POLİTİKA - 07 Ocak 2025 Salı 21:02

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Terörsüz Türkiye idealimizi inşallah gerçekleştireceğiz"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Terörsüz Türkiye idealimizi inşallah gerçekleştireceğiz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Devletimizin uhdesinde bulunan her türlü vasıtayı, her türlü imkanı kullanarak terörsüz Türkiye idealimizi inşallah gerçekleştireceğiz. Türkiye yüzyılını, kardeşliğin, kalkınmanın, huzurun yüz yılı yapıncaya kadar sizlerle birlikte canla, başla çalışacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen İdareciler Günü Programı’nda konuştu. Devletin ortak hedefler etrafında kenetlenen milletlerin akıl ve iradesinin tecessüm ettiği bir teşkilat olduğunu söyleyen Erdoğan, “Türk devlet geleneği, binlerce yıllık bir aklın, birikimin, tecrübenin ürünüdür. Bizim devlet tasavvurumuz hiçbir zaman maddeye dayalı bir anlayış üzerine inşa edilmedi. Tam aksine mana ve muhtevaya önem veren, adalet ve vicdan üzerine bina edilen bir değerler silsilesinin tezahürü oldu. Merhum Aliya İzzetbegoviç, ‘İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşya ile bir tutan her şey gayri insanidir’ diyor. Bizim de devlet anlayışımızın öznesi, insandır, insanlık onurudur. İşte bu yüzden ‘insanlık ittifakı’ diyoruz. Bu yüzden, mazlumların derdine derman olmaya çalışıyoruz. Bu yüzden, ‘Türkiye umudun adıdır’ diyoruz. Ülke idaremiz, işte bu geleneğin bir devamıdır. Orhun Yazıtları’nda geçen şu söz bu tasavvurumuzun güçlü bir yansımasıdır; ‘Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe Türk milleti ilini ve töresini koruyacaktır’. Bu inançla yoğrulan Türk Mülki İdaresi, halkın huzurunu, refahını ve güvenliğini tesis eden köklü bir müessesedir” dedi.

"Köprüler konumundasınız"

“Vilayetlerimizde Reis-i Cumhuru temsil eden valilik makamı ise devletin milletle bütünleştiği yegane noktadır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu:

"Bizler biliyoruz ki, devletin dini adalettir. Tarih boyunca adaleti esas alan bir devlet anlayışının bugünkü müntesipleri olarak şunu hiçbir zaman unutmayınız; valilik, milletin derdine derman olma makamıdır. Valilik devletin halka uzanan elidir. Vicdan ve merhamet mevkidir. Bu düstur, valilik makamının nüvesidir. Burada şunu da özellikle vurgulamak isterim; sizler halkımızın gönlünde yer bulan, onların talep ve ihtiyaçlarını merkeze taşıyan köprüler konumundasınız. Daima ulaşılabilir, çözüm odaklı ve samimi bir yaklaşım sergilemek valilik makamının temel ilkelerindendir. Unutmayınız ki milletin hayır duası, devletin en güçlü hazinesidir. Allah korusun, milletin bedduasını alan ise ne bu dünyada ne de ahirette iflah olur. Bir diğer husus şudur; sadece günlük hesaplar peşinde koşmak bize yakışmaz. Devletimizin kurucu kodlarında buna, hoş bırakıp bakılmaz. Devlet geleneğimiz, geleceği inşa eden bir anlayış üzerine kuruludur. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz da işte bu geleneğin bir tezahürüdür. Değerli valilerimiz, bugün burada bir gerçeği sizlerin nezdinde tüm Mülki İdare Amirlerimize hatırlatmak arzusundayım. Binlerce yıllık kadim devlet anlayışımız, tıpkı askeriye gibi, idarecilik ve teşkilatlanma alanında da dünyaya örnek olacak bir birikimin taşıyıcısıdır. Türkiye hem merkezi yönetim anlayışı hem de mahalli idare teşkilatı bakımından önemli bir müktesebatın ve tecrübenin sahibidir. Adil müessir, müşfik, emin ve istikrarlı bir idare kabiliyeti, milletimizin adeta doğuştan gelen özelliğidir. Tarihimiz bu gerçeğin sayısız örnekleriyle doludur. İdare kabiliyetimiz teşkilatlanma boyutuyla sınırlı kalmamış, milletimize ve şehirlerimize de önemli değerler kazandırmıştır.”

