POLİTİKA - 23 Eylül 2024 Pazartesi 22:13

Bakan Uraloğlu: "Küresel ölçekli çalkantılar, yakın bölgemizde yaşanan çatışmalar Türkiye’nin önemini tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir"

A
A
A
Bakan Uraloğlu: "Küresel ölçekli çalkantılar, yakın bölgemizde yaşanan çatışmalar Türkiye’nin önemini tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir"

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Günümüzde gerçekleşen küresel ölçekli çalkantılar, yakın bölgemizde yaşanan çatışmalar ve sonrasında ortaya çıkan demografik hareketlilikte Türkiye’nin önemini tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Türkiye, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan Avrasya kuşağında merkezi bir duruma gelmiş, politik, güvenlik ve ekonomik açılardan büyük bir rol ve önem kazanmıştır” dedi.


Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Avrupa Birliği Müktesebatına Uyum Sürecinde Türkiye’nin Ulaştırma Mevzuatının Analizi (ATLAS) Projesi’nin kapanış töreninde konuştu. Bakan Uraloğlu, “Bu çalışma, Avrupa Birliği ile ulaştırma alanındaki münasebetlerimizi ilerletme noktasındaki samimiyetimizin bir göstergesidir. Aynı samimiyeti Avrupa Birliği’nden de beklediğimizi ve yüksek düzeyli diyaloglar ile bu alanda ilerleme kaydetmeyi arzuladığımızı belirtmek isterim” dedi.


Bakan Uraloğlu, daha müreffeh bir Avrupa için ulaştırma alanında Türkiye ve Avrupa’nın iş birliğinde gerçekleştirilebilecek çalışmalara dikkat çekerek, “Uluslararası taşımacılığın geliştirilebilmesi için karşılaştığımız darboğazları giderecek alternatif güzergahları birlikte hayata geçirebiliriz. Ülkemizin jeo-stratejik konumunun bize pek çok fırsat sunduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.


Uraloğlu, Türkiye’nin Asya ve Avrupa arasındaki doğu-batı koridorunda doğal bir köprü olduğu gibi Kafkas ülkeleri ve Rusya’dan Afrika’ya uzanan kuzey-güney koridorlarının da tam ortasında bulunduğunu belirterek, “Ayrıca tarihi İpek Yolu’nun devamı olarak büyük öneme sahip olan Orta Koridor hattının kilit ve Avrupa’nın başlangıç noktası olarak çok etkili bir konumdadır. Günümüzde gerçekleşen küresel ölçekli çalkantılar, yakın bölgemizde yaşanan çatışmalar ve sonrasında ortaya çıkan demografik hareketlilikte Türkiye’nin önemini tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Türkiye, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan Avrasya kuşağında merkezî bir duruma gelmiş, politik, güvenlik ve ekonomik açılardan büyük bir rol ve önem kazanmıştır” dedi.



“Türkiye ve AB arasında ticaret hacmi 2023 yılında 210,3 milyar dolar olarak gerçekleşti”


Uraloğlu, Türkiye’nin Avrupa için önemli bir ticari ortak olduğunun altını çizerek, “31 Aralık 1995 tarihinde Gümrük Birliği’nin ihdas edilmesi ile birlikte Türkiye ve AB arasında büyük bir ivme kazanan ticaret hacmi 2023 yılında 210,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) uluslararası ticaret verilerine göre de AB ülkelerine en fazla ihracat gerçekleştiren ülkeler sıralamasında Türkiye 6’ncı sırada yer aldı. Tüm bu kapsamlardan bakıldığında Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin derinliği ve iş birliklerinin önemi gün gibi ortadır. Bu noktada az öncede belirttiğim üzere uluslararası taşımacılık hususlarında karşılaştığımız darboğazları çözmek için birlikte çalışmalıyız” diye konuştu.



“2002 yılından bu yana Türkiye’nin ulaşım ve iletişim altyapısına 277 milyar dolar üzerinde yatırım gerçekleştirdik”


Bakan Uraloğlu, Türkiye’nin 2053 vizyonu doğrultusunda Asya, Avrupa ve Afrika arasında artan uluslararası yük taşımacılığından mümkün olan en yüksek payı almak için çalıştıklarını ifade ederek, “Uluslararası ulaştırma koridorlarının kesişim noktasında bulunan ülkemizin lojistik bir merkez haline gelmesi için altyapımıza büyük yatırımlar yapıyor, rekabet gücümüzü her geçen gün artırıyoruz. 2002 yılından bu yana Türkiye’nin ulaşım ve iletişim altyapısına 277 milyar dolar üzerinde yatırım gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.



