GÜNDEM - 14 Kasım 2024 Perşembe 21:00

14. Tarım Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması Ödülleri sahiplerini buldu

A
A
A
14. Tarım Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması Ödülleri sahiplerini buldu

Tarım, orman, toprak ve su konularında duyarlılığın arttırılması için düzenlenen 14. Tarım Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması Ödülleri sahiplerini buldu.


Tarım ve Orman Bakanlığı, Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığının düzenlediği tarımın, ormanın, toprağın, suyun önemi konusunda duyarlılığın geliştirilmesinin amaçlandığı "14. Tarım Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması"nın ödül töreni Orman Genel Müdürlüğü’nün Konferans Salonu’nda yapıldı.


Tarımsal gelişmeler ile tarım, orman, doğa, çevre ve insan ilişkilerinin estetik ve öznel bakış açılarıyla arşivlerde yerini almasını sağlamak amacıyla 14 yıldır aralıksız düzenlenen “Tarım Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması”nın ödülleri sahiplerini buldu.


Bu yıl ilk uluslararası boyut kazandırılan yarışma; “Genel”, “Çiftçi”, “Öğrenci”, “Tarım ve Orman Bakanlığı Çalışanları”, “Denizbank Çalışanları” ve “Tema: Üretimin ve Üreticinin Yüzyılı” olmak üzere 6 farklı kategoride gerçekleştirildi.


Yarışmacılar; tarım, hayvancılık, orman, toprak, su, su ürünleri, gıda ve muhafazası, her türlü tarım hareketliliğinin işlenmesi, üretici, çiftçi, çoban, köylü ve köy yaşamı gibi ilgili faaliyetleri konu alan fotoğraflarla yarışmaya katıldılar.


“14. Tarım Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması”na bu yıl Türkiye’nin de dahil olduğu 35 ülkeden toplam bin 988 fotoğrafçı 8 bin 766 eserle katıldı. Seçici kurul tarafından yarışmaya katılan 12 eser ödüle layık bulunurken 118 eser de sergilenmek üzere seçildi. Ayrıca bir eserde Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarafından “Bakan Özel Ödülü”ne layık görüldü.



"Tarım yeri gelir aştır, yeri gelir iştir"


Bakan Yumaklı, törende yaptığı konuşmada, ödül alan tüm yarışmacıları tebrik etti. Tarımın artık sadece tarımdan ibaret olmadığını söyleyen Bakan Yumaklı, “Sağlıktan turizme, biyolojiden ekolojiye ekonomiye, ticarete diplomasiye kadar hatta birçok konuda önemli sektör. Yeri gelir aştır, yeri gelir iştir. Damaklarda lezzettir, meslektir, istihdamdır. Sadece kırsalı ilgilendirdiği düşünülür ama öyle değildir. Hayata can suyu, can sağlığı, can evidir” ifadesini kullandı.


Tarım ve ormanla maddi hayatını idame ettiren insanın ruh dünyasını doldurduğun ifade eden Bakan Yumaklı, tarım ve ormanın aynı zamanda sanat olduğunu da aktardı. Tarımın tarih boyunca insanın beslenmesini sağlamakla kalmadığını, medeniyetlerin oluşumunda ve devletlerin kuruluşunda da önemli rol üstlendiğini ifade etti.



"Türk tarımının ve üreticisinin dünyaya tanıtılmasına da katkı sağlayacak"


Bakan Yumaklı, “Her biri ayrı bir sanat eseri olan bu fotoğraflar, bütün çiftçilerin aynı zamanda bir sanatkar olduğunu bir kez daha göz önüne seriyor. Yarışmanın uluslararası hüviyete bürünmüş olması, Türk tarımının ve üreticisinin dünyaya tanıtılmasına da katkı sağlayacak" diye konuştu.



"Kadın girişimcilerimizin tarımsal üretimin içerisinde olmasını istiyoruz"


Yumaklı, Tarım ve Orman Bakanlığı personellerinin en iyi üretim altyapısın hazırlamak için gece gündüz çalıştığını belirterek, şunları kaydetti:


“Bu yarışmamıza katılan genç kardeşlerimize ayrıca bir çağrım olacak. Sizin tarım sektöründe olmanız gıda arz güvenliğimiz için çok önemli. Genç kardeşlerimizin ve kadın girişimcilerimizin tarımsal üretimin içerisinde olmasını istiyoruz. Gençler ve kadınlar olmazsa bunun sürdürülebilirliği yoktur. Bütün imkanlarımızı buna yönlendirmiş vaziyetteyiz. Gelin tarım yapın bizlerde sonuna kadar destek olalım.”