"Kapılarınızı vatandaşlarımıza açık tutmanızı rica ediyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkistanlı büyük mütefekkir Farabi’nin "Medinetü’l Fazıla" adlı eserinden alıntı yaparak, Türkiye’nin her köşesinde iyilik, refah ve adaletin hâkim olabilmesi için şehirlerdeki yöneticilere büyük sorumluluk düştüğünü vurguladı. Erdoğan, “Türkistanlı büyük mütefekkir Farabi, Medinetü’l Fazıla isimli eserinde şöyle diyor; ‘En üstün iyilik ve en büyük mükemmelliğe ilişkin ancak şehirde ulaşılabilir şehirden daha eksik olan bir toplulukta ulaşılamaz’. Eğer Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e ülkemizin tamamında iyiliği, refahı, kalkınmayı, kardeşliği ve adaleti hakim kılmak istiyorsak işe önce şehirlerimizden başlamamız gerekiyor. Üstelik bu denli zengin bir medeniyete, güçlü tarihi ve beşeri bağlarımızın olduğu bu kadar geniş bir gönül coğrafyasına sahip bir ülke olarak, bu bizler için ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülki idare amirlerinin devletin kendilerine verdiği emaneti en iyi şekilde kullanmaları gerektiğini belirterek, valilerden şehirlerinin ihtiyaçlarına uygun kaynakları etkin bir şekilde kullanmalarını beklediklerini ifade etti. Erdoğan, ”Bu noktada mülki idare amirlerimize çok önemli görevler düşüyor. Valilerimizden öncelikli beklentilerimiz, devletimizin kendilerine olan emaneti, imkan ve kaynakları şehirlerimizin faydasına olacak biçimde kullanmalarıdır. Aynı şekilde, sizlerden görev, yetki ve sorumluluk alanlarınızda bulunan işleri hızlı, etkin ve verimli bir şekilde infa etmenizi bekliyoruz. Yetim, öksüz ve kimsesizler başta olmak üzere, devletin şefkatine ihtiyaç duyan tüm kesimlerin yanında olmanızı istiyoruz. Daha önce de farklı vesilelerle dile getirdik. Mülki İdare Amirliği, sabah 08.00, akşam 18.00 arasında yapılacak bir görev değildir. Sizin vatandaşla hemhal hem dert ve hem dem olmanız da beklenir. Her birinizden makam odalarınıza sıkışıp kalmamanızı, gönlünüzü de kapılarınızı da telefonlarınızı da vatandaşlarımıza açık tutmanızı özellikle rica ediyorum" şeklinde konuştu.

“28 Şubat uygulamalarının günümüz Türkiye’sinde yeri yoktur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hizmet edilen şehirlerde hak ve hukukun gözetilmesi gerektiğini, vatandaşlara eşit muamele edilmesinin vazgeçilmez bir yaşam tarzı olması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, "İnancına, hayat tarzına, kökenine ve mezhebine bakılmaksızın vatandaşımıza eşit muamele etmek, şüphesiz vazgeçilmez yaşam tarzımız olmalıdır" diyerek, tüm vatandaşların adaletli ve eşit şekilde muamele görmesinin gerekliliğini belirtti. Erdoğan, "Hizmet ettiğiniz şehirlerde hak ve hukuku gözetmeniz, inancına, hayat tarzına, kökenine, mezhebine bakmadan vatandaşımıza eşit muamele etmeniz şüphesiz vazgeçilmez yaşam tarzımız olmalıdır. Ne tek parti faşist zihniyetinin ne de hafızalarımızda derin yara açan 28 Şubat dönemi uygulamalarının günümüz Türkiye’sinde yeri yoktur. Baskının, ayrımcılığın, millete karşı efendilik taslamanın meşru sayıldığı günler artık geride kalmıştır. Allah’ın izniyle, biz bu makamlarda bulunduğumuz müddetçe kimse o kötü günleri geri getiremeyecektir. Hülasa kerim devlet anlayışımızı hakkıyla tatbik eden, personeline ve vatandaşlarımıza tepeden bakmayan ilçe, köy ve mahalleleriyle şehrinin tamamını kucaklayan valiler, bizim görmek istediğimiz idarecilerdir” değerlendirmesinde bulundu.

