ASAYİŞ - 09 Kasım 2024 Cumartesi 23:44

Bilecik’te yangına giden itfaiye aracı kaza yaptı, sürücü araçtan atlayarak kurtuldu

A
A
A
Bilecik’te yangına giden itfaiye aracı kaza yaptı, sürücü araçtan atlayarak kurtuldu

Bilecek’in İnhisar Belediyesine ait itfaiye aracı yangın bölgesine giderken freni patlaması sonucundan yoldan çıkarak kaza yaptı. Sürücü araçtan atlayarak kazadan yara almadan kurtuldu.


Edinilen bilgiye göre, Bilecik’in İnhisar ilçesine bağlı Harmanköy’de bir evde çıkan yangına müdahale eden 11EA 465 plakalı itfaiye aracı suyu bitince tekrar ilçeye deposunu doldurmak için döndü. Deposunu dolduran araç sürücüsü tekrar yangın bölgesine tekrar giderken freni patlaması nedeniyle yoldan çıkarak kaza yaptı.


Araç sürücüsü ise araçtan atlayarak kazadan yara almadan kurtuldu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Yanlış teşhisle hayatı alt üst oldu: "Haklı olduğumu kanıtlayacağım" Kocaeli’de 7 yıl önce gittiği özel hastanede kanser teşhisi konulması sonucu yanlış tedavi nedeniyle iki memesi alınan Çiğdem Kışlalı’nın hukuk mücadelesi devam ediyor. Kışlalı, "Adalete güveniyorum, bu dünyada olmazsa ahirette adalet yerini bulacak ve haklı olduğumu kanıtlayacağım" dedi. Sakarya’da yaşayan 2 çocuk annesi Çiğdem Kışlalı, 2017 yılının ekim ayında göğsünde kitle hissederek Kocaeli’de özel bir hastaneye başvurdu. İddiaya göre, Kışlalı’ya yapılan tetkiklerin ardından 5. evre meme kanseri olduğu söylendi. Çiğdem Kışlalı, farklı tarihlerde 3 operasyon geçirip, toplam 20 saat ameliyatta kaldı. Göğüsleri alınan Kışlalı, ameliyat sonrası kendisine kemoterapi ve ilaç tedavisi verilmeyince durumdan şüphelenip ameliyattan aylar sonra patoloji sonucuna ulaştı. Aynı özel hastanenin patoloji kliniğinden çıkan sonucu inceleyen Kışlalı, ameliyatta göğsünden alınan parçalarda yapılan incelemede, kanser hücresine rastlanmadığının tespit edildiğini öğrendi. Hayatı alt üst olan Kışlalı, rapor ve belgelerle savcılığa gidip doktor ve hastane yöneticilerinden şikayetçi oldu. Soruşturmanın ardından doktor ve hastane hakkında dava açıldı. Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi, 28 Kasım 2023’de görülen duruşmada Kışlalı’ya maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Ancak hastane avukatının karara itiraz etmesi üzerine dosya bir üst mahkemeye gönderildi. Üst mahkeme, eksik raporlar olduğu gerekçesiyle duruşmayı yeniden ele aldı ve davanın yeniden görülmesine karar verildi. Bunun üzerine Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi’nde dün yeniden duruşma görüldü. Çiğdem Kışlalı ve hastane avukatlarının katıldığı duruşma, eksik hususların tamamlanması amacıyla ertelendi. "Ben haklı olduğumu kanıtlayacağım" Duruşma sonrası açıklamalarda buluna Kışlalı, "Her sene olduğu gibi yine Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi önündeyim. Karşı taraf çıkan karara itiraz etmiş ve karar yüksek mahkemeye gönderilmiş. İstinaf da eksik rapor olarak geri dönüş sağlamış. Adalete güveniyorum, bu dünyada olmazsa ahirette adalet yerini bulacak ve haklı olduğumu kanıtlayacağım"" dedi. "Ne eksik inanın bende bilmiyorum" "Bu elimdeki belgelerle evime bir köşe yaptım" diyen Çiğdem Kışlalı, "Buraya gelirken 5 yaşındaki torunuma ’Mahkemeye gidiyorum’ dedim. ’Hakim amca kararını vermişti, sana da para vermişlerdi. Niye gidiyorsun?’ diye sordu. Eksik raporların tamamlanması istendi. Ne eksik inanın bende bilmiyorum. 25 Şubat’ta duruşma yeniden görülecek. Ben mağdurum ve hakkımı arıyorum. Ne olursa olsun hakkımı arayacağım" diye konuştu.
