POLİTİKA - 25 Aralık 2025 Perşembe 15:10

Faruk Çelik’ten hakkındaki iddialara cevap

A
A
A
Faruk Çelik’ten hakkındaki iddialara cevap

Eski Devlet Bakanı ve AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik, son dönemde sosyal medya ve bazı basın organlarında şahsını hedef alan iddialarla ilgili "Benim 30 yılım hızlı hızlı anlattığım eserlerle geçti" dedi.


Bursa İTÜ Evi’nde konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyen Çelik, siyasetin bir makamdan ziyade sorumluluk alanı olduğunu belirterek, hesap vermenin demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olduğunu ifade etti. Hakkında ortaya atılan iddialara değinen Çelik, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinin önemine dikkat çekti. Siyasi hayatı boyunca şeffaflık ilkesinden taviz vermediğini dile getiren Çelik, eleştirilerin somut veriler ve gerçekler üzerinden yapılması gerektiğini vurguladı. Çelik, kamuoyunda oluşturulmak istenen algı operasyonlarına karşı sessiz kalmayacağını belirterek, hukuki ve siyasi zeminde her türlü hesabı vermeye hazır olduğunu kaydetti.


Geçmişte birçok önemli hizmetlerin altında imzası olduğunu belirten Çelik, sorumlu olduğu görevlerde hesap vermekten çekinmeyeceğini söyledi. Kendisi hakkında çıkan iddialara sert cevaplar veren Çelik, "Benim 30 yılım hızlı hızlı anlattığım eserlerle geçti. Bunun yanında kolay ulaşılan, telefonu elinde olan direkt görüşen bir milletvekili olarak bireysel ve kurumsal binlerce taleple karşı karşıyayım. Ne yaptın diye sorulduğunda ayna gibi karşısına koyacağımız hizmetlerimizi sizlerle paylaştım. Şimdi birileri bu anlatmış olduğum hizmetlere yetişemeyince paçadan aşağı çekmeye çalışacaklar. 3 tane karşıt görüş var, biri kadrolu iftiracılar. Böyle bir insanlık olabilir mi, bu insanlar yerin altını hiç hesap etmiyorlar mı? İkinci kesim mevsimlik iftiracılar, bunlar bakanlar kurulu değişecek, Faruk Çelik bakan olabilir diyor. Ben çok önemli görevler aldım. Cumhurbaşkanımızdan Allah razı olsun. Çok önemli hizmetler yaptık. Mevsimlik iftiracılar sürekli bana görev uyduruyor. Neden rahatsız oluyorsunuz? Yiğit adam buraya çıkar konuşur, bilgisiyle belgesiyle konuşur. Üçüncüsü ithal iftiracılar, şimdi bir de o çıktı. Baktılar ki içeride malzeme bitti, dışarıdan getiriyor 5 aydır konuşuyor. Kimse kusura bakmasın, saha bu kadar da boş değil. Birilerinin iftiralarına cevap vermeyelim zarar görür dedim. Muhatap olsam partim zarar görecek dedim. Taş atanlara hep gül attık. Bu günden sonra taş atan taşı görür, gül atan gülü görür. Herkes cevabını alır" dedi.