Hazreti Ali’nin mektubundan örnek vererek adalet ve merhamet vurgusu yaptı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazreti Ali’nin Mısır’a atadığı Vali Malik’e yazdığı mektuptan alıntılarla, adalet ve merhametli bir yönetimin önemini bir kez daha dile getirdi. Erdoğan, “Şu anekdota özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Hz. Ali efendimiz Mısır’a atadığı Vali Eşter en-Neha-i’ye yazdığı mektupta bakınız hangi nasihatlerde bulunuyor: Bil ki ey malik sen daha önceki yöneticilerin durumlarına baktığın gibi insanlar da senin durumuna bakacaktır. Halka karşı merhametli olmayı, sevgi ve iyilikte bulunmayı kendine şiar edin. Kesinlikle onların malını ganimet bilen yırtıcı bir canavar olma. O insanlar iki sınıftır. Birincisi dinde kardeşin, ikincisi ise yaratılışta senin eşindir. İnsanlara yakınlarına ailene ve insanlar arasında özel sevgi beslediğin kimselere karşı adaletli davran. Böyle yapmadığın takdirde zulmetmiş olursun. Allah’ın nimetini tahrif eden şeyler içinde zulümden daha güçlüsü yoktur. Kuşkusuz Allah mazlumların ahını duyandır. Zalimleri de gözleyendir. Sana en sevimli gelen şeyler şunlar olsun: Hak hususunda orta yolu tutmak, adaleti herkese yaymak ve halkın rızasını kazanmak. Şüphesiz ki çoğunluğun öfkesi azınlığın rızasıyla azınlığın öfkesi de çoğunluğun rızasıyla kaybolup gider" dedi.

Valilere hitap eden Erdoğan, "Çağları aşan hikmet dolu bu sözler bizim pusulamız olduğu gibi işlerinizde size de rehberlik etmelidir. Bizim ve millet idealindeki mülki idare amiri işte bu hasletlerle mücehhez yöneticilerdir. Bir diğer husus şudur. Mülki idare amirlerimizin yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum ve özel sektörle uyum içinde çalışmasını bekliyoruz. Eğitim ve gençlik projelerini hayata geçirerek sosyal yardım faaliyetlerini aksatmayarak teknolojiyi ve iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullanarak şehirlerinize yeni ufuklar, yeni alanlar açmak sizin görevinizdir. Biz, deprem başta olmak üzere doğal afet riskiyle yaşayan bir ülkeyiz. En son 6 Şubat’ta asrın en büyük tabii afetlerinden biriyle yara aldık, yıkıldık. Kriz ve afet yönetiminin ne kadar mühim olduğunu orada çok net biçimde gördük” açıklamasını yaptı.

"Görevini doğru yapmayan memurların zararını adaletli bir yönetim bile gideremez"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu görevlilerinin sorumluluklarını yerine getirme konusundaki önemine vurgu yaparak, görevini doğru yapmayan memurların toplum üzerinde uzun vadeli zararlara yol açabileceğini belirtti. Erdoğan, “Allah korusun. Bir daha benzer durumlarla karşılaşmamak için hükümet olarak gereken her türlü tedbiri alıyoruz. Bu süreç bize aynı zamanda hızlı karar alabilen, çok boyutlu düşünebilen, elini taşın altına koyabilen idarecilerin değerini de gösterdi. Bir adım atmadan önce merkezden talimat bekleyen, gönüllere, hanelere, kalplere giremeyen kimi yöneticiler maalesef devletimizin çabalarına da gölge düşürdü. Bu hakikati İbn-i Firuz beş asır evvel şu cümlelerle dile getirmiştir. Gerçekte işe yaramaz kötü memurların yaptıkları zarar, vücutta insana yaramayan gıdaya benzer. İnsan bu gıdadan azar azar yer ve midesinde zararlı bir karışım meydana gelir. Zamanla artan bu madde sinirlere damarlara da tesir ederek insanı hasta eder. Kuvvetten düşen kişi doktora gitmeye mecbur kalır. Fakat doktor da buna çare bulamaz ve kişi bir türlü rahat yüzü göremez. Belki uzun süren bir ilaç ve tedavi sürecinden sonra kişi iyileşebilir. Buradan anlaşılmalıdır ki, görevini doğru yapmayan memurların halka bir günde verdikleri zararı, adaletli bir sultanın belki de uzun süren adaletli yönetimi bile gideremez. Evet, sizin sorumluluğunuz işte bu derece önemli, kritik ve hassastır. Dolayısıyla illerimizde şahsımı temsilen görev yapan siz valilerimize çok hayati vazifeler düştüğünü bugün bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Ayrıca siz valilerimizden rehberlik, teftiş ve denetim faaliyetlerinin yerine getirilmesine dair genelgemizin gereklerini yakından takip ve koordine etmenizi de bekliyorum" diye konuştu.

