KÜLTÜR SANAT - 18 Eylül 2024 Çarşamba 12:33

Antalya’nın 800 yıllık mahallesi Avrupalı turistlerin uğrak noktası oldu

A
A
A
Antalya’nın 800 yıllık mahallesi Avrupalı turistlerin uğrak noktası oldu

Antalya’nın Akseki ilçesinde 800 yıllık geçmişi olan Sarıhacılar Mahallesi’ni geçen yıl 80 bin yerli ve yabancı ziyaretçi gezerken, bu yılın 9,5 aylık döneminde ise ziyaretçi sayısı 80 binin üzerine çıktı.


Antalya’nın Akseki ilçesinin 800 yıllık geçmişi olan Sarıhacılar Mahallesi, tarihi dokusuyla öne çıkıyor. Özellikle Almanya, Hollanda, Belçika ve İngiltere olmak üzere, diğer Batı ve Doğu Avrupa ülkelerinden turistlere ev sahipliği yapan Sarıhacılar Mahallesi’nde bulunan 300-400 yıllık düğmeli evler, tarihi cami ve tarihi göç yolu, misafirlerin öncelikli uğrak yeri oldu. Antalya’nın zengin tarihine ev sahipliği yapan, tarihi İpek Yolu’nun üzerinde konumlanmış olan Sarıhacılar Mahallesi, pandemi döneminden sonra eski günlerine geri döndü. Sarıhacılar Mahallesi’nin tarihi zenginliklerinden biri olan düğmeli evler, Osmanlı mimarisinin incisi olarak öne çıkıyor. Bu göz alıcı evler, bölgenin kendine has mimari tarzını yansıtıyor ve geçmişin derin izlerini günümüze taşıyor. Zarif detayları ve eşsiz dokusuyla düğmeli evler, mahallenin tarihi ve kültürel hazineyi temsil ediyor.



"Sarıhacılar beni çok etkiledi"


Almanya’dan Alanya’ya tatil için gelen Alman turist Claudia Moritz (52), "Türkiye’ye 30 kereden fazla geldim. Hemen hemen her yıl geliyorum. Türkiye’yi çok seviyorum. Eşim ile birlikte böyle bir alternatif turizm turuna ilk kez katıldım. Buraya geldiğim için gerçekten çok mutluyum. Buradaki düğmeli evler, tarihi camisi, doğası, havası beni aşırı derecede etkiledi. Söyleyecek söz bulamıyorum. İyi ki gelmişim" diye konuştu.



"Tarihi ve insanları tanıdık"


Alman turist Jörg Moritz de, "16 kez Türkiye’ye geldim. Eşim ile Sarıhacılar köyüne gelmekten dolayı çok mutluyuz. İyi ki bu tura katıldık. Böyle turların olmasından dolayı mutluyuz. Kapadokya turu gibi kalabalık koşuşturmalı turlar değil de küçük bir grupla sakin sakin doğanın her şeyin zevkini alarak güzel bir tur yaptık. Tarihi ve insanları tanıdık. Çok mutluyuz" şeklinde konuştu.



"Sarıhacılar’ı aşırı derecede beğeniyorlar"


Yaklaşık 15 yıl süredir bölgeye yabancı ziyaretçi getiren acente sahibi Hilmiye Soysürlü, Alanya’da ikamet ettiğini ve 15 yaşından beri turizmin içerisinde olduğunu söyledi. Daha çok Avrupalı turistlerle çalıştıklarını belirten Soysürlü, "En fazla Almanlarla çalışıyoruz. Pandemiden bu yana Ruslar da portföyümüz arasına girdi. Akseki’de köy turu olarak sunduğumuz Sarıhacılar köyüne geliyoruz. Burada tarihi kervan yolunu, 600 yıllık camiyi gösteriyoruz. Düğmeli evleri gezdirip bu konuda bilgiler veriyoruz. Sadece insanlar kültür değil, tatile geldikleri için doğayı da görmeyi istiyorlar. Yine sedir ağaçlarının içerisinde hafif bir doğa yürüyüşleri yapıyoruz. Altınbeşik Mağarası’nı ziyaret ediyoruz. Bu turlardan ciddi şekilde olumlu sonuçlar alıyoruz" dedi.



