GENEL - 06 Ocak 2012 Cuma 10:29

KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN MASUM YÜZÜ "OTHELLO SENDROMU"

A
A
A
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN MASUM YÜZÜ "OTHELLO SENDROMU"

Adana Numune Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sümer Öztanrıöver, kadına yönelik şiddet uygulayan ve 3. sayfa haberlerine konu olan bazı kişilerin zannedildiği gibi acımasız katiller olmayıp, Othello Sendromu’ndan muzdarip masum hastalar olabileceğini belirterek, "Bu kişiler eşinin kendisini aldattığına inanarak, ona zarar verir" dedi.
Psikiyatrist Dr. Sümer Öztanrıöver, son günlerde kadına yönelik şiddetin bir hayli arttığına dikkat çekerek, bunun en önemli sebebinin ise erkeğin eşinin kendisini aldattığını sanması olduğunu kaydetti. Tıp dilinde buna "Othello Sendromu" denildiğini anlatan Öztanrıöver, "Erkek eşinin komşu, arkadaş, hatta yakın aile bireyleri, baba, oğul, erkek kardeş, yeğenle bile aldattığını düşünür. Hasta birey sürekli eşini izlemektedir ve bu kişilerle olan konuşmalarında, bakışlarında, davranışlarında aldatma
kanıtları bulmaktadır. Şüphelendiği kişilere karşı düşmanca davranabilmektedir. Bütün hezeyanlarda olduğu gibi hastanın aldatıldığına olan inancı, mantıklı açıklamalardan ve gerçek kanıtlardan etkilenmez. Eşinin telefona geç cevap vermesi, kapıyı geç açması, vücuttaki bir morluk, elbisedeki leke, perdenin açık olması, kimi zaman yoldan geçene gayriihtiyari bakış bile aldatmanın kanıtları olarak görülür" diye konuştu.
Öztanrıöver, kıskanılan eşin sıklıkla kendi davranışlarını kısıtlayarak uyum sağlamaya çalıştığına dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Ancak aşırı sorgulanan ve sürekli masumiyetini ispatlamak zorunda bırakılan eşin giyimini, davranışlarını kısıtlaması, hatta sokağa çıkmaması hiçbir işe yaramaz. Bitmek bilmez suçlamalarla bunalan mağdur eş, sıklıkla depresyona girer. Hasta eşe karşı ilgi istek kaybı gelişir. Bu durum da aldatmanın kanıtı olarak yorumlanır. Kıskanılan kişiye yönelik sözel ve fiziksel şiddet sıklıkla ortaya çıkar. Bunalan eşin ayrılma girişimi şiddet ve ölüm tehditleriyle karşılanır. Ruhsal açıdan sağlıklı olan bir kişi,
aldatma şüphesi ile yaşamak yerine eşinden ayrılmayı tercih edecektir. Oysa Othello Sendromlu bir hasta, kendisini aldattığına inandığı eşini asla bırakmak istemez. Bu kişiler, hasta olduklarının farkında değillerdir."
Eşin boşanmak istemesinden sonra eğer şiddet veya ölüm tehdidi varsa ciddiye alınması gerektiğini ve ilk önce mağdur eşin güvenliğinin sağlanması gerektiğini söyleyen Öztanrıöver, "Eve yaklaşmama cezası, elektronik pranga gibi tedbirler bu durumdaki hastalarda hiçbir işe yaramayacaktır. Bu nedenle mahkemelerce eşlerine şiddet uygulayan kişilerin mutlaka ruhsal muayenelerinin yaptırılması, varsa hastalıklarının tespiti ve tedavilerinin yapılması üzücü durumların yaşanmasını önleyecektir. Othello
Sendromu’nda ilaç tedavisi oldukça yararlıdır. Kişi hastalığını kabul etmeyeceği için onun hasta olduğunu vurgulamak yerine bu durumun kendisinde ve eşinde yarattığı duygusal incinmelerin vurgulanması tedaviye uyumu kolaylaştıracaktır" dedi.
Aşırı kıskançlığın özellikle gençler arasında sevginin kanıtı olarak görülüğünü, ılımlı bir kıskançlığın kabul edilebileceğini ancak partnerinin davranışlarını, giyim tarzını, arkadaşlarını, seçimlerini değiştirmeye yönelik girişimlerin hastalıklı bir kıskançlığın göstergesi olduğunu vurgulayan Öztanrıöver, "Kıskanılan kişi, ödün verdikçe kıskançlık daha da artacaktır. Ödün verilmediği için biten ilişkinin acısı, ömür boyu prangaya mahkum yaşamaktan kat kat iyidir. Gençlere önerimiz sizi olduğunuz gibi