"Sednaya Hapishanesinden yansıyan vahşet görüntüleri, Suriye’de yıllardır nasıl insanlık dışı bir zihniyetin hüküm sürdüğünü bizlere göstermiştir"

Bölgemizde çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçildiğine dikkat çeken Erdoğan, “910 kilometrelik sınırımızın olduğu komşumuz Suriye’de meydana gelen hadiseler bizi her açıdan özellikle ilgilendiriyor. Suriye’de 61 yıllık Baas diktatörlüğünün çökmesi ve 13 yıl süren katliamın sona ermesiyle birlikte artık yeni bir döneme girilmiştir. Sednaya Hapishanesinden yansıyan vahşet görüntüleri, Suriye’de yıllardır nasıl insanlık dışı bir zihniyetin hüküm sürdüğünü bizlere göstermiştir. Azgın ve zorba bir azınlığın mazlum çoğunluğa karşı uyguladığı baskının kanlı ve çirkin yüzü ortaya çıkmıştır. Gün geçmiyor ki ülkenin bir şehrinden toplu mezar çıkmasın. Gün geçmiyor ki Baas rejiminin barbarlığına dair bir delil bulunmasın. Hemen her gün insanlık adına, insani değerler adına gerçekten utanç ve dehşet verici haberlerle karşılaşıyoruz. İnsani kayıpları bir tarafa bırakıyorum. Sadece 13 yıllık katliam politikasının bu ülkeye verdiği zarar 500 milyar doları aşıyor. Suriye’yi ziyaret eden ekiplerimiz de sahadaki tablonun tahmin edilenden çok daha kötü olduğunu ifade ediyor. Suriye’nin yeniden inşası için fiziki altyapının ekonomik ve sosyal düzenin kapsamlı bir şekilde ıslah edilmesi gerekiyor" dedi.

"Suriye’nin kendini toparlayabilmesi için Arap ve İslam aleminin destekleri yanında, belli bir zamana ihtiyaç olduğu da açıktır"

Ekonomik kalkınma projeleri, sağlık ve eğitim altyapısının oluşturulması tarım ve sanayinin canlandırılması gibi uzun vadeli stratejilerin bu sürecin olmazsa olmazları olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye’nin kendini toparlayabilmesi için Arap ve İslam aleminin destekleri yanında, belli bir zamana ihtiyaç olduğu da açıktır. Uluslararası toplumun bu sürece daha fazla katkı sağlaması mühimdir. Türkiye olarak biz de tüm planlarımızı bu gerçekler ekseninde yapıyoruz. Ana muhalefet partisi genel başkanının ‘Esad gitti, sığınmacılar da gitsin’ ifadesi vicdansızlıktan öte bir kara cehalet örneğidir. Biraz dış politika, biraz ekonomi, biraz savaş tarihi okuyan bir kişi açık söylüyorum böyle bir cümle kurmaktan utanır, hicap duyar. Burada şu hususu altını çizerek ifade etmek durumundayım. Savaşın ve zulmün pençesinden kaçan Suriyeli mazlumlara hamdolsun 13 yıl boyunca kol kanat gerdik, şefkat ve merhametle kucak açtık. Ana muhalefet onları geldikleri yere kovmanın hep gayreti içerisinde oldu. ‘Biz ise ensarız’ dedik. ‘Onlar muhacirdir’ dedik. Dolayısıyla bizim medeniyetimizde ‘Ensar olarak muhacirleri kovmak asla yer etmez’ dedik. Milletimiz asil karakterine uygun şekilde büyük bir alicenaplık göstererek ensar şuuruyla Suriyeli muhacirlere destek oldu. İnsanlık tarihine altın harflerle geçen bir dayanışma seferberliğine hep beraber imza attık. Hatta bu uğurda şahsım olarak siyasi bedel ödemeyi dahi göze aldık. 14-28 Mayıs seçimleri döneminde karşımızdaki adayın ırkçı siyasetini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz” ifadelerini kullandı.

