ASAYİŞ - 19 Aralık 2023 Salı 12:47

Seyir halinde alevlere teslim olan otomobil kullanılmaz hale geldi

A
A
A
Seyir halinde alevlere teslim olan otomobil kullanılmaz hale geldi

Çankırı’da seyir halindeyken alevlere teslim olan otomobilde büyük çapta maddi hasar meydana geldi.


Olay, Buğday Pazarı Mahallesi Atatürk Bulvarı Acı Çay Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, caddede seyir halinde olan P.Ç. yönetimindeki 18 ABE 224 plakalı otomobilin motor kısmında bilinmeyen sebeple yangın çıktı. Dumanları gören sürücü P.Ç., aracı durdurarak durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ekipleri sevk edildi. Yangın, ekipler tarafından kısa sürede söndürüldü. Olayda can kaybı ya da yaralanan olmazken, otomobilde ise büyük çapta maddi hasar meydana geldi.


Yangınla ilgili inceleme başlatıldı.



Seyir halinde alevlere teslim olan otomobil kullanılmaz hale geldi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Doğuma 1 hafta kala bebeklerini kaybeden aile hastaneden şikayetçi oldu İstanbul’da 1 hafta sonra bebeklerine kavuşmayı bekleyen Korkmaz ailesi, gittikleri özel hastanede bebeklerini kaybetti. Aile, ihmal iddiasıyla hastaneden şikayetçi oldu. Alınan bilgiye göre, Ümraniye’de, doğumuna 1 hafta kalan Dilan Korkmaz, sancılarının olması nedeniyle eşi Serhat Korkmaz ile birlikte rutin kontrolleri için tercih ettiği Ümraniye’deki Özel Erdem Hastanesi’nin acil servisine başvurdu. İddiaya göre, acil serviste görevli nöbetçi doktor, Dilan Korkmaz’ı muayene ettikten sonra hamileliğini riske atacak herhangi bir durumun olmadığını söyledi ve anneyi dahiliye bölümüne yönlendirdi. Dahiliye bölümündeki doktor ise, Korkmaz’a serum taktı ve kendisini aynı gün içinde taburcu etti. Sabah şiddetli sancı ve kanama şikayeti ile tekrar hastaneye başvuran Dilan Korkmaz’a, anne karnında bebeklerinin kalbinin durduğu söylendi. Anne acil ameliyata alındı. Ameliyat sırasında kalbi duran anne, yapılan müdahalelerle hayata döndürülürken, ailenin ’Aslan’ ismini vermeyi düşündüğü bebek kurtarılamadı. "Eşimin iç kanama geçirmesine, çocuğumun ölümüne sebep oldular" Olayla ilgili konuşan Serhat Korkmaz, “Dün öğle saatlerinde haftalık kontrolümüz için hastaneye geldik, kontrolleri yaptık. Çocuğun durumunun iyi olduğunu öğrendik. Akşam 22.00’den sonra eşimin şiddetli sancısı başladı. Bu yüzden tekrar hastaneye geldik. Bizimle ilgilenen doktorumuz mesai saatinin dışında olduğu için nöbetçi doktorla tedaviye devam etmek zorunda kaldık. Doğumhane bölümüne gittiğimizde nöbetçi doktor eşimi sedyeye yatırdı, herhangi bir cihaz ya da ultrasona sokmadan sadece elle muayene etti. Eşimin midesi bulandı, kustu. Eşim kustuktan sonra doktor rahatsız oldu, midesi bulandı. Biz ‘Kusura bakmayın temizliğini yaparız’ dedik. Doktor sekreterine ’dahiliye bölümüne yönlendir, üşütmüş midesi bulanmış’ dedi. Bir hafta sonra doğumunu yapacak bir hastayı dahiliyeye yönlendirdi. Dahiliye doktoruna gittiğimizde ‘sen hamilesin ne işin var burada’ dedi eşime. Biz de ’zaten doğumhaneden geldik, oradan sevk edildik’ dedik. ’O zaman size bir ilaç yazayım’ dediler. İki serum yazdılar, bir de ağrı kesici verdiler. Doktor herhangi bir şekilde yukarıya gelip ’hastanın durumu nasıl, ne oldu’ diye sormadı, ilgilenmedi. ‘Biz şimdi ne yapacağız’ diye sorduk. ’İlaçlar etkisini gösterir, siz taburcu olabilirsiniz’ dediler. Taburcu olduk, sabaha doğru eşimin tekrar ağrıları devam etti ve kanaması olduğunu söyledi. Apar topar yine hastaneye geldik. Bizim kendi kadın doğum doktorumuz bu sefer muayene etti, ultrasona aldığında çocuğun kalbinin durduğunu söyledi. ’Acil doğuma almamız lazım, neden daha önce gelmediniz’ dediler. Bu hastane benim eşimin iç kanama geçirmesine sebep olup çocuğumun ölümüne sebep oldu. Bir hafta sonra çocuğum doğacaktı, şimdi çocuğumun cesedini morgdan alın diyorlar. Bana bilgi de vermiyorlar, eşim şu an içeride yarı baygın. Eşimin de ameliyat esnasında kalbinin durduğunu kalp masajıyla geri döndürdüklerini ve çok fazla kan kaybettiğini söylediler” dedi. Korkmaz ailesi, ihmal olduğu gerekçesiyle hastane hakkında şikayetçi oldu.