"Bölgeyi tanıtmak için elimizden geleni yapıyoruz"


Son dönemlerde turizmin boyutunun değiştiğini anlatan Soysürlü, "Maalesef son dönemlerde turizmin boyutu değişti. İstediğimiz boyutta buraya müşteri portföyü yakalayıp getiremiyoruz. Yılın 12 ayında açık bir acenteyiz. Yılın 12 ayında bu turlarımızı yapıyoruz. Ayrıca web sayfalarından ve internetten bu bölgelerin tanıtımını da yapıyoruz. Eskilerde daha çok kapasite ile gelebilirken 2016-2017 yıllarında senede bin-bin 500 kişi buralara getirirken şu anda senelik sayımız 400-500 e kadar düştü. Yabancı misafirler özellikle Sarıhacılar köyünü çok beğeniyorlar. İlgilerini çekiyor. Çünkü burası sakin, doğanın içerisinde muhteşem bir yer" şeklinde konuştu.


Sarıhacılar’da restorasyonlar yapan turizmci Mustafa Kavasoğlu ise Sarıhacılar köyünün 2000 yıllarının başlarında turizme açıldığını söyledi. 2010 yılından itibaren buraya yıkılmaya yüz tutmuş düğmeli evleri alarak yerleştiğini anlatan Kavasoğlu, "Almış olduğum düğmeli evlerin restorasyon işlemlerini yaptım. Ayrıca buraya Türkiye’nin en büyük en zengin etnografya müzesini kurdum. Müze, Kültür ve Turizm Bakanlığından resmi olarak onaylıdır. Ayrıca burada bir otelimiz ve turizm işletme belgeli restoranımız var" dedi.



"İpek Yolu üzerine kurulmuş enteresan bir köy"


Sarıhacılar Mahallesi’nin çok özel bir yer olduğunu söyleyen Kavasoğlu, "Burası çok özel bir yerleşim yeridir. Eskiden burası Akdeniz ile Konya arasında alışveriş merkezi olan bir köymüş. Yine Mısır ve Arap Yarımadası Osmanlı himayesinde iken Alanya Sancağı tarafından yönetiliyormuş. Alanya Sancağı’nı da Osmanlı’ya bağlayan ana yol bu köyün içerisinden geçiyor. Daha doğrusu bu köy o yolun üzerine kurulmuş. Yani İpek Yolu üzerine kurulmuş çok enteresan düğmeli evlerden oluşan büyük bir alışveriş merkezi bir köy burası. Ama zamanla yeni yeni yollar açılınca bu özelliğini kaybetmiş. Bir süre kimse yaşamamış. 2 binli yıllardan sonra Sarıhacılar köylülerinin kurmuş olduğu komisyonla bazı evler onarılmış. 2009 yılında da ben bu köye yerleştim. Ciddi restorasyonlar yaptım. Burası şimdi bir turizm merkezi olma yolunda hızla ilerliyor" diye konuştu.



"Bu yılın içerisinde 80 bin kişi ziyaret etti"


Pandemi öncesi Sarıhacılar’da çok ciddi bir ivme olduğuna dikkat çeken Kavasoğlu, "Sarıhacılar köyü turizme açıldığı yıldan itibaren pandemi dönemine kadar ciddi turist akını vardı. Özellikle Norveç, İsveç, Finlandiya, kuzey ülkelerinden çok ciddi misafir ağırlıyorduk. Pandemi ile birlikte kesilmişti. Nihayet bu yıl yine eski o ivmeli zamanlarını kazanmaya başladı. Yani bu sene yılbaşından itibaren 80 binin üzerinde yerli ve yabancı ziyaretçi ziyaret etti. Bu az bir rakam değil. Oldukça ciddi bir rakam. Bu yıl sistemden oldukça memnunuz. Köyümüz yeniden canlandı. Şimdi çok daha iyi gidiyor. Sonbahar döneminde kültürel tarafı yüksek turistler gelmeye başladı. En fazla Almanlar ve Polonyalı turistler geliyor. İlk kez Baltık ülkelerinden Litvanya gelmeye başladı. Yine Rusya ve diğer ülkeler diyebiliriz" şeklinde konuştu.



"Sarıhacılar bu özelliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek"


Kavasoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:


"Kültür ve Turizm Bakanlığımız burada ’Koruma Amaçlı İmar Planı’ çalışmaları yürüttü. Aşağı yukarı sonuna gelindi. Bu çalışmalar ile birlikte Sarıhacılar bu özelliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek. Burada Kültür ve Turizm Bakanlığına teşekkür ediyorum. Burası öyle enteresan bir köy ki, burada hiç beton yapı olmayan bir köydür. Halen eskisi gibi tam orijinal düğmeli evlerin bütün özelliklerini taşıyan binalardan oluşmuş bir yer. Bazı evler olduğu yerlere yıkılmış fakat yavaş yavaş restorasyonlar gerçekleştiriyor. Ben birçok ülkede bulundum ve işler yaptım. Ama böyle orijinaline çok yakın ya da orijinali korunmuş bir başka bölge var mıdır bilmiyorum. Onun için burası çok özellikli bir köy. Sarıhacılar köyü tarihi ile kültürü ile doğal müze şeklinde."