İstanbul Kazada kafatasının yarısı alınan genç, ameliyatla hayata tutundu Geçirdiği trafik kazası sonrası kafatasının yarısı alınan ve 3 buçuk ay yoğun bakımda tedavi görülen Samet Tuluk, Medical Park Hastanesi’nde gerçekleştirilen kranioplasti ameliyatı ile hayata tutundu. Kaza sonrası yatalak kalacağı söylenen genç Samet, şimdi ise konuşmaya ve yürümeye başladı. Baba Satılmış Tuluk, kaza sonrası kendisini bir kez bile "geçmiş olsun" demek için aramayan sürücünün 58 bin TL’lik masrafı için icra takibi başlattığını söyledi. Kaza geçtiğimiz aylarda Gebze’de meydana geldi. Çalıştığı iş yeri yakınlarında karşıdan karşıya geçmeye çalışırken bir anlık dalgınlıkla yola bakmadan koşan Samet Tuluk’a yolda seyir halinde bulunan bir araç çarptı. Çarpmanın etkisiyle metrelerce savrulan Samet kafasını düşerken önce araca sonra da yere çarptı. Kazayı gören vatandaşlar durumu hemen sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri talihsiz genci ambulans ile hastaneye kaldırdı. Durumu ağır olan Samet hemen ameliyata alındı. Beyin kanaması geçiren Samet Tuluk’un kafatasının bir kısmı alınarak karnına gömüldü. Ameliyatın ardından Tuluk yoğun bakıma alındı ve tedavisine burada devam edildi. 3 buçuk ay yoğun bakımda tedavi gören Tuluk’u doktorlar daha fazla yapacakları bir şey olmadığı gerekçesiyle Çerkezköy’de bulunan bir devlet hastanesinin Palyatif bölümüne sevk etti. Çocuğunun burada dayanılmaz ağrılar çektiğini gören Baba Satılmış Tuluk başka hastane ve doktor arayışına girdi. Bu esnada bir tanıdıkları vasıtasıyla Almanya’da bir doktora çocuğunun videosunu ve tahlil sonuçlarını gönderen Tuluk’a çocuğunun düzelebileceğini anacak ameliyat olması gerektiğini öğrendi. Baba Tuluk, Medical Park Hastanesinde görev yapan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Halil Olgün Peker’e ulaştı. Hastaneye giderek doktor Olgün Peker ile görüşen baba, oğlunun ameliyat edilebileceği haberi ile bir kez daha umutlandı. Yapılan hazırlıkların ardından Samet Medical Park hastanesinde ameliyata alındı. "Kranioplasti" ameliyatı ile Samet’in karnına gömülen kafatası kemikleri çıkarılarak tekrar yerine yerleştirildi. Ameliyattan kısa bir süre sonra artık hayatına yatağa bağımlı devam edeceği söylenen Samet’in önce ağrıları kesildi sonrasında ise tek başına yürüyebilecek duruma geldi. "Çocuğum çok büyük acılar çekti" Kaza sonrasında oğlunun çok büyük acılar çektiğini belirten Baba Satılmış Tuluk "Kaza oğlum İstanbul’a gelmişti amcasının yanına bir işe girebilmek için ama olmadı. Bir arkadaşının vasıtasıyla Gebze’ye geldi. Orada ki arkadaşıyla beraber bir beton santraline girdi ve çalışıyordu. Ocak ayında işe girdi şubat ayında kaza meydana geldi. Yaya olarak yoldan geçerken araç çarptı. Bize oradan haber geldi. ’Oğlunuza araç çarptı buraya gelin’ diye. Biz zor günler yaşadık. Oğlum 3 buçuk ay hastane de yoğun bakımda kaldı. Beyin ameliyatı oldu. Ondan sonra ki süreçlerimiz çok sıkıntılı geçti. Çocuğumu palyatif bölümüne sevk ettiler. Ben ilk başta kabul etmesem de mecbur kaldık. Çerkezköy’e sevk ettiler bizi" dedi. "Bize oğlunuza yapabileceğimiz bir şey yok dediler" Çocuğu