ASAYİŞ - 27 Aralık 2024 Cuma 22:24

Patronunun öldüresiye darp ettiği çalışan yüzde 32 fiziksel engelli kaldı

A
A
A

İstanbul’da parkta içki içmesine tepki gösteren patronu tarafından öldüresiyle darp edilen çalışan, yüzde 32 fiziksel engelli kaldı. Kameraya da yansıyan saldırıyı gerçekleştiren kişi hakkında ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 9 yıldan 15 yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı.

Olay, 3 Haziran akşamı İstanbul’un Sultangazi ilçesindeki bir parkta meydana geldi. İddialara göre, 28 yaşındaki reklam firması çalışanı Nail Baran, iş amacıyla gittiği İstanbul’da kaldığı misafirhanenin yanındaki parkta içki içti. Çalışanının durumundan haberdar olan Burak A. (40), Baran’ın yanına giderek tepki gösterdi. İkili arasında çıkan tartışma kısa sürede alevlenerek kavgaya dönüştü. Burak A., yanındaki sopayla Baran’ı darp etmeye başladı. Beraberindeki kişilerle birlikte Baran’ı hareketsiz kalıncaya kadar darp eden Burak A., olayın ardından parktan ayrıldı. Ağır yaralı Baran ise, kaldırıldığı hastanenin yoğun bakım servisinde iki gün müşahede altında tutuldu.

Yüzde 32 fiziksel engelli kaldı

Başına 55 dikişi atılan Baran, hastanedeki 5 günlük tedavi sürecinin ardından taburcu edilerek Ankara’ya döndü. Darp edilen Baran’a yüzde 32 bedensel engelli raporu verilirken, saldırgan patronu hakkında ise ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 9 yıldan 15 yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı. Ruh ve beden sağlığının bozulduğunu ifade eden Baran hayatının altüst olduğunu dile getirirken, avukatı Rabia Ercan Şengül ise saldırganın olaydan aylar sonra ifadesinin alındığını ve yoğun çabaları sonucu dava açabildiklerini ifade etti. Devam eden soruşturma çerçevesinde ifadesi alınan Burak A., suçlamaları kabul etmedi. Yurt dışı çıkış yasağı uygulanan şüpheli serbest bırakılırken, bir sonraki duruşma Şubat 2025’e ertelendi.

“Travmalardan dolayı ilaç kullanıyorum”

Yaşadığı olayla ilgili konuşan Nail Baran, “İş için İstanbul’a gitmiştim. Çalışmamızı gerçekleştirdikten sonra konaklayacağımız otele geldik. Otelin karşısındaki parkta alkol kullanıyordum, arkadan patronum seslendi. Bana burada alkol almamam gerektiğini söyledi. Ben de kendisinin bana karışamayacağını söyledim. Aramızda arbede çıktı. Ben oradan uzaklaşmak istedim. Sonradan öğrendiğim kadarıyla arkamdan sopayla bana vurmuş. Bilincim gitmiş. Yere düştükten sonra da darp etmeye davam etmişler. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Aldığım darbelerden dolayı kafatasımda kırık oluşmuş ve beyin kanaması geçirmişim. Gözlerimi iki gün sonra açtım. Sıkıntılı dönemler geçirdim. Yürüyemiyordum, ihtiyaçlarımı ağabeyim sayesinde gideriyordum. Kafama 55 tane dikiş attılar. Çenemde ve yüzümde kırıklar var. Görme kaybı yaşıyorum. Şu anda yüzde 32 engelliyim ve bu sayı artacak. Ruh sağlığım da bozuldu. Psikolojik tedavi görüyorum. Travmalardan dolayı ilaç kullanıyorum. Hafıza kaybı yaşıyorum” dedi.