Faruk Çelik’ten hakkındaki iddialara cevap

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine devam edildi İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden oldukları öne sürülen Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı dava, sanık savunmalarının ardından yarına ertelendi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk edip haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olduğu ileri sürülen Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen 2. dalga operasyona ilişkin geçtiğimiz günlerde iddianame hazırlanmıştı. Çete lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı ile birlikte hareket ettikleri belirlenen şahıslara yönelik hazırlanan ve ana dava dosyası ile birleştirilen iddianame ile sanık sayısı 61’e yükselmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adliyenin konferans salonunda görülen 7’inci duruşması 3’üncü günü tamamlandı. Duruşmaya, 6’sı tutuklu bir kısım tutuksuz sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ise duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşma, sanıkların yoklamalarının alınmasıyla başladı. "Cezaevinde, ‘bu bebek katilidir, bunun işini bitirin’ diye emir verildi" Davanın soruşturma aşamasında firari konumda olan ve Fatih’te seyir halindeyken sahte ehliyetle yakalanıp 27 Aralık 2024 tarihinde tutuklanan Güney Hastanesi Mesul Müdürü sanık Ali Dirik, savunma yaptı. Sanık Dirik, "Kaya bebek meselesi 72 saatlik bir süreçtir. Rıza Keykubad ve avukatı beni suçladı. Bu duruşmada tanık ve sanıklar dinlendi ve herkes konuştu. Bu olayla ilgili telefon imajları var. Rıza Keykubad telefon mesajlarını sildi. Rıza hiçbir sanığı görmediğini iddia ediyor. Ben Yenidoğan ünitesinde yapmam gereken her şeyi yaptım. Ben normalde Yenidoğan ünitesine bakmıyorum oradan sorumlu değilim, bakmamam da gerekiyordu ama doktor yoktu ben de baktım. Rıza Keykubad, 50 bin lira karşılığında bakıyordu bebek yoğun bakımına. Burada kimsenin kötü niyeti yok, varsa da araştırılsın. Beni için cezaevinde, ‘bu bebek katilidir, bunun işini bitirin’ diye emir verildi. Diğer mahkumlar benim bebek katili olduğumu söyleyip cezaevine aynı koğuşta kalmak istemediklerini söylemişti" dedi. TRG Hospital Hastanesi’nde doktor olarak çalışan ve 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki ve basamaklarda oynama yaparak gerçeğe aykırı şekilde epikriz düzenleyip ilaçları SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen tutuklu sanık Mehmet Gürül savunma yaptı. Gürül, "Eşimden boşandım, çocuğumu göremiyorum, 6 aydır tutukluyum. Ben örgüt suçundan tutukluyum. Benim yoğun bakım doktorluğundan aldığım ücret 50 bin liradır. 50 bin lira için mi örgüte mi dahil olunur? Bana anlaştığım hastane, ‘maaşını Medisense Hastanesi’nden alacaksın’ dedi. Ben de kabul ettim. Sırf Medisense Hastanesi’nden maaş aldım diye dolandırıcılıkla suçlanıyorum" şeklinde konuştu. İddianamede adı örgüt yöneticisi olarak geçen 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, "Bir hastanenin müsait olup olmadığını, sevk için uygun olup olmadığını ben bilemem. Bununla ilgili nasıl savunma yapacağımı bilmiyorum. Bir hastanenin müsait olduğunu bilmek benim görevim değil, ben sadece sevk yapıyorum. Hekim hastayı kabul etmiş hastaneye almış, ben gidip bunu nasıl sorgulayabilirim? Hastaneye hasta alma nasıl diyebilirim? Örgüt yöneticiliği lakabı üzerime yapıştı kaldı. Tutuklanalı 20 ay oldu, tapeler ortadadır, tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu. "Bu dosyada bir örgüt yoktur" Bağcılar Şafak Hastanesi’nde, hekimlik yapması yasak olmasına rağmen mide küçültme ameliyatı gerçekleştirdiği ve 25 yaşındaki Semanur Aydın’ın ölümüne neden olduğu iddialarıyla gündeme gelen ve tutuklanan sanık Cem Türker Öztürk’ün avukatı savunmasında, "Biz davaya birleşen dosya kapsamında dahil olduk. Bu davada tanık sıfatıyla dinlenmedik. Bizim hiçbir sanıkla bağımız bulunmamaktadır. Sanıklarla alakalı herhangi bir tapemize rastlanılmamıştır. Sadece Şafak Hastanesi’nden kaynaklı buradayız. Mahkemeden beraat kararı verilmesini ve dosyadan tefrik edilmeyi talep ediyoruz" ifadelerini kullandı. Duruşma, avukatların beyan ve savunmalarının alınmaya devam edilmesi için yarın saat 10.00’a ertelendi.
İstanbul Burak Yazgı, bir kez daha Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi Performans antrenörü Burak Yazgı ’Turkish Get-Up’ hareketinde 116.8 kilo kaldırarak, bir kez daha Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. İzmirli performans antrenörü Burak Yazgı, ’Turkish Get-Up’ adı verilen ve ismini Ulubatlı Hasan’ın İstanbul’un fethi sırasında yaralanmasına rağmen Osmanlı sancağını başını üzerinde tutarak surlara dikmesinden alan hareketi, 116.8 kilo ile gerçekleştirerek ismini Guinness Rekorlar Kitabı’na yazdırdı. İzmirli rekortmen, İsveçli Hamdi El Hissy’ye ait olan 80.5 kiloluk rekoru önce 90.97 kilo ile kırarak Guinness’e girdi. Ancak kısa süre sonra ABD’li Michael Aidala, rekoru 115.6 kiloya taşıdı. Rekoru yine ele getirmek için aylarca çalışan Burak Yazgı, sonunda 116.8 kg. kaldırarak rekoru bir kez daha kırmayı başardı. Rekortmen Burak Yazgı, sporu yaşam biçimi olarak gördüğünü belirterek, "Ruhen ve fiziken karşılaşabileceğimiz her türlü olumsuzluğa karşı koyabilmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu anlayışla, bugüne kadar birçok farklı branşta aktif olarak yarıştım; aynı zamanda farklı branşlardan sporculara antrenörlük yapmaya devam ediyorum. Bu çok yönlü sportif geçmişim sayesinde, Turkish Get-Up gibi son derece yüksek disiplin gerektiren bir harekette bir yıl içinde iki kez dünya rekoru kırabilecek seviyeye ulaştım. Birçok atletin hedeflediği bir rekorun bir Türk sporcuda olması gerektiğine inanıyordum ve başardım. Sağlığım el verdiği sürece bu mirası taşımaya ve Turkish Get-Up dünya rekorunun sahibi olmaya devam edeceğim" dedi.