Çerkezköy’de tedavi gördüğü esnada orada bulunan doktorların kendisine burada artık oğlunuza yapabileceğimiz bir şey yok demesi üzerine başka hastane ve doktor arayışına girdiğini belirten baba Tuluk "Ben çocuğumun çok acı çektiğini görünce bir araştırma içerisine girdim. Bir arkadaşım bana bir doktor önerdi ona da bilgilerimi gönderdim bizi Almanya’da bulunan bir doktorla görüştürdü. Kendisi de bilgileri istedi kendisine de bu bilgileri gönderdik inceledikten sonra bizden şiddetli sancı sırasında video çekmemizi istedi onları da gönderince bize ameliyat olması gerektiğini söyledi. Çerkezköy’de ki doktorumuz bize ’hastanızın yeri burası değil bizim burada yapacak bir şeyimiz yok’ dedi. Ben bu süreçte umudumu kesmedim. Çevrem beni çok destekledi bu süreçte tanımadığım insanlar aradı sordu. Bana maddi destekte bulundular" ifadelerini kullandı. "Kaza yapan aracın masraflarını benden istiyorlar" Kaza sonrasında araç sürücüsünün kendilerini hiç aramadığını belirten Baba Tuluk ayrıca kaza sırasında araçta oluşan masraflar nedeniyle kendilerine 58 bin TL’lik icra dosyası geldiğini belirterek "Kaza yapan sürücünüzü hiç aramadı. Kaza anında polis ve sağlık ekiplerini aramış. İfadesini vermiş daha sonra bizi ne aradı ne sordu. Beni aramadığı gibi kazada aracın kaputu ezildiği ve camı kırıldığı için bizden şikayetçi olmuş. Bu süreçte ben hastanede çocuğumun canı ile uğraşıyorum o da arabasını yaptırmış oradan bize ceza geldi 58 bin TL . Bunu ödeyemedik. Çünkü biz hastane ile uğraşıyoruz orayı düşünemedik. Tedavisi devam ediyor. Benim gözüm şuan parayı değil hastamı görüyor" dedi. "Hastalar umudunu kaybetmemeli mutlaka ikinci bir seçenek vardır" Genç Samet’in ameliyatını gerçekleştiren ve onu yeniden hayata bağlayan Medical Park Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Halil Olgün Peker "Samet 20 yaşında talihsiz bir trafik kazası geçiriyor. Bir araç çarpıyor. Sonra orada acile kaldırılıyor. Ameliyatı yapılıyor. Ameliyattan sonra yaklaşık 3 buçuk aylık hastane de kalma süreci oluyor. Bu süreçte çok şiddetli ağrıları oluyor ve konuşamıyor. Her gün birkaç kez nöbet geçiriyor. Yakınları bize ulaştı biz kafatası ameliyatı gerçekleştirdik. Bu beyninden kafatası alınıp karnına gömülmüştü biz onu tekrar revize ederek ve güçlendirerek kafasına koyduk. Beyin sağlığını tekrar revize ettik. Çünkü kafatası açıkta kaldığı için her türlü dış etkene maruz kalıyor bu beyin sağlığı için çok zararlı bir şey ameliyatlarımızı yaptık. Hemen sonrasında nöbetlerimiz bitti. Ağrılarımız kesildi. Samet konuşmaya başladı. Ellerini hareket ettirmeye başladı. Şu an tamamen şuuru açık kendisi desteksiz yürüyebilir bir hale geldi. Gayet iyi bir durumdayız fizik tedavisi devam ediyor. Daha da iyileşecek eski haline döneceğini tamamen düşünüyorum. Babası ve sağ olsun onlarda bize çok yardım etti. Yaptığımız tedavileri iyi planladık. İyi sonuçlar aldık. Zaten 20 yaşında ki bir hasta da çok ciddi bir beyin hasarı olmadığı sürece böyle düzelebileceğini biz düşünmüştük. Hastalarımız umutsuzluğa kapılmasın her zaman bir ikinci seçenek her zaman olur. Samet bu olayın en büyük örneğidir" diye konuştu.
