceğiz ve istediğimiz sonucu almaya çalışacağız” cümlelerine yer verdi. “Oyuncularımın ceza sınırında olması ilgilendiğim bir konu değil” Sarı kart ceza sınırındaki oyuncuların çokluğunun taktik zihniyeti etkileyip etkilemediği ile alakalı soruyu da Reis, “Her maçın bizim için anlamı var. Her maç için ayrı bir plan olması gerekiyor. Tüm maçlarda temaslı bir şekilde agresif bir şekilde oynayıp istediğimizi almak istiyoruz. Bunun sarı kart ceza sınırıyla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Kart sınırında olan futbolcuların bu nedenle agresif oynamadıklarını düşünmüyorum. Galatasaray ve Kayserispor mücadelelerinde yaptığımız bazı hatalar vardı. Ne zaman agresif, ne zaman önde baskı veya ne zaman ikinci bölgede baskı yapacağımızla alakalı bazı sıkıntılar yaşadık. Bu 2 maçta bazen çok fazla hatlar arası boşluklar verdik. Sonuçta rakipler de bizi analiz ediyor. Bize göre bazı tedbirler alıyor. Bizim de bir şekilde cevap vermemiz gerekiyor. Beşiktaş maçından 1 puan aldık ama güzel bir oyun sergileyip, takım olarak kompakt kaldığımızı söyleyebilirim. Gaziantep FK da çok agresif, baskı yapmaya çalışan ve ciddi boşluklar veren bir takım. Bizim de ona göre güzel bir oyun sergilememiz gerekiyor. Çözüm olarak da bu maçın özelinde bizim de tedbir ve çözümlerimiz olacak. Bazen önde bazen de geri çekilip agresif baskı yapmayı düşünüyoruz. Sezon başında genelde aynı takımla oynamaya çalıştık. O dönemde oynayan ve oynamayan oyuncular arasında seviye farkı vardı. Bugüne geldiğimizde kesinlikle antrenman ve maç performanslarına baktığımızda futbolcular arasında farkın kapanarak seviyenin hemen hemen birbirine yakın olduğunu gördük. Bunu Trabzonspor maçında da net gördük. Daha önce süre almamış birkaç oyuncumuzla Trabzonspor maçına çıkmıştık ve süre almadıklarını hiç hissettirmediler. Çok iyi bir performans sergilediler. Bir oyuncunun kart sınırında olması benim çok fazla ilgilendiğim bir konu değil. Benim için önemli olan takımdaki diğer futbolcuların da hazır bir şekilde bekliyor olması. Gaziantep FK maçında da Drongelen bizle olamayacak. Takımdaki diğer herkesin hazır olması bizim için, takım için ve sezonun geri kalanı için çok doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Umarım yarın da iyi bir performans gösterip ve 3 puanın Samsun’da kalmasını sağlarız” şeklinde konuştu.
Kocaeli Sokak ortasında oğlu öldürülen anne: "Oğlum gencecikti, gurbetteydi" Kocaeli’nin İzmit ilçesinde 30 yaşındaki gencin sokak ortasında tabancayla 15 el ateş edilerek öldürülmesine ilişkin yargılanan 3 sanık yeniden hakim karşısına çıktı. Sanıkların en ağır cezayı almasını isteyen maktulün annesi, "Caniler oğlumu katletti. Oğlum gencecikti, gurbetteydi. Narin’in katillerine nasıl ceza verildiyse oğlumun katillerine de en ağır cezanın verilmesini istiyorum. Ben oğlumu istiyorum. Oğlumu 15 kurşunla öldürdüler" dedi. Kemalpaşa Mahallesi Yalı Cami Sokak’ta 19 Ekim 2022’de meydana gelen olayda, husumetli iki grup sokak ortasında tartıştı. Tartışmanın büyümesiyle Abdullah A.(31), Çağrı T.(23) ve Ömer K.(32) isimli 3 arkadaş, diğer grupta bulunan Emrah Akkuş’a (30) kurşun yağdırdı. Olay sonrasında 3 şüpheli olay yerinden kaçarak uzaklaştı. Emrah Akkuş hayatını kaybetti, yaralanan arkadaşı Mehmet C. ise hastanede tedavi altına alındı. Yapılan araştırma neticesinde olaya karışan Abdullah A., Çağrı T. ve Ömer K. ile "Delilleri yok etmek" şüphesi bulunan Nilüfer A. (22) gözaltına alındı. İfadeleri sonrasında Nilüfer A. serbest bırakıldı, diğer 3 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. İddianame Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, Abdullah A., Çağrı T. ve Ömer K’nin yakın arkadaş oldukları belirtildi. Emrah Akkuş’un olaydan bir gün önce Abdullah A’nın işletmeciliğini yaptığı eğlence mekanına gittiğinin vurgulandığı iddianamede, burada kavga çıktığı ve olayda Abdullah A. ile bazı arkadaşlarının darp edildiği ifade edildi. İddianamede, bu husumetten dolayı Abdullah A’nın olay saatinden önce arkadaşları Ömer K. ve Çağrı T’ye "Olay var toplanın" şeklinde sözler söyleyerek şüphelileri eğlence mekanına çağırdığı, şahısların olay saatine kadar eğlence mekanı civarındaki sokaklarda