“Orta Koridor ve BTK Demir İpek Yolu üzerinden yük trenleri Çin’den Türkiye’ye 12 günde, Çin’den Avrupa’ya ise 18 günde ulaşıyor”


Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve Marmaray gibi dev yatırım projeleriyle Asya-Avrupa arasında Orta Koridor üzerinden kesintisiz taşımacılık yapılabilmesini öncelediklerini ifade eden Uraloğlu, “İzlemiş olduğumuz proaktif politikalarla dünya demiryolu taşımacılığında kısa zamanda söz sahibi olan ülkemiz; BTK demiryolu hattının hizmete girmesi ile Çin-Avrupa arasındaki demiryolu yük trafiğinde Orta Koridor’un etkin olarak kullanılması olanağını sağlamıştır. Orta Koridor ve BTK Demir İpek Yolu üzerinden yük trenleri Çin’den Türkiye’ye 12 günde, Çin’den Avrupa’ya ise 18 günde ulaşıyor. Bununla birlikte inşa halinde olan Halkalı-Kapıkule hızlı tren hattı ile Avrupa yakasındaki taşıma kapasitesi ve hızını da artırıyoruz. Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinden yeni bir demir yolu hattı inşası ve Kars-Divriği demiryolu güzergahının iyileştirilmesi yatırımları ile de Anadolu’daki kapasite artışlarını daha da arttıracağız. Ayrıca Orta Koridor üzerinde Türkiye’yi Azerbaycan’a ve oradan da Orta Asya’ya bağlayacak yeni bir demiryolu bağlantısı olan Kars-Dilucu-Nahçıvan Demiryolu Projesi’nin çalışmalarına devam ediyoruz. Yalnızca doğu-batı güzergahında değil, aynı zamanda kuzey-güney aksında da bağlantılarımızı güçlendirecek önemli projelerin hayata geçirilmesinde öncü rol oynuyoruz. Kalkınma Yolu olarak adlandırdığımız bu yeni güzergâh sayesinde Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Orta Asya’ya bağlamayı hedefliyoruz” dedi.



“Yük taşımacılığında demiryolunun payını 2053 yılına kadar yüzde 5’ten yüzde 22’ye çıkarmayı hedefliyoruz”


Sadece Türkiye’nin refahını değil bölgedeki komşu ülkelerin ve ticari ilişkilerin en güçlü olduğu AB ülkeleri ve vatandaşlarının refahına da önem verdiklerini söyleyen Uraloğlu, “Özellikle Türkiye-AB mali işbirliğimizin en önemli göstergelerinden biri olan Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı, kısa adıyla IPA vesilesiyle AB kurumlarıyla birlikte birçok önemli projeyi hayata geçiriyor ve karşılıklı deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Geldiğimiz noktada ülkemizin de temel önceliklerinden biri olan çevre dostu bir ulaştırma sisteminin tesis edilmesi ve yeşil dönüşümün hızlandırılması için projeler geliştiriyoruz. Avrupa Birliği’nin iklim değişikliği ve çevre kirliliği ile mücadele kapsamında yürüttüğü politikaları yakından takip ediyor ve destekliyoruz. Özellikle sera gazı salınımının azaltılmasıyla çevre dostu bir taşımacılığın sağlanması konusunda demiryolu taşımacılığının önemli bir yere sahip olduğuna inanıyoruz. Bu doğrultuda AB’nin karayollarında yapılan yük taşımacılığının yüzde 75’inin demiryolu ve iç su taşımacılığına kaydırılması hedefine uygun olarak bizler de yük taşımacılığında demiryolunun payını 2053 yılına kadar yüzde 5’ten yüzde 22’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Bu anlayışla ulaştırmadan kaynaklanan emisyonların azaltılması hedefindeki kararlılığımızı ortaya koyan Türkiye’nin Net Sıfır Emisyon Hedefi: Ulaştırma Yol Haritası projemizi de geçtiğimiz haftalarda başlattık. Bu vesileyle bugüne dek sürdürdüğümüz bu güçlü iş birliğinin IPA III döneminde de artarak devam edeceğine olan inancımı ifade etmek istiyorum” diye konuştu.



“ATLAS Projesi’nin ulaştırma mevzuatını bütün yönleriyle kapsayan ilk çalışma olması nedeniyle özel bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum”


