GÜNDEM - 27 Eylül 2024 Cuma 09:04

Türkiye’nin zemin sıvılaşmasını çözecek malzeme

A
A
A

Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) tarafından geliştirilen, depremlerde zemin sıvılaşması etkisini önleyen ‘Patentli Bor Katkılı Enjeksiyon Malzemesi’nin saha uygulaması olumlu sonuç verdi. Gemlik ilçesindeki uygulama alanında kısa sürede etkisini göstererek kum zemini katı hale getiren karışım, hali hazırdaki binalara da uygulanabilecek.

Bursa’nın Gemlik ilçesi Kurşunlu sahilindeki uygulama sahasında yapılan testler yüzleri güldürdü. Sahildeki kum zemine uygulanan sıvı, kısa sürede katılaşarak depreme dayanıklı hale geldi. Türkiye ve Bursa’nın depreme karşı dayanıklılığını artırmak amacıyla harekete geçen Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyübhan Avcı tarafından geliştirilen bor katkılı enjeksiyon malzemesinin uygulanması, yakın zamanda inşaat alanlarında hatta hali hazırdaki binalarda da kullanılmaya başlanacak. BTÜ ile Bursa Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan protokolle, Prof. Dr. Eyübhan Avcı’nın geliştirdiği bor katkılı zemin enjeksiyon malzemesi Gemlik’in Kurşunlu sahilindeki alanda farklı noktalara uygulandı. Geliştirilen ürün, BTÜ’nün ‘United States Patent and Trademark Office’ tarafından tescil edilmiş ilk patenti olurken, proje ayrıca Deprem Araştırmaları Projesi çerçevesinde de destek aldı. Yerli ve milli bir proje olan bor katkılı çıktının; zemin iyileştirilmesi sürecinde oldukça hesaplı bir şekilde kullanılabileceğinin de altı çizildi.

Türkiye’nin zemin sıvılaşmasını çözecek malzeme

“15 yıllık araştırmaların sonucunda ortaya çıktı”

Avcı, depremde binaların hasar almasına, yıkılmasına ve binaların yan yatmasına neden olan zemin sıvılaşmasının önlenmesine karşı yaklaşık 15 yıldan beri yürüttüğü çalışmaların sonuna ulaştı. Gemlik’te yapılacak arazi çalışmasının ardından ürünün sahada uygulanmasına ilk olarak deprem bölgelerinden başlanması planlanmaktadır. Arazide yapılacak zemin iyileştirme uygulaması ile deprem nedeniyle oluşabilecek can ve mal kayıplarının önüne geçilebilecektir. Geliştirilen bor kökenli zemin iyileştirilmesi için Türk Patent ve Marka Kurumundan (TÜRKPATENT) patent tescilini de gerçekleştirdi.

"En zor arazilerden birinde uygulamayı deniyoruz"

Gemlik ilçesi Kurşunlu sahilindeki uygulama sahasında kum zemini ve uygulama sonrası ortaya çıkan örnekleri gösteren Avcı, “Laboratuvar aşamalarından sonra, arazi aşaması için tam fay hattının geçtiği bölgeyi tercih ettik. Şu an üzerinde bulunduğumuz bölge sıvılaşma riskinin yüksek olduğu bir alandır. Ciddi olarak yer altı suyunun bulunduğu bölgedir. En zor arazilerden biri diyebiliriz. Bizde ortaya çıkardığımız malzemeyi en zor arazide deneyerek etkinliğini en zordan başlayarak görmek istedik. Bununla ilgili çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Arazinin tahsisinde ve ekipman desteğini Bursa Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız protokol çerçevesinde katkı sağladı. Birçok karışımı, birçok noktada deneme fırsatı bulduk. Bunları da farklı tekniklerle uyguladık” dedi.