Aydın Yunanistan’dan gelen heyet Mursallı Köyü’nü ziyaret etti Aydın’ın Germencik ilçesine bağlı kırsal Mursallı Mahallesi, yaklaşık 102 yıl önce köyden ayrılan Yunanlıların torunlarını ağırladı. Yunanistan’da yaşadıkları köyün adı da Mursalli olan Yunanlı heyetin, bölgede incir yetiştirdikleri ve Yunanistan’da bile incir ile ilgili tüm terimlerin Türkçe olarak kullandıkları öğrenildi. Yunanlı misafirlere ev sahipliği yapan Aydınlı iş insanı ve Mursallı sakinlerinden Tansel Önder, kendisinin de Yunanca bilmesinden dolayı, gelen heyet ile zaman zaman Türkçe zaman zaman da Yunanca konuştuklarını belirterek eskiden kalan dostlukları sürdürdüklerini belirtti. Ziyaret kapsamında köyde bulunan tarihi kiliseyi de ziyaret eden Yunanlı heyet, köyde yaklaşık 1.5 asırdan bu yana ayakta olan bazı evleri de ziyaret etti. Mursallı Köyü’nün tarihinin oldukça eski olduğunu belirten Tansel Önder, “Kurtuluş Savaşı’na kadar köyümüzde yaşayan Yunanlılar 1922-1923 yıllarında köyümüzü terk etmiş. Eskiden kasaba olan köyümüzde Rumlardan kalma bir tane kilise ve bir kaç tane ahşap ev halen mevcudiyetini koruyor. Kurtuluş Savaşı sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetiyle Yunan hükümeti arasında 30 Ocak 1923 tarihinde Lozan şehrinde imzalan Nüfus Mübadelesi sözleşmeleri ile Mursallı’da bulunan Yunanlılar ve Selanik-Grevena belde ve köylerdeki Türkler ile yer değiştirmişlerdir. Aradan geçen yaklaşık 102 yıla rağmen köyümüzden Yunanistan’a Yunanistan’da köyümüze ziyaretler devam ediyor. Bugün Evia Adası’nın Belediye Başkanı da gelen konuklarımız arasında” diyerek dostluk ilişkilerini sürdürdüklerini belirtti. “İncir üretimini Yunanistan’da da sürdürüyorlar” İncirin anavatanı Aydın’ın Germencik ilçesi Mursallı Köyü’nden bir asır önce Yunanistan’a gidenlerin Yunanistan’da da incir üretimi yaptıklarını belirten Tansel Önder, “Yunanlılar köyümüzden ayrıldıktan sonra Yunanistan’ın Evia Adası’na gitmişler ve bu adada yerleştikleri bölgeye de Mursalli adını vermişler. Atalarından öğrendikleri şekilde Türk usulüne göre incir yetiştiriyorlar. Yani kültürel bağlantılarımız devam ediyor. Yunanistan’da incir üretimi ve işlemesi üzerine tüm terimler Türkçe. İncir üzerine konuşurken aynı dili kullanıyoruz” dedi.
Diyarbakır Diyarbakır 1 milyon çiçekle renkleniyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin, kendi imkanlarıyla ürettiği, farklı tür ve renkte 1 milyon 30 bin adet kışlık mevsimlik çiçek toprakla buluşmaya başladı. Daha yeşil ve estetik bir Diyarbakır için çalışmalarını sürdüren Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı Fidanlık ve Ağaçlandırma Şube Müdürlüğü, Yenişehir ilçesi TOKİ içinde yer alan Fidanlık Üretim Şefliğinde, ürettiği kışlık mevsimlik çiçeklerin bir kısmının dikimlerini gerçekleştirdi. Önemli ölçüde ekonomik tasarrufun da sağlanacağı çalışmada Fidanlık ve Ağaçlandırma Şube Müdürlüğü, kış sezonunda Yenişehir, Bağlar, Kayapınar ve Sur ilçelerinin kavşak ile refüjleri için kırmızı, sarı ve beyaz 500 bin menekşe, kırmızı ve beyaz renklerde 530 bin de süs lahanası ile birlikte toplamda 1 milyon 30 bin adet çiçek üretecek. Mevsimin ilk çiçekleri Bağlar’da toprakla buluştu Yılı, yaz ve kış dönemine ayırarak farklı türlerde mevsimlik çiçek üreten Fidanlık ve Ağaçlandırma Şube Müdürlüğü, refüjlere ve kavşaklara çiçek dikmeden önce 4 merkez ilçede çiçek söküm, yer açma ile altyapı çalışmalarını tamamladı. Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı, tamamlanan altyapı çalışmalarının ardından mevsimin ilk çiçeklerini Bağlar ilçesi Dicle Bulvarı ve Ahmet Bilgin Caddesinin refüj ile kavşaklarında toprakla buluşturdu. Çiçekler Nisan’a kadar kentin refüj ve kavşaklarını süsleyecek Ekipler, ürettikleri 1 milyon 30 bin adet çiçeği sonbahar ve kış aylarında belirlenen çalışma takvimi doğrultusunda kentin farklı noktalarında değerlendirecek. Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı’nın, kendi üretimi olan bitkiler Bağlar, Kayapınar, Sur ve Yenişehir ilçelerinin refüj ve kavşaklarını Nisan ayına kadar süsleyecek.
