GÜNDEM - 28 Aralık 2025 Pazar 10:20

Muratpaşa Belediyesi’nden kadınlara kapı süsü atölyesi

A
A
A
Muratpaşa Belediyesi’nden kadınlara kapı süsü atölyesi

Muratpaşa Belediyesi’nin yeni yıl öncesinde kadın emeğini, hayal gücünü destekleyen ve kadın kooperatiflerinin katılımıyla düzenlenen "Kapı Süsü Atölyesi", yoğun ilgi gördü.


Prof. Dr. Erdal İnönü Kent Parkı’nda, Eğitmen Şule Özön rehberliğinde gerçekleştirilen atölyede katılımcılar, doğal rattan ve hasır malzemeler kullanarak el emeği kapı süsleri tasarladı. Doğal dokuların ön planda olduğu çalışmalarda, katılımcılar hem tasarım tekniklerini öğrendi hem de kendi özgün ürünlerini ortaya koyma fırsatı buldu.



Başkan Uysal etkinliğe katıldı


Atölyeye katılan Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal da kadınlarla birlikte kapı süsü yapmayı deneyerek etkinliğe eşlik etti. Başkan Uysal, kadın kooperatiflerinin üretim süreçlerinde üstlendiği role dikkat çekerek, "Bu tür atölyeler, üretmenin yanı sıra paylaşmayı ve dayanışmayı da güçlendiriyor. Kadın emeğini görünür kılan, kentimizde sosyal bağları kuvvetlendiren her çalışmayı desteklemeye devam edeceğiz" dedi.



Muratpaşa Belediyesi’nden kadınlara kapı süsü atölyesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."
Kastamonu Asırlardır üretilen Kastamonu fanilasına kış günlerinde yoğun ilgi Kastamonu’da hava sıcaklığının sıfırın altına düştüğü kış günlerine, coğrafi işaretli fanilalar büyük ilgi görüyor. Yüzyıllardır kışın sıcak, yazın serin tutma özelliğiyle bilinen ve doğal pamuk ipliğinden örülen Kastamonu fanilası, kış mevsiminde vatandaşlardan büyük ilgi görüyor. 2020 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenerek coğrafi işaret alan Kastamonu fanilası, hem sağlıklı yapısı hem de tarihi değeriyle dikkat çekiyor. Kurtuluş Savaşı döneminde Kastamonulu kadınlar tarafından ev tezgahlarında dokunarak cephedeki askerlere gönderilen fanila, bugün de aynı özenle üretilmeye devam ediyor. Kentteki çok sayıda ustası tarafından makinelerde örülen fanila, özellikle kış mevsiminde vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor. Yıllar sonra baba mesleğine dönüp fanila örmeye başladı Kastamonu’da muhasebecilikten emekli olduktan sonra baba mesleğine dönen fanila ustası Mustafa Özeren, il merkezindeki dükkanındaki makineyle pamuk fanila örüyor. Ortaokul yıllarında babasına yardımcı olarak mesleği öğrendiğini aktaran Özeren, "Emekli olunca tamamen bu işe yöneldim. Hem bir sanat icra ediyoruz hem de insanlara faydalı bir ürün sunuyoruz" dedi. Kastamonu fanilasının en önemli özelliğinin tamamen pamuktan üretilmesi olduğunu vurgulayan Özeren, pamuklu yapısı sayesinde teri emdiğini ve vücudu koruduğunu söyledi. Özeren, naylon içerikli ürünlerin aksine pamuk fanilanın bronşit ve öksürük gibi rahatsızlıklara yol açmadığını belirti. t Fanilaların desenlerinin örme aşamasında verildiğini anlatan Özeren, ürünlerin atlet ya da kollu fanila olarak dikiciye gönderildiğini belirtti. Fanilaların makineyle değil, tamamen elle dikildiğini vurgulayan Özeren, bu durumun ürünün kalitesini ve dayanıklılığını artırdığını söyledi. "Ter emdiği için hastalanmıyorsunuz" Kastamonu fanilasının geçmişte askerler için üretildiğini belirten Özeren, "Fanilanın hammaddesi pamuktur. Pamukların ipliğini eskiden kendimiz yapardık. Şimdi hazır, bobin olarak geliyor. Şimdi daha kolay. Pamuk olduğu için sağlıklı oluyor. En önemli özelliği ter emiyor, hastalanmıyorsunuz. Zayıf insanlara ince, kilolu insanlara geniş olacak şekilde yapıyorum. İğnelere göre bunu ayarlıyorum" diye konuştu. Fanilaların yaz mevsiminde de giyilebileceğini ifade eden Özeren, "Sadece kışın değil yazın da giyilir. Terlediğinizde rüzgara çıktığınız zaman rahatsızlanmazsınız. Atletler ter emmediği için ıslanıyor, rüzgara çıktığınız zaman hastalanıyorsunuz. En az 4 sene kullanabilirsiniz. Bunlar yıkandığı zaman rengi beyazlaşır" şeklinde konuştu.