“Annemin adını dahi hatırlayamamıştım”

Ruh sağlığında da bozulmalar olduğunu dile getiren Baran, “Annemin adını dahi hatırlayamamıştım. Günlük hayatımda da sıkıntılar var. Çalışamıyorum. Kız arkadaşımla evlilik düşünüyordum. Bu olaylardan sonra o da evliliğe sıcak bakmadı. Hayatım altüst oldu. Yargı sürecini bekliyoruz. Davanın takipçisiyiz. Sonuç ne olacak bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Dosyaya müdahale ettirildiğini düşünüyoruz”

Avukat Rabia Ercan Şengül ise, karşı tarafın yargı kanadındaki bağlantılarını kullanarak dosyaya müdahale ettirdiğini iddia ederek, “Müvekkilim olaydan sonra hayatına yüzde 32 fiziksel engelle devam etmeye başladı. Olaydan sonra günlerce yoğun bakımda kaldı ancak saldırgan şahsın yapılan tüm araştırmalara rağmen olaydan 3 ay sonra ifadesi alındı. Savcılık olayın peşine düşmedi. Saldırgan gözaltına dahi alınmadı. İddianame düzenlendi. ‘Kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 9 yıldan 15 yıla kadar ceza yargılaması devam ediyor. Duruşmamız 2025 Şubat ayında gerçekleştirilecek. Saldırganın tanıdıklarının ve aile çevresinin yargı mensubu olduğunu öğrendik. Bu nedenden dolayı dosyaya müdahale ettirildiğini düşünüyoruz ancak bununla ilgili bir delilimiz mevcut değil. Şahsın tutuklanmasını talep ettik fakat mahkeme bunu reddetti. Mahkeme, yurt dışı çıkış yasağına ve adli kontrol kararının yeterli olduğuna kanaat getirdi” dedi.

“Çöp poşeti gibi taşımışlar”

Soruşturmanın takipçisi olacaklarını kaydeden Şengül, “Davanın takipçisiyiz. Şüpheli, müvekkilimi öldü sanarak olay yerini terk etti. Saldırgan ve beraberindekiler müvekkili çöp poşeti gibi taşımışlar. Bir kişi yargılanıyor ancak saldırgan tek değildi, yanında en az 3 kişi vardı. Mahkeme ise sadece bu kişilerin tanık sıfatıyla ifadesine başvurdu. Hatta duruşmadan önce tanıkları dinlemek için bir ara karar alındı” dedi.