kabul eden kişilerle birlikte olun ve ne karşınızdakini kısıtlayın ne de kendinizi kısıtlatın" şeklinde konuştu.
Öztanrıöver, son günlerde kadına yönelik şiddet ve cinayet haberlerinin giderek artmasındaki başka bir etkenin ise kadınların bilinçlenip karşı çıkmaya başlamaları olduğunun altını çizerek, "Kaderine razı olmayan kadın sayısı hızla artmakta. Kadınlar artık bir kurtuluş savaşı başlatmakta ve bu uğurda ölümü de göze almaktadırlar" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ağrı Kar eksikliği Küpkıran Kayak Merkezi’nde sezonu erteledi Ağrı’da kış sporlarının önemli merkezlerinden biri olan Küpkıran Kayak Merkezi, bu yıl kar yağışının yetersiz olması nedeniyle kayak sezonuna başlayamadı. Kent merkezine 2 kilometre uzaklıkta yer alan tesis, hem Ağrı’dan hem de çevre illerden gelen kayak severlerin uğrak noktasıyken, iklim değişikliğinin etkisiyle yaşanan kar eksikliği kayak tutkunlarını hayal kırıklığına uğrattı. Geçtiğimiz yıl da sadece 9 gün hizmet verebilen tesiste, bu durumu aşmak için Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile iş birliği yapılarak suni karlama sistemi kurulması planlanıyor. “İklim değişikliği kayak turizmini etkiliyor” Küpkıran Kayak Merkezi işletmecisi Ali Yılmaz, sezonun açılamamasından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, “2024-2025 kış sezonunu maalesef açamadık. Normalde kar yağması gerekiyordu ancak iklim değişikliği nedeniyle kar yağmıyor. Erzurum’daki kayak merkezleri suni karlama sistemi sayesinde açık ve insanlar orada kayak yapabiliyor. Artık orijinal kar bulmak çok zor. Yeni gelen Gençlik ve Spor İl Müdürümüz bu konuda tecrübeli. Kendisiyle görüştük ve seneye suni karlama sistemi kurarak kayak sezonunu garanti altına alacağımız müjdesini aldık” dedi. “Sadece 9 gün kayak yapılması tesis için büyük zarar” Yılmaz, geçen yıl yalnızca 9 gün kayak yapılabildiğini ve bunun işletmeye ciddi zarar verdiğini vurgulayarak şunları ekledi: “Böylesine büyük bir tesisin sadece 9 gün hizmet verebilmesi işletmenin ayakta kalmasını imkânsız hale getiriyor. Şu an bungalov evler ve diğer projelerle yatırımlarımızı geliştirdik ama yeterli kar yağışı olmadığı için mağduruz. Tesisimizde 25 kişi çalışıyor, bunların 7’si profesyonel kayak odasında görev yapıyor. Ancak kar olmayınca gelen talepleri karşılayamıyoruz. Özellikle çevre illerden ve ilçelerden büyük bir ilgi var. İnsanlar bize Erzurum’daki suni karlama sistemini soruyor, biz de seneye bu sistemi kuracağız yanıtını veriyoruz.” “Kayak sporu ve sporcular etkileniyor” Yılmaz, kar eksikliğinin yalnızca turizm açısından değil, sporcular için de olumsuz etkiler doğurduğunu belirterek, “Milli sporcularımız ve olimpik sporcularımız burada yeterince eğitim alamıyor. Geçen yıl yalnızca 9 gün kayak yapabildik ve bu sürede tesisimiz ana baba günüydü. Gece kayağı gibi özel hizmetlerimiz var ama kar olmadığından bunları sunamıyoruz. Ağrı’da çok ciddi bir potansiyel var. Üniversiteler, fakülteler, çevre il ve ilçelerden yoğun talep alıyoruz. Ancak kar eksikliği nedeniyle bu talebi karşılamakta zorlanıyoruz.” İfadelerine yer verdi. “Suni kar ile sezonu 120 güne çıkarmayı hedefliyoruz” Suni karlama sisteminin devreye girmesiyle sezonda 120-150 gün hizmet vermeyi planladıklarını ifade İşletme Sahibi Ali Yılmaz, “Ağrı kar bölgesi olmasına rağmen kar yağışında yaşanan eksiklik nedeniyle tesisimizi aktif kullanamıyoruz. Ancak suni karlama sistemiyle bu sorunları aşacağımıza inanıyoruz. Yeni yıla karla girmeyi umut ediyoruz” diye konuştu.