"Gönüllü, güvenli ve düzenli geri dönüşleri yine bize yakışan inancımıza ve kültürümüze yakışan bir anlayışla yöneteceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tüm bunlara rağmen bize canlarını, namuslarını ve onurlarını emanet eden mazlumlara sırtımızı dönmedik. Kimsesizlerin kimsesi olan bu necip millete Boraltan Köprüsü faciası utancını bir kez daha yaşatmayacağız dedik ve hamdolsun yaşatmadık. Suriyeli kardeşlerimize 13 yıl boyunca nasıl samimi ev sahipliği yaptıysak, bundan sonraki süreçte de aynı hassasiyetle hareket edeceğiz. Gönüllü, güvenli ve düzenli geri dönüşleri yine bize yakışan inancımıza ve kültürümüze yakışan bir anlayışla yöneteceğiz. Muhalefet veya ırkçı çevreler ne derse desin. Ekonomimize, ticaretimize, üretimimize 13 yıllık insani politikamıza zarar verecek yaklaşım içinde olmayacağız. Bir defa şunun bilinmesini isterim. Türkiye’nin en kritik seçimlerinde siyasi geleceğimizi riske atma pahasına sergilediğimiz duruşa kimsenin leke bulaştırmasına etmeyiz. Sahadaki aksaklıklar, kasıtlar ve hatalar sebebiyle böyle bir durumun yaşanmasına da asla müsamaha ile bakmayız. Bu meseleye dair yaklaşımımız açık söylüyorum. Sıfır toleranstır. Her insan kendi vatanında kök salar ve elbette orada yaşamak ister. Suriyeli kardeşlerimizin evlerine huzurla dönebilmeleri bizim için hem insani bir görev hem de bölgesel istikrar açısından stratejik bir önceliktir. Daha önce de birkaç kez ifade ettim. Gönüllü olarak yurtlarına dönmek isteyen Suriyeli kardeşlerimize her türlü kolaylığı sağlayacağız. Ancak kimseyi zorla göndermek gibi bir yanlışa da düşmeyecek ülkemize katkı yapmak isteyen ekonomik, sosyal ve kültürel olarak bizlere zenginlik katan Suriyeli kardeşlerimizin elinden tutmaya devam edeceğiz. Bu süreçte attığımız her adım hem Suriyeli kardeşlerimizin Hem de milletimizin çıkarlarını koruma hedefine matuftur.”

"Türkiye Yüzyılını, kardeşliğin, kalkınmanın, huzurun yüz yılı yapıncaya kadar sizlerle birlikte canla, başla çalışacağız"

Suriye’de artık yeni bir yönetimin olduğunu, Suriye’nin geleceğinin bu yönetimin ortaya koyacağı kurucu irade etrafında şekilleneceğini kaydeden Erdoğan, ”Suriye’yle ilişkilerimizi karşılıklı saygı ilkesi çerçevesinde sürdüreceğiz. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin sağlanmasında komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getireceğiz. Devletimizin ilgili kurumlarıyla işbirliği içinde bu yeni sürecin başarıyla yönetilmesinde mülki idare amirlerimize önemli vazifeler düşüyor. Özellikle sınır bölgelerimizdeki valilerimizden çok dikkatli olmalarını, süreci sahiplenmelerini ve adımlarını buna göre atmalarını bekliyorum. Gerek bizleri bu makamlara getiren milletimize hizmet, gerekse bu süreci incelikle yürütülmesi noktasında hiçbir aksaklığın, hiçbir nahoş durumun yaşanmaması için her birinizin özenli davranacağınıza inanıyorum. Ülkemizde ve bölgemizde terörün hiçbir çeşidine yer olmadığını her fırsatta vurguluyoruz. Bir süredir uyguladığımız terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizin meyvelerini içeride ve dışarıda toplamaya başladık. Şimdi bunu yeni araçlar ve yeni yöntemlerle devam ettiriyoruz. Amacımız ülkemizin sırtına vurulan 40 yıllık o kamburunu ortadan kaldırmaktır. Suriye devrimiyle birlikte hem ülkemizin hem de bölgemizin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmıştır. Devletimizin uhdesinde bulunan her türlü vasıtayı, her türlü imkanı kullanarak terörsüz Türkiye idealimizi inşallah gerçekleştireceğiz. Türkiye yüzyılını, kardeşliğin, kalkınmanın, huzurun yüz yılı yapıncaya kadar sizlerle birlikte canla, başla çalışacağız” dedi.