Türkiye’nin zemin sıvılaşmasını çözecek malzeme

"Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde de bunu deneyeceğiz"

Yapılan çalışmaların sonuna geldiklerini belirten Avcı, “Sıvılaşan zemini nasıl ortadan kaldırabiliriz diye yaptığımız çalışmaların sonucunda başarılı olduğumuzu gördük. Aldığımız karot numunelerinde de, geliştirdiğimiz malzemelerin zemin içindeki boşluklara yerleştiğini gördük. Bununla birlikte zeminin dayanma kapasitesinin arttırdığını görmekteyiz. Son aşamalarını da tamamladıktan sonra, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde sıvılaşabilir zeminlerin önlenmesine yönelik çalışmalar yaparak depremlerde oluşabilecek zararın önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bunu uygulama alanlarında tabi ki önceliğimiz Bursa olacak. Yaklaşık 1 aylık çalışmamız kaldı. Daha sonra bununla ilgili yazdığımız raporları da vatandaşlarımızla paylaşacağız” diye konuştu.

“Kum zemini katı hale getireceğiz”

Uygulama yapılan alanda olabilecek bir depremde yüksek yıkımların meydana gelebileceği zemine sahip olduklarını belirten Avcı, “Ciddi bir şekilde, kum tabir ettiğimiz alandayız. 3 ile 10 metre arasında kum alan mevcut olduğu için sıvılaşma riski oldukça yüksek görünüyor. Buradaki hedefimiz, kum birimlere müdahalede bulunarak, o kumun sıvılaşmasını ortadan kaldırarak binaların deprem anında hasar görmesini azaltmaktır. Zemin içerisinde oluşan boşluklara ürettiğimiz malzemeyi yerleştirerek katılaşmasını sağlayacağız” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin zemin sıvılaşmasını çözecek malzeme

“İstanbul, Kocaeli ve Bursa’da zemin sıvılaşması yoğun”

Son yaşanan yıkıcı depremin ardından yaptıkları çalışmanın daha da önem kazandığını ifade eden Avcı, “Kahramanmaraş, Hatay ve diğer bölgelerde çok ciddi yıkımlar meydana geldi. Bizde yaptığımız incelemelerde, özellikle Hatay’da sıvılaşma sebebiyle binaların yıkıldığını gördük. Olabilecek İstanbul depremini düşünerek, çalışmalarımız hızlandırdık. Özellikle İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi bölgelerde sıvılaşabilecek bölgelerin olduğunu biliyoruz. Buralarda da ciddi hasarların ortaya çıkacağını söylüyoruz. Geliştirdiğimiz bu malzeme ile zemin içerisine bu malzemeyi enjekte ederek bu sıvılaşma sorununu ortadan kaldırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

"Hali hazırdaki binaların temeline girerek bunu uygulayabileceğiz"

Bu malzemenin diğerlerinde farklı olduğunu belirten Avcı, “Herkesin aklına ‘çimento veya benzeri ürünlerle yapılmaz mı?’ sorusu geliyor. Ancak, çimento kökenli malzemelerin katılaşma süreleri, 24 ile 48 arasında değişiyor. Özellikle yeraltı suyu veya sıvı zeminde ise bu malzemeler dayanımını kaybetmesinin yanı sıra katılaşmaya biliyor. Biz ise, bu uyguladığımız malzemenin katılaşma sürecini zemine göre ayarlayabiliyoruz. 5 dakikada bile katılaşmasını sağlayabiliyoruz. Yeraltı suyu bulunan bir yerde, enjekte ettiğimiz zaman hemen katılaşmasını sağlayabiliyoruz. Katılaştığı için hızlı bir şekilde sıvılaşma dediğimiz sorunu ortadan kaldırıyor. Ayrıca bu sadece inşaat yapım esnasında değil, mevcut hali hazırdaki binalarda da kullanılabilecek. Şu aşamada mevcut bir binanın zemine girip onu güçlendirmeniz mümkün değil. Ancak bu malzeme ile temelden küçük delikler açarak, bu enjekteyi uygulayabileceğiz” dedi.

Türkiye’nin zemin sıvılaşmasını çözecek malzeme

"Maliyeti diğer uygulamalardan uygun olacak"

Maliyet konusunda bor katkılı malzemenin mevcut uygulamalara göre daha avantajlı olduğunu kaydeden, “Birçok uygulamaya göre yaptığımız önce çalışmalarda daha uygun maliyetli olacağını gösteriyor. Az katlı binalarda vatandaşların en büyük sorunu maliyettir. Onlar zemin ile ilgili fazla çalışma yapmamaktadır. Çünkü zemin iyileştirmesi yapmaya kalktığında, ev maliyetini aşıyor. Biz ekonomik çözüm üreterek, hem sıvılaşmayı ortadan kaldırarak, hem de güvenli yapılaşmalar için yol haritası çizmeye çalışıyoruz. Bu uygulama ayrıca çevre dostu olmasından dolayı da ön planda olacaktır. Çünkü, doğal minerallerden, bor katkısından imal ediliyor. Bir dönüşüm söz konusu oluyor. Doğadan aldığımızı geri vermiş oluyoruz. Çimento bazlı malzemelerde, ister istemez yeraltı suyuna karışabiliyor. Tarımsal alanlarda veya başka uygulama alanlarında insan sağlığı açısından önem araz edebiliyor” ifadelerini kullandı

"Türkiye’nin haricinde yurt dışında da bunu uygulayacağız"

Yurt dışından malzeme ile ilgili çok sayıda mail aldıklarını belirten Avcı, “Özellikle, Amerika ve Japonya’dan ürünün kullanılabilirliği ilgili detaylar istiyorlar. İlerleyen dönemlerde de ürünün yurt dışında kullanımı ile ilgili de çalışmalarımızı başlatacağız. Şu an malzeme ile ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Çok rahat bir şekilde istenilen her yere uygulayabiliriz. Ancak ilk uygulamaları biz kendi kontrolümüzde yapmayı hedefliyoruz. Çünkü hassas bir malzeme, oranlarının teknik ve işi bilen personeller tarafından uygulanması gerekiyor. İlerleyen aşamada da profesyonel ekipler kurup, ürünün daha fazla yaygınlaşmasını sağlayacağız. Yerli ve milli malzemeyle geliştirdiğimiz için hiçbir şekilde malzeme sıkıntımız yok. Biz uyguladığımız bu teknik ile Türkiye’deki zemin sıvılaşmasından kaynaklı olayların önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bunun gibi Japonya’da farklı bir kimyasal enjeksiyon malzemesi olarak inşaatlarda kullanılıyor. Biz oradaki tekniği yerli malzemelerimizle uyguladık. Yeni bir teknik değil, yeni malzemelerle bu tekniği geliştirdik" şeklinde konuştu.

Abdullah Çibir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir 3. Kapadokya Okçuluk Festivali düzenlenecek Kapadokya Bölgesi’nin önemli turizm destinasyonları arasında yer alan Nevşehir’in merkez ilçeye bağlı Uçhisar beldesinde 29 Eylül tarihinde Kapadokya Geleneksel Okçuluk Festivali düzenlenecek. Uçhisar Belediye Başkanı Abdullah Çamcı yaptığı açıklamada, bu yıl 3.’sü gerçekleştirilecek Kapadokya Geleneksel Okçuluk Festivali’ne Türkiye’nin dört bir yanından 2 yüze yakın sporcunun katılacağını söyledi. Çamcı, Gökbörü Geleneksel Spor Kulübü öncülüğünde Nevşehir Valiliği, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Nevşehir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Uçhisar Belediyesi ve Türkiye Geleneksel Türk Okçuluk Federasyonu Nevşehir İl Temsilciliği işbirliği ile gerçekleştirilecek 3. Kapadokya Geleneksel Okçuluk Festivali’nin , 29 Eylül Pazar günü 09:00-16:00 saatleri arasında Uçhisar Kalesi civarında gerçekleştirileceğini kaydetti. Nevşehir Jandarma At ve Köpek Eğitim Merkezi Komutanlığı (JAKEM) bünyesindeki geleneksel atlı okçular da festival alanında açılış yürüyüşüne katılacak. Geleneksel Türk Okçuluğu Yarışmaları kural olarak Türk tarihinin herhangi bir dönemini yansıtan geleneksel kıyafetlerin giyilmesi, doğal ve geleneksel okçuluk malzemeleri kullanılmasından dolayı spor etkinliğinin yanı sıra görsel bir kültür şöleni olarak gerçekleşiyor. Sporcu olarak başvuru yapmak ve detaylı bilgi isteyenler www.gokboru.org.tr internet sitesini ziyaret edebilir.
Eskişehir Kaskı kafası yerine koluna takan motosiklet sürücüsüne ceza Eskişehir’de motosiklet ve motorlu bisikletlere yönelik denetimlerde trafik kurallarını ihlal eden sürücülere ceza yazıldı. Denetime kolundaki kaskla yakalanan motosikletli de polis tarafından "Hoş geldin" denilerek karşılanmasının ardından hakkında işlem uygulandı. Dün, saat 15.00’da İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerince motosiklet ve motorlu bisikletler üzerine denetim gerçekleştirildi. Yapılan denetim çerçevesinde, yoldan geçen toplam 27 araç durdurularak trafik kurallarına uyup uymadıkları kontrol edildi. Çalışmalar esnasında, belgelerinde eksiklik olan ve kask takmayan sürücülere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddelerinden ceza yazıldı. Durdurulan motosiklet sürücüleri ayrıca trafik polisleri tarafından ilgili konular hakkında bilgilendirildi. "Hiç tolerans tanımadılar" Gerçekleştirilen denetimlerde kendisine ceza yazılan motosiklet sürücüsü Kemal Erkaya, “Aynalarımı açmadığımdan dolayı ceza yedim. Az önce evden çıktıydım. Aracı garaja sokarken aynalarını kapatarak sokuyorum ama hiç tolerans tanımadılar. Motosiklet kullananların çevirmelerde kaçarları yok. Her şeyleri tam bir şekilde sürsünler. Affı olmuyor, emin olun her türlü bulunuyor. Ben aynadan yemezsem muhtemelen plakalıktan ceza yiyeceğim ama zaten sabit. Motosiklet kazası zaten ağır oluyor. O yüzden ekipman da kullanmak lazım. Yani benim yaptığımı yapmamak lazım” dedi.
Kütahya Kütahya’da “Kütahya’nın Şehir Psikolojisi" konulu etkinlik Kütahya’da “Öğretmen Akademileri” çerçevesinde gerçekleştirilen, "Kütahya’nın Şehir Psikolojisi" konulu etkinliğin tamamlandığı bildirildi. Kütahya Öğretmen Akademileri bünyesinde gerçekleştirilen etkinlikler, Kütahya’nın kültürel ve toplumsal yapısını farklı perspektiflerden ele almaya devam ediyor. Bu çerçevede düzenlenen "Kütahya’nın Şehir Psikolojisi" konulu etkinlik, Tasarımcı-Yazar Abdullah Reha Nazlı’nın sunumuyla tamamlandı. Kütahya’nın sosyal yapısının tarihi ve güncel fikirlerin incelendiği etkinlikte, şehrin toplumsal dinamikleri ve bu dinamiklerin şehrin psikolojisi üzerindeki etkileri derinlemesine ele alındı. Nazlı, Kütahya’nın kültürel mirasının insan psikolojisi üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini örneklerle anlatarak katılımcıların ilgisini çekti. Etkinlik sırasında katılımcı öğretmenlerle birlikte Yeşil Cami ve çevresinde tarihi bir gezinti gerçekleştirildi. Bu gezide, bölgenin geçmişi ve günümüzdeki farklılıkları hakkında görseller eşliğinde bilgilendirme yapıldı. Yeşil Cami’nin tarihi önemi ve Kütahya’nın kent kimliğine olan katkıları vurgulandı. Katılımcılar, şehrin tarihi ve sosyal dokusunu yakından inceleme fırsatı buldu. Kütahya İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Başyiğit, etkinlik sonunda Abdullah Reha Nazlı’ya teşekkür belgesi ve hediye takdim etti. Etkinlik boyunca aktif görev alan öğretmenlere katılım belgesi verildi. Kütahya Öğretmen Akademileri tarafından düzenlenen etkinlik katılımcılardan büyük ilgi gördü. Yetkililer, bu tür etkinliklerin öğretmenlerin mesleki ve kültürel gelişimlerine katkı sağlarken, Kütahya’nın zengin tarihi geçmişini daha iyi anlamalarına yardımcı olacağını ifade ettiler.
Bilecik Kültür ve Turizm İl Müdürü Bircan, "Bilecik’in eşsiz tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve sıcak insanlarıyla turizm potansiyeli her geçen gün artıyor" Bilecik Kültür ve Turizm İl Müdürü Serkan Bircan 27 Eylül Dünya Turizm Günü nedeniyle yayımladığı mesajında, "Turizm dünyada en hızlı büyüme gösteren ekonomik faaliyetlerden biridir. Bugün elliden fazla iş koluna doğrudan ya da dolaylı etkisi olan turizm, alt sektörlere talep sağlaması ve istihdam oluşturması nedeniyle önemi gün geçtikçe artan stratejik bir sektör konumundadır.Bilecik’in eşsiz tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve sıcak insanlarıyla turizm potansiyeli her geçen gün artıyor" dedi. İl Müdürü Bircan mesajında, "İnsanların gezme, eğlenme, farklı kültürleri tanıma, seyahat etme gibi ihtiyaçlarına yanıt oluşturan turizm, geniş kitleleri ilgilendiren bir etkinlik alanıdır.Ulaşım ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemelere parelel olarak hızla gelişen turizm, döviz girdisi sağlayıcı, gelir artırıcı ve istihdam oluşturmasu etkisiyle ülke ekonomileri için hayati önem taşıyan bir sektör durumuna gelmiştir. Turizm, ekonomik boyutunun yanı sıra, toplumsal ve kültürel boyutuyla da ülkelerin gelişmesinde sağlamasında rol oynamaktadır. Türkiye, sektörün öneminin kavranmasıyla birlikte, bu alanda büyük hamleler gerçekleştirmiş, diğer ülkeler karşısında rekabet gücünü artırmış, turizm gelirleri ve turist sayısında sevindirici rakamlara ulaşmıştır. Kıtalar arasındaki köprü konumuyla ülkemiz, doğal güzellikleriyle, kültürel ve tarihi zenginlikleriyle, kaliteli hizmet ve konaklama tesisleriyle dünyanın ilgisini çeken bir turizm merkezidir. Buna rağmen ülkemizin dünya turizmi içindeki payının düşük olduğu da kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Turizmin sürdürülebilir bir gelişme içinde büyümesini sağlamak, Türk turizmini uluslararası alanda ön sıralara taşımak öncelikli hedef olarak algılanmalıdır. Bilecik’imiz, tarihi ve doğal güzellikleriyle dünya turizminin incisi durumunda. Dünya Turizm Günü’nde turizmimizi daha da geliştirmek için hep birlikte çalışalım. Bilecik’in eşsiz tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve sıcak insanlarıyla turizm potansiyeli her geçen gün artıyor. Dünya Turizm Günü’nde bu potansiyeli daha da güçlendirmek, ilimizi dünyaya tanıtmak için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.