SAĞLIK - 23 Aralık 2024 Pazartesi 09:30

Bel ağrılarınız iltihaplı romatizma olabilir

A
A
A
Bel ağrılarınız iltihaplı romatizma olabilir

Bel ağrısı özellikle masa başı çalışanlar ve uzun süre ayakta olanların sıkça karşılaştıkları sorunların başında geldiğini ifade eden Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, bel ağrıları sanılan sorunun omurgayı tutan iltihaplı romatizma hastalığı olabileceğini söyledi.

Toplumda bel ağrısı çok sık görülen bir durum olduğu için çoğu zaman hastaların yakınmaları zorlamadan, yorgunluktan, dengesiz ağır kaldırmaktan veya uzun süre ayakta kalmaktan sanıldığını ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, bu ağrının romatizmal olabileceğinin ipuçları, istirahatte hasta dinlenirken veya işinden evine döndüğünde ağrının başlaması, çalışırken ağrıyı fazla hissetmemesi olduğunu dikkat çekti. Karakoç, "Bu istirahat ağrısı gece sabaha karşı hastayı yoklamaya başlar. Hasta ağrı ve sızı ile uyanmaya başlar. Yatakta hareket etmekte zorlanır. Eğer yataktan kendi başına kalkmayı başarabilirse hareket ettikçe daha iyiye gittiğini gözlemler ve rahatlamaya başlar. Aynı durum sabah uyandığında yataktan kalkmak istediğinde de kendini gösterir. Hastaların çoğu uzun süre ayakta kalmamak ya da oturmamak şartıyla iş yerlerinde daha rahat olduklarını ifade eder" dedi.

Göğüs kafesini oluşturan sağlı sollu 12 adet kaburganın sırt omurlarıyla arkada eklem yaptıkları için göğüs kafesi yakınmalarının da bu hastalarda beliren bir durum olduğunu ifade eden Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, "Derin nefes almakta zorlanma, hapşırma ya da öksürme esnasında göğüs kafesinde batma hissi gibi şikayetler oluşur. Hastalık kadın ve erkeklerde benzer sıklıkla görülmektedir. Ancak erkek ve kadın şikayetleri arasında biraz farklılıklar görülmektedir. Erkeklerde daha çok kalça ve belde yakınmalar olmakta ve kadınlara göre şikayetleri daha şiddetli seyretmektedir. Kadınların daha çok boyun, sırt ve omuzlarda yakınmaları olmakta, hastalık daha hafif seyretmekte ve daha az sıklıkla ataklar gelmektedir. Bu sebeple zaten erkeklerde bile teşhisi zor olan hastalığın kadınlarda teşhisini koymak daha da zorlaşmaktadır. Bu sebeple maalesef çoğu kez bu şikayetleri olan kadınların yakınmaları psikolojik zannedilerek anti-depresan ilaç önerilmektedir. Bu şikayetleri olan bireylerin muhakkak bir romatolog tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu.

Hastalığı ilerlemiş kişilerde kalça ve bel adeta taşlaşarak hareket yeteneğini tümüyle kaybetmekte olduğunu belirten Karakoç, "Bel ve kalçanın hareketini kaybetmesi ve durumun vücut tarafından tolere edilebilmesi için hastalarda bu hastalığa özgü tipik bir duruş geliştirmektedir. Bu duruşta dizler hafif kırık, bel dümdüz, kamburluğu daha da artmış ve baş hareket yeteneğini genellikle kaybetmiştir. Boynun hareket yeteneğini kaybetmesi sebebiyle hasta başını çeviremediği için tüm vücuduyla dönmek ister yine bu kişiler için araba kul kanmak çok zordur. Hastalığın en sık karıştığı durumlardan biri bel fıtığı hastalığıdır. Ankilozan spondilitli hastalarda bel ağrısı vardır. Bu ağrı bazen sağ kalçada bazen sol kalçada olabilmekte ve bacağa da vurabilmektedir. Bazı hastalarda topuk ağrısı da olmakta hasta yere basmakta çok zorlanmakta ve yürümesi bozulmaktadır. Bu aşamada sanki bel fıtığı gibi bir hastalık durumu oluşmakta ve bu durum hem hastayı hem de hekimi yanıltmaktadır. Bazı hastalar bu sebeple bel fıtığı ameliyatı olmaktadırlar ancak beklenildiği üzere ağrıları geçmemektedir" diye konuştu.

Ankilozan spondilit belirtilerine sahip bir grup hastada omurga tutulumunun yanı sıra gözlerinde kızarma, ciltte sedef plakları, bağırsaklarda kanama-ishal-karın ağrısı gibi başka organlara ait yakınmalarda olabildiğini ifade eden Karakoç, "Hastalıkta genetik geçiş söz konusudur, yani hastalanmış kişilerin çocuklarında da maalesef aynı hastalık gözükebilir. HLA-B 27 denen doku grubu antijenini taşıyan kişilerde bu hastalık, taşımayanlara göre daha sık gözükmektedir. Bu HLA-B 27 doku grubu antijenini kan grubu gibi veya daha açık bir örnek vermek gerekirse arabanın plakası gibi düşünebilirsiniz. Mesela plakaları 16 ile başlayan otomobiller Bursalıdır gibi. Gerçekten 16 plakalı araçlar Bursa’dan plakalarını almışlardır. Ancak HLA-27 pozitifliği mutlaka hastalık olacak anlamına gelmemektedir. Bu tıpkı 16 plakalı her araç sahibinin Bursalı olması gerekmediği gibi. Halk arasında ağrı kesici ilaç olarak bilinen çoğu ilaçlar aslında romatizma ve iltihap giderici ilaçlardır ve bu hastalığa bağlı bel, sırt ağrılarının giderilmesinde çok etkilidirler" dedi.

