ASAYİŞ - 22 Mart 2025 Cumartesi 22:21

Gardırobun içinde kendini yakan adam hayatını kaybetti

A
A
A
Gardırobun içinde kendini yakan adam hayatını kaybetti

Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde bir kişi, gardırobun içinde yanıcı maddelerle kendini yakarak intihar etti.


Olay, saat 15.00 sıralarında Güzeloba Mahallesi 2134. Sokak’taki üç katlı bir apartmanın birinci katında meydana geldi. Apartmanı saran dumanı fark eden bina sakinleri, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi.



Tabletle kayda almış


Adrese ulaşan itfaiye ekipleri, kilitli kapıyı açarak yoğun dumanın çıktığı daireye girdi. Ekipler, evin içinde yaptıkları aramada Uğur M’nin (57) gardırop içerisinde yanmış halde buldu. Olay Yeri İnceleme ve Cinayet Büro Amirliği ekiplerinin çalışmasında, Uğur M’nin yanıcı maddelerle kendisini ateşe verdiği ihtimali üzerinde duruluyor. Ekipler aynı zamanda kamerası gardıroba doğru bakan ancak çalıştırılamayan bir tableti de muhafaza altına aldı. Tablet, incelenmek üzere polis merkezine götürüldü.


Olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmasının ardından Uğur M’nin cenazesi, otopsi yapılmak üzere Antalya Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.