Bakan Uraloğlu, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde birçok fasılda siyasi engellerle karşılaşılsa dahi AB ile teknik iş birliğini en üst düzeyde sürdürdüklerini ifade ederek, “Özellikle ulaştırma alanındaki iş birliği ve ilişkilerimizin siyasi etkilerden uzak bir şekilde sürdürülmesinin karşılıklı çıkarlarımız açısından her iki tarafa da kazanç sağlayacağına inanıyorum. Aday ülke olarak ulaştırma altyapımızın geliştirilmesi için çalışırken AB ile hukuki anlamda gerekli uyumlaştırmanın sağlanmasına da önem veriyoruz. Tüm bu gayretlerin sonucunda emniyet, güvenlik, çevre ve sosyal konularda çağın gerektirdiği bir düzeyi yakaladığımızı düşünüyorum. Mevzuat uyumu konusunda bugüne dek Bakanlık olarak birçok projeyi hayata geçirdik. Ancak ATLAS Projesi’nin ulaştırma mevzuatını bütün yönleriyle kapsayan ilk çalışma olması nedeniyle özel bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan Türkiye raporunda da büyük bir önem atfedilen projemizin mevzuat uyumu anlamında tüm sektörlerimize önemli katkılar sunacağına inanıyorum. Sektörümüzün AB müktesebatına uyum noktasında önde olduğu alanları daha da ileriye taşımasını, farklılıklarımızın bulunduğu alanlarda ise önceliklerimizi gözeten bir yaklaşımla AB’ye uyum sağlanması yönünde gayret göstermelerini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.



“Sürdürülebilirlik ve dijitalleşme ilkeleri doğrultusunda ELIT adını verdiğimiz mevzuat bilgi sistemini de hayata geçirdik”


Gelecek dönemde mevzuat uyumuna yönelik atılabilecek adımları içeren bir Mevzuat Uyum Stratejisi ve Eylem Planı da oluşturduklarını da belirten Uraloğlu, “Proje kapsamında ayrıca sürdürülebilirlik ve dijitalleşme ilkeleri doğrultusunda ELIT adını verdiğimiz bir mevzuat bilgi sistemini de hayata geçirdik. Bu sayede tüm ulaştırma mevzuatına tek bir kaynaktan erişim sağlayabilecek ve AB’ye uyum durumumuzu dijital ortamda güncel bir şekilde takip edebileceğiz. AB’ye tam üyelik perspektifiyle hazırlanan raporlar kapsamında önümüzdeki dönemde belirli öncelikleri gözeterek hangi iyileştirmeleri yapabileceğimiz üzerinde çalışacağız” dedi.


ATLAS Projesi’nin tam anlamıyla başarıya ulaşabilmesi ve sürdürülebilir sonuçlar ortaya koyulabilmesi için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak ilgili tüm birimlerinin katılımıyla her bir sektör için özel çalışma grupları kurarak sonuçların takipçisi ve destekçisi olacaklarını kaydeden Bakan Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:


“Türkiye’nin Avrupa Birliği ile birlikte stratejik bakış açısıyla planlayacağı ve somut çıktıları ile hayata geçirebileceği tüm yeni projelere açık olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Unutmamalıyız ki, ulaştırma alanındaki iyileşmeler sadece ulaştırma sektörünün hedeflerine değil, toplumlarımızın sanayi, enerji, ve turizm gibi birçok alandaki hedeflerine ulaşmada önemli yer tutuyor. Bu sebeple ulaştırma alanında sağlayacağımız iş birlikleri pek çok alanda refah düzeyinin ileriye taşınmasına katkı sağlayacaktır. Bu noktada AB ile eskisinden daha etkin ve yapıcı bir iş birliğini hayata geçirmek için gerekli her türlü adımı atmaya hazırız.”