Ankara Türkiye’de kuş gribi vakaları göçmen su kuşları kaynaklı ortaya çıkıyor Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akan, Türkiye’de meydana gelen kuş gribi vakalarının göçmen su kuşlarının kanatlı hayvanlar ile teması nedeniyle ortaya çıktığını belirterek, "Hastalığın bulaşmasında göçmen su kuşları etkili" dedi. Türkiye tavuk eti ve yumurtası üretiminde kendi kendine yetebilen bir ülke konumunda bulunurken, son zamanlarda farklı bölgelerde kuş gribi vakaları ortaya çıktı. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akan, Eskişehir ve Konya’da meydana gelen kuş gribi vakalarını İHA muhabirine değerlendirdi. Prof. Dr. Akan, kuş gribinin isminden anlaşılacağı üzere kanatlı hayvanları etkileyen bir hastalık olduğunu ifade etti. Türkiye’de ilk kuş gribi vakasının 2005’te görüldüğünü belirten Prof. Dr. Akan, "Daha sonra 2006, 2007, 2008, 2015, 2023’te ve son olarak geçen hafta gördüğümüz kuş gribi vakasını yaşadık. Bundan sonraki süreçte kuş gribi vakalarını yaşar mıyız? Evet, bu mümkün. Dünyada da çok yaygın hastalık tabloları var. Şu an yaygın olarak Kuzey Amerika ülkelerinde var. Kuzey Avrupa ve Orta Avrupa ülkelerinde yaygın olarak görüyoruz. Asya kıtası ve Ortadoğu’da da var" ifadelerini kullandı. "Hastalığın bulaşmasında göçmen su kuşları etkili" Kuş gribinin Türkiye’ye nasıl geldiğini de anlatan Prof. Dr. Mehmet Akan, şunları kaydetti: "Hastalığın bulaşmasında göçmen su kuşları etkili. Göçmen su kuşlarının mikrobiyotası dediğimiz sindirim sisteminde bu etkenler bulunuyor. Bu etkenler bulunduğundan dolayı göçmen su kuşları, her göç yaptığında bu mikroplarla beraber başka ülkelere gidiyor. Göçmen kuşlar ile serbest kuşlar buluşup, serbest kuşlarda evcil kanatlılara bu mikrobu bulaştırırsa bu defa tavuklarda ve hindilerde bu hastalık başlıyor. Daha sonra ticari işletmelere bulaşırsa yıkım çok fazla oluyor. Çok fazla hayvan ölümü ile karşılaşıyoruz. Bu da ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor." "Göçmen su kuşları kanatlı hayvanlarımıza bu mikrobu bulaştırabilir" Prof. Dr. Akan, "Genel bulaşmada dikkat edeceğimiz en önemli konu şu; göçmen su kuşları ile kanatlı hayvanların temasını azaltmak en önemli kontrol kısmını oluşturuyor. Bundan sonraki durumda daha kontrol edilebilir durum oluyor. Göçmen su kuşları ile teması önemsememiz gerekiyor. Bunlar kanatlı hayvanlarımıza bu mikrobu bulaştırabilirler" diye konuştu. "Erken teşhis kayıpları azaltmakta çok etkin" Kuş gribinin kanatlı hayvanlara bulaşmasının ardından yaşanan tabloyu özetleyen Akan, "Bu hastalık evcil kanatlılarda aniden başlayan ölüm tablosu ile başlıyor. Bir gün önce hayvanlar çok sağlıklı gözükürken 1 ila 2 gün içerisinde bir an da ölen hayvanları görüyoruz. Bu ölen hayvanları gördüğümüzde, hızlı ölüm dediğimiz yüksek sayıya ulaştığımızda, Tarım ve Orman Bakanlığı il ve ilçe teşkilatında hangisine yakınsak veya bir veteriner hekime bunu bildirmemiz ve bunun laboratuvara gönderilip teşhis edilmesi gerekiyor. Erken teşhis kayıpları azaltmakta çok etkin" şeklinde konuştu. "Dünyada en önemli ekonomik olarak kayba uğratan hastalık" Kuş gribinin ülke ekonomilerinde büyük sorunlar meydana getirdiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Akan, "’Dünyada en önemli ekonomik olarak kayba uğratan hastalık nedir’ derseniz bu kuş gribidir. Kuş gribinin daha önceki yıllarda milyonlarca lira değer kaybına neden olan Avrupa kıtasındaki bazı ülkelerde İtalya, Hollanda