Hülya Keklik



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Bebek Ölümlerini ve Özel Sağlık Kuruluşlarını Araştırma Komisyonu 3. kez toplandı TBMM Bebek Ölümlerini ve Özel Sağlık Kuruluşlarını Araştırma Komisyonu 3. kez toplandı. Komisyonda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yetkilileri sunum yaptı Bebek Ölümlerini ve Özel Sağlık Kuruluşlarını Araştırma Komisyonu, AK Parti Adıyaman Milletvekili İshak Şan başkanlığında toplandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Adnan Ertem’in de yer aldığı komisyonda SGK yetkilileri sunum yaptı. Komisyonda konuşan Şan, “Komisyon olarak özel sağlık kuruluşlarında yaşanan bebek ölümlerinin araştırılması, yeni doğan çocuk, engelli ve yaşlılarla ilgili bakım servislerindeki uygulamalar ve mevzuata ilişkin alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi noktasında sağlık hizmetleri sunumunun yanı sıra Sosyal Güvenlik Kurumu ve bu kapsamda sunulan hizmetlerin denetimini de ele almayı oldukça gerekli görüyoruz. Bu itibarla, bugünkü toplantımıza Sosyal Güvenlik Kurumumuzu sağlık hizmetlerinin finansmanın sağlanması, sağlık sigortası kapsamı ve özel sağlık kuruluşlarının bu kapsamda sundukları hizmetlerin denetlenmesi ve düzenlenmesi, özel sağlık kuruluşlarının sunduğu bakım hizmetlerinin finansmanına yönelik alınması gereken tedbirler ve öneriler hakkında ayrıntılı bilgi almak amacıyla davet ettik” dedi. SGK’ya bağlı kuruluşlardan Genel Sağlık Sigortası (GSS) Genel Müdürü Eren Usul ise komisyona sağlık hizmetleri verilerine ilişkin bilgilendirmede bulundu. Usul, “Öncelikli olarak sağlık hizmetlerinin finansmanına bakacak olursak; genel sağlık sigortalılarımızdan topladığımız primler, sigorta primlerini kendileri ödeyemeyen vatandaşlarımızdan Hazine yardımlarıyla oluşan havuzumuzdan, Genel sağlık sigortalılarımızın aldıkları sağlık hizmetleri sonucunda sözleşmeli sağlık hizmetlerimizden gelen faturalara karşılık Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödemeleri gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde şu anda Sağlık Bakanlığımıza bağlı 908 hastanemizden, 162 üniversite hastanemizden, bin 331 de özel sağlık hizmeti sunucumuzdan toplam 2 bin 401 sağlık hizmeti sunucumuzdan sağlık hizmetlerini genel sağlık sigortalılarımız için temin ediyoruz. Buradaki özel sağlık hizmetleri sunucularımızın altında özel tıp merkezleri, özel hastaneler ve diğer klinikler bulunmaktadır. Tanı ve tedavi hizmet bedellerimizi, ilaç bedellerimizi, tıbbi cihaz bedellerimizi, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerini, yol, gündelik ve refakatçi bedelleri ve yurt dışındaki tedavi giderlerini genel sağlık sigortalılarımızın sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
Ankara Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesi Komisyonu “dijital şiddet" başlığıyla toplandı TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu "dijital şiddet" ya da "siber zorbalık" başlıklı konularla toplandı. TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Hulki Cevizoğlu başkanlığında toplandı. Komisyonda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Güneş Okuyucu Ergün ve Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Emine Özmete sunum yaptı. Komisyonun açılış konuşmasını gerçekleştiren Cevizoğlu, “Bugünkü toplantımız