GÜNDEM - 08 Nisan 2025 Salı 08:49

Ağrı Valisi Koç, Kütüphane Haftası dolayısıyla heyeti kabul etti

A
A
A
Ağrı Valisi Koç, Kütüphane Haftası dolayısıyla heyeti kabul etti

Ağrı Valisi Mustafa Koç, Kütüphane Haftası etkinlikleri kapsamında İl Kültür ve Turizm Müdürü Fehim Altun ile beraberindeki heyeti makamında kabul etti.


Ziyarette, kentteki kütüphane çalışmaları ve kültürel faaliyetler hakkında bilgi alan Ağrı Valisi Mustafa Koç, kütüphanelerin toplumun bilgiye erişiminde önemli bir rol üstlendiğini belirtti.


Okuma alışkanlığının küçük yaşlardan itibaren kazandırılması gerektiğini vurgulayan Vali Koç, "Kütüphaneler, bireylerin gelişimine katkı sağlayan en değerli kurumlardan biridir. Gençlerimizi kitapla buluşturmak, onları araştırmaya ve öğrenmeye teşvik etmek hepimizin ortak sorumluluğudur." dedi.


İl Kültür ve Turizm Müdürü Altun ise Kütüphane Haftası kapsamında yürütülecek etkinlikler hakkında Vali Koç’a bilgi verdi.


Ziyaret, hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce İklim değişikliği fındık tarımını tehdit ediyor Düzce Üniversitesi Fındık Araştırma ve Uygulama Merkezi (DÜFAM), fındık tarımının geleceğini tehdit eden kuraklık ve iklim değişikliği etkilerini bilimsel olarak değerlendirdiği önemli bir çalışmaya imza attı. İklim değişikliğinin fındık üretimi üzerine etkileri: Düzce örneği başlıklı ilk çalışma, Dr. Uğur Cantürk’ün önderliğinde, DÜFAM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmail Koç ve DÜFAM Müdürü Doç. Dr. Şemsettin Kulaç’ın katkılarıyla yürütüldü. Araştırmada, küresel iklim değişikliğinin özellikle sıcaklık artışı ve yağış düzensizlikleri yoluyla fındık tarımı üzerindeki potansiyel etkileri kapsamlı şekilde analiz edildi. Sıcaklık stres indeksine dayalı senaryolarla, 2100 yılına kadar Düzce’de fındık üretiminin karşılaşabileceği riskler net biçimde ortaya kondu. Araştırmada, sıcaklık stres indeksi kullanılarak, Düzce iline ait uzun dönem sıcaklık ve nem verileri ışığında günümüzden 2100 yılına kadar olan dönemi kapsayan iklim senaryoları oluşturuldu. Keşifler özellikle sıcaklık artışı ve yağış düzensizliklerinin fındık tarımı üzerindeki olumsuz etkilerini açıkça ortaya koyarken, verim ve kalite açısından büyük risklerin söz konusu olduğunu gösterdi. Çalışma, DÜFAM’ın bölgesel ve ulusal düzeyde sürdürülebilir fındık üretimi için iklim değişikliğine karşı bilimsel temelli stratejiler geliştirme misyonuna önemli katkı sunuyor. Araştırma sonuçları itibariyle, üreticiler, karar vericiler ve araştırmacılar için yol gösterici niteliğindeki çalışma, Düzce Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Akçakoca Sempozyumu’nda bilimsel bildiri olarak sunuldu. DÜFAM, misyon ve vizyonu doğrultusunda iklim direnci yüksek fındık tarımının geleceğini şekillendirmeye yönelik katma değerli çalışmalarına devam ediyor.
Bursa Sağlıklı bir nefes için alerjilere karşı bilinçli olun İlkbahar ve sonbahar aylarında sıkça görülen mevsimsel alerjik rinit, halk arasında bilinen adıyla saman nezlesi, çevresel alerjenlere karşı burnun verdiği aşırı tepki sonucu ortaya çıkıyor. Özellikle polen gibi alerjenlerin etkisiyle gelişen bu durum, çocuklar başta olmak üzere her yaş grubunu etkileyebiliyor. Medicana Bursa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzm. Dr. Dilara Yılmaz, alerjik hastalıkların son yıllarda artış gösterdiğini belirterek, her 5 çocuktan 2’sinin bu durumdan etkilendiğini vurguladı. Uzm. Dr. Dilara Yılmaz, "Polenler, ev tozu akarları, küf sporları ve hayvan tüyleri gibi alerjenlere karşı bağışıklık sisteminin gereksiz bir savunma başlatması sonucu alerjik reaksiyonlar meydana gelir" dedi. İklim değişikliği alerjileri tetikliyor Alerjik hastalıkların artışında iklim değişikliği ve hava kirliliğinin de etkili olduğunu belirten Uzm. Dr. Dilara Yılmaz, atmosferdeki karbondioksit seviyesindeki artışın polen ve küf oranlarını artırdığını söyleyerek, "Bu durum, özellikle sıcak, rüzgârlı ve güneşli günlerde alerjik bireylerde şikâyetlerin artmasına neden olmaktadır" açıklamasını yaptı. Ateş olmaz ama enfeksiyon riski artabilir Alerjik rinitin; burun ve gözlerde kaşıntı, hapşırma, burun tıkanıklığı ve akıntısı gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirten Uzm. Dr. Dilara Yılmaz, bazı hastalarda boğaz, kulak ve damak kaşıntısı, gözlerde kızarıklık, koku ve tat kaybı, horlama gibi şikâyetlerin de görülebileceğini söylerken, "Enfeksiyöz bir hastalık olmadığı için genellikle ateş beklenmez, ancak burun ve geniz akıntısı enfeksiyon riskini artırabilir. Tanı sürecinde semptomların görülme zamanı, aile öyküsü, deri testleri ve IgE düzeyleri değerlendirilir. Tedavideyse antihistaminikler, burun spreyleri, mast hücre stabilizatörleri, immunoterapi ve gerekiyorsa inhaler tedaviler kullanılabilir. Tedavi, çocuğun yaşına, alerji tipine ve şikayetlerin şiddetine göre planlanmalıdır" dedi. Polen yoğunluğu olan saatlerde camları kapatın Alerjik reaksiyonlardan korunmak için bazı önlemlerin alınmasının önemine değinen Uzm. Dr. Dilara Yılmaz, şu önerilerde bulundu: "Polen yoğunluğunun fazla olduğu günlerde kapı ve pencereleri kapalı tutun. Sabah erken saatlerde ve rüzgârlı havalarda dışarı çıkmaktan kaçının. Dışarıdan geldikten sonra kıyafetleri değiştirin ve yüzünüzü yıkayın. Güneş gözlüğü kullanarak gözleri koruyun. Evde HEPA filtreli hava temizleyiciler ve çamaşır kurutma makineleri kullanın. Alerji sezonu başlamadan 1-2 hafta önce ilaç kullanımına başlayın." Doğru tedavi ile sağlıklı bir nefes mümkün Uzm. Dr. Dilara Yılmaz, alerjik rinitin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebileceğini ancak doğru tedavi ve önlemlerle kontrol altına alınabileceğini belirterek, "Alerjik rinit hayat kalitesini bozabilir, ama bilinçli davranarak ve doğru tedaviyle sağlıklı bir nefes almak mümkün" şeklinde görüş verdi.
Ankara Palandöken: "Kentsel dönüşümde esnafımız unutulmamalı" İstanbul’da yaşanan deprem sonrası hız kazanması beklenen kentsel dönüşüm projelerinde esnafın unutulmaması gerektiğini vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Kentsel dönüşüm, aynı zamanda toplu konut projeleriyle birlikte ülkemizde gerçekten hızla ilerliyor. Ancak kentsel dönüşümlerde esnaf ihmal edilmemeli. Esnaf, o caddenin, o sokağın, o mahallenin ruhudur. Dolayısıyla esnafsız bir yer sadece betonlaşma olur. Esnafa ait dükkanların, ekonomideki arz-talep dengesine uygun şekilde, yine seçenek olarak sunulması gerekir" dedi. "Mahalle esnafı ile güzelleşir" Yeni yapılan kentsel dönüşüm projelerinde vatandaşın en basit ihtiyacını karşılamak için bile kilometrelerce yol gitmesi gerektiğini hatırlatan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Mahalle ve sokak kültürünün yaşaması çok önemli. Esnaf, oranın sigortasıdır. İnsanlar, taneyle ya da gramla alışveriş yapabileceği, ihtiyacı kadar ürün alabileceği yerleri arar. Bu yüzden, kentsel dönüşüm projeleri bin, iki bin daireye ulaşıyor. Bu yüzden bu projeler, daha çok kent ve cadde mağazacılığına değil, büyük kurumsal ticarethanelere hitap ediyor Çünkü yeni yapılan toplu konut bölgelerinde, özellikle kentsel dönüşüm alanlarında, o mahalle ruhunu yaşatacak; arkadaşlığı pekiştirecek, insanların alışveriş yapacağı, sabah ‘günaydın’ diyeceği bir esnaf kitlesi bulunamıyor. Bu durum ihmal edilmemeli. Projeler yapılırken, şehir plancıları o semtin, o coğrafyanın, o kültürel mirasına dokunmadan çalışmalarını yürütmeli. Yoksa sadece blok blok binalar yapılır ve bu yapılar, hava sirkülasyonunu bile etkileyecek ölçekte olabilir" ifadelerini kullandı. "Projelere esnaf eli değmeli, kent nefes almalı" Esnafın olduğu yerde rekabetin, rekabetin olduğu yerde ise hizmet kalitesinin artacağına vurgu yapan Palandöken, "Hem modern hem oturulabilir hem komşuluk ilişkilerinin yaşanabileceği hem de rekabet edecek esnafı bir arada görmek istiyoruz. Kentsel dönüşümle birlikte onlarca, yüzlerce esnaf mağdur oluyor. Yeni yapılan sitelerin altında dükkan olmamasından kaynaklı olarak insanlar, tüm ihtiyaçlarını karşılayacak esnafı aramak zorunda kalıyor. Bu da mahalle kültürünü zedeliyor. Kentsel dönüşüm projeleri planlanırken bu durumlar göz önünde bulundurulmalı. Bu dönüşümler inşa edilirken esnaf göz ardı edilmemeli. Aksi halde ileride, anahtarınızı emanet edeceğiniz birini ya da selam vereceğiniz esnafı bulamazsınız. Esnaf dükkanları hem ekonomik açıdan hem de rekabet ortamının oluşması açısından çok önemli" şeklinde konuştu. Palandöken, "İnsan, evinden indiği zaman muhatap olacağı esnafı orada görmek ister. Yoksa ortaya sadece beton yığınları çıkar. Bu yüzden kentsel dönüşüm ve toplu konutlar çok önemli. Hükümet kanadı tarafından da sıkça dile getirilen kentsel dönüşüm çalışmalarında esnaf unutulmamalı. Yılda 150 bin bina, 1 milyon daire yapılıyor. Kocaman dükkanlar yapıldı, ama küçük işletmelerin ayakta kalmasını sağlayacak ölçeklerde ya da kiralıksa kiralanabilir boyutlarda dükkanlara da ihtiyaç var. Yoksa büyük dükkanlarda ancak kurumsal firmalar iş yapabilir" ifadelerine yer verdi.