TEKNOLOJİ - 09 Eylül 2024 Pazartesi 09:24

Hatalı şarj cep telefonunun ömrünü kısaltıyor: Yüzde 20 ila 80 arasında olmalı

A
A
A
Hatalı şarj cep telefonunun ömrünü kısaltıyor: Yüzde 20 ila 80 arasında olmalı

Binlerce lira ödenerek alınan cep telefonlarının yanlış şarj edildiğini ve bu sebeple batarya ömrünün kısaldığını belirten Endüstri Mühendisi Gökhan Taşcı, cep telefonlarının bataryalarının yüzde 20 ila 80 doluluk oranında kullanılması cihazın ömrünü uzattığını söyledi.

Fiyatları her geçen gün artan cep telefonlarının ömrü hatalı kullanım sebebiyle kısalabiliyor. Darbelere karşı korunması, doğru şarj edilmesi, virüslü yazılımlardan korunması cep telefonlarının ömrünü uzatıyor. Cep telefonunu kullanımında dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili bilgi veren Endüstri Mühendisi Gökhan Taşcı, cep telefonlarının toza maruz bırakılmaması gerektiğini kaydetti. Telefonların hatalı şarj edilmesinin pil ömrünü bitirdiğini ve büyük masraflara yol açtığını kaydeden Taşçı, orijinal aksesuarların kullanılmasının önemine vurgu yaptı.

Hatalı şarj cep telefonunun ömrünü kısaltıyor: Yüzde 20 ila 80 arasında olmalı

“Minimum yüzde 20, maksimum yüzde 80 aralığında şarj edelim"

Cep telefonlarının hijyenik kullanılmasını gerektiğinin önemine vurgu yapan Taşcı, “Bilinçli akıllı telefon kullanımı, kullanıcıları masraftan korur. Telefon kılıfsız kullanılırsa kasada deformeler oluşacaktır. Ekran koruyucu kullanılmadığı takdirde ekranda çizikler meydana gelir. Cihaz ilk alındığında tüm koruyucu donanımlar orijinal olarak takılmalıdır. Kesinlikle yan sanayi aksesuarlar tercih edilmemelidir. Pil ömrünün daha uzun sürmesi için minimum yüzde 20, maksimum yüzde 80 aralığında şarj edelim. Telefonları sudan ve tozdan uzak tutalım. Telefona su ve toz kaçtığında ana karta ciddi zaralar verir ve hoparlörün daha az vermesine neden olur. Ucuz hatalar büyük masraflara yol açabilir. Telefonları daha uzun ömürlü tutmak için temiz ve hijyenik kullanılmasını öneririm ”dedi.