Komisyonumuzun 8’inci toplantısı oluyor. Komisyon olarak bütün Türkiye’nin artık bildiği gibi, kadına yönelik her türlü şiddet ve her türlü ayrımcılığı önlemeye yönelik araştırmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar çeşitli dinlemeler yaptık. Bugüne kadar dinlediklerimizden biraz daha farklı bilgiler edineceğimize inanıyorum. Çünkü zihnimizdeki ve aklımızdaki birçok sorunun yanıtı o anketlerde, çalışmalarda var. Enteresan sonuçlarla karşılaştık. Hatta yeni bir şiddet türü olan dijital şiddet ya da siber şiddet konularında da bulgular var Çok yararlı bilgiler olacağına inanıyorum” dedi. “Dijital şiddet’ ya da ‘siber zorbalık’, kadına yönelik şiddet türü olarak kapsam alanında Cevizoğlu’nun ardından sunum yapan Emine Özmete, “Kadına yönelik şiddetin ilk tanımlarında, türlerinde; ‘fiziksel şiddet’, ‘cinsel şiddet’, ‘ekonomik şiddet’ ve ‘psikolojik şiddet’ tanımlanmıştır Ancak son yıllarda baktığımızda, özellikle ‘tek taraflı, ısrarlı takip’in de şiddet türü olarak tanımlandığı ve şiddet sınıflandırmasına dâhil edildiğini görmekteyiz. Yine, dijitalleşmeyle birlikte "dijital şiddet" ya da "siber zorbalık" olarak tanımlanan türün de son yıllarda hem akademik çalışmalarda hem de hukuk sisteminde yer aldığını ve bu tanımlamanın da şiddet türü olarak, kadına yönelik şiddet türü olarak kapsam alanında bulunduğunu ifade etmek istiyoruz. Aslında baktığımızda, tanımlardan da başlıklardan da şiddet sadece bir şiddet olarak bizim için, kadın için sonuçları olağan bir durum değil. Örneğin, fiziksel şiddetin sonucu; kadın için ya yaşam hakkının sonlandırılması yani ölüm ya da engellilikle karşımıza çıkıyor. Yine, cinsel şiddette; enfeksiyonlar, istenmeyen gebelikler, uyku problemleri, travma sonrası stres bozukluğu gibi sonuçlarla karşılaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Konya CHP Genel Başkanı Özel, Konya’da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Konya’nın Cihanbeyli ve Ereğli ilçelerinde ziyaretlerde bulundu, halka hitap etti. CHP Genel Başkanı Özel, ilk olarak Cihanbeyli İlçe Belediyesini ziyaret ederek, belediye önünde bir konuşma yaptı. Genel Başkan Özel, daha sonra Ereğli ilçesine geçti. Özgür Özel, 75. Yıl Cumhuriyet Şehitleri Parkında düzenlenen Kent Lokantası Açılışı ve Halk Buluşması programında vatandaşlara hitap etti. 2024 yerel seçimlerinden önce Konya’da bir belediyeleri olduğunu belirten Özel, bu seçimlerde önemli belediyeleri kazandıklarını söyledi. Özel, 108. Kent Lokantasını Ereğli’de açtıklarını belirterek, “Ama ilçe başkanımız, belediye başkanımız övünerek diyorlar ki, Türkiye’nin en güzel kent lokantasını açacağız. Gençlik kolları genel başkanımız lokantanın fotoğrafını Ekrem başkana atmış. Ekrem başkan kent lokantalarının ilkini açan, markalaştıran, tüm Türkiye’ye yayılmasına katkı veren öncü belediye başkanımız, Türkiye Belediyeler Birliği’nin de başkanı. Ben geçtiğimiz ay sadece altı 6 Aralık günü bundan bir ay önce Bilecik’te 72. kent lokantamızı açmıştık. 