Antalya’nın 800 yıllık mahallesi Avrupalı turistlerin uğrak noktası oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Kafasına bilardo topu gelen genç yere yığıldı, arkadaşları kahkahaya boğuldu Hatay’da bilardo oynadığı esnada arkadaşının yaptığı vuruşla kafasına bilardo topu gelen genç hafif şekilde yaralandı. Görünmez kaza esnasında Beyazıt Geçin’in kafasına top geldiği ve arkadaşlarının kahkahaya boğulduğu anlar kameraya yansıdı. Reyhanlı ilçesinde arkadaşlarıyla bilardo oynayan Beyazıt Geçin isimli vatandaşın başına adeta görünmez kaza geldi. Takım arkadaşı Ogün Güner’in vuruş yaptığı esnada tam karşıda bulunan Geçin’in kafasına bilardo topu isabet etti. An be an kameraya yansıyan olayda Geçin, kafasından hafif şekilde yaralanarak yere yığılırken arkadaşlarıysa kahkahaya boğuldu. Gülümseten anların yaşandığı olayda kafasına bilardo topu isabet eden kazayı Beyazıt Geçin olayı hafif şekilde atlattı. “Topun ortasına vuracağına biraz altına vurdum” Yaptığı vuruşla bilardo topunu takım arkadaşının başına isabet ettiren Ogün Güner, “Takım arkadaşım topun tam karşısında duruyordu. Topun ortasına vuracağına biraz altına vurdum. Sonra arkadaş topa kafa koydu, yaralandı. Hastaneye gittik hafif yaralıymış arkadaşımız” dedi. “Takım arkadaşım topun ortasına vuracağına altına vurdu ve sekerek kafama geldi” Yaşananları an be an anlatan Beyazıt Geçin, “Bilardo oynuyorduk. Takım arkadaşım topun ortasına vuracağına altına vurdu ve sekerek kafama geldi. Ondan sonra o an ne oldu bilmiyorum. Bir an kendimi kaybettim, hafif yaralandım. O kadar ciddi bir durum yok. Biraz hızlı vurdu topa ve sert geldi. Bir an kendimi kaybettim, korkudan olabilir. Ama yine oynamaya devam ediyorum, sevdiğim bir oyun.
Konya Makam odasını çocuklar için müzeye çevirdi Konya’da itfaiye daire başkanı, itfaiye sevgisini çocuklara aşılamak için itfaiye oyuncakları biriktiriyor. Sadece itfaiye aracı, yangın ve arama ekipmanlarından oluşan koleksiyonda 18 ülkeden alınan bin 474 oyuncak bulunuyor. Konya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Cevdet İşbitirici, 18 yıl önce bir toplantıda aldığı oyuncak itfaiye aracıyla itfaiye oyuncaklarını biriktirmeye başladı. Makam odasında sergilenen koleksiyonda oyuncak sayısı artmaya devam eden Daire Başkanı İşbitirici, koleksiyonunu geliştirerek itfaiye müzesi oluşturup çocuklara itfaiyeciliği sevdirmek istiyor. “Uluslararası fuarlarda, nerede gördüysem hobi haline getirerek biriktirmeye karar verdim” 2006 yılında Ankara İtfaiye Daire Başkanlığının düzenlediği toplantıda ilk oyuncağı alarak koleksiyona başladığını anlatan Konya İtfaiye Daire Başkanı Cevdet İşbitirici, “Ankara İtfaiye Daire başkanının makamında bir toplantımız vardı. O toplantıda oradaki daire başkanımızın arkasındaki dolapta ilk aracım olan itfaiye aracını gördüm. Kendisine dedim ki, ‘Benim meslekle ilgili geçmişte KOSKİ’de sayaç müdürü iken eski sayaçları toplardım şimdi de kendi alanımda itfaiye ile ilgili parçaları toplayarak koleksiyon yapmak istiyorum, bu aracı bana ver’ dedim. 