Hatalı şarj cep telefonunun ömrünü kısaltıyor: Yüzde 20 ila 80 arasında olmalı

Bedirhan Göksu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Azalan su kaynakları için uzmanlardan tasarruf uyarısı Yağışsız geçen kış sezonu Türkiye’nin birçok noktasında suya erişimi zorlaştırırken, tahıl ambarı Konya’nın da yakın gelecekte su stresi yaşayacağı öngörülen bölgeler arasında olduğuna dikkat çekiliyor. Uzmanlar, suyun yaklaşık yüzde 75 oranında tarımsal faaliyetlerde kullanıldığının altını çizerken, tükettiğimiz her bir ürünün aslında su tüketimi olduğunun farkında olmamız gerektiğini belirterek tasarruf uyarısında bulunuyor. Türkiye genelinde geçmiş yıllara oranla yağışlarda düşüşler yaşanırken, Konya Ovasında bu düşüşler yüzde 35 oranında raporlandı. Tahıl ambarı Konya’da barajlar başta olmak üzere yer altı su seviyelerinde de büyük düşüşler yaşanıyor. Suyun kullanım alanı olarak yaklaşık yüzde 75’inin tarımsal faaliyetlerde olduğuna dikkat çeken uzmanlar, tarımda modern sulama tekniklerine geçilmesinin su tasarrufunda büyük rol oynadığına dikkat çekiyor. “Suyun en önemli kullanım alanı tarımsal faaliyettir” Damlama sulamanın yüzde 50’ye kadar sulamada tasarruf sağladığına dikkat çeken Necmettin Erbakan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Bedük, “Suyun en önemli kullanım alanı tarımsal faaliyettir. Suyun yaklaşık yüzde 70 ila 75’i tarımsal faaliyet için, yüzde 10 ila 15’i sanayide, yüzde 10 ila 12’si de evsel kullanımlarla tüketilmektedir. Dolayısıyla tarımsal faaliyetlerdeki su kullanımı oldukça önemlidir. Konya’da yer altı su seviyesi her yıl 1 ila 2 metre azalmaktadır. Şu anda yaklaşık 300 metrelerden su çıkan bölgeler vardır. Yeraltı su seviyesinin alçalması demek daha düşük kalitede suyun temini anlamına gelir. Yine tuz içeriği, kireç içeriği, mineral içeriği fazla olan su temin edilmesi anlamına gelir. Bu suyla sulama yapıldığı zaman toprakta tuzlanma söz konusu olur ve toprakta tarımsal verimlilik azalır. Yine içme suyu amacıyla veya endüstri amacıyla kullanımda da arıtımı güçleşir. Dolayısıyla yer altı seviyesinin alçalması önemli bir sıkıntı oluşturmaktadır. Tarımda su kullanımının azaltılması için modern sulama tekniklerine geçilmesi gerekir. Örneğin damlama sulamanın yüzde 30 ila 50 sulamada tasarruf sağladığı bilinmektedir. Yine suya daha az ihtiyaç duyan bitki deseni seçilmesi tercih edilmelidir. Nitrat kirliğinin önüne geçilebilmesi için de gübre uygulamaları azaltılmalı ve iyi tarım uygulamalarına geçiş yapılması gerekir” dedi. "Tükettiğimiz her bir ürünün aslında su tüketimi olduğunun farkında olmamız gerekir” Evde alınması gereken tedbirlere dikkat çeken Prof. Dr. Fatma Bedük, ”Su tüketimini azaltacak ve suyun verimli kullanımını sağlayacak tedbirler alınması gerekir ev ölçekli olarak. Örneğin daha düşük akışlı bataryaların kullanılması, bulaşıkların elde yıkanması yerine bulaşık makinesinde yıkanması ve bulaşık makinelerinin tam dolu olarak çalıştırılması, tasarruflu olanların tercih edilmesi. Dolayısıyla suyu sadece su tüketimi olarak düşünmemek gerekir, tükettiğimiz her bir ürünün aslında su tüketimi olduğunun farkında olmamız gerekir. Su ayak izi bir ürünün üretilmesi aşamalarında kullanılan su miktarının hesaplanmasıdır. Karbon ayak izi bir ürünün üretilmesi ve tedariki, tüketilen enerjiden kaynaklı emisyonların toplamıdır. Örneğin bir kot pantolonun üretimi için yaklaşık 7 bin 500 ile 10 bin litre su harcandığı bilinmekte. Çünkü kot pantolonun ham maddesi olan pamuk yetiştiriciliğinde 1 kilogram pamuk için 10 bin litre suya ihtiyaç vardır. Sonrasında yine bu kot pantolonun işlenmesi sırasında yaklaşık 150 litre kadar su kullanılmaktadır. Dolayısıyla fazladan aldığımız her bir giyim ürünü bile aslında su tüketimidir” şeklinde konuştu. “Tükettiğimiz her bir ürünün bir karbon ayak izi vardır” Sera gazlarının iklim değişikliğine sebep olduğunun altını çizen Prof. Dr. Bedük, “Sera gazlarından en önemlisi karbondioksittir. Diğer sera gazları da hesaplanırken karbondioksit cinsinden hesaplanır. Tükettiğimiz her bir ürünün bir karbon ayak izi vardır. Bu ürün hem üretilmesi aşamasında hem de tedarik ve tüketiciye ulaşması aşamalarında bir karbon ayak izi oluşur. Dolayısıyla bizler aslında evde tükettiğimiz her bir ürün için bir karbon ayak izi oluştururuz. Kargoyla sipariş ettiğimiz her bir ürün için içtiğimiz bir bardak kahve için, bir karbon ayak izi oluştururuz ve oluşturduğumuz bu emisyon aslında iklim değişikliğine bir katkı sağlar. Dolayısıyla yine su kaynaklarına zarar verir” diye konuştu.