33 günde 36 kent lokantamız daha oldu. Neredeyse her gün bir ya da iki tane kent lokantası açılıyor” dedi. “Esad rejimi artık bitti, geçici sığınmacı statüsünün hukuki altyapısı kalmadı” Özel, şöyle devam etti: “Cumhuriyet Halk Partisi’nin hizmetlerinin hızla yaygınlaşması, dağılması, bu hizmetlerin yoğun destek görmesi, milletin memnuniyeti, anketlerde CHP’li belediyelere rıza göstermesi, daha büyük destek vermesi, bugün seçim olsa sorularında Cumhuriyet Halk Partisi’ni birinci parti olarak ifade etmesi, sayın Erdoğan’ın kimyasını bozuyor. Gerçekten şaşırmış durumda. Dün ben kendisine şu hatırlatmayı yaptım; CHP hiçbir zaman sığınmacı düşmanı olmadı ama sığınmacı oluşturan politikaların düşmanı oldu, sığınmacı oluşturan siyasete ve siyasetçilere itiraz etti. Komşunun iç savaşını kışkırttın, 13 sene oradaki istikrarsızlığa katkı sağlayıp, 200 milyar dolar kaybettin, 283 şehit verdin, bir de üstüne oradan 4,5 milyon Suriyeliyi Türkiye’ye getiren Erdoğan’ı eleştirip şunu söyledim: Esad rejimi artık bitti, geçici sığınmacı statüsünün hukuki altyapısı kalmadı. Elbette bugün zorla değil ama bir takvim içinde hızla ve hep birlikte gitmelerinin hazırlığı yapılmalıdır. Çıkmış diyor ki ‘Giden gider, isteyen kalır. Başımızın üstünde yerleri vardır.’ Ben Erdoğan’a şunu söylüyorum, başının üstünde dediğin kişiler Ereğli‘deki yoksul vatandaşın başının üstünde, başımın üstünde dediğin işsiz gençlerimizin üzerinde oturuyorlar. Bu yüzden Suriye’de askeri ve siyasi istikrarın derhal sağlanıp, bu sığınmacıları Suriye’ye göndereceğiz, yerleştireceğiz, iş yerlerini açacağız, orada olacaklar, artık Türkiye’deki misafirlik bitti demek gerekir." Özgür Özel, Ereğli’yi il yapacaklarını da söyleyerek, “Şimdi CHP Genel Başkanı sıfatıyla, son seçimlerin birinci partisi, tüm anketlerin birinci partisi ve gelecekteki Türkiye Cumhuriyetinin iktidar partisinin genel başkanı sıfatıyla Ereğli’nin il olma talebini sahipleniyorum. İlk seçimden sonra Ereğli il olacak, plakası da 83 olacak” dedi. “Emeklilerin bir asgari ücret düzeyinde maaş almasını hep savunduk” Emeklilerin bir asgari ücret düzeyinde maaş almasını hep savunduklarını kaydeden Özel, "Geçen sene 10 bin liralık emekli maaşını yüzde 68 enflasyona rağmen sadece yüzde 25 zam yapanlar, emekliye hem de ilan ettikleri emekli yılında hayatlarının en zor yılını yaşatmışlardır. Bu sene de utanmadan emekliye yüzde 15 zam yapmanın, en düşük emekli maaşını 14 bin 400 lirada tutmanın kararını vermişler, bunu dün bakan utanmadan ilan etti. Buradan bütün emeklilere, bütün vatandaşlara söylüyorum. En düşük emekli maaşını ayarlamak meclisin görevidir. Biz CHP olarak diyoruz ki geçim haktır, bir asgari ücret haktır. Buradan ısrarla söylüyorum. Geçen sene 31 Mart’ta sarı kartı gösterdiniz. Hem kendinize iyi belediye başkanları seçtiniz hem de yapılan haksızlıklara itiraz ettiniz. Sarı kartı gösterdiniz görmediler, görmezden geldiler. Şimdi çare artık bu iktidara kırmızı kartı göstermeye geldi” şeklinde konuştu. Emekli maaşı ve asgari ücretle ilgili altın hesabı yapan CHP Genel Başkanı Özel, “Her hesap şaşar, altın hesabı şaşmaz. Bakın, siz emekli olduğunuzda, daha doğrusu sayın Erdoğan Başbakan olduğu 3 Kasım 2002 günü en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün son Aralık ayında verdiği 12 bin 500 lira maaş sadece 2,5 çeyrek altın alıyor. 5,5 çeyrek altın kayıp. Ayrıca o geldiğinde ödenen asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu. Oysa Aralık ayında alınan son asgari ücret 3 çeyrek altın alabildi. Her emeklinin her ay 5,5 çeyrek altını, her asgari ücretlinin her ay 4 çeyrek altını kayıp” diye konuştu.