Ali Nargüner - Gürkan Sayın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te kaybolma riski olan bireylere akıllı saat dağıtıldı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Moral Evi’nden hizmet alan Alzheimer danışanlarına, hastaların güvenliğinin arttırılması ve hasta yakınlarının bakım süreçlerini kolaylaştırmak amacıyla akıllı saat dağıtımı yapıldı. Moral Evi’nin “Güveli Adımlar Projesi” kapsamında, Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda yapılan programla dağıtılan akıllı saatler, hasta yakınlarının hastaların günlük aktivitelerini daha etkin bir şekilde takip etmelerini sağlayarak, süreçte ailelerin endişelerini azaltmayı hedefliyor, kaybolma ihtimaline karşı kritik bir güvenlik önlemi sunuyor. Akıllı saatler birçok özellik barındırıyor Büyükşehir Belediyesi Engelli, Yaşlı ve Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan proje çerçevesinde, Alzheimer danışanlarının kullanacağı akıllı saatler, GPS özelliği sayesinde bulundukları konumu haritalar üzerinden ailelerin takip etmesine imkan sağlıyor. Alzheimer danışanlarının ailelerinin, akıllı telefonlarına yüklenen uygulama ile takip edilmesi mümkün. Cihaza tanımlanan 3 acil durum numarası, olumsuz herhangi bir durumda, akıllı saatte bulunan yardım tuşuyla sırayla aranıyor ve uygulamaya bildirim gönderiliyor. Moral Evi danışanları hazırladıkları performanslarla programı renklendirdi Dağıtım programında ayrıca, Moral Evi danışanları, hazırladıkları gösterilerle renkli anlar yaşattı. Danışanların hazırladığı şiir ve dans gösterileriyle süren programda, danışanların yakınları duygu ve düşüncelerini paylaştı. Başkan Şahin’e duygu dolu hediye Danışanlar, dağıtım programında Başkan Fatma Şahin için özel bir sürpriz hazırladı. Alzheimer danışanları tarafından yapılan Şahin’in vefat eden babası Mustafa Kıymık ile fotoğrafının mozaik tablosu başkana hediye edildi. Tablonun son taşı olan kalpler, danışanlar ve Başkan Şahin ile beraber yerleştirildi. Alzheimer çağımızın hastalığı Programda yaptığı konuşmada, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla hizmet vermeye devam ettiklerini aktaran Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, “Alzheimer, çağımızın hastalığı. O kadar zor bir dönem ki, hem yaşayan için hem de yakın çevresi için hastalık dönemi. O yüzden teknolojiyi kullanmamız lazım. O kaybolma tehlikesine karşı yüksek teknolojiyi kullandığımızda, bu size bir alan belirliyor, bu alanın dışına çıktığında, özellikle yaşlılarımızı uyarıyor. Ailelere de bilgi veriyor. Bu bizim açımızdan o kadar önemli ki. Güvenli alan oluşturuyor sizlere. Özellikle akıllı saatler, güvenli adımlar. Kendini güvenli hissediyorsun. Bu saatleri küçük bir makine gibi görmeyin, aile rahat ediyor, ana baba rahat ediyor, evlat rahat ediyor. Sonuçta hepimizde bir nefes var. Ama son nefes verene kadar sağlıklı, huzurlu olmak zorundayız. Ama son nefesimize kadar sağlıklı, huzurlu, mutlu yaşamak bizim hepimizin hakkı. Bizim de tam yapmaya çalıştığımız şey bu” diye konuştu. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Engelli, Yaşlı ve Sağlık Hizmetleri Daire Başkanı Yusuf Çelebi de konuşma yaparak sağlık ve engellilere yönelik sunulan hizmetler hakkında bilgiler verdi. Program, protokol tarafından yapılan saat dağıtımları ve toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.
Kastamonu Şehir hayatını bırakıp köye yerleşen çift deneyimlerini üniversite öğrencilerine anlattı Şehir hayatını bıraktıktan sonra Kastamonu’nun Cide ilçesindeki köy evine yerleşen ve yaşamlarını sosyal medyadaki takipçileri ile paylaşan çift, Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen panelde deneyimlerini anlattı. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi ile Ormancılık ve Tabiat Turizmi İhtisaslaşma Koordinatörlüğü iş birliğinde “Doğa İçin Bir Adım: Köye Dönüş ve Sürdürülebilir Yaşam” başlıklı panel düzenlendi. Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Sezai Karakoç Salonu’nda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal üstlendi. Sosyal medya platformlarında sürdürülebilir yaşam ve doğaya dönüş temalı içerikleriyle tanınan sosyal medya içerik üreticileri Fulden Darama Hurma ve Aykan Hurma konuşmacı olarak katıldı. Panelde konuşan çift, korona virüs döneminde Kocaeli’de yaşarken kırsal alana yerleşme kararı aldıklarını ve Kastamonu’nun Cide ilçesine bağlı Hamitli köyüne yerleştiklerini söyledi. Şehir yaşamları sırasında yaptıkları işleri köyde sürdürdüklerini ifade eden çift, köydeki günlük yaşantılarını sosyal medyada paylaştıklarını söyledi. “Ilgarini Mağarasından yola çıkarak 15 kilometrelik bir rotada Loç Vadisine kadar macera rotası oluşturduk” Panelin açılışında konuşan Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı kapsamında 2018 yılında Kastamonu Üniversitesi, ormancılık ve tabiat turizmi alanında ihtisaslaşan bir üniversite oldu. Biz de bu çerçevede ilk olarak göreve geldikten sonra yani Kastamonu Üniversitesi’ne atandıktan sonra araziye çıktık. Macera projeleri yaptık. Biz bu çalışmaları yaparken Ilgarini Mağarasından Cide’nin Loç Vadisine bir macera yürüyüşü rotası belirlemek istedik. Bu yüzden Ilgarini Mağarasından yola çıktık. 15 kilometrelik bir rota oluşturduk. Ilgarini Mağarasından yola çıkarak Loç Vadisine yürüyüşte bulunduk. Çok zorlu bir yol vardı. Oraya giderken de arkadaşlarla bizim hikayemiz ortaya çıktı. Biz çekimler yapıyoruz. Bunları sosyal medyamızdan da paylaşım yapıyoruz. Bu sırada Recep diye arkadaşların enişteleri bizleri karşıladı. Ondan sonra arkadaşlarla tanıştık ve bizim hikayemiz başladı. Devamını da arkadaşlarımız kendileri anlatsınlar” dedi. “Bizim hikayemiz, pandemideki kapanma ve bahçe ile o sırada uğraşmakla başladı” Daha sonra konuşan sosyal medya içerik üreticisi Fulden Darama Hurma ise, “Pandemi açıklandıktan sonra Mayıs ayında eve kapanma kararları gelmeye başladı. Biz de bağ bahçe ile uğraşmaya başladık. Bu sırada da ilan bakıyoruz, ev, arsa, tarla gibi bir yerlere bakıyoruz. O zaman dahi fiyatlar uçmuştu. Aykan, bu sırada bana Cide’deki ev teklifi ile geldi. Benim böyle bir evden haberim yoktu. Cide’ye ikinci gelişimizde eve yerleştik. Bizim hikayemiz pandemideki kapanma ve sırada bahçe ile uğraşmakla başladı. Pandemideki kapanma sonrası karar aldık ve bir şekilde Cide’ye yerleştik. Bir şekilde gemileri yakıp, plansız programsız yerleştik. Sizlerin düşüncesi var ise buna benzen bir hareket yapmayın. Öncelikle bir hafta ya da bir ay bir deneyin, ondan sonra yerleşme kararı alın. Gemileri sakın yakmayın, bizim size tavsiye edebileceğimiz tek şey budur” diye konuştu. “Köyde yaşamak, şehirde yaşamaktan üç kat daha pahalı” Köyde yaşamanın, şehirde yaşamaktan daha zor ve daha pahalı olduğunu söyleyen Hurma, “Köyde yaşamak mı daha pahalı yoksa şehirde yaşamak mı, diye bizlere soru yöneltiliyor. Köyde yaşamak, şehirde yaşamaktan yaklaşık üç kat falan pahalı çıktı. Sadece ısınmada dahi böyle, köyde ısınmak istediğinizde şehre göre üç kat daha fazla masraf çıkıyor. Asıl gerçek bir köylü gibi köyde yaşamayı düşünmüyorsanız köyde yaşamak çok pahalı ve yorucu. Ama biz, köyde yaşayan köylüler gibi kesinlikle olamayız. Çünkü köyde yaşamak başka bir zanaat” şeklinde konuştu. “Sobayı yakamıyoruz diye sobanın bozuk olduğunu düşünüp yeni bir soba dahi aldık” Sosyal medya içerik üreticisi Aykan Hurma ise, köy yaşamının şehir hayatına göre daha az karbon ayak izi bıraktığını ve doğa ile uyumlu bir yaşam tarzının insan sağlığına faydalı olduğunu belirterek, “Cide’deki evimize gitmeyeli 10 yıl olmuştur. 10 yıl sonra geldim ve 11’inci yılında da eve yerleştim. Eve yerleştikten sonra annem bir ay benimle konuşmadı, küstü. Sanki Fulden’i zorla götürüyoruz gibi zannettiler. Anneme eşimi zorla götürmediğime ikna edemedim. İkna etmem zorlu oldu. Soba yakmayı dahi bilmiyorduk. İlk zamanlarda soba yakmaya çalışıyoruz, babam bize yardımcı olmaya çalışıyordu. Biz, sobayı yakamıyoruz diye sobanın bozuk olduğunu düşünüp yeni bir soba dahi aldık. Köy yaşantısını böyle hayal edebilirsiniz. Bileğim kalınlığında sobanın içerisine odun atıp ısınmaya çalışıyorduk. Biz gemileri yaktık ve bu yaptığımız bizim bir çılgınlıktı. O yüzden önce denemenizi tavsiye ediyorum. Ondan sonra köye yerleşmeye karar verin. Şehirdeki hayatınızı, yaşantınızı bırakıp köyde yaşam sürmek tamamen sizler için bir kabusla sonuçlanacaktır" ifadelerini kullandı. Panele yoğun ilgi gösteren öğrenciler, merak ettiklerini çifte sordu. Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürü Kerem Seven, öğrenciler, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirilen panel soruların yanıtlanması ile sona erdi.