İlaçlar alındıktan sonraki birkaç saat içinde etkilerinin görülmeye başladığını, bir iki gün içinde ağrının azalmakta veya kaybolduğunu belirten Karakoç, "Ancak ilaç kesildikten sonra ağrı tekrar geri gelmektedir. Bugünlerde tıp insanları olarak en büyük sorunlarımızdan birisidir bu. Yani ilaçlar alındığı sürece etkilidirler, ilaç kesilince hastalık belirtileri tekrar gelmektedir. Bazen ağrının kesilmesinde bu grup ilaçlar etkili olmamaktadır. Bu hastalarımıza müjdeli haber, eskiden olmayan ama son 10 yıldır kullana geldiğimiz ağrı kesici ve iltihap giderici özelliği çok daha fazla olan yeni ilaçların geliştirilip üretilmesi başarılmıştır. Bu hastalığın tedavisinde ilaç kullanılmasına ilaveten fizik tedavi araç ve tekniklerinden yararlanılması, yürüyüş yapılması, sağlık kulüplerinde hafif ağırlık ve yoğunlukta fitness yapılması, yüzmek ve ev egzersizleri yapılması gibi aktiviteler de ağrının azalmasına ve iskelet yapısının bozulmamasına yardımcı olabilmektedir. Özetlemek gerekirse ankilozan spondilit insanı belinden vuran bir hastalıktır. Hastalık yavaş seyirli olduğu ve ilk yıllarında hafif seyrettiği için teşhisi gecikmekte ve bazen bu yıllar sonra teşhisin konmasına sebep olmaktadır. Fakat her hastalıkta olduğu gibi Ankilozan spondilitte de erken teşhis büyük önem taşır. Kalp, böbrek gibi iç organları nadiren etkilemektedir. Kesin tedavisi olmamakla birlikte ağrının kontrolü ve hastanın topluma kazandırılması eskiye göre daha kolaylaşmıştır" şeklinde konuştu.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Yılbaşı öncesi Sapanca’daki bungalovlar doldu: İki günlük tatilin bedeli 15 ila 40 bin lira arasında İstanbul’a yakınlığı, gölü ve doğasıyla tatilcilerin cazibe merkezi haline gelen Sakarya’nın Sapanca ilçesindeki bungalovlar özel günlerde vatandaşların ilk tercihi oluyor. Yılbaşını bungalovlarda geçirmek isteyen vatandaşlar, iki gecelik 15 ila 40 bin lira arasında ücret ödüyor. Eşsiz güzellikleriyle her mevsim yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı olan Sapanca, İstanbul’a yakınlığı sayesinde en çok tercih edilen mekanlar arasında yerini alıyor. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlere yakınlığıyla her yıl çok sayıda yerli ve yabancı tatilciyi ağırlayan Sapanca, en çok tercih edilen tatil mekanları arasındaki yerini koruyor. Adeta tatil beldesi havası bulunan ilçede bulunan bungalovlar ise vatandaşların ilk tercihi oluyor. Yeşili, doğası ve gölü ile turistlerin cazibe merkezi olan ilçede bulunan bungalov evlerin doluluk oranı dikkat çekiyor. Yılbaşı tatili için ilçedeki 4 bin 500’e yakın işletmelerde doluluk oranının yüzde 80’i aştığını belirten Sapanca Villa ve Bungalov İşletmecileri Derneği Başkanı Ali Safa Alaçam, iki gecelik konaklama ücretinin 15 ila 40 bin lira arasında değiştiğini söyledi. “Talep oldukça yüksek” Minimum iki gece konaklama imkanı olduğunu belirten Alaçam, “Sapanca’da bulunan bungalov ve villa tarzı evlere talep oldukça yüksek. Şuanda ilçe genelinde doluluk oranı yaklaşık yüzde 80’e ulaştı. Bölgemizde villa ve bungalov evlerimizde 2 kişiden, 12 kişiye kadar kalabileceğiniz imkanlar mevcut ve bu çerçevede de fiyat değişiklikleri olabiliyor. Minimum iki gecelik konaklama imkanları bulunuyor. İki gecelik fiyatlarımız 15 bin liradan başlıyor ve 40 bin liraya kadar çıkabiliyor. Bazı tesislerimiz yılbaşı ile alakalı eğlence programları düzenlerken müstakil evler ve butik işletmelerimizde de kendi özelinizde eğlenerek yeni yıla merhaba diyebileceğiniz bir konsept ile sizlere hizmet veriyor” dedi.