Emrah Akkuş’u arayıp sordukları bilgisine yer verildi. Ayrıca iddianamede, tartışma sırasında sanıkların daha önceden bu olay için aldıkları silahlarla yakın mesafeden çok sayıda ateş etmeleri sonucunda Emrah Akkuş’un öldürüldüğü vurgulandı. "Caniler oğlumu katletti. Oğlum gencecikti, gurbetteydi" Nilüfer A. hakkında "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan, Abdullah A., Çağrı T. ve Ömer K. hakkında ise "Tasarlayarak kasten öldürme", "Olası kastla silahla yaralama", "Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçlarından açılan davanın duruşması Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuklu sanıklar, taraf avukatları ve maktulün annesi Simamperi Akkuş katıldı. Sanıklardan şikayetçi olan maktulün annesi, "Caniler oğlumu katletti. Oğlum gencecikti, gurbetteydi. Narin’in katillerine nasıl ceza verildiyse oğlumun katillerine de en ağır cezanın verilmesini istiyorum. Ben oğlumu istiyorum. Oğlumu 15 kurşunla öldürdüler" diye konuştu. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Kayseri İlk yerli invertör Kayseri’de görücüye çıktı Milsan Elektronik tarafından üretilen ilk yerli solar enerji invertörleri Kayseri’de görücüye çıktı. Milsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından üretilen yerli ilk solar enerji invertörü olan Pixel, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Fuar Alanı’nda düzenlenen Enerji Fuarı’nda görücüye çıktı. Türkiye’de ilk ve tek yerli solar enerji invertörü olması sebebiyle yoğun ilgi görürken, 10 yıllık garanti süresiyle de alıcısına büyük güven sağlıyor. Yüzde 62’lik yerlilik oranı bulunan solar enerji invertörü hakkında bilgi veren Milsan Elektronik Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan, “Türkiye’nin yerli ve milli solar enerji invertörünü üretmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu üretmiş olduğumuz Türkiye’nin yerli ve milli solar enerji invertörünü Türk sanayicisi ile buluşturmanın mutluluğu içerisindeyiz. Ana kartından üzerindeki tüm malzemelere kadar nakış nakış Türk mühendislerinin ve Türk teknolojisi sayesinde üretilmiş bir üründen bahsediyoruz. Allah’ın bize bahşetmiş olduğu paneller üzerindeki enerjiyi çeviren yerli ve milli solar invertörden bahsediyoruz. Türk solar enerji yatırımcısından bizim ricamız invertör alırken lütfen 5 defa düşünün. Hangi malzemeler kullanılmış, hangi teknoloji kullanılmış düşünün. Artık elimizde yerli ve milli bir invertörümüz var. Hem de uluslararası sertifikasını almış bir invertör. Londra’dan İntertex’den sertifikasını almış, TÜBİTAK’tan teknolojik ürün deneyim belgesini almış ve bugün sanayi odamızdan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden yerli malı belgesini almış yüzde 62’lik yerliliğe sahip bir üründen bahsediyoruz. Solar enerji sahasındaki 1 megavatlık GES yatırımında mukayese ettiğimizde invertör maliyeti yüzde 5 ila yüzde 7 arasında tutmaktadır. Yani bu GES yatırımında çok ciddi bir rakam teşkil etmiyor. Ancak sorumluluk bakımından, üretim bakımından en önemli fonksiyonu da invertör yapmaktadır. O nedenle bir kez daha milli servetimize sahip çıkmak adına invertör konusunda tüm yatırımcılarımızın düşünüp, araştırıp, verimliliklerini ölçüp almalarını tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu. “Ürünümüzün arkasındayız” Ürünlerinin arkasında olduklarını dile getiren Milsan Elektronik Kurucu Teknik Ortak Hamza Solak ise, “Yerli invertörün tasarımını yaptık. İngiltere üzerinden onaylanan tek yerli firmayız. Uluslararası sertifikalara sahip bir firmayız. Yerli üretimimizi yapıyoruz. Bizim buradaki çıkış politikamız yerli ve kaliteli bir ürün ortaya koymak. Çünkü GES’te yatırımların yüzde 7’si invertör yatırımıdır. 1 milyon dolarlık yatırımın 70 bin doları invertör yatırımıdır. Ancak bu 70 bin dolarlık üründe bir problem olduğu zaman 930 bin dolarlık yatırımınız hiçbir anlam ifade etmez. O yüzden invertör dediğimiz şey bir sistemin beynidir. Bizim burada hem yatırımcıya hem de sanayiciye önerimiz kaliteli bir ürün almaları. Biz kaliteli bir ürün ortaya koyduk. Biz bu ürünümüze kalitesinden emin olduğumuz için 10 yıl garanti verebiliyoruz. Yani biz ürünümüzün tam arkasındayız” ifadelerini kullandı.