2006 yılında başlayan biriktirme merakımız uluslararası fuarlarda ya da başka illerden itfaiye ile ilgili minyatür araçların hangisini gördüysem bende bir hobi haline gelerek biriktirmeye karar verdim. Bir arkadaşımın önerisi oldu ‘bunu müzeye çevirmeyi düşünmüyor musun’ deyince müze olarak çok güzel adım olur düşüncesi de o zaman aklıma yattı ve faydalı olacağını düşündüm” dedi. “Burada çocuklarımıza itfaiye sevgisini aşılamaya çalışıyoruz” Ziyarete gelen çocuklara odadaki oyuncakları göstererek itfaiye bilincini aşılamak istediğini anlatan Daire Başkanı Cevdet İşbitirici, “Bizim odamızdaki oyuncaklar ziyaretten sonra hafızalarda yer edinmesi için önemli. Çünkü yangın çıktıktan sonra değil yangının çıkmaması çocukların bilincinde olması daha önemli. Burada biz çocuklarımıza itfaiye sevgisini aşılamaya çalışıyoruz. Geçmişte neler yapılmış onlarla ilgili minyatür itfaiye araçlarımız, modern itfaiye araçlarımız var şuanki kullanılan. Bunların hepsinin maketleri var. Ayrıca yine maket yangın ve arama kurtarmalarda kullandığımız ekipmanlarımız var onlarla ilgili de biriktirmelerimiz devam ediyor. Örnek olarak söylemek gerekirse de baltalar, kazmalar, hortumlar, itfaiyeci elbiseleri var. Tamamını burada çocuklarımıza gösterip anlatıyoruz” ifadelerini kullandı. “Temel sebebimiz geçmişte olanları geleceğe taşımak” Koleksiyonu müzeye çevirme hedefini anlatan İşbitirici, “Bizim itfaiye ekipmanlarımızı çocuklarımıza göstermemizin temel sebebi geçmişte olanları geleceğe taşımak. Bu kültürün canlanması için bir binamız var, inşallah yakında orada bir müze açmayı düşünüyoruz. Konya geçmişte olduğu gibi bundan sonra da müzeler kenti ve bir çok kültürün yaşadığı başkenttir. Bu alanda kendi mesleğimiz üzerine eksik kalan noktayı inşallah biz tamamlayacağız” diye konuştu.
Hatay 83 yaşındaki Mehmet Amca, 1954 yılında ilk kez ezberlediği ‘Atamın Ölümü’ şiirini yıllardır ilk heyecanıyla okuyor Hatay’ın Altınözü ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki Mehmet Vural, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 16’ncı yılında ezberlediği ‘Atamın Ölümü’ şiirini 83 yaşında olmasına rağmen ilk günkü heyecanıyla okuyor. Vural, ‘Her okuduğumda gözlerim yaşarır’ diyerek duygularını dile getirdi. Altınözü ilçesi Altınkaya Mahallesi’nde yaşayan 83 yaşındaki Mehmet Vural, 1954 yılında üçüncü sınıfa giderken Kayserili öğretmeninin kendine verdiği ‘Atamın Ölümü’ şiirini ezberledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 16’ncı yılında ezberlediği ‘Atamın Ölümü’ şiirini yaklaşık 70 yıldır ezberinden çıkarmayan Vural, ilk günkü heyecanla şiiri okumaya devam ediyor. Her ‘Atamın Ölümü’ şiirini okuduğunda gözleri yaşaran Vural, Atatürk’e alan sevisi ve hayranlığıyla biliniyor. “ Ben ‘Atamın Ölümü’ şiirini okudum, her okuduğumda gözlerim yaşarır” Şiiri ilk okuduğu süreçten bahseden Vural, “Ben 1956 yılında diplomamı aldım. Ben o şiiri 1954 yılında okudum. 3’üncü sınıfa giderken Kayserili bir öğretmenim bana ve arkadaşlara şiirler dağıtmıştı. Bana da ‘Atamın Ölümü’ şiirini okumam için vermişti. O zamanlarda okumuştum ve hala unutmadım. Eski hatıralara dair hiçbir şeyi unutmam. Fransızlar buradayken anons etmişler. Annemin ilk kocası orada Türk yazılmış diye annemi göçmen etmişler. 7 yıl boyunca annemler Hatay’a gelemediler. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti kurduktan sonra Hatay’ı aldıktan sonra geldiler. Mustafa Kemal Atatürk bambaşka biriydi ve paşaydı. Türkiye Cumhuriyetini ilelebet kurtaran bir paşaydı. Ben ‘Atamın Ölümü’ şiirini okudum, her okuduğumda gözlerim yaşarır. Fark edilmeyebilir ama çok duygulandım” ifadelerini kullandı.