Ankara 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi yarın açıklanacak Hazırlıkları 1 yılı aşkın zamandır süren 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi, yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyu ile paylaşılacak. Yargı Reformu Strateji Belgesi, 56 bini aşkın vatandaşın görüşü alınarak, hukukun üstünlüğünü esas alan, öngörülebilir ve gecikmeyen bir adalet sistemi vizyonuyla hazırlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni yarın kamuoyu ile paylaşacak. Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek törenle 1 yılı aşkın süredir çalışmaları devam eden belge tanıtılacak. İlki 2009, ikincisi 2015, üçüncüsü 2019 yılında açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin yarın açıklanacak olan dördüncüsü, Türkiye Yüzyılı’nın da ilk belgesi olma özelliğini taşıyor. 2025-2029 yıllarını kapsayan belge, yargıda 5 yılda atılacak adımları içeriyor. Belgede kurumsal yapının güçlendirilmesi ve süreçlerin yeniden yapılandırılması, insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesi, ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılması, hukuk ve idari yargılama süreçlerinin etkinliğinin artırılması ile adalete erişimin kolaylaştırılması başlıkları altında 5 amaç yer alıyor. 5 amacın alt başlıklarında ise 45 hedef ve 264 faaliyet bulunuyor. 56 bini aşkın vatandaşın görüşü alındı Belgenin hazırlık aşamasında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un başkanlığında çok sayıda toplantı yapıldı. Bu toplantılarda adalet alanındaki ulusal ve uluslararası gelişmeler incelenirken, paydaşların görüşleri dikkate alındı ve adalet istatistiklerine dayalı analizler yapıldı. Ayrıca yurt dışında görev yapan adalet müşavirlerinden başta iyi uygulama örnekleri olmak üzere bulundukları ülke uygulamalarına ilişkin görüş ve bilgi temin edildi. Adalet Bakanlığının oluşturduğu yargireformu.adalet.gov.tr uzantılı resmi internet sayfasına 56 binin üzerinde vatandaş görüş ve önerisini sunarken, ayrıca 12 bin paydaş anketi yapıldı. Adalete güveni daha da artıracak Adalete güvenin daha da artmasının, vatandaşların yargı hizmetlerinden en adil ve en etkin şekilde yararlanabilmesinin, temel hak ve özgürlüklerin korunarak güçlendirilmesinin, cezasızlık algısının ortadan kaldırmasının amaçlandığı belgeyle daha güvenilir ve erişilebilir adalet sisteminin tesisi sağlanacak.
Antalya Seradaki çileğin fiyatı 1 ayda dip yaptı: Fiyatı 400 TL’den 90 TL’ye düştü Antalya’nın Aksu ilçesinde yaklaşık 4 bin dekar alanda üretilen çileğin kilogram fiyatı, 400 TL seviyelerindeyken 90 TL’ye kadar geriledi. Yaklaşık 1 ay önce kilogramı 300-400 TL arasında satılan çilek, serada ortalama 90 TL’ye düşmüş durumda. Çilek üreticisi Emine Peker, Aralık ayında hasada başladıklarını ve başlangıçta kilosunu 400 TL’ye sattıkları çileklerinin, bir ay içinde 90 TL’ye kadar düştüğünü söyledi. Peker, 10 dekar alanda çilek yetiştirdiğini belirterek, “Bir ay önce 400 TL’den çilek sattık. Bu sene rakamlar bu şekilde giderse en azından emeklerimizin karşılığını alırız diye sevindik. Ancak fiyatlar hızla düşerek 250 TL’ye indi. Şu an ise 90-100 TL civarında satıyoruz. Haftada iki defa hasat yapıyoruz ve her hasat yaklaşık 600 kilo civarında oluyor” dedi. "Yetiştirmesi zor, raf ömrü kısa" Çileklerin yetiştirilmesinin oldukça zor ve maliyetli olduğunu ifade eden Peker, “Çilek, hassas ve raf ömrü kısa bir meyve. Bin bir zorlukla yetiştiriyoruz. Ürettiklerimizi hemen toplar toplamaz satışa göndermemiz gerekiyor. Çilek üretimi, patlıcan ya da kabak gibi diğer sebzelere göre çok daha fazla işçilik gerektiriyor” şeklinde belirtti. Maliyetlerin arttığını anlatan Peker, “Maliyetleri karşılamakta zorlanıyoruz. Çilek fiyatlarının 200-250 TL’nin altına düşmemesi gerekiyor. Ancak şu an bu rakamlarla maliyetlerimizi karşılamamız mümkün değil” dedi. Peker, aracılara yönelik düzenlemeler yapılmasını talep etti. "Aracılar arasındaki farklar nedeniyle üreticinin kazancı düşüyor" Üretici Aslan Peker ise, "Aracılar arasındaki farklar nedeniyle üreticinin kazancı düşüyor. Maliyetler iki katına çıkmışken bu fiyatlarla zorluk yaşıyoruz” dedi.