gibi yüksek miktarda ekonomik kayba neden oluyor. Bu nedenle hastalığın erken tanısı çok önemli. Bakanlığın sistem içerisinde olması çok önemli. Bakanlık yetkililerin süreçten haberdar edilmesi ve sürecin resmi otorite ile beraber üreticilerin birlikte yürütmesi oldukça önemli bir konu" ifadelerini kullandı. "Hastalık teşhisine takiben karantina koyuyoruz" Kuş gribinin tespit edilmesinin ardından uygulanması gereken adımlara da değinen Akan, "Hastalık teşhisine takiben karantina koyuyoruz. Karantina koyduktan sonra 3 kilometrelik çaptaki alan, daha sonra 10 kilometre çaptaki hayvan hareketlerini kontrol ediyoruz. Şüpheli durumlar varsa laboratuvara götürüp analiz yaptırıyoruz. Durumu bu şekilde kontrol etmek mümkün olabiliyor. Bu esnada hastalıktan şüpheli hayvanların taşınması, bu hayvanlara verilen yemlerin başka işletmelere götürülmesi, dışkının bir başka yere kontrolsüz saçılması hastalığın bulaşması için önemli bir konu. Bulaştırmamak için bu şeylerin taşınmaması ve kümeste bırakılması ayrıca önem taşıyor" dedi. "Bu hastalık kanatlı hayvan hastalığı" Prof. Dr. Mehmet Akan, "Bu hastalık sadece kanatlı hayvanların hastalığı. İnsanları etkilemiyor. İnsan vakalarına baktığımızda çok çok az. Ülkemizde de şu an da bir insan vakası yok. Tüketicilerimiz bu konuda rahat olsunlar. Bunlar dünyada ve Türkiye’de de izleniyor" diye konuştu. "Ülkemizde tavuk eti iç tüketimimizi karşılıyor" Prof. Dr. Akan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ülkemizde tavuk eti, hindi eti ve tavuk yumurtası bizim iç tüketimimizi karşılıyor. Kendi tüketimimizin tamamını kendi üretimimizden karşılıyoruz. Artan yumurta ve kanatlı etimizi de ihracata yolluyoruz. Bu hastalığın izlenmesi bakanlık ile beraber sürecin takip edilmesi hem iç tüketiminin karşılanması hem de ihracat için belirleyici oluyor. Hastalık çıktığında da ihracatı engelleyen bir hastalık olduğunu söyleyelim. Uluslararası ticarete olumsuz etkileri oluyor. Bu etkiler nedeniyle üretimin genel yapısı oluyor. Daha sonra tüketicileri de etkileyen fiyat değişimi olmakta."
Bursa Bursa’da Atatürk’ün sevdiği şarkılar seslendirildi Klasik Türk Müziği’nin sevilen isimleri Melihat Gülses ve Nida Ateş, oda orkestrasıyla birlikte gerçekleştirilen konserde Atatürk’ün sevdiği şarkı ve türküleri seslendirerek Bursalılara unutulmaz bir akşam yaşattı. Bursa’da kültür ve sanatı kentin her köşesinde yaşatmak amacıyla çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, önemli bir programa daha ev sahipliği yaptı. Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından Tayyare Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Fikrimin İnce Gülü Atatürk’’ün Sevdiği Şarkılar ve Türküler’ programında, Klasik Türk Müziği’nin sevilen isimleri Melihat Gülses ve Nida Ateş sahne aldı. Oda Orkestrası’nın da eşlik ettiği gecede, ‘Ağlayalım Atatürk’e, Yemen Türküsü, Bülbülüm Altın Kafeste, Sarı Zeybek, Çalın Davulları ve Fikrimin İnce Gülü’ gibi Atatürk’ün sevdiği eserler seslendirildi. Bursalılara unutulmaz bir akşam yaşatan sanatçılar, gecenin sonunda dinleyenler tarafından ayakta alkışlandı. Program sonunda CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Saldız tarafından sanatçılara çiçek takdim edildi. Sanatseverlere güzel bir gece yaşatan Melihat Gülses, Nida Ateş ve Oda Orkestrası’na teşekkür eden Saldız, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü sanatla anmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti.