SAĞLIK - 16 Ağustos 2024 Cuma 15:45

Turizm noktalarında ‘Maymun çiçeği’ uyarısı: “Enfekte alanlar olabilir, çok dikkatli olunmalı"

A
A
A

Dünya Sağlık Örgütü’nün ’küresel acil durum’ ilan etmesine neden olan maymun çiçeği virüsüne yönelik konuşan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Turhan, “Belirtiler, birçok hastalıkla karışabilir. 1980’den sonra terk edilmiş olan çiçek aşısının tekrar yaygınlaştırılması gündeme gelebilir. Özellikle uluslararası oteller, turistlerin geldiği ve sirkülasyonun fazla olduğu noktalarda eğer maymun çiçeği virüsüyle enfekte olmuş bir birey kalmışsa sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor. Temizlik işlemleri daha titizlikle yürütülmeli, turizm merkezlerinde, otellerde yetkililerin, personellerin, tesisleri kullananların çok dikkatli olması gerekiyor” dedi.

Halk arasında maymun çiçeği olarak bilinen ’Mpox’ virüsüne karşı Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2022’den sonra ikinci kez ’küresel acil durum’ ilan etmesi tüm dünyada endişeye neden oldu. Sağlık Bakanlığı, özellikle Afrika kıtasında görülen virüse Türkiye’de 2024 yılında rastlanmadığını ve herhangi bir kısıtlama veya ek tedbir ihtiyacının bulunmadığını bildirirken uzmanlar uyarıyor. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Vedat Turhan, virüs hakkında bilgi verirken hastalığın Covid-19 kadar bulaşıcı olmadığını aktardı. Prof. Dr. Turhan, dünyayı alarma geçiren virüse karşı özellikle turizm noktalarında dikkat edilmesi gerektiğini belirterek uyarılarını sıraladı.

“Belirtiler birçok hastalıkla karışabilir”

Maymun çiçeği virüsüne yönelik bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Turhan, “Maymun çiçeği virüsü esasında yeni bir virüs değil. 2022’de ilk defa olmak üzere salgın boyutunda bir tehlike oluşturdu. İnsanlara bulaşmaya ve yayılmaya başladı. Şu anda Afrika sınırlarını da aşacak şekilde küresel risk taşıdığı için maymun çiçeği virüsü tekrar gündemimize oturdu. Çiçek virüsüne benzer şekilde ateş, halsizlik, kırgınlık gibi belirtilerinin yanı sıra daha çok yüzde olmak üzere kollarda, ellerimiz, bacak ve ayaklarda içi sıvı dolu kesecikler ve daha sonra bunların iltihaplanabilmesi de söz konusu. Bu tür cilt lezyonları da mevcut, dikkat etmek gerekiyor. Ateş, halsizlik, kırgınlık pek çok enfeksiyon tablosunda görülebilecek belirtiler. İnfluenza başta olmak üzere gribal enfeksiyonlar, mevsimsel hastalıklar, soğuk algınlığı gibi birçok hastalıkla karışabilir. Döküntülerin başladığı dönemde de suçiçeği gibi özellikle çocukluk dönemi döküntülü hastalıklar dediğimiz hastalıklarla karıştırılabilir. Maymun çiçeğinde lenf bezlerinde de tutulum olabiliyor. Hastamız son 1-2 ay içerisinde Afrika ülkesine gitmiş mi ya da Afrika’dan gelen kişilerle teması olmuş mu, bu ayırt etme noktasında son derece kritik. Dünya Sağlık Örgütü‘nün de bu küresel düzeydeki bulaşma riskini gündeme taşımasının önemi bir sebebi; ölümcül bir hastalık olabilmesi” dedi.

Turizm noktalarında ‘Maymun çiçeği’ uyarısı: “Enfekte alanlar olabilir, çok dikkatli olunmalı

“Afrika ülkelerinde aşı konusunda ciddi sorun var”

Vaka sayıları ve tedavi konusuna yönelik konuşan Prof. Dr. Turhan, “Şu ana kadar bildirilen vaka sayıları itibari ile 15- 16 bin civarında. Yüzde 3 civarında bir ölüm riski söz konusu. Afrika ülkelerinde şu anda bildiğim kadarıyla aşı konusunda ciddi sorun var. Son yıllarda geliştirilmiş olan antiviraller konusunda lojistik destek sağlanamıyor, temin edilemiyor. Şu an itibari ile destek tedavileri yapılabilir, bağışıklık sistemlerinin güçlü tutulması tavsiye edilebilir. Şüpheli kişilerle el, cilt temasından uzak durmakta yarar var. Elleri uygun ve gerekli şekilde yıkama alışkanlıklarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Cinsel ilişki sonrasında partnerler arası geçiş olduğu bilgisine sahibiz. Çiçek virüsü aşısıyla aşılanmış olanların bu hastalığa karşı korunduğunu biliyoruz. 1980’den sonra terk edilmiş olan çiçek aşısının tekrar yaygınlaştırılması gündeme gelebilir. Şu aşamada bu problemin öncelikle Afrika kıtasına yönelik bir sorun olduğunu düşünebiliriz. Avrupa’dan bildirilen çok az sayıda vaka var. Ülkemizde de bir şekilde dikkatli olmak gerekiyor. Covid kadar bulaşıcı bir enfeksiyon değil, şu anda ülkemizde tedbir alınmasında fayda var ancak kriz boyutunda olduğunu asla düşünüyorum. Küresel hareketlilik var hem turizm hem ticari, sınai, bunun önüne geçmek de zor. Ancak Afrika’ya ziyaretlerde hem geliş hem gidişlerde dikkatli olmak gerekiyor. Vatandaşlarımızın yanı sıra kurumlarımızın, hava yolu şirketlerimizin de gümrükten itibaren alınması gereken mutlaka tedbirler var. Belki uçaktaki oturma düzenine varıncaya kadar birtakım tedbirler alınabilir ama bir kapanma vs. gerektiğini asla düşünmüyorum. Bağışıklık sitemiyle ilgili problemi olan bireylerde daha ağır seyrettiğini biliyoruz. DSÖ’nün küresel boyutta bir alarm vermesinin bir nedeni de yeni oluşan varyantın daha kolay bulaşabilmesi. Hastalığa yakalanan kişilerin kendilerini en kısa sürede izole etmeleriyle sınırlanabileceğini ve enfeksiyon yayılımının önüne geçilebileceğini biliyoruz” şeklinde konuştu.

“Cildin sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor”

Turizm hareketliliğinin yoğun yaşandığı bu günlerde vatandaşlara uyarılarda bulunan Prof. Dr. Turhan, “Özellikle uluslararası oteller, uluslararası misafirlerimizin, turistlerin geldiği ve sirkülasyonun fazla olduğu noktalarda eğer maymun çiçeği virüsüyle enfekte olmuş bir birey orada kalmışsa hastanın odasındaki birtakım yerleri özellikle çarşaf, nevresim gibi cildin sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor. Bu noktada otellerde çok dikkatli olmak gerekiyor. Yatak, çarşaf ve nevresimlerin daha dikkatli bir şekilde yıkanması önemli, ütülenmesi gibi temizlik işlemleri daha titizlikle yürütülmeli diye düşünüyorum. Misafirlerin de bu noktada dikkatli olmasında fayda var. Bir diğer alan; turizm merkezleri. Afrika’da 13 ülke demiştik ama muhtemelen dünyada 75 ülkeye yayılmış durumda bu virüs, bu ülkelerden gelen bireylerin enfekte ettiği alanlar olabilir. Yaz dönemi, bir kapanma olmasına gerek yok ama dikkatli olmamız gereken alanlar söz konusu. Hem turizm merkezlerinde hem otellerde bu konuyu hem buralarda çalışan yetkililerin, personellerin hem de tesisleri kullanan turistlerin ve vatandaşlarımızın dikkatli olmasında yarar var” dedi.

Hasibe Karadağ - Emre Baba

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta 50 engelliye akülü araç hediye edildi Bitlis’in Ahlat ilçesinde ihtiyaç sahibi 50 engelli bireye akülü araç hediye edildi. Adil Paylaşım Derneği, Cros Medikal, Wiki Autos, Avukat Muaz Ergezen ve Hollanda’da yaşayan gurbetçilerin katkılarıyla, Ahlat Kaymakamlığı ile Engellilerle El Ele Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği işbirliğiyle temin edilen 50 akülü araç ihtiyaç sahibi engellilere düzenlenen törenle dağıtıldı. Ahlat Özel İdaresi Şantiye Şefliği Bahçesinde gerçekleşen program saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, "Göreve başladığımız ikinci günde böyle önemli bir program, böyle güzel duygulu bir programla sizlerle bir araya gelmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Gerçekten bir ülkenin medeniyet seviyesini ölçebileceğimiz elbette çok Kriter var. Ama bu kriterlerden en önemlisi engelli vatandaşlarına sağlayabildiği imkanlardır. Eğer bir ülke bir şehir hangi ölçekte alırsak alalım, engelli vatandaşlarının ve onların ailelerinin ihtiyaçlarını, sorunlarını önemli oranda gideremiyorsa geri kalan yaptığı işlerin bir bereketi olmaz diye düşünüyorum. İşte bu sebeple Devletimiz, hükümetimiz, engelli vatandaşlarımız için uzun yıllardır çok ciddi çabalar sarf ediyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın engelsiz yaşam projeleri var. Yine belediyelerimizin çok ciddi bir şekilde fiziki mekanlara yönelik olarak, bu sorunları gidermeye, engelli vatandaşlarımızın her yere erişimini sağlayabilecek bir düzen kurma ile ilgili çalışmalar var. Şimdi bunların hepsi bir araya geldiğinde artık yavaş yavaş görünür oluyor. Son 20 yıllık süre zarfında çok ciddi atılımlar yapıldı. Belediyelerimizin, hükümetimizin çalışmalarıyla engelli kardeşlerimiz sokağa çıkabiliyor. Çok sayıda okullar açıldı. Özel eğitimle ilgili özel çocuklarımız için. İnancımız zaten bunu salık veriyor. Eğer ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın sorunlarına eğilmediğimiz takdirde, dediğim gibi hiçbir şeyin bereketi olmuyor. Şuan 50 vatandaşımızın akülü araç dağıtımı yapılacak. Bunun sayısı ne kadar ihtiyaç varsa gidermek zorundayız. Biz gerek devlet kurumlarımız gerek sivil toplum kuruluşlarımız genel yönetimlerimiz el birliği yapacağız ve bu sorunu önceleyeceğiz. Dediğim gibi işimizin bereketi kalmaz. Ben buradan hayırsever vatandaşlarımıza da sesleniyorum. Hiçbirimiz hiçbir makamın, hiçbir mülkün sahibi değiliz. Hepimiz ancak ve ancak emanetçiyiz. Bu emaneti yürüttüğümüz süre zarfında yapabileceğimiz en güzel işlerden birisi engelli kardeşlerimizin dertlerine derman olmaya çalışmak ve onların yanında olmaktır. Çünkü bu Yapılan faaliyetle, bu güzel kardeşlerimiz adeta özgürlüklerine kavuşuyor. Bu güzel kardeşlerimiz ailelerinin üzerindeki yükü de hafifletmiş oluyor. Dolayısıyla aile içerisindeki sevgi bağlarını da daha da güçlendirmiş oluyoruz. Çünkü sürekli bir arada olmaktan kaynaklı sorunlar var. Empati yaptığımız zaman çok kıymetli bir hizmet. Küçük dokunuşlarla böyle gönüllere girmek ancak bu şekilde olur. Bu programa projeye emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi. Kazakistan Fahri Başkonsolosu Avukat Muaz Ergezen de, “Engelli kardeşlerimiz yakından şahit olduk ki engelli kardeşlerimize imkan verildiğinde hayatın içine neler kattıklarına şahit olduk. Bu nedenle elimizden geldiği kadarıyla bağışçı ve ihtiyaç sahiplerini bir araya getirmeye çalışıyoruz” dedi. Engellilerle El Ele Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Neslihan Akdemir, sunulan imkanın kıymetini paha biçilemez olduğunu belirterek, binlerce kilometre uzaktan araçları gönderen bağışçılara ve emeği geçenlere teşekkür etti. Konuşmaların ardından Vali Karakaya ve beraberindekiler, akülü araçlarını teslim alan engelli bireylerle bir süre sohbet etti. Hediye töreninin ardından dua edilerek, çekilen toplu hatıra fotoğrafıyla birlikte program sona erdi. Akülü araçlarını alan yürüme engelli bireyler kendilerine akülü araç hediye edilmesinden duydukları memnuniyeti dile getirerek destek olanlara teşekkür ettiler.
Amasya Bakan Memişoğlu: "Dünyada böyle bir depremin yarasını sarabilecek başka millet yok” Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, asrın felaketi 6 Şubat depremlerine değinerek, "Dünyada böyle bir yarayı sarabilecek topluluk yok, başka millet yok” dedi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Amasya Üniversitesi’nde 2024-2025 akademik yılı açılışında ilk dersi verdi ardından Tıp Fakültesi Morfoloji binasının açılışını yaptı. 11 ilde çok büyük bir yıkıma ve çok sayıda can kaybına neden olan asrın felaketi olarak nitelendirilen 7.7 ile 7.6 büyüklüğündeki 2 büyük depremin yaralarının sarılmasına işaret eden Bakan Memişoğlu, "Dünyada böyle bir yarayı sarabilecek topluluk yok, başka millet yok” dedi. Deprem bölgesindeki çalışmaları takip ettiğine değinen Memişoğlu, “200-300 yıldır görülmemiş bir deprem olmuş bilim camiasının tanımlayabildiği depremlerden bahsediyoruz. Dünyanın en büyük felaketlerinden birisi olmuş. Hep beraber koşmuşuz, gitmişiz. Oranın yarasını sarmaya kalkmışız. Dünyada böyle bir yarayı sarabilecek topluluk yok, millet yok. Şimdi gittim geçen. Binaları yapıyorlar, her şeyi ayağa kaldırıyorlar. Biz bunu peki rehavetteyken neden bir araya gelip yapamıyoruz? Bunu sorgulayacağız. Bundan sonra bir araya geleceğiz. Bunu hep beraber yapmak zorundayız. Ve en önemli şey insanlara yatırım yapmak zorundayız. Sizlere, bilime yatırım yapmak zorundayız” diye konuştu. Tıp Fakültesi Morfoloji binasının açılışını da gerçekleştiren Bakan Memişoğlu, öğrencilerle de sohbet etti. Açılışa Amasya Valisi Önder Bakan, AK Parti Amasya milletvekilleri Haluk İpek ve Hasan Çilez, Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi ile diğer yetkililer de katıldı.
Ankara Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “21’inci yüzyıl Türk asrı olacaktır ve Türk Yüzyılı eğitimle inşa edilecektir” Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim-Sen) Genel Başkanı Talip Geylan, “Yeni dönemde, Türk milletinin lider bir rol üstlenebilmesi ancak ve ancak güçlü bir eğitim sistemi ile mümkündür. Yürekten inanıyoruz ki, 21’inci yüzyıl Türk asrı olacaktır ve Türk Yüzyılı eğitimle inşa edilecektir” dedi. Türk Eğitim-Sen tarafından Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun Kabul Edilmesinin 100’üncü yılı anısına ‘Türk Asrı ve Türkiye Yüzyılında Milli Eğitim Çalıştayı’ düzenlendi. Ankara’da bir otelde düzenlenen çalıştayda eğitim sistemindeki temel sorunları ele alıp çözüm önerileri sunulması ve geleceğe dair atılması gereken adımların tartışılması hedeflendi. Çalıştayda bir açılış konuşması gerçekleştiren Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun, Cumhuriyet’in eğitimde birlik ve beraberlik anlayışını sağlam temellere oturtan en önemli yasal düzenlemelerden biri olduğunu ve bu kanunla birlikte, eğitim sistemi parçalı ve birbirinden kopuk yapılar yerine, devletin denetiminde ve kontrolünde ve yine Türk devletinin hedeflerine göre planlanmış bir yapıya kavuştuğunu aktardı. “21’inci yüzyıl Türk asrı olacaktır ve Türk Yüzyılı eğitimle inşa edilecektir” Günümüz dünyasının hızla değişmekte ve dönüşmekte olduğunu kaydeden Geylan, “Türk milletinin bu değişim ve dönüşüm sürecinde geri kalmaması, aksine bu sürecin öncülerinden biri olması gerekmektedir. ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak hedeflediğimiz bu yeni dönemde, Türk milletinin lider bir rol üstlenebilmesi ancak ve ancak güçlü bir eğitim sistemi ile mümkündür. Yürekten inanıyoruz ki, 21’inci yüzyıl Türk asrı olacaktır ve Türk Yüzyılı eğitimle inşa edilecektir. Bu eğitim sistemi, yalnızca akademik bilgiyle donatılmış bireyler yetiştirmekle kalmamalı, aynı zamanda onları ahlaki ve manevi değerlerle de yoğurmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, her alanda olduğu gibi eğitimde de ileri gitmek, kendi milli değerlerini koruyarak çağın gereklerine uygun bireyler yetiştirmek zorundadır. Geleceğimizi inşa ederken, eğitimi her sürecin merkezine koymalıyız” açıklamasında bulundu. “Eğitimde ortak akıl yürütüldüğünde, çok güzel sonuçlar elde edileceğine inanıyoruz” Geylan, mayıs ayından itibaren Türkiye genelindeki teşkilatlar tarafından gerçekleştirilen il çalıştayları sonucunda 50’ye yakın raporun kendilerine ulaştığını ifade ederek, "Bu raporlar, eğitim sistemimizin mevcut yapısını değerlendirirken, geleceğin ideal insanını yetiştirme sürecinde nasıl bir yol izlememiz gerektiğini de ortaya koyuyor. Her bir rapor, eğitim sistemimizin her kademesinde karşılaştığımız sorunları detaylandırırken, aynı zamanda bu sorunların çözümü için somut adımlar içeriyor. Eğitimde ortalama akıl yerine ortak akıl yürütüldüğünde, çok güzel ve verimli sonuçlar elde edileceğine yürekten inanıyoruz. Bu çalıştayda, eğitim sisteminin temel direklerinden biri olan öğretmen yetiştirme ve atama sistemine de özellikle değineceğiz" şeklinde konuştu. Öğretmen atamalarında uygulanan mülakat sistemine de değinen Geylan, mülakat sisteminin eğitim kamuoyunu işgal ettiğini belirterek, "Uzun yıllardan sonra ilk defa öğretmen ataması yapmadan yeni eğitim-öğretim yılına başladık. Bana göre bu milli eğitim adına bir zafiyettir" değerlendirmesinde bulundu. “Öğretmenlik Meslek Kanunu’na dair yapılması gerekenleri Türk Eğitim-Sen olarak ortaya koyduk” Geylan, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıktığını fakat eksik olduğunu sözlerine ekleyerek, "Öğretmenlik Meslek Kanunu adında bir kanun, öğretmenlerimizin muhatap olduğu tüm süreçler ve mevzuatı kahir ekseriyetle ihtiva etmeli talebinde bulunmuştuk. Çok da mücadele ettik. 2018’den 2022’ye kadar Öğretmenlik Meslek Kanunu’na dair yapılması gereken ne varsa Türk Eğitim-Sen olarak ortaya koyduk. Ancak kanun eksik olarak çıktı" diye konuştu. Geylan, öğretmenliğin sadece bilme değil, bildiğini de aktarma mesleği olduğunu belirterek, "Sınav sadece bilgiyi ölçer. Dolayısıyla ’Öğretmenlerimizi, uzman ya da başöğretmen olarak tasvir ederken sınavı değil, tecrübeyi, deneyimi, kıdemi, hizmet süresini esas alın’ demiştik. Bu talebimiz karşılık buldu. Şu an Meclis’te çıkmayı bekleyen kanunda sınav kaldırıldı" ifadelerini kullandı.