Gardırobun içinde kendini yakan adam hayatını kaybetti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Sözcüsü Çelik: "CHP yönetimi demokratik siyaset ve demokratik tutum konusunda yine sınıfta kalmıştır" AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "CHP yönetimi demokratik siyaset ve demokratik tutum konusunda yine sınıfta kalmıştır. Siyasi hayatımız için en temel sorun, CHP’nin siyasetsizliğidir" dedi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP yöneticilerin söylemlerine ilişkin sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Çelik, "CHP yöneticileri günlerdir köklü bir partinin dilini değil, marjinal bir siyasetin ilkel dilini kullanıyorlar. Demokratik protesto bir haktır ama CHP yönetiminin kullandığı dil, demokratik protesto dili değildir" ifadelerini kullandı. CHP yönetimi gündemdeki iddialarla ilgili olarak açık ve net bir dille cevap üretemediğini ifade eden Çelik, "Bu iddialar aylar öncesinden bizzat CHP’li bazı isimler tarafından bazı CHP’li belediyelerle ilgili olarak gündeme getirildi. İlk olarak CHP’li siyasetçiler arasında başlayan bu yolsuzluk tartışmaları karşısında CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ve yönetimi suskun kaldı. Şimdi ise kendi siyasi yetersizliklerini ve sorumsuzluklarını, gençleri sokağa çağırarak kapatmaya çalışıyorlar. Demokratik protesto hakkını, CHP içindeki iç kavgaları bastırmak için istismar ediyorlar. CHP yönetimi demokratik siyaset ve demokratik tutum konusunda yine sınıfta kalmıştır. Siyasi hayatımız için en temel sorun, CHP’nin siyasetsizliğidir. CHP yönetiminin yapması gereken tek şey, kamuoyu önüne çıkıp, CHP’li bazı siyasetçilerin CHP’li bazı belediyeler hakkında dile getirdiği iddialara cevap vermektir" ifadelerine yer verdi.
Denizli 4 kişiden 1’inde tüberküloz görülüyor 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü dolayısıyla bir açıklamada bulunan Denizli Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Zahide Alaçam, doğru ve etkin tedavi ile bu hastalıktan tamamen kurtulmanın mümkün olduğunu söyledi. Halk arasında verem olarak bilinen tüberkülozun insanlık tarihi kadar eski olduğunu ifade eden Denizli Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Zahide Alaçam, geçmiş zamanlarda büyük salgınlara yol açan bu hastalık hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Tüberkülozun tedavisinin bulunmasına rağmen dünyada en sık ölüme neden olan enfeksiyonlar arasında yer aldığını belirten Uzm. Dr. Alaçam, "Tüberküloz, mycobacterium tuberculosis isimli bakterinin yaptığı bir enfeksiyon hastalığıdır. Aslında çok eski bir mikrop olmasına rağmen ilk defa 24 Mart 1982 tarihinde Robert Koch tarafından mikroskop altında tespit edildiği için 24 Mart günü Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 1996 yılından itibaren ‘Dünya Tüberküloz Günü’ olarak ilan edilmiştir. Bu günde; etkinliklerle tüberküloz hastalığına dikkat çekilerek hastalık hakkındaki farkındalığın artırılması amaçlanmaktadır. 1982’de mikrop tanımlanmış, bu mikroba yönelik antibiyotikler 1940’lı yıllarda keşfedilmiş ve sonrasında etkin tedaviye başlanmıştır" dedi. "Tüberküloz önlenebilir ve tedavi edilebilir bulaşıcı bir hastalıktır" Tüberküloz mikrobunun en çok akciğeri tuttuğunu ve dünya nüfusunun dörtte birinin halen tüberküloz basili ile enfekte olduğunu vurgulayan Uz. Dr. Zahide Alaçam, "Tüberküloz mikrobu en çok akciğeri tutar, genelde de zaten akciğer tüberkülozu olarak bilinir. Fakat tüberküloz, genellikle akciğerler olmak üzere tüm organ ve dokuları tutabilen, önlenebilir ve tedavi edilebilir bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaş sadece solunum yoluyla olur. Yani hastalıklı kişinin öksürmesi, hapşırması ile havaya yayılan mikroplar, havada damlacık enfeksiyonu şeklinde asılı kalır ve sağlıklı bir birey o damlacığı nefes yoluyla solumak suretiyle akciğerlerine ulaştırarak hastalığın oluşmasına sebep olur. İşin esasında dünyadaki tüm insanların yaklaşık dörtte biri civarı bu mikropla karşılaşır. Yani mikrobu bir şekilde biz, hasta kişiden alırız ve o bizim vücudumuzda sessiz olarak kalır. Ancak mikrop vücuda ulaştıktan sonra bu kişilerin yaklaşık onda birinde bağışıklığı baskılayan AİDS, kronik karaciğer, şeker ya da kalp hastalığı, sigara, alkol, madde kullanımı olduğu zaman bu mikrop sessizce beklemeyi bırakır ve aktifleşerek hastalığa sebep olur" diye konuştu. "Kaşık, çatal, yastık, yorgan ya da ortak havlu kullanmak bulaşa sebep olmaz" Bulaş yolu ile ilgili en çok merak edilen konulara dikkat çeken Alaçam, bulaşın sadece solunum yoluyla gerçekleştiğini belirterek, "Hastalıklı kişinin kaşığını, çatalını kullanmak, yastığını, yorganını ya da ortak havlu kullanmak gibi şeyler bulaşa sebep olmaz. Kısa süreli temasta bulanan kişilerle hemen kolaylıkla bulaş olması beklenmez. Hasta kişiyle aynı evde yaşayan ya da ortamda çalışan kişiler bulaş açısından risklidir. Tüberküloz, eğer tedavi edilmezse mikrobun tuttuğu organda harabiyet oluşur, organ fonksiyonunu yapamamaya başlar ve bu durum ölümle sonuçlanabilir. Ancak tüberküloz mikrobuna yönelik 1940’lardan bu yana yeni birçok antibiyotikler geliştirilmiştir. Bunlara bağlı olarak da etkin ve uygun tedaviler vardır. Ülkemizde tüberkülozun tedavileri; Verem Savaş Dispanserlerinde Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) yoluyla tamamen ücretsiz olarak gerçekleştirilmektedir. Burada yürütülen etkin tedaviler sayesinde her geçen yıl yüzde 6-7 oranında verem hastası görülme oranı azalmaktadır. Bu hastalıktan etkin ve doğru tedavi ile yüzde yüz kurtulmak mümkündür" dedi.
Düzce Düzce Üniversitesi’nden büyük akreditasyon başarısı Düzce Üniversitesi, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından yürütülen akreditasyon sürecinde kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutularak iki yıl süreyle akreditasyon belgesi almaya hak kazandı. YÖKAK tarafından 2024 yılı içerisinde çevrim içi ve saha ziyareti olarak gerçekleştirilen bağımsız değerlendirmeler, Kurumsal Akreditasyon Raporu (KAR) ve Tutarlılık Komisyonu incelemeleri sonucunda Düzce Üniversitesi, belirlenen kalite standartlarını büyük ölçüde sağlayarak 2 yıl süreyle şartlı akreditasyon belgesi alma başarısı gösterdi. Düzce Üniversitesi kalite standartlarındaki başarısını kanıtladı YÖKAK tarafından yürütülen akreditasyon sürecinde, yükseköğretim kurumları belirlenen standartlar ve ölçütler çerçevesinde kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Kalite standartlarına oldukça önem veren Düzce Üniversitesi, Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında 2 yıl süreli akreditasyon alarak kalite standartlarında da başarısını kanıtladı. Kalite kriterlerini eksiksiz olarak karşılama konusunda çalışmalarını titizlikle sürdüren Düzce Üniversitesi, öğrenci odaklı eğitim anlayışı, akademik araştırmalardaki başarısı ve topluma sunduğu katkılarla 2026 yılında yapılacak yeniden değerlendirme sürecinde 5 yıl süreyle tam akreditasyon statüsü kazanmayı hedefliyor. Kurumsal kaliteyi belgelendirmesi anlamında büyük kazanım Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, akreditasyon sürecinin üniversitenin kurumsal kalitesini belgelendirmesi açısından büyük bir kazanım olduğunu belirterek, "Kurumsal Akreditasyon Programı, üniversitemizin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme, yönetim ve toplumsal katkı alanlarındaki kalite süreçlerinin dış değerlendirme ile güvence altına alınmasını sağlıyor. Yükseköğretim Kurumları Sınavı tercih kılavuzunda yer alacak olan bu belge, üniversitemizi tercih edecek öğrenciler için önemli bir referans noktası oluşturuyor. Düzce Üniversitesi olarak eğitimde mükemmeliyeti hedefleyerek kalite standartlarımızı her geçen gün daha da ileriye taşıyacağız. Üniversitemiz, kurumsallaşma, kalite ve akreditasyon alanlarında da öncü üniversite olmayı amaçlıyor. Bu başarının kazanılmasında emekleri olan mensuplarımıza ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.