Samsun Çarşambalılar Derneği TSM Korosu’ndan yılın son konseri Çarşambalılar Yardımlaşma ve Haberleşme Derneği Türk Sanat Müziği(TSM) Korosu, yılın son konserini verdi. Şef Vehbi Tezcan yönetimindeki konser İstiklal Marşı ve saygı duruşuyla başladı. Dernek Başkanı Hüseyin Avni Özdemir açılış konuşmasında, 40. yılı kutlanan derneğin bu etkinlikler kapsamında kültür ve sanat etkinliklerine her zaman destek ve önem verdiğini ifade ederek, “İnsanlık tarihi kadar eski olan müzik, insanlarla olan iletişim de çok önemli ve etkili bir paylaşım aracıdır. Bizler de derneğimiz adına bu insanlık mirasına sahip çıkmayı düstur edinerek, TSM-THM koro çalışmalarının yapılmasını sağlamaktayız. Bu amaçla koro çalışmalarının sağlıklı ve düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için derneğimizin en büyük salonunu bu çalışmalar için tahsis ettik. Her yıl etkinliklerimizi artırarak siz değerli müzikseverler ile bir arada olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. “Çarşamba’yı Sel Aldı” coşturdu Şef Vehbi Tezcan yönetimindeki konserde koro davetlilere sürpriz yaparak “Çarşamba’yı Sel Aldı” isimli türküyü seslendirirken salonda büyük bir coşku yaşandı. Sunuculuğunu Mehmet Çömez’in yaptığı konserde koro 9 eser, 14 korist de solo eser seslendirdi. Unutulmaz konseri izlemeye gelen misafirler sevilen şarkılarla coşkulu saatler yaşadı. İki bölümden oluşan konser sonunda düzenlenen törende, konserin gerçekleştirilmesine destek veren sponsorlara ve emeği geçenlere teşekkür belgesi ve çiçek verildi. Konseri; CHP Samsun Milletvekili Dr. Murat Çan, Samsun Emniyet Müdür Yrd. Harun Kökduman, Çarşamba Huzurevi sakinleri ve yöneticileri, Türkiye Tarım Kredi Koop. Yön. Kur. Üyesi Fikret Oy, Atakum Belediye Bşk.Yrd. Suat Yıldız, Atakum CHP İlçe Bşk. Adem Kürek, İlkadım CHP İlçe Bşk. Metin Telatar, AK Parti Çarşamba İlçe Bşk. Ersin Sandıkçı, Çarşambalılar Derneği Bşk. Yrd. Dr. Soner Sezgin, Çarşambalılar Derneği Yön. Kur. Üyesi Ecz. Ömer Bir, Dernek Yönetimi, iş kadını Gülderen Semizoğlu, iş adamları İsmail Hakkı Köksal, Hüseyin Köksal, kurum, kuruluş ve çok sayıda davetli izledi.
Aydın Aydın’da filmlere konu olacak kooperatif davası Aydın’da 1997 yılında dar gelirli vatandaşları ev sahibi yapmak amacıyla dönemin Aydın Belediye Başkanı Hüseyin Aksu öncülüğünde kurulan ve 7 yıl önce de Yavuzlar İnşaat Firması tarafından devir alınan kooperatif aracılığı ile ev sahibi olma hayali kuranların büyük bölümü evine kavuşamadan hayatını kaybetti. 20 Kasım 2017 tarihinde kooperatifi devralan Yavuzlar İnşaat 36 ay içerisinde Kasım 2020’de evleri hak sahiplerine teslim edeceğini belirten Yavuzlar İnşaat tarafından da kooperatif alanına henüz bir kazma dahi vurulamadı. Aydın’ın en eski konut kooperatifi olarak tarihe geçen Aykonut Kooperatifi’nde davalar devam ederken Aydın Efeler İlçe Merkezi’ndeki Güzelhisar Mahallesi’nde bulunan yaklaşık 46 bin metrekarelik arazi şehrin ortasında öylece kaldı. Ege’nin en büyük konut projesi olarak halka sunulan Yavuzlar İnşaat Mylife City proje alanı firma tarafından devralındıktan sonra bir bölümü otopark olarak kullanılmaya başlandı. Kooperatifi 20 Kasım 2017 tarihinde devralan ve 36 ay içerisinde Kasım 2020’de evleri hak sahiplerine teslim edeceğini vadeden Yavuzlar İnşaat da aradan geçen 7 yıla rağmen bir çivi çakmadı. Hak sahiplerinin pek çoğu evlerine kavuşamadan hayatlarını kaybederken, varis olarak ev sahibi olmayı bekleyen pek çok kişinin de ömrü evlerine kavuşmaya yetmedi. Her geçen gün mağdur sayısının arttığı kooperatif alanında atıl duran onlarca dönüm değerli arsanın bir an önce değerlendirilmesini isteyen çevre sakinleri 7 yıldır sözünde durmayan Yavuzlar İnşaat Firması’nın vadini yerine getirmesini beklediklerini ifade ettiler.