Bakan Uraloğlu: "Küresel ölçekli çalkantılar, yakın bölgemizde yaşanan çatışmalar Türkiye’nin önemini tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep FK Başkanı Yılmaz: "Bizim için lig bu maçla başladı" Gaziantep Futbol Kulübü Başkanı Memik Yılmaz, 0-0 biten Trabzonspor maçı sonrası yaptığı açıklamada geride bıraktıkları zorlu fikstüre vurgu yaparak, "Bizim için lig bu maçla başladı" dedi. Gaziantep Futbol Kulübü, Trendyol Süper Lig 6. haftasında konuk ettiği Trabzonspor ile 0-0 berabere kaldı. Maçın ardından konuşan Gaziantep FK Başkanı Memik Yılmaz, lige zorluk derecesi yüksek maçlarla giriş yaptıklarını ve ligin kendileri için bugün itibariyle başladığını söyledi. Maç sonu basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Gaziantep FK Başkanı Memik Yılmaz, "Aslında bizim için lig bu maçla başladı. Geçen yıldan yaklaşık 15 tane oyuncumuzla yollarımız ayrıldı. Yeni bir takım olduk. Bir Anadolu kulübü olarak 17 tane transfer yaptık. Çok şükür bütün oyuncularımız bu maçta kendilerine hazır hisseden ve oynama isteği olan oyuncularımızla sahaya çıktık. Biliyorsunuz ki takım olmak futbolda çok önemli. Takım olma yolundayız. Bireysel bir oyuncu iyi olduğu bir günde gelir size bir maç kazanır. Ama takım olursanız her maçı kazanma ve yenilmeme şansınız vardır. Biz de takım olma yolunda bu maçta yeni başladık" dedi. "Gönül isterdi ki buradan 3 puanla ayrılalım ama olmadı" Maçla ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Memik Yılmaz, "Ben bugün oyuncularımı, teknik heyetimi, seyircimizi ve Gazi Şehir’imizin halkını canı yürekten kutluyorum. Tabii gönül isterdi ki 3 puan alalım ama futbolda şu da var. Yenemiyorsan yenilmeyeceksin. Trabzon’u da kutluyorum bu arada. Hakem konusuna değinmek istemiyorum. Tabii ki canımız yanıyor. Onlar da insan. Beşer şaşar insanoğlu. Ama bundan sonra adı üstünde hakem, hak edileni, hakemlerimizin de vereceğine inanıyorum. Güzel bir maç oldu" ifadelerini kullandı. "Transfer döneminde çok zorlandık" Yaz transfer dönemi ve kadrolarına kattıkları oyuncularla ilgili soruyu da cevap veren Yılmaz, "Gaziantep’te sınıra yakın olmamız, deprem olması gibi durumlar nedeniyle yabancı oyuncularla ilgili transferde çok zorlandık. Örneğin bizim işte atıyorum 100 bin euro verdiğimiz bir oyuncu 50 bin euroya gidip başka takımlarda oynayabiliyor. Böyle de bir sıkıntımız vardı. Ama çok şükür iyi bir takım olacağız. Biraz önceki dediğim gibi. Bizim birazcık zamana ihtiyacımız var. Bu adaptasyon sürecini de inşallah kazasız belasız geçiririz diye düşünüyorum. Aslında kanayan yarası bir an önce de özümüze dönüp Kendi çocuklarımızı kendi evlatlarımızı yetiştirmemiz lazım" şeklinde konuştu. Gaziantep FK Başkanı Memik Yılmaz, konuşmasının devamında altyapıya yönelik çalışmalara yoğunluk vereceklerini ve hedeflerinin takıma öz kaynaktan yıldız adayı futbolcular yetiştirmek olduğunu vurguladı.
Trabzon Trabzonspor’dan hakemlere sert eleştiri Trabzonspor, Trendyol Süper Lig’in 6. haftasında deplasmanda oynadığı Gaziantep FK maçını yöneten hakemlere yönelik yapılan açıklamada, "Türkiye’de hakemlerin adaletsizliği, bilinçli ya da bilinçsiz sistematik bir yozlaşmanın göstergesidir ve artık sabrımızı taşıracak seviyeye ulaşmıştır" denildi. Trabzonspor Kulübü, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Bu akşam Gaziantep FK ile oynadığımız maçta yaşananlar, Türk futbolunun içinde bulunduğu çürümüşlüğün ve keyfi yönetimin en bariz tezahürüdür. Hakem Volkan Bayarslan’ın futbolcumuz Simon Banza’nın net golünü VAR kararıyla iptal etmesi, kelimenin tam anlamıyla skandal ve futbolun ruhuna ihanettir. Pozisyon gözlerinin önünde gerçekleşmişken, böylesine bariz bir golü iptal etmek için VAR’a başvurmak, hakemlik mesleğini icra eden birinin ne denli yetersiz olduğunu ya da daha kötüsü ne kadar kasıtlı hareket ettiğini gösterir. Bu, sadece yanlış karar değil; futbolun emeğine ve izleyicisine hakarettir. Bayarslan’ın oyunun akışını sürekli durdurması, topun oyunda kaldığı süreyi bilinçli şekilde azaltması adeta futbolun özüyle alay etmektir. Türk futbolunun ruhu, böylesi ehliyetsiz ve taraflı hakemlik zihniyetinin elinde adeta can çekişmektedir. Ancak bu noktada sorumluluğu yalnızca bir hakemin omuzlarına yıkmak da yanlıştır. Asıl sorun; bu hakemleri görevlendiren, onların hatalarına defalarca göz yuman ve hiçbir şekilde hesap sormayan Merkez Hakem Kurulu’nun başarısızlığıdır. MHK’nın varoluş amacı; futbolun adaletini ve şeffaflığını sağlamak olmalıyken, bu amaca hizmet etmeyi reddetmeleri Türk futbolunun maruz kaldığı en büyük ihanettir. Bu sistem uzun zamandır köhnemiş, adaletin ve şeffaflığın işlemediği bir yapıya dönüşmüştür. Artık TFF’nin yapması gereken, kendi içinde radikal bir özeleştiri yaparak bu çürümüş düzeni reform etmektir. Hakemlerin birer adalet timsali olmaktan çıkıp, oyunun seyrini belirleyen iradesiz kuklalara dönüşmesine daha ne kadar göz yumulacak? Bu keyfiliğe, bu düzene, bu skandallara kim dur diyecek?" ifadelerini yer verildi.