Birinci Ödülünü kazanan fotoğrafın başka bir yarışmada ödül kazanması nedeniyle birincilik ödülü iptal edildi. Öte yandan "Bakan Özel Ödülü"nü Mehmet Şah Deniz tarafından çekilen "Küçük Çoban Kız" fotoğrafı kazandı. "Ulusal Birincilik Ödülü"nü Beytullah Eles tarafından çekilen "Acı Yol" fotoğrafı kazandı. "Çiftçi Üretici Ödülü"nü ise Adil Emektar tarafından çekilen "Salçalık Domates" fotoğrafı kazandı. "Üretimin ve Üreticinin Yüzyılı" ödülünü ise Ahmet Aslan tarafından çekilen "Lale Vakti" fotoğrafı kazandı. "Öğrenci Ödülü"nü ise Sude Özdemir tarafından çekilen "Yaylacı" fotoğrafı kazandı. "Tarım Orman Bakanlığı Çalışanları Ödülü"nü ise Ender Pekşen tarafından çekilen "Kapya" fotoğrafı kazandı. "Orman: Geleceğe Nefes Ödülü"nü ise Filiz Uzunismail tarafından çekilen "Sürünün Yolculuğu" fotoğrafı kazandı. "Suya Vefa Ödülü"nü ise Haluk Sargın tarafından çekilen "Sürü ve Menderesler" fotoğrafı kazandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de ilaçlama yapılan binada 1 bebek hayatını kaybetti İzmir’in Konak ilçesinde haşere ilaçlaması yapılan binada yaşayan 1 yaşındaki bebek hayatını kaybetti. Meydana gelen acı olayda bebeğin anne ve babası ile birlikte bir apartman sakini de hastaneye kaldırılırken, ilaçlama firması çalışanı 3 kişi gözaltına alındı; olayın yaşandığı apartman ve yandaki 2 apartman da tahliye edildi. 12 Kasım Salı günü ilçeye bağlı Kahramanlar Mahallesi 1413 Sokak’ta bulunan bir apartmanda ilaçlama çalışması yapıldı. Binanın ilaçlanmasının ardından bazı apartman sakinleri dün öğle saatlerinde rahatsızlanarak durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Sağlık ekipleri tarafından yapılan araştırmada apartman sakinlerinden 1 yaşındaki erkek bebek T.A.K.’nin zehirlenerek hayatını kaybettiği tespit edildi. Bebeğin annesi R.K., babası R.K. ve apartman sakinlerinden G.U. da sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. İlaçlamadan etkilenen apartman sakini G.U.’nun tedavisine Alsancak Devlet Hastanesinde devam edildiği, vefat eden bebeğin babası R.K. ve annesi R.K.’nin de tedavilerinin ardından taburcu olduğu öğrenildi. Çevre binalar tahliye edildi İzmir Valiliği tarafından olayla ilgili yapılan açıklamada, söz konusu apartman ile yandaki 2 apartman tahliye edilerek, tahliye edilen vatandaşlara valilik tarafından geçici barınma imkanı sunulduğu, ayrıca AFAD Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) ekiplerince ilaçlama yapılan bölgede havalandırma çalışmalarına başlandığı bildirildi. Olayın yaşandığı apartmanı ilaçlayan firmanın 3 personelinin gözaltına alındığı öğrenilirken olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.
Ankara Bakan Tekin: “(Mülakat puanları) Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere ilişkin “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanlığı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ve üniversitelerin 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifleri ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifleri, 2023 Yılı Sayıştay Raporu görüşüldü. Bütçe görüşmelerinin ardından Bakan Tekin, komisyonda yer alan milletvekilleri tarafından kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekillerinin şahsına yönelik kullandıkları ‘kepazelik, ikiyüzlülük, sefalet, otoriter rejim, talimatla hareket eden Bakan’ gibi ifadeleri tek tek not aldığını ifade eden Tekin, “Bizler de burada bu tür ifadelerden etkileniyoruz ve doğal olarak tepki koymuş olabiliriz. O yüzden biz de orantısız cevap verdiğimiz arkadaşlar varsa ben de onlardan özür diliyorum ama bu ifadeler normal ifadeler değil” ifadelerini kullandı. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce CHP’liler değerlendirsin” Tekin, yine bütçe görüşmeleri sırasında mülakatla ilgili eleştiriler geldiğini kaydederek, “Kabul ediyorum, ‘Mülakatla ilgili ben öğretmenliği çok önemsiyorum ve vatandaşlarımızın çocuklarını emanet edecekleri öğretmenleri mülakatla almak istiyorum’ dedim. Kamuoyuna da şu açıklamayı yaptım; bu mülakat komisyonlarında alacağımız tedbirleri sıralıyorum. Kamera kaydından tutanağa kadar bir sürü başlıkta tedbir aldık. CHP’liler itiraz ediyorlar, bir taraftan mülakata karşıyız diyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce siz bir değerlendirin. Eğer, ‘İtfaiye memurluğu, öğretmenlikten daha önemlidir’ diyorsanız, bir şey demeyeceğim. Benim öğretmenlik mülakatı ile ilgili yaptığım budur” ifadelerini kullandı. CHP’lilerin mülakat konusunda geçmişlerinden dolayı endişeli olduklarını söyleyen Tekin, “Ben 1994 yılı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Mezun olur olmaz girdiğim ilk iş sınavı, Adalet Bakanlığı’nın açtığı Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı yazılısıydı. İstanbul’da bir kongrede CHP’nin Adalet Bakanı ‘Bu kadroyu örgütüme vermeyip de milliyetçileri mi verseydim? Yaptığım suçsa suç işlemeye devam edeceğiz’ dedi” şeklinde konuştu. “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere de değinerek, şu cevabı verdi: “Benim elimde bütün komisyonların raporları var. Benim elimdeki rakamlar, 3-5 arkadaşın bir araya getirdiği toplam rakam içerisinde istatistiksel anlamı olmayan veya doğru analiz sağlayacak rakamlar değiller. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği ile ilgili konuşuldu. Mesela bir komisyonda 193 kişi mülakata girmiş, 3 kişinin yeri değişmiş. Bir başka ilimizde 682 kişi girmiş, 11 kişinin yeri değişmiş. Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş.” Bakan Tekin, muhalefet vekillerinden 5 bin kişinin yerinin değişti iddiasının dile getirilmesi üzerine “Yanlış, benim elimde il bazlı rakam” diye karşılık verdi. “KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” Milli Eğitim Bakanlığının geçen yıl gerçekleştirilen TBMM Plan Bütçe Komisyonu toplantısını hatırlatan Bakan Tekin, “KPSS puanı ile değil mülakatla öğretmen ataması yapacağız. Bunun kavgasını verdik, tartışmasını yaptık. Geçen yıl burada adaletsizlik ve torpilin olmayacağı bir mülakat taahhüt etmiştim. Şimdi size ‘Bu ülkede hiç kimsenin verdiği herhangi bir isimle ilgili mülakatta torpilin olmadığı bir sistem kuruldu’ dedim. Söylediğiniz doğru şeyler var. Bir ildeki öğretmenimiz yüksek not almış, mülakata girmiş. Başka bir öğretmenimiz ‘Ben yüksek aldım ama bir başkası benden daha yüksek aldı. Dolayısıyla, ben sıralamanın dışında kaldım’ diyor ama ben zaten KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” dedi. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mülakatlarına değinen Tekin, “Bursa’da 197 kişi, İstanbul’da 688 kişi girmiş. Bursa’da mülakata girip sıralamanın dışında kalan kişi 23 kişi, İstanbul’da ise 51 kişi sıralamanın dışında kalmış” ifadelerini kullandı. “Tüzel kişiliği olmayan cemaat ve tarikatlarla hukuken protokol imzalama şansımız yok” Cemaat ve tarikatlarla protokol yapıldığı eleştirilerine de cevap veren Bakan Tekin, “Hukuki olarak cemaat ya da tarikat diye bir tüzel kişilik var mı? Tüzel kişilik olmayınca bakanlık olarak ya gerçek kişiyle ya da tüzel kişilikle protokol imzalayabilirim. Hukuken başka kimseyle protokol imzalama şansımız yok. Bizim 5 bin civarında bu türden protokolümüz var. Burada isimlerini saymak istemediğim çok farklı sivil toplum örgütleri ile protokolümüz var. Bunların hiçbirisiyle de protokol imzalarken siyasi ya da ideolojik hiçbir şeye bakmıyoruz. Bir tek İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası tarafından legal olarak kabul edilmiş bir sivil toplum kuruluşu mudur? Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış bir vakıf mıdır, diye bakıyoruz. Onun dışındaki konular beni ilgilendirmez. Herhangi bir sivil toplum örgütüyle, dernek, vakıf ya da meslek örgütü olmak üzere imzaladığımız protokolde tüzel kişiliğe ödenmiş tek bir kuruş kamu kaynağı yoktur” açıklamasında bulundu. “Protokollerin tek taraflı fesih hakkı bakanlıkta” Protokollerin tek taraflı fesih hakkının bakanlıkta olduğunun altını çizen Bakan Tekin, “Protokolde yazılan ilkelere aykırı davranan sivil toplum örgütü varsa protokolümüzü hemen iptal ederiz. Protokol kapsamında protokol yaptığımız kuruluşlar eğer okullarımıza bir eğitim verecekse, bu eğitim kimin vereceği, hangi diplomaya sahip kişilerin vereceği ve hangi içerikte eğitim verecekleri bizim protokolümüzde tanımlanmıştır” dedi. “ABB 2 bin 300 okuldan 13’ünü sadece bir kere temizliyor sonra bütün okulları temizledim diyor, bu olmaz” Türkiye’de 65 bin civarında okul olduğunu ve 55 bin civarında kadrolu temizlik elemanının olduğunu söyleyen Bakan Tekin, “Kadrolu temizlik elemanlarımız, bu okullardaki temizlik açısından yeterli olmadığından biz her yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Toplum Yararına Programlar (TYP) diye tanımladığı istihdam türü ile bakanlığımızda temizlik ve güvenlik personeli istihdam ediyorduk. Yaz aylarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, TYP kapsamındaki istihdam türü ile ilgili dünyada özellikle kovidden sonra gelişen istihdam türleri açısından farklı bir model deneyeceklerini ifade etti. Biz de bu konuda kendisiyle konuştuk ve bize ‘kısmi zamanlı çalışma usulü getireceğiz ve bu çalışmayla da size 120 bin kadro vereceğiz, haftada 3 gün çalışacaklar’ dedi. Biz de kendileriyle uzlaştık. Biz hangi belediye olursa olsun kaç okul temizleyeceğini, kimlerle yapacağını ve hangi tür malzeme kullanacağını öğrenmek ve bilmek zorundayız. Bunun yolu şudur; gidersiniz valiliklere biz böyle bir protokol yapmak istiyoruz dersiniz. Nobran bir tavırla, ‘Ben geldim, okulu temizleyeceğim beni içeri alın’ derse ve benim görevlilerim de alırsa bunun karşılığı olur. Bir büyükşehir belediye başkanı çıkıyor. Yaklaşık 2 bin 300 tane okulumuz var. Bu okullardan 13 tanesini sadece bir gün temizliyor. Sonra çıkıyor ekrana ve ‘Ben Ankara’daki bütün okulları temizledim’ diyor. Bu olmaz, bu iyi niyetli değil” değerlendirmesinde bulundu. “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe” Bazı muhalefet vekillerinin çocukların anadil öğrenmesiyle ilgili beyanlarına katıldığını söyleyen Tekin, şu ifadeleri kullandı: “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe, çocuklarımız Türkçe’nin dışında bir dil öğrenmek istiyorsa bizim devlet olarak üstümüze düşen vazife çocuklara bu alanın sağlanmasıdır. Bu AK Parti iktidarıyla sağlandı. 2003 yılında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızın aldığı bir kararla, özel anlamda kursların açılmasının önü açıldı. Biz MEB olarak üstümüze düşeni yapıyoruz.”