Konya Bamya çorbası yıllardır sofraların tam ortasında Saray sofralarında gelişerek günümüze kadar gelen Konya mutfağının olmazsa olmazı ’Bamya çorbası’ yıllardır özel günlerde sofraların tam ortasındaki yerini koruyor. Çiçek bamya ve kuzu etiyle yapılan ’Bamya çorbası’ saray mutfağından günümüze kadar gelerek özel günlerde verilen yemeklerde yer alıyor. Sofralarda yemeğin başında değil ortasında gelen ’Bamya çorbası’ hem iştah açması hem vitamin deposu olma özelliği hem de doyurucu olmasıyla vazgeçilmez lezzet olarak Konyalılar tarafından tüketiliyor. Bamya çorbası, Konya’ya gelen turistlerin de beğenisini kazanırken, 2021 yılında Konya Büyükşehir Belediyesinin Türk Patent ve Marka Kurumu’na yaptığı Coğrafi İşaretler Tescil başvurusunun ardından tescillendi. "Bamya çorbası Konya’da çiçek bamyadan yapılır" 22 yıldır düğün yemekleri yapan aşçı Mehmet Alakır, bamya çorbasının Konya’nın olmazsa olmazı olduğunu ifade ederek, "Bamya çorbası Konya’nın coğrafi işaretli nadir yemeklerinden biri olarak sofralarımızı süslüyor. Özel günlerimizde; bayramlarımızda, düğünlerimizde, cenaze yemeklerimizde, davetlerde içilen bir çorba olarak biliniyor. Bamya çorbası Konya’da çiçek bamyadan yapılır. Diğer bamyalar kullanılmaz. Bamya çorbasındaki et kesinlikle kuzu etinden yapılır. Soğan bol olur” dedi. "Bamya çorbasının olmazsa olmazı ekşidir" Bamya çorbasının tarifini anlatan Alakır, “Çiçek bamyalar ilk olarak dövülür. Bunun nedeni de küçük parçalarından ayrılarak tane tane olması sağlanır. Bamyalar daha sonra ateşte ütülür. Ütülen bamyalar haşlanarak iplerinden ayrılır. Başka tarafta ise kuzu eti kavrulur. Etin içine soğan ve salça ilave edilir. Daha sonra da su konulur. Etler pişene kadar suyun içerisine bamya, soğan ve salça özleşir. Bamyanın en büyük özelliği ise ekşi olarak yenilmesidir. Ekşiyi de kendimiz hazırlarız. İçine ilave ettiğimizde doyurucu ve iştah açan bir özelliğe sahip olur. Bamya çorbasının olmazsa olmazı ekşidir. Limon tuzu olmazsa olmazdır" şeklinde konuştu. "Turistler, yedikçe daha çok seviyor" Konya’ya gelenlerin bamya çorbasını ilk kez denedikleri zaman ekşi bulduklarını daha sonra da çok sevdiklerini belirten Alakır, "Konya’ya gelen turistlerin ilk tattıkları zaman yüzleri ekşiyebiliyor. Ama sonra yedikçe daha çok seviyorlar. Gitmeden önce mutlaka bir defa daha içiyorlar. Bamya çorbasının yeri her zaman için sofraların ortasıdır. Konyalılar olarak biz bamya çorbasından önce yayla çorbası içeriz, kavurma pilav ve tatlı yeriz. Daha sonrasında bir bamya çorbası içeriz ki iştahımız açılsın ve biraz daha yiyelim diye. Bamya çorbasından sonra istediğiniz kadar yemek yiyebilirsiniz" diye konuştu. "Çiçek bamyanın 1 kilosu şu anda 2 bin liraya satılmakta" Bamya çorbasının fiyatlarına değinen Alakır, "Konya’da bir kase bamya çorbası 150 lirayla 250 lira arasında değişiyor. Bu fiyatların yüksek olmasının nedeni ise bamyanın yüksek fiyatı ve uzun uğraşı olmasından kaynaklıdır. Bamyalar çok küçük ve sabah saat 5 ile 7 arasında ipe dizilmesi gerekir. Bu süreç eğer ki saat 7’yi geçerse o bamya çorbalık değil yemeklik bamya olur. Çiçek bamyanın ise 1 kilosu şu anda 2 bin liraya satılmakta" ifadelerini kullandı.